29 Eylül 2011 Perşembe

Dolce & Gabbana – Light Blue Pour Homme (2007)


Dolce & Gabbana – Light Blue Pour Homme (2007) Markanın yaz mevsimine uygun erkek parfümü.

Yine bir dünya moda devi karşımızda. Dolce & Gabbana, İtalya’nın moda sektörüne armağan ettiği en büyük markalardan birisi şüphesiz. Domenico Dolce ve Stefano Gabbana tarafından 1985 yılında kurulmuş. Markanın ismi iki kurucusunun soyadlarının birleşmeşiyle ortaya çıkmış. Daha çok lüks tüketime yönelik ürünlere yönelmişler. Dünyanın 113 ülkesindeki mağazaları, 21 fabrika outlet mağazası ve 1 milyar Euro’yu geçen cirolarıyla (2010 yılı itibariyle) dev bir holding. Tabiki böyle bir markanın parfüm işine de girmemesi beklenemezdi. Bu güncel bilgilerden sonra lafı uzatmadan parfümümüze geçelim.

Light Blue Pour Homme tarz olarak aromatik turunçgilli diyebiliriz. Zaten bu durum ilk sıkıldığı anda kendisini gösteriyor. Başlangıçta turunçgiller baskın. Portakal, mandalina, limon ve biraz da sanki kavun. Açıklanan üst notalarında kavun yok. Yada bana öyle geldi. Açılışı bol turunçgil ve meyvelerden oluşuyor dersem yanlış olmaz. Fena değil. Bir süre sonra bu meyvemsi-turunçgile biber ekleniyor. Fakat turunçgil ile yumuşatılmış. Normalde keskin bir baharat olan biber burada oldukça aromatik. Bu kısım biraz sıradan modern, yaz mevsimine uygun, ferah, akuatik parfümlere benzemiş. Son olarak da aromatik turunçgilli odunsu notalar ile son buluyor. Görüldüğü üzere turunçiller her zaman başrolde.

Parfümümüz anlaşılan 2007 yılında çıkması itibariyle günümüzün modern turunçgil ve meyve aromalı kokularına bir rakip. Mesela Polo Blue, Acqua Di Gio, Avon – Blue Rush. Hatta bir parça Cool Water esintileri bile hissediliyor. Fakat ağırlık olarak Polo Blue’yu anımsatıyor genel tarzı. Burada biraz daha soğuk bir turunçgil hissediliyor. Genel  olarak ortalama bir modern yaz parfümü olmuş. Fakat bence hala İssey Miyake Pour Homme kadar başarılı değil. Yurtdışındaki bazı parfüm platformlarında oldukça eleştiriliyor. Bence o kadar da başarısız değil. Özellikle genç arkadaşların sıcak yaz günlerinde ve deniz kenarında kullanımına çok uygun bir alternatif. Zaten ismi parfümü anlatıyor diyebilirim. Muhtemelen alıp kullanmayacağım. Ama kokusunun kötü olduğunu söylemeye hakkım yok. Yine de her zaman dediğim gibi denemeden almamak lazım.

Önemli olduğunu düşündüğüm bir  not daha ekleyeyim. Light Blue Pour Homme, uluslararası bağımsız parfüm organizasyonu FIFI tarafından 2008 yılının en iyi erkek parfümü seçilmiş.  

Kalıclığı benim tenimde fena değil. Parfümün en büyük sorunlarından birisi ise farkedilirliğinin düşük olması. Tene çok yakın kalıyor. Neredeyse hissedemiyorsunuz kokusunu. Neden bu kadar zayıf bir parfüme imza atılmış merak etmekteyim. Belki de ismiyle uyumlu olması içindir. Kim bilir. 30 yaş altı genç arkadaşlara daha çok uyacaktır. Tam bir yaz parfümü.

Artıları:
+ Başlangıcındaki turunçgil, limon ve meyveler gayet güzel.
+ Günümüzün modern hafif, ferah, akuatik ve meyvemsi parfümlerine bir örnek gibi adeta.

Eksileri:
- Orta notaları biraz fazla “diğer” parfümlere benziyor.
- Farkedilirliği düşük.
- Aşık olunacak yada hayatınızın parfümü olacak kadar bir özelliği yok.

Koku Güzelliği:10/6  Kalıcılık:10/6   Farkedilirlik:10/4

8 Eylül 2011 Perşembe

Azzaro – Chrome (1996)


Azzaro – Chrome (1996) Markanın popüler erkek parfümü.

Azzaro markasının, artık klasikler arasındaki yerini almış Azzaro Pour Homme ile özdeşleştiğini düşünürdüm. Zamanın önemli parfümlerinden birisi olan APH’dan sonra bir süre sessizliğe bürünmüşler anladığım kadarıyla. Ta ki 1996’da Chrome’u çıkarıncaya kadar. Bu zamandan itibaren ülkemizde olmasa da yurtdışında büyük bir seven kitlesi var Chrome’un. Bunu yurtdışından yayın yapan parfüm forumlarından rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Fakat bence bir şanssızlığı Acqua di Gio gibi güçlü bir rakip ile aynı senede piyasaya sürülmesi. Ferah, ilkbahar-yaz mevsimine uygun kokusu ve iyi ayarlanmış harmanıyla Gio kadar olmasa da ilgi gören parfümlerden birisi. Rakipleri olarak Calvin Klein – One (Zaten biraz benziyorlar), Kenzo Pour Homme, Acqua di Gio, Davidoff – Cool Water gösterilebilir. 1990’lı yılların en popüler ve çok satan bu klasikler arasında Chrome bakalım kendisine nasıl bir yol çizmiş.

Parfümün resmi açıklamasında “ferah, akuatik ve odunsu” yönü vurgulanmış. Zaten açık mavi, deniz rengini andıran şişesi bize kokusu hakkında ipucu veriyor. Bu resmi açıklamalara çok takılmadan geçelim kokusuna. İlk sıkıldığında metalik bir turunçgile sabunsuluk hakim diyebilirim. Evet doğru kelimeler turunçgil ve sabunsu bir his. Başlangıç biraz yoğun ve keskin. Hatta bir yaz parfümüne göre biraz fazla. Biryerlerden tanıdık geliyor ama nereden?

Bir süre sonra metalik turunçgil geri çekilirken sabunsu his daha da artıyor. Parfümün ana karakteri de ortaya çıkmış oluyor. Neredeyse pudramsı bir sabunsuluk ve biraz da turunçgil. Bu kısımda yapaylık kendisini hissetiriyor. Çok rahatsız edici olmasa da dikkat çekici kadar yapay.

Son bölümü ise bence en güzel kısım. Aromatik odunsu bir koku ve misk. Neyse ki sabunsu his burada daha az. Alt notalar gayet başarılı. Yapaylık burada yok gibi.  

Bu detaylandırmadan sonra genel olarak birşeyler söyleyeyim. Bütününe baktığımızda Chrome ilkbahar-yaz ayları için tasarlanmış, akuatik olmaya çalışan, pudramsı seviyede sabunsuluk barındıran, metalik turunçgille zenginleştirilmiş yarı-sentetik kokan bir parfüm. İlk başlangıcı ve orta notaları çok etkileyici değil. Ama alt notalarında da gayet güzel. Kokusu çok büyük değişim göstermiyor. Biraz tekdüze. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Çok özel bir tarafının olduğunu söyleyemem. Hatta bazen çamaşır deterjanlarına da benziyor kokusu.

Peki Chrome neden bu kadar ilgi görüyor. Bu duruma sebep olarak “temizlik hissi veren sabunsu yanı ve iyi ayarlanmış harmanı” diyebilirim. Güçlü rakiplerinin karşısında çok fazla şansı olabilir mi şüpheliyim. Sabunsu ve kaliteli bir parfüm arıyorsanız Prada – Amber Pour Homme çok daha iyi bir seçenek olacaktır diye düşünüyorum. Yine de bir deneyin. Belki de tam aradığınız kokudur. Kim bilir.

Chrome’un kalıcılığı gayet başarılı. Kıyafet üzerinde bir gün civarı hissediliyor. Bu hafif yaz parfümleri klasmanı için oldukça iyi. Tende daha kısa kalıyor. Farkedilirlik başlarda iyi. Daha sonra ortalama hale geliyor. Yine de gün içinde ara ara kendisini size hissettiriyor. Bu açıdan da yeterli. Her yaş grubundan kişiye uyacaktır. İlkbahar-yaz mevsimi için daha uygun olacaktır. Hem ofiste hem de deniz kenarında kullanılabilecek bir tarzı var. Yani günlük kullanıma uygun.

Artıları:
+ Sonlarına doğru kokusu çok güzelleşiyor.
+ Kalıcılığı fena değil.
+ Eğer alabilirseniz yurtdışındaki internet sitelerinde çok uygun fiyatlara satılıyor.

Eksileri:
- İçinde barındırdığı yapaylık biraz rahatsız edici hale gelebiliyor.
- Benim için fazla sabunsu.
- Tekdüze ve sıkıcı olmaya aday kokusu.

Koku Güzelliği:10/6   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/7

1 Eylül 2011 Perşembe

Calvin Klein – CK Free (2009)


Calvin Klein – CK Free (2009) Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Bugün sorumu şöyle sorayım. Calvin Klein markasını nasıl bilirsiniz? Genellikle cenaze merasimlerinde duyduğumuz ve otomatik olarak cevap verdiğimiz bu soruya konumuz olan parfümler penceresinden yanıtınız ne olurdu? Kıyafet ve aksesuvar bölümlerindeki tasarımları hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmasamda, parfümleri konusunda biraz ukalalık yapabiliriz sanırım.

Zihnimde oluşturduğum Calvin Klein parfümlerinin imajı hakkındaki  (belki de yanlış veya abartılıdır) düşündüklerimi söyleyeyim. Özellikle son yıllarda çıkardığı birçok parfümünde pek başarı yakalayamamış, vasata yakın kokular üreten,  olaya daha çok ticari anlamda bakan, bunun için kaliteden taviz veren, genel olarak herkesin sevebileceği ve çok satabileceği tarzda ürünler veren bir marka. Bana katılabilirsiniz yada katılmazsınız. Benim markanın parfümleri ile aramada kurduğum bağ bu şekilde. Tabiki  markanın bütün parfümleri böyledir anlamına gelmiyor. Bir parfüm güzel ve başarılıysa  hangi marka olursa olsun hakkında iyi şeyler söylemek de boynumuzun borcu bir anlamda. Laf yine uzamaya başladığından geçelim kokumuza.

CK Free tarz olarak turunçgil ve aromatik odunsu ağırlıklı. İlk sıkıldığında, açıklanan üst notalarında yazmasa da bolca turunçgil ve biraz da bergamot kullanılmış. Nasıl derseniz çok özel bir tarafı olmayan, kötü de olmayan, günümüzün birçok parfümünde rastlayabileceğimiz gibi. Zaten turunçgil birçok parfümün açılışında bolca kullanılıyor. Doğal olarak bütün parfümlerin açılışları birbirine benzemeye başlıyor dersek yanlış olmaz  sanırsam.

Bir süre sonra turunçgil biraz metalik ve yapay bir hale geliyor. Ve orta notalarında hafif tatlı bir deri ekleniyor bu turunçgile. Yine notalarına baktığımda “süet” kokusu kullanılmış. Bu gelen deri kokusu muhtemelen o süetten geliyor. Bu kısımda biraz yapaylık rahatsız ediyor diyebilirim. Son olarak da alt notalarında metalik turunçgil ve süete biraz silhat (paçuli) ekleniyor. Böylece sona eriyor.

CK Free anladığım kadarıyla günümüzün modern, ferah ve hafif turunçgil baskın parfümlerine bir alternatif olarak tasarlanmış gibi görünüyor. Kokusu birçok parfüme benzer şekilde. Açıkçası çok özel ve diğerlerinden onu ayırıcı bir yanı yok. Onlarca birbirine benzeyen bu tarz parfümlerin bir devamı sanki. Genç, ferah, çok hafif ve erkeksi. Açıklanan notalarında kahve ve tütün var. Fakat ikisini de algılayamadım. Ralph Lauren – Polo Blue, Christian Dior – Higher, İssey Miyake Pour Homme, Giorgio Armani – Acqua Di Gio ile aynı kulvarda yarıştığını söyleyebilirim. Fakat büyük boy şişesini alacak kadar başarılı bulmadım. Vasatı aşamayan bir parfüm daha ne yazık ki.

CK Free’nin en büyük eksisi ise kuşkusuz farkedilirliği. Daha önce bu kadar zayıf bir parfüm kullandım mı bilmiyorum. İlk sıkıldıktan bir saat sonra kokusunu neredeyse alamıyorsunuz. Tene çok yakın kalan, çekingen bir yapısı var. Fakat belirtmeliyim ki kabul edilebilir sınırların çok altında olduğunu rahatlıkla söylebilirim. Bu anlamda da yazık edilmiş gibi. Elinde böylesine büyük imkanlar olan dev markalar neden parfüm işine biraz daha özen göstermezler anlamak zor. Karlılık ne yazık ki herşeyin önüne geçmiş gibi görünüyor. Kalitenin bile.

Kalıcılık olarak da çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim. 5-6 saat civarındaki kalıcılığı muhakkak yeterli değil. Zaten çok zayıf olan kokusunu duyabilmek için kendinizi çok dikkatli koklamalısınız! Hadi ama Calvin Klein. Çok daha iyisini yapabilirsin.

30 yaş altı genç arkadaşlara daha çok uyacaktır. İlkbahar-yaz için daha uygun gibi görünüyor. Denemeden almanızı tavsiye etmem. Daha iyi seçeneklere yönelmenizde fayda olabilir.

Artıları:
+ Başlardaki turunçgil-meyvemsi koku en kabul edilebilir yanı.

Eksileri:
- Hiçbir farklılığı olmayan, yapay, sıradan bir genç erkek parfümü.
- Kalite hissi olarak da çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim.
- Farkedilirliği çok zayıf.

Koku Güzelliği:10/5   Kalıcılık:10/6   Farkedilirlik:10/4