Acqua di Parma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Acqua di Parma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Haziran 2022 Salı

Acqua di Parma – Arancia di Capri (1999)

İtalya’nin ünlü adalarından ve sevilen sayfiye yerlerinden Capri, Napoli şehrinin karşısında yer alıyor. İtalya merkezli niş parfüm evi Acqua di Parma, popüler İtalyan şehirlerine ve adalarına parfümlerinde yer vermeye devam ediyor. Capri adası, Acqua di Parma’nın Arancia di Capri parfümüne isim babalığı yapıyor.

Acqua di Parma’nın internet sitesinde Arancia di Capri şu cümlelerle tanıtılmış: “Capri adasının portakal, mandalina ve limondan oluşan imza kokularını içeren rahatlatıcı ve parlak meyveli koku. Arancia di Capri, Acqua di Parma tarafından yaratılmış rahatlatıcı bir eau de toilette. Bu meyveli koku, portakal, mandalina ve limon kokularının parlak ve ışıltılı üst notalarıyla karakterize edilmiştir. Kalbinde, yoğun kakule aromasıyla, kokunun tabanı hafif karamello dokunuşu ve şehvetli misk notalarıyla tamamlanır.”

Parfümün açılışında hafiften mayhoş, tatlı, leziz ve gerçekçi narenciyelerle karşılaşıyoruz. Açıklanan üst notalarında mandalina var ki en baskın öğe diyebilirim. Mandalinayı soyduğunuzda elinize bulaşan mandalina kokusunun böylesine başarılı verildiği örnek azdır. İlerleyen dakikalarda asidik denebilecek mandalina teması devam ediyor. Sonlarda bu tür parfümlerin vazgeçilmez alt notası misk bizi karşılıyor.

Acqua di Parma’nın Blu Mediterraneo serisine ait Arancia di Capr’si, bu serinin diğer üyeleri gibi harika başlıyor, sonlarda biraz sıradanlaşıyor ve tekdüze ilerliyor. Yine de kalite anlamında olabilecek en iyi mandalina parfümlerinden olduğu iddia edilebilir. Çoğu turunçgil parfümü yapay kokar, fazlaca şekerlidir ve birbirine benzer. Arancia di Capri, Blu Mediterraneo serisinin ilk eserlerinden ve kalite anlamında gayet iyi yerde duruyor. Yaz sıcakları için hoş bir kolonya olarak düşünülebilir.

Neden kolonya diyebilirsiniz. Arancia di Capri’nin en üzücü tarafı performansının oldukça zayıf olması. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı çok az. Bir Eau de Toillette için kabul edilemeyecek kadar çekingen davranıyor. Bu da parfümlerde performans severlerin ondan rahatlıkla uzaklaşmasını sağlayacaktır.

Hem kadınlar hem de erkekler kullanabilir. Günlük kıyafetlere, deniz kenarında ve sıcak yaz döneminde rahatlıkla üzerinizde taşınabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

3 Ağustos 2021 Salı

Acqua di Parma – Mandorlo di Sicilia (1999)

Acqua di Parma’nın 1999 yılında başlattığı Blu Mediterraneo serisinin ilk eserlerinden birisiydi Mandorlo di Sicilia. Acqua di Parma’nın Akdeniz ve İtalyan köklerine bağlılığını pekiştirdiği Blu Mediterraneo serisi parfümleri, deniz mavisini çağrıştıran şişeleri ve çoğunlukla ferah-yazlık temalarıyla parfüm severlerin büyük beğenisini kazanıyor.

Mandorlo di Sicilia, Acqua di Parma’nın internet sitesinde kısaca şöyle tanıtılmış: “Acqua di Parma, Sicilya yaşam tarzının tatlı anılarını çağrıştıran, sizi yumuşak şekilde kucaklayan kokuya sahip Eau de Toilette yarattı: Blu Mediterraneo Mandorlo di Sicilia.” Açıklanan notalarında yıldız anason, yeşil badem gibi parfümlerde az rastladığımız öğelerden bahsedilmiş.

Mandorlo di Sicilia’nın açılışı lezzetli ve yüksek kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde tatlı ve neredeyse şekerli turunçgiller çok güzeller. Orta bölüme geçildiğinde tatlı ve leziz narenciyeler azalırken, pudramsı yumuşacık vanilya ve bir parça badem yönetimi ele alıyor. Sonlarda pudralı vanilyaya misk ve sedir ağacı eşlik ediyor.

Mandorlo di Sicilia, tatlı, turunçgilli vanilya parfümüne benziyor. Blu Mediterraneo serisinde rastladığımız ferah ve yazlık narenciyeler burada bulunmuyor. Modern şekerli parfümlerin açılışını andıran neşeli ve canlı turunçgillerden bahsedilebilir. Bu serideki taze ve ferah hava Mandorlo di Sicilia’da yok denebilir. Onun yerine kışın bizi saran modern pudralı vanilyalı parfümleri andırıyor. Çok katmanlı ve derin kokmasa da çoğu kişinin sevebileceği güvenli sularda yüzüyor.

Kalite anlamında iyi yerde dursa da örneğine son yıllarda fazlaca rastladığımız şekerli turunçgiller ve tatlı vanilya kombinasyonu Blu Mediterraneo serisinin genel konseptiyle uyumsuz olmuş. Kokusal anlamda fena değil fakat artık klişe denebilecek bu form, bana fazlaca tatlı geldi.

Sanırım şanssızlığım Mandorlo di Sicilia’yı çok sıcak Temmuz günlerinde kullanmam oldu. Kimi kullanıcılar onu yaz gurmesi olarak nitelese de serin sonbahar günlerine daha çok yakışacağını sanıyorum. Mavi şişesine aldanıp da temmuz sıcaklarında onu bol bol kullanmaya kalkmamanızı öneririm.

Eau de Toilette formunda. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı vasatı aşamıyor. Uniseks olarak pazarlanıyor ki hem kadınlar hem de erkekler rahatlıkla kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

10 Haziran 2019 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Assoluta in Villa (2009)

Ünlü niş parfümevi Acqua di Parma’nın klasikleşmiş erkek kokularından Colonia’nın 2003 çıkışlı kardeşiydi Colonia Assoluta. İki büyük parfümör Bertrand Duchaufour ve Jean-Claude Ellena’nın birlikte tasarladığı Colonia Assoluta, genel olarak parfümseverler tarafından oldukça beğenildi ve iyi tepkiler aldı. Tabii Colonia gibi bir klasiğin arkasından hangi parfümü çıkarırsanız çıkarın sönük kalma ihtimali her zaman vardır.

2003 çıkışlı Colonia Assoluta’ya da 2009 yılında başka kardeş geldi. Colonia Assoluta in Villa isimli parfümün, Toskana’daki büyük ve lüks villalardaki yaşama sanatını temsil ettiği açıklanmış Acqua di Parma tarafından. Ayrıca on iki adet doğal bileşenden oluşuyormuş. İtalyan turunçgilleri, değerli odunsular, sıcak baharatlar, kompozisyonu meydana getirmiş. Bakalım kullanım döneminde tenimde hangi notlar öne çıkmış.

Parfümün açılışı yeşil turunçgillerle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve ferah sayılabilecek turunçgiller portakaldan ziyade yeşil bergamot-neroli gibi kokuyor. Hatta neredeyse lavanta yeşilliğini anımsatan ilk saniyelerdeki bergamot-neroli kardeşliğini sevdim. Orta bölümde yine kaliteden ödün verilmemiş. Başlangıcına benzer yeşil bergamotumsu şekilde devam eden parfüm, nötr çiçeklerle birlikte uniseks kullanıma göz kırpmaya başlıyor. Son kısımda odunsuluk daha hissedilir diyebilirim. Açıklanan notalarındaki selvi ağacı muhtemelen ağaçsı hissiyatı veriyor.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Assoluta in Villa, ferah, yeşil bir turunçgil-çiçeksi-odunsu parfüme benziyor. Resmi açıklamada bahsedilen baharatlara orta kısımdan itibaren serinletilmiş şekilde rastlıyorsunuz. Neroliye benzettiğim orta bölümdeki erkeksi sayılabilecek çiçeksilik parfümün genel gidişatını bozmuyor. Tahmin edeceğiniz üzere parfümün büyük kısmını yeşil tema oluşturuyor.

Yeşil, buruk turunçgiller Assoluta in Villa’nın büyük kısmını oluşturuyor. Düz çizgide ilerleyen ve hemen hemen hiç değişmeyen kokusunda orta bölümden itibaren hafiften sabunsuluk da algılanıyor. Gayet temiz, pürüzsüz, uyumlu ve yüksek kaliteli bir parfüm denebilir fakat pek derinliğinin olmaması ve hep aynı kokması bir süre sonra sıkıcı hal almaya başlayabilir. Sürekli bir parfüme benzettim kullanım döneminde ve sonunda buldum. Birazcık Creed’in ünlü erkek parfümü Green Irish Tweed’i ve Tom Ford’un son yıllarda oldukça ilgi gören yazlık parfümü Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Hatta bu iki parfümün karışımına bile benzetilebilir belki de.

Assoluta in Villa kısaca harika bir neroli-bergamot kolonyası kıvamında denebilir. Tam İtalyan tarzı turunçgil kokusuna sahip. Çok modern değil hatta nostaljik bile hissettiriyor onu koklarken. Bazı Acqua di Parma parfümleri gibi Eau de Cologne konsantrasyonuna sahip. Onun içindir ki performans anlamında iyi yerde durmuyor.


Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. Olabilecek en kaliteli yeşil-sabunsu turunçgil parfümlerinden olan Assoluta in Villa, her güzelin bir kusuru olduğu acı gerçeğini yüzümüze vuruyor.

İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Uniseks olarak pazarlansa da erkek kullanımına biraz daha yakın gibi duruyor.

Koku Güzelliği:10/7

28 Mayıs 2017 Pazar

Acqua di Parma – Iris Nobile (2004)

“İtalya’nın eski aristokrat villalarının bahçeleri, sanatın, doğanın ve kültürün barışçıl bir uyum içerisinde yaşandığı seçkin mekanlardır. Acqua di Parma, ‘Le Nobili’ isimli kadın parfümü koleksiyonunu yaratmak için bu evreni yorumluyor ve en sembolik çiçeklerini kullanıyor: İris, Manolya, Yasemin, Gül ve Şakayık. Aristokratik kadınsılığın hikayelerini, parfüm kompozisyonlarından oluşan bu seride yansıtmaktadır.

Iris Nobile: klasik ve sofistike kadınsılığı ifade eden kıymetli, zarif bir koku. Gizemli zarif çiçekli notalar ile şipre akorlarının ilgi çekici inceliklerini birleştiren sofistike bir parfüm.”

Başarılı İtalyan niş parfümevi Acqua di Parma’nın kadın parfümlerinden oluşan Le Nobili serisinin ilk üyesi diyebiliriz Iris Nobile için. Nobile isimli parfümlerin, İtalyan villalarının bahçelerinden ve orada yetiştirilen çiçeklerden oluşması hoş bir detay olarak düşünülebilir. Kendi sitelerindeki şipre vurgusu da ilgimi çekiyor. Hakkındaki güzel yorumlardan etkilenerek deneme listesine aldığım Iris Nobile’ı bir süredir kullanıyorum.

Parfümün açılışı çiçeksi ve pudralı turunçgillerle gerçekleşiyor. Yeşil sayılabilecek ferah olmayan kadınsı turunçgiller, bergamot ve portakal çiçeğinden oluşuyor. Orta kısımda pudralı yapı devam ediyor. Turunçgiller geriye çekilirken, çiçeklerin ağırlığı iyice artıyor. Parfüme ismini veren iris çiçeği artık görünür hale geliyor. Hafiften ruj hissiyatı veren orta bölümde, tırnaklarını dışarı çıkarmış beyaz çiçekler de eşlik ediyor irise. Son bölüm oldukça dingin. Çiçekler evcilleşiyor, başlangıçtaki coşku yerini kremsi vanilya ve iris çiçeğine bırakıyor.

Iris Nobile hiç şüphesiz ki tam bir kadın parfümü. Daha ilk saniyelerdeki tozlu turunçgiller ve çiçekler, onun feminen yanını vurguluyor. Beyaz ya da sarı çiçekler ayrımını tam yapamasam da pudralı yapı her daim hissediliyor. İris, ilginç şekilde fazlasıyla baskın değil. Bazen öne çıkıyor, bazen diğer çiçeklerin arkasına saklanıyor. Açıkçası daha ön planda olmasını isterdim iris çiçeğinin. Çünkü parfümlerdeki verilişini seviyorum irisin.

Tabii benim sevmemden ziyade genele hitap ediyor mu onu değerlendirmek gerekiyor. Bana göre, her kadının rahatlıkla kullanabileceği, temiz, anaç, güvenli ve dişi yanını öne çıkaran kaliteli bir eser Iris Nobile. Kendimce hoşuma gitmeyen iki yanından birisi fazlaca pudralı ve ikincisi iris dışındaki çiçekler ziyadesiyle kompozisyonun içinde.

Sonuç olarak, benzersiz ya da sıradışı değil Iris Nobile. Birçok çiçeksi-pudralı kadın parfümünü hatırlatan kokusu, orta yaş ve üzerindeki kadınların gönlünü kazanabilir. Tenimde beyaz çiçeksi ve pudralı yanını öne çıkaran Iris Nobile, kıyafet üzerinde irisi öne çıkardı ki istediğim buydu. Kumaş üzerindeki duruşunu sevdim.

Benim kullandığım EDT olanıydı. İlk formülasyon EDT’ydi. Yeni üretimler EDP olarak satılıyor. Muhtemelen küçük bir formülasyon değişikliği olmuştur. Umarım olumlu yönde gerçekleşmiştir.

Ve büyük bir sürpriz. Parfümün tasarımını iki önemli isim yapmış. Francoise Caron ve Francis Kurkdjian kokusunun arkasındaki isimler. Bir yorumcunun, Francis Kurkdjian’ın, Iris Nobile tarzı parfümleri kendi markası için de sık sık uyguladığını belirtmiş. Düşündüğümde çok doğru geldi bana da. Bay Kurkdjian bu tür çiçeksi denemeleri kullanıyor parfümlerinde. Hatta Iris Nobile’nin azıcık da olsa Apom Pour Homme’ye benzediğini söylesem yanlış mı yapmış olurum?

Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar-sonbahar kullanımı için uygun bence. Otuz yaşın üzerindeki hanımefendilere tavsiye edebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Essenza (2010)

İtalyan geleneğinin ikon markalarından Acqua di Parma, temsil ettiği yüksek kalite ve İtalyan şıklığının kokular dünyasına yansıması bir anlamda. Acqua di Parma’nın klasik haline gelen ünlü parfümü Colonia’nın, 1916 yılından beri üretimi devam ediyor. İşin ilginci, yüz yaşını kutlayan Colonia’ya, altı yıl önce bir kardeş daha geldi. Colonia Essenza, doksan dört yıl sonra gelen devam parfümü olarak düşünülebilir.

Kendi sitelerinde Colonia Essenza’nın, orijinal Colonia’nın en saf anlatımı olduğu vurgulanmış. Orijinal Colonia’nın değeri arttırılmış ve yeniden yorumlanmış hali olarak tanıtılan Colonia Essenza, birçok yorumcunun övgüler yağdırdığı bir flanker. Parfümün başlangıcı çok ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Neroli, bergamot ve azıcık portakalla gerçekleşen açılış harika. Olabilecek en güzel neroli kokularından birisi. Şahane üst notaların ardından nötr çiçekler ve sabunsu odunsular karşıma çıkıveriyor. Başlangıcı kadar sarhoş edici değil orta bölüm. Kapanışta saydam paçuli ve misk yerini alıyor. Alt notalarda o kadar zayıflıyor ki, algılamak iyice zorlaşıyor.

Colonia Essenza, ilk yarım saat muhteşem kokarken, sonrasında birden bire ortadan kayboluyor. Orta kısımdaki sabunsuluk, çok ilgimi çekecek gibi değil. Sonlarıysa sıradan bile denebilir. Büyük umutlarla kullanmaya başladığımı itiraf edeyim. Hakkındaki övgü dolu yazıları hak edecek bir tarafınaysa rastlamadım, açılışı dışında.

Bilemiyorum, belki de nerolinin verdiği sabunsu hissiyatla problemim vardır. Gerçi neroli notasına da hayran olduğum söylenemez. Ben daha çok bu tür turunçgillerin içinde portakal ve limona yakınım. Her ne kadar başlangıçtaki zengin neroliye bayıldıysam da orta bölümden itibaren çok aman aman bir özelliğini göremedim.
Evet, tam bir yazlık ferah klasiği. Temiz, tanıdık, sabunsu, yapaylık barındırmıyor ama pek farklı tarafı, yaratıcı yanı yok. Çoğu kişi Colonia Essenza’yı orijinal Colonia’dan daha başarılı bulmuş ki, kesinlikle katılmıyorum. Bir kere iki parfümün koku anlamında arasında epey fark var. İkinci olarak da Colonia, çok daha şık, rafine ve saygı duyulası. Colonia Essenza, daha günümüze yakın, günlük kullanıma uyabilecek, modern neroli parfümü. İkisi arasındaki tercihim rahatlıkla orijinal Colonia olur.

resmi essenza yen

1-2 yorumcunun reformülasyondan bahsettiğini gördüm. 2010 yılında piyasaya çıkmış Colonia Essenza’nın yeniden formüle edildiğine inanmak istemiyorum ama doğru olabilir çünkü performansı çok kötü. Gerçi o bir Eau de Cologne. Ne kalıcılığı ne de fark edilirliği tatmin edici. Performans meraklıları, onun bu durumuna sinir olabilir.

Kimilerinin Neroli Portofino’ya benzettiği Colonia Essenza, bence daha çok 4711’e benziyor. Evet, başlangıcı Neroli Portofino’yu andırıyor ama sonrasında farklı yöne gidiyor Colonia Essenza.

Genç-yaşlı herkesin kullanabileceği Colonia Essenza, resmi tanıtımında cinsiyet ayrımı yapmamış. Kimi yerlerde erkek parfümü olarak geçiyor. Bu haliyle kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Çok erkeksi değil genel yapısı. Tam bir sıcak yaz parfümü.

essenza uclu

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

19 Haziran 2016 Pazar

Acqua di Parma – Bergamotto di Calabria (2010)

İtalya’nın güneyinde, çizmeye benzetilen yarımadanın en altındaki şehirlerden birisi Calabria. Akdeniz’e uzun kıyısı bulunması, bol bol turist çekmesi ve film stüdyolarını anımsatan, kendi halinde harika kasabalara sahip olması bakımından ilgi çekici bir yer Calabria. Tabii bu orta büyüklükteki bölgenin simgesi sayılan bergamotu da atlamamak gerekiyor.

Calabria’nın iklimine uyum sağlamış lezzetli bergamotun, birçok uçucu yağ üreticisinin radarında olduğu söylenebilir. Kimi eski kaynaklara göre Calabria’da yetişen bergamotun, kalp hastalıklarına iyi geldiği hatta vücuttaki toksinlerin atılmasında yardımcı olduğu bile söyleniyor. Bu sihirli meyvenin, İtalya merkezli parfümevi Acqua di Parma’ya ilham kaynağı olmaması düşünülemezdi.

Sadece bergamot değil, güzel Calabria’nın da isminin geçtiği Bergamotto di Calabria, markanın Blu Mediterraneo serisinin üyesi. Bu serinin epey üyesini kullandım ve genel olarak gayet başarılı buldum. Şimdi sırada bir başka Blu Mediterraneo parfümü var.

Bergamotto di Calabria’nın açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot tahmin edileceği üzere başrolde. Ekşi limon hissiyatını muhtemelen misket limonu veriyor. Bergamot ve limonsu açılış müthiş. Çabucak orta kısma geçiliyor. Burada turunçgil ferahlığı geri çekilirken, sabunsu-yeşil ferahlık devreye giriyor. Bir parça nötr çiçekler var. Yasemin olabilir. Vetiver mevcut orta kısımda. Biraz da ferah zencefil. Başlangıcı kadar baş döndürücü olmasa da, orta bölüm başarılı. Son kısımda sedir ağacı ve miskle kapanış yapılıyor. Çok ilginç, farklı ya da şaşırtıcı değil. Bir parça ozonsu yapaylık da var sanki alt notalarda. Son kısmı vasat denebilir.

bergamot sis yen

Görünen o ki, başlangıçta ferah turunçgillerin, orta bölümde de yeşilliklerin hakimiyeti mevcut. Harika başlangıcına söylenecek söz yok. Orta kısımdaki sabunsuluk epey kuru olarak kendisini gösteriyor. Yeşil yaprağımsı hissiyat kimi zaman tozluluğu aklıma getiriyor. Koku olarak incir yaprağı kullanımını düşündürttü bana. Orta bölümdeki baharatlar sivri değil, iyi saklanmış. Son bölüm ise parfümün en az ilgimi çeken yeri oluyor.

Yine tipik bir Blu Mediterraneo parfümü. Şahane başlangıç, eh işte orta bölüm ve sıradan kapanış. Diğer Blu Mediterraneo’lar gibi performansı zayıf. Bu anlamda Acqua di Parma tutarlı davranmış ve Blu Mediterraneo serisinin eksilerini ve artılarını aynı düzlemde vermiş. Ferah, denizi, yazı ve Akdeniz sahillerini çağrıştıran aromasıyla, sizi İtalyan yarımadasının turistik şehirlerine, plajlarına, aromatik otlarla dolu makilerine çağırıyor. Bu çağrıya kulak verip vermemek tamamen sizin bileceğiniz iş. Ben sadece sıradan bir aracıyım.

Sonuç olarak ferah bergamot-turunçgil kokusu arıyorsanız, parfümünüzün yeşilliklerle sarıp sarmalanmış olması önemliyse, sedir ağacı-misk kombinasyonuna hayır diyemiyorsanız, yaz sıcaklarında bol bol kullanayım ama rahatsız etmesin düşüncesi zihninizde dolaşıp duruyorsa, Bergamotto di Calabria’ya şans vermenizi öneririm. Muhteşem değil ama çoğu kişinin sevebileceği gibi kurgulanmış olması, içimizi bir parça olsa da rahatlatıyor. Kimi yorumcuların onu, Escale a Portofino’ya benzetmesini anlayabiliyorum ama katılamıyorum. Bence ikisi arasında büyük benzerlik bulunmuyor.

harita calabria yen

Tam bir yaz kokusu. Geç ilkbahar için de uygun. Neşeli ve pozitif yapısı, sizi mutlu etmeye yetecektir. EDT formunda. Kalıcılığı az, fark edilirliği düşük. Performans anlamında iyi iş çıkaramıyor. Genç-yaşlı, erkek-kadın herkes kullanabilir. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor. Uygun fiyatlı niş parfüm seçeneği olarak düşünülebilir Bergamotto di Calabria.

Koku Güzelliği:10/7

9 Temmuz 2015 Perşembe

Acqua di Parma – Colonia Assoluta (2003)


Acqua di Parma – Colonia Assoluta (2003)

Parfümler tarihinin muhtemelen en nadide parçalarındandır Acqua di Parma'nın Colonia'sı. 1916 yılında ilk formülü piyasaya sürülen bu geleneksel İtalyan Eau de Colonia’sı, peşinden gelen parfümlere on yıllardır öncülük etmeye devam ediyor. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde başlayan Acqua di Parma'nın şık Akdenizli kolonyaları, 21. yüzyılda da üretilmeye devam ediyor, üstelik aileye yeni üyeler katılıyor.

İtalya merkezli niş parfüm evi Acqua di Parma'nın ünlü parfümü Colonia'ya yaklaşık doksan beş yıl sonra yeni kardeşler geldi. Colonia ile aynı şişe tasarımına sahip yeni nesil Acqua di Parmalar, 2015 yılında bile yeni üyelere kavuşuyor. Bugün biz 2003 yılına göz atacağız. Yani Acqua di Parma'nın Colonia Assoluta'sına.

Colonia ailesi Assoluta, Intensa, Essenza ile genişlemeye devam ediyor. Assoluta ile ilgili okuduğum övgü dolu yorumlardan sonra kendisiyle tanışmak için sabırsızlanıyordum. Colonia Assoluta, kendi sitelerinde "Klasik Colonia yapısının yeniden canlandırılmış hali" olarak tasvir edilmiş. Ayrıca "modern notalarla sofistike nüansların sıra dışı birleşimi" olarak tanıtılmış. "Eklektik, yaratıcı ve meraklı insanlar" için tasarlandığı vurgulanmış. "Colonia Assoluta'nın benzersiz tarzı, modernliğin özgün ifadesidir" denmiş.


Colonia Assoluta'nın açılışında eski tarz kolonya ruhuna uygun olarak tozlu bergamot, nostaljik portakal, aromatik otlar ve biraz da limon karşıma çıkıyor. Başlangıcı çok şık, olgun, ferah ve klasik. Üst notalarını sevdim. Orta kısma geçildiğinde bariz değişim göze çarpıyor. Turunçgiller az da olsa etkisini sürdürürken sabunsu ferah baharatlar ve nötr çiçekler başrole geçiyor. Baharatlar gayet ferah, yumuşak ve sakin. Bu kısımda turunçgiller buruk ve hüzünlü hale dönüşüyor. Çiçekler ise kadınsı değil. İtiraf etmeliyim ki başlangıcı kadar ilgimi çekmedi orta kısım. Alt notalar, orta bölümün paralelinde ilerliyor. Sabunsu baharatlar hala etkili. Misk daha görünür oluyor sonlarda. Yumuşak ve ferah odunsu notalar, çok farklı değil. Kapanışı "eh işte".

Kabul ediyorum, Colonia Assoluta'nın sırtındaki yük çok fazla. Colonia gibi önemli klasiğin devam parfümü olarak 2000'li yılların başlarında piyasaya sürüldü. İlk bakışta hepimiz Colonia ile kıyaslayabiliriz onu. Bence büyük abisi Colonia ile farklı yolda ilerliyorlar. Colonia Assoluta'da dikkatimi çeken üç şey oldu Colonia'ya göre. Birincisi sabunsuluğun fazlalığı, ikincisi turunçgil kullanımının buruk/acı olması ve üçüncüsü sedir ağacının yadsınamaz etkisi.

Evet şuna eminim ki Colonia Assoluta, gelecek sene yüz yaşına basacak Colonia'nın modern versiyonu gibi davranıyor. Başlangıçtaki eski-tozlu bergamot, Colonia’nın köklü geleneğine saygı duruşunda bulunuyor adeta. Orta kısımdaysa daha günümüze yakın ferah, sabunsu hale geliyor. Bir taraftan da geri plandaki o hüzünlü acı portakal aroması, parfümü eski hatırlara doğru çağırıyor. Hem basit hem de derin yapısı var.


Sihirli soruyu sorayım: Colonia Assoluta'yı sevdim mi? Pek değil. Başlangıcındaki tam sevdiğim gibi verilen turunçgiller umudumu arttırmışken, orta kısımdaki sabunsu yapı ufak çaplı hayal kırıklığına uğratıyor. Tabii burada Prada Amber Pour Homme'daki kadar göze sokulan sabunsuluk yok. Turunçgiller ve çiçeklerle dengelenmiş sabunsu yapı, parfümden soğumama yetti.

Şu da var ki eğer bu tarz kokuları seviyorsanız, nefis bir alternatif var artık elinizde. Doğal, ferah, abartısız yapısı kesinlikle rafine ve lüks. Fakat bir şeyler var ki bu parfümü sevmeme engel oluyor. Tam karar veremiyorum. Siz yine de beni pek dikkate almayın ve deneyin Colonia Assoluta'yı. Belki de tam aradığınız ve hayatınızın kokusudur. Fakat benim için uzun süreli kullanımda kolayca sıkılacağım bir arkadaş olarak yerini alıyor.

Colonia Assoluta'nın kokusunun tasarımını Bertrand Duchaufour ve Jean-Claude Ellena'nın beraber yaptıklarını gördüğümde şaşkınlığım daha da arttı. Dünya parfüm endüstrisinin bu iki önemli ismini kolay kolay bir arada, aynı parfümde göremeyiz. İşte size Colonia Assoluta'yı denemek için çok sağlam bir sebep daha.

Colonia Assoluta, serinin diğer parfümleri gibi uniseks olarak geçiyor her yerde. Bence erkek kullanımına daha yakın. Tam ilkbahar hatta sıcak yaz günleri kokusu. EDC (Eau de Cologne) konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı bir EDC'ye göre yeterli. Fark edilirliği en büyük sorun olarak görülüyor. Kimi zaman bol bol sıkmama rağmen ilk on beş dakika dışında tene yakın duruyor. Son notalardaysa iyice silikleşiyor. Eğer parfümlerden beklentiniz etrafa çokça yayılan bir karakterse sizin için uygun olmayacaktır. Başka seçeneklere yönelmenizi öneririm. Otuz hatta otuz beş yaşın üzerindeki arkadaşlara öneririm. Genç delikanlı kokusu değil.


Luca Turin'in kitabında rafine kolonya olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilerek oldukça beğenilmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

27 Nisan 2015 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Intensa (2007)


Acqua di Parma – Colonia Intensa (2007)

Sizi bugün İtalyan şıklığının ve karizmasının merkezine götüreyim. Parfümlerin, erkeklerin ceketlerinin iç ceplerinde taşıdıkları ipek mendillerin üzerine sıkılarak kullanıldığı döneme kısaca göz atalım. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen sonrasının İtalya'sında, ülkenin muhtemelen en önemli parfümcüsüne bakalım.

Savaş sonrası İtalyan şıklığının sembollerinden birisi olarak görülür Acqua di Parma'nın Colonia'sı. Benim de çok sevdiğim bu parfümü, Cary Grant'ten David Niven'e, Ava Gardner'dan Eva Turner'a hatta Audrey Hepburn'a kadar birçok ünlü kullanmış. Parfüm klasiklerinden sayılan Coloina, bugün hala ünlülerin tercih ettiği bir parfüm olarak dikkat çekiyor. Eva Chow, Isabella Rossellini, Kate Moss, Sandra Bullock, Sharon Stone gibi günümüz ünlülerinin de seçimi Acqua di Parma'nın Colonia'sı.

Bu aromatik ferah Akdeniz şipresinin 1916 yılında piyasa sürüldüğünü düşünürsek, 2016 yılında yüzüncü yaşını kutlayacağını söyleyebiliriz. Neredeyse bir asra ulaşan Colonia'nın yakın zamanda farklı isimlerle başka kokuları piyasaya sürüldü Acqua di Parma tarafından. 2000 yılından sonra çıkarılan bu devam parfümleri, LVMH gurubunun Acqua di Parma'yı satın alıp, bünyesine katmasıyla ivme kazandı. Genellikle yeni nesil ana akım parfümlerde görülen "Intense" modasına, Acqua di Parma da kayıtsız kalamamış anlaşılan.


Ünlü Colonia'nın yaklaşık doksan bir yıl sonra Intensa isimli kardeşi olacağını sanırım çoğu kişi hayal edemezdi, 1900'lü yılların ilk çeyreğinde. 2007 yılında Colonia Intensa piyasaya sürüldü. Kendi sitelerinde "reçine ve ağaçların modern kombinasyonuyla" oluşturulduğu vurgulanmış. Ayrıca ağaç-deri akorlarının etkisinden bahsedilmiş. Birkaç yerde erkeksiliğin altı çizilmiş. Gerçi Colonia Intensa bazı kaynaklarda uniseks olarak gösterilse de, kendi tanıtımlarında erkek bahsi sıklıkla geçiyor.

Colonia Intensa'yı üzerime sıktığımda aromatik otlarla bir olmuş turunçgillerle karşılaşıyorum. Eski tarz geleneksel şipreleri andıran üst notalarda tuzlu ve ferah bergamot ile Akdeniz otlarının nefis harmanı mevcut. Başlangıcı şipremsi, doğal, ferah, olgun, karizmatik ve şık. Açılışı nefis Colonia Intensa'nın. Orta kısma geçildiğinde ferah turunçgillerin etkisi güçlüce devam ediyor. Ek olarak baharatlar ekleniyor. Buradaki baharatlar alışık olduğumuz gibi ağır, tatlı ve baskın değil. Ferah ve hüzünlü baharatlardan bahsedebilirim. Büyük ihtimalle kimyon, kakule ve azıcık da karanfil. Orta notaları biraz Declaration'daki baharatların verilişine benzettim. Ferah ve yumuşak baharatlar gayet güzel. Orta notaları, başlangıcı kadar enfes olmasa da yine de sevdim. Geleyim son bölüme. Alt notalar biraz sıradan ne yazık ki. Kapanış da sulandırılmış hissi veren misk, ortalama sedir ağacı ve deri baş rollerde. Sonlarda fazlasıyla zayıflayan kokuyu duyumsamak neredeyse imkansız.

Colonia Intensa, abisi Colonia'nın yolundan gitmeye gayret göstermiş anlaşılan. Acqua di Parma, ünlü ve tarihi parfümünün ismini verdiği Intensa'yı bağımsız bir parfüm olarak düşünmüşse de Colonia'daki turunçgillerin ve şipre karakterinin unsurlarını eklemiş. Colonia Intensa, klasik Colonia'nın yeni ve modern bir versiyonu gibi olmuş.


Colonia Intensa'da orta kısımdan itibaren ferah baharatların rolü fazlasıyla göze çarpıyor. Yukarıda da belirttiğim gibi orta kısmında Declaration izleri var sanki. Buradaki baharatlar, sıcak yaz günlerinde bile rahatsız etmeyecek denli dikkatli verilmiş. Aslına bakılırsa Colonia Intensa'da kullanılan notalar rahatlıkla bir kış parfümünde de kullanılabilir. Deri, sedir ağacı, baharatlar hatta paçuli. Fakat hepsinin karışımı öyle güzel yapılmış ki onu ilkbahar-yaz kullanımına uygun hale getirmişler.

Şimdi asıl soru, Colonia Intensa'nın temsil ettiği değerler. 2007 yılında piyasaya sürülmüş ve yeni sayılabilecek parfüm olan Colonia Intensa, hiç de yeni nesil modern parfümler gibi davranmıyor. Daha ilk saniyelerde onun eskilere nostaljik bir göndermeler manzumesi olduğunu anlıyoruz. Tuzlu bergamot hiç de günümüzün yapay akuatiklerine benzemiyor. Daha çok Akdeniz sahilindeki bir kasabada, denizden esen ılık ve tuzlu rüzgarın teninize değdiğinde verdiği hissiyatı yaşatıyor. Çok ferah başlangıcı, 1980 hatta daha öncesine götürüyor bizi. Eau de Guerlain'ların, Eau d'Hermes'lerin dünyasına ışınlıyor sizi. 40'lı yaşlardaki bir İtalyan beyefendisinin üzerinden yayılan aroma sanki. 1950'li yıllarda ailece gidilen Napoli tatilini, denizin hemen yanı başındaki bergamot ağaçlarını, portakal bahçelerini, Ege'nin o anlatılmaz karmaşık aromatik otlarının kokularını veriyor size Colonia Intensa. Güneşli, pırıl pırıl havada, masmavi Akdeniz'in kenarında piknik yapıyorsunuz sanki, hayatın anlamını ya da anlamsızlığını düşünmeksizin.

Colonia Intensa'nın sonları dışında başlangıcını ve orta bölümünü beğendim. Otuz hatta otuz beş yaş üzeri erkeklerin kullanacağı ferah parfüm bulmakta zorlandığı 2015 yılında, Colonia Intensa, bu eksiği doldurmaya çalışıyor. Güzellik, kozmetik ve parfüm sektörünün en büyük alıcı kitlesi olan 15-30 yaş aralığını hedeflediğini düşünürsek, Acqua di Parma gibi markalar, bizim yardımımıza koşmaya devam edecekler gibi görünüyor.


Evet güzel parfüm ama abisi Colonia kadar etkileyemedi beni Intensa. Sonları, diğer Acqua di Parma'lar gibi biraz özensiz. Parfümün Eau de Cologne (EDC) olduğunu düşünürsek, zaten alt notalar pek de etkili olamıyor büyük resimde. Kalıcılığı EDC'ye göre fena değil. Farkedilirliği zayıf. Etrafa buram buram yayılan parfüm arıyorsanız, Colonia Intensa doğru seçim olmayabilir.

Parfümün tasarımını sektörün iki önemli ismi Alberto Morillas ve Francois Demachy yapmış. İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

30 Eylül 2013 Pazartesi

Acqua di Parma – Mirto di Panarea (2008)


Acqua di Parma – Mirto di Panarea (2008)

2000 yılında Unesco'nun Dünya Kültür Mirası listesine giren Aeolia Adaları, İtalya'nın Tiren denizindeki yedi adadan oluşuyor. Lipari Adaları olarak da bilinen bu coğrafyanın, jeolojik olarak iki milyon yılda oluştuğu tahmin ediliyor. Bu yedi güzel adanın oluşması muhtemelen büyük bir volkanik patlama sonrası gerçekleşmiş. Zaten adaların zengin bitki örtüsüne sahip olması, bu kanıyı güçlendiriyor.

Bu adaların en küçüklerinden birisi Panarea. Özellikle son yıllarda oldukça ilgi çekici turizm destinasyonu olmuş durumda. Kış mevsiminde yaşayanların sayısı sadece yüzlerle ifade edilse de yaz mevsiminde dünya jet sosyetesinin uğrak yerlerinden birisi olduğu söyleniyor. Hatta Capri ve Sardunya gibi İtalya'nın popüler turizm merkezlerine bile rakip olmaya başlamış.

Bembeyaz duvarlı dar sokakları, tek katlı klasik Akdeniz mimarisine sahip evleriyle Panarea, küçük bir balıkçı kasabası aslında. Bu anlamda bana Yunanistan'ın Akdeniz'deki o nefis adalarını hatırlatıyor. Enteresan şekilde Akdenize kıyısı olan bütün ülkelerde (Yunanistan, İtalya, Fransa) bu mimari dikkatle korunurken, bırakın kıyıları yerleşime açmayı, eski evlerinin pervazlarının hangi renge boyanacağına bile özen gösterilirken, ülkemizdeyse plansız, kimliksiz, kaba bir köşe dönmece aygıtı olarak kullanılıyor turizm ne yazık ki. Çirkin beton yığınları haline dönmüş durumdaki Akdeniz sahillerimizle ne kadar övünsek azdır gerçekten de... Ah be arkadaşlar. 2013 yılının Eylül ayında mı aklınıza geldi bu kıyıların işgal altında olduğu ve doğal güzelliklerinin kaybolduğu. Kıyılardaki Sit alanlarını ben mi imara açtım? Oraya kıyı kanununu çiğneyen beş yıldızlı otellerin dikilmesine ben mi izin verdim? Turizm böyle mi gelişir? Elindeki doğal güzellikleri koruyup, restore edemedikten sonra ne önemi kalıyor hepsi birbirine benzer beton yığını otellerin. İşte önünüzde bir sürü örnek. O beğenmediğiniz Yunanistan'ın Santorini, Mikanos, Simi adalarına bir bakın da geleneksel mimari nasıl özenle korunuyor ve yaşatılıyor görün.


Evet konumuzdan uzaklaşmadan Panarea adasında yetişen mersin ağacına geçebiliriz. Yüz civarında türü olduğu söylenen mersin ağacının İtalyacası Mirto, İngilizcesiyse Myrtle. Özellikle Akdeniz kıyılarında kendiliğinden yetişen, Mayıs-Haziran ayları arasında, beyaz renkli çiçekler açan, yapraklarını  dökmeyen bir ağaççıkmış. Mersin ise meyveleri nohut büyüklüğünde, beyaz üzerine morumsu siyah lekeleri olan bir yemiş türü.

İşte tam da bu noktada asıl ilgi alanımıza geleyim. İtalyan niş parfüm evi Acqua di Parma, yine kendi ülkesinin iki güzel nesnesini bir araya getirmiş parfümünde. Panarea adası ve mersin bitkisi. "Panarea'nın Mersini" anlamına gelen ismi ne kadar da Akdenizli. Hiç merak etmeyin çünkü Acqua di Parma, bu parfümünü Blu Mediterraneo serisine layık görmüş. Kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış Mirto di Panarea:

"Bu parfüm Panarea'nın saf ve aydınlık doğasını, adada kendiliğinden yetişen sakız ağacı, sabır otu (agave) ve katır tırnaklarının arasında ortaya çıkan mersin ile yansıtır. Akdenizin bu tipik makisi, parlak yeşil yaprakları, küçük, zarif beyaz çiçekleri ve bunların mor meyveleriyle, bu vahşi mitsel çalı, yoğun ve kuvvetli bir koku yayar. Huzur verici, sakinleştirici, temizleyici özellikleri ve özündeki aktif içerikleri sayesinde önemli ölçüde yenilenme gücü sağlamasıyla antik dönemlerden beri bilinmektedir."


Fragrantica'da odunsu aromatik olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda karşıma ferah turunçgiller, yeşil sabunsu yapraklar çıkıyor. Biraz da buruk aromatik otlar. Muhtemelen fesleğen baş rolde. Başlangıcı için fesleğenli yeşil turunçgiller diyebilirim. Doğal, ferah ve güzel. Beğendim üst notalarını. İlerleyen dakikalarda kokusunda büyük değişim olmuyor. Yeşil koku geri plana geçerken, turunçgillere tatlımsı meyveler ekleniyor. Sanırım parfüme ismini veren mersin meyvesi. Aromatik otlar hala etkili bu kısımda. Azıcık da çiçekler (gül, leylak veya yasemin). Parfümün en sevdiğim yeri orta notalar oldu. Gayet başarılı buldum. Geçeyim sonlarına. Ferah turunçgillerin biraz kalitesi düşüyor burada. Pek sevmediğim amber ve standart odunsu notalar ekleniyor kapanışta. Bence parfümün en sıradan kısmı alt notaları olmuş.

Mirto di Panarea, ferah, kaliteli, temiz, sabunsu, hafiften yeşil kokuya sahip. Güzel turunçgiller her daim ön planda. Orta kısımda ağırlık mersin meyvesine geçerken, sonlarda odunsu amber olarak tenden ayrılıyor. Genel anlamda başarılı ve hoş. Orta kısımdan itibaren biraz tatlılık kazanıyor kokusu. Çoğu kişinin sevebileceğini düşünüyorum bu parfümü. Herhangi zorlama tarafı yok. Dikkat çeken uyumsuzluk yok. Sonları dışında gayet güzel olduğunu söyleyebilirim.

Kullanılan turunçgillerin, aromatik Akdeniz otlarıyla harmanlanması çok iyi fikir. Bu anlamda hakkını teslim etmek lazım. Enteresan kokusu var. Daha önce benzerine rastladığımı hatırlamıyorum. Bir yaz parfümü için yeterli kalitede. Fakat aklınızı başından alacak kadar da değil tabiki. Yine de sıcak yaz günleri için güçlü alternatiflerden birisi olarak düşünülebilir.

                       Sadece Get Lucky değil, bu şarkı da bana Akdeniz sahillerinin sonbaharını hatırlatıyor.

Bu parfüm bana Daft Punk'ın Pharrell Williams ile beraber yaptığı şarkısı Get Lucky'i hatırlattı. Eylül ayının sonları. Panarea adasında denizin kenarındaki küçük bir balıkçı barınağında oturup, masmavi denizi seyrediyorsunuz. Masanızda naneli bir limonata. Arkalardan bir yerden gelen Get Lucky şarkısı önce kulaklarınızı, daha sonra beyninizin sesleri ayırt eden bölgesini mest ediyor. Adadan ayrılan son tatilcilere bakınıyorsunuz. Yanınızda sırnaşık bir sokak kedisi. Sizinle beraber iskeleye bakıyor. Adanın kalabalığının azalmasından o da memnun büyük ihtimalle. Kış mevsiminde sadece üç yüz kişinin yaşadığı bu dünya güzeli adada, bir sonraki yaz mevsimine kadar hayat kendi halinde devam edecek. Sırtınızı verdiğiniz tepeden esen hafif bir rüzgar, mis gibi çiçek kokularını burnunuza taşıyor. Bu bir şölen olmalı... Güzel kokuların şöleni. Hayatın şöleni. Yaşamanın güzelliğinin şöleni. Hedonist bir şölen…

Blu Mediterraneo serisine ait parfümlerin önemli avantajlarından birisi de çok uygun fiyatlara ülkemizde satılmaları. Bu denediğim ikinci Blu Mediterraneo parfümü. Masmavi şişelerine bakıp yine deniz veya su merkezli bir koku beklerken, pek de öyle olmadığını fark ettim. Mirto di Panarea, akuatik izler taşımıyor. Onun yerine meyveli-odunsu turunçgiller ağırlıklı yapısıyla öne çıkıyor.

Parfümümüz diğer kardeşleri gibi uniseks olarak satılıyor. Zaman zaman biraz kadınsı yanları olsa da başarılı şekilde denge kurulmuş. Bence hem erkekler hem de kadınlar kullanabilir.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Başlangıcı güzel.
+ Orta kısmı nefis.
+ Genel olarak temiz kokan, kaliteli bir arkadaş.
+ Deneyen çoğu kişinin beğeneceğini düşünüyorum.

Eksileri:
- Sonlarını sevemedim.
- Fark edilirliği düşük.

Koku Güzelliği: 10/7.5

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Acqua di Parma - Fico di Amalfi (2006)


Acqua di Parma - Fico di Amalfi (2006)  Markanın Blu Mediterraneo serisine ait parfümü.

İnsanlar yüzlerce yıldır Akdenizin sularında yelken açtılar, savaşa katıldılar, avlandılar, kıyılarında evler, saraylar kurup şehirler işgal ettiler kaybettiler; denizin mavisine bakarak hayallere daldılar... Batı medeniyetlerinin beşiği, üç kıtayı bir araya getiren deniz olarak anıldı hep Akdeniz; halkların hikayesine denizin gelgitleri eşlik etti. Mısırlılardan Giritlere, Roma ve Bizans dönemine, Arap ve Türk fetihlerine kadar üzerinde hakimiyet kurmayı başaran bütün halkları dize getirdi Akdeniz. Napolyon savaşlarından Süveyş kanalının açılışına, iki dünya savaşına kadar Akdeniz yine tarih sahnesinde başrolde yer alıyordu. Eski dünyanın göbeğinde mücevher gibi uzanan denizin öyküsüdür Akdeniz; gemileri, yemekleri, kentleri, balıkları, bitkileri, efsaneleriyle... (Ernle Bradford - Akdeniz: Bir Denizin Hikayesi)

Denizci ve aynı zamanda tarihçi olan Ernle Bradford, Akdeniz'in tarihini anlatıyor bu kitabında. İyi de Akdeniz kitaplara ne kadar sığabilir? 601 sayfalık kitap, Akdenizi anlatmaya yeter mi? Daha fazlası gerekmez mi? Belki de Akdenizi orada yaşayanlara sormamız gerek. Ancak o zaman değerini ve önemini anlayabiliriz Akdenizin. Bana soracak olursanız dünyanın en güzel sahillerini barındıran bu denizin benzeri olduğunu hiç sanmıyorum. Gerek doğasıyla, gerek deniziyle, gerek havasıyla, gerek mis gibi kokan eşsiz şifalı otlarıyla...

Tabiki bir parfüm evinin Akdenizin güzelliklerini, yarattığı eserlere yansıtması olağan dışı değil. Hatta bunu Akdenize kıyısı olan bir ülkenin markasının yapması daha anlaşılabilir. İtalyanın niş parfümcülükteki gururu Acqua di Parma, Akdenizliliğin getirdiği heyecanla Blu Mediterraneo serisini hayata geçirmiş. Seride 2013 yılına kadar altı parfüm bulunuyor. Sayı daha da artar mı bilemiyorum. İlk Blu Mediterraneo parfümlerini 1999 yılında çıkarmışlar. Serinin her parfümüne İtalya'nın bir sahilinin ismini vermişler. Bugün inceleyeceğim parfüm Amalfi şehrinden esinlenmiş.


Güney İtalya'da Campania bölgesinde bir şehir Amalfi. Akdenizin kıyısındaki bu şehrin dünyaca tanınmasını sağlayan şey ise yetiştirdikleri limon. Amalfi limonu olarak bütün dünyaya ihraç edilen meyve yerine Acqua di Parma, incirden esinlenmiş Amalfi isimli parfümünde. Bakalım Amalfi'nin inciri de limonu kadar güzel mi.

Fico di Amalfi'yi üzerime ilk sıktığımda karşıma buruk turunçgiller çıktı. Canlı neşeli yada parlak değil tersine donuk. Sanki greyfurt-limon-mandalina karışımı gibi. Ağırlık greyfurt ve mandalinada. Pürüzsüz, kaliteli ama çok sevdiğimi söyleyemem. Orta notalara geçildiğinde turunçgillerin etkisi hala hissediliyor. Farklı olarak yeşil incir ile biraz da yumuşak biber ekleniyor. Hala yüksek kaliteli ve pürüzsüz. Bu kısım başlangıcına göre daha hoşuma gitti. Geçelim alt notalara. Sonlarda ortaya çıkan yumuşak odunsu notalar ve misk adeta noktayı koymuş. Tatlımsı turunçgiller de eşlik ediyor odunsu notalarla miske. En sevdiğim kısmı alt notalar oldu diyebilirim rahatlıkla. Böylece de tenden ayrılıyor.

Fico di Amalfi, Blu Mediterraneo serisinin en popüler parfümlerinden birisi. Diğerlerine göre biraz daha öne çıkıyor parfüm platformlarında. Geneli itibariyle pürüzsüz, kaliteli, uyumsuzluk yaşanmayan, yapaylık bulunmayan bir arkadaş. İsmindeki incir vurgusuna rağmen ana oyunculardan birisi turunçgiller. Muhtemelen greyfurt, portakal ve mandalina. Biraz buruk, donuk ve ekşi kullanılmış turunçgiller. Orta notalardan itibaren ortaya çıkan incir, oldukça yeşil kullanılmış. Neredeyse incir yaprağına yakın bile denilebilir. Aklıma hemen ünlü incir parfümü Diptyque - Philosykos geldi. Orada daha sütsü kullanılan incir, burada yeşil ve yaprağımsı olarak karşıma çıktı. Bu anlamda Philosykos kadar cezbedici ve güzel gelmedi bana Fico di Amalfi.

İncir parfümleri, genellikle yaz mevsimine uygun olarak düşünülüyor. Fico di Amalfi, çok ferah ve serin yapıda değil. Daha olgun, buruk ve hüzünlü sanki. Çok canlı, pozitif, neşe dolu kokmuyor. Yine de bu tür parfümleri sevenler için denenmesi gereken seçeneklerden birisi.


Masmavi şişesine bakıp da akuatik bir parfüm beklemeyin. Deneme sürecinde hiç de öyle deniz gibi kokan yanına rastlamadım. Onun tarzı için rahatlıkla meyveli diyebiliriz. Günlük kullanımda, ofiste, spordan sonra, pazar gezmelerinde, her herde kullanılabilecek basit ve hoş bir parfüm Fico di Amalfi. Ama harikalar yaratmadığını ve hayatınızın parfümü olamayacağını düşünüyorum.

Hakkını yememek lazım. Fico di Amalfi, uygun fiyatlara alınabilecek en iyi incir temalı parfümlerden birisi şimdiye kadar ki deneyimlerime göre. İncir temasına sahip Salvatore Ferragamo Pour Homme, Hermes – Un Jardin en Mediterranee ve Christian Dior – Dune Pour Homme'a göre çok daha başarılı. Bu anlamda incir kokusu sevenler muhakkak listelerine eklemeliler.

Kalitesine ise söyleyecek sözüm yok. Niş markadan beklenen kalite hissiyatını veriyor. Yapaylığa rastlamadım. Benim açımdan tek problemi, başlangıcındaki ve orta notaların bir kısmındaki turunçgil kullanımına ısınamamak oldu.

Bir de güzel haber vereyim. Acqua di Parma'nın parfümleri ülkemizde ve bir çok internet sitesinde bulunuyor. Heleki Blu Mediterraneo serisinin parfümleri gayet hesaplı fiyatlara satılıyor. Birbirinin aynısı uyduruk ana akım markalara verilecek paralar, rahatlıkla Blu Mediterraneo serisine akıtılabilir. Benden söylemesi.  

Fico di Amalfi'nin pürüzsüz mavi şişesi, Acqua di Parma dünyasının ikonik Art Deco karakterini yansıtıyormuş. Bütün Blu Mediterraneo serisi gibi o da uniseks kullanıma uygun olarak sunulmuş. Bence de hem kadınlar hem de erkekler kullanabilir.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Son kısmı çok güzel.
+ Yapaylık hissedilmeyen kaliteli kokusu.
+ Basit ve kullanımı kolay yapısı.

Eksileri:
- Başlangıcını çok sevemedim.
- İncir keşke yeşil değil de sütsü kullanılsaymış.

Koku Güzelliği:10/7.5

30 Haziran 2013 Pazar

Acqua di Parma – Colonia (1916)



Acqua di Parma – Colonia (1916)  Klasikler arasında yerini alan eserlerden.

Parma. Kuzey İtalya'nın ortasındaki bu şirin şehir, tarihi güzellikleriyle birlikte gastronomi alanında da iddialı. Hatta meşhur Parmesan peynirinin isminin Parma şehrinden geldiği bile rivayet ediliyor. Tarihi kiliseler, saraylar, tiyatrolar ve Avrupa'nın en eski üniversitelerinden birisini barındırması, Parma şehrinin ilgimizi çekmesi için yeterli bence.

Tarihi İtalya kadar eski olan bu şehir, 12. yüzyıldan sonra adını duyurabilmiş. Günümüzün modern İtalyasında sadece meşhur yeşillikli Tortelli veya et suyunda Anolini yemekleri ile anılmıyor Parma. İtalya'nın gururu olan bir markayı bünyesinden çıkarabilmesi ile dikkati çekiyor. Hem de yüzyıla yakın tarihi olan bir marka. Aslında hikaye bundan 97 yıl önceye kadar gidiyor.

1916 yılında eski Parma şehrinin merkezinde, küçük bir parfüm laboratuvarı düşünün. Ahşap rafların ve eski büyük şişelerin içinde farklı farklı esanslar bulunan bir dükkan. Herşeyi el ile hazırlanan formüller üzerinde çalışan o dönemin "parfümörleri" mum ışığı altında son kontrollerini yapıyorlar. Amaçları basit ve geleneksel İtalyan tarzı bir kolonya yapmak. Hem kadınların hem de erkeklerin kullanabileceği gibi bir koku. Turunçgil ve limon ağırlıklı. Şık ve tarz sahibi. O dönem için lüks ve aristokratik. Ve bu çabaların sonunda kendi deyimleri ile "ilk gerçek İtalyan Eau de Cologne" üretilmiş oldu.

Acqua di Parma markasının serüveni böyle başlıyor denebilir. Amaçları, 1900'lü yılların İtalyan tarzını, şıklığını, estetiğini ve kalitesini bütün Avrupaya hatta dünyaya tanıtmaktı. Tabiki bunu parfümler ve farklı güzellik ürünleri ile yapacaktı. Burada önemini kavramamız gereken durum Acqua di Parma'nın safkan bir parfüm markası olması. Ünlü moda evlerinin "bir kaç tane de parfümümüz olsun yan ürün olarak" düşüncesi onlar için geçerli değil. Uzmanlıkları sadece güzel kokulu şeyler üzerine. Bir anlamda İtalya'nın en eski niş parfüm evi diyebiliriz. Her ne kadar 2001 yılında Louis Vuitton grubuna satılmış olsa da.


Colonia, markanın ilk ve en ünlü parfümü. Hatta parfüm endüstrisinin önemli klasiklerden birisi diyebilirim rahatlıkla. 1916 yılından beri üretimi devam ediyor. Tabii ki bazı reformülasyonlar geçirmesi kimseyi şaşırtmamalı. 97 yaşında bir parfümün ilk hali ile günümüze gelmesi pek mümkün görünmüyor.

Turunçgilli olarak sınıflandırlmış Colonia. Bence de kesinlikle doğru. Zaten parfümün ilk saniyelerinde karşınıza turunçgiller çıkıyor. İlk sıktığımda eski ve tozlu limon, aromatik otlar (biberiye, kekik veya fesleğen) ve çok güzel lavanta karşıma çıkıyor. Eski tarz turunçgilleri hatırlatan üst notalar çok doğal, çok rafine ve çok güzel. Harika başlangıcı var Colonia'nın. Sonrasında orta kısma geçiliyor. Açıkçası büyük değişimler geçirmiyor. Aynı eski ve tozlu turunçgiller devam ediyor. Aromatik otlar biraz daha kendisini gösteriyor. Lavantanın yerine bir parça gül, yumuşak ve ferah baharatlar ekleniyor. Gül bildiğimiz yoğun ve kadınsı haliyle yok burada. Turunçgil ile karıştırılmış adeta. Orta kısmını da çok sevdim. Son kısma gelindiğinde odunsu notaların ağırlığı hissediliyor. Biraz da meşe yosunu buradayım diyor. Klasik bir kapanışı var. Turunçgiller ile odunsu notaların işbirliği. Çok etkileyici değil. Belki de parfümün en sıradan tarafı olmuş sonları. Böylece de tenden ayrılıyor.

Colonia, hiç şüphesiz tam bir turunçgil kokusu. Tozlu ve eski kokan limon-portakal birlikteliği harika. 1980'li yılların sert şiprelerine çok benziyor bu turunçgil kullanımı. Zaten ilk denememde hemen Christian Dior'un erkek klasiklerinden Eau Sauvage'a benzettim. Fakat ilerleyen kullanımlarda Yves Saint Laurent Pour Homme'a da epey benzediğini fark ettim. Yani özetle Colonia, günümüzün parfüm trendlerine biraz uzak. Eski kokan turunçgilleri çoğu kişi beğenmeyebilir. Fakat emin olun nefis kokuyor açılışı.


Orta kısımda bence çok güzel. Hatta orta notalardan itibaren daha da kompleks hale geliyor kokusu. Aromatik otlar çok başarılı kullanılmış. Bu otsular aynı zamanda Colonia'nın, Akdenizli ruhuna da bir gönderme adeta. Bazı yeni parfümlerde aromatik otlar ağdalı ve köşeli kullanılıyor. İnsanların burunlarını yoruyor. Fakat burada kokladıkça daha çok koklamak istiyorsunuz. Adeta bağımlılık gibi bir şey.

Son kısım ise biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Odunsu notalar biraz pudralı kullanılmış. Zaten en şikayet edilen kısmı burası genel olarak. Bu eleştirilere katılıyorum. Sonları biraz da özenli olsaymış, ömür boyu kullanılabilecek bir parfüm olabilirmiş.

Her ne kadar büyük değişimler göstermiyor gibi gelse de genel olarak zengin bir yapısı var. Notaları tek tek algılayabiliyorsunuz. Kalitesi tartışılmaz. Yapaylığa rastlanmıyor. Niş parfüm standartlarını rahatlıkla yakalamış gibi görünüyor. Hele ki 97 yıl önce üretildiğini düşünürsek.

Colonia, gerçek bir parfüm klasiği. Gerek kokusu gerekse size yaşattığı deneyim ile adeta zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz. Bu parfümü üzerime sıkıp, gözlerimi kapatıp kokladığımda 1920 yada 1930'lu yılların İtalyasında gibi hissediyorum kendimi. Gayet şık takım elbise ve değişmez aksesuvar olan fötr şapka ile centilmen İtalyan erkeklerinden birisiyim şimdi. Dar ve tozlu İtalya sokaklarında yürüyorum. Elinde şemsiyesi ve geniş elbisesi ile karşıdan gelen nazik hanıma selam veriyorum. O da bu iltafatımı kendisine yakışan bir şıklık ile cevaplıyor. İşte Colonia bana bunları düşündürüyor.


Şimdi de Sicilya adasındayım. Mevsim sonbahar. Eylül ayının sonları. Güneşin yaz aylarındaki yakıcılığı kalmamış. Eğik açıyla gelen güneş ışınlarının altında plaj şezlongunun üzerinde uyukluyorum. Denizden gelen hafif bir meltem vücudumun üzerinde geziniyor. Arkamdaki portakal ve limon bahçelerinden gelen koku ile denizin o nefis yosun kokusu birleşiyor. Gözlerim hafif kapalı. Hüzünlüyüm. Sebebini bilmiyorum. Yanımda sevdiğim kadının olmaması mı acaba? Onun elini tutamamak mı? Bu güzel anları yalnız başına geçirmek mi içimi burkuyor? Belki de o güzel yaz mevsiminin bitmekte olduğunu fark ettiğim için. Sebebi ne olursa olsun ne düşüneceğimi ve ne hissedeceği bilmiyorum. Sadece o ana bırakıyorum kendimi.

Bir süredir kullandığım Colonia'yı bence tanımlayan en iyi iki kelime nostalji ve hüzün. Nostalji kısmı eski anıları çağrıştırdığı için olabilir. İnsanı gerçekten de geçmişe götürüyor kokusu. Şu an hayatta olmayan büyük halamın evindeki kolonya şişelerinden yayılan kokuyu hatırlattı bana. Hüzünlü hissetmeme sebep olansa çok canlı, modern ve pozitif olmayan karakteri. Buruk kullanılmış turunçgiller ve limon garip şekilde onu melankolik yapıyor. Zaman zaman hafiften de hayvansallık hissediyorum. Fakat oldukça sınırlı bir ballı hayvansallık. Bu anlamda eski tarz tatlı hayvansal oryantallere de göz kırpıyor.            

Colonia, eski kokan yapısı nedeniyle genç arkadaşlar için iyi bir seçenek olmayabilir. Zaten onu başkalarını etkilemek için değil, ruhunuzu okşamak için kullanmalısınız. O size özel olmalı. Olgun, görmüş geçirmiş, stil sahibi erkekler daha iyi taşır Colonia’yı sanki.

30 hatta 35 yaş ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Uniseks olarak satılıyor fakat bana erkek kullanımına daha yakın geldi. Yine de kadınlar da bakabilirler kokusuna. Belki ilgilerini çeker. Parfüm kritikçisi Luca Turin Colonia'yı çiçeksi kolonya olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç yıldız vermiş. Ayrıca parfümün ünlü sevenleri arasında Cary Grant, David Niven, Ava Gardner, Eva Turner, Audrey Hepburn varmış.


Parfümümüz pek alışık olunmadık şekilde Eau de Cologne (EDC) formunda. Parfümün ilk hali de EDC'ymiş zaten. Onun için kalıcılık ve fark edilirlik değerleri düşük olabilir. Tam bir sonbahar parfümü bence. İlkbahar veya yaz mevsiminde de kullanılabilir. Bir iyi haber daha vereyim. Acqua di Parma'nın parfümleri gerek ülkemizdeki bazı büyük mağazalarda gerekse bir çok internet sitesinde satılıyor. Yani ulaşması kolay diyebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Başlangıcı çok güzel.
+ Orta kısmını da beğendim.
+ Rafine, şık, stil sahibi kokusu.
+ Günümüzün parfümlerindeki gibi bol tatlılık barındırmayan yapısı memnun edici.

Eksileri:
- Sonları etkileyici değil.
- Fark edilirliği biraz zayıf.

Koku Güzelliği:10/8