Burberry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Burberry etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2022 Çarşamba

Burberry – Hero (2021)

Ünlü tasarımcı Riccardo Tisci’nin Burberry’de çalışmaya başlamasının ardından yaratılan ilk parfüm Hero 2021 yılında raflardaki yerini aldı. Başarılı modern klasiklere sahip Burberry’nin uzun zamandır ilgi çekemeyen parfümlerine yeni soluk getirmeye çalışacak Hero, kendi internet sitelerinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Gizemli ve maceracı Burberry Hero, kuvvet ve incelik, güç ve şefkat, atletizm ve yaratıcılığın büyüleyici evliliğidir. Dualitenin kodlarını ve hayvanlar aleminin gücünü keşfeden yeni erkeksi ruh. Dönüşüm ve metamorfoz arayışında olan bir adam; yeni bir modern kahramanlık. Vizyonumuz, erkekliğin geleneksel klişelerine meydan okuyarak, gerçekte kim olduğunuzu kucaklama cesaretini bulmak için dönüşmenizi sağlamak.”

Yine Burberry tarafından taze, ışıltılı ve cesur olarak tanımlanmış. Ayrıca içeriğinde Appalachians, Atlas Dağları ve Himalayalar olmak üzere üç farklı sıradağdan gelen sıcak sedir ağacı yağı kullanılmış. Parfümün başlangıcı aromatik ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamota benzeyen ilk dakikalar hafif ve hoş diyebilirim. Orta kısımda turunçgiller geride kalırken odunsu yapı karşımıza çıkıyor. Hafiften plastiğimsi davranan sedir ağacına ferah baharatlar eşlik ediyor. Sonlarda tamamen sedir ağacına yöneliyor.

Hero, modern, basit, çekingen aromatik odunsu parfüme benziyor. Çoğu kişinin sevebileceği güvenli sayılabilecek güzel forma sahip. Çok ilginç ya da sıradışı olmasa da günlük kullanıma uyabilecek sakin, gösterişsiz, iddiasız, temiz arkadaş gibi davranıyor.

Kimi kullanıcıların fazlaca eleştirdiği Hero’nun başarısız olduğunu düşünmüyorum. Bir şişesini almaya elim gitmeyecek olsa da nice vasat parfümün göklere çıkarıldığı parfüm platformlarına pek itimat edilmemesi gerektiğini anlayabiliriz. Başlangıç seviyesindeki genç erkeklerin alıp, kullanabileceği Hero’nun performansı pek parlak değil. Kalıcılık normale yakın olsa da etrafa yayılımı iddialı sayılmaz. İlkbahar-yaz döneminde kullanmak iyi fikre benziyor.

Kokusunu son yılların başarılı tasarımcısı Aurelien Guichard yaratmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Kasım 2021 Salı

Burberry – Her Intense (2019)

Burberry’nin 2018 yılı çıkışlı kadın parfümü Burberry Her, oldukça ilgi çekti. Çoğu kullanıcının Maison Francis Kurkdjian’ın ünlü parfümü Baccarat Rouge 540’a benzettiği Burberry Her’in başarısının ardından bir yıl sonra Intense versiyonu raflardaki yerini aldı. İlk Her’de olduğu gibi Her Intense’yi de Francis Kurkdjian tasarladı ve Her’lerin bu kadar ilgi görmesinin sebebi muhtemelen bu durum.

Her Intense’in tanıtımında Londra şehrinin olağanüstü enerjisini yakalayan canlı bir koku olduğundan bahsedilmiş. Ayrıca yoğun, zarif, zengin, güçlü ve sofistike tarafı öne çıkarılmış. Üç öğe özellikle vurgulanmış: böğürtlen, yasemin ve benzoin.

Her Intense’nin ilk dakikalarında tatlı, lezzetli, harika kırmızı meyveler karşımıza çıkıyor. Çilek veya böğürtlen benzeri modern meyveleri sevdim. Orta kısımda meyvemsi yapı devam ederken, geri plana burun tırmalamayan yasemin yerleşiyor. Sonlarda fazlaca şekerli olmayan vanilya kapanışa imza atıyor.

Onun baştan sona meyveli-çiçekli-vanilyalı ana yapı üzerinde yükseldiğini düşünüyorum. Çoğu meyveli parfümdeki o plastiğimsi veya öksürük şuruplarını andıran bıktırıcı yapaylık Her Intense’de bulunmuyor. Orta kısımdaki yasemin benim için biraz kadınsı dursa da sonlardaki yumuşak vanilya onu genel olarak sevmeme sebep oluyor. Kalite anlamında ana akım markaların üzerinde denebilir. Kokusal olarak ise herkesin sevebileceği çok hoş, ağız sulandıran yapısı insanı mutlu ediyor.

Canlı, pozitif ve neşeli tavrı, genç hanımefendilerin ilgisini çekecektir. Kimi kullanıcıların onu böğürtlen-çilek reçeline benzetmesi gayet anlaşılabilir. Meyveli sakızlara da benzetilen Her Intense, hafiften Baccarat Rouge 540’ı andırıyor.

Her Intense Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı yüksek sayılmaz. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi fikir olabilir.

Koku Güzelliği:10/7

21 Eylül 2021 Salı

Burberry - Her (2018)

Ana akım markaların sevilen isimlerinden Burberry’nin parfümleri genellikle talep görür fakat çok büyük hitlere imza attıkları söylenemez. London’lar dışında iz bırakan parfümleri olmasa da her yeni Burberry kokusu merak uyandırır.

2018 yılında piyasaya sürdükleri kadın parfümü Her, dikkat çekici bir parfümörün imzasını taşıyordu: Francis Kurkdjian. Kendi markasıyla dünya niş parfüm sektörüne büyük hareket getiren Francis Kurkdjian’ın ara ara tasarım evlerine kokular tasarladığını görüyoruz. Tabii böylesine önemli parfümörün tasarladığı eserleri koku severler hemen dikkatle incelemeye başlıyorlar.

Her, Burberry’nin internet sitesinde “yaratıcı ve eklektik metropol Londra şehrinin genç ruhunu yakalamak için tasarlandığı yazılmış. Londralıları kalbinde hisseden kadınlar için yapıldığı vurgulanmış. Kompozisyonun, Francis Kurkdjian tarafından, çiçeksi-meyveli temanın gurme alt tonlarıyla yorumlanması olarak imzalandığı da belirtilmiş.

Her’ün açılışı modern, leziz ve ekşi kırmızı meyvelerle gerçekleşiyor. Çilek, vişne ve diğer yabani böğürtlen benzeri meyveleri andıran başlangıcı çok güzel. Orta bölümde mayhoş meyveler yola devam ediyor. Ağız sulandıran çilek benzeri meyvelere bir parça çiçek ekleniyor. Muhtemelen yasemin ve menekşe orta bölümde bulunuyor. Sonlarda meyvemsi karakter devam etse de şekerli olmayan vanilya kendisini gösteriyor.

Her, Burberry’nin resmi açıklamasına göre meyveli-çiçeksi gurme tarafa yakın duruyor. Çiçekler var fakat çoğu kadın parfümündeki gibi kompozisyonu ezmiyor. Burada çilek-vişne benzeri ekşi meyvelerin payının, çiçeklerden daha fazla olduğunu görüyoruz.

Gerek kadın gerek erkek parfümlerinde kolay kolay harika ve yüksek kaliteli çilek-vişne-kırmızı meyve kokusuna rastlanmıyor. Var olanlar ya çok yapaylar ya da badem-menekşe gibi öğelerin baskısı altında kalıyor. Burada Francis Kurkdjian doğru olanı yapmış ve kaliteli meyveli-çiçeksi yapıya imza atmış. Tatlılık var ama bıktırıcı değil. Ekşi meyveler araba kokusu gibi davranmıyor. Çiçekler burun tırmalayıcı biçimde verilmemiş. Bu yanlışlar yapılmadığı için iyi bir parfüm ortaya çıkmış.

Meyveleri severim. Kokularını severim. Parfümlerde verdikleri canlılığı severim. Her’de basit, leziz, modern, gerçekçi ve neredeyse uniseks vurgulanmış çilek-vişne benzeri yapıyı, bu tarza meraklı koku bağımlıları deneme listesine almalı.

Her’in en öne çıkaran tarafı, yine Francis Kurkdjian tasarımı ünlü Baccarat Rouge 540’a fazlasıyla benzemesi denebilir. Her, meyveli tarafa yakınken, Baccarat Rouge 540 lüks, çarpıcı ve şık denebilir. Tahmin edileceği üzere, Baccarat Rouge 540’ın kalitesi ve sanatsallığı, Her’den birkaç seviye yukarıda. Yine de Baccarat Rouge 540’ın çılgın fiyatını göze alamayanlar için hoş bir benzeri denebilir Her.

Her, Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında ne yazık ki. Ilık ilkbahar günlerinde kullanması daha keyifli olacağa benziyor. Dinamik ve giymesi kolay yapısıyla, günlük kullanım için gayet uygun diyebilirim.

Koku Güzelliği:10/7.5

26 Ağustos 2017 Cumartesi

Burberry – Weekend For Men (1997)

Burberry’nin Weekend’inin kadın versiyonunu deneyip de erkek olanına göz atmamak haksızlık olurdu. 1997 yılında piyasaya sürülen erkek ve kadın Weekend’ler, parfüm dünyasında büyük ses getirememişti. İlerleyen yıllarda hala kayda değer başarı sağlamış görünmeyen Weekend’lerin erkek versiyonunu ne yalan söyleyeyim içimden gelerek kullanmaya başlamadım. Sanırım önyargılar ruhumu ele geçirmişti ve Weekend For Men’den çok bir şey beklememem konusunda beni yönlendiriyordu.

Evet bazen hayatta farklı somut durumlarla karşılaşırız ve onlarla mücadele etmek zorunda kalırız. Önyargılarla savaşmaksa somut olgularla mücadele etmekten daha zordur çünkü her şey zihninizin içindedir. İçimden bir ses Weekend For Men için iyi şeyler söylemezken burnum ise onu koklamış ve o kadar da kötü olmadığını söyleme başlamıştı.

Weekend For Men’in açılışı serin turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurt ve mandalinanın tanıdık karışımına eşlik eden buruk limon, üst notaları beğenilebilir hale getiriyor. Orta kısımda meyvemsi turunçgil etkisi devam ediyor. Orta bölümde beklemediğim oranda sabunsu beyaz çiçeklerle karşılaşıyorum. Kadınsı sayılamayacak beyaz çiçekler kokuya temizlik ve çiçeksilik katıyor. Orta kısım eh işte. Kapanışta aynı koku formu devam ediyor. Ek olarak misk ve yumuşak odunsulardan bahsedebilirim.

Weekend For Men, tatlı ve modern kokan meyveli (ağırlık buruk turunçgillerde), sabunsu, çiçeksi bir arkadaşa benziyor. Buradaki çiçeksilik çok kadınsı değil neyse ki. Parfüme sıradan sabunsuluk veren orta kısmın hafiften metalik koktuğunu söyleyebilirim. Yapaylık berbat şekilde verilmese de yüksek kaliteli bir eserle karşı karşıya değiliz. İlginç ya da sıra dışı bir deneme de değil. Sadece basit ve temiz kokmaya çalışan bir kardeşimiz.

Peki güzel ve temiz kokmayı başarıyor mu? Hayattaki çoğu şey gibi güzelliğin ve temiz kokmanın da göreceli olduğunu varsayabiliriz. Buradan yola çıkarsak Weekend For Men benim için ne çok iyi ne de çok kötü bir parfüm. Genele hitap eden ve fazla gösterişi olmayan silik bir ilkbahar-yaz kokusu gibi duruyor. Kokusu dünyayı ayağa kaldırmayacaksa da midenizi bulandıracak kadar da değil.

Sonuç olarak “almam ama alana da mani olmam” tarafındayım Weekend For Men için. Astronomik satılabilecek fiyatlara Francis Kurkdjian’ın bu tür sabunsu-çiçeksi turunçgil parfümleri var benzer olarak fakat kalite anlamında tabii ki Burberry’den daha iyiler. Weekend For Men’in ulaşılabilir ve mütevazi fiyatına yakın bir başka benzer parfüm var ki onu tanımayan yoktur sanırım. CK One’ı, Weekend For Men’e epey benzettim. Gerek koku formu gerekse verdiği hissiyat bakımından CK One’ı andırıyor Weekend For Men.

EDT olan Weekend For Men’in kalıcılığı normal fark edilirliği güçlü değil. Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Her yaştan erkeğin üzerine uyabileceğini düşünüyorum. Kokusunun tasarımını sektörün tanınmış isimlerinden Michel Almairac yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

6 Nisan 2017 Perşembe

Burberry – Mr. Burberry (2016)

“İkonik Burberry heritage trençkottan esinlenilerek yaratılan Burberry erkeğinin yeni kokusu Mr. Burberry, kontrastlar şehri Londra’nın özünü yansıtıyor: eski ve yeni, klasik ve modern…

Mr. Burberry, klasik İngiliz parfümünü beklenmedik bileşenlerle harmanlıyor. Modern, sofistike ve duygusal; taze hoş bir greyfurt notasıyla başlayan koku, topraksı güveotu ve tütsülü guayak ağacının baştan çıkarıcı alt notalarıyla sonlanıyor. Mr. Burberry, markanın Kreatif Direktörü ve CEO’su Christopher Bailey ve parfümör Francis Kurkdjian tarafından birlikte yaratıldı. Bailey’e göre; Mr. Burberry kokusu zamanın Burberry erkeğini her şeyiyle yansıtıyor. Zarifliği asi ruhuyla harmanlayan, karşıtlıkları bir arada taşıyan bir beyefendi…

Yaşadığı kent Londra’nın şekillendirdiği stil ve karakteri; ince, duygusal ve umarsız… Francis Kurkdjian’a göre; Mr. Burberry yapısında modern ama klasik bir İngiliz çizgisi taşıyor. Mr.Burberry çağdaş ve erkeksi bir duygusallığı yansıtıyor.

Parfüm şişesi, simgeleşmiş heritage trençkot ve onun özel tasarım ayrıntılarından ilham alınarak tasarlandı. Cesur kemik görünümlü kapak, trençkotun özgün düğmelerini hatırlatırken; elle bağlanan ve İngiliz dokuması gabardin rengi fiyongu ise 100 yılı aşkın bir süre önce Thomas Burberry tarafından icat edilen kumaşa bir övgü niteliğindedir.”

resmi burberry yen

Burberry’nin yeni sayılabilecek erkek parfümü Mr. Burberry’nin tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Bu tanıtıma sizin de ilginizi çok çekeceğini düşündüğüm bir detay var: Francis Kurkdjian. Gerçi Francis Kurkdjian için detay demek çok doğru olmaz. Parfüm endüstrisinin önemli isimlerinden bay Kurkdjian, Burberry’nin yeni parfümü Mr. Burberry’nin kokusunu tasarlamış. Bu bile parfüme çok daha ilgi duyma sebebi benim için.

Mr. Burberry’nin açılışı ferah sayılabilecek canlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında greyfurt var. Muhtemelen greyfurttan geliyor açılıştaki turunçgil. Çok bilindik ama fena değil. İlerleyen dakikalarda turuçgillere ferah baharatlar ekleniyor. Kakuleye benzeyen baharatlara biraz da aromatik otlar eşlik ediyor. Son kısımda sedir ağacı ve vetiver algılıyorum. Derinlerden gelen tütsüyü de unutmamak gerek.

Dinamik üst notaları, ferah baharatlı canlı orta kısmı ve standart ağaçsı kapanışıyla Mr. Burberry, aromatik baharatlı tarzına yakın. Çoğu kullanıcının söylediği üzere çok bilindik kokuyor. Bu şu demek, klasik bir ana akım parfümü gibi davranıyor. Çok karmaşık ve karanlık değil. Genel olarak herkesin sevebileceği, risksiz, hoş bir arkadaş. Kalite anlamında sınırlı, notaları tek tek harika değil, derinliği yok ve uzun süreli kullanımda sıkıcı olabilir ama kimin umurunda!

Benim umurumda ama milyonlarca, ortalama parfüm kullanıcısı için çok önemli değil yüksek kalite ve benzersiz yapı. Sıradan bir parfüm kullanıcısı tabii ki böylesine bir teknik analize değil, karşı cinsten övgü almasına ya da kalıcılık-fark edilirlik arasında sıkışır kalır ki bu konuda kimseye kızamam. Fakat, Francis Kurkdjian bile tasarlamış olsa hoşuma gitmeyen yerleri de söylemek durumundayım.

buyuk burberry yen

Mr. Burberry’nin yapaylık sınırındaki kokusu, onun ortalama bir ana akım parfüm olduğunu bize anlatıyor. Fakat hakkını yemeyeyim başlangıcı ve orta kısmı fena değil. En azından bu tarzda çok daha vasat parfümlerle karşılaştım ki, Mr. Burberry bu anlamda sınıfı zor da olsa geçiyor. Ferah ve aromatik baharatlı ana yapıya eklenen ağaçlarla son bulan Mr. Burberry, parfüm dünyasına yeni giriş yapan genç erkekleri rahatlıkla tavlayabilir. London For Men dışında harika bir parfümüne rastlayamadığım Burberry ise, bence iş yapar bu kokusuyla.

Eğer Chanel – Bleu, Versace Pour Homme, Versace Eau Fraiche tarzını seviyorsanız, Mr. Burberry’e şans verebilirsiniz.

cizim burberry yen

EDT formunda. Kötü haber şu ki fark edilirliği zayıf, kalıcılığı eh işte. İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Günlük kullanıma, serin yaz akşamlarına, plaja her yere uyar Mr. Burberry.

Koku Güzelliği:10/6

2 Eylül 2016 Cuma

Burberry – Touch For Men (2000)

Ana akım markaların parfümlerini kullanmadan önce genellikle önyargılar oluyor. Popüler ve çok satan parfümlerde de bu duruma rastlanabiliyor. Hatta kendim de zaman zaman fazlasıyla bilindik markaların parfümlerini kullanmadan önce “acaba” diyorum. Çünkü genel olarak popüler markaların ünlü parfümleri, vasata yakın oluyor. Çünkü herkese hitap etmeleri gerekiyor. Risk almıyorlar, yaratıcılıkla işleri olmuyor ve daha çok işin pazarlama kısmına ağırlık veriyorlar.

Burberry’nin parfümleriyle genel olarak çok barışık değilim. Başarılı parfümleri London For Men dışında kendime yakın kokusuna rastlayamadım Burberry’nin. Tabii bu durum, ister istemez zihnime “muhtemelen sevemeyeceğim yeni deneyeceğim Burberry parfümünü” düşüncesini getiriyor. Açıkçası büyük umutlarla kullanmaya başlamadım Touch For Men’i.

Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini, Touch For Men’in on altı yıl önce piyasaya çıkmış olduğunu fark ettiğimde anladım. 2000 yılında piyasa sürülen Touch For Men, 1990’lardan, 2000’li yıllara geçişte Burberry’nin sektörün beğenisine sunduğu eserlerden birisiydi. Markanın kendi sitesinde Touch For Men’in “klasikler” bölümünde sunulması, Burberry’nin de parfümüne bakışını bize anlatıyor.

Touch For Men’in açılışı kremsi tatlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Gayet tanıdık açılış, günümüzün birçok modern tatlı parfümündeki gibi. Başlangıcı güzel. Orta kısımda turunçgiller geride kalırken yumuşak baharatlar ve tatlı çiçekler nöbeti devralıyor. Menekşe orta bölümde epey etkili. Kremsilik ve tatlılık biraz daha artıyor orta bölümde. Neredeyse vanilyalı hissiyat veren kremsiliği kimilerinin pudralı olarak nitelemesi mantıklı. Orta kısmı da beğendim. Son bölümde büyük değişiklik yok. Yumuşak ve kremsi yapıya misk ve odunsular ekleniyor. İşte bu kadar.

baska touch yen

Touch For Men, başından sonuna kadar neredeyse hiç değişmiyor. Düz çizgide ilerleyen kokusunda ilk dikkatimi çeken tatlılığın ve vanilyamsı kremsiliğin yüksek oranı. Parfümü pudralı tarafa çeken bu tatlılık, açıklanan notalarında bulunan tonka fasulyesinden geliyor olabilir. Yine de tonkadan ziyade vanilya kremsiliği düşünün siz. Yumuşak ve tatlı baharatlar fazla çıkıntılık yapmıyor. Küçük hindistan cevizi ve biberden geldiğini düşündüğüm baharatlar, parfümü sıcak tarafa davet ediyor. Misk, sanki başlangıçtan itibaren var. Sedir ağacıysa, güçlü kremsiliğe teslim olmuş durumda, alt notalarda. Kompozisyonun geneline “temiz, efendi, iyi aile çocuğu” tarzı hakim sanki. Karanlık ya da kasvetli değil ama bazı kullanıcıların “ferah, sucul” tanımlarını da karşılamaktan uzak.

Evet, lafı evirip çevirmeye gerek yok. Touch For Men bana göre şaşırtıcı derecede Le Male’e benziyor. Her ne kadar Le Male’de nane ve lavanta varsa da, Touch For Men’de bu iki nota yerine baharatlar ve menekşe monte edilmiş. Kimi yorumcuların onu Fahrenheit’e benzetmesini zihnime yerleştiremedim. Menekşe dışında Touch For Men ve Fahrenheit’in pek benzer tarafı yok. Touch For Men, illa ki bir parfüme benzetilecekse Body Kouros daha gerçekçi olacaktır.

Touch For Men, beklediğimden çok daha güzel geldi burnuma. Pek umudum yoktu ama gayet de severek kullandım Touch For Men’i. Kabul etmek gerekir ki kalite anlamında vasat, yaratıcılık yok ve performansı muhteşem değil ama kullanan çoğu kişinin sevebileceği, kadınlardan güzel tepkiler alabileceğiniz, “güvenli” sınıfına girebilecek bir arkadaş. Eğer Le Male veya Body Kouros tarzı kokuları seviyorsanız, bu fiyat seviyesinde bana göre denenmesi gereken seçeneklerden birisi. Evet, o dünyayı sallamayacak kokusuyla ama fiyatının hakkını verecektir.

Tatlılığın ve pudramsılığın kimi zaman arttığı Touch For Men için kadınsı koktuğu yolunda eleştiriler var ama siz aldırmayın. Şunu da söylemem gerekir ki maço değil kokusu. Eğer kremsi-tatlı kokuları sevmiyorsanız belki de denemeseniz daha iyi olur.

set touch yen

Touch For Men’in kokusunu Jean-Pierre Bethouart tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı kıyafette çok iyi. Tende normal. Fark edilirliği başlarda iyi, sonrasında normalin altına doğru iniyor. Çok sıcak yaz mevsimine uymayacağını düşündüğüm Touch For Men, sonbahar-kış kullanımına daha yakın gibi görünüyor.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

15 Kasım 2015 Pazar

Burberry – Weekend For Women (1997)


Burberry – Weekend For Women (1997)

Tamamen tesadüf eseri ve hatta paşa gönlümün sonucu olarak son bir ay içinde ikinci Burberry kadın parfümüne el atmış durumdayım. Biraz tersten gittiğimin farkındayım. Genellikle bir markanın eski tarihli parfümleri kullanılır ve sonrasında yeni tarihli kokuları incelenir. Ben daha çok damdan düşer gibi önce markaların yeni parfümlerini kullanıyorum ve sonra eski işlerine göz atıyorum. Metodolojik anlamda yanlış olduğunu düşünsem de benim blogum benim kararım :)

Weekend parfümleri, Burberry’nin 1997 yılında piyasaya sürdüğü iki arkadaş. Aynı yıl hem erkeği hem de kadın versiyonu çıkarılarak, iki iş yapmak istememiş anlaşılan Burberry. Aslına bakılırsa Burberry parfüm koleksiyonunun eski üyelerinden sayılır Weekend’ler. İlgimi çeken ise Weekend parfümlerinin hiç devam kokuları çıkarılmamış. Oysa Brit, Body, My Burberry gibi parfümlerinin bir sürü devam kokusu var. Weekend’ler bu anlamda çok yalnız kalmışlar. Yanlış anlamayın, üzüldüğümden değil ama öksüz mü bu arkadaşlar?

Makara yapmayı bırakıp, artık parfüme geçeyim. Weekend For Women, çiçeksi-meyveli kadın parfümü olarak düşünülebilir. Bir satış sitesinde şöyle tanıtım yazısına denk geldim: “Çiçeksi, aromatik Burberry kadınının tarzını yansıtan bu özel koku hızlı hayat tarzı içinde modern kadının hayatına özel bir mola sunuyor. Eşsiz ve şık koku sizi ve karakterinizi yansıtırken zarafetinizi açığa çıkarıyor.”


Weekend For Women’in açılışı çiçeklerle gerçekleşiyor. Daha ilk saniyelerde kadınsı tarafı öne çıkıyor. Acaba çiçekler ne olabilir? Her şey olabilir. Beyaz sabunsu çiçeklere sahip üst notalar. Resmi olarak açıklanan üst notalarında muhabbet çiçeği var ki ne ismini duydum ne kokusunu biliyorum. Belki ondan geliyordur başlangıçtaki çiçeksi hissiyat. Orta kısımda kokuda pek değişim yok. Tatlı, sabunsu beyaz çiçekler başlangıçtaki gibi ferah değil daha kuru. Orta bölümü de çok sevdiğimi söyleyemem. Son bölümde çok şaşıracaksınız çünkü değişen bir şey yok! Aynı çiçeksi-meyveli yapı, baştan sona etkin.

Weekend For Women, ferah meyveli sayılabilecek vasat çiçeksi bir kokuya sahip. Nasıl desem biraz “anne parfümü” gibi. Sabunsu ya da pudralı egzotik çiçeklerin ve tatlımsı feminen meyvelerin destek verdiği ana yapı benzersiz ya da şaşırtıcı değil. Gayet risksiz, temiz kokan, kimi zaman bazı kadın deodorantlarını hatırlatan kokusuyla, benim için üzerinde pek durulacak bir parfüm değil.

Değerli arkadaşlar. Şunu bilesiniz ki Burberry’nin parfümlerine karşı özel bir gıcıklığım yok. Hatta London For Men’i çok severim. Fakat Weekend For Women, ne kadar sıradan, ne kadar basit ve ne kadar sıkıcı böyle. Marketlerde satılan ucuz markaların parfümlerini andırıyor. Onun gibi kokan milyonlarca (evet biraz abartıyorum) kadın parfümü bulunabilir. Ha amaç buysa ve nispeten uygun fiyatlara satıldığını düşündüğümüzde, onun başarılı olduğunu düşünmek yanlış olmaz.


Sonuç olarak onun hakkında daha fazla söyleyebileceğim şey yok. Ben almam, alana da mani olmam. Parfümün tasarımını ünlü burunlardan Nathalie Lorson yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda. İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun. Günlük kullanım için de düşünülebilir.

Koku Güzelliği: 10/5

Burberry – Weekend For Women (1997)

Tamamen tesadüf eseri ve hatta paşa gönlümün sonucu olarak son bir ay içinde ikinci Burberry kadın parfümüne el atmış durumdayım. Biraz tersten gittiğimin farkındayım. Genellikle bir markanın eski tarihli parfümleri kullanılır ve sonrasında yeni tarihli kokuları incelenir. Ben daha çok damdan düşer gibi önce markaların yeni parfümlerini kullanıyorum ve sonra eski işlerine göz atıyorum. Metodolojik anlamda yanlış olduğunu düşünsem de benim blogum benim kararım.

Weekend parfümleri, Burberry’nin 1997 yılında piyasaya sürdüğü iki arkadaş. Aynı yıl hem erkeği hem de kadın versiyonu çıkarılarak, iki iş yapmak istememiş anlaşılan Burberry. Aslına bakılırsa Burberry parfüm koleksiyonunun eski üyelerinden sayılır Weekend’ler. İlgimi çeken ise Weekend parfümlerinin hiç devam kokuları çıkarılmamış. Oysa Brit, Body, My Burberry gibi parfümlerinin bir sürü devam kokusu var. Weekend’ler bu anlamda çok yalnız kalmışlar. Yanlış anlamayın, üzüldüğümden değil ama öksüz mü bu arkadaşlar?

Makara yapmayı bırakıp, artık parfüme geçeyim. Weekend For Women, çiçeksi-meyveli kadın parfümü olarak düşünülebilir. Bir satış sitesinde şöyle tanıtım yazısına denk geldim: “Çiçeksi, aromatik Burberry kadınının tarzını yansıtan bu özel koku hızlı hayat tarzı içinde modern kadının hayatına özel bir mola sunuyor. Eşsiz ve şık koku sizi ve karakterinizi yansıtırken zarafetinizi açığa çıkarıyor.”

 

Weekend For Women’in açılışı çiçeklerle gerçekleşiyor. Daha ilk saniyelerde kadınsı tarafı öne çıkıyor. Acaba çiçekler ne olabilir? Her şey olabilir. Beyaz sabunsu çiçeklere sahip üst notalar. Resmi olarak açıklanan üst notalarında muhabbet çiçeği var ki ne ismini duydum ne kokusunu biliyorum. Belki ondan geliyordur başlangıçtaki çiçeksi hissiyat. Orta kısımda kokuda pek değişim yok. Tatlı, sabunsu beyaz çiçekler başlangıçtaki gibi ferah değil daha kuru. Orta bölümü de çok sevdiğimi söyleyemem. Son bölümde çok şaşıracaksınız çünkü değişen bir şey yok! Aynı çiçeksi-meyveli yapı, baştan sona etkin.

Weekend For Women, ferah meyveli sayılabilecek vasat çiçeksi bir kokuya sahip. Nasıl desem biraz “anne parfümü” gibi. Sabunsu ya da pudralı egzotik çiçeklerin ve tatlımsı feminen meyvelerin destek verdiği ana yapı benzersiz ya da şaşırtıcı değil. Gayet risksiz, temiz kokan, kimi zaman bazı kadın deodorantlarını hatırlatan kokusuyla, benim için üzerinde pek durulacak bir parfüm değil.

Değerli arkadaşlar. Şunu bilesiniz ki Burberry’nin parfümlerine karşı özel bir gıcıklığım yok. Hatta London For Men’i çok severim. Fakat Weekend For Women, ne kadar sıradan, ne kadar basit ve ne kadar sıkıcı böyle. Marketlerde satılan ucuz markaların parfümlerini andırıyor. Onun gibi kokan milyonlarca (evet biraz abartıyorum) kadın parfümü bulunabilir. Ha amaç buysa ve nispeten uygun fiyatlara satıldığını düşündüğümüzde, onun başarılı olduğunu düşünmek yanlış olmaz.

 

Sonuç olarak onun hakkında daha fazla söyleyebileceğim şey yok. Ben almam, alana da mani olmam. Parfümün tasarımını ünlü burunlardan Nathalie Lorson yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda. İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun. Günlük kullanım için de düşünülebilir.

Koku Güzelliği: 10/5

2 Kasım 2015 Pazartesi

Burberry – My Burberry (2014)


Burberry – My Burberry (2014)

"My Burberry, Burberry markasının koku, tasarım ve duruş olarak hayat bulmuş halidir. Bu parfüm zaman sınırı tanımayan efsanevi Burberry trençkottan esinlenerek hazırlanmıştır."

Burberry'nin CEO'su Christopher Bailey bir açıklamasında yukarıdaki sözleri söylemiş. Burberry'nin büyük umutlarla piyasaya sürdüğü My Burberry isimli kadın parfümü 2014 yılının ortalarında raflardaki yerini aldı. Zaten markanın, yeni parfümü My Burberry'e ne kadar önem verdiğinin kanıtı olarak, kokusunun tasarımı için Francis Kurkdjian'la anlaşmış olması gösterilebilir. Artık daha çok kendi niş parfüm evi için çalışan ünlü burun Francis Kurkdjian’ın, Burberry gibi ana akıma hitap eden markaya koku tasarlaması ilk anda şaşırtıcı gelebilir. Tabii parfüm sektöründeki iş ilişkilerinin nasıl olduğunu görmemiz açısından ilginç bir örnek teşkil ediyor bu durum.

Francis Kurkdjian, tasarımına imza attığı My Burberry için şunları söylemiş: "Burberry'nin CEO'su Christopher Bailey, yeni oluşturmayı düşündükleri kokuyla ilgili bana kısa bilgilendirme yaptı ve trençkot giyen kadının duygularını anlatmamı istedi. Bu koku güzel duyguları, paylaşılan mutlu anları, yaşanan güzel anları hissettirmeli. Bu nedenle yağmurdan sonra Londra bahçeleri fikrinden yola çıkarak çiçek kokuları ile birlikte kendini iyi ve güvende hissetme duygusunu yaşatmaya çalıştım."


Yani My Burberry hem markanın ünlü trençkotlarından hem de Londra'da bulunan bahçelerde yağmurdan sonra ortaya çıkan kokudan esinlenilmiş. Ayrıca parfümün tanıtım kampanyasında ünlü modeller Kate Moss ve Cara Delevingne rol almış. Parfümün şişe kapağının da trençkotların düğmesine benzediği söyleniyor. Şişesinin kıvrımlarının, trençkotun cep kısmından ilham aldığı belirtiliyor.

My Burberry'nin açılışı ferah ve tatlı meyvelerle gerçekleşiyor. Biraz kırmızı meyveler ve azıcık armut ya da elma. Üst notalarda ferah çiçekler, meyvelere eşlik ediyor. Üst notaları gayet güzel. Orta kısımda parfümün ana öğesi çiçekler ağırlığını arttırıyor. Beyaz çiçekler ve gül ön plana çıkıyor. Çoğu kullanıcı frezya çiçeğinden bahsetmiş. Bence gül orta kısmın kazananı. Burası başlangıcına göre daha çiçeksi ve karakterli. Ferahlık devam ediyor orta bölümde. Son kısım benim için hayal kırıklığı. Kapanışta yapay parlak amber ve vasat miskle sıradan davranıyor ne yazık ki My Burberry. Zarif paçuli bile durumu kurtaramıyor bana göre alt notalarda.

Genel anlamda ferah çiçeksi yapısı olduğu açıkça görülüyor. Ferah ve yumuşak meyvelerin eşlik ettiği kokusu gayet tanıdık. Evet o birçok kadının üzerinde duyduğum parfümlere benziyor. Çok risk alınmamış anlaşılan. Ortalama bir çiçeksi-meyveli olarak düşünülebilir. Abartılı şekilde kadınsı aldehitler yok neyse ki. Canlı, parlak, neşeli, pozitif bir parfüm. Ağır, ağdalı ya da kasvetli-karanlık değil. Gayet açık, basit ve güvenilir. Onu kullanıp nefret edecek kişi sayısı muhtemelen az olacaktır.


Sıradan son kısmı dışında temiz ve kolay giyilebilecek kompozisyon hazırlamış Francis Kurkdjian. Yeterli kalitede olması, bir ustanın elinin değdiğini fısıldıyor zaten. Derinliği olmayan, tek düze, günlük kullanıma uygun, sivri taraf barındırmayan, dişil nüanslar barındıran, çok satması ihtimaline göre kurgulanmış gibi hissiyata sahip oldum. Buna çok şaşırmamak gerekiyor. Burberry gibi ana akıma seslenen bir markanın, Maison Francis Kurkdjian kadar enteresan veya yüksek kaliteli işlere imza atmasını beklemek anlamsız olur. Bu anlamda Burberry ve Francis Kurkdjian doğru bir seçim yapmış gibi görünüyor fakat kokusu anlamında farklı bir yerde durduğunu söylemek zor. My Burberry’e yaklaşımım şöyle olacak: “Olsa da olur olmasa da olur.”

Eau de Parfum (EDP) formundaki My Burberry'nin kalıcılığı iyi. Fark edilirliği ortalamanın üzerinde oldu tenimde. Kıyafet üzerine biraz fazla uyguladığımda bütün gün kendisini rahatlıkla hissettirmeyi beceriyor. Kullanım dönemi olarak ilkbahar-sonbahar sanki daha uygun. Çok soğuk kış günlerinde veya çok sıcak yaz günlerinde kullanmak uygun olmayabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Mart 2015 Pazartesi

Burberry – Body (2011)


Burberry – Body (2011)

Takvim yaprağı 1 Eylül 2011'i gösterdiğinde, Burberry parfüm biriminin, markanın yüz yılı aşkın tarihinde görmediği kadar büyük tanıtım kampanyası başladı. Burberry'nin yaratım şefi Christopher Bailey tarafından lanse edilen Body isimli kadın parfümü, dünyanın yüz elli ülkesinde piyasaya sürüldü. Anlaşılan Burberry, yeni kadın parfümü Body'e çok güveniyordu. Zaten bay Bailey, Body için "O, bizim için yeni bir parfüm olmaktan çok öte" derken sanırım beklentilerinin büyüklüğünü de ilan ediyordu.

Burberry, Body isimli kadın parfümüyle "İngilizlerin geleneksel mirası ile modernliği yakalamayı amaçladıklarını" kendi yöneticileri aracılığıyla dile getirmiş. Ayrıca Body'nin hedefini "Burberry'nin bugünkü ikonik ruhunu ve çarpıcı, duyusal yönünü sunmak" şeklinde özetlediklerini belirtmem gerek.

Dünya çapında çok büyük pazarlama bir kampanyasıyla piyasaya sürülen Body, Burberry'nin yeni nesil kadın parfümlerini de temsil ediyor anlaşılan. Body'nin tanıtım yüzü olarak İngiliz aktris ve manken Rosie Huntington-Whiteley seçilmiş. Kendi sitelerinde Body'nin "kadınsılığından, duyusallığından, rafine içeriklerin eklektik kombinasyonundan oluştuğu" vurgulanmış.


Body'nin açılışı yoğun çiçeklerle gerçekleşiyor. Daha ilk saniyelerde kadınsı çiçekler, bize kokunun yönünü gösteriyor. Vasat gül, yapay beyaz çiçekler, plastiğimsi sarı çiçekler. Karman çorman bir açılışı var Body'nin. Adeta içine ne bulursak koyalım demişler üst notalarda. Başlangıcını hiç sevmedim. Orta bölüme geçildiğinde çiçeklerin hakimiyeti azalsa da hala kalitesiz çiçekler etkili. Bu anda meyveler ekleniyor kompozisyona. Şeftali olduğunu düşündüğüm meyveler, çiçeklerin hakimiyetine giriyor usulca. Orta bölüm eh işte denebilir. Son kısımda hala büyük değişiklik yok. Misk, parlak-yapay odunsuluk ve sandal ağacı da kokuyu kurtarmaya yetmiyor.

Body, yüzlerce örneğine rastlanabilecek bol çiçekli, az meyveli, tek düze, sıkıcı, vasat aromaya sahip. Marketlerde satılan ucuz yollu parfümlere hatta bazı can sıkıcı kadın deodorantlarına benzettim genel yapısını. Yapay ve saldırgan çiçeklerin içeriğinde gül olmasına rağmen, çok kötü kullanılmış ne yazık ki. Tuhaf şekilde ferah olmaya çalışıyor orta notalarda. Sabunsuluk mu desem neredeyse sucul mu desem karar veremedim. Belki meyvelerin etkisiyle zihnimde öyle bir hayal oluştu. Fakat onun ferah olduğunu söylemek zor. Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan kötü bir Iso E Super benzeri odunsuluk da başarılı değil. Başından sonuna kadar hiç ilgimi çekmeyen notalarla doldurulmuş adeta.

Body, büyük bir pazarlama kampanyası ile piyasaya sürüldü. Tamam eyvallah. Burberry, çok satan ve ana akım markalardan birisi olarak görülüyor parfümler alanında. O da kabul. Bunun sonucunda parfümleri büyük kitlelere hitap etmek durumunda. Çok satılsın ki markanın yaptığı masrafları çıkarıp, kara geçirebilsin. Evet anladık. Ama bu kadar da başarısız, hiç bir özelliği olmayan yapaylık bombası çiçekleri bir araya getirip parfüm diye önümüze sürmesine şaşırdım kaldım. Bilemiyorum belki de benim en sevmediğim tarzda verilmiş çiçekler. Ama bu kadar kalitesiz ve sıradan kokan Body'nin piyasaya ne kadar şansı olabilir ki?


Sanırım bu tür çiçeksi meyveli parfümler cazibeli ve çarpıcı olduğu düşünülerek sunuluyor. Fakat Body, bende cazibeden ziyade baş ağrısı ve kokudan bir an önce uzaklaşma isteği uyandırdı. Yapaylığın bir süre sonra katlanılmaz hale geldiği (en azından benim için öyle) Body'i benim body'im kesinlikle kabul etmedi. Üzgünüm Burberry.

Muhakkak psikolojide yeri vardır. Sevdiğiniz parfümle ilgili olarak konuşmayı, okumayı, yazmayı seversiniz ve zevk alırsınız. Fakat sevemediğim parfümlerle ilgili canım 3-5 cümle bile yazmak istemez çoğu zaman. İşte Body için daha fazla bir şey söyleyesim yok. Siz deneyin ve öyle alın yoksa hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Parfümün tasarımını sektörün tanınmış isimlerinden Michel Almairac gerçekleştirmiş. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı gayet iyi. Farkedilirliği başlarda yüksek. Sonrasında da ben buradayım diyor teninizde. Otuz yaş altı genç arkadaşlara tavsiye ederim. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacaktır. Çok sıcak günlerde küçük çaplı kabusa dönüşebilir kokusu, benden söylemesi.

Koku Güzelliği:10/4

25 Ekim 2014 Cumartesi

Burberry – London For Men (2006)


Burberry – London For Men (2006)

Thomas Burberry isimli yirmi bir yaşındaki genç, 1856 yılında kendi ismiyle kuracağı markasının bu kadar büyük başarılar kazanabileceğini muhtemelen düşünemezdi. İster zamanı gelmişti deyin ister kader deyin, 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla sürekli büyüyerek ve gelişerek gelen Burberry, artık küresel moda sektörünün en önemli oyuncularından birisi. Abartılı olur mu bilemiyorum ama İngiltere’den çıkan belki de en güçlü markaların arasında sayılabilir Burberry.

Bu köklü ve gösterişli tarih, Burberry’den her anlamda beklentilerimizin yüksek olmasına sebebiyet veriyor. Sadece uzmanlık alanları tekstil değil, ürün verdikleri her alanda sağlam marka imajları hep arkalarında. Doğal olarak parfümseverlerinde Burberry’den beklentileri gayet yüksek.

Burberry’nin uzun tarihine bakacak olursak, parfümlerin fazla bir zaman dilimini kapsamadığını görebiliriz. İlk parfümlerini 1981 yılında piyasaya sürdüklerini düşünürsek, biraz geç bile kaldıkları söylenebilir. Fakat her tasarım markası gibi onlarda parfümlerin ticari büyüsüne kapılmış durumdalar. Artık çok daha aktifler yeni parfümler konusunda.


Bugünkü konuğum London, 2006 yılında, markanın kuruluşunun yüz ellinci yıl dönümü nedeniyle piyasaya sürüldü. Aynı zamanda bu isimle tekstil ürünleri de var Burberry’nin. Tabii bizi ilgilendiren kısma geçeceğiz şimdi. London For Men, uzun zaman önce kullandığım bir parfüm. Aradan geçen yılların ardından yeniden incelemeye almamın sebebi, çok güzel bir parfüm olarak aklımda kalmış olması. Bakalım aradan geçen yıllar, neler düşündürtecek bana.

Fragrantica’da baharatlı oryantal olarak sınıflandırılmış London For Men. Üzerime sıktığımda beni ekşi meyveler karşılıyor. Tatlımsı kırmızı meyvelere (kiraz, vişne), çimensi sayılabilecek yeşillikler eşlik ediyor. Hafiften yapaylık barındıran üst notalar benim sevdiğim gibi ama yüksek kaliteli değil. İlerleyen dakikalarda kokusuna baharatlar ekleniyor. Tarçın ve biber olduğunu tahmin ettiğim baharatla harmanlanan kiraz ekşiliği gayet güzel hale getiriyor kokusunu. Bu andan itibaren biraz da tütün/tütün yaprağı ve içki (şarap) algılıyorum. Orta bölümü yine yüksek kaliteli değil ama gayet başarılı. Son kısımlarda koku formu değişmiyor. Tatlılık ve baharatlar azalıyor sonlarda. Yoksa deri mi var kapanışta? Ya da odunsu notalar. Büyük ihtimalle ikisi de mevcut.

London For Men, tatlı/ekşi, meyveli, baharatlı, tütünlü ve zaman zaman içkimsi kokuyor. Başlangıçtaki meyvemsilik, yerini orta bölümde baharatlara bırakıyor. Tütün biraz daha geri planda sanki. Lezzetli vişneli tütün ve şaraba yatırılmış tütün yapraklarını düşündürten kokusu, parfümün ana eksenini oluşturuyor.


Ferah olamayacak kadar sıcak baharatlar, parfümün önemli akslarından birisi. Tarçın ve biberin rolü büyük genel anlamda. Tatlı ama asla bayık şekerli olmayan kırmızı meyvelerle birlikte verilmiş baharatlar, tam istediğim gibi. Fakat tütün ya da tütün yaprağı kokusu, pek hazzetmediğim şekilde yeşil, sabunsu ve biraz yapay verilmiş. Keşke daha pipo tütünü gibi verilseydi. Genel olarak tütün temalı parfümleri severim fakat London For Men’deki tütünü pek başarılı bulmadım.

Peki London For Men güzel kokuyor mu? Kesinlikle! Belki de benim sevdiğim tarza yakın olduğu için, beğendim onu. Evet niş parfüm kalitesi beklemek abes olabilir ama olabilecek en iyi ana akım tütün-baharat-kırmızı meyveler kombinasyonlarından birisi. Hissedilir oranda erkeksi, cazibeli, zengin ve leziz.

İyi de rakipleri kimlerdir London For Men’in? Biraz Spicebomb, hafiften Costume National Homme, azıcık A Men Pure Havane. Yeşil yapaylığı Spicebomb’ı andırıyor. Tarçınlı baharatları Costume National Homme’u çağrıştırıyor. Kirazlı tütünü ise A Men Pure Havane efekti veriyor. Eğer sıralama yapacak olursam Spicebomb’ı rahatlıkla geçer koku güzelliği anlamında. Costume National Homme’un ise az farkla gerisinde kalır.


Elliden fazla Burberry parfümü olduğunu düşünürsek, henüz 4-5 kokusunu kullandım markanın. Çok fazla Burberry parfümü deneyimim olmadıysa da şimdiye kadar tecrübe ettiğim en başarılı Burberry parfümü olarak yerini alıyor London For Men. Evet yapaylık sınırında dolaşıyor zaman zaman. Kalite anlamında da harikalar yaratmıyor. Hatta çocukken annemizin biz hastayken zorla içirdiği kirazlı öksürük şuruplarının tadına benziyor. Ama her yerde bulunabilen, çok uygun fiyatlara satılan London For Men, parfümlere anormal rakamlar ödemek istemeyen ortalama kullanıcılar için gayet iyi seçenek. Tabii bu tarz kokuları seviyorsanız.

Parfüm platformlarında London For Men’in en çok eleştirilen tarafı performansı. Özellikle fark edilirliğinin zayıf olması sürekli dile getiriliyor. Kullanım sürecinde bu durum benimde dikkatimi çekti. Başlangıçtaki patlamayı, ilerleyen dakikalarda çekingen ve tene yakın bir koku takip ediyor. Bu anlamda “parfümüm herkes tarafından fark edilsin” isteğindeyseniz, size önermem mümkün görünmüyor. O, daha çok hava yağmurluyken, evinizde ya da ofisinizde zaman geçirirken, keyif alınacak ve bol bol koklanacak bir ten kokusu. Kıyafet üzerine kullandığımda sıradan ve sıkıcı kokan London For Men, ten üzerinde çok daha zengin ve ilginç hale geliyor.

Kokusunun tasarımını, birçok önemli marka için çalışmış burunlardan Antoine Maisondieu yapmış. Sıcak ve baharatlı yapısından dolayı sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak daha uygun olacaktır. Her ihtimale karşı önceden denemeden almayınız.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

28 Şubat 2014 Cuma

Burberry – Brit For Men (2004)


Burberry – Brit For Men (2004)

"Popüler kültürün kendisi bir hayli eski olsa da, kavramı oldukça yeni oluşmuştur. İlkin T.S. Eliot, Virginia Woolf gibi yazarların dikkatini çekmiş, öncelikle Britanya'da gündeme girmiştir. Akademik ilginin nesnesi olması da her yerden önce Britanya'da gerçekleşti.

Olgunun kendisi eski dedim ama bu da çok doğru olmayabilir. Popüler kültür kavramını en geniş anlamıyla alır, söz gelişi halkla eş anlamlı sayarsak, o zaman tabii bu işin başını mağara insanlarına kadar götürmek mümkün. Ama popüler kelimesi bunu yapmamıza izin vermeyecek kadar çağdaş çağrışımlarla yüklü bir kelime. Nitekim, kırsallığı çok daha ağır basan folktan bile hemen kendini ayırıyor. Popüler kültür dediğimiz bu olgunun başlangıcını ben, on dokuzuncu yüzyılda görüyorum." (Murat Belge)

Sanırım Murat Belge hoca haklı. 21. yüzyılda sıkça dilimize pelesenk olacağı düşünülen "popüler kültür" kavramının mucidi İngilizler. 20. yüzyılın en büyük emperyal krallığına sahip İngiltere'nin, "üzerinde güneş batmayan ülke" anlamını destekleyen isminin, hala bir çok resmi belgede Great Britain olarak geçmesi tesadüf olmasa gerek. Kimi yerlerde England kimi yerlerde Great Britain olarak geçen İngiliz uygarlığının, kendine has bazı özellikleri olduğu söylenebilir. Mesela biraz ukala olmaları, üyesi oldukları Avrupa Birliğini bile fazla ciddiye almamaları, popüler müzik dalında başarılı sanatçılar çıkarmaları, kendilerine özgü diplomasi dilleri/yöntemleri olması ve tabii ki sütle içtikleri beş çayları.

Britain kelimesinin "İngiliz" anlamında kullanıldığını öğrendiğimde aklıma ilk önce Brit Pop geldi nedense. Britain’in kısaltması olduğunu sandığım Brit kelimesi, parfümden ziyade Oasis'i, Coldplay'i, Manic Street Preachers'ı ve tabii ki Radiohead'ı hatırlatıyor bana. Ta ki bu güne kadar. Artık algım biraz daha farklı işleyecek. Çünkü Brit isimli bir parfüm çıkmış durumda karşıma.


İngiltere'nin moda alanındaki gururu Burberry'nin parfümlerinin özellikle İngiltere'de oldukça ilgi gördüğü söylenebilir. Bu durum belki "yerli malı yurdun malı" anlayışı ile açıklanabilir. Sadece İngilizler değil, Burberry'nin bazı parfümlerinin çok satanlar arasında yer alması, yabana atılamayacak başarı olduğu söylenebilir.

Burberry markasının parfüm biriminin işlerinden birisi de Brit For Men isimli odunsu oryantal arkadaş. İlk çıktığında çok satanlar listelerini zorlayan Brit'in erkek versiyonunun, ortaya çıkan benzer rakiplerinin biraz gerisinde kalmış gibi görünse de hala üretimine devam edilmesi, şimdilik markanın ondan memnun olduğunu anlatıyor bize.

Kendi sitelerinde "sıcak ve aromatik" olduğu söylenen Brit For Men'i üzerime ilk sıktığımda tatlımsı modern baharatlar ve tatlımsı kremsi turunçgiller bana merhaba diyor. Oldukça tatlı olan baharatların zencefil, kakule ve küçük hindistan cevizi olduğunu düşünüyorum. Turunçgil kadrosundan da portakal veya mandalina ile azıcık da bergamot. Kremsi baharatlı üst notalar fena değil. Orta kısma geçildiğinde turunçgillerin yerini tatlımsı gül alıyor. Buradaki gül, baharatlarla karıştırılmış ve şerbet haline getirilmiş gibi adeta. Bu andan itibaren pudramsılık da etkin. Orta bölüm için eh işte diyebilirim. Son kısımda klasik bir odunsu kapanış var. Yine kremsi ve yapay odunsu notalar mevcut. Muhtemelen sedir ağacı. Fakat ilginç yada kaliteli değil. Böylece de tenden ayrılıyor.


Brit For Men'in, genel anlamda tatlı (hatta şekerli) baharatlar, pudralı gül, biraz portakal ve sedir ağacından oluştuğu söylenebilir. Vasat kalitedeki Brit'in erkek versiyonu, zaman zaman tatlılığın ayarının kaçırıldığı, mideyi zorlayan bir şekerliliğe evrildiği, ortalama bir ana akım parfüm. Buradaki aşırı tatlılığı tonka fasulyesinin verdiği düşünülebilir.

Kremsi, pudralı, aromatik baharatların baş rolde olduğu Brit, gülü de ne yazık ki başarılı şekilde kullanmamış. Onun yerine günümüzün modern tatlı baharatlı parfümlerinin düştüğü tuzağa büyük bir şehvetle düşmüş. Sanırım halinden memnun.

Evet biliyoruz ki 15-22 yaş aralığındaki tüketiciyi tavlamaya yönelik, tatlı baharatların kullanıldığı, örneğine çokca rastlanabilecek sıradanlıkta Brit. Yeni/yaratıcı/devrimci tarafı olmayan yapısı benim için fazla çekici değil. Spicebomb, Allure Homme Sport, Versace - Eros, La Nuit de L'Homme ve avenesini seviyorsanız Brit sizin hayalinizdeki parfüm olabilir. Fakat benim rüyalarımda kabusa dönüşme ihtimali var.

Fazlaca tatlılık kullanıldığından mıdır yoksa gülün varlığından mıdır üst ve orta notaları biraz kadınsı buldum. Sonlardaki sedir ağacı erkeksilik vurgusunu artıyor. Fakat baş ve orta kısmı neredeyse kadın kullanımına bile uygun. Kimi yorumcuların Brit For Men’in kokusunu bebek pudralarına benzetmesiyse abartılı olarak görülebilir.

Çok satması ve popüler olması için tasarlandığı aşikar olan Brit'ten, Burberry'nin memnun olduğu anlaşılsa da yüksek kaliteli ve farklı parfüm arayanlar başka limanlardaki barları dolaşmaya ve gerçek aşkı uzaklarda değil, en yakınlarındaki parfümlerde aramalılar belki de.


Brit For Men'in tasarımcısı bir çok niş ve ana akım markaya hizmet vermiş olan Antoine Maisondieu. Sonbahar-kış mevsimine uygun olduğu söylenebilir. EDT konsantrasyonuna sahip. Denemeden almayınız, pişman olmayınız.

Koku Güzelliği:10/5

10 Nisan 2012 Salı

Burberry – The Beat For Men (2008)


Burberry – The Beat For Men (2008)  Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Temelleri 1856 yılında Thomas Burberry tarafından atılan bir marka, bugün İngiltere’nin küresel anlamda en önemli temsilcilerinden birisi olmayı sürdürüyor. Dünyanın en çok taklit ürünü yapılan markalarından birisi olması, sanırım Burberry’nin dünya çapındaki popüleritesini de gösteriyor bize.

                                                        Markanın kurucusu Thomas Burberry.

Burberry, 1856 yılında İngiltere’nin Hampshire şehrinde bir manifaturacı dükkanında çırak olan 21 yaşındaki Thomas Burberry‘nin kendi dükkanını açmak istemesi üzerine kurulmuş. 1870’lerde outdoor giysileri üzerine odaklanan bu dükkanın sahibi Thomas, 1881 yılında gabardin kumaş türünü icat etmiş.

1911 yılında Güney Kutbuna ulaşan ilk insan olan Roald Amundsen‘in kıyafetlerini tasarlamış. 1914 yılında War Office adlı İngiliz Savaş İdaresi tarafından modern memur kıyafetleri yaptırılmak üzere görevlendirilmiş. “Trench Coat ” isimli kıyafetleri savaşta kullanılmış ve daha sonrasında İngiltere’de moda olmuş. Yani artık Burberry ile özdeşleşen Trench Coat’larında mucidi bu marka.


Burberry’nin büyük başarıları 1920’lerde modern giysiler üreterek yapması ile geliyor. Burberry‘nin kendine özgü tasarımı olan şu anda sıkça gördüğümüz açık kahverengi, kırmızı siyah çizgili o bildiğimiz tasarım 1924 yılında ilk defa Trench Coat’larda kullanılmış. 1967 yılına kadar bu tasarım şemsiye, atkı, eşarp ve çantalarda kullanılmış.1970'lerde İngiliz futbolunda holiganların kıyafetlerinde bunları tercih etmesi markayı popülerleştiren bir diğer unsur olmuş.


Burberry öyle sıradan bir marka değil tabiki. Hata bence İngiltere tarihinin en önemli markalarından birisi. Çünkü cumhuriyet dönemi İngilteresi ile Burberry’nin tarihi neredeyse paralel diyebiliriz. Yani Burberry’nin İngiltere’nin kültürü, moda anlayışı ve kıyafet tasarımı üzerinde büyük etkileri var. Gerek dünya kıyafet endüstrisine hediye ettiği “Trençkot” kavramı, gerek mucidi olduğu gabardini kumaşı ile tekstil sektörüne önemli katkıları olmuş. Zaten markanın sembolü haline gelmiş kare işlemeli kıyafetleri, bugün hala bir çok kişinin tercihi.

            İngiltere Prensi Charles ve genç yaşta trafik kazasında ölen eşi Lady Diana'nın Burberry Trench Coat'ları. 

Fakat 1930’lı yıllara kadar İngiliz ordusu ve hava kuvvetleri için tasarladığı ceketler, bende İngiliz devlet markası havası uyandırdı. Zaten kraliyet ailesinin bir çok üyesinin bu markayı tercih etmesi sanırım rastlantı değil. İngilizler dünyaya bu tür mesajlar vermekte ustalar bence. Daha çok İngiliz aristokrasisine hizmet verir gibi bir izlenim verseler de, özelikle ikinci dünya savaşından sonra asıl sıçramasını yapıyor. Ve dünya çapında lüks bir marka olmayı başarıyor.


Artık yavaş yavaş parfümümüze geçmek istiyorum. The Beat for Men aromatik odunsu olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında turunçgil ve limon size karşılıyor. Güzel ve doğal bir başlangıç diyebilirim. Bu ikiliye sanki biraz da otsu notalar eşlik ediyor. Ama çok derinlerden. Bir süre sonra orta notalara geçiliyor. Burada turunçgil biraz geride kalırken, ortaya biber çıkıyor. Çok keskin bir baharat gibi değil. Biber turunçgiller ile güzel harmanlanmış. Orta notalarda küçük bir süpriz vetiver’den geliyor. Her ne kadar çok aram olmasa da burada başarılı bir kullanımı var vetiverin. Alt notalarda ise aromatik bibere biraz da sentetik odunsu notalar ekleniyor. Böylece tenden ayrılıyor. Yani özetle: Turunçgiller, aromatik biber, kabe samanı ve odunsu notalar.


The Beat, başından sonuna çok değişmeyen bir parfüm. Bu anlamda basit bir yapıda olduğunu söyleyebilirim. The Beat’i biraz Gucci Pour Homme II’ye benzettim. Sanırım ikisindeki aromatik biber kullanımı böyle düşünmemi sağladı. Gucci Pour Homme II’de pek vetiver yokken, The Beat’de oldukça hissediliyor. Bazı yorumcular Terre d’Hermes’e benzetmişler. Açıkçası ben aralarında çok büyük bir benzerliğe rastlamadım. Muhtemelen Terre’deki portakal-kabe samanı ikilisinin kokusunu benzetiyor olabilirler. Yoksa Terre d’Hermes’de buradaki kadar biber kullanımı yok.

The Beat’in tasarlanmasında Arctic Monkeys, Kasabian ve Rozorlight gibi sevilen İngiliz müzik gruplarının şarkılarındaki ritimlerden esinlenilmiş. Genç, enerjik, dinamik ve pozitif bir kokuya sahip. Çok güçlü olmayan, insanı rahatsız etmeyen bir parfüm. Genel olarak insanların beğenebileceklerini düşünüyorum. Harikalar yaratmasa da ortalama bir parfüm kullanıcısını memnun edecek gibi görünüyor. Kötü bir kokusu olduğunu söylemek haksızlık olur. Fakat benim için yeterli mi? Tabiki değil. Başlangıcı ve orta notaları fena değilken, alt notalar bir çok yeni, ana akım marka parfümde rastladığım gibi yapaylık barındırıyor. Eğer aromatik ve çok tatlı olmayan bir turunçgil-biber kokusu arıyorsanız seçenekler arasına alabilirsiniz. Parfümün tasarımını Olivier Polge ile Domitille Berthier yapmış.


Kullanım yaşı olarak 30 yaş ve altındaki arkadaşları hedefliyor gibi görünüyor. Sonbahar-kış aylarında kullanmak daha uygun olacaktır. Günlük kullanıma veya gece dışarı çıkanlara yakışacaktır.

Artıları:
+ Başlangıcındaki turunçgil kullanımını sevdim.
+ Orta notalarındaki aromatik biber de fena değil.

Eksileri:
- Alt notalarındaki yapaylık can sıkıcı hale geldi benim için.

Koku Güzelliği:10/7