Dolce Gabbana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dolce Gabbana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Ağustos 2013 Perşembe

Dolce & Gabbana – Light Blue (2001)



Dolce & Gabbana – Light Blue (2001)  Markanın popüler kadın parfümü.

Bu konsept için bir aşk hikayesi diyebiliriz. Her şeyi ile Akdenizli bir aşk hikayesi hemde.

İlhamını Domenico Dolce'nin memleketi Sicilya'dan alan bir parfüm. Aslında sadece Sicilya ile kısıtlamamak lazım. Çünkü Light Blue parfüm serisi, Akdeniz'in o güzelim mavi suları düşünülürek meydana getirilmiş bir konsept. Gerek kokusu, gerekse pazarlama faaliyetlerinde hep Akdeniz vurgusu var.

2001 yılında ilk Light Blue, kadın parfümü olarak piyasaya sürüldü. Kısa sürede öylesine büyük başarı yakaladı ki, en çok satanlar listesine girmesi hiç zor olmadı. Kadınlar onu sevmişlerdi. Ve ona sahip çıktıklarını ispat ediyorlardı. Çünkü hepimiz biliyoruz ki erkek yada kadın modası olsun, eğer kadınlar tarafından sevilmiyor ve ilgi görmüyorsa başarısız olmaya mahkumdur. İster kıyafet, ister ayakkabı, isterse de parfüm. Moda dünyasını kadınların arzularının şekillendirdiğini artık hepimiz biliyoruz. İyiki de öyle.

Kadın parfümleri içinde büyük hayran kitlesi olan arkadaşlardan birisi de Light Blue gibi görünüyor. Bunu 12 yıldır pek azalmayan popülaritesinden anlıyoruz. Hatta o kadar başarılı oldu ki Light Blue, ilerleyen yıllarda erkek versiyonu da piyasaya sürüldü. Fakat hiç bir zaman kadın versiyonu kadar başarılı olamadı Pour Homme.

                                     Light Blue parfümlerinin tanıtım yüzleri: Bianca Balti ve David Gandy. 

İsmi bize önemli ipuçları veriyor Light Blue'nun. Öncelikle onun hafif ve yumuşak yapıda olduğu vurgulanmış. Blue ile deniz arasında bağ kurulmuş. Yani akuatik merkezli kokusunun olduğu ilk anda akla geliyor. Aynı şeklide şişesi de benzer vurgulara sahip. Şişenin cam kısmı şeffaf olarak tasarlanmış ki suya gönderme olduğu düşünülebilir. Mavi kapağı da denizden ilhamını almış sanki. Resmi tanıtımı ise şöyle: "Şehvetli Akdeniz stilinin yeniden keşfi: Dolce&Gabbana Light Blue Pour Femme. Akdeniz yaşam tarzının seksiliğini yansıtan renkli, ferah, çiçeksi-meyveli kokusuyla, güneşli yaz günleri ve göz kamaştırıcı geceleri yakalayın."

Parfümün başlangıcı ekşimsi turunçgiller, azıcık limon ve meyveler ile gerçekleşiyor. Meyve derken ağırlık elmada diyebilirim. Hani yeşil ekşimsi elmalar vardır aynen öyle. Yapaylık hissedilmeyen elma kokusuna hayran kaldığımı söyleyemem. Orta kısma geçildiğinde büyük değişiklikler yaşanmıyor. Turunçgiller ortadan kaybolurken meyvelerin hakimiyeti daha da artıyor. Çilek-elma benzeri koku artık merkeze yerleşiyor. Biraz da egzotik çiçekler. Hatta gerilerden gül ve misk de geliyor. Bu kısımda hafiften yapaylık emareleri başlıyor. Son kısımda ise yine aynı meyvemsilik var. Fakat onu desteklemek için odunsu notalarda eklenmiş. Muhtemelen sedir ağacı. Miski de unutmayalım alt notalarda. Böylece de tenden ayrılıyor.

Light Blue, tenimde ağırlık olarak hafif, tatlı, meyveli-çiçeksi-odunsu şeklinde kendisini gösterdi. Tabiki meyveler her zaman ön planda ve baskın. Çilek-elma ikilisi neredeyse ana yapıyı oluşturuyor. Ferah, yumuşak ve sakin diyebilirim genel haline. Çok rahatsız edecek kadar yapaylığa rastlamadım. Fakat yüksek kaliteli parfüm izlenimi vermiyor.

Light Blue, şaşırtıcı derecede Paco Rabanne'in popüler erkek parfümü Black XS'e benziyor. Denemelerim sırasında iki parfümün neredeyse aynı kokuya sahip olduğunu farkettim. Black XS'in Light Blue'dan daha sonra çıkarıldığını düşünürsek bariz bir esinlenme hatta taklit söz konusu gibi görünüyor Paco Rabanne tarafından. Fakat iki parfümün tasarımcısının (Olivier Cresp) aynı kişi olduğunu öğrendiğimde zihnimde netleşti küçük masum sorular.


Light Blue, kadınların çok sevdiği ve kullandığı parfümlerden birisi. Acaba sebebi ne? Bu tür onlarca meyveli-çiçeksi temada kokuya rastlanabilir. Onu diğer rakiplerinden hangi özelliği ayırıyor acaba? Bu sorunun yanıtına bir erkek olarak nasıl cevap verebileceğimi bilemiyorum. Fakat yukarıda bahsettiğim Black XS'in bu kadar sevilmesinin sebebiyle, Light Blue'nun da böylesine ilgi görmesi arasında bağ olduğunu düşünüyorum. Sanırım insanlar bu tür çilek-elma (taze, ekşimsi meyve) konseptini kendilerine yakın buluyorlar.

Parfümün sıkıntılı yönlerinden kısaca bahsedeyim. İlk olarak başından sonuna kadar neredeyse aynı kalıyor. Hiç değişmeden tekdüze devam ediyor. E bu da bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Yani çok basit kokusu var. Karmaşık yada ilginç değil. Belki de yaz parfümü olması sebebiyle böyle basit yapıya sahip. İkinci olarak tene yakın kalıyor. Yani fark edilirliği düşük oldu bende. Üçüncü olarak da orta kısmın sonlarından itibaren yapaylık kendisini gösteriyor. Çok rafine bir parfüm olmadığı aşikar.

Evet Light Blue, kadın parfümü. Fakat şu haliyle erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği gibi. Hatta bu parfümü erkeklere sunsalardı hiç sorun olmazdı muhtemelen. Çünkü meyveler kadınsı ve pudralı kullanılmamış.


Değineceğim başka konu ise parfümün akutik yönüne yapılan vurgu. Gerek isminde gerekse pazarlama kampanyasındaki deniz teması kokusuna neredeyse yansımamış. Yani Light Blue için akuatik demek doğru olmayacaktır. Yukarıda da bahsettiğim gibi o tam bir meyveli-çiçeksi. Bu anlamda kokusu ile konspeti arasında uyumsuzluk sezinledim.

Parfüm yazarı Luca Turin, Light Blue'yu turunçgil-amber olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden bir yıldız vererek en kötü parfümler listesine koymuş. Başka bir parfüm yazarı Chandler Burr ise oldukça beğenmiş Light Blue'yu. Birbirlerine nispet mi yapmışlar karar veremedim. 

Farklı kozmetik ve güzellik organizasyonlarından ona yakın ödül aldığını küçük bir not olarak vereyim. Kokusunun tasarımını ünlü isimlerden Olivier Cresp yapmış. İlkbahar-yaz mevsimi için daha uygun. 15-35 yaş arasındaki arkadaşlar deneyebilir. Daha üst yaş gurupları için fazla "genç işi" kalabilir. Bir çok kadın parfümünün aksine EDT konsantrasyonuna sahip.


Artıları:
+ Genel beğeniye hitap eden kokusu.

Eksileri:
- Yüksek kaliteli değil.
- Düz çizgide ilerliyor ve bu da onu sıkıcı yapıyor.
- Sıradan bir ana akım parfümden farkı yok.
- Fark edilirliği düşük.

Koku Güzelliği:10/6

10 Şubat 2012 Cuma

Dolce & Gabbana – The One For Men (2008)


Dolce & Gabbana – The One For Men (2008)  Markanın popüler erkek parfümü.

Bir süredir blogumu yenileme çalışmaları yapıyorum. “Tebdil-i blogda ferahlık vardır” diyerek işe giriştim. Hem daha derli toplu olması bakımından hem de daha kolay okunur olabilmesi anlamında. Ayrıca sizlerden gelen önerileri de değerlendirmeyi düşünüyorum. Mesela ilerleyen günlerde “En sevdiğim ve sevmediğim 10 parfüm” listesi hazırlamaya karar verdim. Gerçi yazdıklarımdan az çok belli oluyordur neyi sevip neyi sevmediğim. Fakat biraz çalışmam gerek o iş için.

Blogumu sürekli takip edenler bazı eski yazılarımın yerinde olmadıklarını farkedip bana mesaj atıyorlar. Evet oldukça eski tarihli olan bu yazıların bir çoğunu yeterli bulmadığım için kaldırdım. Biraz fazla yüzeysel olduklarını farkettim. Ayrıca yine eskiden incelediğim parfümler hakkında yeniden yazıp, onları güncelleyeceğim fırsat oldukça. Zaten bugün de böyle bir güncelleme yazısı var. Daha doğrusu yeniden yazım.

Uzun zaman önce bir kaç kere deneyip hakkında çiziktirdiğim Dolce & Gabbana’nın popüler parfümü The One For Men’in incelemesini yeniden yazmak istedim. Yani bu inceleme bir güncelleme değil tamamen yeni şartlarda yazılmıştır. Aradan geçen onca zamana ve tecrübe ettiğim onlarca kokudan sonra bakalım The One For Men ile ilgili düşüncelerimde nasıl değişiklikler olmuş.

Parfümümüz, markanın iki kurucusundan biri olan Stefano Gabbana’nın öncülüğünde ortaya çıkarılmış. Muhtemelen 2006 yılında çıkan The One’ın kadın versiyonunun başarısı üzerine iki yıl sonra da erkek versiyonu karşımıza çıkmış diye düşünüyorum. Stefano Gabbana ise şunları söylemiş: “Baharatlı-oryantal kokuları seviyorum. Bizim marka olarak bu tarzda bir parfümümüz yoktu. The One For Men, diğer parfümlerimizden daha sıcak bir yapıda”. Yani parfümlerini “Klasik ama bayağı değil. Kadınların çok seveceği gibi bir kokusu olmalı” şeklinde tanımlıyorlar.

Artık parfüme geçmek istiyorum. Çünkü bizi asıl ilgilendiren pazarlamaya yönelik bu sözler değil, şişesinin içindeki sıvının kokusu. The One For Men odunsu-baharatlı olarak sınıflandırılmış. Çok doğru bir tanımlama olmuş diyebilirim. İlk sıkıldığında sizi hafiften tatlı bir turunçgil karşılıyor. Çok modern, canlı ve güzel. Biraz metalik ama rahatsız edici değil. Nedenini bilmiyorum ama bana Paco Rabbane – 1 Million’un başlangıcını hatırlattı. Ondan daha sakin ve başarılı diyebilirim. Bir süre sonra bu metalik turunçgil geri çekilirken devreye tatlı meyveler ve baharatlar giriyor. Açıklanan orta notalarına baktığımda kakule ve zencefil gördüm. Sanırım baharatlı his bu iki notadan geliyor. Zaten üst notalarında da greyfurt varmış. Başlangıçtaki turunçgil de böylece açığa çıkmış oldu. Tatlı, meyveli-baharatlı kombinasyona o metalik turunçgil de alttan alta destek veriyor. Yani orta notalar parfümün en zengin ve detaylı yeri anlayacağınız. Alt notalarına gelindiğinde ise baharatlar aradan çekilirken odunsu notalar kendisini gösteriyor. Muhtemelen sedir. Ve ona eşlik eden turunçgil. Fakat bu kısımda o kadar zayıflıyor ki kokusunu pek hissedemiyorsunuz. Yani özetle: Metalik bir turunçgil, tatlı meyveler, tatlı baharatlar ve odunsu notalar.


Bu parfümü anlatmak için şunları söyleyebilirim: Başlangıcı gayet güzel ve sevilesi, orta notaları fena değil, alt notaları sıkıcı ve basit. Yani ilk sıkıldığından sonuna doğru azalan bir performansı var diyebilirim. Bu durumu kokuyu ilk başlarda çok hızlı koşan ve daha sonra yorulup geride kalan atletlere benzetiyorum. Sonları biraz daha ilginç ve kaliteli olsaymış çok daha memnun olacaktım. Fakat yine de kötü bir kokusu olduğunu söylemek de insafsızlık olur. Ben kokusunu sevdim. Ama aşık olunacak kadar da bulmadım. Yani büyük boy şişesini alacağımı sanmıyorum. Alacak olanlara da saygı duyarım.   

The One For Men, bugün parfüm endüstrisinin en çok satan aktörlerinden birisi. Bunu sanırım bilmeyen yoktur. Yani karşımızda çok popüler, sevilen ve bolca kullanılan bir arkadaş var. Böylesine iyi satış rakamları yakalayan bir parfüm için gerçekten başarılı diyebilir miyiz? Yoksa işin içine başka etkenlerde giriyor mu? Yani parfüm dünyasının klasik metaforu olan “Çok satan parfüm, iyi parfüm müdür” sözü doğru mu?

Öncelikle bu parfümün neden bu kadar popüler olduğunu düşündüm. Sanırım cevabını da buldum. İlk olarak, The One günümüzün modern parfüm trendlerinin en bariz temsilcilerinden birisi. Hem başlangıcındaki turunçgil kullanımı hem de devamındaki tatlı meyveli-baharatlı kokusuyla bir çok kişinin ilgisini çekiyor muhtemelen. Özellikle son yıllarda bu tür parfümlerde bariz bir artış var. Üreticilerde pastadan pay kapmak için bu yönde kokular yaratıyorlar. Yani bu anlamda bence The One, Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme ve Paco Rabanne – 1 Million’un en büyük rakibi gibi görünüyor. Bu üç örnek de popüler, modern, canlı, günlük kullanıma uyan, herkesin sevebileceği gibi tasarlanmış piyasa parfümleri. Bu üç parfümü deneyen bir çok kişi rahatlıkla kokularını sevecektir. Yani giymesi kolay tarzdalar. Tabi bu durum da onların şansını arttırıyor. Çok yaratıcı değiller, devrim yapmak gibi bir dertleri yok, benzersiz özelliklere sahip değiller, sanat eseri olduklarını iddia etmiyorlar. Bence onların tek derdi iyi satış rakamları yakalayan, herkesin sevebileceği güvenli parfümler olmak.

İkinci olarak da The One For Men’in çok başarılı bir pazarlama ile piyasaya sunulduğunu unutmayalım. Çünkü günümüzde artık medyatik olmak, sansasyon yaratmak, dikkat çekmek, yada televizyonlarda görünmek önemli. Yani çoğu zaman pazarlama faaliyetleri kokunun önüne bile geçebiliyor. Başarısız kokan bir parfüm allanıp pullanıp karşımıza çıkartılabiliyor. Onun için her zaman denemeden parfüm almama taraftarıyım.

                 Markanın pazarlama yüzü Matthew McConaughey'in yaka bağır neden dağılmış bilemiyorum :))

The One For Men’in genel kullanıcı kitlesi olarak 18-30 yaş grubu genç erkekler olduğunu düşünüyorum. Yaşı ilerlemiş erkekler için çok da iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Daha genç ve enerjik bir tarzı var. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Unutmadan söyleyeyim, bu parfümü kadınlar seviyorlar. Onları cezbeden bir yanı olduğunu düşünüyorum.

Kalıcılığı bir EDT için gayet yeterli. Benim tenimde 12 saatten fazla kalarak iyi bir performans gösterdi. Gelelim bu parfümün en sıkıntılı yanlarından birine. Farkedilirliği tenimde zayıf oldu. İlk sıkıldığında biraz hissedilirken 2-3 saat sonra kokusunu alamaz oldum. Keşke bu durum üzerinde biraz çalışsalarmış. Kıyafete biraz fazla sıkmak belki çözüm olabilir. Ama tendeki performansı düşük ne yazık ki.

Artıları:
+ Başlangıcındaki modern turunçgil kullanımını beğendim.
+ Orta notaları gayet güzel.
+ Herkesin sevebileceği bir yapısı var bence. Arkadaşınıza hediye olarak rahatlıkla alabilirsiniz. Beğenmeme ihtimali az olacaktır.

Eksileri:
- Alt notaları çok sıradan.
- Farkedilirliği tende zayıf kalıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

27 Kasım 2011 Pazar

Dolce & Gabbana Pour Homme (1994)


Dolce & Gabbana Pour Homme (1994) Markanın erkek parfümlerinden.

Dolce & Gabbana ismini duyunca nedense aklıma şöyle bir tablo geliyor. Fashion TV, yine bir defile yayınlıyor. Ekranda adeta asker disiplini ile yürüyen mankenler. Sıfır beden kadınlar. Neredeyse kemikleri sayılacak zayıflıktan. Erkek mankenler ise çarpık bacaklı ve bol kaslı. Sergilenen  kıyafetler ise günlük kullanımdan ziyade Haute Couture. Yada uç diyebileceğimiz aksesuvarlar. En çarpıcı erkek aksesuvarı olarak da bir çanta dikkatimi çekiyor. Bildiğimiz kadın çantalarından bir farkı yok. Acaba moda yaratıcıları erkekleri kadınsılaştırmaya yada kadınları erkeksileştirmeye mi çalışıyorlar. Yoksa ortaya üçüncü ve tuhaf bir cins mi çıkartmak istiyorlar. Kimbilir gelecekte belki de cinsiyet diye bir şey olmayacak mı? Bu düşüncelerden uzaklaşıp elimdeki Dolce & Gabbana Pour Homme parfümünü kullanıyorum.

Tarz olarak aromatik fujer olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında turunçgil patlaması size merhaba diyor. Belki biraz da limon. Hafif ekşiliği muhtemelen üst notalarında kullanılan limon veriyor. Başlangıç çok özel değil diyebilirim. Çoğu parfümde kullanılan turunçgil açılışa benziyor. Bir süre sonra turunçgil geri çekilirken ortaya pudralı, hafif tatlı baharatlar (ağırlık biberde) ile biraz tatlımsı çiçekler kendisini gösteriyor. Bildiğimiz anlamda bir tatlı baharatlı bir yapısı yok. Daha çok turunçgiller ile desteklenmiş erkeksi çiçekler diyebilirim. Son kısımda neyse ki pudralı his azalıyor. En sevdiğim bölüm de buradan itibaren başlıyor. Hafif tatlımsi bir tütün ve odunsular. Böylece de tenden ayrılıyor. Parfümün genelinde rahatsız etmeyen bir tatlılık hakim. Alt notalarında kullanılan tonka fasulyesi bu tatlılığı veriyor büyük ihtimalle.

D&G Pour Homme 1990’lı yılların ortalarında üretimine başlanmış bir fujer. Güçlü, yoğun, erkeksi. Aynı zamanda biraz ferah bile denebilir. Zaten parfümlere meraklı olanların yakından bileceğini düşünüyorum. Çünkü markanın en bilinen ve en çok satılan modeli muhtemelen. Unutmadan söylemek isterim ki 1995 yılında “En iyi erkek parfümü” ödülünü almış. Ayrıca 1996 yılında da Fransa’dan bir ödül almış. İlgimi çeken diğer bir nokta da kadınların bu parfümü sevmeleri. Birçok kadının D&G Pour Homme ile ilgili olumlu izlenimlerini okudum. Bunu da bir not olarak belirteyim.

Biraz da parfümün hoşuma gitmeyen taraflarından bahsedeyim. Başlangıcından sonuna kadar çok büyük değişim göstermiyor. Yani ne bir süpriz yapıyor ne de size küçük oyunlar oynuyor. Çok düz bir kokusu var. Bu durumda bir süre sonra sıkıcı olmasını beraberinde getiriyor. Eğer bir parfümden derinlik ve kompleks bir yapı bekliyorsanız D&G Pour Homme sizi tatmin edemeyecektir.

İkinci olarak orta notalarından itibaren ortaya çıkan pudralı kısım. Pudra abartılmadan ve hafifçe kullanılırsa eyvallah. Ama ayar biraz kaçınca pek hoş olmuyor. Burada da muhtemelen pudramsı yapı kokuyu sabunsu hale getiriyor. Fakat mis gibi bir sabun değil. Daha çok şampuanımsı bir sabunsuluk. Bu da hiç sevemediğim bir durum. Bu sebepten dolayı da pek tavsiye edebileceğim bir parfüm değil. Çok daha iyi seçenekler varken D&G Pour Homme ortalama bir ana akım parfümü olarak yerini alıyor hafızamda. Ayrıca parfümün detaylı bir reformulasyon geçirdiği söyleniyor bloglarda. İlk formulasyonu çok daha başarılı bulunurken, yeni formulasyonun oldukça yapay koktuğuna dair şikayetler var. Büyük ihtimalle benim kullandığım da yeni formulasyon. Artık günümüzde neredeyse moda halini alan ve bütün güzelim parfümlerin içeriklerinde oynama yapıp, onları kuşa çevirme geleneği uzun bir süre daha devam edecek anlaşılan.

Kalıcılık ve farkedilirlik gayet iyi. Bu iki kriter konusunda can sıkıntısı yaşamazsınız büyük ihtimalle. Genel olarak erkeksi bir yapısı var. Bir kadına pek yakışacağını düşünmüyorum. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacaktır. Yazın biraz boğucu olabilir. Denemeden almamak lazım.

Artıları:
+ Sonlara doğru ortaya çıkan tütünsü koku gayet güzel.
+ Kalıcılık ve farkedilirlik durumları fena değil.
+ Genel olarak kadınların sevdiği parfümlerden birisi.

Eksileri:
- Ah o pudramsı sabunsuluk yok mu!
- Çok düz çizgide ilerliyor. Uzun kullanımlarda sıkılma ihtimaliniz yüksek.

Koku Güzelliği:10/6   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/7

29 Eylül 2011 Perşembe

Dolce & Gabbana – Light Blue Pour Homme (2007)


Dolce & Gabbana – Light Blue Pour Homme (2007) Markanın yaz mevsimine uygun erkek parfümü.

Yine bir dünya moda devi karşımızda. Dolce & Gabbana, İtalya’nın moda sektörüne armağan ettiği en büyük markalardan birisi şüphesiz. Domenico Dolce ve Stefano Gabbana tarafından 1985 yılında kurulmuş. Markanın ismi iki kurucusunun soyadlarının birleşmeşiyle ortaya çıkmış. Daha çok lüks tüketime yönelik ürünlere yönelmişler. Dünyanın 113 ülkesindeki mağazaları, 21 fabrika outlet mağazası ve 1 milyar Euro’yu geçen cirolarıyla (2010 yılı itibariyle) dev bir holding. Tabiki böyle bir markanın parfüm işine de girmemesi beklenemezdi. Bu güncel bilgilerden sonra lafı uzatmadan parfümümüze geçelim.

Light Blue Pour Homme tarz olarak aromatik turunçgilli diyebiliriz. Zaten bu durum ilk sıkıldığı anda kendisini gösteriyor. Başlangıçta turunçgiller baskın. Portakal, mandalina, limon ve biraz da sanki kavun. Açıklanan üst notalarında kavun yok. Yada bana öyle geldi. Açılışı bol turunçgil ve meyvelerden oluşuyor dersem yanlış olmaz. Fena değil. Bir süre sonra bu meyvemsi-turunçgile biber ekleniyor. Fakat turunçgil ile yumuşatılmış. Normalde keskin bir baharat olan biber burada oldukça aromatik. Bu kısım biraz sıradan modern, yaz mevsimine uygun, ferah, akuatik parfümlere benzemiş. Son olarak da aromatik turunçgilli odunsu notalar ile son buluyor. Görüldüğü üzere turunçiller her zaman başrolde.

Parfümümüz anlaşılan 2007 yılında çıkması itibariyle günümüzün modern turunçgil ve meyve aromalı kokularına bir rakip. Mesela Polo Blue, Acqua Di Gio, Avon – Blue Rush. Hatta bir parça Cool Water esintileri bile hissediliyor. Fakat ağırlık olarak Polo Blue’yu anımsatıyor genel tarzı. Burada biraz daha soğuk bir turunçgil hissediliyor. Genel  olarak ortalama bir modern yaz parfümü olmuş. Fakat bence hala İssey Miyake Pour Homme kadar başarılı değil. Yurtdışındaki bazı parfüm platformlarında oldukça eleştiriliyor. Bence o kadar da başarısız değil. Özellikle genç arkadaşların sıcak yaz günlerinde ve deniz kenarında kullanımına çok uygun bir alternatif. Zaten ismi parfümü anlatıyor diyebilirim. Muhtemelen alıp kullanmayacağım. Ama kokusunun kötü olduğunu söylemeye hakkım yok. Yine de her zaman dediğim gibi denemeden almamak lazım.

Önemli olduğunu düşündüğüm bir  not daha ekleyeyim. Light Blue Pour Homme, uluslararası bağımsız parfüm organizasyonu FIFI tarafından 2008 yılının en iyi erkek parfümü seçilmiş.  

Kalıclığı benim tenimde fena değil. Parfümün en büyük sorunlarından birisi ise farkedilirliğinin düşük olması. Tene çok yakın kalıyor. Neredeyse hissedemiyorsunuz kokusunu. Neden bu kadar zayıf bir parfüme imza atılmış merak etmekteyim. Belki de ismiyle uyumlu olması içindir. Kim bilir. 30 yaş altı genç arkadaşlara daha çok uyacaktır. Tam bir yaz parfümü.

Artıları:
+ Başlangıcındaki turunçgil, limon ve meyveler gayet güzel.
+ Günümüzün modern hafif, ferah, akuatik ve meyvemsi parfümlerine bir örnek gibi adeta.

Eksileri:
- Orta notaları biraz fazla “diğer” parfümlere benziyor.
- Farkedilirliği düşük.
- Aşık olunacak yada hayatınızın parfümü olacak kadar bir özelliği yok.

Koku Güzelliği:10/6  Kalıcılık:10/6   Farkedilirlik:10/4