Lubin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Lubin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Eylül 2013 Cuma

Lubin - L'Eau Neuve (2007)



Lubin - L'Eau Neuve (2007)

1798 yılından itibaren parfümler üretiyor niş marka Lubin. Fransız devriminden hemen sonra kurulmuş olan marka, doğduğu Fransa'da aristokrasi sınıfına yönelik parfümler üretmişti. Tarihi parfüm evi de diyebiliriz Lubin için. Fakat uzun süredir uykudaydı denilebilir Lubin. 2005 yılında markayı yeniden diriltme çalışmaları kapsamında bir çok yeni parfüme imza atıldı. Bu tarihte piyasaya sürülen İdole, bir anlamda markanın en popüler parfümü denebilir. 2007 yılında piyasaya sürülen L'Eau Neuve, 1968 yılında çıkan Eau Neuve'un yeniden formüle edilmiş hali. Bakalım neler söylemişler parfümleri hakkında:

"L'Eau Neuve, Lubin tarafından 1968'de yaratıldığında Fransa'da genç nesil, burjuva eğilimlere karşı ayaklanıyordu. Bu enerjik gençlik kitlesi "kadın parfümleri" ile ilgilenmiyor, "Eaux Fraiches" diye yeni bir trend yükseliyor, geleneksel "eaux de cologne" de yeni bir dönüşüm gerçekleşiyordu. Bu parfümler önceki kolonyalara göre daha konsantredir ve ketum, gıcır gıcır, enerjik eklemelerle daha sert bir nitelik alırken şık olması sağlanmış, sürekliliği devam eden etki verilmiştir. Bu koku doğal içeriklerin yeniden keşfiyle vücut buldu. 18.yy'daki Fransız ve İtalyan parfümericilerin kuruluşunu sağlayan, özellikle Akdenize ait içeriklerin yeniden keşfedilmiş oldu.

Ancak Katmandu'dan San Francisco'ya kadar bu parfümü kullanan özgür ruhlu kadınların, Lubin'in Eau Neuve'sinin yalnızca yeni jenerasyon ve onun kurtuluşuna saygı duruşu değil, ayrıca 1798 de yaratılmış olan Eau de Lubin isimli Eau de Toilette'e övgü olduğu hakkında hiç bir fikirleri yoktu. Bu parfüm önce, o dönemin rafine bay ve bayanları arasında popüler olmuş, daha sonrada Fransa'nın son kraliçesi olan Marie Amelie ve İmparatoriçe Josephine'in favorisi haline gelmişti. Bu yan anlam, parfümü sadece daha doğal hale getirdi ve Eau Neuve parfümeriye anlam kazandırdı; yeni jenerasyonun imza kokularından biri haline geldi."


L'Eau Neuve, Fragrantica'da çiçeksi yeşil olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda eski/tozlu limonla karşılaştım. Biraz da turunçgiller ile aromatik otlar. 1980'lerin şipreleri gibi açılışa sahip. Biraz Eau Sauvage biraz Mouchoir de Monsieur biraz da Ralph Lauren - Safari. Eski tip, geleneksel yüksek kaliteli tozlu limon çok güzel diyebilirim. Üst notaları nefis. Orta kısma geçildiğinde limon geri plana çekiliyor. Onun yerine bir parça lavanta ve erkeksi sayılabilecek çiçekler sizi karşılıyor. Asıl sürprizi, şiprelerin vazgeçilmez öğesi meşe yosunu yapıyor. Artık günümüzün modern parfümlerinde rastlamadığımız meşe yosunu, orta kısımda lavanta ile birlikte baş rolde. Başlangıçtaki o ferah/taze hava olmasa da hala olgun ve rafine. Başlangıcı kadar ilgimi çekmese de güzel diyebilirim orta kısmı. Geçeyim sonlara. Alt notalarda odunsuluk neredeyse tek unsur haline geliyor. Azıcık paçuli ve plastiğimsi deri de hissediyorum. Fakat sıradan bir kapanış. Çok kaliteli ve enteresan değil. Sonları, bence parfümün en zayıf noktası.

Bir süredir bu kadar eski tarz şiprelere benzer parfüm kullanmamıştım. Hem şaşırdım hem de ne düşüneceğimi bilemedim. Çünkü parfümümüz yukarıda da belirttiğim üzere 2007 çıkışlı. Fakat kokusu 1980 hatta 70'lere götürüyor bizi. Bu anlamda çok ilginç bir zaman yolculuğu yaptırıyor size. Hele ki şipre severler için artık pek fazla yeni seçenek olmadığını düşünürsek.

L'Eau Neuve'un başlangıcı çok güzel. Aromatik otlar ve eski limon etkileyici. En ufak yapaylığa rastlanmıyor. Üst notalarını Penhaligon`s'un başarılı parfümü Blenheim Bouquet'e benzettim. Sanırım bu tür limon/turunçgil kokularını oldukça sevmeye başladım. Hatta üst notaları kendime en yakın bulduğum tarafı oldu. Orta kısımda devreye giren güçlü meşe yosunu ve lavanta parfümün ilk versiyonuna bir gönderme diye düşünüyorum. Malum, L'Eau Neuve, 1968 yılındaki Eau Neuve'ın yeniden yorumlanmış hali. Parfümün eski/nostaljik kokmasını da rahatlıkla buraya bağlayabiliriz. Fakat alt notalar için fazla olumlu şeyler söyleyemeyeceğim. Standart odunsu-deri kapanış daha güzel işlenebilirmiş. Kullanılan deride biraz yapaylık hissettim. Pek bana göre değil sonları.


L'Eau Neuve, 2000'li yıllardan 1900'lü yıllara mesaj adeta. Bir nostaljinin canlandırılması mı dersiniz yoksa tarihi binanın restore edilmesi mi dersiniz bilemem. Fakat başlangıcı dışında çok sevdiğimi söyleyemem. Zaten bu kadar meşe yosunu benim için fazla. Meşe yosununun ortaya çıkardığı eskilik hissini de bünyem yeterince kaldıramıyor. Kendimi eski dönemlerde yaşayan ve modern dünyaya ayak uyduramayan, ruhen araftaki kişiler gibi hissettiriyor.

Sonuç olarak belirli bir kalitenin üzerindeki kokusu bu tür aromatik şipre sevenlerin oldukça ilgisini çekecektir. Erkeksi yönünü özellikle vurgulamak isterim. Aristokrat, centilmenler kulübünün bir üyesi için tasarlanmış sanki L'Eau Neuve. Fakat enteresan şekilde bazı kaynaklarda kadın parfümü olarak gösterilmiş. Bence oldukça erkeksi yapısı var.

Lubin'in niş marka olduğunu ve parfümlerinin yüksek fiyatlara satıldığını hatırlatayım. Parfümün yeniden tasarımını Lucien Ferrero isimli burun yapmış. Dört mevsim kullanılabilecek gibi. Üst yaş gruplarını hedefliyor. 30 hatta 35 yaşın üzerindeki erkeklere tavsiye ederim.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantsop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Başlangıcı nefis.
+ Kaliteli ve rafine.

Eksileri:
- Sonlarını çok sevemedim.
- Fark ediliği zayıf.
- Fiyatı yüksek ve her yerde bulmak mümkün değil.

Koku Güzelliği:10/6.5

21 Nisan 2012 Cumartesi

Lubin – İdole (2005)


Lubin – İdole (2005) Markanın erkek parfümlerinden.

Dünya tarihinin dönüm noktalarından birisi diyebiliriz Fransız Devrimi için. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa kıtasında başlayan Aydınlanma düşüncesi, akla, deneye, pozitif bilimlere kapılarını açmıştı. Kilisenin halk ve devletin üzerindeki bunaltıcı etkisi kırılmaya başlamıştı. 1789 yılında ise insanlık tarihinin kırılma anlarından birisi yaşandı ve Fransa halkı kraliyete karşı isyan bayrağı açtı. Ve artık kralı tanımıyorlardı. Yayınladıkları “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi” ile adeta cumhuriyet rejiminin temelleri atılıyordu.

                   Fransız ihtilali sürecinde yayınlanan ve 17 maddeden oluşan İnsan Hakları Bildirisi. 

Dünyaya milliyetçilik akımının yayılmasını ve kökleşmesini sağlayan bu büyük devrimin merkezi Fransa da ise artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. İhtilalden sadece dokuz yıl sonra yani 1798’de Pierre François Lubin isimli bir adam sessiz sedasız kendini işini kurmaya karar verir. Lubin markasının temelleri Fransa’da işte böyle atılır. Yani karşımızda dünyanın en eski parfüm markalarından birisi var.


Fransa ve Avrupa yüksek sosyetesinin 1800’lü yıllardaki en çok tercih ettikleri marka olan Lubin, 1830’lu yıllarda Amerika kıtasına ihraç edilmeye başlandı. Böylece “küresel” diyebileceğimiz bir yapıya kavuştu. Bugün artık onlarca lüks markanın arasında kendisini çok fazla gösteremese de, Lubin’in tarihi Fransa cumhuriyet tarihi ile paralellik arz ediyor diyebiliriz.

Bu kısa bilgilenmeden sonra parfüme geçelim istiyorum. İdole, 2005 yılında piyasaya sürülmüş. Fragrantica’da odunsu-baharatlı olarak sınıflandırılmış. Başlangıcı için bol bol baharatlı diyebilirim. Aromatik baharatlar üst notalardan itibaren burnunuzu okşuyor. Karanfil benzeri baharatlara sanki biraz da nanemsi-mentol eşlik ediyor. Bu şekilde koku çok ilginç hale getirilmiş. Açılışını gayet başarılı buldum. O nanemsi koku üst notaları adeta “ferah” hale getirmiş. Çok keskin değil baharatlar. Sanki tropikal bir hava verilmiş. İlginç bir baharat kullanımı.


Orta notalara doğru baharatlar biraz daha geriye çekilirken neredeyse meyvemsi diyebileceğim tatlı portakal ekleniyor. Yani bu kısım aromatik baharatlar ve turunçgiller diyebilirim. Başlangıcı kadar güzel olmasa da yine de fena değil. Sonlara doğru ise bence parfümün en başarısız tarafı başlıyor. Baharatlar oldukça zayıflarken, deri başrole geçiyor. Fakat karmaşık, ayakları yere basmayan, ne koktuğu anlaşılmayan bir deri. Hafif sentetiklik mevcut. Sıradan ve sıkıcı. Alt notalarını sevmedim ne yazık ki.

İdole’nin başlangıcındaki tropikal baharatları biraz Czech & Speake – Cuba’ya benzettim. Bence parfümün en güzel ve ilgi çekici kısmı. Orta notalarını ise hafiften Serge Lutens – Feminite du Bois’e benzettim. Ama çok büyük benzerlikler var diyemem.


İdole genel olarak baharat merkezli bir parfüm bence. Zaten parfümün resmi tanıtımında da “Afrika’nın egzotik baharatlarından” bahsediliyor. Şişesinin kapağı da Afrika maskelerine benziyor. Bu anlamda Afrika’ya ve oranın egzotik baharatlarına bir gönderme var.

İdole genel olarak başarılı bir parfüm. Sonlardaki vasat deri kullanımını saymazsak, aromatik baharatlı kokuları sevenleri memnun edecek gibi görünüyor. Harikalar yaratmasa da kötü demek acımasızlık olur. Peki bir şişesi alınacak kadar “özel” mi? Muhtemelen hayır. İdole’nin niche parfüm olduğunu ve yüksek fiyatlara satıldığını düşünürsek, denemeden almak çok iyi bir fikir gibi görünmüyor. Ama bir parfüm meraklısı iseniz ve farklı bir baharat kullanımı deneyimi yaşamak isterseniz tavsiye edebilirim.

Parfümün tasarımını genellikle niche markalar için çalışan Olivia Giacobetti gerçekleştirmiş. Şişesinin tasarımı ise çok güzel. Afrika maskelerine benzeyen kapağı ile şişesi koleksiyonerlerinin oldukça ilgisini çekeceğe benziyor. Şişenin tasarımını Serge Mansau yapmış. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmak daha uygun olacaktır.

Artıları:
+ Başlangıcı gayet güzel.
+ İlginç bir baharat kullanımı var.

Eksileri:
- Son kısmını sevmedim.
- Deri temasının kullanılması daha özenli olabilirmiş.
- Her yerde bulmak zor. Fiyatı da yüksek.

Koku Güzelliği:10/7