Montale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Montale etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Aralık 2022 Perşembe

Montale – Roses Elixir (2010)

Montale’nin kadın parfümlerinden Roses Elixir, markanın yıllar içinde oluşturduğu tuhaf estetiği çağrıştırıyor: Güllü misk.

Montale parfümlerinin neredeyse değişmez notaları gül ve oud çoğu eserde büyük yer kaplar. Bu iki temayı genellikle burnu zorlayan saldırganlıkta ve algıları şaşırtan özensizlikte sunar. Bu anlamda Roses Elixir de tipik Montale parfümüdür ve denemeden alınması asla tavsiye edilmez.

Bizzat Montale’nin, Roses Elixir’i manyetik gül olarak tanımlaması tabii ki abartılıdır. Resmi olarak açıklanan notalarında çilek yaprakları, yasemin, amber, portakal çiçeği, misk ve vanilya görülüyor. Bu notalardan gül, çilek, yasemin ve misk ön planda diyebilirim.

Roses Elixir baştan sona kadar düz çizgide ilerleyen meyveli-çiçekli temaya sahip. Gül ve çileğin birleşimi rafinelikten uzak ve yapay hissettiriyor. Yasemin geri planda kadınsı vurguyu arttırıyor. Sonlarda tabii ki bu tür parfümlerin değişmez üyesi misk yerini alıyor.

Gül ve çileğin birleşimi güzel fikir ve bunu yüksek kaliteyle yapabilen pek örnek yok. Montale bu alana her zaman ki özensizliği ve aceleciliğiyle girmiş. Parfümdeki burun tırmalayan çiçeksilik bir süre sonra baş ağrısı yapmaya doğru evriliyor. Kompozisyonun geneli ultra kadınsı ve bir erkek için hafiften bıktırıcı. Kalite hissiyatı böylesi niş marka için düşük. Performansıysa tatminkar.

Eğer Christian Dior’un ünlü Miss Dior’unu seviyorsanız ilginizi çekebilir. Miss Dior’un çiçekleri Roses Elixir’deki kullanıma oldukça benziyor.

Bu yapay, canlı ve pozitif arkadaş, çok kalıcı ve etrafa yayılım anlamında ortalama seviyede geziniyor. Eau de Parfum formunda. Serin ilkbahar döneminde iyi iş çıkarabilir. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

6 Ekim 2021 Çarşamba

Montale – Intense Roses Musk (2015)

“Montale’nin tüm zamanların klasik kokularından birinin yoğunlaştırılmış versiyonu olan Intense Roses Musk, şehvetli, değerli misk ile zarif bir şekilde uyumlu gül buketi içerir. Derin, sıcak amber ve yoğun seksi yasemin dokunuşuyla vurgulanan bu özel ekstrait versiyon, zarif, güçlü ve uzun ömürlü yayılıma sahiptir.”

Montale’nin internet sitesindeki bu cümleler, Intense Roses Musk’un, markanın önem verdiği parfümlerden Roses Musk’un devam kokusu olduğunu anlatıyor. Intense kelimesiyle, parfümler dünyasında neyin kast edildiğini artık biliyoruz. Intense Roses Musk’un Extrait formunda olması, onun iddiasını ortaya koyduğunu gösteriyor.

Parfümün açılışı canlı, dinamik ve kadınsı gül kokusuyla gerçekleşiyor. İlk dakikalarda etrafa uçuşan gül, yeni nesil modern şekerli gül parfümlerini çağrıştırıyor. Orta bölümde gülün ağırlığı daha da artıyor. Tatlılığı artan güle, beyaz çiçekler eşlik ediyor. Açıklanan notalarındaki yaseminin, orta bölümden itibaren kendisini gösterdiğini söyleyebilirim. Sonlarda büyük değişim olmuyor. Gül suyu hatta öd ağacını anımsatan miskli kırmızı gül teması, son saatlere imzasını atıyor.

Güzel başlayan, ilerleyen saatlerde ağır Montale tarzı tatlı gül kokusuna dönüşen Intense Roses Musk, kıyafet üzerinde alt notalarında öd ağacının güle yakın kullanımını akla getiriyor. Ten üzerinde değil de kıyafette daha hoş duruyor. Genel Montale yapısına sahip ve çok derin kokmuyor. Tek düze ilerliyor ve gül sularını anımsatıyor.

Bir başka Montale ve bir başka bu fiyata değer mi tartışmasına daha girmeye gerek yok. Intense Roses Musk, oldukça güçlü ve yoğun karaktere sahip. Bileğinize sıktığınızda adeta yağlı bir tabaka kalıyor teninizde. Parfümün yüksek konsantrasyona sahip olduğu belli. Kalıcılığı çok iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz üzerinde. Anlaşılacağı üzere güçlü bir parfüm. Eğer kokunuzu etrafa duyurmak istiyorsanız muhtemelen doğru seçeneklerden birisi.

Oysa kokusal anlamda yine bir Montale klasiği diyebilirim. Gül kullanımı özensiz ve yapaylığa yakın. Montale’nin çoğu parfümü gül kokar ve hemen hemen hepsi birbirini andırır. Aralarında küçük farklar vardır. Yine bu hissi yaşıyorum. Ağır ve Arabik gül kullanımı herkese göre olmayabilir. Sevmesi ve kullanması kolay sayılamayacak bir eser. Denemeden almak tabii ki iyi fikir değil.

Bu parfümle Montale’nin Ortadoğu pazarını hedeflediğini düşünüyorum. Bizim gibi gül kokularının içinde büyümüş insanlar için çok özel değil Intense Roses Musk. Neredeyse yağlımsı gül kullanımıyla kadınlara yakın durduğu açık. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış. Sonbahar-kış kullanıma uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

30 Aralık 2019 Pazartesi

Montale - Aoud Queen Roses

Yine kulaklıktan gelen, zihnimde uçuşan ritmler ve The Cure’un solisti Robert Smith’in eşsiz sesiyle amaçsızca dans edesi geliyor insanın… Oysa The Cure wikipedia’ya göre gotik rock gurubu, asla dans müzik yapmıyorlar. Ve ne tesadüf ki Friday I’m in Love’u dinliyorum hem de gri ve soğuk cuma günü. Bu şarkı kesinlikle gotik değil, hayat enerjisi aşılıyor:

Pazartesi maviyse umurumda değil
Salı griyse ve çarşamba da öyleyse
Perşembe seninle ilgilenmiyorum
Bugün Cuma, ben aşığım

Geçtiğimiz haftalarda az takipçili ama havalı 🙂 instagram hesabımda bir parfümsever arkadaşımız, ara ara dinlediğim müzikleri de paylaşmamı istemeseydi bu yazının başlangıcı muhtemelen şöyle olacaktı:

“2019 yılının sonları itibariyle 140’a yakın parfüme imza atan Montale niş parfümevi, onlarca Aoud isimli parfümünün ardından büyük bir sürpriz yaparak Aoud Queen Roses isimli sıradışı esere imza atmış!”

Her makul parfümsever gibi Montale’nin Aoud’la başlayan parfümlerini saymayı bırakmış birisi olarak Queen Roses ile karşıma nasıl koku formu çıkacağını tahmin ediyordum: Gül ve Öd ağacı.

Çılgınca saldırgan ve batı insanının zihin/algı/hissayat/duygu dünyasını sarsmak için üretim yaptığını düşünmeye başladığım Montale’nin Aoud Queen Roses’ine tabii ki bir doğu zihin dünyasına sahip birisi olarak önyargılı yaklaştığımı saklayamam. İyi de hangimizin önyargıları yok ki?

Her ne kadar üst paragraftaki teorimi çürütse de Montale’nin internet sitesinde Aoud Queen Roses’ın Gine’den gelen hibiskus çiçeği ve Grasse ile Arabistan’dan gelen gülle karıştırılarak oluşturulduğundan bahsedilmiş. Son tanıtım cümlesi tabii ki çarpıcı seçilmiş: “Doğu Prensesine layık bir öd.”

Sorun değil, teoriler ve komplolar çürütülmek içindir. Aoud Queen Roses’ın açılışı adeta Montale klasiğiyle imzalanmış: “Eczane deposu gibi kokan acımsı ve kuru öd ağacının yanında konumlanmış attarımsı, hacı yağımsı güçlü ve agresif gül. İlk saniyeler ve dakikalar, milyonlarca Montale parfümündeki gibi. Bu koku patetizmine zavallı burnum alışık ama hayatında ilk defa Montale parfümü kullanan masum ve deneyimsiz kokusever Selda hanım (Bu parfümü bana yolladığı için teşekkür ederim) gibi, fenalık geçirme aşamasına gelebilirsiniz. Mümkünse üst notaları, bir üniversite hastanesinin acil servisinin yakınlarında koklayın, ne olur ne olmaz.

Orta bölümü var mı bu parfümün bilemiyorum ama öd ağacının geriye çekilmesiyle kıpkırmızı güzel, ağır, karanlık ve gerçekçi gül/gül yaprağı temasına belli belirsiz eşlik eden sıcak baharatın (ilginç şekilde gül soğuk ve serin kokuyor) dışında leziz kırmızı meyveler var mı yoksa kimi yorumcuların kırmızı şaraba benzettiği akor nedir emin değil. Çünkü o bir Montale parfümü, onu koklarken çoğu zaman hangi notayı içinize çektiğinizi tahmin edemiyorsunuz.

Son kısımlar, üst-orta bölümle paralel ilerliyor. Büyük değişim yaşanmayan kapanışta, vahşi bir atın uysallaşıp, evcilleştiğini düşündürtüyor Aoud Queen Roses. Her bitişin ruhlarda bıraktığı hüzün, onun alt notalarında da var.

Açıklanan notalarında paçuli, öd ağacı, hibiskus, gül ve deri varmış Aoud Queen Roses’ın. Baskın deri hissedilmese de geri planda kalmayı tercih eden deriye benzemeyen deri kullanımıyla (ünlü Aoud Leather’ı hatırlayalım) yine kendisine özgü format geliştirmiş galiba Pierre Montale. Sonuç olarak parfümün ana temasını baskın kırmızı gül, öd ağacı ve misk oluşturuyor. Yine koyu yine ilacımsı yine sert yine kullanması zor yine sanatsal yine Arap-Ortadoğu coğrafyasına göz kırpan yine günlük hayatın akışına uyamayacak yine agresif yine çarpıcı bir gül-öd parfümü gelmiş Montale’den.

İsminden (Queen) ve kokusundan (feminen sayılabilecek gül) kadın parfümü olduğunu anladığımız Aoud Queen Roses, benim gibi çoğu kokuyu uniseks kategoriye çekmeye çalışan faniye bile dişil geldi. Hele ki onu bol bol üzerime sıkıp, soğuk ve karanlık sokaklarda ellerim ceplerimde yürürken, bir taraftan sokak kedilerine selam verip diğer taraftan şapkası kürklü montumdan yayılan efemine notalar, kendimi tedirgin hissetmeme sebep olmadı desem yalan olur. Yine de her şeye rağmen günlerden cuma gecesi ve The Cure’un Friday I’m in Love şarkısında söylediği gibi:

Pazartesi maviyse umurumda değil
Salı griyse ve çarşamba da öyleyse
Perşembe seninle ilgilenmiyorum
Bugün Cuma, ben aşığım

Çalışkan parfümör Pierre Montale’nin paletinden çıkan Aoud Queen Roses, tam bir kış canavarı. Havanın 5 derecenin altına düştüğü günlerde onu kullanmanın çok daha iyi sonuç verdiğini deneyimleyerek öğrendim, sıcak ofis ortamındaysa şaşırıp kaldı Aoud Queen Roses. On sekiz yaşındaki kız arkadaşları sahnenin gerisine alalım çünkü Aoud Queen Roses, kraliçelere ve orta yaş gurubu kadınlara uyacaktır.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Haziran 2018 Cumartesi

Montale – Nepal Aoud (2014)

Montale’nin 2014 çıkışlı parfümü Nepal Aoud’un ismi ne kadar da şaşırtıcı. Oysa ki bir Montale parfümünde karşımıza en son çıkacak kelimedir Oud! Evet, bakmayın dalga geçtiğime, yine bir Montale ve yine bir öd teması bizlerle. Bay Pierre bu sefer bizi Nepal’e götürmek istiyor anlaşılan. E o zaman gidelim bakalım.

Montale’nin internet sitesine göre küçük hindistan cevizinden tutun da safrana, oradan Bulgar gülüne geçip, amber, deri, beyaz misk ve vanilya notalarına kadar olmayan yok neredeyse içeriğinde. İsminden de anlaşılacağı üzere Montale’nin Aoud serisine ait Nepal Aoud, odunsu oryantal tarza yakın duruyor gibi. O zaman geçelim detaylara.

Parfümün açılışı tatlı safranla gerçekleşiyor. Hemen hemen hiçbir safran parfümüne alışamayan burnum buradaki safranı da sevemedi. Başlangıcı hiç bana göre değil. Orta bölümde tatlı safrana öd ağacı ekleniyor ki buradaki verilişi her zaman karşımıza çıkan güllü tarza yakın değil. Nasıl tanımlayacağımı bilemediğim için kimi Montale parfümlerindeki ödün verilişini çamaşır suyuna benzetirim. Buradaki ödün kullanılışı da aynı o çamaşır suyu hissini bana veriyor. Kapanışta tatlı ve pudralı vanilya etkili oluyor. Bir vanilya sever olarak beni bile kendisine çekemedi alt notalardaki vanilya. Misk tabii ki yerini almış durumda son bölümde.

Nepal Aoud, safranlı vanilya parfümüne benziyor. Buradaki öd, gülümsü değil de daha miskli ve kuru verilmiş. Birçok Montale parfümünde rastladığımız o baskın kırmızı gül genel kompozisyonda yer bulamamış. Nepal Aoud’da öd yerine safran öne çıkarılmış sanki. Onun safkan bir öd parfümü olduğunu düşünüp alım planı yapıyorsanız durum pek öyle değil.

Nepal Aoud’de, genel olarak Montale’nin o garip ve anlatması zor koku formlarından birisi daha kullanılmış. Montale’nin çoğu parfümünü bir şeylere benzetiyorsunuz ama ne olduğunu kesinlikle bulamıyorsunuz. En azından benim için durum böyle. Nepal Aoud, yumuşak ve saldırgan olmayan, hafiften kadınsı, oldukça tatlı safran-öd-vanilya parfümüne benzese de farklı tanım önerileri olan kokuseverleri dinlemek isterim. Kimi kullanıcılar deriden bahsediyor ama bence bariz deri teması en azından üst perdede bulunmuyor.

Düz çizgide ilerleyen, pek derinliği olmayan, koku güzelliği anlamında herkesin sevemeyeceği, güvenli sayılamayacak klasik bir Montale parfümüyle karşı karşıyayız. Montale’nin en meşhur parfümü Black Aoud’un bile denemeden alınmaması gerektiğini tavsiye eden Parfüm Merakı’nı dinleyin ve Nepal Aoud’u en az birkaç defa kullandıktan sonra alım kararınızı verin.

Fotoğraf parfumo sitesinden alınmıştır.

Nepal Aoud’un şişesinin rengi beyaz ki kesinlikle doğru seçim. Eğer bu parfümü bir renge benzetecek olsam rahatlıkla beyaza benzetirdim. Montale’nin birçok parfümündeki koyu-karanlık hava Nepal Aoud’da bulunmuyor. Oysa ismindeki Nepal vurgusu işin içine bir parça gizem katmak için kullanılmış sanki fakat koku anlamında gayet açık ve temiz koku formu kullanılmış.

Diğer Montale parfümleri gibi Nepal Aoud’u de Pierre Montale tasarlamış. EDP konsantrasyonunda. Kalıcılığı idare eder. Etrafa yayılımı, bazı Montale parfümlerindeki saldırganlıktan uzak. Uysal ve sakin bir parfüm Nepal Aoud. Genç arkadaşlardan ziyade otuz yaş üzeri, pudra seven hanımefendilere önerebilirim. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Yaz sıcaklarında rahatsız edici olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

14 Ekim 2017 Cumartesi

Montale – Intense Pepper (2014)

Peru’dan pembe biber, Madagaskar’dan karabiber, Malezya’dan öd ağacı ve hazsal sedir ağacı (o ne yahu) ve değerli amberin karışımı olarak sunulmuş Montale’nin Intense Pepper’i. Maşallah Birleşmiş Milletler gibi parfüm Intense Pepper! Hazsal sedir ağacı nasıl oluyor ki o da ayrı konu?

2014 çıkışlı Intense Pepper, resmi tanıtımını bir kenara bırakacak olursam, ilk anda ismindeki bibere odaklıyorum ister istemez. Adındaki biberin keskinliği ve yoğunluğu acaba kokuya ne kadar yansımış diye düşünürken, ilgimi çekiveriyor bu arkadaş. Parfümlerde güzel verilmiş karabiberi seviyorum. Bakalım Intense Pepper’de nasıl verilmiş biber teması.

Parfümün açılışı buruk ve hüzünlü sayılabilecek olgun limonla gerçekleşiyor. Aromatik otların eşlik ettiği limon, eski klasikleri anımsatıyor. Açılışını sonbaharın ısıtmayan güneşinin verdiği o garip hisse benzetiyorum. Başlangıcını sevdim. Orta kısımda beklenen durum gerçekleşiyor ve karabiber parfüme nüfuz etmeye başlıyor. Kaliteli verilmiş karabiber ile limonun karışımı hiç fena değil. Tabii sadece karabiber değil bence biraz kimyon da var orta kısımda. Kapanışta limonlu baharatlar devam ediyor. Bir parça yumuşak odunsular kompozisyonu tamamlıyor.

Intense Pepper, 1980’li yılların erkeksi şiprelerinin açılışındaki o hafiften mayhoş, parlak ve canlı olmayan ama ferah limona benziyor. Parfümün tanıtımında bahsedilmemiş ama biraz aromatik otlar da var gibi. Herkesin sevemeyeceğini düşündüğüm üst notalardaki limonu sevdim. Orta kısımda limona destek veren baharatlar hem uyumlu hem de kendilerini göstermenin peşinde. Yoğun ya da keskin sayılamayacak kimyon-karabiber ikilisinin turunçgillerle uyumu başarılı. Ve son kısımda büyük değişim olmuyor. Kapanıştaki sedir ağacı bir parça sıradan denebilir.

Intense Pepper, garip şekilde ferah sayılabilecek bibersi limon gibi kokuyor ama yaz sıcaklarında baharatın rahatsız edeceği açık, kışın ise kokunun bir parça ferah kaçacağı varsayılabilir. Yani kullanım dönemi dar bir parfüme benziyor. Serin ilkbahar-sonbahar için gayet uygun bence.

Intense Pepper’i ilk kullandığım andan itibaren bir parfüme çok benzettiğimi fark ettim. Kimi yorumcuların Bentley – Infinite Rush’a benzettiklerini gördüm ve hak verdim. Genel kokusu gerçekten benziyor ama tabii Intense Pepper daha kaliteli, güçlü ve güzel kokuyor. Fakat zihnim beni yanıltmıyorsa bir başka parfüme daha çok benzettim o da Cartier’in ünlü Declaration’ı. Jean Claude Ellena’nın nefis ve kafa karıştırıcı parfümü Declaration’dan etkilendi mi acaba Pierre Montale Intense Pepper’i oluştururken? Neden olmasın.

Sonuç olarak herkesin ilgisini çekmeyecek ama beni tavlayabilen bir eser Intense Pepper. Şunu da söyleyeyim ki derinliği olmayan, tekdüze devam ediyor. O üzerimdeyken ilginç bir hüzün hissediyorum. Kokusu ara ara burnuma geldikçe etrafa bakınıyorum nereden geliyor bu tanıdık aroma diye ama sonra aklıma geliyor. Hani bazı parfümler ya da şarkılar veyahut filmler vardır. Çok popüler değildir, çoğu kişi ilgisiz kalır, gerilerde bir yerlerde kendilerini sevecek kişiyi bekler adeta. Belki de Intense Pepper öyle bir parfümdür. Sebebini anlayamadığım şekilde zihnimde bir yerlere dokunuyor ama acaba nereye?

EDP formundaki Intense Pepper’in kalıcılığı iyi, fark edilirliği fena değil. Bir parça erkek kullanımına yakın sanki. Fazlaca tematik kokmuyor yani günlük kullanıma uyabilecek bir arkadaş. Ofis kullanımına bile hayır demeyecektir Intense Pepper. Yaş olaraksa otuz ve üzerindeki erkeklere yakışacağını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

2 Nisan 2017 Pazar

Montale – Black Aoud (2006)

Muhtemelen dört yıl önce, ilk Montale parfümü deneyimini yaşamıştım. O zamanlar bu kadar fazla niş parfümevi ve böylesine parfüm çeşitliliği olmadığını düşünürsek, Montale, Creed ile birlikte en popüler markalardan birisi olma yolunda ilerliyordu. 2003 yılında kurulduğu belirtilen Montale’nin, 2006 çıkışlı parfümü Black Aoud, hiç şüphesiz ki markanın yıldızıydı. Neredeyse bütün parfüm platformlarında adından söz ettiren Black Aoud, 2017 yılında bile hala markanın en bilinen kokusu olarak geçiyor.

Parfüm dünyasına yeni yeni merak saldığım o zamanlarda Black Aoud’u epey kullanmış ve hakkında bir kaç şey de karalamıştım. Aradan geçen zaman içinde tekrardan kullanmak istedim Black Aoud’u. Bakalım Montale’nin göz bebeği Black Aoud ile ilgili fikirlerim ne kadar değişmiş.

Kendi sitelerinde Black Aoud’u “İkonik Montale” olarak tanıtmışlar. Aslında Black Aoud’un 1993 yılında ilk defa tasarlandığından bahsetmişler. “Gerçek oryantal koku deneyimi” olarak Pierre Montale’nin kompozisyonu oluşturduğunu belirtmişler.

Black Aoud’un açılışı yoğun öd esansıyla gerçekleşiyor. Plastiğimsi ve yapay öd ağacına ilerleyen dakikalarda safran ve kırmızı gül eşlik etmeye başlıyor. Gülün, neredeyse baharatlı ve sıcak verilişini beğendim ama aynı şeyi öd ağacı için söyleyemeyeceğim. Son kısımda gül-öd ikilisine misk katılıyor ve parti bitiyor.

buyuk aoud yen en

Genellikle uzun uzadıya yer verdiğim nota incelemesi bu sefer kısa sürüyor çünkü Black Aoud, detaylı ve zengin kokmuyor. Tek düze ilerleyen, neredeyse hiç değişmeyen, sürpriz yapmayan ve derinliği olmayan bir eser. Karanlık ve koyu öd-gül ikilisini merkeze alan Black Aoud, kalite anlamındaysa beni asla tatmin edemiyor.

Safranlı, ödlü, güllü, miskli bir parfüm Black Aoud. Başka da bir numarası yok. Öd ağacının kullanımı bakımından ve genel yapısı anlamında diğer Montale parfümlerine benziyor Black Aoud. Koku güzelliği anlamında çok daha hoş öd temalı parfümlerle tanıştım. Bu anlamda Black Aoud’un pek bana göre olmadığını bir kere daha anlıyorum. Sebebi şu…

Belki de yanlış bir tanımlama ama bu tür yapay kuru öd notasını çamaşır sularına benzetiyorum çoğu zaman. Oldukça rahatsız eder beni çamaşır suyu kokusu ve Black Aoud ne yazık ki benim için kırmızı alarm derecesinde saldırgan ve yapay. Öd kullanımı sert ve kaba. Evet, sanırım bu yazının özeti bir önceki satırdaki iki kelime: Sert ve kaba. Ve zaman zaman baş ağrısı da yaptı bünyemde Black Aoud.

Öd temalı parfümlerin atalarından sayılan ve 2006 yılı için gayet cesur ve iddialı bir koku formu olan Black Aoud, 2017 yılı için bence gayet vasat ve tahammül edilmesi zor. Anlıyorum ki Black Aoud ile yıldızımız barışamayacak. Aradan geçen yıllarda bu durumu değiştiremiyor.

hed aoud yen

Yine de niş parfümlere ve özelde öd temasına meraklıysanız, Black Aoud, alınmasa bile denenmesi gereken bir arkadaş. Sadece Montale’nin değil, niş parfümcülüğün önder isimlerinden birisi. Almadan önce mutlaka denemenizi öneririm çünkü herkesin sevebileceği gibi değil. Arap-Ortadoğu dünyasına daha yakın tarzının olduğunu ve günlük kullanımda konforlu olmayacağını aklınızın bir köşesinde tutun.

Bu parfümü kimler mi kullanır? Dubai’nin orta sınıfına ait kimseler. Ülkemizden örnek vermem gerekirse, artık torun torba sahibi olmuş cami eşrafından amcalar. Muhtemelen cemaat liderleri de sevecektir Black Aoud’u. Cübbeli Ahmet Hoca veya Adnan Hoca neden kullanmasın 🙂

EDP formundaki Black Aoud için kimi kullanıcıların reformülasyona uğradığına dair iddialar ciddiye alınabilir. Eskiden de performansı çok güçlüydü, şimdi de hiç fena değil. Saldırgan tarzını dikkate alıp, fazla kullanmamanızı öneririm yoksa hem sizin hem de etraftaki kişiler için rahatsız edici olabilir. Kalıcılığı yeterli. Bence erkek kullanımına daha yakın. Tam bir kış parfümü. Sıcak ve ılık havalarda kullanmanızı önermem. Genç arkadaşlardan ziyade yirmi beş hatta otuz yaş üzeri kişilere önerebilirim. Kokusunu, markanın sahibi ve kurucusu Pierre Montale tasarlamış.

hava aoud yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

24 Ekim 2015 Cumartesi

Montale – Dark Aoud (2011)


Montale – Dark Aoud (2011)

Her türlü öd parfümüne her türlü ismi verebilen Montale’in çalışma şeklini ilginç bulurum. Öd ağacını farklı notalarla birleştirip farklı kombinasyonlara ulaşmaya çalışıyor belki de Pierre Montale. Parfümlerinin kalitelerine çok önem vermiyor gibi görülüyor dışarıdan. Amaç olabildiğince çok koku piyasaya sürüp, pastadan pay almak mı acaba? Fakat niş parfüm sektöründe işler bu kadar kolay mı?

Kendisini niş parfüm kulvarında gördüğünü zannettiğim Montale’in çoğu parfümündeki özensizlik ve aceleye getirilmişlik hissiyatı, onların oluşturmaya çalıştığı tipolojiye uygun olabilir. Şimdiye kadar denediğim/kullandığım on dört Montale parfümünün bende derin etkiler yaratmadığını söyleyebilirim. Dark Aoud’u da kullanım döneminde büyük beklentilere kapılmadım. Onun içindir ki sonuç şaşırtıcı olmadı.

2011 yılı çıkışlı olduğunu sandığımız Dark Aoud, yurt dışı merkezli platformlarda hakkında epey şey söylenen arkadaşlardan birisi. Kendi sitelerinde “Around The Aoud” serisine ait olarak gösterilmiş. Karanlık ve yoğun öd temasının bir çeşidi olduğu belirtilmiş Dark Aoud’un. Ayrıca içeriğindeki ihtişamlı sandal ağacının, Asya ormanlarının derinliklerinden geldiği söylenmiş ki, Dark Aoud’un sandal ağacını merkeze aldığı resmi olarak açıklanmış.


Dark Aoud’un başlangıcı ağır, garip, rahatsız edici ve irkiltici deri ile gerçekleşiyor. Karanlık sayılabilecek üst notalar ayakkabı boyalarını ya da yeni deri çantaları hatırlatıyor. Kabullenilmesi zor deriye, nane, hastane gibi kokan öd ve yumuşak sayılabilecek sandal ağacı eşlik ediyor orta kısma doğru. Başlangıçtaki sertliğe nazaran daha yumuşak orta bölüm benim için hala konforlu değil. Neyse ki son bölüm güzel. Kapanışta deri yok, sandal ağacı yok, öd yok. Alt notalarda hoş bir tütsü ortaya çıkıyor. Azıcık da vetiver var. Hatta kuru baharatlar bile olabilir. Son bölüm yapaylıktan uzak, sakin ve başlangıcı kadar karanlık değil.

Dark Aoud, üst ve orta kısımda rahatsız edici olabilmeyi başarıyor. Sonlardaysa hiçbir şey olmamış gibi güzel yüzünü size gösteriyor. Başlangıçta acı çektiriyor, kapanıştaysa bütün günahlarını unutturmaya çalışan bir günahkar rolünü oynuyor belki de. O, şeytani bir patavatsızlıkla, cüretkarlıkla başlıyor, dervişvari sakinlikle son buluyor.

Kimileri onun için kötü çocuk karakterli diyor ki haklılar. Hayvansallığı andıran deriye meylettiğini düşünüyorum Dark Aoud’un. Kimseyi kaale almayan serseri gibi davranıyor. Deri-öd ikilisi kirli verilmiş. Bazı yorumcular onda kullanılan ödün hastane-ilaç gibi koktuğunu vurgulamış. Haksız sayılmazlar. Zaten Montale’in bu tür öd kullanımına sıkça rastlıyoruz. Onun için sürpriz olmadı benim için fakat alışık olmayanlara küçük çaplı şok yaşatabilir. Sandal ağacı ise arayı bulmaya çalışan uyumlu anne figürü gibi. Sonlardaki tütsü ise yapaylık barındırmıyor ve bana göre parfümün en güzel kısmını oluşturuyor.


Demem o ki, zor bir parfüm Dark Aoud. Sevmesi zor, kullanması zor, etraftaki insanların beğenmesi zor, övgüler almanız zor. Uç bir deneme. Tuhaf bir yapaylık vaat ediyor. Aynı zamanda kaba ve erkeksi. Kimi yerlerde uniseks olarak sunulduğunu gördüğümde hafiften gülümsedim. Kadın kullanımı için uygun görünmüyor.

Bu tür kokulara çok ilgim olmadığı için, onu kullanmaktan zevk aldığımı söyleyemem. Eğer bu tür sert ve zorlayıcı kokuları seviyorsanız denemenizde fayda var. Onun dışında denemeseniz büyük kaybınız olmayacaktır, merak etmeyesiniz.

EDP formunda Dark Aoud. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek fakat kısa süre sonra tene yakın kalmaya başlıyor. Sonbahar hatta kış mevsiminde kullanılmalı. Yaş isteyen yapısının olduğunu söylemem gerekiyor. Genç delikanlı kokusu değil. Aman dikkat.

Koku Güzelliği:10/6

29 Haziran 2015 Pazartesi

Montale – Royal Aoud


Montale – Royal Aoud

Derviş: Hasan, seni bekliyordum.
Hasan: Beni mi bekliyordun?
Derviş: Evet, ölümüme şahit olman için.
Hasan: Neden ben? Ölümden öyle çok korkarım ki.
Derviş: Biliyorum. "Anne rahminin karanlığındaki bebeğe dışarıda aydınlık dünya var deseler... Yüce dağları, çağlayan ırmakları, muntazam denizleri, engebeli düzlükleri, çiçek açan muhteşem bahçeleri, yıldızlarla dolu semayı ve parlayan güneşiyle tüm bu güzellikleri bildiğin halde karanlıkta kapalı kalmaya devam etmek ister misin? desen. Dünyanın tüm bu muhteşemliğine rağmen, sen burada karanlıklar arasındasın… ” desen. Doğmamış çocuk, bu ihtişam hakkında hiçbir şey bilmez, duysa da hiçbirine inanmazdı. Tıpkı bizim yaşarken, ölümü anlayamayacağımız gibi. İşte bu yüzden ölümden korkarız. Gitmeyi istemeyiz, ne olacağını bilmeyiz. Ama günü gelince hepimiz gideceğiz.
Hasan: Ama ölüm aydınlık olamaz. Çünkü o her şeyin sonu.
Derviş: Ölüm nasıl olur da başlangıcı olmayan bir şeyin sonu olabilir. Hasan, güzel oğlum. Düğün gecemde kederli olma.
Hasan: Düğün gecen mi?
Derviş: Evet, nihayet ebediyetle evleniyorum. Şimdi beni yalnız bırak. Dönünce üstümü kumla örtersin.

Saatin gece yarısına yaklaştığı dakikalarda, arkamdaki azıcık ışık veren gece lambasının eşliğinde izliyordum Bab'Aziz filmini. Yukarıdaki replikler, filmin son sahnesine aitti. Uçsuz bucaksız çölde, nerede olacağı bilinmeyen dervişlerin toplantısına gitmeye çalışan kör bir derviş ve onun küçük torunuyla yaptığı yolculuğu anlatıyor film. Aslında hepimizin hayatının doksan altı dakikalık bir özeti Bab'Aziz filmi. Bir yerlere gitmiyor muyuz ömür yolculuğumuzda? Gittiğimiz yollar farklı olsa da ulaşacağımız yer aynı olmayacak mı?


Tunuslu ünlü yönetmen Nacer Khemir'in sinema tarihine adını yazdırdığı bu film, aslında bir üçlemenin sonuncusu. Patavatsızlık yaparak bu üçlemenin son filminden başlıyorum izlemeye. Tabii filmin asıl önemli tarafı tasavvuf düşüncesinin işlenmesiydi. Son yıllarda ismi şiddetle anılan ve aslında barış dini olan İslam'ın mistik ve derin tarafını sunuyordu Bab'Aziz bize.

Bu ilginç filmi seyrederken, üzerimden filmin uhreviliğe benzer bir koku yayılıyordu. Karanlık, koyu, zıtlıkların buluşması gibi bir koku. İsminde kraliyet vurgusu olan bir parfüm. Ayrıca Arapların kadim öd ağacına vurgu yapan bir deneme. Montale'in Royal Aoud'undan bahsediyorum dostlar.

Filmler ile parfümler arasında nasıl bir ilişki kurulabilir emin değilim. Sinema dünyasının, parfüm evreniyle azıcık da olsa ilgisini bulmak, şüphesiz kuramcıların işi. Fakat Bab'Aziz filmini izlerken, üzerimdeki Royal Aoud'den yayılan gizemli ve soyut koku, kendimi o filmin setinde gibi hissetmemi sağladı. Zaten Montale'in amacı bu değil mi? Arap ve Orta Doğu merkezli kokuları tecrübe etmemizi, ruhumuzun derinliklerinde hissetmemizi sağlamak olamaz mı?


Royal Aoud, markanın "Around the Aoud" serisinin üyesi olarak sunulmuş. Kamkat (Kumqat), greyfurt, ferah Andira ağacı, Hindistan baharatları ve öd notalarından oluştuğu vurgulanmış. Royal Aoud'un başlangıcı şimdiye kadar karşılaştığım en garip turunçgil kullanımına sahip. Tozlu, topraksı neredeyse paçuli tadında turunçgillere muhtemelen kamkat meyvesi eşlik ediyor. İlk kullandığım zaman zihnimi allak bulak eden bu turunçgilleri oralete benzetmiştim. Artık geri planda tozlu meyveleri algılıyorum. Çok ferah turunçgillerden bahsettiğimi sanmayın. Ferah değil ama serin hatta soğuk turunçgil-egzotik meyve kullanıma sahip. İlk seferler alışamadığım üst notaları ilerleyen günlerde sevdim. Orta kısma geçildiğinde değişim büyük. Orta bölümde geriden adeta kara delik gibi gelen koyu, kasvetli ve hayvansallık sınırında dolaşan deri, algıları epey zorluyor. Sert ve vahşi deri, açıklanan notalarında görünmese de eminim var. Karşılaşabileceğiniz en kuru, acımasız deri kullanımlarından birisine sahip. Kimi zaman ayakkabı boyalarını bile hatırlatıyor. Deriye tozlu sayılabilecek öd destek veriyor ama başrolde değil çoğu zaman. Sevmesi zor orta bölüm gizemli ve uçlarda. Sonlar kısımda biraz yumuşuyor kokusu. Misk destekli odunsu notalar var sanki. Ama alt notalarda koku silikleşiyor ve neredeyse hissedilemiyor. Orta kısma göre çok daha kabul edilebilir kapanışa sahip. Karanlık taraf devam ediyor. Anlatması zor, kuru, neredeyse sabunsu yapı nostaljik klasikleri andırıyor.

Royal Aoud, fazlasıyla sıra dışı kompozisyona sahip. Diyeceksiniz ki hangi Montale parfümü sıradan? Evet haklısınız ama Montale parfümlerinde alıştığımız o ilaç/hastane gibi verilen öd-gül, burada pek kendisini göstermiyor. Onun yerini çok acayip turunçgiller, tozlu tropik meyveler ve zorlayıcı deri almış. Parfümün isminde öd var ama genel resimde büyük yer tutmuyor. Royal Aoud'un etrafa yaydığı koku daha çok buruk, soğuk oralet ve karanlık uhrevi derinin anlamsız birleşimi şeklinde gerçekleşiyor.

Parfümün çok katmalı olduğunu düşünüyorum. Üst-orta-alt nota ayrımları bariz. Bu anlamda diğer tekdüze ilerleyen Montale’lerden farklı. Ayrıca genel olarak gül-öd teması üzerinden giden Montale, Royal Aoud’da, arabik esintilere pek yer vermemiş. Daha çok eski tarz tatlılık olmayan deri parfümlerini düşündürtüyor. Kokuları çok benzemese de Bandit veya Aromatics Elixir’in tarzını andırıyor. 1980’li yıllardan önceki “Avrupalı” deri parfümlerinden esinlemiş sanki. Neredeyse deri-şipre sınıfına sokacağım. İç bayıcı gül-öd kullanımı yok neyse ki Royal Aoud’da.


Sanırım ana hatlarıyla gayet uyumsuz forma sahip olduğu söylenebilir. Üst notalardan orta kısma geçiş gayet çarpıcı ve irkiltici. Son kısımsa sürpriz şekilde kendi halinde. Royal Aoud, sadece Montale'ler içinde değil diğer kullandığım parfümler arasındaki en farklı eserlerden. Kullanması zor ve anlaşılması güç karakteriyle nasıl bir mesaj verilmek istendiğini pek anlayamadım. Belki de Pierre Montale'in hiç böyle amacı yok.

Denemeden almak için çok riskli kokuya sahip. İlk kullandığınızda muhtemelen beğenmeyeceksiniz. Tanımak için zaman gerektiren parfümlerden birisi. Zaten ya seversiniz ya da nefret edersiniz. Ben arafta kalmış gibiyim. Orta kısımdaki sert yapı benim için fazla. Fakat başlangıcı hiç fena değil. Günlük kullanıma uymayacak, fazlasıyla tematik tarzı, Royal Aoud'u diğer Montale'lere yaklaştırıyor ama ortalama parfüm kullanıcısından uzaklaştırıyor.

Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Başlangıcı güçlüyken, ilerleyen saatlerde sakinleşiyor. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği ortalama. Kaynaklarda uniseks olarak görülse de erkek kullanımına daha yakın. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmak için daha uygun. Sıcak günlerde rahatsız edici olabilir.


Her Montale parfümünde olduğu gibi kokusunun tasarımına Pierre Montale imza atmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Montale – Aoud Lime


Montale – Aoud Lime

“Pakistan dağlarının değerli öd ağacı, Hindistan güllerinin ve İtalyan süsen (iris) çiçeğinin ferahlığı, alt notalarda amber, paçuli ve sandal ağacı ve hepsine birden safranın dokunuşu.” İşte size Aoud Lime'in resmi öyküsü.

İlginç niş parfüm evi Montale, birbiri ardına yeni parfümlerini piyasaya sunarken genellikle "Aoud" kelimesini kullanıyor. Öd temasına odaklandıklarını bildiğimiz Montale'in, bu serideki parfümleri çoğunlukla benzer karaktere sahip oluyor. Hatta isminde aoud olmayan parfümlerde bile Montale'e özgü o garip öd kullanımına rastlıyoruz. Bu kelime sanırım Pierre Montale’in imzası haline geldi.

Aoud Lime ismini duyduğumda ilk dikkatimi çeken Aoud değil de lime oldu. Bildiğiniz gibi lime bir çeşit limon ve genellikle ferah parfümlerin üst notalarında kullanılıyor. Biraz buruk ve ekşi limona benzetebileceğimiz lime (misket limonu) meyvesinin öd ile birlikte kullanılacağı izlenimi veriyordu Aoud Lime. Tabii bu iki farklı dünyaya ait nota (lime ve öd) nasıl birliktelik oluşturmuş merak etmedim değil. Böylece diğer Montale'leri bir kenara bırakarak, önceliği Aoud Lime'a verdim.


Parfümün başlangıcı çok keskin, yoğun hatta saldırgan. Üst notalarda gül çok etkin ve adeta tek söz sahibi. Biraz gül sularını ya da yağlarını andıran başlangıcı başka notaya izin vermiyor. Doğal sayılabilecek giriş kısmı, Arap tarzı ağır gül kokularını sevenler için bulunmaz fırsat. İlerleyen dakikalarda gülün hakimiyeti devam ediyor. Farklı olarak öd ve safran devreye giriyor. Diğer Montale'lerdeki gibi kimyasal-hastane gibi kokan öd yapay ve zorlayıcı. Oldukça sert verilen ödü kabul edebilmek kolay değil. Orta kısmı kendime yakın bulamadım. Geleyim son kısma. Alt notalarda gülün ve ödün etkisi biraz azalıyor ve gerilerden kuru paçuli geliyor. Üst ve orta kısımdaki tatlılık sonlarda azalıyor. Son zamanlarda paçuli kokularına karşı ilgim sürekli artıyor. Bunun etkisiyle mi bilemiyorum ama kapanıştaki paçuliyi beğendim. Böylece de tenden ayrılıyor.

Aoud Lime, Montale'in "Around the Aoud" serisine ait ve ismindeki öd temasını parfümün son kısmına kadar kullanıyor. Başlangıçtaki gül suyu efektine sahip gül, kocaman, kırmızı bir gülü kokluyormuşçasına sizi şaşırtıyor. Evet bizim kültürümüzde çoğu kişinin "gül kokulu hacı yağı" olarak niteleyebileceği üst notalar bence farklı değil ama yine de bir Fransız ya da İtalya'nın iç dünyasında şimşekler çaktırabilecek kadar gerçekçi ve egzotik. Saf gül esansı koklamadım ama muhtemelen Aoud Lime'in başlangıcına benzerdir. Üst notalar sınıfı geçiyor bence. Orta notalar biraz problemli. Bu kısımdaki küflü-koyu ve odunsu sayılabilecek öd yapısı, başlangıçtaki doğallığı ve naifliği alıp götürüyor. Karakteristik Montale öd kullanımı, orta bölümde sizi selamlıyor. Sevmesi ve üzerinizde taşıması zor orta notalarla etraftan güzel tepkiler alabilmeniz zor görünüyor. Sonlarda, orta kısma göre nispeten yumuşayan kokusu, paçuliyle hoş bir sürpriz yapıyor. Kuru paçuli, parfümün genel karakteriyle uyumlu verilmiş.

Aoud Lime'de ilgimi çeken şey yine ismi oluyor. Parfümü kullanım aşamasında ismindeki lime meyvesine rastlamadım. Zaten Aoud Lime, asla ferah ve limonsu bir kokuya sahip değil. Gayet kasvetli, çoğu zaman karanlık, gotik, ruhani, tozlu, zorlayıcı yapıda. Ne başlangıcında ne orta kısmında ne de sonlarda misket limonundan kaynaklanan ferahlık yok. O tam anlamıyla bir gül-öd-safran kokusu. Ana aks bu üçlünün üzerine oturtulmuş. Güçlü, olgun, dolgun ve şişesine sığmayıp, etrafa taşmak isteyen bir gül-öd aromasına sahip.


Üst ve orta kısımda şekerli olmadan tatlılık verilmiş. Aoud Lime hem yeni nesil öd temalı parfümlere yakın hem de garip şekilde eskileri çağrıştırıyor. Bu haliyle sağlam rakiplere sahip. Dior'un Oud İspahan'ı, bay Kurkdjian'ın öd denemeleri, Bond No.9’nın ödleri, By Kilian'ın Incense Oud ve Amber Oud'u, L’Artisan'ın Al Oudh'u ve diğerleri. Aoud Lime'in işi zor ama imkansız değil. Genel olarak ilgi gören Montale'lerden birisi Aoud Lime. Bence kullanılabilir Montale'lerden. Yine de günlük kullanım için ya da çarşı pazar gezmelerinde pek uygun olmayabilir. Biraz tematik ve umursamaz tavrı, onu kolay kullanılabilir olmaktan uzaklaştırıyor. Yine de fena deneme değil. Kokusuna göz atmanızı tavsiye ederim.

Aoud Lime'ın EDP konsantrasyonuna sahip olduğunu belirteyim. Yine oldukça saldırgan bir Montale kokusuyla karşı karşıyayız. İlk kullandığım gün hata ederek 3-4 fıs uyguladım ve fazlasıyla boğucu oldu. Hem kendim hem de etrafım rahatsız olmasın diyenlerdenseniz daha az ve kontrollü uygulamanızı öneririm. Son zamanlarda denediğim en güçlü parfümlerden birisi. Kalıcılığı gayet iyi. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmanızı tavsiye ederim. Sıcak yaz günlerinde çok iyi sonuçlar vereceğini sanmıyorum. Genç arkadaşlardan ziyade yirmi beş hatta otuz yaş üzeri arkadaşlara önerebilirim.

Bahsetmem gereken son durum ise parfümü kadınların mı erkeklerin mi kullanabileceği. Yoğun gül, parfüme kadınsı nüanslar aşılıyor. Sert öd ağacı ise erkek tarafına çekiyor kokuyu. Bence her iki cins de kullanabilir. Kadınların erkeksi, erkeklerin de kadınsı bulabileceği Aoud Lime, gerçekten de bir tuhaf.


Parfümün tasarımını tabii ki Pierre Montale yapmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

2 Ocak 2015 Cuma

Montale – Aoud Leather (2009)


Montale – Aoud Leather (2009)

Türkçe'ye öd, ud, od gibi farklı isimlerle girmiş Oud kokusu, Arap-Orta Doğu kültüründe sıkça rastlanan bir rayiha. Dünya parfüm endüstrisinin son yıllarda keşfettiği öd temasını merkeze alan kokular, Montale'in adeta uzmanlık alanı. Hakkında çok az bilgi olması ve parfümörü Pierre Montale'in hala gizemini koruması dışında Montale için Arap-Orta Doğu koku kültürüne yakın parfümlere imza attığı söylenebilir. Ve tabii ki öd kokusu, Montale parfümlerinin belki de en çok kullanılan materyali.

Onlarca öd isimli parfümü bulunan Montale'in piyasaya hızla sürdüğü kokularını takip etmekte zorlandığımız bir gerçek. Bunun içindir ki Montale'in en bilinen, hakkında en çok tartışma olan ve en çok övgüler alan parfümlerini değerlendirmeye almaya çalışıyorum. İşte bugünkü yazı konum da görece olarak Montale'in ilgi çeken parfümlerinden birisi. Sebebi ise son yıllarda oldukça başarılı olmuş parfüme oldukça benzemesi ve hatta kimilerince onu birebir kopyalamış olması. O parfüm tahmin edebileceğiniz gibi Tom Ford'un özel serisinin yıldızlarından Tuscan Leather.

Aynı Montale gibi Tom Ford'un da piyasaya parfüm sürme konusunda agresif olduğu söylenebilir. Tom Ford'un, özel serisinde karşımıza çıkan, arka arkaya birçok parfüm piyasaya sürme stratejisi, tabii uzun yıllar sürdürülmesi zor gibi görünen bir yöntem. Zaten Tom Ford'un bazı özel seri parfümlerinin üretiminin durdurulduğu haberleri geliyor. Bu kadar fazla sayıda parfümü ticari olarak sırtında taşıması mümkün görünmüyordu Tom Ford'un. Az satılan ve piyasada karşılığını bulamayan parfümlerin üretimleri biterken, bazı özel seri üyeler ise kısa zamanda dünya çapında büyük başarı kazandı. Mesela Tobacco Vanille, Noir de Noir ya da Tuscan Leather.

Tuscan Leather'ı önceki aylarda denemiş ve kendime yakın bulmamıştım. Oysa ki Tuscan Leather, şimdiden koleksiyoncuların dolaplarındaki yerini almayı başardı. Bu erkeksi deri parfümü, beraberinde enteresan bir yol açtı. Bu tür modern meyvemsi ve çiçeksi, sert deri kokuları anlamında öncü parfümlerden olduğunun altını çizmek gerekir Tuscan Leather'ın. Zaten başarısının biraz da buna bağlı olduğunu düşünüyorum. Birçok yorumcuya göre üzere Clive Christian - C For Men, Parfums de Marly - Godolphin, Charriol - Royal Leather'in, Tuscan Leather'ın açtığı yoldan ilerlediği düşünülüyor. Bu ekibe, Aoud Leather isimli Montale'den bir parfüm daha eklendi 2009 yılında.


Parfüm platformlarında, Tuscan Leather'a benzetilen Aoud Leather, çoğu kullanıcı tarafından övgülere mazhar oluyor. Tabii Parfüm Merakı'nın da radarından kaçmıyor bu durum. Uzun zamandır oldukça merak ettiğim Montale'lerden olan Aoud Leather'la sonunda tanışma şerefine nail oluyorum. Buyurunuz o zaman detaylara.

Fragrantica'da deri sınıfında olduğu varsayılan Aoud Leather, kendi sitelerinde "Around the Aoud" serisinin üyesi olarak verilmiş. Aoud Leather'i ilk sıktığımda karşıma sürpriz şekilde turunçgiller çıkıyor. Lezzetli ve ferah sayılabilecek bergamot, gayet güzel verilmiş. Hatta neredeyse tuzlu-akuatik bir bergamot. Çok doğal ve serin. Başlangıcını sevdim. Orta kısma çabucak geçiliyor. Burada tuzlu bergamot hala etkisini göstermeye çalışıyor. Fakat artık parfümün ana oyuncusu derinin karşısında fazla direnemiyor ve geri plana geçmeyi kabul ediyor. Orta bölümden itibaren ferah bergamot ve tozlu sayılabilecek derinin egemenliğinden bahsedebiliriz. Buradaki deri, karanlık, neredeyse deri ceket-süet ayakkabı gibi kokuyor. Fazla tatlılık barındırmıyor. Öte yandan geriden gelen bergamot ile ilginç bir ikili oluşturuyorlar. Hani utanmasam ferah bir deri diyeceğim. Deri, kaliteli kullanılmış olsa da orta kısmı kendime yakın bulamadım. Son kısım, en sevdiğim yeri oluyor açık ara. Deri, yine bütün ağırlığı ile karşımızda. Alt notalarda ferah sayılabilecek turunçgiller artık yok. Deri hala, erkeksi, sağlam ve koyu. Orta notalardaki deri burada neyse ki azıcık yumuşuyor. Orta bölümden farklı olarak kapanışta biraz vetiver algılıyorum derinlerden. Hafiften de tütsü mü var? Varsa hiç şaşırmam. Son bölüm için tütsülü vetiverli deri diyebilirim. Kapanışı gayet güzel.

Aoud Leather, kimi yorumcular tarafından safran kimileri tarafından ise baharatların desteklediği deri parfümü olarak nitelendirilmiş. Bence ne safran ne de baharatlar hakim. Aoud Lether, tuzlu turunçgiller ve deriyi merkeze almış. Gayet kaliteli kullanılmış bergamot, ilk başlarda parfümü ferah deri sınıfına yaklaştırsa da ilerleyen saatlerde kokusu sarsılıp kendisine geliyor ve isminin hakkını veriyor. Evet bu parfüm tam bir deri kokusu. Kimilerinin deri ayakkabıya benzettiği, kimisinin deri ürünleri satan mağazaların içindeki kokuya benzettiği Aoud Leather, burnu zorlayan ve oldukça erkeksi deri ile ciddi ciddi meydan okuyor kullanıcılarına.


Tamam isminde deri var anladık. Kokusunda da deriye fazlaca yer verilmiş. Peki ismindeki öd nerede acaba? Şuna eminim ki isminde öd olup da ödün bu kadar az kullanıldığı parfüm azdır. Çünkü ilk saniyelerden son ana kadar burnum hep öd aradı fakat başarılı olamadı. Çünkü büyük ihtimalle bu parfümün sadece isminde öd kullanılmış. Ya da bana öyle geliyor.

Aoud Leather, günümüzün modern piyasa işi parfümlerinde pek karşımıza çıkmayan acımsı-karanlık-erkeksi deri ile farklı bir yol izliyor. Onun 1 Million ile uzaktan yakından bir akrabalığı yok. O, rakiplerini kendisi gibi niş markalardan seçmiş. Mesela Tuscan Leather, Clive Christian - C For Men. İyi de hiç mi ana akım rakibi yok. Olmaz mı? Eğer ana akımdan sayarsak Charriol - Royal Leather, Derby, Versace L'Homme hatta belki de Aramis Classic. Buyurun kararı siz verin.

Aoud Leather'ın parfüm platformlarında isminin geçmesinin ve benim de bugün incelemeye almamın sebebi tahmin edebileceğiniz gibi Tom Ford'un popüler özel seri üyesi Tuscan Leather'a olan benzerliği. Şimdi çoğu yorumcu Tuscan Leather ve Aoud Leather'ı birbirine benzetmişler. Bu konuda hem haklılar hem de haksızlar. Şöyle ki: Öncelikle, iki parfümde, orta notalardan itibaren karşımıza çıkan erkeksi, yeni deri ayakkabı benzeri deri kullanımı çok benziyor. Sonlara doğru da iki parfüm paralel ilerliyor. Fakat tabii ki birbirleriyle aynı değiller. Tuscan Leather meyvemsi bir başlangıçla açılışı yaparken, Aoud Leather daha turunçgilli giriş yapıyor. Bu anlamda başlangıçları epey farklı. Evet verdikleri genel hissiyat orta notalarda fazlasıyla benziyor olsa da, üst notaları itibariyle ikisini ayırt etmek gayet kolay.


Tuscan Leather'ı biraz fazla erkeksi fazla zorlayıcı bir deri kokusu olarak görüyorum. Kullandığım zamanlar pek alışamamıştım. Aoud Leather'de benzer acımsı deri efektine sahip fakat daha yumuşak ve bergamot ile daha kullanılır hale getirilmiş sanki. Evet Aoud Leather'ı kendime daha yakın bulduğumu söylemeliyim fakat hala ikisinin de kullanımı kolay deri kokuları olmadığını düşünüyorum. Evet güçlüler, sağlam duruşları var, erkeksiler, karaktere sahip parfümler ama yine de genel beğeniye uzaklar. Yer yer deri ceketleri andıran kokularına çoğu kişinin tahammül edebileceğini sanmıyorum. Yine de denemekten zarar gelmez. Belki tam size göredir onların deri kullanımı.

Aoud Leather, kalite anlamında diğer Montale'ler gibi. Çok zengin, farklı, derin ve detaylı bir parfüm değil. Tek düze, neredeyse hiç değişmeyen, lüks hissiyatı vermeyen, basit yapıya sahip. Çok yüksek fiyatlara satılmayan bir niş marka olan Montale, Aoud Leather'ında size harika ve çok yaratıcı bir parfüm deneyimi sunamasa da deri kokusu severlerin şans vermesi gereken arkadaşlardan. Eğer Tuscan Leather'ı seviyorsanız ve onun abartılı fiyatına anlam veremiyorsanız, Aoud Leather neredeyse yarı fiyatına sizin emrinize amade bekliyor.

Parfümün tasarımcısı olarak Pierre Montale görünüyor. EDP konsantrasyonuna sahip. Kalıcılık ve farkedilirlik, bir EDP için yeterli. Tam bir kış parfümü. Soğuk hatta karlı günlerde Aoud Leather'ın çok daha iyi performans vereceğini sanıyorum. Kimi yerlerde uniseks olarak geçse de bence erkek kullanımına daha yakın. Bir kadının üzerinde böylesi bir deri kokusu duymak isteyeceğimi sanmıyorum.


Koku Güzelliği:10/7

7 Eylül 2014 Pazar

Montale – Wild Pears (2011)




Montale – Wild Pears (2011)

Gülgillerden olduğu belirtilen, filizleri böcek sokmalarına karşı kullanılan yabani ağaç ve onun meyvesi yaban armudu. Türkçe'deki diğer adı Ahlat olan yaban armudunun Anadolu'nun hemen her yerinde bulunan ağaçlardan olduğunu bilmiyordum. Kuraklığa ve hava kirliliğine dayanıklı, orman açıklıklarında, bozkırlarda özellikle ormandan açılmış tarla içlerinde çeşitli alıç türleriyle birlikte yaygın olarak bulunuyormuş yaban armudu.

Hatırladığım kadarıyla hiç yaban armudu yemedim. Bu yüzden tadının nasıl olacağını kestiremiyorum. Fakat üzülmeye gerek yok çünkü bir parfüm evi Wild Pears ismiyle bize yaban armudunun aromasını sunmuş bile. Hem de 2011 yılında.

Montale, enteresan çiçek ve meyveleri kullandığı parfümlerinden vazgeçecek gibi değil. Her ne kadar ağırlığı öd kokusuna ve onun türevlerine verse de markanın meyveli parfümleri artmaya başladı. Parfüm dünyasında çok örneği var mı bilemiyorum ama yaban armudu kokusu ile karşı karşıyayız.


Kendi sitelerinde meyveli bölümüne konmuş Wild Pears. Ve şu açıklama verilmiş: "Tensel beyaz misk ve cömert vanilya tarafından feminize edilen, sandal ağacı ile desteklenen, inci çiçeği ve karanfil tarafından arttırılan, bergamot tarafından hayat verilen armut tatlılığı."

Wild Pears'ın başlangıcı oldukça tatlı meyvemsilik ile gerçekleşiyor. Parfüme ismini veren armudun henüz üst notalarda vurgulanmış olması hiç de şaşırtıcı değil. Buradaki tatlılık Montale parfümlerindeki gibi biraz fazla. Hatta şekerli bile denebilir. Başlangıcı için eh işte diyebilirim. Orta bölümde meyveler hissedilir oranda kremsi hale geliyor. Tatlılık azalırken bu sefer kremsi meyveye dönüşüyor koku. Burada vanilyamsı bir kremsilikten bahsedebilirim. Orta bölümde beyaz çiçeklerinde ortaya çıkmasıyla kadınsı tarafa kayıyor. Çiçeklerin gelmesiyle sabunsu-pudralı tarafı öne çıkıyor. Fakat bence başlangıcından daha güzel orta bölüm. Son kısımda kremsilik biraz azalıyor. Misk daha çok gösteriyor kendisini. Sandal ağacı da sorumluluk alıyor kapanışta. Vanilya hala oralarda bir yerlerde. Böylece de tenden ayrılıyor.

Öncelikle armut meyvesini sevdiğimi söyleyebilirim. Sert ve suyu bol bir armudun tadına doyum olmayacağı sır değil. Fakat Wild Pears’ın ismine bakıp da saf bir armut kokusu beklemeyin çünkü yanılabilirsiniz. Evet parfümün genelinde meyvelerin etkinliği var. Fakat çıplak bir armut kokusu yok.


Armut, oldukça kremsi kullanılmış. Orta bölümden itibaren çiçeklerin devreye girmesiyle, bildiğimiz kadın parfümlerine yakın bir meyveli-çiçeksi-pudralı yapı oluşmuş. Tatlılığın her daim hissedildiği kokusunda vanilyanın da olduğunu düşünüyorum. Vanilyanın meyvelerle ve daha çok çiçeklerle etkileşime girdiği söylenebilir. Sonuç olarak lezzetli bir vanilya-çiçek-meyve kokusu ortaya çıkmış. Tabii meyve parfümlerinin değişmez notalarından olan miski de unutmamak lazım. Misk genelde meyve aromasına ve vanilyaya eşlik etmiş sanki.

Wild Pears, çok popüler olmayan bir meyve temasını seçmiş kendisine. Tabii diğer markalardan bir adım önde olmanın yolu, onlardan farklı olabilmekten geçiyor. Bu amaçla parfüm üreticileri böyle fazla bilinmeyen meyvelere veya çiçeklere el atabiliyorlar kompozisyonlarını oluştururken. Açıkçası hiç de şikayetim yok bu durumdan. Birbirinin aynı kokuların karşımıza çıkmasından daha iyidir değişik aromaların verilmesi.

Gevezeliği bırakıp, bu parfümü beğendim mi sorusunu kendime soruyorum. Montale'in genel olarak biraz kaba ve aceleye getirildiğini düşündüğüm parfümlerine hayran olmadığım anlaşılabilir. Bu demek değil ki markadan nefret ediyorum. Her markaya objektif olmaya çalışıyorum. Burada da öyle yapmaya çalışacağım. Bence Wild Pears kötü bir parfüm değil. Özellikle orta kısımdaki ilginç vanilya-çiçek-meyve karışımını oldukça beğendim. Hatta bana bazı kadınlarda duyduğum bir parfümü anımsattı. Hatta ismini bilmediğim bir kadın deodorantı var ona çok benziyor. Cazibeli, neşeli, pozitif ve leziz olduğunu söyleyebilirim. Özellikle kadınlar bu parfümü seveceklerdir. Erkek kullanımına biraz uzak buldum. Benden söylemesi.


Yapaylık yok denebilir. Fakat yüksek kaliteli bir niş parfüm kokladığımı yine düşündürtemedi Montale bana. Markanın diğer işleri gibi tek düze ilerliyor. Neredeyse hiç değişim gözlenmiyor. Derinlik de yok dersem abartmış olmam. Çok özel ve benzersiz bir kokusu olduğunu da iddia edemem. Ortalama bir Montale parfümü olarak düşünülebilir.

Tatlılık başlangıçta fazlasıyla var. Hatta şekerli denebilecek üst notalar neyse ki orta bölümde kremsilik eksenine giriyor ve tatlılık normale dönüyor. Yine de oldukça tatlı bir tarzı var. Eğer bu tür bol tatlı kokulardan hoşlanmıyorsanız, uzak durulacaklar listenize almanızda fayda var.

Montale parfümlerinin karakteristik özelliği olan sağlam, güçlü, saldırgan, kalıcı ve farkedilir özellikleri Wild Pears'de nispeten var. Genellikle bir yada iki fıs kullandım ve yeterli geldi. Fazla kullanımlarda ilk yarım saatin rahatsızlık vereceğini düşünüyorum. Sonrasında gücü düşüyor.

Her zamanki gibi kokusunun tasarımını Pierre Montale yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda. İnternette üç ayrı şişe rengine sahip Wild Pears'a rastladım. Pembe, siyah ve metalik şişelerin nasıl oluyorda Wild Peras'a ait olduğunu anlamış değilim. Kendi sitelerinde metalik şişenin resmi var. Bende onu doğru şişe olarak kabul edeceğim.


Oldukça kadınsı olduğunu söyleyebilirim. Ben yine de dert etmeden kullandım. Erkeksilik takıntıları olan homofobik arkadaşlarımıza öneremeyeceğim. Genel olarak yaz parfümü olarak betimlenmiş. Muhtemelen meyve aroması ağırlıklı olduğu için yaz kullanımına uygun görülmüş. Bence soğuk kış günleri hariç her zaman kullanılabilir. Hava sıcaklığının otuz iki dereceleri bulduğu bu sahil kasabasında kullandığım Wild Pears, pek rahatsızlık vermedi bana. Yine de siz çok sıcak günlerde temkinli kullanın.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5