Paco Rabanne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paco Rabanne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ocak 2023 Perşembe

Paco Rabanne – 1 Million (2008)

Dünya parfüm sanatına popüler kokular armağan etmek konusunda uzman markalardan birisi hiç şüphesiz Paco Rabanne’dir. 2000’li yıllardan itibaren çok satan popüler parfümler üretmek konusunda zorlanmadılar. Çok sevilen Black XS’ten üç yıl sonra 1 Million isimli erkek parfümü raflardaki yerini aldı. Herkese hitap eden ana akım markaların gözü, altın külçesine benzeyen sarı şişesiyle parıldayan 1 Million’a çevrildi.

Paco Rabanne’nin internet sitesinde 1 Million şu cümlelerle tanıtılmış: “Hakiki derinin güzel aromaları. Baharatlı ve ferah. İlk notalardan itibaren gösterişli bir koku. Tatlı, sulu mandalina ve naneyi birleştiren karmaşık bir Eau de Toilette. Canlı pembe tarçın ile entrika ve tazelik yaratmak. Bir erkeğin ruhunu ve tutkusunu sergilemek için şık bir koku.”

1 Million’un ilk saniyelerinde tatlı ve modern portakal-mandalina ikilisi canlı ve leziz davranıyor. Dinamik başlangıcından sonra meyvelere tatlı deri ve tarçın ekleniyor. Buradaki derinin hafiften yapay olduğunu anlamakla birlikte tarçınla uyumu başarılı. Sonlarda vanilyalı deriyle kapanış yapılıyor.

Narenciyeli deri ve tatlı sıcak baharatlardan oluşan 1 Million olabilecek en hoş aromalardan birisi. Hem benzersiz hem de herkesin sevebileceği gibi yumuşak ve tatlı bir arkadaş. Onu kullanıp beğenmeyecek çok az kişi olacaktır.

Kokusal olarak güzel ve kullanmaktan zevk alabileceğiniz bu eser, fazlaca popüler olduğundan biraz küçümsendiğini görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde rastladığım 2022 yılının Amerika’da en çok satılan erkek parfümleri listesinin onuncu sırasında 1 Million’u görüyoruz. On beş yaşına gelen 1 Million’un hala sevildiğini söyleyebiliriz.

Benim açımdan haberler iyi. Deri parfümlerini severim ve 1 Million her ne kadar biraz fazla tatlı olsa da ve derisi hafiften plastiğimsi koksa da kullanması kolay bir arkadaş diyebilirim. Onu ara ara kullanmaktan keyif alacağımı sanıyorum. Kalite anlamında harikalar yaratmadığını düşünüyorum.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Tam bir kış parfümüne benziyor. Kokusunu Christophe Raynaud, Olivier Pescheux ve Michel Girard birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

15 Ekim 2022 Cumartesi

Paco Rabanne – Phantom (2021)

Ana akım markaların arasında önemli yere sahip Paco Rabanne’nin parfümleri genellikle başarılıdır ve popüler olur. Kokusal trendler oluşturmakta ve genel yönelimlere göre parfümler meydana getirmekte uzmanlaşmış markalardan birisidir. Bu anlamda Paco Rabanne’nin her yeni parfümü ilgiyle karşılanır. 2021 yılında çoğu parfüm severi şaşırtan garip şişe tasarımıyla Phantom isimli koku, çoğumuzu küçük çaplı şoka uğrattı.

Erkekler için tasarlanan Phantom’un şişesi öylesine çocukça ve kötü görünüyordu ki, birçok parfüm sever sadece bu berbat şişe için onu denemeyi erteledi. Açıkçası benim de pek kullanmaya niyetim yoktu. Şişesinin verdiği önyargılarla birlikte biraz zoraki olsa da kullanmaya karar verdim. Phantom’un resmi tanıtımında parfüm, yüksek teknolojiyle özdeşleştirilmeye çalışılmış. Hatta bazı kaynaklarda dört ünlü tasarımcının, bu koku formunu yapay zekayla oluşturduğu bile yazılıyor.

Phantom’un başlangıcı şekerli turunçgiller ve lavantayla gerçekleşiyor. Kremli limona eşlik eden lavanta orta kısımda da etkisini gösteriyor. Şekerli vanilyayla birlikte modern lavanta-anason, sonlara kadar ilerliyor. Kapanışta odunsu vanilya teması noktayı koyuyor.

Phantom, bolca şekerli, modern, kremsi vanilyalı, lavantalı turunçgil parfümüne benziyor. Kokusal olarak yeni nesil şekerli erkek parfümlerini akla getiriyor. İlk aklıma gelenler Versace – Eros, Chanel – Allure Homme Sport ve diğerleri. Kimi kullanıcılar Phantom’u Allure Homme Sport Edition Blanche’ye bile benzetmiş ki haksız sayılmazlar. Parfümün genelindeki kremsi limon teması ferah hissiyat vermiyor. Onun odunsu vanilyası dinamik ve canlı. Kimi zaman fazlaca genç işi bazen de orta yaş grubu erkeklere yakın. Yine de onun genç erkeklere yakın durduğu söylenebilir.

Çoğu zaman zihnimizdeki önyargılarla düşünürüz ve hareket ederiz. Çoğu parfüm sever gibi bu çocuksu ve saçma şişeden iyi koku çıkacağını düşünmeyerek ona şans verdim. Beklediğim kadar kötü kokuyla karşılaşmadım. Standart ana akım parfümü nasıl olur, Paco Rabanne bize yine bunun dersini vermiş. Kullanan çoğu kişinin sevebileceği koku formu benim için bıktırıcı derecede şekerli ama onun berbat olduğunu söyleyemem. Denemeden almanın iyi fikir olmadığını düşünüyorum.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ilk patlama dışında zayıfa yakın denebilir. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Anne Flipo, Dominique Ropion, Juliette Karagueuzoglou ve Loc Dong gibi sektörün tanınmış dört ismi birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

25 Eylül 2022 Pazar

Paco Rabanne - Black XS (2005)

Siyah ve zippo çakmakları andıran şişesiyle Black XS’in ilk çıktığı zamanları hatırlıyorum. 2005 yılında bu kadar fazla sayıda parfüm piyasaya sürülmezdi ve her ana akımın yarattığı koku gözlerin ona çevrilmesine sebep olurdu. Paco Rabanne’nin erkekler için çıkarttığı Black XS, 2000’li yıllar için sıradışıydı çünkü kokusu şaşırtıcı derecede meyvemsi ve çileksiydi. Çilek teması genellikle kadın parfümlerinde kullanılır ve erkekler için çilek kokan eser sayısı oldukça azdır. Her ne kadar açıklanan notasında çilek olmasa da bana her zaman böyle izlenim verir.

Black XS, Paco Rabanne’nin internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “İçgüdülerini yoğun şekilde takip et. Anı yakala. Black XS parfümü, sınır tanımayan tazeliği bünyesinde barındırır. Radikal, şehvetli ve tahmin edilemez çekiciliğe sahiptir. Kalabria ve kalamanzi limonlarının odunsu amber kokusuyla kaynaşmasının radikal çekiciliğine sahiptir. Black XS parfümü odaya bol miktarda taze enerjiyle girer. Pralin ve tarçından oluşan kalbi dolgun, cazibeli ve gizemlidir.”

Black XS’in ilk dakikalarında limon ve diğer turunçgillerin varlığından bahsedebiliriz. Ferah ve canlı şekilde açılış yapılıyor. Orta kısma doğru meyvemsi yönü ağır basıyor. Açıklanan orta notalarında praline var ama pratikte kokuyu alamıyorsunuz. Orta kısım daha çok miskli meyveler hattına yakın duruyor. Sonlarda gri ambere benzeyen yapı var. Gül ağacı da muhtemelen kapanışta bulunuyor.

Bu arkadaşı yıllar önce kullanmıştım. O zamanlar çok popülerdi ve kadınlar onu severdi. İlerleyen yılların ardından eski popülaritesi kalmamışa benziyor. Yine de onu kullanmak anılarımı tazeledi. Black XS, ismi ve şişesindeki siyah vurguyu kokusuna yansıtmıyor. Karanlık, koyu ya da ağır bir parfüm değil. Enerjik, meyveli (ananas-çilek), odunsu bir eser. Herkesin sevebileceği ve her ortamda rahatlıkla kullanılabilecek yapısıyla, güvenli tabir edilebilecek parfümlerden olduğu söylenebilir.

Oysa kalite anlamında pek göz doldurmuyor. Eski haline göre biraz seyreltilmiş hissi veriyor. Performansı zayıf ve çok tekdüze ilerliyor. Baştan sona neredeyse hiç değişmiyor. Evet kokusal anlamda erkek parfümleri için öncü olabilir ama 2022’li yıllar için biraz basit ve çocuksu koktuğu iddia edilebilir.

Dolabınızda bir şişe Black XS olmasa da olur diye düşünüyorum. Yine de benim gibi nostalji sevenlerdenseniz, anıları ve eski arkadaşları hatırlatabilecek yapısıyla küçük boyunu almanızda sakınca olmayabilir.

Onu kullanan kimi yorumcular içeriğindeki meyvemsiliği ananasa benzetmiş ki haksız sayılmazlar. Ananas ve çileğin benzersiz birleşimine benziyor. Aventus’a ise birebir benzediğini söyleyemem.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı normal seviyede, etrafa yayılımı ilk on dakika dışında zayıfa yakın duruyor. Erkekler için pazarlansa da kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Bazı yorumcular onun sonbahar-kış parfümü olduğunu söylese de bence ılık ilkbahar hatta yaz akşamları için daha uygun olacağını sanıyorum. Kokusunu Christian Dussoulier, Olivier Cresp, Rosendo Mateu birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

21 Ocak 2021 Perşembe

Paco Rabanne – Olympea Intense (2016)

Paco Rabanne’nin, 2015 yılı çıkışlı kadın parfümü Olympea’ya oldukça fazla yatırım yaptığını görüyoruz. Paco Rabanne’nin üretimi biten ünlü kadın parfümlerinin yerini alması beklenen yeni nesil parfümlerden Olympea’yı pek sevememiştim. Kısa süre içinde Olympea serisi genişledi ve 2016 yılında Intense versiyonu çıktı. Olympea Intense’nin resmi tanıtımında tuzlu vanilya temasının öne çıkarıldığını görüyoruz.

Oryantal olarak sınıflandırılan Olympea Intense’nin ilk saniyeleri tatlı ve lezzetli portakal çiçeğiyle gerçekleşiyor. Şekerli meyvemsi hissiyat veren ilk dakikalardan sonra orta bölümde çikolatamsı yumuşak vanilyanın etkisini arttırdığına şahit oluyoruz. Tuzlu, leziz vanilyaya ilerleyen saatlerde amber eşlik etmeye başlıyor. Kapanışa kadar da pek değişim yaşanmıyor.

Olympea Intense, abartılı şekilde şekerli olmayan leziz vanilya parfümüne benziyor. Paco Rabanne’nin internet sitesinde “amberle birleşen tuzlu vanilya” olarak tanıtılan Olympea Intense, gerçekten de bu yönde ilerliyor. Amber, niş parfümlerden alıştığımız kadar yoğun, ağır ve boğucu verilmemiş. Parfümün en merak uyandıran teması tuz ise yazlık ferah kokulara götürmüyor bizi. Kimi kullanıcılar buradaki tuzlu vanilya kullanımını tereyağına benzetse de ben pek benzetemedim.

Olympea Intense, bana göre yumuşacık, lezzetli, kibar vanilya parfümü. Tom Ford kalitesini çağrıştıran yapısıyla rahatsız etmiyor veya burun tırmalamıyor. Vanilyanın verilişiyle hafiften Noir Pour Femme’yi andırıyor. Kullanan çoğu kişinin sevebileceği güvenli sularda yüzüyor. Tatlılık mevcut ama içinizi bayacak kadar göze sokulmuyor şekerlilik. Modern, basit, katmansız ve düz çizgide ilerleyen genel yapısını gayet beğendim.

Onun yaratıcı veya sıradışı olduğunu söyleyemem. Popüler tatlı meyveli, vanilyalı rakiplerinin çok uzağında değil ama yine de kullanırken zevk aldım. Klasik Olympea’yı sevemedim fakat Intense versiyonu başarılı buldum. Bu arada Olympea ve Intense versiyonları şaşırtıcı derecede farklı geldi bana.

Eau de Parfum formundaki Olympea Intense’in performansı fena değil. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Sonbahar-kış döneminde kullanmak daha iyi fikir gibi görünüyor.

Koku Güzelliği:10/7

11 Ocak 2021 Pazartesi

Paco Rabanne – Lady Million (2010)

Paco Rabanne’nin 2008 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü 1 Million’un yakaladığı büyük başarının ardından kısa sürede seriye kadın kokusu eklendi. 2010 yılında raflarda yine sarı bir şişe ve Million ismi vardı. Lady Million, sonrasında yirmiye yakın Million ismiyle çıkacak parfümlerin işaret fişeğiydi. 1 Million’un kazandığı şöhreti Lady Million’un yaşadığı söylenemez. Yine de kadınlar için çekici bir seçenek olarak duruyor.

Paco Rabanne’nin internet sitesinde Lady Million’un “sınırsız çiçek nektarı, zengin ve ferah beyaz çiçekler, cazibe, bal ve paçuli, bağımlılık yapan takıntı” cümleleriyle tanıtıldığını görüyoruz. İddialı pazarlama cümlelerinde seksi çiçeklerin, çekici portakal çiçeğinin ve cüretkar meyvelerin yer aldığını söyleyebilirim.

Lady Million’un ilk saniyelerinde canlı ve ferah olmayan şekerli turunçgiller ve bir parça ahudududan söz edebiliriz. Yeni nesil yüzlerce kadın parfümünün başlangıcını andıran şekerli meyveler gayet leziz ve ilk koklamada çarpıcı denebilir. Orta kısma geçildiğinde büyük sürpriz yok zira şekerli meyvelere, şekerli çiçekler ekleniyor. Yasemin ve onu andıran beyaz çiçeklerin kadınsı ve dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Sonlarda bal ve paçulinin size el salladığını görebilirsiniz. Hafiften odunsu davranan alt notalarda kokunun oldukça zayıfladığına şahit oluyoruz.

Lady Million, birçok örneğine rastladığımız şekerli meyveli-çiçeksi kadın parfümü düzleminde ilerliyor. Portakal çiçeğinin, portakalın, beyaz çiçeklerin önderliğindeki üst-orta notalar gayet tanıdık. Gösterişli ve hırslı üst-orta kısım, birçok modern kadın parfümüne rakip olmaya çalışıyor. Onun rakipleri Prada – Candy, La Vie Est Belle, Black Opium, Dior – Poison Girl, Olympea ve aklıma gelmeyen onlarca kadın parfümü.

Lady Million kötü değil ama yaratıcı, sıradışı ve ilginç de değil. Yeni nesil tatlı kadın parfümlerinin tekrarı olmasına rağmen, sevmesi ve kullanması kolay bir parfüm. Gayet sosyal, neşeli, süslü, çekici fakat yapay ve kalite anlamında iyi yerde durmuyor. Onun kadınsı ve yerinde duramayan halleri gayet hoş fakat uzun süreli kullanımda sıkıcı olabileceğini sanıyorum. Her yaşa ve her ortama uyum sağlayabilecek Lady Million’u serin havalarda kullanmak daha iyi fikir olabilir. Yaz sıcaklarında biraz ağır gelebilir.

Kokusunu sektörün önemli isimleri Anne Flipo, Beatrice Piquet, Bruno Jovanovic, Dominique Ropion birlikte tasarlamış. Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim.

Koku Güzelliği:10/6

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Paco Rabanne – Invictus Aqua (2016)

Paco Rabanne’nin yeni nesil erkek parfümlerinden Invictus’un oldukça başarılı olduğunu görüyoruz. 2013 yılında raflardaki yerini alan Invictus’un kısa süre içinde devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında Aqua isimli Invictus karşımıza çıkıverdi.

2016 yılında Invictus Aqua çıktı fakat iki yıl sonra muhtemelen reformüle oldu ve 2018 yılında tekrar raflardaki yerini aldı. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Invictus Aqua’nın tanıtımında iyotun öne çıktığını görüyoruz. Ayrıca tazelik, su, amber ve menekşe temalarına yer verilmiş.

Invictus Aqua’nın açılışı lezzetli, tatlı, modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurtu andıran serin turunçgiller ferah ve hafiften caloneyi andıran yapay soğuk hissiyatla orta bölüme geçiliyor. Sentetik deniz temasına eşlik eden yosunumsu olmayan tuzluluğun yanında menekşe çiçeği kendisini gösteriyor. Tatlı menekşenin orta bölümde epey yer kapladığı söylenebilir. Sonlarda yapay deniz teması azalarak devam ederken ambergris ve vasat odunsularla kapanış yapılıyor.

Karşımızda 2020’li yılların modern tatlı-ferah erkek parfüm tarzının tipik örneği var. Abisi Invictus’u andıran Aqua versiyonu klasik Invictus’a göre daha ferah, daha serin-soğuk, benim için daha kullanılabilir ve sevilebilir diyebilirim. Aqua isimli parfümlerin deniz-su-okyanus kokmasını bekleriz ve Invictus Aqua bu görevi yerine getiriyor. Tabii doğallıktan uzak, şekerli yapısıyla çok sevdiğimi söyleyemem. Gerçekçi olmayan ve genç erkek parfümlerini tekrarlayan tavrıyla Invictus Aqua’nın süper star olamayacağını öngörüyorum.

Eğer 15-25 yaş aralığındaysanız, yaz için basit ve koklayan çoğu kişinin beğenebileceği parfüm arıyorsanız Invictus Aqua sizi bekliyor. Tabii ki kokusu kötü değil ama bir şişesini almaya değer mi derseniz, cevabımı tahmin ediyorsunuzdur.

EDT formunda ve performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı iyi olsa da ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. 2018 yılı çıkışlı Invictus Aqua’yı Nicolas Beaulieuu ve Juliette Karagueuzoglou birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

2 Haziran 2020 Salı

Paco Rabanne – Pure XS Night (2019)

Paco Rabanne’nin 1990’lı yılların ortalarında hayata getirdiği erkek parfümü XS, o dönemin en sevilen eserlerindendi. Tabii yıllar geçtikçe rekabetin arttığı parfüm sektöründe XS’in ismi duyulmamaya başlandı. Paco Rabanne bu düşüşü azaltmak için 2017 yılında Pure XS isimli devam parfümünü devreye soktu. 2019 yılındaysa Pure XS Night raflardaki yerini aldı.

Pure XS Night, Paco Rabanne tarafından şu cümlelerle tanıtılmış: “Pure XS Night, baştan çıkarıcı genç bir erkeğin hikayesini devam ettirir ve eylem gece gerçekleşir. Geceleri içgüdülerimiz uyanır. Ve düşüncelerimiz ateş gibi yakıcıdır. Hissettiğimiz yasak arzularımıza bir bakıştır. Kafa karıştırıcı. Harekete geçirici. Tehlikenin kokusu. Ateşle oynama arzusunun kontrolden çıkması.  Parfümör Caroline Dumur tarafından oluşturulan, Anne Flipo ve Bruno Jovanovic’in desteklediği kokusu, ateşli bir egzotik olarak ilan edildi. Parfüm, aşırı dozda zencefil, vanilya ve mür reçinesi içerir.”

Pure XS Night’ın ilk saniyeleri koyu baharatlar ve meyan kökünü andıran yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında tarçın, zencefil ve ginseng bulunuyor. Muhtemelen bu üçlünün etkisiyle ilk dakikalar metalik ve sıcak hissi veren baharatlı yapıyla merhaba diyor. Geri plandaki koyu, karanlık ve amberimsi zorlayıcı tavır rahatlıkla algılanabiliyor. Kimi kaynaklarda notalarında karamel ve kakao bulunuyor fakat Paco Rabanne’nin resmi açıklamasındaki mür reçinesi daha büyük yer kaplıyor gibi. Gerilerde vanilya var ama koyu amberimsi-tonkamsı baskın karakterin önüne geçemiyor.

Tonka fasulyesi-anason benzeri karanlık neredeyse yapay ve bıktırıcı şekilde tatlı Pure XS Night, tabii ki kolay yolu seçmiş ve yeni nesil erkek parfümlerinin klonu olarak kurgulanmış. Kimi kullanıcıların onu Armani Code Profumo’ya benzetmesine ek olarak hafiften yeni Sauvage’nin itici ambroksan geri planı, az da olsa hissediliyor. Çoğu insanın çekici bulacağı ve club-akşam kokusu olarak düşündükleri Pure XS Night, ne kalite anlamında harikalar yaratıyor ne de koku güzelliği olarak bana hitap ediyor. Bu şekerli kumarin-tonka benzeri yapıyı Code For Men’in devam parfümlerinde yeterince kokladım ve hala ilgimi çekemiyor.

Yukarıda bahsettiğim kakao ve karamel, büyük resimde bence fazlaca yer tutmuyor. Pure XS Night çikolata veya kahve gibi kokmuyor. Baharatlı gurme olarak sınıflandırılabilir. Baştan sona aynı kokuyor. Hiç değişmeden alt notalara ulaşıyor. Kalıcılık anlamında fena değil, etrafa yayılımıysa vasat.

Eau de Parfum formundaki Pure XS Night’ı kış döneminde ve ismi gibi akşamları uygulamak iyi fikre benziyor.

Koku Güzelliği:10/5

1 Mart 2019 Cuma

Paco Rabanne – 1 Million Prive (2016)

Gerek şişesi gerek ismi gerekse kokusuyla 2000’li yılların pazarlama ve satış anlamında en başarılı parfümlerinden birisiydi Paco Rabanne’nin 1 Million’ı. Altın kalıbı şeklindeki klişe şişesiyle, çocukça ismiyle ve günümüzün yeni nesil erkek parfümü trendlerine yön verecek kokusuyla, muhtemelen dünyanın en çok satan parfümleri listesinin üst sıralarındadır 2008 yılı çıkışlı 1 Million.

Bu ana akım süper-yıldızın başarısının ardından aynı isimli devam parfümleri gelmemesi beklenemezdi. Nitekim 2019 yılı itibariyle kadın-erkek Million isimli Paco Rabanne parfümlerinin sayısı yirmiye yaklaştı. Markanın böylesine başarılı satış grafiği olan bir parfümden, devam kokuları çıkararak ticari anlamda kazanç sağlamaması zaten saflık olurdu ve biliyoruz ki hiç bir dünya markası gibi Paco Rabanne’de saf değil.

1 Million’un devam parfümleri içinde 2016 çıkışlı Prive versiyonu epey ilgi çekti koku bağımlıları arasında. Tabii hiç bir zaman abisi kadar popüler olamayacaksa da 1 Million Prive hakkında genellikle olumlu yazılar okudum. Ve tabii bu durum merakımı daha da arttırdı. Bir süredir kullandığım 1 Million Prive’ın bende uyandırdığı izlenimleri aktarayım.

1 Million Prive’ın açılışı tatlı, lezzetli, mayhoş meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarında ferah olmayan fakat parlak, canlı ve dinamik turunçgil kullanımına rastlıyoruz. Turunçgillere bir parça elma-erik-üzüm benzeri meyveler de eşlik ediyor. Koklayan çoğu kişinin rahatlıkla sevebileceği açılışı fena değil. Orta kısımda aynı şekerli meyveler devam ederken bu sefer partiye baharatlar ekleniyor. Tatlı tarçın, baharatlı kısmın neredeyse tamamını oluşturuyor. Orta bölümde baharatların yanında tütün de kendisini öne çıkarmaya başlıyor. Son bölümde vanilyamsı tonka fasulyesi ve sedir ağacı kapanışı yapıyor.

1 Million Prive, tatlı meyveli (portakal-kırmızı erik-kiraz-üzüm), tarçınlı, tütünsü tonka fasulyesi gibi kokuyor dersem yanılmış olmam. Kimi zaman tarçınlı kurabiyeleri andırıyor bazen de vanilyalı nargileleri. Zaten açıklanan orta notalarında nargile tütünü notasından bahsedilmiş. Belki de 1 Million Prive için en doğru tanım meyveli, tarçınlı, vanilyalı nargile.

1 Million Prive’ın şekerli koktuğunu söylemem gerekiyor. Aynı abisi gibi fazlaca tatlılık barındıran 1 Million Prive’a bu şekerli hissiyatı muhtemelen tonka fasulyesi veriyor. Keşke tatlılık biraz daha az verilseymiş.

Ve geleyim 1 milyon dolarlık herkesin merak edeceği soruya. 1 Million Prive ile abisi klasik 1 Million birbirine benziyor mu? 1 Million Prive, abisi 2008 çıkışlı ilk 1 Million’u tabii ki andırıyor. Aynı ismi taşıyan bir devam parfümünün ilk parfüme benzememesi çok görülen durum değil zaten. İlk 1 Million’da orta kısımda deri ön plandayken 1 Million Prive’da deri gitmiş yerine tütün gelmiş. Onun dışında benzer koku formu kullanılmış iki parfümde de.

Sonuç olarak bir şaheserle karşı karşıya değilsek de en az 2008 çıkışlı abisi kadar hoş bir koku formuyla karşı karşıyayız. Genele hitap eden ve koklayan çoğu kişinin rahatlıkla sevip, benimseyebileceği yapısıyla 1 Million Prive, kendisine verilen görevi zorlanmadan yerine getirecek gibi görünüyor. Eğer uzun zamandır 1 Million kullanıyorsanız ve bir parça değişiklik arıyorsanız Prive versiyonu sizi bekliyor.

EDP formundaki 1 Million Prive’ın kalıcılığı yeterli. İlk on beş dakika etrafa yayılımı gayet iyi. Sonrasında normale dönüyor. Tam bir kış bombası diyebilirim onun için. Daha çok genç erkek arkadaşları hedefliyor sanki. Kokusunun tasarımını sektörün tanınan isimlerinden Christophe Raynaud yapmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

22 Ocak 2019 Salı

Paco Rabanne – Pure XS (2017)

Bir kadını baştan çıkarmanın kuralları:

Ders1: Kadınlara gizemli tarafınla ilgili ipucu ver.
Ders2: Onlara istedikleri herşeyi verme.
Ders3: Kendine fazla güvenme.
Ders4: Beklenmedik şekilde davran.

Paco Rabanne, moda markası olmanın dışında sanırım ilişki danışmanlığı işine de girdi. Markanın internet sitesinde Pure XS erkek parfümü için böylesine bir tanıtım kaleme almışlar. Tabii bu durum, Pure XS’in pazarlama cümleleri olarak düşünülebilir. Yine internet sitesinde Pure XS, seks sembolü olarak tanıtılmış. Ayrıca Pure XS, yabani bir oryantal olarak sınıflandırılmış. Ağız sulandıran zencefil ve sıcak vanilya öne çıkarılmış kokusunda.

Pure XS’in açılışı tatlı turunçgil meyveleriyle gerçekleşiyor. Ferah olmayan turunçgiller, birçok yeni nesil erkek parfümünde olduğu gibi şekerli ve lezzetli. Orta kısımda vanilya öne çıkmaya başlıyor. Mumsu ve yapay vanilyaya baharatlar ve tonka fasulyesi eşlik etmeye başlıyor. Baharatlarda öne zencefil-tarçın çıkıyor ama vanilya o kadar baskın ki orta notalarda, baharatlar keskin ve güçlü şekilde kendilerini gösteremiyor. Kapanışta mumsu vanilya devam ediyor. Vanilyaya sedir ağacı ve misk eşlik ediyor ve farklı olmayan şekilde tenden ayrılıyor.

Pure XS, modern erkek parfümlerinin her türlü özelliğini içinde barındırıyor. Öncelikle kokusu çok tanıdık ve fazlaca piyasa işi. Bu koku tarzını onlarca yeni erkek parfümünde bulabilirsiniz. İkinci olarak oldukça tatlı kokuyor. Hatta baştan sona şekerli diyebilirim. Üçüncü kafama takılan tarafı yapaylık barındırması. Düşük kaliteli vanilya, kokulu mumları andırıyor ve baharatlar bile bu banalliğe engel olamıyor.

Pure XS, tabii ki popüler rakiplerinden pazar payı kapmaya çalışan bir arkadaş gibi davranıyor. Onun rakipleri kimler mi: Versace Pour Homme Dylan Blue/Eros, Ch Men Prive, Prada L’Homme, The One For Men, YSL – L’Homme ve tabii ki Bleu de Chanel.

Daha ne diyebilirim ki. Bu tür parfümler söz konusu olunca dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylemekten bıkıyorum ama yapacak da başka birşeyim yok. Yine bol tatlı, vanilyalı, baharatlı, meyveli tema ve yine herkesin sevebileceği vasata yönelik, çok satması hedeflenen, ileriye dönük birşey vaat etmeyen, anı yaşatan, kısa süre sonra unutulup gidecek, ileri düzey parfümseverlerin kaale almayacağı, kadınların sevebileceği bir zaman kaybı. Oysaki hayat müthiş ve baş döndürücü hızıyla akıyor çevremizde ve biz daha iyilerini hak ediyoruz.

EDT formundaki Pure XS’in tahmin edeceğiniz gibi kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı. Sonbahar-kış döneminde kullanmaya daha uygun. 15-30 yaş arası erkekler deneyebilir.

Kokusunun tasarımını Anne Flipo, Caroline Dumur ve Bruno Jovanovic birlikte yapmış.

Koku Güzelliği:10/5

14 Ocak 2019 Pazartesi

Paco Rabanne – Olympea (2015)

Mısır’ın İskenderiye şehrinde doğan Kleopatra hakkında birçok hikaye anlatılır. Dillere destan güzelliği olduğundan tutun da müthiş zeki ve acımasızlığına kadar onlarca öykü bulunabilir. Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın aslen Yunan kökenli olduğunu belirtir çoğu kaynak. Bu anlamda çoğu zaman Yunan mitolojisindeki hayali figürlerle karıştırılır Kleopatra. Oysa uzun yıllar Mısır halkının yöneticisi olarak birçok savaşa katılmıştır.

Tarihler 2015 yılını gösterdiğinde bir moda markası, ilhamını modern zamanların Kleopatra’larından alan parfüm piyasaya sürer. Paco Rabanne’nin Olympea’sı, ismindeki Yunan mitolojisi çağrışımıyla bize hem Kleopatra’nın memleketi antik Yunan’ı çağrıştırır hem de Paco Rabanne’nin Invictus’la başlayan sürecinin devam ettiğini kanıtlar. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Olympea, ferah oryantal/gurme olarak sınıflandırılmış ve özgün-şehvetli olarak tanımlanmış.

Parfümün açılışı kuru beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Üst notalarında kadınsı yasemin güçlü şekilde kendisini hissettiriyor. Birkaç dakika sonra yasemine zencefil eşlik etmeye başlıyor. Zencefilli yasemin, orta kısımda hoş bir sürprizle karşılaşıyor: Tuz. Orta notalarda ferah sayılamayacak tuzlu yasemin haline dönüşüyor Olympea. Biraz ambergris de hissediliyor orta bölümde. Son kısımda çiçeklerin etkisi azalırken yumuşak vanilya ortaya çıkıyor. Kapanışta oldukça zor algılanan alt notalarda tuzlu vanilya hakim diyebilirim. İşte size Olympea’nın kısa özeti.

Paco Rabanne’nin bu iddialı kadın parfümünün oldukça kadınsı koktuğunu, tatlılığın ise diğer modern parfümlere göre daha az olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak tekdüze ilerleyen kuru/tozlu çiçek parfümü Olympea. Kuru beyaz çiçeklere eklenen tuz efekti ve sonlardaki zayıf vanilyadan başka bir koku burnuma gelmedi ne yazık ki. Çok basit kokan, derinliği olmayan, cansız ve sıkıcı bir yasemin parfümü bana göre. Tabii ki benim erkek tenim ve burnum için fazlasıyla kadınsı. Bu durum onu üzerimde taşımaktan keyif almadığımı hissettirdi çoğu zaman.

Sonuç olarak kalite anlamında idare eden yapısıyla Olympea, beklentilerimi karşılamaktan uzak kaldı. Doğru kadında ve doğru zamanda hoş bir parfüme dönüşecek Olympea’yı almadan önce denemenizi öneririm.

EDP formundaki Olympea’nın performansı etkileyici değil. Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılma anlamında sınıfı geçemiyor. Sıcak havalardan ziyade serin zamanlarda kullanmak daha iyi fikir. Sonbahar-kış mevsimlerine uyacağını düşünüyorum. Günlük kullanımlara uyabilecek, süslü kıyafetlerle sırıtmayacak, kullanması ve sevmesi kadınlar için kolay bir parfüm imajı çiziyor sanki.

Kokusunu ünlü burunlar Loc Dong, Anne Flipo ve Dominique Ropion gibi sektörün yakından tanıdığı isimler birlikte oluşturmuş.

Koku Güzelliği:10/5

5 Eylül 2016 Pazartesi

Paco Rabanne – Ultraviolet Man (2001)

“Sıvı nane, çokça vetiver, ultra gri amber, görünmez titreşimler. Çoğalan duyular, koku titreşimleri, sıcak vetiver, elektro-şok.”

Hey, şu ifadelere bakar mısınız? Bu bir şaka mı yoksa yanlışlıkla Comme des Garçons parfümü mü kullanmak üzereyim? Bu reklam cümleleri, Paco Rabanne gibi popüler bir markaya mı ait? Genellikle birbirinin neredeyse aynı klişe tanıtım cümlelerine hiç benzemiyor Ultraviolet Man’ın kendi sitesindeki nitelemeleri. Hem ismi hem de şişesi farklı çağrışımlar uyandıran Ultraviolet Man’ın, markanın enteresan işlerinden birisi olduğu söylenebilir. Zaten Ultraviolet’in, yıllar geçse de bitmeyen seven kitlesini başka türlü açıklamak mümkün görünmüyor.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılan Ultraviolet’nin açılışı şekerli çiçekler, şekerli aromatik otlar ve şekerli naneyle gerçekleşiyor. Başlangıcındaki yeşil hissiyatı atlamamak gerekiyor. Kimlerinin ferah dediği başlangıcı bence ferahlıktan uzak. Garip açılışı bana göre değil. Orta kısımda şekerlilik biraz azalıyor ve acayip naneye menekşe benzeri yapı ekleniyor. Buruk-ekşi baharatlar da arkaya saklanmış sanki orta bölümde. Kendi sitelerinde kakule ve karabiberden bahsedilmiş. Bu iki nota varsa da baskın değil. Orta notalar da bana oldukça uzak. Son bölüme geleyim. Kokunun genelinde büyük değişim yok. Alt notalarda kasvetli amber ve yapay vanilya var sanki. Brrrr…

Nasıl bir belaya bulaştığımı yeni yeni anlıyorum. Ultraviolet’i nasıl tanımlayacağımı, hangi sınıfa sokacağımı ve neye benzeteceğimi şaşırmış durumdayım. Ultraviolet büyük ihtimalle yapay şekerli nane ve tanımsız amberin (muhtemelen gri amber) birleşiminden oluşmuş bir Quasimodo. Notre Dame’ın kamburu kadar ucube ve anlamsız kokusunu anlatmaya alfabedeki harfler yetmiyor. (Nasıl gönderme ama) Bu hissiyatı daha önce Kouros, Muscs Koublai Khan ve Comme des Garçons’un Odeur’larında yaşamıştım. Tam anlamıyla zihnimdeki hiçbir koku şablonuna oturtamadığım parfümleri anlatmakta zorlanırım. Ultraviolet’te de böyle oluyor.

ikinci resmi yen

Ultraviolet, Paco Rabanne tarafından, 2000’li yılların ortalarına (2050’li yıllar olabilir) hitap eden fütüristik bir deneme gibi duruyor. Birçok kişinin söylediği “tuhaf” yapısı aynı zamanda itici, yapay, rahatsız edici. Benzersiz ve tanımlaması zor. Kesinlikle riskli bir koku. Herkesin sevemeyeceği, “ya sev ya nefret et” tarzına uygun sıradışı bir parfüm. Paco Rabanne gibi popüler işlere imza atan markadan beklenmeyecek derecede farklı bir arkadaş Ultraviolet. Bu anlamda hem takdiri hak ediyorlar hem de koku güzelliği anlamında eleştirilmeyi hak ediyorlar.

Şimdiye kadar denediğim hiçbir parfüme benzetemediğim Ultraviolet, benim için sinir bozucu olmanın ötesine geçemiyor. Parfümün hiçbir bölümünü sevemedim. Gıcık ve bıktırıcı kokusuna eklemlenmiş şekerlilik berbat piyasaya parfümlerini andırırken, genel yapısındaki steril uyumluluk şaşırtıcı. Açıklanan notalarındaki vetiver, paçuli ve meşe yosununa rastlayamadım. Hele ki meşe yosununu görünce heyecanlanmıştım ama derin bir hayal kırıklığı tarafına geçiş yaptım. Kadınların bu parfümü çok sevdiklerini söyleyen yorumculara şunu demek isterim ki: “Ultraviolet’i seven kadın, varsın beni sevmesin.”

Ne güzel, oturmuşum balkona. Hem manzarayı seyredip hem de bu yazıyı kaleme alırken, bir taraftan da Yunanistan’dan yayın yapan radyo istasyonu Star Radio’u dinliyorken, Dire Straits’in harika şarkısı Sultans of Swing çalarken, keyfime limon sıktın be Ultraviolet. Aaa bu çalan Scorpions mu yoksa! Niye Türkiye’deki radyo istasyonlarında rastlayamayız ki Scorpions şarkılarına ve tabii ki Roxette’e?

Kokusunun tasarımını ünlü isim Jacques Cavallier yapmış. Puig tarafından üretilen Ultraviolet, EDT formunda. Kalıcılığı ve fark edilirliği çok şükür ki bende yüksek olmadı. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor.

sise paco yen

Luca Turin’in kitabında Ultraviolet yeşil şekersi olarak tanımlanmış ve beş üzerinden bir puan alarak en kötü parfümler listesine girmiş. Tania hanımın bu puanına ben de katılıyorum. Parfümün tek olumlu yanıysa, ilginç bir teknikle yapılmış olan şişesi.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/3

1 Haziran 2015 Pazartesi

Paco Rabanne Pour Homme (1973)


Paco Rabanne Pour Homme (1973)

1 Million, XS, Black XS, Ultraviolet ve son olarak Invictus. Ünlü moda markası Paco Rabanne, bir şekilde popüler olan parfümlere imza atmayı başarıyor. Özellikle 1 Million'la birlikte büyük sükse yaptığını ve önemli satış rakamlarına ulaştığını biliyoruz. Evet ticari anlamda başarılı ve genel beğeniye uygun kokular yaratma da çok az marka onlarla baş edebilir. İyi de Paco Rabanne'in parfümleri sadece 1 Million ve Invictus'tan ibaret mi sandınız?

Calandre, Tenere gibi başarılı klasiklere imza atan Paco Rabanne'in parfüm yolculuğu 1969'da başlamıştı. Markanın ilk parfümü 1969 yılı çıkışlı Caladre olarak kayıtlara geçti. Çiçekler ve aldehitin merkezde olduğu Calandre, kadınların beğenisine sunulmuştu. Calandre'den dört yıl sonra markanın kendi ismini verdiği Paco Rabannne Pour Homme doğdu. İlk parfümlerinin kadın kokusu olması, muhtemelen ikinci parfümlerinin erkek için düşünülmesine yol açtı. 1973 yılında piyasaya sürüldüğünde oldukça başarılı oldu Paco Rabanne Pour Homme. İki yıl sonra FIFI tarafından en iyi parfüm ödülü de aldı. Fakat en büyük ödülü parfüm severler verdi. Bu erkeksi yeşil aromatik fujer, döneminin karakterini yansıtıyordu hiç şüphesiz. Chanel Pour Monsieur'un, Azzaro Pour Homme'un, Ralph Lauren - Polo'nun, Eau Sauvage'ın, Givenchy - Gentleman'in, Aramis Classic'in, Equipage'ın hüküm sürdüğü 1970'li yıllarda piyasaya çıktı Paco Rabanne Pour Homme. Şu saydığım rakiplere bakar mısınız? Her biri kendi çapında efsane parfümlerden hiç de aşağı kalır tarafı yoktu Paco Rabanne Pour Homme'un.

1980'li yıllarda bu efsanelere Antaeus, Kouros, Jules, Bel Ami,  Drakkar Noir ve Zino Davidoff eklenecekti. Yani anlayacağınız 1970 ve 1980'li yıllar, erkeksi, sert, maço parfümlerin altın çağıydı. Günümüzün değişen koku trendleri ile neredeyse hiç alakası olmayan 1970'li yılların başlarında Paco Rabanne Pour Homme, ismini parfüm dünyasının klasikleri arasına yazdırmıştı. İşte karşımızda kırk iki yaşında bir jön var. Siz onu ister Hollywood'un ister Yeşilçam'ın jönlerine benzetin.


Genellikle hakkında övgü dolu cümleler okuduğum Paco Rabanne Pour Homme'u oldukça merak ediyordum. Özellikle içeriğindeki meşe yosunu kullanımı ilgimi çekiyordu. Gerçi 1973 yılındaki orijinal formülünün 5-6 defa reformüle olduğu söyleniyor ve ilk halinden epey değişikliğe uğradığı iddia ediliyor. Zaten kullanım sürecinde bazı soru işaretleri oluştu kafamda bu anlamda. Neyse artık detaylara geçeyim.

Kendi sitelerinde aromatik fujer olarak sınıflandırılmış. Kimi yerlerde tarihte üretilen ilk fujer parfümü olduğunu belirtilmiş. Yine kendi sitelerinde parfümün erkeksi, beyefendi yönü vurgulanmış. Üzerime sıktığımda beni eskilerden gelen tozlu limon, bergamot ve aromatik otlar karşılıyor. Tipik 1970'li yıllar erkeksi parfümü açılışı diyesim var. Gayet şık, erkeksi, olgun ve hafiften tütün kolonyası kıvamında. Müthiş üst notalar tek kelime ile harika. Orta bölümde aromatik otlar hala etkin. Bu bölümde erkeksi çiçekler devreye giriyor. Lavanta ve sardunya algılıyorum. Meşe yosunu ise neyse ki kendisini gösteriyor ama biraz sulandırılmış-seyreltilmiş hissi veriyor. Orta notalarda biraz paçuli ve hayvansallık da var sanki. Orta kısım güzel ama sanki bir şeyler eksik. Alt notalarda yumuşak misk var. Yine yumuşak odunsu notalarla, karanlık sayılabilecek tatlı denemeyecek deriyle çok da ilginç olmayan kapanışını gerçekleştiriyor.

Paco Rabannne Pour Homme, döneminin standart erkeksi hissiyatını rahatlıkla veriyor. Başlangıçtaki nostaljik ve tozlu üst notalar, daha ilk saniyelerde kokunun yönü hakkında ipucu veriyor. Açılışı çok rafine, doğal ve otsu. Limondan çok bergamota yer verilmiş başlangıçta. Parfümün şişesindeki yeşil tema, kokunun tamamında etkili. Temiz, neredeyse sabunsu yeşil yapı, Polo kadar ağaçsı veya çamsı değil. Meşe yosunu biraz daha öne çıkıyor ama malum kısıtlamalar sonunda kullanılan meşe yosunu teması epey törpülenmiş anlaşılan. Parfümün orta kısmında başlayan tuhaf seyreltilmiş his, alt notaların sonlarına kadar devam ediyor. New York'daki kadar belirgin meşe yosunu kullanımı yok. Hafiften Bois du Portugal'a benzettim. Fakat yukarıda da söylediğim gibi parfümün genleriyle epey oynamışlar. Çünkü ayakları yere sağlam basan net bir kokuya sahip değil. Hep kararsız, ne koktuğu çok belli olmayan, başlangıcı dışında notaları vurgulanmamış hali açıkça görülüyor.


Eminim ki 1973 yılındaki ilk Paco Rabanne Pour Homme harikaydı. Çünkü ilk formülasyonda meşe yosunu baskın olduğu söylenen parfümün, kırk iki yıl sonraki hali benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Nefis başlangıcını saymazsam, 1970'li yılların o müthiş havasını veremiyor. Hafiften erkek traş kolonyalarını andırıyor. Garip, hibrid bir parfüme dönüşmüş. Siz ne yapın edin, eski versiyonlarını bulmaya çalışın. Tek çözüm bu anlaşılan.

Geçtiğimiz haftalarda kullandığım No.19 varken, oldukça yüksek fiyata razıysanız Bois du Portugal varken, zar zor bulmayı göze alabilirseniz New York varken, Paco Rabanne Pour Homme’un son halini tavsiye edemeyeceğim. Yine de otuz beş yaz üzeri erkeklerin kullandığı ağır, oturaklı ve erkeksi bir parfüm arıyorsanız, şans verebilirsiniz. Belki beğenirsiniz.

Luca Turin'in kitabında Paco Rabanne Pour Homme'un aromatik fujerlerin en erken örneklerinden olduğunu, hafiften melankolik koktuğunu yazmış. Ayrıca erkek vücut bakım ürünlerinin (aftershave, sabun, traş kremi ve saç toniği) kokusuna benzetmiş. Odunsu turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan vererek oldukça beğenilmiş.

EDT formundaki parfümün başlangıcı saldırgan. Orta kısma geçildiğinde neyse ki normale dönüyor fark edilirlik. Kalıcılığı fena değil. Tam bir erkek parfümü. Yaş olarak otuz beş hatta kırklarına gelmiş erkeklere uygun olacağını düşünüyorum. Mayıs ayının serin son günlerinde kullandığım Paco Rabanne Pour Homme, yaz sıcakları için fazla gelebilir. İlkbahar-sonbahar dönemlerinde kullanmak fena olmayacaktır. Farklı yapısı ve genel beğeniye uymayan kokusuna istinaden denemeden almak riskli olabilir. Şimdiden uyarayım.


Kokusunun tasarımını Jean Martel yapmış. Kayıtlarda sadece Jules ve Paco Rabanne Pour Homme'u tasarlamış olarak görünüyor Jean Martel. Pek tanınmamış bir parfümör olduğu söylenebilir. Şişesinin tasarımın ise Pierre Dinand yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com'a teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

1 Kasım 2014 Cumartesi

Paco Rabanne – Invictus (2013)


Paco Rabanne – Invictus (2013)

"Fark etmez kapının ne kadar dar olduğu
Nasıl cezalarla dolu olduğu kitabın
Kaderimin efendisi benim:
Ruhumun dümeni benim ellerimde."

Yukarıdaki dizeler, İngiliz şair William Ernest Henley'in muhtemelen en sevilen ve bilinen şiirine ait. İsmi Türkçeye "Yenilmez" olarak çevrilebilecek şiirin, İngiliz edebiyat dünyasında yerinin büyük olduğunu söylememe gerek yok sanırım. 1875 yılından itibaren etkileri süren, insanların kendilerinden birşeyler bulmalarını sağlayan, hatta Nelson Mandela'nın uzun hapis hayatı sırasında da sık sık bu şiiri okuduğunu söyleyen kaynaklar mevcut. Zamansız olarak nitelenen bu şiirin isminin "Invictus" olması ve kararlı bir duruşu anlatması benim için yeterince ilgi çekici.

Ve günlerden bir gün, elime 100 ml.lik şişesinde Paco Rabanne'in Invictus isimli parfümünün geçmesi, bu şiiri hatırlamama sebep oldu. Güçlü olmayı, vazgeçmemeyi ve korkusuz olmayı öğütleyen İngiliz şairi William Ernest Henley'in Invictus şiiri, 2013 yılında daha çok gündeme gelir oldu. Çünkü aynı isimle, dünya parfüm pazarının en popüler oyuncularından birisinin lansmanı vardı. Paco Rabanne hazır giyim markası, Black XS ve 1 Million gibi çok satan hitlere imza atmıştı. Şimdi ise hedef onların bir basamak üzerine çıkmaktı başarı olarak. Invictus isimli parfümün "modern kahramanların kokusu" olduğunun vurgulanması tesadüf olmasa gerek.

Puig firması tarafından üretilen Invictus için iddialı hedefler konmuş. Puig'in uzun sayılabilecek basın bülteninde bunun ipuçlarını görebiliyoruz. Parfümün tanıtımı için "yerel pazarlara güçlü medya yatırımı yapmayı ve çok yaratıcı şekilde sosyal medya kullanımını" hedeflediklerinden bahsetmişler. Ayrıca 1 Million'un parfüm endüstrisindeki büyük başarısını hatırlatıp şöyle söylemişler: "Biz 1 Million'ın iş planını koruyacağız. Invictus ile çok farklı bir hikaye anlatacağız".


Zaten Paco Rabanne'in pazarlama birimi de Puig'in bu iddiasını doğruluyor: "Invictus çok farklı bir parfüm. 1 Million'dan farklı bir evrene ait. Invictus, 1 Million'dan daha az materyalist ve daha kendine özgü".

Invictus'un resmi tanıtımında yapılan bir konuşmada ise şu cümleler dikkatimi çekti: "Bizim için herşey bir rüya ile başladı. İlk rüyamız bir rock yıldızı haline gelen Black XS'ti. İkinci rüyamız zengin ve ünlü olan 1 Million'dı. Bugünkü rüyamız ise her erkeğin hayali olan bir şey: Şampiyon olmak".

Invictus'un resmi tanıtımında parfümün isminin nereden geldiği de kısaca açıklanmış: "Güçlü erkeksilik ve Latin kimliği". Son yıllarda, adeta stadyumların tanrıları haline gelmiş başarılı erkek sporculardan güçlü referanslar alındığı saklanmıyor pazarlama kampanyasında. "Kahramanlık ve şampiyonluk" övgüsü ve vurgusu da en çok karşılaştığım yönüydü Invictus'un tanıtımında.

Parfümün kokusu hakkında ise şöyle söylenmiş: "Parfümör Véronique Nyberg'in çözmesi gereken sorun, Paco Rabanne'in kendine özgü ferahlık kavramını yeniden ele alıp değiştirmesiydi. Biz Paco Rabanne olarak ondan, geleneksel koku piramidine bağlı kalmayan, tamamen yeni bir yapı tasarlamasını istedik. Sonuç olarak çift kutuplu bir formül ortaya çıktı: Farklı tarafları olan ama aynı zamanda bütünleyici".


2013 yılında, ana akım markalar arasında ses getiren lansmanlardan birisi olan Invictus'un geri planı hakkında bu kadar bilgi yeterli olur sanırım. Konuyu daha fazla uzatmadan parfümün bana hissettirdiklerine geçeyim. Invictus'un ferah odunsular ve baharatlar üzerine inşa edildiğini söyleyeyim ilk olarak.

Parfümü ilk sıktığımda karşıma ferah turunçgiller çıkıyor. Günümüzün modern ve yeni parfümlerinin birçoğunda rastlayabileceğimiz tarzdaki ferah-akuatik turunçgiller portakal-greyfurt ikilisine daha yakın. Başlangıcı sıra dışı değil ama deneyen çoğu kişinin beğenebileceği tarzda. Üst notaları için vasat denebilir. Orta kısma geçildiğinde ferah turunçgiller geri çekilirken, tatlımsı ve yine ferah baharatlar sizi karşılıyor. Kakule ve biber tabii ki başrolde. Baharatlara akuatik hissi veren denizsel notalar hala destek veriyor. Başlangıçtaki vasatlık ve yapaylık burada da devam ediyor. Son kısım ise bu tür parfümlerin kitabına uygun olarak odunsu karakterde. Yapay sedir ağacı (belki de Iso E Super), ve diğer bilumum yapay ağaçsılar. İşte size Invictus.

Bu parfümü kullanan herkesin "bu kokuyu bir yerden tanıyorum" hissine kapılması kuvvetle muhtemel. Çünkü o günümüzün yeni nesil yapay-ferah-akuatik-meyveli-odunsu-baharatlı parfümlerinin tekrarı olmaktan öteye geçemiyor. Yani ne varsa içine doldurmuşlar. Ne başlangıcındaki akuatiklere yaklaşan turunçgiller ne orta kısımdaki sıkıcı baharatlar ne de sonlardaki burun tırmalayan yapay odunsular onu özgün ve farklı kılmıyor. Onlarca örneğine rastlanan ve moda halini alan bu segmentten pay kapmaya yönelik piyasa işi bir arkadaş gibi görünüyor Invictus.


Şimdi efendim, Invictus, bence akuatik olarak tasarlanmış. Daha sonra biraz baharatlar eklenmiş. Son noktada da odunsular monte edilmiş. Yani ortaya standart erkeksi-tatlı piyasa kokusu çıkmış. 15-25 yaş arası erkeklerin mağazaya gidip, ısrarlı görevlilere dayanamayıp, üzerlerine sıkmalarına izin verdikleri andan itibaren, ferah ve genel beğeniye uygun üst ve orta notaları sayesinde hemencecik beğenip, alacakları bir parfüme benziyor. Kokuların dünyasıyla fazla haşır neşir olmayan genç ve deneyimsiz arkadaşlarımızın, ilk heyecanla ve başlangıcının verdiği enerjiyle alacakları Invictus'u muhtemelen severek kullanacaklardır. Sözümüz yok, kim istediği parfümü kullanıyorsa ona saygı duyarız.

Amma parfümler konusunda biraz daha derinlere inmiş, burnu belli deneyimler yaşamış ve koku kültürüne sahip "parfumista"ların Invictus'a pek meyil etmeyecekleri ortada. Çünkü bu parfüm, örneğine milyonlarca defa rastlanabilecek yapısıyla, hiç bir yenilik vaat etmeyen vizyonuyla, "oltaya kim takılırsa kardır" zihniyetiyle, "aman herkes sevsin de bol bol şişe alsın" kafasıyla, yapaylığı ve sıradanlığı tekrar eden tavrıyla koku bağımlılarını hiç de mutlu etmeyecektir.

İyi de Invictus kötü bir parfüm mü? İyiliğin ve kötülüğün olabildiğince sübjektif olduğu parfüm işinde mutlak iyi-kötü yaftası bizi doğru yola götürmeyebilir. Kullanım sürecinde bol bol üzerime boca ettiğim Invictus, zaman zaman "o kadar da başarısız değil sanki" diye kendimi sorgulamama bile sebep oldu. Hani bazı parfümlerde şeytan tüyü vardır. Parfümün yapay ve başarısız olduğunu bilirsiniz. Ama aynı zamanda da bir taraftan sizi yakalar. İşte Invictus'un böyle bir etkisi var. Oysaki bir şişesini aldığınızda kısa süre sonra sıkılacaksınız. Varın gerisini siz değerlendirin artık.

Şaşırtıcı olan ise resmi tanıtımda parfümün dört adet tasarımcısının olduğunun belirtilmesi. Bir parfümü nasıl dört parfümör tasarlar pek anlayamadım ama böyle söylediklerine göre muhakkak doğrudur. Veronique Nyberg, Anne Flipo, Olivier Polge ve Dominique Ropion gibi şöhretli isimler bir araya gelip, kokusuna imza atmışlar.


Şampiyonluk kupası şeklindeki şişesinin Cedric Ragot tarafından tasarlandığına dair bilgi var umarım doğrudur. Gerçi şişesini de beğenmedim. Kapak ve üst bölümdeki ucuz plastikten yapılmış kısım, gayet basit ve çocukça duruyor.

EDT formülasyonuna sahip. Dört mevsimde de kullanılabilir bence. Genç erkek arkadaşlarımıza tavsiye ederim. Üst yaş grupları için fazlasıyla "delikanlı işi" kaçabilir. Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama seviyelerde.

Koku Güzelliği:10/4.5

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Paco Rabanne – Black XS (2005)



Paco Rabanne – Black XS (2005)  Markanın popüler erkek parfümü.

Kabul etmeliyiz ki her çıkardığı parfüm ile ortalığın epey tozunu atıyor Paco Rabanne markası. İlk parfümü Calandre’yi 1969 yılında çıkarmasına rağmen, geçen yıllar içinde önemli başarılara imza atmış gibi görünüyor. İlk erkek parfümünü 1973 yılında piyasaya çıkaran marka, Paco Rabanne Pour Homme’u klasik erkek parfümleri sınıfına sokmayı başarmış gibi. Sonrasında 1993 yılındaki XS Pour Homme ile bir kez daha ismini duyurmayı başardı. 1999 yılında çıkardığı Ultraviolet ile kendisini parfüm dünyasına unutturmayacağının sinyalini vermişti. Fakat asıl bomba 2008 yılında külçe altını şişe tasarımı ile 1 Million olmuştu. Markanın sanırım hala en popüler ve en rağbet gören parfümü dersek sanırım yanılmış olmayız. 

Başarılı parfümü 1 Million’dan sadece üç yıl önce, XS Pour Homme’un başarısının ardından, aynı şişe tasarımı ile Black XS geldi. Fakat farkı şişesinin ismine uygun olarak siyah olmasıydı. Tabiki kokusu da bir hayli faklıydı.

Artık çok büyük boyutlara ulaşmış parfüm endüstrisinin başarılı sayılabilecek oyuncularından birisi Paco Rabanne. Evet belki parfümleri harika, rafine ve sanat eseri değiller. Ama ilginç şekilde bir çok kişinin sevebileceği, popüler olma ihtimali fazla parfümler yapmakta usta olduklarını düşünmeye başlıyorum yavaş yavaş. Amaç çok satan parfümler ise Paco Rabanne bu işi çok iyi yapıyor.


Black XS’de yine ilk çıktığından itibaren yoğun talep gören ve geniş kitleler tarafından sevilen parfümlerden birisi. Geçmiş yıllarda defalarca denediğim Black XS’e artık detaylı bir bakış atmanın sanırım zamanı geldi.

Parfümümüz odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında keskin bir turunçgil sizi karşılıyor. Sanki azıcık da limon var. Ortalama bir başlangıca sahip. Daha sonrasında orta notalara geçiliyor. Burada artık turunçgiller etkisini kaybediyor. Onun yerini ise tatlı meyveler alıyor. Bu kısım neredeyse şekerli denilebilecek gibi tatlı. Biraz da tatlı baharatlar. Fakat meyveler çok baskın. Bu arada meyve derken aldığım koku bariz çilek. Fakat karanlık, yapay ve biraz plastiğimsi. Black XS’in tahminime göre en sevilen tarafı orta notalardaki bu tatlı çilek olmalı. Sonlarda da tatlı, yapay çileğe biraz yapay misk ve odunsu notalar ekleniyor. Böylece de tenden ayrılıyor.


Şimdi efenim, Black XS lafın kısası tam bir meyveli parfüm. Hiç lamı cimi yok. Ana oyuncu yapay, plastiğimsi, karanlık sayılabilecek çilek. Fakat resmi olarak açıklanan notalarında çilek görünmüyor. Diğer kokular ise yan rollerde diyebilirim.

Bu parfümün erkeklerin bu kadar ilgisini çekmesinin nedenlerinden birisi erkeksi sayılabilecek karanlık çilek teması olduğunu düşünüyorum. Çünkü çilek-kiraz-vişne gibi kırmızı meyve kokuları genellikle kadın parfümlerinde kullanılıyor. Bu tür erkek parfümüne çok rastlamadım. Hatta kadınların da Black XS’i bu kadar beğenmelerinin sebebi yine çilek olabilir.


İyi de kokusu güzel mi derseniz cevap benim açımdan çok açık: Değil. Öncelikle orta notalardan itibaren çok yapay kokuyor. Hatta plastiğimsi. Bu hiç sevmediğim bir şey parfümlerde. Tatlı bir çilek kokusu kulağa hoş geliyor olabilir. Çok ilginç bir fikir de olabilir. Ama bu parfümdeki gibi olmamalı bence. Daha özen gösterilseymiş keşke. Bana kokusu nedense çilekli sakızları hatırlatıyor.

Evet Black Xs çok satan bir parfüm. Ortalama parfüm kullanıcısı için güzel de bir seçenek olabilir. Ama düşük kalite hissi, orta notalardan itibaren neredeyse hiç değişmeyen tek düze kokusu, plastiğimsi yapaylık beni bu parfümden soğutmak için yeterli olmuş durumda. Üzgünüm Black XS sevenler. Sizinle aynı görüşte değilim. Zaten markanın yeni yıldızı 1 Million’dan sonra biraz ikinci plana itilmiş gibi bir hali var.


Günlük rahat kıyafetlerle yada gece kulüplerinde genç erkek arkadaşların kullanması için tasarlanmış sanki. Bence yaş sınırı 15-25 arası olmalı. Daha üst yaş grubundaki arkadaşlar için çok uygun olduğunu düşünmüyorum. Bazı kullanıcılar ise kadınsı bulmuşlar kokusunu. Ben o kadar yoğun bir kadınsılık hissetmedim. Fakat neredeyse unisex kullanıma yakın diyebilirim. Yani bu parfümü bir kadın kullansa da sırıtacağını sanmam.

Parfümü bir çok ana akım marka için çalışmış Olivier Cresp tasarlamış. Parfüm yorumcusu Luca Turin ise Black XS’e beş üzerinden sadece bir yıldız vererek çok kötü bulmuş. İlkbahar-yaz ayları için daha uygun sanki.

Not: Bu parfümün bana ulaşmasını sağlayan www.siparis.im sitesinin çalışanlarına ve Levent beye teşekkürü borç bilirim.

Artıları:
+ Genel olarak herkesin beğenebileceği kokusu.
+ Karşı cinsten güzel iltifatlar alma ihtimaliniz yüksek.

Eksileri:
- Plastiğimsi yapaylığına tahammül etmek zor.
- Kalite hissiyatı vermeyen kokusu.
- Çok fazla düz çizgide ilerliyor kokusu. Neredeyse hiç değişmiyor.

Koku Güzelliği:10/4.5

16 Şubat 2012 Perşembe

Paco Rabanne - 1 Million (2008)


Paco Rabanne - 1 Million (2008) Markanın popüler parfümlerinden.

Ortaokulda yada lisede popüler erkekler yada kızlar vardır. Etraflarında bir sürü arkadaşları olan hani. Herkes onlara yakın olmak ister. Onların bir sözleri neredeyse emir olarak algılanır. Onlar nereye gitseler orası değerli olur. Yada nerede otursalar orası kıymete biner. Birçok kişi sınıfta onların yanına oturmak ister. Ve daha neler..

Lise yıllarıma geri dönmeyi pek düşünmüyorum. Ama yukarıdaki bahsettiğim duyguları birçoğumuz yaşamışızdır. Benim asıl merak ettiğim o popüler çocukların ileride nasıl bir hayatları olduğu. İş hayatına atılıp hayatın gerçekleri ile yüzleştikleri zaman, etraflarında hiç kimsenin olmadığını gördüklerinde acaba ne düşünürler. Belki de hayal kırıklığı…

Ben 1 Million'ı okuldaki popüler çocuklara benzetiyorum. İlk çıktığından beri çok satan ve ismi çok geçen bir parfüm karşımızda. 1 Million, Paco Rabanne’nin diğer çok satan modeli Black XS’in pabucunu dama atmış gibi görünüyor. Bende daha önceki incelememi yeniden yazmayı uygun gördüm. Yani bir anlamda kapsamlı bir güncelleme yapmış oluyorum 1 Million ile ilgili.

Öncelikle ilginç şişesinden başlamak gerek. Çünkü parfümün kokusu kadar ilgi çekiyor şişesi. Anlaşıldığı üzere külçe altına benzetilen şişe bize parfümün kokusu ile ilgili de küçük bir ipucu veriyor. 1 Million özellikle başlangıcında oldukça metalik kokan bir turunçgil ile size merhaba diyor. Bana nedense hep şişesini hatırlatıyor bu durum.


1 Million odunsu baharatlı olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında oldukça tatlı bir portakal sizi karşılıyor. Resmi olarak açıklanan üst notalarında greyfurt ve portakal var. Fakat burada çok doğal bir portakal kokusu yerine daha metalik bir halde karşımıza çıkıyor. Yine de başlangıcı gayet güzel. Zaten parfümün bu kadar başarılı olmasını daha ilk saniyelerde anlıyorsunuz. Orta notalara gelindiğinde tatlı baharatlar devreye giriyor. Muhtemelen tarçın. Tabiki başlangıçtaki o portakal hissi hala var bu kısımda. Bir süre sonra tatlı baharatlara oldukça yapay deri notası ekleniyor. Bu yapay deri kullanımına rağmen orta notalar hala sevilebilir. Alt notalar ise parfümün en hoşlanmadığım kısmı. Yapay deri kokusuna başarısız bir sedir ve amber ekleniyor. Yapaylık artık iyice rahatsız edici oluyor ne yazık ki. Keşke sonları daha iyi olabilseymiş. Yani özetle: Metalik tatlı turunçgil, tatlı baharatlar, tatlı deri diyebiliriz.

Şu bir gerçek ki Paco Rabanne’nin amacı bir sanat eseri yaratmak değil. Yada parfüm dünyasında tabular yıkmakla falan ilgilenmiyorlar. Bence amaçları çok iyi satış rakamlarına ulaşabilecek, herkesin sevebileceği, popüler olma ihtimali yüksek, modern bir parfüm yaratmak. 1 Million’un başarısından anlıyoruz ki bu amaçlarına ulaşmışlar. Bugün dışarıya çıkıp sokaktan geçen on kişiye koklatsak yüksek bir oranda insanlar beğeneceklerdir. Yani bence günümüzün modern ve güvenli parfümlerinin başında geliyor 1 Million. Anlaşılan Paco Rabanne popüler rakiplerine 1 Million ile cevap vermiş gibi görünüyor. Fakat benim gibi her zaman çok daha iyisini arayan birisi için yeterli mi? Tabiki hayır.


Efendim bu parfüm 18-30 yaş arası erkeklerin en sevdikleri kokulardan birisi muhtemelen. Hiç kimseye de niye seviyorsun diyerek ukalalık edemeyiz. Herkesin seçimleri kendi beğenileri doğrultusunda olacaktır. Fakat ben hiç bir zaman 1 Million alıp kullanacağımı düşünmüyorum. Zaten aldığım bir şişesini çok geçmeden elimden çıkarttım. Neden mi?

Bir kere bir parfümü çoğu kişinin sevmesi, kokusunun modern parfüm tredlerine uyması benim pek umurumda olan şeyler değil. Çok satan parfümlerin çok iyi parfümler olmadıklarını da gayet iyi biliyorum. 1 Million bence biraz fazla tatlı bir kokuya sahip. Evet biraz tatlılık fena olmaz parfümlerde ama burada ipin ucu kaçmış sanki. Bu şekerli his bir süre sonra beni baymaya başlıyor. Ayrıca eşsiz, benzersiz bir kokusu yok. Uzun süreli kullanımlarda sıkılıyorsunuz. Ayrıca orta notalardan itibaren başlayan yapaylık hoşuma gitmedi. Mesela Bulgari – Black’de de var yapay bir deri kullanımı. Ama orada öylesine ustaca vanilya ile harmanlanmış ki insan hayran oluyor. Burada o özen gösterilmemiş.


1 Million tamamen kötü bir parfüm değil bence. O kadar da abartmamak lazım. Hatta başlangıcı ve orta notalarındaki tatlı baharatlar gayet hoş. Ama muhteşem de değil. Özellikle gece kulüplerinde yada popüler mekanlara gittiğinizde büyük ihtimal bu kokuyu etrafınızdaki birçok kişiden duyacaksınız. Yine de benim için yeterli değil.

Parfümün açıklanan üç tasarımcısı ise şunlar: Michel Girard, Olivier Pescheux ve Christophe Raynauld. Bu parfüm gerek şişesiyle, gerek pazarlama faaliyetleri, gerek kokusu ile tam bir konsept olarak insanlara sunulmuş ve gördüğüm kadarıyla da başarılı olmuş.

1 Million’un kalıcılığı bir EDT’ye göre etkileyici. Parfümün artılarından birisi kalıcılık. Farkedilirliği de başlarda gayet iyi. Bu iki kriter başarılı diyebilirim. Sonbahar-kış kullanımına daha uygun. Yazın kullanmak boğucu olabilir. 30 yaş ve altındaki erkeklere daha çok yakışacaktır. Genç, enerjik ve dinamik bir tarzı var.

Artıları:
+ Başlangıcındaki modern portakal kullanımı güzel.
+ Bir çok kişinin sevebileceği tarzıyla bolca övgüler alabilirsiniz.
+ Kalıcılığı fena değil.

Eksileri:
- Sonlara doğru ortaya çıkan yapaylık hiç hoşuma gitmedi.
- Çok popüler olduğu için bir çok kişi ile pişti olma durumunuz var.

Koku Güzelliği:10/7