Dolce Gabbana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dolce Gabbana etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Şubat 2012 Cuma

Dolce & Gabbana – The One For Men (2008)


Dolce & Gabbana – The One For Men (2008)  Markanın popüler erkek parfümü.

Bir süredir blogumu yenileme çalışmaları yapıyorum. “Tebdil-i blogda ferahlık vardır” diyerek işe giriştim. Hem daha derli toplu olması bakımından hem de daha kolay okunur olabilmesi anlamında. Ayrıca sizlerden gelen önerileri de değerlendirmeyi düşünüyorum. Mesela ilerleyen günlerde “En sevdiğim ve sevmediğim 10 parfüm” listesi hazırlamaya karar verdim. Gerçi yazdıklarımdan az çok belli oluyordur neyi sevip neyi sevmediğim. Fakat biraz çalışmam gerek o iş için.

Blogumu sürekli takip edenler bazı eski yazılarımın yerinde olmadıklarını farkedip bana mesaj atıyorlar. Evet oldukça eski tarihli olan bu yazıların bir çoğunu yeterli bulmadığım için kaldırdım. Biraz fazla yüzeysel olduklarını farkettim. Ayrıca yine eskiden incelediğim parfümler hakkında yeniden yazıp, onları güncelleyeceğim fırsat oldukça. Zaten bugün de böyle bir güncelleme yazısı var. Daha doğrusu yeniden yazım.

Uzun zaman önce bir kaç kere deneyip hakkında çiziktirdiğim Dolce & Gabbana’nın popüler parfümü The One For Men’in incelemesini yeniden yazmak istedim. Yani bu inceleme bir güncelleme değil tamamen yeni şartlarda yazılmıştır. Aradan geçen onca zamana ve tecrübe ettiğim onlarca kokudan sonra bakalım The One For Men ile ilgili düşüncelerimde nasıl değişiklikler olmuş.

Parfümümüz, markanın iki kurucusundan biri olan Stefano Gabbana’nın öncülüğünde ortaya çıkarılmış. Muhtemelen 2006 yılında çıkan The One’ın kadın versiyonunun başarısı üzerine iki yıl sonra da erkek versiyonu karşımıza çıkmış diye düşünüyorum. Stefano Gabbana ise şunları söylemiş: “Baharatlı-oryantal kokuları seviyorum. Bizim marka olarak bu tarzda bir parfümümüz yoktu. The One For Men, diğer parfümlerimizden daha sıcak bir yapıda”. Yani parfümlerini “Klasik ama bayağı değil. Kadınların çok seveceği gibi bir kokusu olmalı” şeklinde tanımlıyorlar.

Artık parfüme geçmek istiyorum. Çünkü bizi asıl ilgilendiren pazarlamaya yönelik bu sözler değil, şişesinin içindeki sıvının kokusu. The One For Men odunsu-baharatlı olarak sınıflandırılmış. Çok doğru bir tanımlama olmuş diyebilirim. İlk sıkıldığında sizi hafiften tatlı bir turunçgil karşılıyor. Çok modern, canlı ve güzel. Biraz metalik ama rahatsız edici değil. Nedenini bilmiyorum ama bana Paco Rabbane – 1 Million’un başlangıcını hatırlattı. Ondan daha sakin ve başarılı diyebilirim. Bir süre sonra bu metalik turunçgil geri çekilirken devreye tatlı meyveler ve baharatlar giriyor. Açıklanan orta notalarına baktığımda kakule ve zencefil gördüm. Sanırım baharatlı his bu iki notadan geliyor. Zaten üst notalarında da greyfurt varmış. Başlangıçtaki turunçgil de böylece açığa çıkmış oldu. Tatlı, meyveli-baharatlı kombinasyona o metalik turunçgil de alttan alta destek veriyor. Yani orta notalar parfümün en zengin ve detaylı yeri anlayacağınız. Alt notalarına gelindiğinde ise baharatlar aradan çekilirken odunsu notalar kendisini gösteriyor. Muhtemelen sedir. Ve ona eşlik eden turunçgil. Fakat bu kısımda o kadar zayıflıyor ki kokusunu pek hissedemiyorsunuz. Yani özetle: Metalik bir turunçgil, tatlı meyveler, tatlı baharatlar ve odunsu notalar.


Bu parfümü anlatmak için şunları söyleyebilirim: Başlangıcı gayet güzel ve sevilesi, orta notaları fena değil, alt notaları sıkıcı ve basit. Yani ilk sıkıldığından sonuna doğru azalan bir performansı var diyebilirim. Bu durumu kokuyu ilk başlarda çok hızlı koşan ve daha sonra yorulup geride kalan atletlere benzetiyorum. Sonları biraz daha ilginç ve kaliteli olsaymış çok daha memnun olacaktım. Fakat yine de kötü bir kokusu olduğunu söylemek de insafsızlık olur. Ben kokusunu sevdim. Ama aşık olunacak kadar da bulmadım. Yani büyük boy şişesini alacağımı sanmıyorum. Alacak olanlara da saygı duyarım.   

The One For Men, bugün parfüm endüstrisinin en çok satan aktörlerinden birisi. Bunu sanırım bilmeyen yoktur. Yani karşımızda çok popüler, sevilen ve bolca kullanılan bir arkadaş var. Böylesine iyi satış rakamları yakalayan bir parfüm için gerçekten başarılı diyebilir miyiz? Yoksa işin içine başka etkenlerde giriyor mu? Yani parfüm dünyasının klasik metaforu olan “Çok satan parfüm, iyi parfüm müdür” sözü doğru mu?

Öncelikle bu parfümün neden bu kadar popüler olduğunu düşündüm. Sanırım cevabını da buldum. İlk olarak, The One günümüzün modern parfüm trendlerinin en bariz temsilcilerinden birisi. Hem başlangıcındaki turunçgil kullanımı hem de devamındaki tatlı meyveli-baharatlı kokusuyla bir çok kişinin ilgisini çekiyor muhtemelen. Özellikle son yıllarda bu tür parfümlerde bariz bir artış var. Üreticilerde pastadan pay kapmak için bu yönde kokular yaratıyorlar. Yani bu anlamda bence The One, Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme ve Paco Rabanne – 1 Million’un en büyük rakibi gibi görünüyor. Bu üç örnek de popüler, modern, canlı, günlük kullanıma uyan, herkesin sevebileceği gibi tasarlanmış piyasa parfümleri. Bu üç parfümü deneyen bir çok kişi rahatlıkla kokularını sevecektir. Yani giymesi kolay tarzdalar. Tabi bu durum da onların şansını arttırıyor. Çok yaratıcı değiller, devrim yapmak gibi bir dertleri yok, benzersiz özelliklere sahip değiller, sanat eseri olduklarını iddia etmiyorlar. Bence onların tek derdi iyi satış rakamları yakalayan, herkesin sevebileceği güvenli parfümler olmak.

İkinci olarak da The One For Men’in çok başarılı bir pazarlama ile piyasaya sunulduğunu unutmayalım. Çünkü günümüzde artık medyatik olmak, sansasyon yaratmak, dikkat çekmek, yada televizyonlarda görünmek önemli. Yani çoğu zaman pazarlama faaliyetleri kokunun önüne bile geçebiliyor. Başarısız kokan bir parfüm allanıp pullanıp karşımıza çıkartılabiliyor. Onun için her zaman denemeden parfüm almama taraftarıyım.

                 Markanın pazarlama yüzü Matthew McConaughey'in yaka bağır neden dağılmış bilemiyorum :))

The One For Men’in genel kullanıcı kitlesi olarak 18-30 yaş grubu genç erkekler olduğunu düşünüyorum. Yaşı ilerlemiş erkekler için çok da iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum. Daha genç ve enerjik bir tarzı var. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Unutmadan söyleyeyim, bu parfümü kadınlar seviyorlar. Onları cezbeden bir yanı olduğunu düşünüyorum.

Kalıcılığı bir EDT için gayet yeterli. Benim tenimde 12 saatten fazla kalarak iyi bir performans gösterdi. Gelelim bu parfümün en sıkıntılı yanlarından birine. Farkedilirliği tenimde zayıf oldu. İlk sıkıldığında biraz hissedilirken 2-3 saat sonra kokusunu alamaz oldum. Keşke bu durum üzerinde biraz çalışsalarmış. Kıyafete biraz fazla sıkmak belki çözüm olabilir. Ama tendeki performansı düşük ne yazık ki.

Artıları:
+ Başlangıcındaki modern turunçgil kullanımını beğendim.
+ Orta notaları gayet güzel.
+ Herkesin sevebileceği bir yapısı var bence. Arkadaşınıza hediye olarak rahatlıkla alabilirsiniz. Beğenmeme ihtimali az olacaktır.

Eksileri:
- Alt notaları çok sıradan.
- Farkedilirliği tende zayıf kalıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

27 Kasım 2011 Pazar

Dolce & Gabbana Pour Homme (1994)


Dolce & Gabbana Pour Homme (1994) Markanın erkek parfümlerinden.

Dolce & Gabbana ismini duyunca nedense aklıma şöyle bir tablo geliyor. Fashion TV, yine bir defile yayınlıyor. Ekranda adeta asker disiplini ile yürüyen mankenler. Sıfır beden kadınlar. Neredeyse kemikleri sayılacak zayıflıktan. Erkek mankenler ise çarpık bacaklı ve bol kaslı. Sergilenen  kıyafetler ise günlük kullanımdan ziyade Haute Couture. Yada uç diyebileceğimiz aksesuvarlar. En çarpıcı erkek aksesuvarı olarak da bir çanta dikkatimi çekiyor. Bildiğimiz kadın çantalarından bir farkı yok. Acaba moda yaratıcıları erkekleri kadınsılaştırmaya yada kadınları erkeksileştirmeye mi çalışıyorlar. Yoksa ortaya üçüncü ve tuhaf bir cins mi çıkartmak istiyorlar. Kimbilir gelecekte belki de cinsiyet diye bir şey olmayacak mı? Bu düşüncelerden uzaklaşıp elimdeki Dolce & Gabbana Pour Homme parfümünü kullanıyorum.

Tarz olarak aromatik fujer olarak sınıflandırılmış. İlk sıkıldığında turunçgil patlaması size merhaba diyor. Belki biraz da limon. Hafif ekşiliği muhtemelen üst notalarında kullanılan limon veriyor. Başlangıç çok özel değil diyebilirim. Çoğu parfümde kullanılan turunçgil açılışa benziyor. Bir süre sonra turunçgil geri çekilirken ortaya pudralı, hafif tatlı baharatlar (ağırlık biberde) ile biraz tatlımsı çiçekler kendisini gösteriyor. Bildiğimiz anlamda bir tatlı baharatlı bir yapısı yok. Daha çok turunçgiller ile desteklenmiş erkeksi çiçekler diyebilirim. Son kısımda neyse ki pudralı his azalıyor. En sevdiğim bölüm de buradan itibaren başlıyor. Hafif tatlımsi bir tütün ve odunsular. Böylece de tenden ayrılıyor. Parfümün genelinde rahatsız etmeyen bir tatlılık hakim. Alt notalarında kullanılan tonka fasulyesi bu tatlılığı veriyor büyük ihtimalle.

D&G Pour Homme 1990’lı yılların ortalarında üretimine başlanmış bir fujer. Güçlü, yoğun, erkeksi. Aynı zamanda biraz ferah bile denebilir. Zaten parfümlere meraklı olanların yakından bileceğini düşünüyorum. Çünkü markanın en bilinen ve en çok satılan modeli muhtemelen. Unutmadan söylemek isterim ki 1995 yılında “En iyi erkek parfümü” ödülünü almış. Ayrıca 1996 yılında da Fransa’dan bir ödül almış. İlgimi çeken diğer bir nokta da kadınların bu parfümü sevmeleri. Birçok kadının D&G Pour Homme ile ilgili olumlu izlenimlerini okudum. Bunu da bir not olarak belirteyim.

Biraz da parfümün hoşuma gitmeyen taraflarından bahsedeyim. Başlangıcından sonuna kadar çok büyük değişim göstermiyor. Yani ne bir süpriz yapıyor ne de size küçük oyunlar oynuyor. Çok düz bir kokusu var. Bu durumda bir süre sonra sıkıcı olmasını beraberinde getiriyor. Eğer bir parfümden derinlik ve kompleks bir yapı bekliyorsanız D&G Pour Homme sizi tatmin edemeyecektir.

İkinci olarak orta notalarından itibaren ortaya çıkan pudralı kısım. Pudra abartılmadan ve hafifçe kullanılırsa eyvallah. Ama ayar biraz kaçınca pek hoş olmuyor. Burada da muhtemelen pudramsı yapı kokuyu sabunsu hale getiriyor. Fakat mis gibi bir sabun değil. Daha çok şampuanımsı bir sabunsuluk. Bu da hiç sevemediğim bir durum. Bu sebepten dolayı da pek tavsiye edebileceğim bir parfüm değil. Çok daha iyi seçenekler varken D&G Pour Homme ortalama bir ana akım parfümü olarak yerini alıyor hafızamda. Ayrıca parfümün detaylı bir reformulasyon geçirdiği söyleniyor bloglarda. İlk formulasyonu çok daha başarılı bulunurken, yeni formulasyonun oldukça yapay koktuğuna dair şikayetler var. Büyük ihtimalle benim kullandığım da yeni formulasyon. Artık günümüzde neredeyse moda halini alan ve bütün güzelim parfümlerin içeriklerinde oynama yapıp, onları kuşa çevirme geleneği uzun bir süre daha devam edecek anlaşılan.

Kalıcılık ve farkedilirlik gayet iyi. Bu iki kriter konusunda can sıkıntısı yaşamazsınız büyük ihtimalle. Genel olarak erkeksi bir yapısı var. Bir kadına pek yakışacağını düşünmüyorum. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacaktır. Yazın biraz boğucu olabilir. Denemeden almamak lazım.

Artıları:
+ Sonlara doğru ortaya çıkan tütünsü koku gayet güzel.
+ Kalıcılık ve farkedilirlik durumları fena değil.
+ Genel olarak kadınların sevdiği parfümlerden birisi.

Eksileri:
- Ah o pudramsı sabunsuluk yok mu!
- Çok düz çizgide ilerliyor. Uzun kullanımlarda sıkılma ihtimaliniz yüksek.

Koku Güzelliği:10/6   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/7