ambergris etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ambergris etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Nisan 2022 Cumartesi

Jean-Charles Brosseau – Ombre Orientale (2013)

“Antik şipre ve doğunun buluşmasından doğan bu koku, bizi İran’ın kurak kum tepelerinden geçerek Kamboçya’nın ormanlık ormanlarına götürüyor. Bir büyücünün gücüne sahip koku füzyonu. İran’dan gelen safran, meyveli kalp notasına baharatlı ve baş döndürücü ipuçları veren pembe biberle birleşerek baş kısımda bulunur. Alt notalarda paçuli, öd ağacı, sandal ağacı ve amber ile harmanlanarak hoş ve cüretkar bir parfüm ortaya çıkarır.”

Jean-Charles Brosseau’nun 2013 yılı çıkışlı parfümü Ombre Orientale’nin resmi tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Jean-Charles Brosseau’nun internet sitesinde Ombre Orientale şipre, odunsu, çiçekli, deri olarak sınıflandırılmış. Hem içeriğindeki öğeler hem de ismiyle ilgimi çeken Ombre Orientale’yi bir süre kullanma fırsatı buldum.

Parfümün başlangıcı tuzlu hissiyat veren deri ve ambergrisle gerçekleşiyor. Hafiften hayvansı izler taşıyan ilk dakikalardan sonra kuru paçuli ve oud partiye katılıyor. Sonlarda dumanlı tütsüyü andıran paçuli ve oudun dansı devam ediyor.

Ombre Orientale, ismindeki oryantal doğu coğrafyasının havasını bize yaşatıyor. Kimi Montale parfümlerindeki gibi ağır oud veya amber kullanımı bulunmuyor. Parfümün hafiften hayvansı yapısı bıktırıcı değil ve kısa sürüyor. Sonları çok iyi. Tatlılık limitli verilmiş. Yeni nesil bol şekerli vanilya parfümleriyle alakası yok. Herkesin sevemeyeceği ilginç ve yüksek kaliteli esere benziyor.

Ombre Orientale, hafiften nostaljik hissiyat veren, erkek kullanımına yakın duran, tam bir kış ayı parfümü gibi davranıyor. Ağır Arap-Ortadoğu temasının yerine dumanlı ve daha sakin karaktere yer verilmiş. Oud, gül ve safran burnunuzu tırmalamıyor. Ustaca harmanlanmış bir niş parfüm var karşımızda.

Eğer hafiften hayvansı ve dumanlı deri parfümü arıyorsanız denemenizde fayda var. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi fakat etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek değil. Günlük kullanıma uymayabilecek tematik bir arkadaş.

Kokusunu Thomas Fontaine tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

4 Nisan 2022 Pazartesi

Hermes – Eau des Merveilles (2004)

Hermes’in 2000’li yılların başında karşımıza çıkardığı yeni konseptinin ismi Merveilles idi. İlk Merveilles parfümü 2004 yılında raflara çıktı ve kadınlar içindi. Düz duramayan şişesi ve benzersiz kokusuyla Eau des Merveilles ilgi çekti. Büyük bir hit olamadı ama devam parfümleri gelmesini sağladı. İlk Merveilles’ten 16 yıl sonra bile devam kokularının geldiğini görüyoruz.

Eau des Merveilles Hermes’in internet sitesinde baharatlı-kuru olarak sınıflandırılmış. Üç ana öğeden bahsedilmiş: Elemi, benzoin ve acı portakal. Büyüleyici, ışıltılı ve sıcak olarak tanımlanmış. Ayrıca parfümün arkasındaki hikaye şöyle anlatılmış: “2004 yılından bu yana, Eau des Merveilles, Hermes’in harikalarının kapısını açan anahtar olmuştur. Masumiyetten fantaziye, çocukluk hayallerinden kadınlığa, sıra dışı olanın gün ışığına çıktığı bir dünya. Yıllar geçtikçe, şiirsel büyü havasına taşınıyoruz. Büyüteci andıran yuvarlak şişelerindeki kokular, dünyayı yeni ve harika açılardan görmek için büyülü güce sahip. Harikaların anahtarı, güpegündüz yıldızların kökenidir.”

Eau des Merveilles’in ilk dakikalarında turunçgil yağlarını andıran çok çekingen koku karşımıza çıkıyor. Limondan ziyade tatlı ve kremsi portakalı andıran ilk saatler kaliteli ve benzersiz denebilir. İlerleyen saatlerde kremsi tatlı portakala biraz reçinemsi yapı ekleniyor. Hermes’in bahsettiği elemi bu noktada devreye giriyor olabilir. Sonlarda kremsi portakal devam ederken daha odunsu yapıya evriliyor.

Bazı parfümler vardır, kokusunu tanımlamakta oldukça zorlanırsınız. Eau des Merveilles basit gibi görünse de anlatması ve tanımlaması zor bir parfüm. Kimi yorumcular onu tuzlu ambergrise benzetiyor bazıları da sıcak taşların üzerine bırakılan portakal kabuklarına benzetiyor. Bence kremsi tatlı portakal ve odunsu notaların ağırlığında ilerliyor. Onun reçineli yapısı geri planda hissediliyor. Odunsuluk olaraksa kuru sedir ağacından ziyade daha soyut ve ambere yakın ağaçsı yapıdan söz edilebilir.

Eau des Merveilles’in en sıra dışı tarafı nota piramidini ters çevirerek tasarlandığı iddia edilmesi. Bu parfüm bilinen üst, orta ve alt notalar klişelerinin biraz dışına çıkıyor. Normalde alt notalarda olması gereken vetiver, sedir ağcı ve meşe yosunu üst notalarda kullanılmış. Alt notalar da ise limon ve portakal bulunuyormuş. Üst notalara odunsular, son kısım olan alt notalara da turunçgiller yerleştirilmiş. Yani koku piramidini tersine çevirmiş tasarımcılar. Oysa kullanım döneminde üst notalarda yoğun odunsu kullanıma ve sonlarda da baskın portakala rastladığımı söyleyemem.

Eau des Merveilles benzerine az rastlanabilecek kaliteli turunçgil parfümüne benziyor. Kimi yorumcular onu uniseks kullanıma yakın bulsa da hafiften kadınsı çağrışımlar yaptığını düşünüyorum. EDT formunda ve etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. Kalıcılığı idare eder. Turunçgilin verdiği enerjiyle günlük kullanıma rahatlıkla uyar. Bazı kullanıcılar onu yaz parfümü olarak tanımlasa da bence serin ilkbahar günlerine daha çok yakışacaktır. Kremsi ve tatlı tarafı yaz sıcaklarında bir parça ağır hissettirebilir.

Kokusunu Ralf Schwieger and Nathalie Feisthauer tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

25 Eylül 2020 Cuma

Issey Miyake – L’Eau d’Issey Pure (2016)

Issey Miyake’nin sevilen kadın parfümü L’Eau d’Issey, 1992 yılında raflardaki yerini almıştı. Aradan geçen uzun yıllar popülerliğini biraz azaltsa da hala kadınların değer verdiği eserlerden birisi denebilir. Doğal olarak da Issey Miyake bu başarılı parfümün devam kokularını çıkarttı.

2016 yılındaysa Issey Miyake’nin kendi deyimiyle L’Eau d’Issey hikayesinin ikinci bölümü açıldı. L’Eau d’Issey Pure’ün resmi tanıtımında 1992 yılı çıkışlı ablasına yeni soluk getirdiğinden bahsediliyor. Ayrıca Pure isimli parfümün, klasik L’Eau d’Issey’den ilham aldığı belirtilmiş. L’Eau d’Issey Pure’de, özel IFF molekülü olan maritimanın verdiği serin, berrak suları çağrıştıran etki vurgulanmış. Ayrıca içeriğindeki ambergrisin mineral ve hayvansı hissettirdiğinden dem vurulmuş.

L’Eau d’Issey Pure’ün açılışı serin ve hafiften tuzlu sayılabilecek çiçeklerle gerçekleşiyor. Sabunsu beyaz nemli çiçekleri anımsatan ilk saniyeler duru ve temiz gerçekleşiyor. Orta kısımda çiçeklerin payı artarken, su-tuz-deniz temasının gerilerde kaldığını görüyoruz. Orta bölümde sabunsu, kuru beyaz çiçeklerin daha da öne çıktığına şahit oluyoruz. Yasemin ve zambak ikilisinin domine ettiği acımsı, buruk ve şekerli olmayan sabunsu beyaz çiçekler Pure’ün merkezini oluşturuyor. Sonlarda ana hat değişmiyor. Açıklanan alt notalarındaki kaşmir ağacı, kapanışta odunsu efekt veriyor.

L’Eau d’Issey Pure, Issey Miyake’nin klasik tarzının tipik örneği. Basit, pürüzsüz, kaliteli ve saf sucul-çiçeksi parfümleriyle öne çıkan Issey Miyake, Pure’de bu geleneğini sürdürüyor. L’Eau d’Issey’in erkek versiyonu da ferah, sucul, çiçeksi-otsuydu. Benzer isimli Pure, sabunsu, kadınsı beyaz çiçekleri merkeze alıyor.

Hemen hemen hiç değişmeyen buruk, inatçı ve dolgun yasemin-zambak ikilisinin yanına eklenen bir parça su-tuz-ambergris temasıyla oluşan Pure çoğu yorumcunun bahsettiği gibi ferah yaz parfümü gibi davranmıyor. Sucul tarafı sınırlı olan Pure, serin ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını ilan ediyor.

Temiz, kaliteli, feminen ve sağlam duran bir parfüm Pure. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı idare eder. Çok yaratıcı olmasa da, aklınızı başınızdan almayacaksa da, birçok benzer kadın parfümünü hatta deodorantı hatırlatsa da bu tür baskın çiçeksi parfümlere ilgisi olan hanımefendilerin imza kokusu olabilir.

Eau de Parfum formundaki L’Eau d’Issey Pure’ü sektörün tanınmış ismi Dominique Ropion tasarlamış.

Koku Güzelliği: 10/6.5

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Paco Rabanne – Invictus Aqua (2016)

Paco Rabanne’nin yeni nesil erkek parfümlerinden Invictus’un oldukça başarılı olduğunu görüyoruz. 2013 yılında raflardaki yerini alan Invictus’un kısa süre içinde devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında Aqua isimli Invictus karşımıza çıkıverdi.

2016 yılında Invictus Aqua çıktı fakat iki yıl sonra muhtemelen reformüle oldu ve 2018 yılında tekrar raflardaki yerini aldı. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Invictus Aqua’nın tanıtımında iyotun öne çıktığını görüyoruz. Ayrıca tazelik, su, amber ve menekşe temalarına yer verilmiş.

Invictus Aqua’nın açılışı lezzetli, tatlı, modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurtu andıran serin turunçgiller ferah ve hafiften caloneyi andıran yapay soğuk hissiyatla orta bölüme geçiliyor. Sentetik deniz temasına eşlik eden yosunumsu olmayan tuzluluğun yanında menekşe çiçeği kendisini gösteriyor. Tatlı menekşenin orta bölümde epey yer kapladığı söylenebilir. Sonlarda yapay deniz teması azalarak devam ederken ambergris ve vasat odunsularla kapanış yapılıyor.

Karşımızda 2020’li yılların modern tatlı-ferah erkek parfüm tarzının tipik örneği var. Abisi Invictus’u andıran Aqua versiyonu klasik Invictus’a göre daha ferah, daha serin-soğuk, benim için daha kullanılabilir ve sevilebilir diyebilirim. Aqua isimli parfümlerin deniz-su-okyanus kokmasını bekleriz ve Invictus Aqua bu görevi yerine getiriyor. Tabii doğallıktan uzak, şekerli yapısıyla çok sevdiğimi söyleyemem. Gerçekçi olmayan ve genç erkek parfümlerini tekrarlayan tavrıyla Invictus Aqua’nın süper star olamayacağını öngörüyorum.

Eğer 15-25 yaş aralığındaysanız, yaz için basit ve koklayan çoğu kişinin beğenebileceği parfüm arıyorsanız Invictus Aqua sizi bekliyor. Tabii ki kokusu kötü değil ama bir şişesini almaya değer mi derseniz, cevabımı tahmin ediyorsunuzdur.

EDT formunda ve performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı iyi olsa da ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. 2018 yılı çıkışlı Invictus Aqua’yı Nicolas Beaulieuu ve Juliette Karagueuzoglou birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

14 Ocak 2019 Pazartesi

Paco Rabanne – Olympea (2015)

Mısır’ın İskenderiye şehrinde doğan Kleopatra hakkında birçok hikaye anlatılır. Dillere destan güzelliği olduğundan tutun da müthiş zeki ve acımasızlığına kadar onlarca öykü bulunabilir. Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın aslen Yunan kökenli olduğunu belirtir çoğu kaynak. Bu anlamda çoğu zaman Yunan mitolojisindeki hayali figürlerle karıştırılır Kleopatra. Oysa uzun yıllar Mısır halkının yöneticisi olarak birçok savaşa katılmıştır.

Tarihler 2015 yılını gösterdiğinde bir moda markası, ilhamını modern zamanların Kleopatra’larından alan parfüm piyasaya sürer. Paco Rabanne’nin Olympea’sı, ismindeki Yunan mitolojisi çağrışımıyla bize hem Kleopatra’nın memleketi antik Yunan’ı çağrıştırır hem de Paco Rabanne’nin Invictus’la başlayan sürecinin devam ettiğini kanıtlar. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Olympea, ferah oryantal/gurme olarak sınıflandırılmış ve özgün-şehvetli olarak tanımlanmış.

Parfümün açılışı kuru beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Üst notalarında kadınsı yasemin güçlü şekilde kendisini hissettiriyor. Birkaç dakika sonra yasemine zencefil eşlik etmeye başlıyor. Zencefilli yasemin, orta kısımda hoş bir sürprizle karşılaşıyor: Tuz. Orta notalarda ferah sayılamayacak tuzlu yasemin haline dönüşüyor Olympea. Biraz ambergris de hissediliyor orta bölümde. Son kısımda çiçeklerin etkisi azalırken yumuşak vanilya ortaya çıkıyor. Kapanışta oldukça zor algılanan alt notalarda tuzlu vanilya hakim diyebilirim. İşte size Olympea’nın kısa özeti.

Paco Rabanne’nin bu iddialı kadın parfümünün oldukça kadınsı koktuğunu, tatlılığın ise diğer modern parfümlere göre daha az olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak tekdüze ilerleyen kuru/tozlu çiçek parfümü Olympea. Kuru beyaz çiçeklere eklenen tuz efekti ve sonlardaki zayıf vanilyadan başka bir koku burnuma gelmedi ne yazık ki. Çok basit kokan, derinliği olmayan, cansız ve sıkıcı bir yasemin parfümü bana göre. Tabii ki benim erkek tenim ve burnum için fazlasıyla kadınsı. Bu durum onu üzerimde taşımaktan keyif almadığımı hissettirdi çoğu zaman.

Sonuç olarak kalite anlamında idare eden yapısıyla Olympea, beklentilerimi karşılamaktan uzak kaldı. Doğru kadında ve doğru zamanda hoş bir parfüme dönüşecek Olympea’yı almadan önce denemenizi öneririm.

EDP formundaki Olympea’nın performansı etkileyici değil. Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılma anlamında sınıfı geçemiyor. Sıcak havalardan ziyade serin zamanlarda kullanmak daha iyi fikir. Sonbahar-kış mevsimlerine uyacağını düşünüyorum. Günlük kullanımlara uyabilecek, süslü kıyafetlerle sırıtmayacak, kullanması ve sevmesi kadınlar için kolay bir parfüm imajı çiziyor sanki.

Kokusunu ünlü burunlar Loc Dong, Anne Flipo ve Dominique Ropion gibi sektörün yakından tanıdığı isimler birlikte oluşturmuş.

Koku Güzelliği:10/5

29 Eylül 2018 Cumartesi

Yves Saint Laurent – Y For Men (2017)

Yves Saint Laurent’in 1964 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü Y, beklendiği kadar başarılı olamamış klasiklerden birisi olarak kabul ediliyor. Markanın eski tarz kadın parfümlerini simgeleyen Y’ye, hepimizi şaşırtan şekilde elli üç yıl sonra erkek kardeş eklendi. Bu kadar eski bir kadın parfümünün birden bire yeni erkek versiyonunun çıkarılması pek görülen bir durum olmasa da 2017 yılında raflara merhaba dedi Y’nin erkeği.

Kimileri Y’nin ilhamını bu aralar moda olan y kuşağından aldığını söylese de markanın resmi açıklamasında Yves Saint Laurent’in ikonik beyaz tişörtü ve siyah ceketinden esinlenildiği belirtilmiş. Markanın internet sitesinde erkek için olan Y’nin “otantik ve cesur” olduğu belirtilmiş. Ayrıca “erkeksiliği yeniden tanımlamak” olarak betimlenmiş Y’nin erkek versiyonu.

Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot, limon ve turunçgil açılışı tam modern yazlık erkek parfümü tarzında. Parlak turunçgillere eşlik eden aldehitlerse ilk saniyelerde şaşkınlık yaratmıyor değil. Orta bölümde aldehitlerin verdiği pudramsılık devam ederken, bu tür parfümlerin olmazsa olmazı ferah zencefil devreye giriyor. Zencefilin yanına eklenen menekşeyle orta kısım devam ediyor. Son bölümde zencefilli ferah menekşeye eklenen ambergris ve sedir ağacı noktayı kokuyor.

Y, anlaşılacağı üzere aromatik, ferah ve erkeksi bir modern zaman parfümü. Kokunun merkezini turunçgiller, menekşe-zencefil ve odunsular oluşturuyor. Kokuların dünyasını yeni keşfetmeye başlayan ya da herkesin sevebileceği parfüm arayan genç erkeklerin rahatlıkla severek kullanacakları bu vasat YSL, kokulara daha fazla aşina kişileri tatmin eder mi?

Y, ne yazık ki günümüzün yeni nesil sıradan ferah erkek parfümlerinden birisi. Yapaylığın bariz olduğu, notaların başarısız verildiği, yaratıcılık anlamında hiçbir şey vaat etmeyen, sıkıcı bir erkek parfümü olduğunu kolayca söyleyebilirim. Rakipleri gibi canlı ve dinamik turunçgillerle açılan ve zencefille devam ettirilmeye çalışılan bu hava, aldehitlerin ve ambergris’in eklenmesiyle çabucak sönüyor. Ondan sonra da anlatacak pek bir şey kalmıyor Y’ye dair.

Parfümün genel yapısı ilkbahar-yaz dönemine uygun, günlük kıyafetlere uyum sağlayabilecek, övgüler alınabilecek tarza yakınken, Parfüm Merakı’nın ukala burnu için fazlaca sıradan, yapay ve bıktırıcı. Bu tarzda Dior Homme Sport gibi seçenek varken neden Y’yi tercih edelim Yves Saint Laurent?

EDT formundaki Y’yi Dominique Ropion gibi bir usta yapmış. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı zayıf.

Koku Güzelliği:10/4

10 Mart 2018 Cumartesi

Ormonde Jayne – Nawab of Oudh (2012)

Uzun zamandır bir Ormonde Jayne parfümü kullanmadığımı farketmem ve ekstra olarak bana gelen Nawab Of Oudh isimli parfümün övgüleri sebebiyle, biraz niş kokular dünyasında gezinelim bugün. İngiltere merkezli niş parfümevi Ormonde Jayne’nin kurucusu Linda Pilkington, koku koleksiyonunu genişletiyor ki biz fani parfümseverler için koklanması gereken yeni eserler demek bu durum.

Markanın 2012 yılında piyasaya sürdüğü “The Four Corners of the Earth” serisinden bahsedeceğim kısaca. İsminden de anlaşılacağı üzere dünyanın dört farklı köşesindeki kültürlerden ilham alan bu dört parfümlük seri, epey ilgi gördü. Özellikle Mantobacco bu serinin yıldızı sayılırken, Nawab of Oudh ise en sevilen ikinci eser denilebilir.

İlhamını Hindistan’dan ve Hint tarihindeki Nawab’lardan alan Nawab of Oudh, ismindeki Oudh ile bize kokusunun karakteri hakkında ipucu veriyor. Kendi sitelerinde amber, gül ve öd notalarından bahsedilen Nawab of Oudh’un açılışı sıcak baharatlarla gerçekleşiyor. İlk saniyelerde leziz ve yüksek kaliteli tarçın algılıyorum. Bir parça aromatik yeşil yapının eşlik ettiği sıcak baharatlar harika. Orta bölüme geçildiğinde koku karakterinde değişim oluyor. Tarçın gerilerde kalırken bu sefer kakule kendisini güçlü şekilde hissettiriyor. Kakule tozlu, gayet temiz verilmiş ve tatlılığı az olarak işlenmiş. Orta kısımda kakuleye kadınsı sayılamayacak gül ve öd ekleniyor. Buradaki gülü sevdim, kakuleyi hüzünlü buldum, ödün ise her zamanki baskın ve ağır haliyle verilmediğine sevindim. Yine de açılışı kadar kendime yakın bulamadım orta notaları. Kapanışta yine ilginç detaylar var. Ambergrisin neredeyse ferah ve tuzlu verilmesi genellikle Creed parfümlerinde karşımıza çıkar. Evet, buradaki tuzlu ambergris hayvansı değil. Son bölümde misk ve bir parça kuru vetiverle son bulan parfüm, gayet inatçı şekilde size alt notaları uzun saatler sonra bile hissettiriyor.

Açıkça söylemem gerekir ki Nawab of Oudh’un ismindeki ödü görünce “eyvah” dedim, yine ağır ve ağdalı bir öd kokusu burnuma hücum edecek. İlk dakikalarda böyle bir hücuma rastlamadığım gibi ödün en belirgin olduğu orta kısımda da saldırgan öd temasıyla karşılaşmadım. Bu açıdan mutluyum. İyi de öd ismine atıf yapan bu arkadaş ne kokuyor? Cevap şu: Kısmen kuru-tozlu baharat. Evet, Nawab of Oudh’un başlangıcındaki tarçın ve orta bölümdeki ana öğe olan kakule, onu baharatlı bir parfüm haline getiriyor. Gül muhtemelen en önemli ikinci karakter. Ödü üçüncü sıraya koyuyorum, umarım yanılmıyorumdur.

Baharatlar tam kokması gerektiği gibi. Parfümün başlangıcı sıcakken orta bölümde daha serin bir seyir var. Tatlılık fazla değil. Zaman zaman geri plandan gelen o tuzlu hissiyat ise harika. Tabii burada deniz temalı parfümlerdeki gibi ferahlıktan bahsedemeyiz. Nawab of Oudh, ferah kokmuyor, bir parça aromatik takılıyor. Genel yapıysa sakin, huzurlu, yüksek kaliteli ve teninizden çıkmak bilmeyen bir performans olarak özetlenebilir. Parfüm gayet detaylı ve zengin. Tekdüze ve sıkıcı değil. Zaten kokusuna son yılların en önemli parfümörlerinden Geza Schoen’in imza attığını söylesem yeterli olur sanırım.

Nawab of Oudh, spekülatif bir parfüm değil. Sofistike bir konfor kokusuna benziyor. İsminden dolayı acımsı ve ağır öd parfümü beklerken size sürpriz yapıyor ve bu yönünü ikinci plana atıveriyor. Orta bölümdeki o çok tanıdık hissiyat bir yerlere götürüyor beni ama neresi ya da hangi parfüm çıkartamıyorum. Nawab of Oudh’e aşık olmasam da gayet güzel kokusunu ve bana düşündürttüğü o tanıdık hissiyatı beğendim. Kolay kolay kimsenin kötü diyemeyeceği kokusu bence genel beğeniye uygun. Ayrıca performansını da gayet başarılı buldum.

Nawab of Oudh’un en eleştirilen taraflarından birisiyse fiyat etiketi. Gerçekten çok yukarılarda dolaşan fiyatını hak eder mi emin değilim. Bu kadar büyük bir rakamı parfüme verir misiniz yoksa onu bir yatırım olarak mı düşünürsünüz bilemem. Bu sebepten denemeden almanızı önermem.

EDP formundaki Nawab of Oudh’un kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Günlük kıyafetlerle kötü sonuç vermeyeceğini sanıyorum. Uniseks olarak piyasaya sürüldü Nawab of Oudh. Kimi kullanıcılar onu biraz kadınsı bulsa da kullanım döneminde hiç rahatsız etmedi beni. Yani erkekler rahatlıkla kullanabilir onu.

Koku Güzelliği:10/7.5

19 Aralık 2016 Pazartesi

Perris Monte Carlo – Ambre Gris (2012)

İtalya’nın Milan şehrinde 1981 yılında kurulan Perris grubu, ismini Monako’nun kalbinde bulunan Monte Carlo’dan almış. 2016 yılı itibariyle elliden fazla ülkede faaliyet gösteren Perris grubu, güzellik endüstrisine yatırım yapmaya devam ediyor. Kozmetik alanında dünya markası olmayı amaçlayan Perris grubu, ünlü tasarımcılarla işbirliği yapıyor.

Güzellik alanında faaliyet gösteren bir markanın, parfümlere el atması gayet anlaşılabilir. Perris Monte Carlo ismiyle niş parfüm sektörüne yaklaşık beş yıl önce girmiş durumdalar. İlk parfümleri 2012 çıkışlı olarak geçiyor kaynaklarda. Yeni sayılabilecek bu niş markayla bende çoğunuz gibi yeni tanıştım. İlk defa bir Perris Monte Carlo parfümü kullanıyorum, açıkçası biraz da bu yüzden heyecanlıyım. Bugünkü konuğum markanın ilk piyasaya sürdüğü parfümlerden olan Ambre Gris.

Ambre Gris’in açılışı yarı karanlık ve egzotik amberle gerçekleşiyor. Tozlu, eski ve olgun amber fena değil. Orta kısımda egzotik amber devam ediyor ama etkisi azalıyor. Onun yerine tuzlu, hayvansal amber devreye giriyor. Bu andan itibaren büyü bozuluyor. Garip bir iticilik barındıran orta notalar hiç bana göre değil. Son bölümde gri ambere misk ekleniyor ama asıl sürprizi paçuli yapıyor. Kuru ve eski paçuli kapanışı güzelleştiriyor.

Ambre Gris, başlangıcıyla umutlanmamı sağlayan, orta kısımdan itibaren hayal kırıklığı yaşatan sonlarında kendisini sevdiren bir arkadaş. Parfümün orta notalarında anlatması zor itici tarafı var. Bu hissiyatı bazı Montale parfümlerinde de yaşıyorum. Çamaşır suyu kokusuna benzettiğim bazı Montale parfümlerini (Red Aoud) andıran orta bölüm biraz zorlama olmuş sanki. Kullanım döneminde çok ısınamadım ve benimseyemedim kokusunu. Belki de doğru yerde ve doğru zamanda kullanmak gerek, bilemiyorum.

gul ambre yen
Fotoğraf parfumo.net sitesinden alınmıştır.

Ambre Gris sevmesi ve kullanması zor bir eser olarak düşünülebilir. Ezgotik amberin kuru paçulinin kulağa ve burna hoş gelen melodisine katılan, hayvansı izler taşıyan tuzlu orta notalar bir garip. Günlük kullanıma uyacağını düşünmüyorum. Erkek kullanımına daha yakın duruyor.

Baştan sona karanlık kokan Ambre Gris, hayvansallığın sınırlarında gezen garip kokusuyla sizi karşılamaya hazır. Önemli olan siz onu kabul etmeye hazır mısınız?

Parfümün performansı yüksek değil. EDP formundaki Ambre Gris, hem kalıcılık hem de fark edilirlik anlamında harikalar yaratmıyor. Kış parfümü olarak düşünülebilir Ambre Gris.

Koku Güzelliği:10/5

17 Kasım 2016 Perşembe

Guerlain – Ambre Eternel (2016)

İster kabul edelim, ister etmeyelim, son yıllarda Ortadoğu pazarını hedefleyen parfümler, altın çağını yaşıyor. Ortadoğu ülkelerindeki zenginlik ve oradaki görece hayat standartlarının yükselmesi, Dubai gibi bir yıldız şehrin dünya sahnesine çıkması ve petrolden kazanılan büyük paralar, her sektörün olduğu gibi parfümericiliğinde iştahını kabartıyor. Bunun sonunda Arabistan-Ortadoğu’yu hedefleyen parfümler piyasadaki yerlerini alıyor. Tabii bu durumun geçici eğilim olup olmadığını ilerleyen yıllarda daha net göreceğiz ama şimdilik bu alanda işler iyi gidiyor.

Birçok marka hatta niş parfümcüler bile doğudan ilham aldıklarını söyledikleri parfümlerle rekabet etmeye başladılar bile. Dünya parfümcülüğünün en köklü markalarından Guerlain’ın bu alanda eser vermemesi düşünülemezdi. Bunun sonucunda “Les Absolus d’Orient” serisi dünyaya geldi. Bu seride henüz iki parfüm var fakat ilerleyen yıllarda yeni üyeler eklenebilir. İlk Les Absolus d’Orient parfümü 2014 çıkışlı Santal Royal’dı. 2016 yılında serinin yeni üyesi Ambre Eternel karşımıza dikiliverdi.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılan Ambre Eternel’da ambergris’in büyük rol oynadığı vurgulanmış. Parfümün başlangıcı tatlı ambergrisle gerçekleşiyor. Hafiften tuzluluk ve hayvansallık, kısa sürede yerini kremsi, yumuşacık çiçeklere bırakıyor. İristen geldiğini düşündüğüm bu yumuşaklık, harika bir deriyle birleşiyor. Bu andan itibaren hafiften kadınsı tarafa yaklaşıyor ama neyse ki çok değil. İlerleyen saatlerde sıcak baharatlar kompozisyona ekleniyor. Ayrıca meyvemsi bir tatlılık da mevcut parfümde. Son bölümde ten üzerinde nefis bir paçuli algılıyorum ki koklamaya doyamıyorum. Tabii kapanış bölümünde epey zayıflıyor kokusu.

Ambre Eternel’in ismini ve koyu renkli şişesini ilk gördüğümde karanlık-depresif egzotik amberle karşılaşacağımı düşündüm fakat ön yargılarımın yersiz olduğunu anladım. Ambre Eternel, bence ne Guerlain’in iddia ettiği gibi ambergrisi merkeze almış ne de ismindeki amberi yoğun olarak kullanmış. Deri sanki bu parfümün kilit rolünde. Başlangıçtaki karmaşık-gizemli-zengin yapı, parfümün yüksek kalitesini daha ilk saniyelerde size kabul ettiriyor. Ambergrisin hafiften karanlık verildiği açılışı, orta kısımda yerini kremsi çiçeksi-meyveli deriye bırakıyor. Alt notalarda tek düze hale gelen paçulinin görevini yaptığını düşünüyorum.

isleme eternel yen

Guerlain, özellikle LVMH grubuna geçtikten sonra oldukça fazla eleştiriler alıyor. Parfümlerindeki eski kalitenin kalmadığını ve yeni kokuların piyasaya işine dönüştüğü en çok karşılaştığımız eleştiri. Tabii bunda haklılık payı da var fakat Ambre Eternel, son zamanlarda denediğim en iyi Guerlain parfümü diyebilirim. Başlangıcı çok zengin ve keşfetmesi heyecan verici. Orta bölüm gayet karakterli ve çoğu parfüm severin ilgisini çekecek gibi. Kapanışı gayet güzel. Tabii bu arada parfümün en ufak yapaylık belirtisi göstermediğini ve kalitesini her zaman üst seviyede tutmaya çalıştığını görüyorum. Bu anlamda Thierry Wasser’in iyi iş çıkardığını belirtmeliyim. Belki de bay Wasser, Guerlain geleneğini artık iyice özümsedi.

Ambre Eternel’in özel seriye mensup olması ve diğer Guerlain’lerden bir parça daha yüksek fiyatlara satılması, onun kalitesini etkilemiş olabilir. Sonuçta bu tür özel serilerle, Guerlain, niş rakiplerine sesleniyor büyük ihtimalle. Demek ki istenince çok iyi parfümler üretebiliyormuş Guerlain. Parfümün tek zayıf karnı orta bölümün sonları. Burada meyvemsi-çiçeksi koku hafiften seyreltilmiş hissiyatı veriyor. Onun dışında başlangıcını ve son bölümünü sevdim.

Sonuç olarak başarılı bir deri parfümü Ambre Eternel. Kullanması ve sevmesi kolay. Modern ama piyasa işi değil. Gizemli ve yumuşak. Sıcak baharatların desteklediği, kremsi çiçeklerin eşlik ettiği (iris en büyük şüpheli), tatlılığın epey hissedildiği, kuru meyvelerin bile rol aldığı renkli, canlı, dinamik ve lezzetli bir parfüm. Gourmand olmasına ramak kalmış olsa da ve son zamanlarda fazlaca tatlı parfümlerden uzak dursam da Ambre Eternel’i sevdim.

ruj eternel

Kimi yorumcuların erkeksi bulduğu Ambre Eternel’i ilk kullandığımda maskülen tarafa yakın bulmuştum. Kullanım döneminde tatlılığın ve kremsiliğin fazla olduğunu fark ettim ve kadınların da seveceğini anladım. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor.

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama seviyede. Soğuk kış günlerinin kurtarıcısı olabilir Ambre Eternel.

Koku Güzelliği:10/8

17 Ekim 2016 Pazartesi

Shaik - Opulent Shaik Gold Edition For Men (2013)

Bugün, Arap çölünün merhametli Prensi Shaik’in krallığına ilk defa konuk olacağım sizlerle birlikte. Sevgiyi ve bolluğu birleştiren gizemli tasarımcı Shaik’in dünyasına girmek, muhtemelen dünyadaki pek çok kişi için mümkün olmayacaktır. Çünkü onun markası, ultra lüksü ve bir anlamda jet set’i temsil ediyor. Shaik, artık birçok lüks markanın aksine “ulaşılabilir lüks” gibi bir amaç edinmiyor. Shaik, romantik bir vizyoner, tutkulu ve ilgi uyandıran bir tasarımcı olarak doğu ile batı arasındaki zıtlıkları birleştiren, dünya çapında bir işadamı olarak karşımıza çıkıyor. Shaik isimli çöl krallığının başarıya yürümesinin kısa hikayesi böyle anlatılabilir.

Tabii krallıktan bahsediyorum ama bunun duyusal bir krallık olduğunu fark etmişsinizdir. Ortadoğu ve Arap coğrafyasının yeni parlayan markalarından birisi Shaik. Bu tasarım markası, saatler ve parfümlere yer veriyor koleksiyonunda. Ayrıca mücevher ve moda alanlarında da tasarımlara başlayacakları görülüyor. Yüksek kaliteli ve hafiften abartılı fiyata sahip tasarımlarıyla, ulaşılması kolay bir marka olmayacağını gösteriyor.

Shaik’in bizi ilgilendiren kısmı parfümleri. 2007 yılında başladıkları parfüm işinde yavaş ilerledikleri söylenebilir. 2016 yılının sonlarına doğru henüz altı parfüm piyasaya sürmüş durumdalar. Bugün bahsedeceğim eseri, 2013 çıkışlı Opulent Shaik Gold Edition For Men. Yine aynı yıl For Women olarak kadın versiyonu da piyasaya sürülmüş durumda. İsmi biraz uzun olduğu için Gold For Men diyeceğim.

135 adet nadir bulunan içeriğin birleştirilmesiyle oluşturulduğu söylenen Gold For Men’in başlangıcı oldukça farklı. İlk saniyelerde tuzlu gri amber, hayvansal kuru baharatlar ve olabilecek en ferah ve kuru gül algılıyorum. Hayvansallık gayet sınırlı, gül ise istemeye istemeye önplana çıkarmış gibi yapıyor. Buradaki gül hiç de alışık olduğumuz gibi değil. Neredeyse tuzlu diyebileceğim gül, ferah bir şeffaflık içinde. Zengin ve erkeksi sayılabilecek üst notaları müthiş. Orta kısımda o zenginlik ve gül, ortadan kayboluyor. Geri planda hissedilen hayvansallığa tatlı olmayan vetiver eşlik ediyor. Kötü değil ama sarhoş edici başlangıcını düşünürsek, biraz mütevazi orta kısım. Sonlarda kuru aroma devam ediyor. Tütsü var ama çok dumansı değil. Vetiver hala oralarda. Orta kısmıyla paralel ilerliyor kapanışı.

kendi gold yen

Beklenti: Shaik’in Ortadoğu merkezli bir marka olması sebebiyle Gold For Men’in ağır gül suyu kokacağını düşünmek.

Gerçek: Başlangıçtaki gül teması, ağır ve bıktırıcı gül parfümlerine benzemiyor. Ferah ve hayvansal verilmiş gül, bana garip şekilde tuzlu geliyor. Daha önce bu hissi Montale’in Aoud Leather’ının başlangıcında yakalamıştım sanki. Ferah gibi olmaya çalışan ama olamayan, garip ve çekici başlangıcı denemeye değer.

Sadece başlangıcı mı denemeye değer. Böylesine yüksek fiyatlara satılan bir EDP’nin daha performanslı olmasını beklerdim ama ilk dakikalardaki güçlü açılışın ardından çabucak geriye çekiliyor. Zaten ilk yarım saatten sonra gül de kendisini göstermiyor. Bu andan itibaren pek karakteri olmayan ama güzel ve kaliteli kokan vetiver-hayvansal misk-ağaçsı tarafa doğru geçiyor. Başlangıçtaki soğuk yapı, orta kısımdan itibaren değişip, sıcak yanını gösteriyor.

Yukarıda Montale örneğini verdim ama Gold For Men, zihnimizdeki Arap parfümü imajıyla pek örtüşmüyor. Evet, gizemli bir yanı var ama çok daha derin, mistik ve egzotik kokuların tadına baktı bu burun. Söylemem gerekir ki başlangıç bölümü dışında bir Amouage gösterişine sahip değil Gold For Men. Yine de böylesine zor ulaşılabilen parfümü denediğim için şanslı olduğumu biliyorum.

iyi gold yen

Şüphesiz ki insanoğlu nankördür. Çoğu zaman şanslıdır ama hep şikayet eder, asidir. Geçenlerde Tempo dergisinin Eylül 2016 sayısında Haluk Akakçe ile yapılan söyleşinin manşeti gözüme çarptı ve içimde bir yerlere dokundu o cümle: “Önce hayatın sana verdikleriyle barışacaksın.” Birçoğumuzun hayattan çok fazla şey istediği ve bunun bizi mutsuzluğa sürüklediği sır değil. Onun içindir ki, Shaik markası ve Gold For Men’le tanıştığım için şanslıyım ve mutluyum.

Sonbahar-kış mevsimine uyacağını düşünüyorum. Evin ablasının, başlangıcını tütün kolonyasına benzettiği Gold For Men’i tecrübeli koku severlerin denemesini öneririm.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7