vetiver etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vetiver etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2024 Cuma

Montale – Red Vetiver (2008)

Montale’nin 2008 yılında piyasaya sürdüğü Red Vetiver’in kısa süreliğine de olsa sektörde dikkat çekmesinin sebebi kuşkusuz Hermes’in Terre d’Hermes’ine fazlasıyla benzemesiydi. Terre d’Hermes’ten iki yıl sonra pazara sürülmesinden de anlaşılacağı üzere Montale, bu ünlü erkek parfümünün kopyasını yapıp, ismini de Red Vetiver koymuştu.

Bazı çok başarılı parfümlerin niş markalar tarafından benzerlerinin yapılması şaşırtıcı değil. Aventus’un da benzerini yapan niş markalar var. Montale ise bunu pek gizli yapmadığını kokusal anlamda ortaya koymuş.

Red Vetiver’in resmi tanıtımında her Montale parfümünde olduğu gibi uzun yazılardan ziyade 1-2 cümlelik nota bilgisi verilmiş: “Haiti'den gelen vetiverin odunsu derinliği, Fas’taki Atlas Dağları'ndan sedir ağacı ve paçuli yaprakları, Madagaskar'dan elemi ve karabiberin canlandırıcı kalbi etrafında greyfurtun taze notalarını ortaya çıkarıyor.”

Parfümün açılışı tuzlu ve asidik portakal kabuğu ve geri planda azıcık limonla gerçekleşiyor. Ferah turunçgilli açılıştan sonra orta kısımda partiye vetiver ekleniyor. Portakallı vetivere sonlarda sedir ağacı eşlik ediyor.

Red Vetiver oldukça düz çizgide ilerleyen, sürpriz yapmayan, başından sonuna aynı hissettiren bir arkadaş. Kaliteli tuzlu portakal kabuğu efekti, saatler geçse de teninizden ayrılmıyor. Eau de Parfum formundaki Red Vetiver’in kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyelerde.

Montale markasının görünen yüzü Pierre Montale iyi iş çıkarmış ve gerçekten de Terre d’Hermes’e şaşırtıcı derecede benzeyen Red Vetiver’i tasarlamış. Böylesi başarılı bir parfüme çok benzer koku formu piyasaya sürmek hem iyi fikir hem de risklidir. Marka imajınız zedelenebilir diğer taraftan da Terre d’Hermes sevenler için farklı bir seçenek olarak düşünülebilir.

Burada asıl soru şu ki Terre d’Hermes varken Red Vetiver almaya gerek var mı? Bu sorunun cevabı herkese göre değişebilir olsa da bence bir şeyin orijinali her zaman daha iyidir. Onun içindir ki elinizde bir şişe Terre d’Hermes varsa tadını çıkarabilirsiniz.

Ilık ilkbahar ve serin yaz akşamlarında daha güzel kokacağını düşünüyorum. Hem kadınlar hem de erkekler kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/7.5 

9 Mart 2024 Cumartesi

Amouage – Figment Man (2017)

Umman Sultanı Kabus bin Sait’in temellerini attığı Arap parfüm sanatının en önemli niş markalarından Amouage’nin birçok parfümünü kullandım ve çoğu zaman memnun kaldım. Arap ultra lüks parfüm markası anlamında ilkleri gerçekleştiren Amouage’nin mavi şişeye sahip Figment Man’ı bir süre kullandım.

Anladığım kadarıyla üretimi bitirilmiş. Amouage’nin sitesinde parfümü kaldırmışlar. Muhtemelen büyük kitlelere hitap edemedi. Bu durumun sebebini parfümü kullandığım ilk dakikalarda anlıyorum. Yoğun ve güçlü hayvansı notalarla başlayan Figment’in açılışını kimi kullanıcılar kedi idrarına benzetmiş. Ben ise oyumu keçi ağıllarına benzetiyorum. Keskin ve burnu yoran ilk yarım saatten sonra hayvansılık azalıyor ve güçlü odunsu-vetiver tarafına evriliyor. Orta bölüm başlangıcına göre daha kabul edilebilir olsa da çok karakteristik sayılmaz. Sonlarda yüksek kaliteli odunsulukla tenden ayrılıyor.

Figment Man’in mavimsi şişesine aldanıp, deniz esintili, ferah parfüm beklemeyin. Gayet güçlü, sert, erkeksi, zorlayıcı bir kış parfümü karşımızda duruyor. Tarz olarak başlarda Kouros ve Antaeus gibi maskülen klasiklere yakın duruyor. Orta kısımdan itibaren onlardan ayrışıyor.

Bu tür parfümlerin 1980’li yıllarda kaldığını düşünebiliriz. Modern parfümeri dünyasında böylesine hayvansı tonlar artık kullanılmıyor. Figment Man bu anlamda hem geçmişe gönderme yapıyor hem de unutulmaya yüz tutmuş koku profiline selam gönderiyor.

Onun tarzının herkese uymayacağı çok açık. Benim de bu tür kokulardan pek haz etmediğim söylenebilir. Bu yüzden pek sevemedim ve konforlu bulmadım.

Oldukça güçlü yapısı, performans anlamında memnun edici. Kalıcılığı çok iyi, etrafa yayılımı başlarda yüksek. Eau de Parfum formunda. Kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Annick Menardo tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

17 Şubat 2023 Cuma

Tauer – L’Air du Desert Marocain (2005)

Zürih’in biraz dışında küçük bir köyde büyüyen Andy Tauer, kendisiyle yapılan söyleşide şunları söylemiş: “Ailemin beni küçük bir köyde büyütmesi anlamında çok ayrıcalıklıydım. Yaklaşık 400 kişilik bir köydü ve 200 civarında köpek vardı! Nehrin karşısına geçen köprü ile Ren Nehri’nin tam üzerinde, orta çağda önemli bir şehirdi. Hayatımız bugünlere göre daha basitti. Domuzları ve inekleri olan köşedeki çiftliğe gittiğimi hatırlıyorum. Grubumuzdaki erkekler yazın yüzmek için hep nehre giderlerdi. Bilirsiniz, eğer küçük bir köyde yaşıyorsanız, herkes birbirini kollar. Bu gerçekten güzeldi.”

Andy Tauer, İsviçre’nin harika doğasında büyüyüp, 2000’li yılların başlarında bağımsız niş parfüm evi Tauer’i kurdu. İlk parfümler 2005 yılında geldi ve bunlardan L’Air du Desert Marocain dünya çapında büyük ilgi çekti. İsmi Fas çöllerindeki havayı vurgulayan bu eseri yıllar önce kullanmış ve oldukça beğenmiştim. Aradan geçen bunca zamandan sonra L’Air du Desert Marocain’e yeniden dönmeye karar verdim.

Tauer’in internet sitesinde şu sözlerle tanıtılmış: “Güçlü, şehvetli ve saf. Yatakta uzanmış, Sahra çölünün kumlu tepelerinin üzerinden yükselen ayı seyrederken, rüyasında bir Fas gecesinin güzel kokusunu gördü. Klasikleşmiş bir parfüm.”

Parfümün açılışı ağır, ilacımsı ve neredeyse yağlımsı koyu amberle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında turunç yaprağı (petitgrain) kişniş ve kimyon var. Başlangıçta ambere baharatlar da eşlik ediyor. Orta kısımda bu yağlımsı amberli tema biraz sakinleşirken, sürpriz şekilde vetiver bizi karşılıyor. Açıklanan orta notalarında yasemin ve gül görünüyor. Burada keskin kadınsı yasemin bulunmuyor. Belki biraz gülden bahsedilebilir. Sonlarda ana temaya paralel ilerleyen yağlımsı paçuli-amber ikilisiyle kapanış yapılıyor.

L’Air du Desert Marocain ilhamını Fas’tan ve çölden almış. Bu anlamda çölün kokusu bir şekilde parfüme yansıtılmaya çalışılmış. Orta kısımdaki tozlu hissettiren vetiver, çölün gizemli ve sonsuz akşam karanlığının izlenimini bize veriyor. Parfümde doğuya ait sayılabilecek koyu-karanlık yağlımsı amberin kullanılmasının çöl ile ilişkisinden ziyade Kuzey Afrika’ya gönderme olduğu düşünülebilir. Baharatlar var ama amberin koyu etkisi altında pek öne çıkmıyorlar. Gül ise büyük yer kaplamıyor. Ara ara amber-paçuli tütsülerini çağrıştırıyor. Dumanlı tarafının olduğu da vurgulanmalı. Opak, durağan ve tek düze ilerliyor.

L’Air du Desert Marocain, mistik koku deneyimi olarak görülebilir. Onun herkesin sevemeyeceği karakteri, günlük kullanıma pek uymayacaktır. Oldukça tematik ve yerel esanslara benzeyen ana yapı, denemeden almanın riskli olduğunu size açıkça anlatıyor.

İsviçre’de doğup büyüyen bir batılının böylesine doğu/oryantal kokan parfüm tasarlaması Andy Tauer’in şu sözlerinde saklı olabilir: “Hayatımda Afrika’ya seyahat etmeyi gerçekten sevdiğim bir dönem vardı. Altı ya da yedi kez Afrika’ya gittim ve gerçekten iyi bir işim vardı. Ne zaman bir Afrika safarisinden dönsem, annem bana “Ah, keşke ben de oraya gidebilsem” derdi.”

Parfümcülükte pek rastlamadığımız şekilde Eau de Toilette Intense isimli forma sahip. Kalıcılığı çok yüksek, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Uniseks olarak piyasaya sürülse de erkeklere uygun diyebilirim. Kokusunu Andy Tauer tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

8 Kasım 2022 Salı

Frederic Malle – French Lover (2007)

2000’li yılların başlarında kurulan Frederic Malle parfüm evinin oldukça ses getiren kokularının ardından Estee Lauder’e satılması çoğumuzu bir parça hayal kırıklığına uğrattı. Bağımsız niş markaların küresel parfüm şirketlerine direnemeyip, onlara satılmaları ne yazık ki sonraki süreçte kalite kaybı olarak sonuçlar karşımıza çıkarıyor.

Frederic Malle’nin 2007 yılında bağımsız niş parfüm evi iken piyasaya sürdüğü French Lover, markanın hazinelerinden birisidir. Öncelikle parfümün iki ismi olduğu söylenir. İlk olarak French Lover ismiyle raflara çıkar. Sonrasında nedense Amerika pazarında Bois d’Orage ismi kullanılır. İki isim de bu parfüm aittir, şaşırmayınız.

İkinci olaraksa French Lover’ın doğuşu, doğruluğunu teyit edemediğim hikayeye sahiptir. Bir parfüm platformunda bu parfüm için Frederic Malle’nin ilk olarak Jean Claude Ellena’ya teklif götürdüğü söyleniyor. Ellena bu parfümün kokusu üzerinde bir süre çalışır ve o ara Hermes’in teklifini kabul eder ve orası için çalışmaya başlar. Bu yarım kalan formül içinse Pierre Bourdon’u önerir. Böylece French Lover’a son halini Pierre Bourdon verir. Parfümler dünyasında bu veya benzeri hikayeler anlatılır hatta kitaplarda yazılır ama ne kadar doğrudur bilemiyoruz.

French Lover, Frederic Malle’nin internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Saf erkeksilik. Normalde parfüm kullanmayan, çekiciliğe inanan ve sağlam görünümünün basit, baştan çıkarıcı gücüne güvenen erkek içindir. Yenibahar, melekotu ve ardıç çiçeklerinin baharatlı tazeliği, erkeklerin doğal kokusunu gizemli şekilde zenginleştiren galbanum ve buhur ile harmanlanmış sedir, paçuli ve güve otunun odunsu denizinde erir. Açıkça erkeksi, derin, karanlık, zengin ve çok yönlü.”

French Lover’ın açılışı buruk, kuru, tatlılık barındırmayan otsu yeşil temayla gerçekleşiyor. Tozlu, yeşil şifalı aromatik bitkiler ve bir parça galbanumun buruk ve burnu zorlayan yüksek kaliteli benzersiz buluşması çoğu parfüm sever için uygun olmayabilir ama benim için çok hoş ve heyecanlandırıcı seyahatin ayak izlerini taşıyor. Onun sıra dışı ve sanatsal açılışı 2010’lu yıllardan sonra oluşturulan şekerli, baharatlı, vanilyalı, çocuksu popüler erkek parfümlerine hiç benzemiyor. Onlarca ışık yılı uzaklıktan diğer popüler parfümlere bakan French Lover’ın orta kısmı daha dünyasal ve anlaşılabilir. Ortalarda koyu ve hafiften karanlık reçineli tütsü var sanki. Bu anlarda kuru ve karabiberi çağrıştıran baharatsılık da kendisini iyice gösteriyor. Sonlarda ağaçsı vetiver tarafına doğru yöneliyor. Çam ağacı gibi davranan kapanışta bir parça meşe yosunu olduğunu hissediyorum.

Frederic Malle’nin internet sitesinde French Lover’dan bahsedilirken yenibahar, melekotu, tütsü, sedir, paçuli, meşe yosunu ve vetiver notalarına vurgu yapılmış. Zaten bu notalara bakınca bile nasıl koku formuyla karşılaşacağımız belli oluyor. French Lover, adeta 1970’li yılların erkek parfümlerine öykünmüş. İlginç şekilde onun kokusu asla eski ve modası geçmiş değil. Hafiften Ralph Lauren – Polo yeşil şişeyi anımsatıyor. Artık bu tür aromatik bitkisel tütsü izlenimi veren parfümlere pek rastlamıyoruz. Popüler koku trendleri markaları genellikle aynı tip parfümler üretmeye zorluyor. French Lover bu anlamsız baskıyı kırıp atmış gibi görünüyor.

Kokusal anlamda harika diyebilirim. Kalitesi müthiş. Erkeksi, resmi, şık, gerçekçi ve üst düzey bir parfüm olduğunu kolayca anlıyorsunuz. Onu, güneşli ve serin sonbahar gününde şık İtalyan takım elbise giymiş, Volvo XC90 arabasına binmek için yürüyen 40’lı yaşlarında başarılı bir erkeğin üzerinde hayal ediyorum. İsviçre’nin çam ormanlarıyla çevrili doğasında dolaşırken de muhtemelen French Lover’dan aldığınız aromaları etrafınızda hissedeceksiniz. Bu anlamda kimi parfüm severler onun ismindeki Fransız vurgusunu eleştirmiş. Belki de onun ismi Swiss Lover olmalıydı.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı tenimde gayet iyi, etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek sayılmaz. Kimi kullanıcılar performansının zayıflığını eleştirmiş ki bazı açılardan haksız sayılmazlar. Eğer bu tür yarı karanlık ağaçsı, yeşil aromatik parfümleri seviyorsanız mutlaka deneme listenize alabilirsiniz. Bu tarzın denediğim en iyi örneklerinden birisi. Tabii kokusunun herkese uymayabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Alım kararını vermeden önce muhakkak deneyin.

Koku Güzelliği:10/9

21 Ekim 2022 Cuma

Le Labo – Vetiver 46 (2006)

2006 yılında, New York’ta iki arkadaş tarafından temelleri atılan niş parfüm evi Le Labo’nun ilk kokuları dünya çapında ilgiyle karşılanmıştı. 2006 çıkışlı Rose 31 ve Bergamote 22’nin sevilmesin ardından yine 2006’da Vetiver 46 sahneye çıktı. Her ne kadar Le Labo artık bağımsız niş parfüm evi olmasa da (Estee Lauder tarafından satın alındı) Vetiver 46’ı her daim zihnime yer etmiş eserlerdendi.

Le Labo’nun internet sitesinde Vetiver 46 şu cümlelerle tanıtılmış: “Şüphesiz tüm Le Labo kreasyonlarının en derin ve en karanlıklarından biri olan bu parfümün temel direği Haiti’de yetiştirilen vetiverdir. Pek çok esans arasından biber, gaiac, labdanum ve sedir bu parfümün huysuzluğuna katkıda bulunur. Her biri kendi yolunda karakterin gücünü ifade eder ve gizemli bir tütsü olan olibanumun narince eşlik etmesi, parfüme ilgi çekici ruhsal boyut katar.”

Vetiver 46’nın açılışı azıcık narenciye, hafiften aromatik biber ve talaş atölyesini andıran odunsu nüanslarla gerçekleşiyor. Daha ilk dakikalarda sedir ağacını anımsatan kuru odunsu yapıya, orta kısımda dumansı tütsü ekleniyor. Orta bölümden itibaren hafiften karanlık sayılabilecek ana tema sonlarda yüksek kaliteli ve şık vetivere evriliyor. Tatlılık neyse ki oldukça az verilmiş.

Vetiver 46, şimdiye kadar kullandığım en pürüzsüz, kaliteli, gerçekçi ve etkileyici odunsu tütsü parfümlerinden birisi diyebilirim. İsmi vetiver fakat büyük resimde karanlık sayılabilecek dumanlı reçineler adeta parfümü forse ediyor. Kokunun geneli sedir ağacını andıran koyu kıvamlı tütsüyü akla getiriyor. Tabii vetiver her daim geri planda destek veriyor. Onun ferah ve aromatik olduğunu söylemek mümkün değil. Vetiver 46 soğuk ve kasvetli havaların parfümü havasını her daim koruyor.

Kasvet belki de bu eser için doğru kelimelerden birisi. Onda serin ve geç sonbaharın hüznü de var. Malzeme kalitesi harika. En ufak uyumsuzluk veya burnu tırmalayan yapaylık barındırmıyor. Bu tür parfümleri seven birisi olarak onda kusur bulmakta zorlanıyorum.

Tek düze ilerlediğini söyleyebilirim. Kokusunda pek değişim yaşanmıyor. Ayrıca performansı da iyi sayılmaz. Kalıcılığı idare ederken etrafa yayılımı zayıf gibi. Kimi kullanıcılar kokusunu Comme des Garçons 2 Man ve üretimi bitirilen Gucci Pour Homme’ye benzetmiş ki haksız sayılmazlar.

Kokusunu parfüm endüstrisinin ilginç burunlarından Mark Buxton tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/9

2 Ekim 2022 Pazar

Bulgari - Terrae Essence (2021)

Bulgari’nin 2010 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Bulgari Man ailesi giderek genişliyor. 2021 yılında Bulgari Man Terrae Essence dünyaya geldi. Ünlü parfümör Alberto Morillas tarafından tasarlanan Terrae Essence, ufak çaplı ilgi çekti. Bunun iki sebebi vardı. İlki parfümün isminin Terre d’Hermes’e benzemesi ve ikincisi de açıklanan tanıtımında dünyasal notalar bulunması.

Parfümün resmi açıklamasında şu cümlelere rastlıyoruz: “Dünyanın eşsiz cömertliğini kapsayan, sıcak ve içgüdüsel odunsu vetiver imzalı bir koku. Bvlgari Man Terrae Essence, doğal elementlerin gücüne adanmış Bvlgari Man koleksiyonunu zenginleştiriyor. Ateş, odun ve havadan sonra Bvlgari erkeği dünyayı keşfediyor. Bvlgari Man Terrae Essence, dünyanın gücüne, özgün zenginliğine ve doğurganlığına saygılarını sunar. Çağdaş ve orijinal vetiver yorumu, özel erkeksi dumanlı Terrae akorduyla birleştirildi.”

Terrae Essence’in başlangıcı pek parlak olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açılışa hafiften plastiğimsi ve dumanlı vetiver eşlik ediyor. Kaliteli ve benzersiz ilk dakikalardan sonra orrisi andıran plastiğimsi vetiver daha da güçleniyor. Orta kısımda turunçgiller bulunmuyor. Sonlarda reçinemsi-odunsu vetiverle kapanış yapılıyor.

Terrae Essence, 2000’li yılların popüler koku temalarına hiç yüz vermiyor. Gayet farklı ve kendine özgü tasarıma sahip. Kokusunda fazlaca tatlılık yok. Baharat bulunmuyor. Vanilya ise tabii ki yer almıyor. Onun tarzı erkeksi sayılabilecek deriyi andıran dumanlı vetiver tarafına yakın duruyor. Parfümün ismindeki Terrae kelimesi bize Hermes’in ünlü erkek kokusu Terre d’Hermes’i hatırlatıyor. Dünyasal bir anlamı çağrıştıran Terrae kelimesi parfümün açıklanan resmi notalarında vurgulanmış. Kimi kullanıcılar bu parfümü Terre d’Hermes’e benzetse de büyük yakınlık bulamadım. Terrae Essence bence Lalique’nin sıradışı eseri Encre Noire’yi çağrıştırıyor. Terrae Essence, Encre Noire gibi karanlık ve mürekkebimsi kokmuyor. Daha açık ve anlaşılabilir davranıyor.

Terrae Essence, yıllardır birbirinin neredeyse aynı kokan parfümleri üreten ana akım markalar için oldukça ilginç deneme diyebilirim. Genel olarak belli kalitenin üstünde hissiyat veriyor. Burun tırmalayan yapaylık veya uyumsuzluk görülmüyor. Üstat Alberto Morillas ismine yakışır bir parfüm tasarlamış. Genel olarak tek düze ilerliyor. Pek değişim yaşanmıyor. Eğer yeni nesil bol şekerli çocuksu erkek parfümlerinden sıkıldaysınız, hoş bir alternatifle karşı karşıyasınız. Yine de denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim. Kokusal anlamda herkesin sevebileceği tarzı olmadığını düşünüyorum.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek sayılmaz. Tene yakın duruyor. Günlük kullanıma da resmi kıyafetlere de uyum sağlayacaktır. Serin ilkbahar-sonbahar döneminde iyi iş çıkarabilir.

Koku Güzelliği:10/7

25 Ağustos 2022 Perşembe

Dolce&Gabbana – K Eau de Parfum (2020)

Dolce&Gabbana’nın 2019 yılı çıkışlı erkek parfümü K’nın King kelimesinin kısaltması olduğunu biliyoruz. Şişesinin kapağının kral tacına benzemesi sebebiyle krallara layık parfüm hissiyatı vermiyor değildi. Oysa 2019 yılı çıkışlı ilk K’yı (Eau de Toilette) kullanmış ve oldukça vasat bulmuştum.

Beklendiği üzere bir yıl sonra K’nın Eau de Parfum versiyonu çıktı. İlk K’ya oranla daha olumlu yorumların yapıldığı K Eau de Parfum’u bir süredir kullanıyorum. Dolce&Gabbana’nın internet sitesinde K Eau de Parfum şu cümlelerle tanıtılmış: “Dolce&Gabbana K Eau de Toilette’in mirası üzerine inşa edilen Dolce&Gabbana K Eau de Parfum, kaderini tutku ve güvenle seçen erkeğin ruhunu temsil eden şehvetli yeni bir koku. Toskana’nın topraklı, engebeli manzarasından ilham alan orijinal koku, günlük yaşamın bu kralının yoğun ve çekici yanlarını uyandırmak için yeniden yorumlandı.”

K EDP’nin ilk saniyelerinde ferah ve canlı turunçgilleri görüyoruz. Portakal ve limonu andıran narenciyelere bir parça aromatik Akdeniz otları eşlik ediyor. Orta bölümde turunçgillerin etkisi azalırken, ağır olmayan aromatik baharatlara rastlıyorum. Sonlarda sedir ağacı ve vetiverle klasik kapanış yapıyor.

K EDP, yeni nesil aromatik baharatlı, ferah turunçgilli onlarca erkek parfümünün benzeri denebilir. Burada formül basit. Leziz ve canlı limon-portakal-greyfurt-mandalinaya eklenmiş sucul yapay baharatlar ve sonlarda sıradan odunsu kapanış. 2010 yılı sonrası ferah erkek parfümlerinde bu formül sıkça uygulanıyor ve alıcısı da çok. Dolayısıyla ana akım markalar bu alana fazlasıyla yatırım yapıyor. Rochas L’Homme, Burberry – Hero, Polo Blue EDP, Kenzo Homme EDP, Prada L’Homme, YSL – Libre vb gibi parfümler çoğunlukla benzer kokar. K EDP’de bu kervana katılıyor. Yenilik yok, ilginçlik yok, eski Dolce&Gabbana karakteri yok, sanatsallık yok. Ne var derseniz, yapaylık var, suculluk var, vasatlık var, herkese hitap etme popülizmi var.

K EDP dolabınızda yer almasa hayatınızda büyük eksiklik hissedeceğinizi sanmıyorum. Eau de Parfum olmasına rağmen performansı vasatı aşamıyor. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı zayıf. İlkbahar-yaz döneminde kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/6

26 Temmuz 2022 Salı

Christian Dior – Higher Energy (2003)

Christian Dior’un 2001 yılı çıkışlı parfümü Higher’ın büyük başarı yakaladığını söyleyemeyiz. Higher’dan iki yıl sonra Higher Energy isimli devam parfümü geldi. Sonrasında bu serinin fazla ileri gidemediğini gördük.

Higher Energy, Dior’un internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Taze, odunsu ve baharatlı greyfurt, biber ve vetiver notalarının uyumu etrafında oluşan, her zaman yeni bakış açılarına ve ufuklara açık olan erkek için yaratılmış genç, şehirli bir koku. Aydınlık ve canlı.” Parfümün tanıtımında greyfurt, biber ve vetivere özellikle vurgu yapılmış.

Parfümün başlangıcı turunçgilleri andıran meyvelerle gerçekleşiyor. Greyfurt-mandalinaya benzeyen meyveler hafiften ananası da çağrıştırıyor. Canlı ve güzel başlangıcından sonra aromatik baharatlar hissediliyor. Meyvemsi baharatlara sonlarda plastiğimsi sedir ağacı ve vetiver ekleniyor.

Higher Energy, tatlı ve ferah başlayan sonrasında aromatik fujerlere benzeyen yapıda ilerliyor. Bu tarz parfümler pek yazlık koku hissiyatını vermez. Burada da parfümün fazla tatlılığı yaz sıcakları için ufak bir engel teşkil edebilir. Ilık ilkbahar dönemine uyacak karakteriyle dikkat çekiyor. Modern bir kokuya sahip fakat çok ilginç ya da yaratıcı değil. Hafiften Platinum Egoiste’yi anımsatıyor.

Kullanması ve sevmesi kolay yapıda olması avantajı denebilir. Sonlarıysa hafiften yapaylık hissettiriyor. Bu parfümün dolabınızda olmaması büyük kayıp sayılmayacaktır.

Kokusunu Natalie Gracia-Cetto ve Carlos Vinals birlikte tasarlamış. Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı yeterliyken etrafa yayılımı yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/6.5

4 Nisan 2022 Pazartesi

Hermes – Eau des Merveilles (2004)

Hermes’in 2000’li yılların başında karşımıza çıkardığı yeni konseptinin ismi Merveilles idi. İlk Merveilles parfümü 2004 yılında raflara çıktı ve kadınlar içindi. Düz duramayan şişesi ve benzersiz kokusuyla Eau des Merveilles ilgi çekti. Büyük bir hit olamadı ama devam parfümleri gelmesini sağladı. İlk Merveilles’ten 16 yıl sonra bile devam kokularının geldiğini görüyoruz.

Eau des Merveilles Hermes’in internet sitesinde baharatlı-kuru olarak sınıflandırılmış. Üç ana öğeden bahsedilmiş: Elemi, benzoin ve acı portakal. Büyüleyici, ışıltılı ve sıcak olarak tanımlanmış. Ayrıca parfümün arkasındaki hikaye şöyle anlatılmış: “2004 yılından bu yana, Eau des Merveilles, Hermes’in harikalarının kapısını açan anahtar olmuştur. Masumiyetten fantaziye, çocukluk hayallerinden kadınlığa, sıra dışı olanın gün ışığına çıktığı bir dünya. Yıllar geçtikçe, şiirsel büyü havasına taşınıyoruz. Büyüteci andıran yuvarlak şişelerindeki kokular, dünyayı yeni ve harika açılardan görmek için büyülü güce sahip. Harikaların anahtarı, güpegündüz yıldızların kökenidir.”

Eau des Merveilles’in ilk dakikalarında turunçgil yağlarını andıran çok çekingen koku karşımıza çıkıyor. Limondan ziyade tatlı ve kremsi portakalı andıran ilk saatler kaliteli ve benzersiz denebilir. İlerleyen saatlerde kremsi tatlı portakala biraz reçinemsi yapı ekleniyor. Hermes’in bahsettiği elemi bu noktada devreye giriyor olabilir. Sonlarda kremsi portakal devam ederken daha odunsu yapıya evriliyor.

Bazı parfümler vardır, kokusunu tanımlamakta oldukça zorlanırsınız. Eau des Merveilles basit gibi görünse de anlatması ve tanımlaması zor bir parfüm. Kimi yorumcular onu tuzlu ambergrise benzetiyor bazıları da sıcak taşların üzerine bırakılan portakal kabuklarına benzetiyor. Bence kremsi tatlı portakal ve odunsu notaların ağırlığında ilerliyor. Onun reçineli yapısı geri planda hissediliyor. Odunsuluk olaraksa kuru sedir ağacından ziyade daha soyut ve ambere yakın ağaçsı yapıdan söz edilebilir.

Eau des Merveilles’in en sıra dışı tarafı nota piramidini ters çevirerek tasarlandığı iddia edilmesi. Bu parfüm bilinen üst, orta ve alt notalar klişelerinin biraz dışına çıkıyor. Normalde alt notalarda olması gereken vetiver, sedir ağcı ve meşe yosunu üst notalarda kullanılmış. Alt notalar da ise limon ve portakal bulunuyormuş. Üst notalara odunsular, son kısım olan alt notalara da turunçgiller yerleştirilmiş. Yani koku piramidini tersine çevirmiş tasarımcılar. Oysa kullanım döneminde üst notalarda yoğun odunsu kullanıma ve sonlarda da baskın portakala rastladığımı söyleyemem.

Eau des Merveilles benzerine az rastlanabilecek kaliteli turunçgil parfümüne benziyor. Kimi yorumcular onu uniseks kullanıma yakın bulsa da hafiften kadınsı çağrışımlar yaptığını düşünüyorum. EDT formunda ve etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. Kalıcılığı idare eder. Turunçgilin verdiği enerjiyle günlük kullanıma rahatlıkla uyar. Bazı kullanıcılar onu yaz parfümü olarak tanımlasa da bence serin ilkbahar günlerine daha çok yakışacaktır. Kremsi ve tatlı tarafı yaz sıcaklarında bir parça ağır hissettirebilir.

Kokusunu Ralf Schwieger and Nathalie Feisthauer tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

20 Şubat 2022 Pazar

Loewe – 7 (2010)

1846 yılında kurulan Loewe’nin 175 yılı aşan tarihi şüphesiz önemli ve değerli. Deri yapım kolektifi olarak başlayan Loewe markası, bugün küresel lüks ürünler üreten ve oradan da tabii ki parfümlere uzanmış durumda.

Loewe’nin ilk parfümlerinin 1970’li yılların başlarında raflara çıktığını biliyoruz. Dünya parfümler tarihine büyük klasikler bırakamadıklarını söyleyebiliriz. Yine de parfüm severlerin ilgisini çeken bir marka ve Loewe 7, onların modern kokusal tasarım dilini gösteren çalışmaya benziyor. Loewe’nin internet sitesinde 7 isimli parfüm hakkında pek detay verilmemiş. 7’nin tanıtımı şöyle yapılmış: “Orijinal ve yoğun LOEWE 7 Eau de Toilette, tütsü, kırmızı biber meyveleri ve kırmızı elma dahil yedi bileşenden oluşur. Koku, gece mavisi metalik gölgeli yarı opak cam şişede gelir.”

7’nin başlangıcı yeşil sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah ve aromatik ilk dakikalardan sonra dumansı baharatlar ve odunsu tütsüye rastladım. Baharatların ağırlığını kara biberin oluşturduğunu düşünüyorum. Biberin yanında kuru tütsü parfümün önemli unsurlarından. Kapanışta tütsü yoluna devam ederken plastiğimsi sedir ağacı benzeri odunsuluk noktayı koyuyor.

7’yi büyük resim olarak düşünürsek odunsu-tütsülü-baharatlı ana yapıyı görebiliriz. Gayet kaliteli ve modern 7’nin aromatik yönü ağır basıyor. Baharat ve tütsü ağır, şekerli ve bıktırıcı şekilde verilmemiş. Gayet açık notalar karanlık ya da gotik değil. Tütsünün verdiği dumansılığı severim ve buradaki kullanım hiç fena değil. Kimi kullanıcıların 7’yi Encre Noire’ye benzetmesi gayet normal. Parfümün tek kusuru sedir ağacını andıran odunsuların hafiften yapay/plastiğimsi verilmesi.

Encre Noire daha koyu, karanlık, kasvetli ve mürekkebimsi kokarken 7 daha günlük ve hatta ofis-işyeri kullanımına yakın duruyor. Çok saldırgan ya da güçlü değil. Deneyen çoğu kişinin beğenebileceği yapısı sayesinde övgüler alabilirsiniz. Hissedilir orandaki erkeksi yapısı ve temiz-duru kokusuyla yeni nesil bol şekerli erkek parfümlerinden rahatlıkla ayrılıyor. Karakteri olan güzel bir parfüm.

Eğer Comme des Garçons – 2 Man ve Kyoto, Azzaro – Visit gibi parfümleri seviyorsanız 7’ye şans verebilirsiniz. Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare ederken, etrafa yayılımı zayıf. Serin ilkbahar-sonbahar dönemlerine yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/7

21 Ocak 2022 Cuma

Amouage – Myths Man (2016)

Arap parfüm sanatının en önemli niş markalarından Amouage, koku bağımlılarının ilgisini çekecek yeni eserlerini piyasaya sürmeye devam ediyor. 2016 yılında mor şişesiyle Myths isimli iki parfüm ortaya çıktı. Biri erkek diğeri de kadınlar için Myths’ler, markanın diğer popüler parfümlerinin biraz gerisinde kalsa da açıklanan notalarındaki öğeler sıradışı eser izlenimi veriyor.

Myths Man’in resmi olarak açıklanan notaları arasında kasımpatı, rom içkisi, elemi, kül gibi temalara yer verilmiş. Parfümün tanıtımı şu cümleyle yapılmış: “Myths for Man, duman ve ahşabın esrarengiz tonlarıyla sarhoş olmuş, rüya ve müphemliğin birleşimini yaratan oryantal unsurların gerçeküstü serabıdır.”

Myths Man’in ilk dakikalarında keskin, tatlı olmayan kuru, tuzlu deri bizi karşılıyor. Kimi kullanıcıların idrar kabının kokusuna benzettiği ilk saniyelerde bir parça hayvansı deri kullanılmış. Herkesin sevemeyeceği erkeksi başlangıçtan sonra orta kısımda derinin etkisi devam ediyor. Hayvansı ve sert karakter orta bölümde yumuşuyor. Tatlılık modern parfümlerden hala daha az. Orta kısımda deriye biraz meşe yosunu, tozlu vetiver ve tütsü eşlik ediyor. Yine bazı kullancılara göre gül varmış ama pek algılayamadım. Muhtelemen pek baskın değil gül. Sonlarda tütsüyü andıran dumansılıkla birleşen deri, parfümün en güzel yerini oluşturuyor.

Karşımızda karmaşık daha doğrusu detaylı, yoğun ve dolgun bir arkadaş var. Baştan belirteyim ki Myths Man, karanlık sayılabilecek bir parfüm. Herkese ve her ortama uymayacak tematik bir eser. Parfümün ana akısını deri oluşturuyor. Buradaki deri ilk başlarda hayvan derisini, orta kısımdan itibaren lüks deri ürünlerinin kokusunu andırıyor. Deriye her daim dumansı-gizemli tütsü benzeri yapı eşlik ediyor. Onun esrarengiz tarzının merkezini bu birliktelik oluşturuyor.

Myths Man, 1980’li yılların sağlam parfümlerine öykünmüş gibi hissettiriyor. Kokusal anlamda Knize Ten, Serge Lutens – Cuir Mauresque, Papillon Artisan Perfumes – Salome hattına yakın denebilir. Bu tarz favorim değildir ve çoğu zaman kullanması zor bulurum. Myths Man’e aşık olmadım fakat kalitesine, detaycılığına ve sanatsallığına saygı duydum. Benim için bir şişesi alınacak parfümlerden olmasa da bu tür kokulara ilginiz varsa deneme listenize alabilirsiniz.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Performans anlamında bir Amouage olduğunu kanıtlıyor. Erkeksi yapısı genç beyefendilerin hoşuna gitmeyebilir. Kadınların bu parfümü çok seveceğini ve övgüler alacağınızı pek sanmıyorum. Onu koklayan kimi kadınlar çok beğendi kimisi beğenmedi bazısı da hacı yağlarına benzetti.

Kokusunu ünlü burun Christopher Sheldrake tasarlamış. Tam bir kış parfümü. Günlük kullanıma uymayabilecek yapısını dikkate almanızı öneririm. Denemeden almak iyi fikir olmayabilir.

Koku Güzelliği:10/7

10 Kasım 2021 Çarşamba

Ermenegildo Zegna – Haitian Vetiver (2014)

Ermenegildo Zegna’nın 2012 yılında başlattığı Essenze isimli parfümleri, markanın özel serisi olarak düşünebiliriz. Yüksek kaliteli içeriklerle niş parfümlere rakip fiyatlara satılan Essenze serisinin kimi kokularının oldukça ilgi çektiğini görüyoruz. Zegna’nın internet sitesindeki 250 dolarlık fiyat etiketi Essenza’ların neredeyse Creed’lerle yarışmaya çalıştığını gösteriyor.

Haitian Vetiver, Essenze serisinin biraz geri planda kalmış eserlerinden birisi. Vetiver merkezli parfümlerin kaderinin çoğu zaman geri planda kalmak olduğunu iddia etmek yanlış olmayabilir. Haitian Vetiver’de kullanılan vetiverin Zegna için Haiti’nin güneybatısındaki Les Cayes’de özel üretildiğini öğreniyoruz. Haitian Vetiver’de ayrıca, diğer Essenze parfümlerinde kullanılan ve Zegna bergamotu olarak bilinen öğe de kullanılmış. Açıklanan notalarındaki en ilginç kısım ise havuç tohumu.

Haitian Vetiver’in ilk saniyeleri tabii ki bizi şaşırtmıyor. Yüksek kaliteli, nemli, taze, köksü ve yeşili andıran temiz vetiver karşımıza çıkıveriyor. Şık ve cansız vetivere orta kısımda biraz iris çiçeği ekleniyor. Parfümün yönünü iris çiçeğine çeviremeyen bu dokunuşun ardından kapanışta kuru paçuli noktayı koyuyor.

Vetiver merkezli parfümlerle aram harika olmasa da kötü de diyemem. Vetiver temalı parfümler genellikle aynı kokar bana ve sıra dışı örnekler dışında temiz, köksü, sabunsu, nemli vetiverle karşı karşıya kalırız. Haitian Vetiver’de gelenek bozulmuyor. Basit, düz, zarif vetiver öğesi çarpıcı ya da yaratıcı değil. Sakin, barışçıl, odunsu sayılabilecek vetiver, bu temanın sevenleri tarafından muhtemelen talep görecektir. Bu tür davranan vetiver parfümlerini hemen her kıyafetle giymek kolaydır ve çoğu ortama uyum sağlar.

Vetiver parfümlerinin bir diğer kaderi ise Guerlain’in efsanevi vetiver parfümüyle kıyaslanmaktır. Haitian Vetiver kimi kullanıcıların belirttiği gibi Guerlain – Vetiver’e benziyor. Oysa Encre Noire gibi daha ilginç vetiver yorumlarına öykünmesini isterdim. Bu haliyle denediğim en şık ve kaliteli vetiver parfümlerinden birisi olduğunu itiraf edebilirim. Büyük boy şişesini almak için peşinde koşmaya ise değeceğini sanmıyorum.

Eau de Toilette formundaki Haitian Vetiver’in performansını beğendim. Kalıcılığı yeterli, tende ise yeterince dirençli duruyor. Erkek kullanımına yakın sayılır. Kokusunu Marie Salamagne ve Harry Fremont’un birlikte tasarladığına yönelik bilgiler var. Aromatik ve neredeyse ferah yapısı düşünülünce ilkbahar-yaz döneminde kullanmanın iyi sonuç vereceğini söylemek isterim.

Koku Güzelliği:10/7

26 Ekim 2021 Salı

Lalique - L'Insoumis (2016)

Lalique’nin başarılı parfümleri, markaya olan ilgimi giderek artırıyor. Parfüm trendlerinin dışında koku örneklerine yer vermeye çalışan Lalique, iyi parfümörlerle çalışıyor ve kalite anlamında birçok anaakım markadan yüksek seviyede duruyor. 2016 yılı çıkışlı erkek parfümü L’Insoumis’i de bu yüzden merak ettim.

Lalique’in internet sitesinde L’Insoumis aromatik, amberli, odunsu, rafine fujer olarak tanımlanmış. L’Insoumis’in kelime anlamı başına buyruk olarak vurgulanmış. Ayrıca sıra dışı ve öncü koktuğu belirtilmiş. Açıklanan notalarında rom içkisi, fesleğen, ada çayı, yosun gibi notalar dikkat çekiyor.

L’Insoumis’in açılışı alkol-içki ve fesleğen karışımıyla gerçekleşiyor. Pek ferah sayılamayacak başlangıcından sonra içki teması orta bölümde de devam ediyor. Aromatik otlar ve rom içkisinin birlikteliğine sonlarda vetiver ekleniyor. Bir parça da paçuli var alt notalarda fakat köksü ve kuru değil.


L’Insoumis, geneline bakıldığında erkeksi sayılabilecek modern içki temalı esere benziyor. Parfümdeki rom içkisi hissiyatından sonra fesleğen benzeri aromatik otlar biraz burnumu zorluyor. Parfümlerde fesleğeni sevemiyorum ve burada da durum değişmiyor. Kremsi sayılabilecek vetiver, parfüme büyük bir fujer etkisi vermiyor. Kimi kullanıcıların L’Insoumis’i eski tarz maço erkek parfümlerine benzetmelerini pek anlayamadım. Geneline bakıldığında eski ve nostaljik davranmıyor. Guerlain Homme benzeri metalik sayılabilecek içki ağırlıklı bir arkadaş sadece.

Kokusal anlamda yeni nesil bol şekerli birbirinin aynısı modern parfümlere yakın değil neyse ki. Trendlere uymayan farklı kokusu steril yapaylık taşıyor gibi. Tek düze ilerliyor pek değişim göstermiyor. Onu kullanırken kendimi harika ve konforlu hissetmedim fakat farklı bir deneyim olarak düşünmek gerekiyor.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare ederken etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Ilık ilkbahar-serin yaz günleri için fena seçenek değil. Kokusunu Fabrice Pellegrin tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

22 Ağustos 2021 Pazar

Guerlain Homme Eau de Parfum (2016)

Guerlain’in 2008 yılında başlattığı Guerlain Homme serisi, aradan geçen on üç yılın ardından altı parfüme ulaştı. Erkekler için tasarlanan Guerlain Homme serisinin ilk parfümü Guerlain Homme’yi uzun zaman önce kullanmış ve beğenmiştim. 2016 yılında Guerlain bize sürpriz yaparak Eau de Toilette formundaki ilk Guerlain Homme’nin Eau de Parfum versiyonunu karşımıza çıkardı.

Guerlain’in internet sitesinde Guerlain Homme Eau de Parfum, turunçgilli, aromatik odunsu olarak sınıflandırılmış. Resmi tanıtımda mojito isimli içkiye güçlü vurgu dikkat çekiyor. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan mojito temasına eşlik eden yeşil misket limonu, nane ve rom içkisinden de bahsedilmiş.

Guerlain Homme Eau de Parfum’un ilk saniyeleri serin nane ve alkol kokusuyla gerçekleşiyor. Muhtemelen rom ve mojitonun soğuk birleşimi üst notaları oluşturuyor. Tropikal kokteylleri andıran ilk dakikalardan sonra içki teması geri çekilirken durağan vetiver ve nemli sedir ağacı yönetimi ele geçiriyor. Sonlarda büyük değişim görülmüyor. Sedir ağacı ve vetiverle kapanış yapılıyor.

Guerlain Homme Eau de Parfum, yeşil, aromatik, ıslak odunsu notaların üstüne kısa süreliğine eklenmiş alkol-içki temasına yakın duruyor. Çoğu kullanıcının bahsettiği mojito kokusuna, nane-misket limonu-rom içkisi birleşimi neden olmuş gibi görünüyor. Kısa süren mojito akorundan sonra tenden ayrılana kadar durağan ve sıkıcı vetiver-sedir ağacı size merhaba diyor. Bu haliyle 2008 yılı çıkışlı ilk Guerlain Homme’yi andırıyor fakat ondan daha donuk, sıkıcı ve kalite anlamında daha kötü yerde durduğu izlenimi veriyor.

Evet, bu parfümün sihirli kelimesi donuk. İçki notasının verilişi buzluktan yeni çıkarılmış alkol efektini andırıyor. Sedir ağacının özensiz ve sıradan verildiğini düşünüyorum. Yüksek beklentilerle kullanmaya başladığım Guerlain Homme Eau de Parfum, büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Belki de bu tür içki temasını sevemiyorum.

Erkeksi sayılabilecek genel yapısı, kadınları etkilemekten ziyade centilmenler kulübü üyesi beyefendilerin farklı ilkbahar-yaz kokusu deneyimi yaşamaları için tasarlanmış hissi veriyor. Eğer alkol kokan yaz parfümü arıyorsanız bu parfümü denemenizde fayda var.

Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ilk patlama dışında oldukça zayıf. Kokusunu Thierry Wasser tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

24 Haziran 2021 Perşembe

Kenzo Homme Eau de Parfum (2016)

1991 yılında sadece erkek parfümleri alanında değil, kokular aleminde sıradışı bir klasik eser yaratıldı. Japon modacı Kenzo Takada’nın 1990’lı yılların başında piyasaya sürdüğü Kenzo Pour Homme, ferah ve deniz-okyanus kokan parfümler klasmanında büyük başarı sağladı. Kendisine ait önemli kullanıcı kitlesi oluşturan Kenzo Pour Homme’nin etkileri, ferah parfümler gemisinin rotasını bambaşka yöne çekti.

1990’lı yıllara kadar görülmemiş ve şaşırtıcı kokusuyla Kenzo Pour Homme’nin devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında beklenen oldu ve Eau de Toilette formundaki Kenzo Pour Homme’nin Eau de parfum versiyonu raflara çıktı. Parfüm severleri heyecanlandıran bu hareket Kenzo’nun internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Okyanus. Güçlü, büyüleyici, sürükleyici. Okyanus, Kenzo’nun bu özgürlük kokusuyla kutladığı sonsuzluğa yolculuktur. Tazeliği ve karşı konulamaz şehveti birleştiren, kaynaştıran odunsu bir deniz. Özgür adamın kokusu. Deniz yolculuğunun kokusu. Nane ve kakulenin canlı, canlandırıcı notaları, nefis odunsu akorlara yol açan patlayıcı deniz kalbini ortaya çıkarır. Müthiş derecede bağımlılık yapar.”

Kenzo Homme Eau de Parfum’un ilk saniyeleri ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Nanenin eşlik ettiği modern turunçgiller yaz havasını çağrıştırıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgillere deniz teması ekleniyor. Tuzlu deniz suyunu andıran orta bölümdeki yapıya eklenen nanemsi (muhtemelen calone) turunçgiller kalite anlamında harikalar yaratmıyor. Sonlarda tuzlu deniz kokusu devam ederken vetiver ve sedir ağacıyla kapanış yapılıyor.

Kenzo Homme Eau de Parfum, anlaşılacağı üzere, yeni nesil modern sucul-deniz kokan parfümlerin tipik örneği denebilir. Onun yapısı turunçgil ve nanemsi tuzlu deniz havasından oluşuyor. Kokusal bağlamda gayet tanıdık kokuyor ve abisi Kenzo Pour Homme’ye hiç benzemiyor. Bu anlamda tamamen farklı parfüm diyebiliriz.

Kenzo Homme Eau de Parfum, kalite anlamında vasatı aşamıyor. Çoğu kullanıcının Paco Rabanne – Invictus’a benzettiğini görüyoruz. Bence Bulgari Aqua Pour Homme’ye de benziyor. Kenzo Homme Eau de Parfum, denizden çıktıktan sonra plaj havlunuza sarılıp, üzerinizi kuruladıktan sonra, havlunuzdan gelen kokuyu andırıyor. Sıradışı ve yaratıcı davranmayan Kenzo Homme Eau de Parfum, herkesin sevebileceği sıradanlıkta, parfümlere derinden bağlı koku bağımlıları için ise pek anlam ifade etmeyebilir.

İsmindeki Eau de Parfum’e aldanmayın çünkü performansı iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ortalamanın altında. İlkbahar-yaz dönemine yakın duruyor. Kokusunu Nathalie Gracia-Cetto ve Olivier Pescheux birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

30 Mayıs 2021 Pazar

Lalique – Encre Noire Sport (2013)

Ünlü mücevher markası Lalique’in ürettiği parfümler oldukça ilgi çekmeye devam ediyor. Başarılı erkek parfümü Encre Noire’den sonra kokular dünyasındaki varlığını artırıyor. Encre Noire’in devam parfümlerinden Sport, bir süredir tenimi süslüyor.

Lalique’in internet sitesinde Encre Noire Sport’un “Lalique erkeğinin çekici inceliğini ve duygusal canlandırıcılığını desteklemek için tasarlandığı” vurgulanmış. Kokunun zarif ve dinamik yönünden bahsedilmiş. Kendisine özgü odunsu karakteri ve ferah/taze tarafından bahsedilmiş. Parfümün ilk saniyelerinde ferah turunçgiller ve sucul notalar karşımıza çıkıyor. Bergamot ve greyfurda eşlik eden sucul calone benzeri kavunsu yapı, hafiften yapaylık hissettirse de dinamik ve canlı davranıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgiller geride kalırken, nemli vetiver öne çıkıyor. Yüksek kaliteli dumansı sayılabilecek vetivere, odunsu notalar ekleniyor. Sonlarda hoş ve yumuşak odunsularla kapanış yapılıyor.

Encre Noire Sport, yazlık, serin, taze, ferah, temiz, kullanması ve sevmesi kolay işlevsel sucul vetiver kombinasyonuna benziyor. Islak vetiver tabii ki parfümün ana oyuncusu. Özellikle orta kısımdan itibaren rutubetli vetiver ağırlığını koyuyor. Parfümü iki kısma ayırabiliriz. İlk yarım saat tuzlu bergamot-calone-sucul-greyfurt ve ikinci bölümde vetiver ağırlıklı odunsuluk ana yapıyı oluşturuyor. Bu anlamda Sport ismiyle uyumlu şekilde basit, pek derinliği olmayan, sıcak günlerin kurtarıcısı olabilecek hoş bir arkadaş.

İsminin Encre Noire olmasının muhakkak ki kokuya yansıması olacaktı. Sport versiyonu, orta bölümden itibaren ilk Encre Noire’ye benziyor. 2006 çıkışlı Encre Noire’den aşina olduğumuz dumansı vetiver, Sport’ta daha günlük kullanıma uygun verilmiş. Sport’un vetiveri daha az dumansı. Encre Noire karanlık sayılabilecek ve çoğu kişinin mürekkebimsi dediği tarza yakın fakat Sport’ta karanlık taraf bulunmuyor. Bu anlamda Encre Noire’nin turunçgil eklenmiş basit versiyonu denebilir.

Sport versiyonu, ilk yarım saatteki calone benzeri sucul kısmın hafiften yapaylık hissettirmesini saymazsak, Encre Noire kalitesine yakın denebilir. Orta ve alt bölümdeki miskli vetiveri koklamak büyük zevk. Benim gibi vetiver temasıyla pek arası olmayan birisinin bile takdirini alabilmeyi beceriyor. Tabii vetiver notasının genel olarak tekdüze ve donuk tavrı, Encre Noire Sport’ta da bulunuyor.

Kimi kullanıcılar Encre Noire Sport’u Tom Ford’un sevilen parfümü Grey Vetiver’e benzetiyor. Bence hafiften Chanel – Sycomore esintisi var Encre Noire Sport’ta.

Encre Noire sevenlerin denemesi gereken bu küçük kardeş, Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. Sıcak ilkbahar-yaz günlerinde kullanmanızı öneririm. Kokusunu Nahtalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Givenchy – L’Interdit (2018)

Givenchy moda evinin en önemli ilham perisi olarak görülen aktris Audrey Hepburn’e adanmış bir parfümün modern sürümüne yolculuk edeceğiz. İlk olarak 1957 yılında yaratılan L’Interdit isimli kadın parfümü, ikonik kokular arasındaki yerini aldı. Yıllar içinde üretimi bitirilen 1957 çıkışlı L’Interdit’in, 2018 yılında yeni yüzüyle raflardaki yerini aldığına şahit olduk.

2018 çıkışlı yeni L’Interdit, Dominique Ropion, Anne Flipo ve Fanny Bal tarafından çiçeksi odunsu kompozisyon olarak geliştirildi. Givenchy’nin internet sitesinde, parfümün resmi tanıtımında cesur kadınlığa övgüden bahsedilmiş. L’Interdit’in unutulmaz, yoğun ve cesurca korkusuz karakterine vurgu yapılmış. Ayrıca geleneklere meydan okuyan ve bireyselliğinizi kucaklamak için davet olduğundan bahsedilmiş.

Parfümün açılışı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan üst notalarda baskın armut notası gözden kaçmıyor. İlerleyen dakikalarda armuda tatlı ve kadınsı sümbülteber ekleniyor. İlk saniyelerdeki meyveli yapının yerini feminen çiçekler alıyor. Vurucu ve saldırgan sümbültebere geri planda beyaz çiçekler eşlik ediyor. Sonlarda ilginç şekilde odunsu vetiver temasına dönüşüyor. Yapaylık sınırındaki sedir ağacı ve vetiver, neredeyse bir erkek parfümü kapanışını andırıyor.

L’Interdit, meyveli-çiçeksi-odunsu kokmakta. Parfümün ana yapısını genelde beyaz çiçekler, özelde sümbülteber oluşturuyor. Oldukça kadınsı ve çekici çiçekler gayet çarpıcı ve dikkat çekici. Sümbülteber bolca tatlı verilmiş ve bu durum onu modern koku trendlerine yaklaştırıyor. Orta kısımda zaman zaman karmaşık yapaylığa sahip ve kalite anlamında problemli ne yazık ki. Sonları hiç fena değil L’Interdit’in.

Parfümün katmanlı ve değişken davrandığını söyleyebilirim. Bu anlamda Givenchy’nin kimi parfümlerindeki zenginliği burada görebiliyoruz. Kokusal anlamda devrim yaratmasa da ana akım rakipleri arasında böylesine seksi sümbülteberi kullanan fazla örnek hatırlamıyorum.

L’Interdit, ilk anlarda etrafa saldırıyor fakat ilerleyen saatlerde sakinleşiyor. Başlangıcının benim için fazla şekerli koktuğunu anlıyorum. Orta kısımsa fazlaca kadınsı. Sonları en sevdiğim yeri oluyor. Orta kısımdaki problemi saymazsak ortalama bir ana akım parfüm hissiyatı veriyor. Bir şişesini almasanız büyük kaybınız olmaz diye tahmin ediyorum. Yine de modern şekerli sümbülteber parfümü arıyorsanız, sizi rahatlıkla kandırabilir.

Kullandığım Eau de Parfum versiyonuydu. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Serin ilkbahar-sonbahar dönemlerine yakışabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

10 Nisan 2021 Cumartesi

Calvin Klein – Euphoria Intense (2008)

Calvin Klein moda evinin 2005 yılında dünyaya tanıttığı Euphoria parfüm projesinin kadınlar ayağı iyi işlerken, erkek tarafı biraz yavaş ilerliyor gibi. Euphoria’nın 2006 yılındaki erkek versiyonundan sonra beklenen olay gerçekleşti ve Intense sürümü 2008 yılında raflardaydı.

Euphoria’nın erkek versiyonunu kullanmış ve bir türlü sevememiştim.  Açıkçası Intense’den büyük beklentim yoktu. Bu önyargılarla kullanmaya başladım Euphoria Intense’yi. İlk saniyelerinde tatlımsı meyvelere rastladım. Turunçgillere eşlik eden zencefil benzeri baharatlar, aromatik başlangıç yapıyor. Orta kısımda meyvemsilik geriye çekilirken, ferah baharatların etkisi artıyor. Fesleğeni ve menekşeyi andıran yeşil temanın geri planda durduğunu sanıyorum. Sonlarda amber ve vetiverin dansına şahit oluyoruz.

Euphoria Intense, aromatik baharatlı vetiver parfümüne benziyor. Çoğu kullanıcı amberin önde olduğunu söylese de bence tozlu ve garip kalitedeki vetiver, baştan sonra etrafta dolanıyor. Nedense menekşenin verdiği sıcak-yeşil havayı hissediyorum. Sivri baharatların zencefile evrilmesini anlayabiliyorum.

Abisi Euphoria’dan oldukça farklı koktuğunu ve hafiften karanlık tarafının olduğu hakkındaki söylentiler doğru olabilir. Euphoria Intense, safkan bir amber parfümü değil. Aromatik yeşil otsuların destek verdiği baharat teması, üzerine daha oturacaktır.

Euphoria Intense’nin ilginç taraflarından birisi açıklanan notalarında öd ağacı bulunması. Birçok safkan öd parfümü kullandım fakat Euphoria Intense’de baskın öd verilişine rastlamadım.

Sonuç olarak bir şişesi alınmasa da olabilecek, kalite anlamında Calvin Klein’in modern parfüm vasatlığını DNA’sında taşıyan, Intense isminin aksine performans anlamında kötü sınav veren, piyasaya işi benzersiz bir deneme.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı yüksek değil. Günlük kullanıma uyabilecek çok yönlü bir parfüm izlenimi veriyor. Ilık ilkbahar dönemi için fena olmaz. Kokusunu Carlos Benaim ve Loc Dong birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

31 Aralık 2020 Perşembe

Lalique – Encre Noire A L’Extreme (2015)

Lalique’nin 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Encre Noire’nin oldukça başarı kazandığını söyleyebiliriz. Yeni nesil modern parfümlerin koku trendleriyle ilgisi olmayan, özgün ve kaliteli Encre Noire, çoğu parfümseverin dolaplarını süslüyor. Encre Noire’nin başarısının ardından devam parfümleri gelmeye başladı. 2015 yılında parfümcülük sektöründe alıştığımız olay gerçekleşti. Asıl parfümün Extreme (çoğu zaman Intense ismi veriliyor) versiyonu Encre Noire A L’Extreme raflardaki yerini aldı.

Lalique’nin internet sitesinde A L’Extreme için şunlar söylenmiş: “Encre Noire A L’Extreme, 2006 çıkışlı ilk Encre Noire’nin koku ifadesini sınırlarına kadar zorlar. Daha güçlü, daha zengin ve daha da şehvetli olan bu kokunun odunsu yoğunluğu, Encre Noire erkeğinin kişiliğinin büyüleyici yeni yanını ortaya koyuyor. Erkeksi ve şehvetli. Zarif ve sofistike. Eşsiz ve baştan çıkarıcı.”

A L’Extreme’in açılışı yüksek kaliteli odunsular ve geri planda bir parça bergamotla gerçekleşiyor. Koyu ve derin sayılabilecek üst notalar kuru ve vetiver kıvamında denebilir. Başlangıcı harika A L’Extreme’in. Orta kısımda ağaçsılığa köksü vetiver ve ıslak-nemli tütsü ekleniyor. Başlangıcıyla benzer gerçekleşen orta bölümü de çok güzel. Sonlarda derin odunsu yapı, tenden ayrılana kadar size eşlik ediyor.

A L’Extreme, dumansı ağaç-vetiver temasını merkeze almış. Bana göre parfümün ana oyuncusu köksü ve nemli vetiver. Hem kullanması ve sevmesi kolay hem kadınlar onu seviyorlar hem ağaçsı tütsü sayesinde erkeksi hem de koyu dumansı tarafıyla oldukça gizemli kokuyor.

Encre Noire’e tabii ki çok benziyor A L’Extreme versiyonu. Klasiğin daha kaliteli ve daha derin hali gibi denebilir A L’Extreme. Encre Noire’deki dumansı koyu-karanlık hava Extreme’de de mevcut. İki parfüm de aristokratik derecede lüks, mesafeli ve soğuk kokuyor. Diğer taraftan dumansılığın etkisiyle mistik ve meditatif de hissettiriyor. Encre Noire serisinde gerçekten iyi iş çıkartıldığı açık. Eğer Encre Noire ile A L’Extreme arasında seçim yapacak olsaydım tercihim tabii ki A L’Extreme olurdu.

Bu nefis parfüm, uygun fiyatlara alınabilecek, piyasadaki en iyi eserlerden birisi. Günümüzün birbirinin benzeri şekerli baharatlı, tonka fasulyeli erkek parfümlerinden tarz-tavır anlamında keskin şekilde ayrılıyor ve kendisine tamamen farklı, erkeksi yol seçiyor.

Eau de Parfum formundaki A L’Extreme’nin kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında güçlü değil. Abisi Encre Noire, EDT olmasına rağmen çok daha güçlü ve saldırgandı. Extreme versiyonu biraz daha yumuşak başlı denebilir. Sonbahar-kış dönemi için daha uygun olacaktır. Kokusunu başarılı parfümör Nathalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

6 Kasım 2020 Cuma

Amouage – Dia Man (2002)

Amouage’nin geri planda kalan, sesi soluğu pek çıkmayan erkek parfümlerinden birisi Dia Man. Hiçbir zaman Amouage’nin en çok satan parfümlerinden olmadı. Parfümün resmi tanıtımında, Amouage’nin bir başka parfümü Gold’a gönderme yapılması pek rastlanan durum değil. Markanın internet sitesinde “Zevkli inceliğin güzel örneği bu çok yönlü şipre parfümü, Amouage Gold’u tamamlayan zarif gündüz kıyafetidir” cümleleriyle Gold ile Dia’nın arasında bağlantı olduğunu düşünmemi sağlıyor.

Dia Man’ın açılışı ferah olmayan tatlı meyvelerle gerçekleşiyor. Hafiften çiçeksi kokan meyvelerin kuru erik ve bir parça turunçgillerden oluştuğunu sanıyorum. Soyut ve yüksek kaliteli başlangıcı harika. Birçok Amouage’nin aksine fazlaca güçlü olmayan üst notalarından sonra orta bölüme geçiliyor. İlerleyen dakikalarda metaliklik sınırında tütsü ve vetiver bizi karşılıyor. Meyveler geri çekilirken tütsü ve sabunsu nötr çiçekler kompozisyona zenginlik katıyor. Açıklanan orta notalarında erkek parfümlerinde fazla görmediğimiz şakayık ve ylang ylang bulunuyor ki gayet şaşırdım bu duruma. Orta bölüm hafiften eski-tatlı tarza yakın hayvansı geri plana sahip labdanum-paçuli-deri üçgenine yakın durmaya çalışıyor. Kapanışta büyük değişim yok.

Başlangıçta rastlanmayan sabunsuluğun, orta kısımdan itibaren oldukça hissedilir hale geldiği aşikar. Dia Man’ın orta bölümden itibaren sabunsu nötr çiçekler sayesinde Gold Man’i andırdığı düşünülebilir. Kıyafet üzerinde tatlımsı vetiveri andırıyor orta bölüm. Parfümün geneli, soyut, eski hissi veren ama asla demode olmayan meyvemsi-baharatlı vetiver aksına yakın inşa edilmiş gibi. Tütsünün sevdiğim gibi dumansı verilmemesi biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Onun maskülen veya alfa erkek parfümü olduğunu söylemek mümkün olmayabilir.

Dia Man, bence soyut ve ruhani tarafa yakın duruyor. Onun karmaşık notalara sahip yapısı meyveleri-baharatları-çiçekleri ve vetiveri bir araya getirmiş. Bu tür parfümler bende uhreviliği çağrıştırıyor. Duyulara hitap eden Dia Man, bir taraftan tanıdık geliyor bir taraftan eskiye ait yabancı gibi zihninize oyun oynuyor.

Bu hoş tasarım, kimi Amouage’ler gibi yoğun Arap-Ortadoğu esintisi taşımıyor. Onun fazlaca batılı koktuğu da söylenemez. Giymesi kolay yapısıyla bazı Amouage’lerden ayrışıyor. Kendi halinde, süper star olamayacak kokusuyla ilginç deneyim sunuyor. Denemeden almanın iyi fikir olmadığını söylemem gerekiyor. 100 ml. şişesinin 340 dolara satıldığını göz ardı etmemek gerekiyor.

Eau de Parfum formundaki Dia Man’ın performansı ilk dakikalar dışında saldırgan değil. Gün içinde ara ara kendisini hatırlatsa da ortalamanın altında yayılıma sahip. Kalıcılığı fena değil. Sonbahar-kış dönemi kullanımı için uygun denebilir.

Koku Güzelliği:10/7