28 Haziran 2016 Salı

Annick Goutal – Eau de Monsieur (1980)

Kendi sitelerinde “erkeksi şıklığa övgü” olarak formüle edilmiş Annick Goutal’ın Eau de Monsieur’ı, deneme/kullanma listemin üstlerinde değildi. Belki de yeni nesil parfümlerden beklediğim tadı alamamam sebebiyle eski klasiklerde ve tarihi önemdeki kokularda arıyorum teselliyi. Gerek ana akım, gerek Chanel, Guerlain, Hermes üçlüsünün klasikleri ve gerekse tarihi nişlerle flörtüm devam edecek anlaşılan.

“Tarihi niş parfümler” demişken, otuz altı yaşında bir eser var karşımda. Bileklerimi, kollarımı, tişörtlerimi ve boynumu süslüyor bir süredir. Annick Goutal’ın ilk piyasaya sürdüğü parfüm olarak bilinen Eau de Monsiuer, ismi ile size başka klasikleri çağrıştırmıyor mu: Chanel Pour Monsieur, Mouchoir de Monsieur ve Monsieur de Givenchy.

İsmindeki erkek vurgusuna rağmen, kimi platformlarda uniseks olarak gösterilmesi çelişki gibi görünüyor. Parfümün başlangıcı eski-tozlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot, limon ve tuzlu turunçgiller başlangıcı domine ediyor. Orta bölümde tuzlu turunçgillerin etkisi mevcut. Sürpriz meşe yosunundan geliyor. Orta kısımda meşe yosunuyla turunçgillere amber de ekleniyor. Hala ferah orta notalar. Kapanışta turunçgil yine orada. Yumuşak odunsular da kendisini gösteriyor. E daha ne olsun.

Eau de Monsieur, ferah limonsu şipre gibi davranıyor. Limon ve turunçgillerin hakimiyeti baştan sona devam ediyor ki tam bana göre. Nostaljik turunçgillere aromatik otların eşlik etmesiyle, şölen başlıyor. Meşe yosunu partiyi canlandırıyor, odunsular da duruma ayak uydurmasını biliyor.

eau de monsieur yakin yen

Harika bir klasik ferahlıkla karşı karşıyayız. Zaman zaman nanemsi fesleğen hissiyatı, kimi zaman da eski-tozlu limon kolonyası kıvamındaki yapı, şahane. Daha önce Blenheim Bouquet’te karşımıza çıkan bu durum, Eau de Monsieur için de geçerli. Evet, azıcık da olsa iki parfümün benzer tarafları var. Meşe yosunu, vetiver ve kompozisyonu tamamlayan ağaçsılık, gayet uyumlu, doğal ve rafine.

Parfümdeki tuzluluk, günümüzün yapay akuatik çöplerine ders verir gibi. Yeni parfümörlerin klasiklerden birazcık ilham alması gerekmez mi? “Parfümde tuzluluk hissiyatı nasıl verilir” gibisinden bir sorunun, Eau de Monsieur’da ne kadar güzel çözüldüğünü görmemek için kör olmak gerekiyor.

Sözü uzatmanın anlamı yok. Yine Annick Goutal ve yine harika bir ferah turunçgil parfümü. Markanın diğer turunçgil temalı kokularını hatırlatıyor Eau de Monsieur. Biraz Eau du Sud, biraz Eau d’Hadrien ve azıcık Sables esintileri var. Eau de Monsieur’un, eski tarz bir koku olduğunu söylemem gerekiyor. Üst yaş guruplarının değerini anlayabileceği (mümkünse kırk yaş ve üzeri) şık ve yarı resmi bir karizma kokusu. Takım elbiseye de uyar, polo yaka tişörte de. Yirmi yaşındaki delikanlıların bu parfümden bir şey anlamayacağını söyleyebilirim. Aman boşverin, zaten yirmilik delikanlılar neden anlar ki 🙂

Sonuç olarak, tam sevdiğim gibi eski tarz ferah turunçgilli şipre olan Eau de Monsieur’u denemenizi tavsiye ederim. Ha şunu da bilin ki performans canavarı değil. Kalıcılığı idare eder ama fark edilirliği düşük. Bu anlamda klasik Eau de Cologne’ler gibi davranıyor ne yazık ki. EDT formunda ama etrafa yayılımı az.

Ve geleyim can alıcı mevzuya. Benim kullandığım Eau de Monsieur, eski formülasyondu. Kötü haber şu ki, bir süre üretimi durdurulan Eau de Monsieur, 2013 yılında Annick Goutal markası tarafından yeniden reformüle edilip piyasaya sürüldü. Yeni versiyonun parfümörü Isabelle Doyen. Şişesinin üzerindeki etiketi ve kutusu değişen yeni Eau de Monsiueur’un, eski versiyonuna göre pek başarılı bulunmadığı söyleniyor. Görüşüne göre yine eskisini aratan yenileşme çabası. Gerçi yeni halini denemedim ama eski versiyonundan aldığım tadı, yenisinden alamayacağımı biliyorum. Onun için varsın Eau de Monsieur’u bu eski haliyle koku hafızamda saklayayım.

eau-de-monsieur karanlik

Luca Turin’in kitabında yosunsu turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilmiş.

İlkbahar-yaz kokusu. Erkek kullanımına yakın duruyor. Kendinizi 1970’li yılların İtalyasında, Akdeniz kıyısındaki ıssız bir plajda, limon ağaçlarının altında uzanmış şekilde hissettirebilecek, o asidik turunçgil kokusunu size en gerçekçi şekilde verebilecek eserlerden olduğunu belirterek noktayı koyayım.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/9

24 Haziran 2016 Cuma

Lanvin – L’Homme (1997)

Bir dönem, ülkemizde en çok sorulan, merak edilen ve övgüler alan parfümlerden birisiydi Lanvin L’Homme. Tabii sadece ülkemizde değil, yurtdışında da, doksanlı yılların sevilen erkek parfümlerindendi. 1997 çıkışlı Lanvin L’Homme, yirmi yıla yaklaşan yaşıyla, Cool Water’ların, 212 Men’lerin, L’Eau d’Issey Pour Homme’ların, Acqua di Gio’ların yaşıtı olarak da düşünülebilir.

Hatta skalayı genişletip, Versace Pour Homme, Eau Fraiche, He Wood Ocean Wet Wood gibi örneklere de benzetilebilir Lanvin L’Homme. Tabii her parfümü kendi içinde değerlendirmemiz gerektiği gerçeğinden hareketle, birçok parfümün birbirine benzeyebildiğini ama aralarında büyük sayılabilecek farklar bulunduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Lanvin L’Homme, 1990’lı yılların sonlarındaki ferah-sucul akımın sonuçlarından birisi. Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Fazlaca tatlılık barındırmayan turunçgillerden bergamot ve neroliyi ayırt etmek mümkün. Üst notaları çok güzel. Orta bölümde sabunsuluğun eşlik ettiği ferah baharatlar ve lavantayla karşılaşıyoruz. Azıcık da menekşe var bence. Orta bölümdeki metalik yapı, hafiften de olsa yapaylık hissettiriyor. Son kısımda aynı metalik algı devam ediyor. Sedir ağacı ve miskle kapanışı yapıyor. Kimileri vanilyadan da bahsediyor ama ben algılayamadım ya da çok güçlü değil.

Lanvin L’Homme, ferah, lavantalı, menekşeli, temiz ve turunçgilli bir akuatik. Gerçi lavanta ve menekşeli akuatikler bana hiç bir zaman yeterince akuatik gelmez. Benim sucul parfüm anlayışım, mis gibi deniz, yosun ve tuz kokan eserlerdir. Ne Green Irish Tweed, ne Cool Water, ne He Wood Ocean Wood, zihnimdeki sucul kavramını karşılamıyor. Lavanta ve menekşe gibi keskin ve baskın notaların, bence ferah olma iddiasındaki parfümlerin içeriğinde olması tezatlık oluşturuyor.

resmi lanvin yen

Demem o ki, Lanvin L’Homme bana göre safkan sucul değil, ferah aromatik fujer. Lavantanın onu bir parça erkeksi yaptığı söylenebilir. Günümüzün çok tatlı, ferah turunçgilli kokularına benzemiyor. Çoğu kişinin dediği üzere saldırgan değil ve temiz kokuyor. Genel beğeniye uygun. Nanemsi ferahlığın hakimiyetindeki ana yapı büyük değişim göstermiyor. Çok derin ve zengin olmasa da, kendisinden beklenen görevi yerine getiriyor. Basit, ortalama kalitede, uygun fiyatlı bir seçenek olarak düşünülebilir. Amma harika bir parfüm de beklemeyin. Yukarıda bahsettiğim üzere yirmi yaşına yaklaşsa da, hala modern kokması ve eski-köhne olmaması, onun bir başka artısı. Bu anlamda parfümün tasarımcısı Alberto Morillas’ın hakkını teslim etmek gerekiyor.

Luca Turin’in kitabında turunçgilli fujer olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden iki puan verilmiş.

EDT formundaki Lanvin L’Homme’un kalıcılığı tende az. Fark edilirliği epey düşük. Çoğu yorumcunun şikayet ettiği performansı, ilk kullanımdan itibaren hayal kırıklığı yaratıyor. İlkbahar-yaz mevsimi için uygun olduğu izlenimi veriyor. Yaş sınırı olmadan herkes kullanabilir.

yarim lanvin yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

19 Haziran 2016 Pazar

Acqua di Parma – Bergamotto di Calabria (2010)

İtalya’nın güneyinde, çizmeye benzetilen yarımadanın en altındaki şehirlerden birisi Calabria. Akdeniz’e uzun kıyısı bulunması, bol bol turist çekmesi ve film stüdyolarını anımsatan, kendi halinde harika kasabalara sahip olması bakımından ilgi çekici bir yer Calabria. Tabii bu orta büyüklükteki bölgenin simgesi sayılan bergamotu da atlamamak gerekiyor.

Calabria’nın iklimine uyum sağlamış lezzetli bergamotun, birçok uçucu yağ üreticisinin radarında olduğu söylenebilir. Kimi eski kaynaklara göre Calabria’da yetişen bergamotun, kalp hastalıklarına iyi geldiği hatta vücuttaki toksinlerin atılmasında yardımcı olduğu bile söyleniyor. Bu sihirli meyvenin, İtalya merkezli parfümevi Acqua di Parma’ya ilham kaynağı olmaması düşünülemezdi.

Sadece bergamot değil, güzel Calabria’nın da isminin geçtiği Bergamotto di Calabria, markanın Blu Mediterraneo serisinin üyesi. Bu serinin epey üyesini kullandım ve genel olarak gayet başarılı buldum. Şimdi sırada bir başka Blu Mediterraneo parfümü var.

Bergamotto di Calabria’nın açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot tahmin edileceği üzere başrolde. Ekşi limon hissiyatını muhtemelen misket limonu veriyor. Bergamot ve limonsu açılış müthiş. Çabucak orta kısma geçiliyor. Burada turunçgil ferahlığı geri çekilirken, sabunsu-yeşil ferahlık devreye giriyor. Bir parça nötr çiçekler var. Yasemin olabilir. Vetiver mevcut orta kısımda. Biraz da ferah zencefil. Başlangıcı kadar baş döndürücü olmasa da, orta bölüm başarılı. Son kısımda sedir ağacı ve miskle kapanış yapılıyor. Çok ilginç, farklı ya da şaşırtıcı değil. Bir parça ozonsu yapaylık da var sanki alt notalarda. Son kısmı vasat denebilir.

bergamot sis yen

Görünen o ki, başlangıçta ferah turunçgillerin, orta bölümde de yeşilliklerin hakimiyeti mevcut. Harika başlangıcına söylenecek söz yok. Orta kısımdaki sabunsuluk epey kuru olarak kendisini gösteriyor. Yeşil yaprağımsı hissiyat kimi zaman tozluluğu aklıma getiriyor. Koku olarak incir yaprağı kullanımını düşündürttü bana. Orta bölümdeki baharatlar sivri değil, iyi saklanmış. Son bölüm ise parfümün en az ilgimi çeken yeri oluyor.

Yine tipik bir Blu Mediterraneo parfümü. Şahane başlangıç, eh işte orta bölüm ve sıradan kapanış. Diğer Blu Mediterraneo’lar gibi performansı zayıf. Bu anlamda Acqua di Parma tutarlı davranmış ve Blu Mediterraneo serisinin eksilerini ve artılarını aynı düzlemde vermiş. Ferah, denizi, yazı ve Akdeniz sahillerini çağrıştıran aromasıyla, sizi İtalyan yarımadasının turistik şehirlerine, plajlarına, aromatik otlarla dolu makilerine çağırıyor. Bu çağrıya kulak verip vermemek tamamen sizin bileceğiniz iş. Ben sadece sıradan bir aracıyım.

Sonuç olarak ferah bergamot-turunçgil kokusu arıyorsanız, parfümünüzün yeşilliklerle sarıp sarmalanmış olması önemliyse, sedir ağacı-misk kombinasyonuna hayır diyemiyorsanız, yaz sıcaklarında bol bol kullanayım ama rahatsız etmesin düşüncesi zihninizde dolaşıp duruyorsa, Bergamotto di Calabria’ya şans vermenizi öneririm. Muhteşem değil ama çoğu kişinin sevebileceği gibi kurgulanmış olması, içimizi bir parça olsa da rahatlatıyor. Kimi yorumcuların onu, Escale a Portofino’ya benzetmesini anlayabiliyorum ama katılamıyorum. Bence ikisi arasında büyük benzerlik bulunmuyor.

harita calabria yen

Tam bir yaz kokusu. Geç ilkbahar için de uygun. Neşeli ve pozitif yapısı, sizi mutlu etmeye yetecektir. EDT formunda. Kalıcılığı az, fark edilirliği düşük. Performans anlamında iyi iş çıkaramıyor. Genç-yaşlı, erkek-kadın herkes kullanabilir. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor. Uygun fiyatlı niş parfüm seçeneği olarak düşünülebilir Bergamotto di Calabria.

Koku Güzelliği:10/7

14 Haziran 2016 Salı

Alfred Dunhill – Icon (2015)

Tarihi yüz yirmi yılı bulan Alfred Dunhill’in, İngiliz asaletini ve şıklığını temsil ettiği söylenebilir. Son yıllarda yenileşme çabalarındaki Alfred Dunhill markası, tasarımcı John Ray ile başarılı işlere imza atmış gibi görünüyor. Her ne kadar John Ray’in Dunhill markasıyla kısa süre önce yolları ayrılsa da, bizim açımızdan ilgi çekici bir eser kaldı geride: Icon isimli parfüm.

Yüzyılı aşkın tarihine rağmen parfümlere pek yatırım yapmayan Dunhill’in, kayıtlarda yirmi civarında parfümü görünüyor. Hiçbir zaman ses getirecek parfümlere imza atamamış Dunhill, 2015 yılında yöneticileri John Ray’in de desteğiyle Icon isimli parfümü piyasaya sürdü. Kısa süre sonra da Icon Absolute ve Icon Elite isimli iki yeni devam parfümü koleksiyona eklendi.

Birçok yurtdışı parfüm platformunda övgülere mahzar olan Icon’u ne yalan söyleyeyim çok merak etmiyordum. Kimi yorumcuların “2015 yılının en iyi parfümü” ilan ettikleri Icon, böylece ilgimi çekmeye başladı. Bakalım bahsedildiği kadar başarılı mı Icon.

Ne kendi sitelerinde ne de başka yerde bilgi yok Icon ile ilgili. Parfümü piyasaya süren Inter Parfums’un 1-2 satırlık tanıtımı dışında bilgiye rastlayamadım. Parfümün açılışı yeşil ferahlıkla gerçekleşiyor. Canlı ve dinamik bergamot ilk saniyelerde sazı eline alıyor. Ferah bergamota yine ferah aromatik otlar eşlik ediyor. Ve kısa süreliğine de olsa burnunuzu yalayıp geçen ardıç. Başlangıcı yeşil, ferah ve başarılı. Orta kısımda yeşil yapı devam etmeye çalışıyor. Bu sefer karşımıza lavanta çıkıyor. Lavantaya buruk aromatik otlar (fesleğenden şüpheleniyorum) eşlik ediyor. Ve tabii ki ferah kakule. Sürpriz orta bölümde geliyor. İris, dikkatli burunlardan kaçacak gibi değil. Orta kısmı iris çiçeğine rağmen kendime yakın bulduğumu söyleyemem. Son bölümde lavanta etkisini kaybederken, yapay-parlak sedir ağacı ortaya çıkıveriyor ve kapanışı yapıyor.

afis icon yen

Icon, başlangıçta ferah iken, orta kısımdan itibaren serin sonbahar kokusuna dönüşüveriyor. Buruk verilen lavanta, önemli yer tutuyor parfümün genelinde. Ayrıca kokunun yeşil karakteri çok değişim geçirmiyor. Turunçgiller, başlangıçla sınırlı. Üst notalardaki dinamizm, orta kısımla birlikte epey törpüleniyor. Orta bölüm, parfümü erkeksi eski tarz lavantalı fujerlerin tarafına kaydırıyor. Çoğu kişinin Icon için erkeksi tanımlaması doğru. Ama sert ve hayvansı erkeksilik beklemeyin.

Madem dedikodu moduna geçtik, o zaman aklıma takılan durumu anlatayım. Bazı yorumcuların Icon’u, Terre d’Hermes ve Declaration’a benzetmelerini pek anlayamadım. Terre d’Hermes ile Icon’un koku karakterleri tamamen farklı. İki parfümün sonlarındaki sedir ağacı dışında benzer yeri neredeyse yok. Declaration’da ise lavanta yok ki Icon’a benzesin. Acaba iki parfümdeki baharatları mı benzetiyorlar. Oysa birisinde kimyon varken diğerinde kakule baskın. Neyse herkesin koku algısı farklı deyip, geçeyim bu mevzuyu.

Sonuç olarak Icon, yapı itibariyle bana hitap etmiyor. Başlangıcı dışında benimseyebildiğimi söyleyemem. Orta kısımdaki iris çiçeği sürprizi dışında da şaşırtıcı tarafı yok. Evet, harmanda zenginlik var ama orta bölümden itibaren biraz karmaşa da var. “Her şeyden biraz koyalım da koku zengin olsun” düşüncesinin, parfümü bazen tuhaf bir çorbaya çevirebileceğini Icon’da kendi adıma görmüş oldum. İlginç olan ise onu hiç bir parfüme benzetemedim. Evet, kendine özgü ama vasat kalitesini ne yapacağız?

icon yan

Denemeden almanın riskli olabileceği modern erkeksi bir deneme olan Icon, Eau de Parfum (EDP) formunda. Fakat çok umutlanmayın çünkü hem kalıcılığı hem de fark edilirliği vasatı aşamıyor. Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Carlos Benaim yapmış. Serin ilkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanmak uygun olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

10 Haziran 2016 Cuma

The Merchant Of Venice – Asian Inspiration (2013)

“Büyülü doğu şehirlerine yapılan uzun ve egzotik seyahatler” temasına sahip kaçıncı parfüm serisi Murano artık saymayı bıraktım. Evet, oryantalizm yirminci yüzyıldaki kadar etkili değil artık fakat parfüm markaları için hala cazip bir tema, egzotik doğuya gitmek ve oradan esinlenmek.

İtalya merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi The Merchant Of Venice, 2013 yılında altı parfümden oluşan Murano serisini piyasaya sürdü. Kendi deyimleriyle “şiirsel isimlere sahip ve keşiflerin, rüyaların gücünü çağrıştıran” bu altı Eau de Parfum, Venedik şehrinin doğusundaki büyüleyici şehirlere yapılan seyahatlerden ilhamını almış.

Serinin Asian Inspiration isimli parfümü, adından anlaşılacağı üzere Asya kültüründen etkilenilerek tasarlanmış. İlk defa bir The Merchant Of Venice parfümü deniyorum. İsmi ilgimi çektiği için ilk önce Asian Inspiration’u kullanmak geldi içimden. Parfümün açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Duru ve doğal açılışı saldırgan değil. Açıklanan üst notalarında meyvemsilikten bahsediliyor ve acı portakal-adaçayı ikilisi vurgulanıyor. Evet, parlak ve gerçekçi bir portakaldan ziyade tatlımsı, azıcık kremsi acı portakal-aromatik otlar kendisini gösteriyor başlangıçta. Üst notaları çarpıcı olmasa da başarılı. Orta bölümde büyük değişim var. Vetiver bütün gücüyle kompozisyona hakim oluyor artık. Islak, köksü vetiver, doğal ve stabil. Vetivere bir parça kremsi turunçgiller eşlik etmeye devam ediyor ama aromatik otlar artık ortada yok. Kuru tütsü az da olsa kendisine yer buluyor orta bölümde. Son kısımda klasik sedir ağacı kapanışı var. Vetiver ile uyumlu sedir ağacı sürpriz yapmıyor fakat tatlı benzoin, son kısımdaki en büyük sürprizi yapıyor.

Bu aralar şansıma vetiver merkezli kokulara denk geliyorum. Asian Inspiration için kendi sitelerindeki vetiver vurgusu önemli. Kendi sitelerinde parfümün “Bay Vetiver” olarak geçtiğini gördüğümde şaşırmadım. Köksü, ıslak ve doğal vetiverin etrafına yerleştirilmiş diğer öğeler. Başlara biraz turunçgiller, sonlara sedir ağacı eklenmiş. Orta kısımdaki vetiver gövdesine ise fazla müdahale edilmemiş. Ve ortaya Asian Inspiration çıkmış.

kolaj asian1

Kötü mü olmuş? Asla! Uysal, sakin, barışçıl, minimal niş parfüm ortaya çıkıvermiş. Evet, kompozisyon basit. Derinlik yok, nota zenginliği yok. Kullananı bir Japon bahçesinde, yeşilliklerin içerisinde, uzaklardan şırıl şırıl su sesi gelen ve değişik kuşların cıvıltılarının kapladığı sessizliğe ve dinginliğe davet eden üslubunu anlamamak için, fazlasıyla duygusuz olmak gerekir.

Asya’dan ilhamını alan bir parfümde vetiverin bu kadar yoğun kullanılması ve baharatların yer almaması ilk başta şaşırtıcı olabilir. Malum, doğuyu merkeze alan parfümlerde genellikle baharat kullanımı öne çıkar. Sanki baharatlar sadece doğuya veya doğu kültürüne aitmiş gibi. Oysa Asian Inspiration’da ferah, durağan ve yeşil çerçeve çizilmiş kokuya. Basit, saf ve edilgen. Gösterişsiz ama lüks.

Sonuç olarak eğer ferah vetiver kokularını seviyorsanız, deneme listenizin başlarına koyabilirsiniz Asian Inspiration’u. Ha çok farklı mı? Değil. Yenilikçi mi? Cık. Aşık olunacak kadar tutkulu mu? Pardon? Benim gibi vetiver kokularıyla aranızda şöyle-böyle bir ilişki varsa, çok etkileneceğinizi sanmıyorum ama yüksek kalitesi ve yapaylığa rastlanmamasıyla iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Bu modern turunçgilli vetivere bir şans verin siz yine de.

tarti asian yen

Kimi kaynaklarda uniseks olarak sınıflandırılsa da erkek kullanımına yakın duruyor. İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun bence. Günlük kullanımda ise hiç sırıtmaz. EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği yeterli. Performans anlamında sizi üzeceğini sanmıyorum.

Koku Güzelliği:10/7

7 Haziran 2016 Salı

Lancome – O de Lancome (1969)

Diorella, Cristalle ve No.19. Zihnimde apayrı bir dünya açan bu üç klasik kadın parfümü bana her zaman eskiyi ve anıları hatırlatır. Onlardan gelen eski-tozlu, sabunsu aldehitler ve ferahlıkla harmanlanmış zamansızlık, başta, çocukluğumdan sıyrılıp gelen kısa fotografik kareleri çağrıştırır. Bu öyle bir histir ki, annemin yaklaşık otuz yıl evvelki güzelliğini, kokusunu, yaşadığımız şehirlerin sokaklarını, komşularımızın aynı benim gibi yaramaz çocuklarını deja vu’lar halinde zihnime getiriverir. Bu histen ani bir tepkiyle kurtulmak isterim çünkü eski genellikle hüzünlüdür ama aynı zamanda hatırlamak isterim çünkü çocukluk her zaman için güzeldir.

Bir süredir, benim gerçekçilikle ve mantıksallıkla yoğrulmuş iç dünyam yine karmakarışık. Hayır, neyse ki korkunç bir travma ya da hayatın anlamsızlığı üzerine bir düşünme fırtınası değil bu karışık duygu durumu. İsmi O de Lancome olan bir kadın parfümü, hüzünlü limanların ve ılık sonbahar güneşinin o iç burkan manzarasına çekiverdi beni, tıpkı romantik ressamlar William Turner ve John Constable’ın o flu tablolarındaki gibi.

Müthiş kadın ve erkek klasiklerine imza atmış dünya devi Lancome’un, eski efsanelerini fırsat buldukça ziyaret etmeye çalışacağım. Her ne kadar yeni çıkardığı parfümleri, geçmişteki klasikleri kadar ilgi göremese de, Lancome’un parfüm dünyasında müstesna bir yeri olduğu söylenebilir. O de Lancome’da markanın önemli kadın parfüm klasiklerinden birisi.

Kendi sitelerinde ferah turunçgilli olarak nitelendirilen O de Lancome’un başlangıcı limonla gerçekleşiyor. Sadece limon değil, sabunsu aldehitler de eşlik ediyor limona. Başlangıcı için sabunsu limonsu bir ferahlıktan bahsedilebilir. Açılışı güzel. Orta kısımda sabunsuluk azalıyor. Limon geriye çekiliyor. Ortaya enfes meşe yosunu çıkıyor. Bir parça beyaz çiçekler eşlik ediyor meşe yosununa. Hala biraz sabunsuluk var. Son bölümde ustaca kullanılmış paçuli var. Meşe yosunuyla uyumu harika paçulinin. Başlangıcına göre biraz karanlık olsa da, kapanışı hala ferahlık sınırında.

o-de-lancome yaprak1

O de Lancome hakkında yazılanları okuduğum kadarıyla az çok tahmin ediyordum nasıl kokacağını. Çok da yanılmadım. Ferah turunçgilli, sabunsu ana yapının etrafına yerleştirilmiş yeşiller ve meşe yosunundan oluştuğunu söyleyebilirim. Çok zengin olmayan basit formülasyon, nefis kokmayı beceriyor. Chanelvari aldehitler ve sabunsuluk ilk saniyelerde onun kadınsı tarafını vurguluyor. Orta kısımdaki meşe yosunuyla erkek kullanımına göz kırpıyor. Odunsu sayılabilecek kapanışıyla da hala rahatlıkla erkeklere hitap edebileceğini düşündürtüyor. Tabii sabunsuluğa katlanabilirseniz!

Tahmin edeceğiniz gibi O de Lancome, 1970’li yılların kadın parfümlerinin tipik örneği. Onu koklayıp da “hmmm yaşlı kadın kokusu” ya da “modası geçmiş” derseniz, Lancome’un hayaleti sizi bulur ve çarpar 🙂 O, tabii ki eski ve nostaljik kokacak, döneminin koku karakterini yansıtacak. Günümüzün parfüm trendlerine uymayacağını söyleyebilirim ama harika bir ferah-şipre olduğunun da altını çizmeliyim. Yüksek kaliteli, karakterli, bir parça resmi ve dişi. Ama aynı zamanda da erkeksi.

O de Lancome, Cristalle, Diorella, No.19, No.5 ve hatta Eau Sauvage seven kadınların-erkeklerin tercih edebileceği bir seçenek gibi görünüyor. No.19 kadar yeşil değil, Eau Sauvage kadar da turunçgilli değil. Bence Diorella-Cristalle ikilisine daha yakın O de Lancome. Ne de olsa bu iki parfümün ablası sayılır.

Sonuç olarak kırk yaş üzeri kadınların taşıyabileceği müthiş bir klasik O de Lancome. Günlük kullanımdan ziyade biraz daha özel anların kokusu sanki. Benim kullandığım EDP versiyonuydu. Kalıcılığı idare ederken, fark edilirliğinin zayıf olduğunu gözlemledim. Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

o-de-lancome afis2

Parfümün tasarımını çok fazla işe imza atmamış burunlardan Robert Gonnon yapmış. Luca Turin tarafından ferah turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş. Bu arada küçük bir bilgi vereyim. O de Lancome 1969 yılında piyasaya sürüldü fakat 1994 yılında kapsamlı bir reformülasyon geçirmiş ve şişesi-kutusu da değişmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8

4 Haziran 2016 Cumartesi

Bentley – Infinite Rush (2016)

Bentley’in 2015 yılında piyasaya sürdüğü Infinite ve İnfinite Intense’e, 2016 yılında ferah bir kardeş geldi. İnfinite isimli üç parfüm böylece Bentley’in koleksiyonuna katılmış oldu. E artık Infinite’lerin küçük bir seri halini aldığını söyleyebiliriz. İlerleyen yıllarda belki Infinite serisine yeni üyeler katılabilir. Bekleyip, göreceğiz.

2016 çıkışlı yeni arkadaşımızın ismi Infinite Rush. Parfümün ilhamını Bentley’in müthiş SUV arabası Bentayga’dan aldığı söylenebilir. Infinite Rush’ın tanıtım broşürlerinde “macerayı yaşayın” cümlesi, Bentayga ile çıkılacak seyahatlere gönderme yaptığı düşünülebilir. Modern ve maceracı ruhu temsil ettiği ve sınırlarını zorlayan erkeklere ithaf edildiği de belirtiliyor. Evet, anlaşılacağı üzere Infinite Rush, erkekler için tasarlanmış.

Ferah, baharatlı ve odunsu olarak sınıflandırılan Infinite Rush’ın açılışı turunçgillerle gerçekleşiyor. Tanıtımında mandalinadan bahsedilmiş üst notalarında. Bence limon daha ön planda. Doğal ve ferah limona bir parça portakal da eşlik ediyor. Başlangıcı gayet güzel. Orta kısma geçilirken, ferah turunçgillerin arkasına başarıyla yerleştirilmiş baharatlar kendisini gösteriyor. Muhtemelen biber buradaki baharat. Orta kısımda asıl çıkışı vetiver yapıyor. Ferah turunçgiller geride kalırken, ıslak, köksü vetiver ortaya çıkıyor. Orta bölümün ana oyuncusu temiz vetiver denebilir. Orta notaları da gayet güzel. Son bölümde yine değişim var. Kapanışta sıradan sedir ağacına vetiver eşlik ediyor. Alt notalara odunsu diyebiliriz.

Infinite Rush, ferah aromatik odunsu tarafa göz kırpıyor. Başlangıçtaki turunçgiller, deneyen çoğu kişinin rahatlıkla seveceği gibi güvenli ve cana yakın. Böylece parfümün en sevdiğim yeri oluyor. Orta bölümde köksü temiz vetiver hiç fena değil. Her ne kadar bir vetiver sever olmasam da gayet başarılı. Son bölümse, kıyafette en çok kalan kısmı ama biraz yapay ve çarpıcı değil. Sedir ağacına Iso E Super eşlik ediyor olabilir çünkü bir parça metalik ve kadifemsilik hissettim alt notalarda.

toprak rush yen

Dürüst olmam gerekirse, ilk kullandığımda pek alışamadığım Infinite Rush, ilerleyen günlerde hoşuma gitmeye başladı. Başlangıçtaki baharatların eşlik ettiği turunçgilleri azıcık Declaration’a benzettim. Zaten Declaratioan’ı da ilk seferinde pek sevememiştim ama kullandıkça alıştım Declaration’a. Infinite Rush, orta bölümden itibaren çok farklı bir yol çiziyor kendisine. Temiz vetiver, bir parça Guerlain Vetiver’i andırıyor ama çok yeşil değil.

Infinite Rush, harika ve çarpıcı bir yaz kokusu olmasa da, bence bazı yapay rakiplerinden bir adım önde. Artık bıkkınlık veren sucul-deniz temasına fazla prim vermiyor Infinite Rush. Aromatik, ferah, turunçgil-odunsu denizinde yüzüyor. Genel olarak temiz ve basit fakat üst-orta-alt nota değişimleri dikkatli burunlardan kaçacak gibi değil. Bu anlamda tek düze olmadığını ama müthiş zengin karakteri de bulunmadığını belirtmem gerekiyor. E bir yaz parfümünden harikalar beklemek de çok doğru olmayabilir. Bu anlamda bence beklentiyi karşılıyor Infinite Rush.

EDT konsantrasyonuna sahip. Kıyafette kalıcılığı iyi ama tende ortalama. Fark edilirlik ilk on beş dakika iyi sonrasında tene yakın kalıyor. Günlük kullanım için, tatilde, plajda, sıcak yaz akşamlarında kullanmak için ideal.

reklam rush

Ha bir de şişesiyle ilgili küçük bilgi vereyim. Anladığım kadarıyla farklı bir teknikle yapılan şişesinin üzerindeki kuruyup, çatlamış toprak figürü, her şişede farklı şekilde oluyormuş. Yani aldığınız Infinite Rush şişesinin üzerindeki motif, sadece size özel olacakmış. Böyle şeylere meraklıysanız, ilginizi çekebilir.

Koku Güzelliği:10/7