armut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
armut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ocak 2022 Pazar

Chopard - Wish (1997)

İsviçreli bir çiftçinin oğlu Louis-Ulysse Chopard (1836-1915), henüz 24 yaşında küçük bir köy yerleşimi Sonvillier’de Chopard markasının temellerini attı. Bir İsviçre geleneği olarak saat üretimi gerçekleştiriyordu. Zamanla tasarladığı saatler, Rus çarının ilgisini çekecek hale geldi. Yenilikçi tasarımlarıyla birçok ülkeye saatlerini ihraç etmeye başladı. O günlerden 2022 yılına kadar Chopard’ın ürün gamı oldukça genişledi. Saatlerin yanı sıra lüks deri ürünleri ve parfümler de üretmeye başladı.

1997 yılında Wish isimli kadın parfümünü piyasaya sürdü. Wish, kısa sürede büyük başarı kazandı. Zaman içinde kadınların sevdiği parfümlerden birisi haline geldi. Tabii onun bu kadar ilgi görmesinin sebebi muhtemelen, Thierry Mugler’in ünlü parfümü Angel’ı oldukça andırmasıydı. Çoğu kullanıcı Wish ile Angel’ı birbiriyle kıyaslar. Tabii Angel’ın Wish’ten beş sene önce üretildiğini önemli not olarak vereyim.

Wish’in ilk dakikaları şekerli meyveler ve çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında armut ve siyah üzüm var ki meyvemsiliğin kaynağı olabilirler. Çiçek olarak da hanımeli var gibi meyvelerin yanında. Başlangıcı pek benlik değil. Orta bölümde tatlılık devam ediyor fakat çiğ şekerli hissiyat azalıyor. Meyvelerin yerini sütsü vanilya alıyor. Karanlık çiçekler ve vanilya ikilisinden sonra Wish’in en güzel kısmı ortaya çıkıyor. Köksü olmayan koyu ve çikolatamsı paçuli, sonları şölene çeviriyor.

Wish, ağır ve yoğun başlıyor. Karanlık algı baştan sona kadar devam ediyor. O asla ferah ya da ılık havaların kokusu değil. Kışın en soğuk günlerinde kullandığım Wish, oldukça dirençliydi. Sağlam kadınsı çiçeklerin ve modern parfümlerdeki vanilya temasının leziz birleşimine benziyor.

Wish’in neden Angel ile karşılaştırıldığını anlıyorum. Başlangıcı farklı olsa da sonları iki parfümün de birbirine yakın. Angel daha karmaşık, daha yüksek kaliteli ve daha çarpıcıyken, Wish onun bir basamak altında oturan ortalama kopyası havasında diyebilirim. Angel’ın verdiği baş döndürücü hissiyatı veremese de, onun yarı fiyatına satılan Wish fena iş çıkartmıyor.

Wish’in kokusunu ara ara başka kadınlarda algılıyorum. Bu popüler hanımefendi, 25 yaşına rağmen hala oldukça modern ve 2022 yılının koku trendlerine yabancı değil. Genç kız parfümüne benzemiyor. Daha orta yaşa yakın hanımefendilere yakışacağını sanıyorum. Koyu ve karanlık yapısı, akşam gezmelerine daha çok uyabilir. Günlük kullanım için biraz fazla kaçabilir.

Eau de Parfum formundaki Wish’in kalıcılığı gayet yeterli, etrafa yayılımı ilk dakikalarda yüksek. İlerleyen saatlerde ara ara kendisini size hissettiriyor. Kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Nathalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

15 Kasım 2021 Pazartesi

Lancome – Idole (2019)

“Büyük hayaller kuranlara… Geleceğin mimarlarına. Güçlü, kendinden emin, sözünü sakınmayan kadınlara. Yeni ufuklar açan, yarının liderlerine… Dünyaya ilham veren yeni idollere. Şimdi tam zamanı. Kendi idolün ol.

Mükemmel parfüm zamanın ruhuna hayat verir, yeni akım yaratır. Idole bunun için doğdu. Idole yeni bir hayat felsefesinin parfümde vücut buluşu gibi; parfümün yazılmış kurallarını yıkıyor.

Geleceğin parfümü, hepimizin yeni bağımlılığı.”

Lancome’nin 2019 yılı çıkışlı kadın parfümü Idole’nin resmi tanıtımı bu cümlelerle yapılmış. Lancome’ye göre Idole sürdürülebilir kaynaklardan üretilmiş içeriklere sahip. Parfümde üç öğe öne çıkarılmış: Beyaz şipre, yasemin çiçeği ve gül. Ayrıca içeriğinde başta Isparta olmak üzere 2 farklı coğrafyadan, 3 farklı özütleme tekniğiyle 4 farklı türde gül kullanılmış.

İlk saniyelerde çiçeksi sayılabilecek meyvemsilikle açılış yapılıyor. Bir parça tatlı armuda eşlik eden çiçeklerden sonra orta bölümde görüntü pek değişmiyor. Miskli gül ve yasemin, parfümün kadınsı yönünü daha arttırıyor. Sonlarda yaseminli miskle kapanış yapılıyor.

Idole, basit meyveli-çiçeksi kompozisyona sahip. Bir parça sucul, pudralı, hissedilir oranda miskli Idole, dünyayı yeniden keşfetmiyor, herkesin sevebileceği ortalama koku formu üzerinden ilerliyor. Onu koklayan çoğu kadının seveceğini söylemek zor değil. Kalite anlamında üst düzey davranmıyor. Tek düze devam ediyor ve sürpriz yapmıyor.

Armut kokan gül parfümü arıyorsanız Idole tam size göre ama sadece bu kadar. Daha önce onlarca defa tekrarlanan bu vasat sulandırılmış hissi veren meyveli-çiçeksi yapı, benim için ilginç değil. Yine de güvenli kokan kadın parfümü arıyorsanız deneyebilirsiniz.

Eau de Parfum formundaki Idole’nin kalıcılığı ve direnci fena değil. 3-4 fıs uyguladığınızda yanınızdan geçen hanımefendiler çok güzel koktuğunuzu söyleyebilir ki bu sizi mutlu edecektir. Lancome, Idole için “kadınların, kadınlar için yarattığı parfüm” demiş. Bunun sebebi muhtemelen kokuyu üç kadın parfümörün birlikte tasarlaması. Adriana Medina-Baez, Nadege Le Garlantezec ve Shyamala Maisondieu, Idole’nin kokusuna imza atmış. İlkbahar döneminde kullanmak iyi fikir olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Rabia’ya teşekkür ederim.

Koku Güzelliği: 10/6

29 Haziran 2021 Salı

Bulgari - Omnia Crystalline (2005)

Bulgari’nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü Omnia isimli kadın parfümü büyük hit olamasa da yüksek satış rakamlarına ulaştı ve kadınların sevdiği eserlerden oldu. İlk Omnia’nın ardından tabii ki devam kokuları gelmeye başladı. Omnia’dan iki yıl sonra Omnia Crystalline hayatımıza girdi.

Omnia Crystalline, Bulgari’nin internet sitesinde çiçeksi-odunsu olarak sınıflandırılmış. Üç ilginç nota açıklanmış: Nashi, lotus çiçeği ve balsa ağacı. Kısa tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Kristalin ışıltılı berraklığı ve saflığından ilham alınarak yaratılan Omnia Crystalline, lotus çiçeklerinin şeffaflığını, nashinin meyveli tazeliğini ve balsa ağacının kremsiliğini yansıtan ışıltılı bir Eau de Toilette’dir.”

Omnia Crystalline’in ilk saniyelerinde tatlı meyvemsilik kendisini gösteriyor. Burada leziz meyvemsilikten ziyade soğuk armut ve azıcık da beyaz çiçekleri algılıyoruz. Orta bölüme geçildiğinde beyaz çiçekler artık tamamen yönetimi ele geçiriyor. Serin-soğuk ve fazlaca feminen çığlıklar atmayan beyaz çiçekler neredeyse saydam ve sucul denebilir. Kapanışta benzer çiçeksilik devam ederken ıslak odunsu yapı gözden kaçmıyor.

Omnia Crystalline, geneline bakıldığında sucul-ıslak ve sakin-barışçıl beyaz çiçeklerin ortalama kombinasyonuna benziyor. Deniz-okyanus etkisi yok ve tuzlu koktuğu söylenemez. Yağmur sonrasının nemli toprağın ve beyaz çiçek bahçesinin karışımı, lüks sayılamayacak fakat kötü de hissettirmeyen hoş, basit, şık ama yaratıcı ve kışkırtıcı da olmayan yapıyla karşı karşıyayız.

Omnia Crystalline’i özetleyen kelime basitlik denebilir. Neredeyse minimal kompozisyon, derinlik ve karmaşa vaat etmiyor. Stabil devam eden sabunsu ve neredeyse deodorantımsı ana tema kimi zaman koklamaktan zevk almanız sağlarken, uzun süreli kullanımlarda duş jeli efektine dönüşme riskini de içinde barındırıyor. Kalite anlamında Bulgari standartlarına yakın dursa da üst düzey olmadığını da hatırlatıyor.

Eğer ilkbahar çiçeklerini seviyorsanız ve yaz mevsimi için sakız efekti veren meyveli parfümlerden bıktıysanız, Omnia Crystalline size farklı kapı açabilir. Yine de tekdüze duruluğu ve tazeliği bir süre sonra sıkıcı hale gelir mi emin değilim. Onun sınırlı kapasitesi parfüm canavarlarını tatmin etmeyebilir.

Kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Sonradan Eau de Parfum formu da çıkmış. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kullanıma uyabilecek sade tavrıyla her yerde giyilebilir. Kokusunu sektörün popüler burnu Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

10 Mayıs 2021 Pazartesi

Givenchy – L’Interdit (2018)

Givenchy moda evinin en önemli ilham perisi olarak görülen aktris Audrey Hepburn’e adanmış bir parfümün modern sürümüne yolculuk edeceğiz. İlk olarak 1957 yılında yaratılan L’Interdit isimli kadın parfümü, ikonik kokular arasındaki yerini aldı. Yıllar içinde üretimi bitirilen 1957 çıkışlı L’Interdit’in, 2018 yılında yeni yüzüyle raflardaki yerini aldığına şahit olduk.

2018 çıkışlı yeni L’Interdit, Dominique Ropion, Anne Flipo ve Fanny Bal tarafından çiçeksi odunsu kompozisyon olarak geliştirildi. Givenchy’nin internet sitesinde, parfümün resmi tanıtımında cesur kadınlığa övgüden bahsedilmiş. L’Interdit’in unutulmaz, yoğun ve cesurca korkusuz karakterine vurgu yapılmış. Ayrıca geleneklere meydan okuyan ve bireyselliğinizi kucaklamak için davet olduğundan bahsedilmiş.

Parfümün açılışı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan üst notalarda baskın armut notası gözden kaçmıyor. İlerleyen dakikalarda armuda tatlı ve kadınsı sümbülteber ekleniyor. İlk saniyelerdeki meyveli yapının yerini feminen çiçekler alıyor. Vurucu ve saldırgan sümbültebere geri planda beyaz çiçekler eşlik ediyor. Sonlarda ilginç şekilde odunsu vetiver temasına dönüşüyor. Yapaylık sınırındaki sedir ağacı ve vetiver, neredeyse bir erkek parfümü kapanışını andırıyor.

L’Interdit, meyveli-çiçeksi-odunsu kokmakta. Parfümün ana yapısını genelde beyaz çiçekler, özelde sümbülteber oluşturuyor. Oldukça kadınsı ve çekici çiçekler gayet çarpıcı ve dikkat çekici. Sümbülteber bolca tatlı verilmiş ve bu durum onu modern koku trendlerine yaklaştırıyor. Orta kısımda zaman zaman karmaşık yapaylığa sahip ve kalite anlamında problemli ne yazık ki. Sonları hiç fena değil L’Interdit’in.

Parfümün katmanlı ve değişken davrandığını söyleyebilirim. Bu anlamda Givenchy’nin kimi parfümlerindeki zenginliği burada görebiliyoruz. Kokusal anlamda devrim yaratmasa da ana akım rakipleri arasında böylesine seksi sümbülteberi kullanan fazla örnek hatırlamıyorum.

L’Interdit, ilk anlarda etrafa saldırıyor fakat ilerleyen saatlerde sakinleşiyor. Başlangıcının benim için fazla şekerli koktuğunu anlıyorum. Orta kısımsa fazlaca kadınsı. Sonları en sevdiğim yeri oluyor. Orta kısımdaki problemi saymazsak ortalama bir ana akım parfüm hissiyatı veriyor. Bir şişesini almasanız büyük kaybınız olmaz diye tahmin ediyorum. Yine de modern şekerli sümbülteber parfümü arıyorsanız, sizi rahatlıkla kandırabilir.

Kullandığım Eau de Parfum versiyonuydu. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Serin ilkbahar-sonbahar dönemlerine yakışabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Şubat 2021 Çarşamba

Jean Paul Gaultier – Ultra Male (2015)

1995 yılında kokusal yaratımlar dünyasının en çok ses getiren erkek parfümlerinden birisi hayata geçmişti. Çıplak erkek formunu andıran sıradışı şişe cinsel çağrışımlar yapıyordu ve garip şekilde Le Male’nin eşcinsel erkekler arasında popüler olduğunu hissetmiştik. Muhtemelen parfümün resmi tanıtımında güçlü-kaslı denizci teması, Amerikan popüler kültüründeki cinsel kimlik anlamında sosyal işaret fişeğiydi.

Hem Jean Paul Gaultier parfüm biriminin hem de Francis Kurkdjian’ı kokular evrenin zirvesine çıkardı lavantalı-vanilyalı Le Male. İkonik erkek parfümleri kategorisine rahatlıkla kuruldu ve ilerleyen yıllarda tabii ki devam parfümleri gelecekti. 1995 çıkışlı Le Male’nin yirminci yılını kutsayan devam parfümünün ismi Ultra Male idi. Kokusunu yine Francis Kurkdjian tasarladı ve Le Male’nin şişe formu küçük renk değişikliğiyle tekrar edildi. Ultra Male’nin resmi tanıtımında playboy erkekleri hedeflediğini anlıyoruz.

Ultra Male’nin ilk saniyeleri nedense çikolatalı lavanta gibi geliyor burnuma. Açılışta armut ve nanenin olduğunu öğreniyoruz. Tatlı davranan ve ferah olmayan üst notalardan sonra klasik Le Male’nin hayaletinin ziyarete geldiğini anlıyoruz. Orta bölümde vanilyanın ve tonka fasulyesinin etkisinin arttığını söylemek mümkün. Lavantalı vanilyayı geri planda tarçını andıran baharatlar destekliyor. Sonlarda büyük değişim yok. Odunsu sayılabilecek vanilyayla kapanış yapılıyor.

Ultra Male, 2020’li yılların ilgi çeken parfümlerinden olmayı başardı. Ultra Male, klasik Le Male’nin yirmi yıl sonraki güncellenmiş ve moderniteye teslim olmuş yüzü gibi düşünülebilir. Le Male eski kasa Honda Accord ise Ultra Male sürüş dinamikleri ve konforu arttırılmış, dış tasarımı çok daha dikkat çeken yeni kasa Accord gibi tasvir edilebilir.

Günümüzün yeni nesil erkek parfümlerine benzeyen kremsi tatlılık, vanilya yerine tonka fasulyesi hissinin arttırılması, Le Male’deki nane ve fujer karakterin geri plana alınıp, genç-delikanlı kulüp-popüler mekan kokusuna dönüşmek Ultra Male’nin başardığı iş denebilir. Onu deneyen-kullanan çoğu erkek ve kokusunu algılayan hanımefendilerin oldukça sevecekleri çok açık. Bu anlamda herkese hitap eden, başların size çevrileceği basit ve çekici erkek parfümü nasıl olurun dersini veriyor. O sanatsal mı veya yaratıcı mı sorunsalları Ultra Male’nin ve Gaultier parfüm biriminin pek umurunda değil tabii ki.

Başlangıcını ilginç şekilde paçulisi alınmış Mugler – A Men’e benzettim. Orta bölümde klasik Le Male’nin izlerini ruhunda taşıdığını hissettim. İzlenim olaraksa Givenchy Pi ile Versace – Eros’un yakınlarında duruyor. Rekabet anlamında fazlaca güçlü arkadaşa sahip. Armani’nin Code Profumo’su, Paco Rabanne’nin Pure XS Night’ı, Carolina Herrera’nın 212 Sexy’si ve biraz şartları zorlayarak ambroksan bombaları Dior’un yeni skandalı Sauvage ve Versace’nin Sauvage çakması Dylan Blue’si Ultra Male’yi zorlamaya aday olarak gösterilebilir.

Yine de Ultra Erkeğin şansı yüksek sayılabilir. Genlerindeki efsanevi Le Male DNA’sı, fazlaca yapaylık hissettirmemesi, tasarımcısının müthiş parfümör Francis Kurkdjian olması, onu seçenekler arasında yükseklere çıkartabilir. Tabii tek düze ilerlemesi, nota geçişleri olmaması, başlangıçtaki dinamizmin sonlara doğru azalması eksi yönleri olarak görülebilir. Eğer “sanat halk içindir” görüşünü benimsersek, Ultra Male popüler-endüstriyel modern sanat eseri olarak düşünülebilir.

Gaultier’in internet sitesinde parfümün Eau de Toilette Intense gibi pek karşılaşmadığımız konsantrasyona sahip olduğu vurgulanmış. Kalıcılığı yeterli, etrafa yaylımı ilk dakikalarda saldırgan, ilerleyen zamanlarda sakinleşiyor. Tam bir sonbahar hatta kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/6.5

9 Şubat 2021 Salı

Salvatore Ferragamo – Signorina Eleganza (2014)

“Zarafet her zaman Salvatore Ferragamo kreasyonlarının belirleyici unsuru olmuştur. Zarafet ve incelikle dolu olan bu ürünler, Floransalı markanın dünya çapında ünlü olduğu kusursuz tarzı ile daha da zenginleşiyor. Salvatore Ferragamo, sofistike bir hediye olarak kadınsı zarafeti ve baştan çıkarıcılığı kutlayan lüks koku Signorina Eleganza’yı sunar.

Greyfurt ve armutun taze notaları canlı ve teşvik edici giriş niteliğindedir. Badem pudrası ve altın osmanthus yaprakları narin ama yoğun bir kalp oluşturarak hoş, lüks dokunuş katar. Alt notalarda paçuli ve beyaz deri, ciltte tatlı ve kalıcı koku bırakan kuruma etkisi yaratır.”

Salvatore Ferragamo’nun 2011 yılında başlattığı kadın parfümü serisi Signorina, on yıl içinde limitli üretimlerle beraber on beş kokuya ulaştı. İlk Signorina’dan üç yıl sonra Eleganza sürümü raflardaki yerini aldı. İlk iki paragraftaki Signorina Eleganza tanıtım cümlelerinde en ilgimi çeken kısım, alt notalarda bulunduğu iddia edilen beyaz deri notasıydı. Bakalım Signorina Eleganza bize neler vaat ediyor.

Parfümün ilk saniyeleri meyveli paçuliyle gerçekleşiyor. Açılışta, turunçgiller ve mayhoş-leziz erik-vişneyi anımsatan aromayla hoş birkaç saniye yaşatıyor. Armut ve greyfurttan bahsediliyor resmi tanıtımda ama yeni nesil armut merkezli kokulardaki şekerlilik neyse ki pek yok burada. Yine de tatlı, modern, canlı, pozitif ve agresif gerçekleşen ilk dakikalardan sonra yasemin benzeri çiçeklerle köksü olmayan kadifemsi paçuli öne çıkıyor. Bu andan itibaren hafiften yapaylık sınırına yaklaşan nane-calone benzeri geri plan kurgusu, paçuli ve pudralı badem benzeri yapının altında eriyip gidiyor. Sonlarda safkan deriye rastlayamadım. Çiçeksi-meyveli miskli paçuli kapanışta etkili gibi görünüyor.

Signorina Eleganza çiçeksi şipre olarak sınıflandırılsa da bazı yorumcuların dediği gibi fruitchouli temasına sahip denebilir. Ne demek fruitchouli derseniz meyveli paçuli parfümlerini tanımlamak için söylenen bir kısa yol. Daha çok Mugler – Angel’i tanımlamak için söylenen fruitchouli, Signorina Eleganza için daha uygun gibi. Açıklanan orta notalarında badem pudrası ve osmantus çiçeği olsa da badem büyük yer tutmuyor bence. Sonlarda bahsedilen beyaz deriyi merak ettim fakat kendisiyle tanışamadım.

Signorina Eleganza, modern-yapay, çarpıcı-seksi, dikkat çekici ve burunları/yüzleri size çevirtecek potansiyele sahip. Kokusu genelin sevmesine/kullanmasına uygun. Yasemin benzeri kuru beyaz çiçekler (muhtemelen osmantus) ve paçulinin hırslı, heyecanlı ve frapan tavrı Signorina Eleganza’nın kokusal/pazarlamasal temelini oluşturuyor.

Deneyimli burunların bir süre sonra yapaylığından sıkılabileceği Signorina Eleganza, etrafa hayat enerjisi saçan havasıyla genç-orta yaşlı kadınların ilgisini çekecektir. Günlük kullanıma, şık Avm gezilerine, serin öğleden sonlarında arkadaşlarla içilen kahvelere memnuniyetle eşlik edecektir. Sıcak yaz günleri için biraz ağır kaçabileceğini düşünüyorum. Serin-ılık ilkbahar günleri onu kullanmak için ideal olabilir. Eau de Parfum formundaki Signorina Eleganza’yı sektörün tanınmış ismi Sophie Labbe tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

16 Mart 2020 Pazartesi

Avon – Perceive (2000)

“Canlandırıcı. Kendine güvenen. Eğlenceli. Perceive… Çiçeksi ve oryantal koku. Beyaz biber, sarı frezya ve gardenya notaları.”

Avon’un genel olarak parfümleri için öngördüğü kısa tanıtım cümleleri bu kadar denebilir. 850’den fazla parfüme imza atan Avon’un her parfümüne uzun uzun tanıtım yazısı hazırlaması pek mümkün görünmüyor. Dünyanın en büyük doğrudan satış markalarından Avon’un parfümleri, uygun fiyatlarıyla düşük bütçeli parfüm severlere hitap ediyor.

Tarihi 1880’lere kadar giden Avon markasının, parfümlerinin uygun fiyatlara satılması sizi aldatmasın çünkü bazı kokuları hiç fena değil. 2000 yılında piyasaya sürülen kadın parfümü Perceive’nin kokusunu Christopher Sheldrake’in tasarladığını gördüğümde oldukça şaşırdım. Serge Lutens’in birçok harika parfümüne imza atan Christopher Sheldrake’in Avon için parfüm tasarlamış olması kuşkusuz önemli ve ilginç. Onun için Perceive’e olan merakım daha da arttı.

Perceive’in ilk saniyeleri tatlı meyveler ve kremsi beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Meyvelerden en ağır basanı armut diyebilirim. Orta bölümde armut hala kendisini hissettirirken, kokunun karakteri çiçeklere doğru eviriliyor. Avon tarafından sarı frezya, gardenya ve ylang ylang çiçeklerinden bahsedilmiş. Orta kısımda frezya ve sanki biraz da orkide var. Tatlı, kremsi, vanilyamsı yumuşak beyaz çiçekler orta bölümden tenden ayrılana kadar devam ediyor. Sonlarda kremsi vanilya ve bir parça miski ekleyelim. İşte size Perceive’nin özeti.

Perceive, anaç, sakin, yumuşacık, basit kokan çiçek parfümü gibi duruyor. Lezzetli ve kremsi beyaz çiçekler bolca tatlılık içeriyor. Başlangıcında yine tatlı bir meyve olan armudu düşünürsek, baştan sona tatlılık içeriyor. Pürüzsüz, yapaylık barındırmayan, burnu tırmalayan uyumsuzluğa sahip olmayan Perceive’nin tek düze koktuğunu ve pek değişmediğini söyleyebilirim.

Avon tarafından açıklanan karanfil ve biberi yoğun olarak algılayamadım. Perceive, baharatları merkeze almıyor. Kadınsı beyaz çiçekler onun ana yapısını oluşturuyor. Günümüzün birçok kadın parfümündeki vanilyamsı, tatlı çiçeksilik Perceive’de var. Sıra dışı ya da benzersiz kokmuyor ama ona kötü demek de haksızlık olur. Ortalama kalitedeki yapısıyla, kimi ana akım markaların parfümleriyle yarışabilir.

Bazı parfüm severlerin oldukça eleştirdiği Perceive’nin yerin dibine sokulmasına gerek yok. Böylesine uygun fiyata, Christopher Sheldrake imzalı ortalama kalitedeki parfüme pek fazla rastlayamazsınız. Bu anlamda oldukça uygun fiyatını göz önüne alırsak, parfümlere fazla bütçe ayırmak istemeyen hanımefendiler için feminen seçenek sunuyor.

Eau de Parfum formundaki Perceive’in kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Bu problemi gün içinde bol bol tazeleyerek aşabilirsiniz. Sonbahar-kış dönemine yakın olduğunu düşünüyorum. Gündelik hayata uyabilecek tarzıyla, rahatça kullanılıp, sevilebileceğini sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/6

17 Şubat 2020 Pazartesi

Elie Saab – Girl of Now (2017)

Elie Saab’ın dünya çapında büyük başarı gösteren kadın parfümü Le Parfum’un ardından aynı isimli birçok devam kokusu gelmişti. Elie Saab’ın Le Parfum serisinden farklı olarak piyasaya sürdüğü yeni parfüm ailesinin ismi Girl of Now olarak belirlenmiş. Markanın internet sitesinde Girl of Now parfümünün hedefinin “anı yaşayan kızlar” olarak belirlediğini öğreniyoruz. 2017 yılı çıkışlı ilk Girl of Now’un tanıtımında “‘Şu anın neslinin’ ruhunu yakalayan yeni parfüm. Kendiliğinden, eğlenceli ve kaygısız” cümlelerini görünce 2020’li yılların modern apolitik hanımefendilerinin hedeflendiğini düşündüm nedense.

Girl of Now’un açıklanan notalarında acı badem, antep fıstığı, armut ve daha önce hiç duymadığım ormond çiçeği gibi farklı öğelerden bahsedilmiş. Parfümün açılışı şekerli, lezzetli, karamelli meyvemsi notalarla gerçekleşiyor. Üst notalarda turunçgil esintileri var. Muhtemelen armut ve portakal çiçeği ilk saniyelerde çikolatamsı notalarla kaynaşıyor. Bolca tatlılık barındıran başlangıcı lezzetli, modern, tanıdık ve fena değil. Orta bölümde vanilya-çikolata hissi veren notalar ağırlığını arttırıyor. Armut geride kalırken, portakal çiçeği geri planda ara ara kendisini gösteriyor. Şekerli yapı orta kısımda oldukça etkili. Sonlarda kremsi vanilya hissiyatı devam ediyor. Kapanışta amberli ve tonka fasulyeli yönünü gösteriyor Girl of Now.

Karşımızda yeni nesil popüler koku temasını tekrar eden meyveli gurme tarzında parfüm var. Meyvemsilik başlangıçta armuda yakınken, orta kısımdan itibaren incelikli portakal çiçeği derinlerden geliyor ki Elie Saab’ın imza notasıdır. Garibim portakal çiçeği orta kısımda öyle bir şekerli yapının altında eziliyor ki sormayın. Tonka fasulyeli-kremsi vanilyalı ana yapı, baştan sona azalmadan devam ediyor. 2010’lu yıllardan sonra karşımıza çıkan bir çok kadın parfümünde bu koku formu küçük nüans farklılıklarıyla tekrarlandı.

Lancome – La Vie est Belle, Prada – Candy, Jean Paul Gaultier – Scandal, Carolina Herrera – Good Girl, YSL – Black Opium ve daha onlarca benzer örneğin üzerine bir de Girl of Now’u ekleyebiliriz. Çılgınca şekerli, meyvemsi (ağırlık ferah olmayan portakal-mandalinada), baharatlı, tonka fasulyeli, amberli, vanilyamsı bu koku formu yukarıda saydığım kadın parfümlerinde var hatta Tom Ford – Noir Pour Femme’de bulunuyor. Girl of Now, bu anlamda parfüm dünyamıza yenilik sunmuyor, bizi şaşırtamıyor. Yapaylık sınırındaki kokusu pürüzsüz şekilde kaliteli sayılmayabilir.

Yine de Girl of Now’u rakiplerinden daha çok beğendim. Ondaki turunçgillerin verilişini ve kremsi, neredeyse hindistan cevizimsi vanilyanın kullanılışı diğer genç kız parfümlerinden başarılı. Azıcık da olsa Noir Pour Femme ve garip şekilde Emporio Armani’nin erkek parfümü Stronger With You’daki turunçgil-vanilya kullanımlarını andırıyor Girl of Now’un geri planı. Tabii harika koktuğunu söylemek zor.

Geleyim son gözlemime. Parfümde iki dikkat çeken nota var: Badem ve Antep fıstığı. Antep fıstığı tadını fazla alamasam da badem algılanıyor. Fakat Girl of Now, asla Hypnotic Poison’daki kadar ağır, baskın ve zorlayıcı badem aromasına sahip değil. Girl of Now’u safkan badem parfümü olarak görmüyorum. Eğer acı badem kokusu arıyorsanız Serge Lutens’in Louve’sine bakabilirsiniz. Girl of Now bademi, Antep fıstığını burnunuza dayamıyor. Onun amacı genç, modern, bakımlı, modayı takip eden hanımefendiler.

Hafiften burun tırmalayan tonka fasulyesi ve ambersi yapı, baş ağrısı yapma potansiyeline işaret ediyor. Düz çizgide ilerlemesi ve pek değişim göstermemesi üzücü. İyi taraflarından birisi performansı fena değil. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı iyi denebilir. Tam bir kış parfümü olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Canlı, olumlu, dikkat çeken ve ofis dostu koktuğunu söyleyebilirim. Onu kullanan veya etrafta algılayanların büyük kısmı beğenecektir. Bu anlamda kullanması ve sevmesi kolay yapıda şeytan tüyüne sahip Girl of Now.

Kokusunu ünlü iki parfümör Dominique Ropion ve Sophie Labbe birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

5 Haziran 2019 Çarşamba

Yves Saint Laurent – Black Opium (2014)

Yves Saint Laurent’in kadın parfümü klasikleri arasında sayılan efsanevi eseri Opium, 1977 yılında piyasaya sürüldü. Kırk yaşını aşan bu şöhretli kadın parfümü, markanın ismini parfümeri sektöründe en çok duyuran koku olarak yerini aldı. Opium o kadar başarılı oldu ki 2019 yılı itibariyle kırk beş civarında limitli ve devam parfümü üretildi. Kırk beş adet devam parfümü olan dünyada başka parfüm var mı emin değilim. Bu bile Opium’un isminin neredeyse Yves Saint Laurent kadar büyüdüğünü bize gösteriyor.

Opium’un devam parfümlerinden Black Opium, 2014 yılının eylül ayında raflara çıktı. Oldukça ilgi gören Black Opium, kısa sürede çok satanlar listelerinde boy göstermeye başladı. Kendi internet sitelerinde Black Opium’u oryantal, çiçeksi gurme olarak sınıflandıran Yves Saint Laurent, kahve ve beyaz çiçekler temalarını öne çıkartmış. Parfümün tanıtımı ise şöyle yapılmış: “Bağımlılığın modern, genç ve canlı yorumu. Özgür, kendine güvenen, ihtişamlı kadınlığı temsil ediyor.”

Black Opium’un açılışı tatlı meyveler ve portakal çiçeği benzeri notalarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında armut var ki muhtemelen meyvemsilik oradan geliyor. Armuda eşlik eden portakal çiçeği ferah değil oldukça tatlı. Hatta parfümün açılışı da epey tatlı ve modern diyebilirim. Orta bölümde tatlılık biraz daha artıyor. Orta kısımda beyaz çiçekler ve şekerli vanilya etkisini iyice arttırıyor. Koyu ve karamelize vanilya benim için bile oldukça iç bayıcı oluyor zaman zaman. Kapanışta tatlılık devam ederken paçuli ve odunsuluk hissediliyor. Neyse ki son bölümde tatlılık biraz azalıyor ve daha sevilesi hale geliyor Black Opium.

Günümüzün modern tatlı, çiçeksi, baharatlı, meyvemsi, vanilyalı kadın parfümlerinin tipik örneği duruyor karşımızda. Hele ki 2010 yılından sonra piyasaya sürülen birçok kadın parfümünde bu koku formuna rastlayabiliriz. Şekerli meyveler, çiçekler ve yanmış vanilyadan oluşuyor özetle Black Opium. Derinlik, yaratıcılık ve ilginçlik aramak pek mümkün değil. Kimi zaman vanilyalı ucuz market kadın parfümlerini bile andırıyor ne yazık ki.

Parfümün en merak ettiğim kısmı, resmi tanıtımında bolca öne çıkarılan kahve temasıydı. Kahve merkezli parfümler ilgimi çekiyor fakat Black Opium’un kahve odaklı olduğunu söylemem zor. Bu arkadaş daha çok şekerli vanilya üzerinden ilerliyor. Muhtemelen gerilere saklanmış kahve ama vanilyanın altında ezilmiş kalmış adeta.

Black Opium’un amacı belli. La Vie est Belle, Poison Girl, Prada Candy ve diğer bu tarz onlarca benzer popüler parfüme rakip olması için tasarlanmış. Yves Saint Laurent’in bu pazardan pay kapma çabası olarak düşünebiliriz Black Opium’u. İşin üzücü tarafı, böylesine amaç için Opium gibi efsanevi parfümünün ismini kullanması. Böylece Black Opium’un dikkat çekmesi ve popüler olması hedeflenmiş ki pazarlama açısından doğru olabilir ama klasik Opium’un bu amaca hizmet ettirilmesi hiç hoş değil. Markalar çok daha fazla parfüm satmak için anlaşılan her şeyi yapmaya hazırlar.

Sonuç olarak çoğu yeni nesil kadın parfümünden farkı olmayan itici ve bıktırıcı bir arkadaş Black Opium. Kadınların bu parfümü beğeneceği ve onu koklayan erkeklerin de ilgisini çekebileceğini varsayabilirim ama bir parfümde kalite, farklılık, yaratıcılık arıyorsanız size göre olmayabilir.

EDP formundaydı kullandığım Black Opium. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Bir süre sonra burnunuz alışsa da etraftan insanlar saatler sonra bile algılayıp, parfümünüzü sorabiliyor. Tam bir kış ve soğuk havaların parfümü olduğunu söylemem gerekiyor. Kokusunu ünlü burunlar Nathalie Lorson, Marie Salamagne, Olivier Cresp ve Honorine Blanc birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

12 Mart 2019 Salı

Kenzo – World EDT (2018)

Kenzo modaevinin sanat yöneticileri Carol Lim ve Humberto Leon’un vizyonunu yansıtan World isimli kadın parfümü 2016 yılında Eau de Parfum olarak piyasaya sürülmüştü. Carol Lim ve Humberto Leon, World isimli kadın parfümünün, Kenzo markasının kimi özelliklerini taşıması gerektiğini düşünmüşlerdi. Mesela cesur, kendiliğinden, şaşırtıcı, eğlenceli ve renkli…

2016 yılı çıkışlı World EDP’nin dikkat çekici bir özelliğiyse kokusunu ünlü burun Francis Kurkdjian’ın tasarlamasıydı. Kendi markasıyla ismini güçlü şekilde duyuran Francis Kurkdjian’ın dışarıya pek iş yapmadığı biliniyor. Kenzo ile Francis Kurkdjian’ın işbirliğiyle ortaya çıkan ilk World’den bir yıl sonra World Intense raflardaki yerini aldı. 2018 yılındaysa World’un Eau de Toilette versiyonu karşımızdaydı. World EDT’nin kokusunaysa Francis Kurkdjian ve Maia Lernout imza attı.

Kenzo’nun internet sitesine göre “markanın ruhuna sadık, eğlenceli ve dinamik” bir parfüm olan World’un açılışı tatlı ve modern meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarda armut benzeri oldukça tatlı meyvemsilik sizi karşılıyor. Çok ilgi çekici olmayan başlangıcından sonra tatlılık bir parça azalıyor orta bölümde. İlerleyen dakikalarda çiçekler bizi karşılıyor. Sabunsu sayılabilecek pürüzsüz, sakin ve huzurlu çiçekler şakayık ve gül olsa gerek. Parfümün açıklanan notalarında badem çiçeği var ki parfümlerde pek karşımıza çıkmıyor bu nota. Dikkatli koklandığında orta bölümde bademsi-çiçeksi yapı hissediliyor. Orta bölüm hoş olmuş. Son kısımda tatlılığın biraz daha azaldığını sevinerek izledim. Alt notalarda kuru ve tozlu sayılabilecek orris ile kapanış yapılmış. Sabunsu hissiyat tenden ayrılana kadar devam ediyor. Son bölümü en sevdiğim yeri oldu.

World EDT, meyveli-çiçeksi bir arkadaş. Başlangıcı meyveli, orta kısmı çiçeksi olsa da ağırlıklı olarak beyaz bahar çiçekleri her daim ön planda. Piyasadaki birçok bu tarz parfümü andırıyor World. Çok farklı, sıradışı ve yaratıcı tarafı yok. Temiz, sakin, naif, duru, sabunsu, barışçıl, saf bir tarzı var. Asla saldırgan ya da rahatsız edici değil. Genel olarak dengeli ve yumuşak kokuyor.

Kimi kullanıcıların eleştirdiği sabunsu-pudralı tarafı bence el kremlerine benzemiyor. Burada yağlı hissiyat yok tam tersi kuru/tozlu bir parfüm sonlara doğru. Hani ipeksi dokunuş diye tabir vardır, hemen hemen öyle orta kısımdan itibaren World. Onun anaç karakteri olduğunu düşünüyorum ya da bu tarz kokular bende öyle izlenim uyandırıyor.

Sonuç olarak dünyayı yerinden oynatmayacak bir parfüm olsa da kullanımı rahat ve konforlu. Kullanan çoğu kadının ondan nefret etmeyeceğini düşünüyorum. Başlangıcı ucuz deodorantları ya da kolonyalı mendilleri andırsa da orta kısımdan itibaren güzel ve sakin çiçeksiliğe doğru evriliyor.

World EDT’nin ne yazık ki performansı zayıf. İlk dakikalarda etrafa yayılsa da kısa süre sonra tene yaklaşıyor. Bu kadınsı, basit ve temiz koku formu her yaştan hanımefendiye yakın duruyor. İlkbahar, en iyi sonucu verecek dönem gibi görünüyor. Yaz mevsiminde de kullanılabilir. Şanslıydım ki kullanım döneminde hava Mart ayına göre gayet ılıktı ve tam mevsimiydi. Günlük kullanıma da uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

27 Kasım 2018 Salı

Yves Saint Laurent – Mon Paris (2016)

Yves Saint Laurent’in 2016 yılı çıkışlı Mon Paris isimli kadın parfümünün şimdiden ona yakın devam kokusu piyasaya sürüldü. İsminden de anlaşılacağı üzere ilhamını Paris şehrinden alan Mon Paris, bu büyülü şehrin aşk ile olan güçlü bağını parfüme yansıtmak istemiş. Kendi internet sitesinde sıcak çiçeksiler olarak sınıflandırılan Mon Paris’in açıklanan notalarında çilek, ahududu ve datura çiçeği öne çıkarılmış.

Daha önce bir parfümde rastlamadığım datura çiçeğinin halüsinasyonlara yol açan, öldürücü özelliği bulunan bir çiçek olduğunu okudum ve parfüm daha da ilgimi çekti. Mon Paris’in açılışı lezzetli ve mayhoş ahududuyla gerçekleşiyor. İlk saniyelerde çok sevdiğim bir meyve olan ahududuyla karşılaşmak mutluluk verici. Birkaç dakika sonra ahududuya, koku karakterleri benzer olan çilek ekleniyor. Çilek, ahududu kadar başarılı ve doğal verilmemişse de fena değil. Orta kısımda çileğe beyaz çiçekler eşlik etmeye başlıyor. Yasemin ve şakayığın öne çıktığını söyleyebilirim. Başlangıcına göre oldukça kadınsı tarafa kayan kokusu pek bana göre değil sanki. Sonlarda kadifemsi ve yapaylık sınırındaki paçuliyle veda ediyor Mon Paris.

Karşımızda baştan sona feminen bir yapı var. Harika meyveler, burun tırmalayan çiçekler ve paçuli-misk, onu tam bir kadın parfümüne dönüştürüyor. Oldukça tatlı, yapay, zaman zaman metalik, sıradan, bilindik bir kadın parfümü tadında Mon Paris. Canlı, neşeli, havalarda uçuşan pozitif kokusu var fakat kalite ve yaratıcılık anlamında pek bir şey vaat etmiyor. E zaten Loreal’in piyasaya sürdüğü Yves Saint Laurent parfümlerinden çok da bir şey beklememek gerektiğini biliyoruz. Tabii ki çok satmaya yönelik, risksiz, ticari bir koku formunu burnumuza dayayan Loreal bize bir sanat eseri sunacak değildi. Yine de geçmişinde harika parfüm klasikleri olan böyle bir marka için daha eli yüzü düzgün bir parfüm tasarlayabilirdi. Sanırım çok şey bekliyoruz bu anlı şanlı markalardan.

Burun tırmalayan çiçeklerden bahsettim ama datura çiçeğinden bahsetmedim sanırım. Nasıl koktuğu konusunda fikrimin olmadığı datura çiçeğinin büyüleyici ve sarhoş edici etkisi vardır muhakkak ama Mon Paris emin olun böyle bir parfüm değil. İnsanların kendilerini olmadıkları kadar güçlü gösteren, çılgınlıklar yaptırabilen datura çiçeği, Mon Paris’te hiç bir işe yaramamış anlaşılan 🙂

Tam bir meyveli-çiçeksi olan Mon Paris, günlük kullanıma, spor kıyafetlere, Avm gezmelerine, hafta sonu dolaşmalarına rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Her ne kadar performansı sorunlu olsa da ara ara tazelemeyle bu sorun çözülebilir. Etrafa yayılımı az olan Mon Paris’in kalıcılığı idare eder. Benim kullandığım ilk çıkan EDP formunda olanıydı.

Kokusunun tasarımını Olivier Cresp, Harry Fremont ve Dora Baghriche birlikte yapmış. Ilık ilkbahar-sonbahar günlerine yakışacağını sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/5

7 Kasım 2018 Çarşamba

Givenchy – Gentleman (2017)

Givenchy’nin 1974 çıkışlı efsanevi erkek parfümü Gentleman’ın şöhretini, kokular evrenine yakın kişiler bilir genellikle. Parfümlerin gerçekten parfüm gibi olduğu, yüksek kaliteli ve derin kokular babında ün salan 1970 ve 1980’leri hala özlüyor benim gibi parfüm bağımlıları. Şimdiki gibi birbirinin aynı kokan ve kalite anlamında yerlerde sürünen yeni nesil parfümleri gördükçe ve denedikçe, eskilerin değerini daha çok anlıyorum. 1974 çıkışlı Gentleman şahane klasiklerden birisi olarak tarihteki yerini aldı ama kötü haber şuydu ki onun sahip olduğu koku formu artık popüler değildi.

Bu duruma çözüm 2017 yılında bulundu ve Gentleman aynı isimle, aynı şişe formuyla ve farklı olarak değişik renkte piyasaya sürüldü. Tabii yeni Gentleman, günümüzün parfüm trendlerine uygun kokusuyla, 1974 çıkışlı abisiyle oldukça uzak iki akraba gibi de denebilir. Yeni Gentleman, Givenchy’nin internet sitesinde odunsu-çiçeksi fujer olarak sınıflandırılmış. Yine kendi sitelerinde yeni Gentleman’ın erkeksi tarafına vurgu yapılmış ve neo-klasik olarak tanımlanmış. Ayrıca kendisine güvenen erkeğin kokusu olarak öne çıkarılmış. Bakalım durum Givenchy’nin anlattığı gibi mi?

Gentleman’ın açılışı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarındaki tatlı turunçgillere eşlik eden armudun, ilk saniyelerdeki şekerliliğin sebebi olduğunu düşünüyorum. Ferah sayılamayacak başlangıcı çok tanıdık ve modern. Orta bölüme geçildiğinde tatlılık hala etkili. Şekerli meyveler geride kalırken bu sefer şekerli lavanta ve kakule kendisini gösteriyor. Modern aromatik fujerlere benzeyen orta notalardan sonra kapanışta tatlı iris çiçeği ve vanilyayla tenden ayrılıyor.

Gentleman, tam bir yeni nesil şekerli, meyveli, baharatlı, lavantalı fujer. Tabii vanilya ve tonka fasulyesini de unutmamak gerekiyor. Koku karakteri o kadar bilindik ve tanıdık ki hemen aklınıza bazı parfümler geliyor. Mesela Burberry For Men, Obsessed For Men, Spicebomb, Eros, Prada L’Homme ve diğerleri. Bu anlamda modern, sıkıcı, klişe ve sinir bozucu derecede şekerli yeni erkek parfümü furyasına Givenchy’de katkı yapmış oluyor.

Tabii ki en ufak ilginç ya da yaratıcı tarafı olmayan Gentleman’ın koku formu, 15-25 yaş arası deneyimsiz parfüm meraklısı arkadaşlarımızı etkileyecek ve onlara satılacak. Givenchy bu işten güzel milyon euro’lar kazanacak, Gentleman’ı alan arkadaşlar harika bir parfüm aldığını düşünerek mutlu olacak ve muhtemelen minnoş kız arkadaşları da bu parfümü sevecek. Ne romantik bir sahne değil mi?

Oysa ki gerçekler her zamanki gibi can acıtıcıdır. 1974 çıkışlı harika Gentleman gitmiş yerine Avm tikilerine uygun berbat bir şeker bombası gelmiş durumda. Sorarım size Romalı parfümsever dostlarım, ilerleme bunun neresinde? Hiç bir yerinde… Çünkü bırakın ilerlemeyi, dünya markaları giderek daha bayağı daha çiğ, daha vasat, daha kalitesiz parfümler piyasaya sürmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Peki neden? Çünkü popüler koku trendlerine uygun parfümler çıkaralım da kasamız milyon dolar-euro ile dolsun. Dolmasına dolsun gözümüz yok da böylesine kült bir klasiğin bari adını kullanmasaydın Givenchy. Koy yeni bir isim, tasarlat yeni şişe olsun yeni parfüm. Ne yazık ki aynı şeyi Calvin Klein’de Obsessed For Men ile yaptı ve Obsession For Men gibi harika bir parfümün ismini rezil etti.

Birinci Dünya Savaşı’nda, Almanya ve Fransa cephesindeki Alman askerlerinin yaşadıklarını anlatan o ünlü roman aklıma geldi. İsmi “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” idi. Ben de bu kitap ismini şöyle değiştireyim kendimce “Parfümler dünyasında yeni bir şey yok”.

EDT formundaki Gentleman’ı sektörün iki önemli ismi Olivier Cresp ve Nathalie Lorson tasarlamış. Sonbahar-kış kullanımına uygun diyebilirim. Kalıcılığı az, etrafa yayılımı sınırlı. Bu anlamda performansı gayet problemli.

Koku Güzelliği:10/4

3 Kasım 2018 Cumartesi

Christian Dior – J’adore (1999)

Christian Dior’un 1990’lı yılların sonlarında piyasaya sürdüğü kadın parfümü J’adore, kimi Dior’lar kadar ikonik olamasa da ilgi gördü. Dior’un 2000’li yıllara hazırlık parfümü denebilecek J’adore, çiçeksi olarak sınıflandırılmış marka tarafından. Her ne kadar J’adore’yi ünlü burun Calice Becker tasarlamış olsa da Dior’un baş parfümörü François Demachy J’adore için şöyle söylemiş: “J’adore sıradışı bir parfümdür çünkü gerçek bir imza kokusu olmanın ötesine geçerken, kolayca baştan çıkarıcı olmayı başarır. J’adore şehvetlidir ama abartılı değildir bu yönü. J’adore, karşıtlıkları birleştiren, ikonik çiçek notalarını çekici, görülmemiş ve gizemli hale getiren bir kompozisyondur.”

J’adore’nin açılışı tatlı turunçgiller ve çiçeklerin birleşimiyle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde biraz turunçgiller (ağırlık bergamotta) ve leziz meyvelerin (şekerli armut ve şeftali) etkisindeki J’adore, ilerleyen dakikalarda orta kısma geçiyor. Orta notalarda beyaz kadınsı çiçeklerin ağırlığı fazlaca hissediliyor. Sabunsu ve pudralı verilmiş yasemin ve ylang ylanga eşlik eden gül, parfümün kaderini belirliyor adeta. Son bölümde çiçeksilik devam ediyor. Kuru ve neredeyse paçulimsi verilmiş keskin, kuru yaseminle kapanış gayet çarpıcı ve kadınsı şekilde gerçekleşiyor.

J’adore, tam bir meyveli-çiçeksi kadın parfümü. Daha doğrusu meyveler başlangıçta etkiliyken orta bölümde tatlı gülle işbirliği yapıyor meyveler ama etkileri sınırlanıyor. Kapanışta meyvelerden eser yok ve yasemin-ylang ylang son noktayı kokuyor parfüme. Onun içindir ki J’adore’yi üç bölüme ayırmak mümkün. Başlangıçtaki meyveler, orta kısımdaki gül ve sonlardaki beyaz çiçekler.

Dior’un internet sitesinde Comoro adalarından gelen ylang ylang, Türk ve Bulgar gülü ile Grasse yasemini öne çıkarılan içerikler olarak dikkatimi çekti. Gayet kadınsı, sabunsu hatta pudralı diyebilirim geneli için. Şekerli meyvelerle tatlı çiçeklerin karışımından oluşan J’adore’da bence ana oyuncu gül ve beyaz çiçekler. Gayet kaliteli ve pürüzsüz verilmiş gül başroldeyken beyaz çiçekler (yasemin ve ylang ylang) ve meyveler ikinci planda kalıyor.

J’adore’yi ilk kokladığımdan son kullandığım güne kadar hep bazı parfümlere benzettim ama asla hangi parfüme benzediğini bulamadım. Bunun sebebini sonradan anladım. J’adore’de kullanılan koku formu çok klasik ve kadın parfümlerinde belki de binlerce defa tekrarlanan temaya sahip. Onun içindir ki J’adore’yi bir parfüme benzetemedim zira birçok kadın parfümünün onu taklit ettiğini farkettim. Bu anlamda çığır açan modern klasiklerden olduğunu söyleyebilirim.

Peki, J’adore’yi sevdim mi? Aşık olmadım çünkü benim için fazlasıyla kadınsı, sabunsu ve çiçeksiydi. Yine de kalitesini gayet iyi buldum, burun tırmalayan uyumsuzluğa ve sinir bozucu derecede yapaylığa rastlamadım. Bu kompleks ve güvenilir koku formunu muhtemelen çoğu kadın sevecektir.

J’adore’nin ilginç taraflarından birisiyse içeriğinde Türk gülü kullanılması. Gerçi Bulgar gülüyle beraber kullanılmış olsa da yine de hoş bir detay. J’adore’yi kimi kullanıcıların şampuanlara benzetmesi bazılarınınsa yaşlı kadın kokusu demesi bir yere kadar anlaşılabilir. Büyük resme baktığımda normalde bu tür bir parfüm hiç bana göre değildir ve üzerimde hissetmek istemem fakat J’adore bana gayet tahammül edilebilir geldi. Bu tür meyveli-çiçeksi parfümlerin iyi örneklerinden birisi J’adore. Buna şüphem yok. Yine de denemeden almanızı önermem.

Kullandığım EDP versiyonuydu. Kalıcılığı idare ederken etrafa yayılımı ilk yarım saat iyi. Temiz, kadınsı ve anaç tarafını göze alırsak kırk yaş ve üzerindeki kadınlara önerebilirim J’adore’yi. Soğuk kış ayları ve yaz sıcakları dışında her zaman kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/6

16 Aralık 2016 Cuma

Gucci – Oud (2014)

Küresel parfüm pazarının 2013 yılında otuz milyar dolar büyüklüğe ulaştığı, 2018 yılındaysa kırk beş milyar dolara yaklaşan sektöre dönüşeceği söyleniyor. Araştırma şirketlerinin paylaştığı bu veriler muhtemelen gerçekleşecek. Parfüm markalarının bu pazardan pay kapmak için kıyasıya yarışmalarının sebebi, anlaşılacağı üzere pastanın büyüklüğü. Arap-Ortadoğu hattının, en hızlı büyüyen parfüm pazarı olduğu düşünülürse, markaların bu alana yatırım yapmaları şart.

Ralph Lauren, Roberto Cavalli, Carolina Herrera, Cartier gibi markaların hatta Zara’nın bile Oud temalı parfüm piyasaya sürmesi, diğer rakiplerin de harekete geçmesine sebep oluyor. Ve işte buradan hareketle karşımızda Gucci’nin Oud’u var.

Kendi sitelerinde nota dizilimi dışında bilgi olmayan Gucci Oud’un başlangıcı meyveli gülle gerçekleşiyor. Ahududu, armut ve kibar gül, ilk saniyelerde memnuniyet verici. Orta bölümde meyvelerin gittiğini yerine odunsu öd ağacının geldiğini görüyoruz. Gül hala etkili. Biraz safran ve paçuli var orta kısımda. Başlangıcı kadar güzel gelmedi bana orta notaları. Kapanışta büyük değişim yok. Odunsu öd ağacına seyreltilmiş hissi veren misk ekleniyor. Sıradan alt notalara sahip Gucci Oud.

Parfümün basın bülteninde, “egzotik bölgelere yapılan yolculuklardan esinlenen Gucci Oud’un, doğuya ait geleneksel içeriklerin karışımından oluştuğu” vurgulanıyor. Şimdi bu açıklama bize iki noktayı işaret ediyor. İlki, egzotik bölge denilerek Arap-Ortadoğu coğrafyasının kastedildiğini anlıyoruz. Yani Arap pazarına yönelik bir parfüm Gucci Oud. İkinci olarak doğuya ait geleneksel içerik denilerek, öd ağacının vurgulandığını görüyoruz.

GUCCI+OUD yen

Bu açıklamanın eşliğinde Gucci Oud’un başlangıcındaki baskın gülün sebebini kavrayabiliyoruz. İlk kısımdaki meyveli ve enerjik gül, kendi sitelerinde bahsettikleri armut ve gülün güzel, kadınsı karışımını çağrıştırıyor. Evet, açılışı bence kadın kullanımına yakın. Üst notalardaki hoş ve kaliteli gülden sonra, orta kısımda düşen kalite hissiyatı göze çarpıyor. Öd ağacının ağaçsı ve miskli verilmesi bence iyi sonuç vermemiş. Gül tabii ki etkili sonlara kadar fakat açılıştaki dinamik yapı, orta bölümden itibaren standart kadınsı, çiçeksi aromaya dönüşüyor. Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan kuru paçuli bile kurtaramıyor durumu. Kötü mü değil ama bana pek uyduğunu söyleyemem.

Aslında kompozisyon çok basit Gucci Oud’da. Gül, öd ağacı, paçuli ve misk. Büyük değişim göstermeyen kokusu, derinlik içermiyor. Çok zengin kokmuyor ama kadınsı ve hafif karanlık durduğu söylenebilir. Basın bülteninde erkeklerinde kullanabileceği söyleniyor ama baskın gül suyu efekti sebebiyle, özellikle açılışı dişil hissiyat uyandırıyor. Tatlılığın verilişi abartılmamış neyse ki. Başlangıcı biraz tatlı, sonrasında daha kuru yöne doğru evriliyor.

Sonuç olarak Gucci’nin ana akım rakipleri için piyasaya sürdüğü Oud temalı parfümü harikalar yaratamıyor. Güzel başlangıcı dışında zihnimde çarpıcı izler bırakamadı. Yine de uygun fiyatlara bulunabilirse, bu türün meraklıları deneyebilir.

arap oud yen

EDP formunda Gucci Oud. Kalıcılığı iyi sayılır. Fark edilirliği ilk patlama dışında ortalamanın altında. Tam bir kış parfümü. Günlük kullanıma uyabileceğini düşünüyorum. Çok sivri tarafı yok kadın kullanımı için.

Koku Güzelliği:10/6