Profumum Roma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Profumum Roma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Mayıs 2018 Cuma

Profumum Roma – Ambra Aurea (1998)

Lüks İtalyan parfümcülüğünün bilinen markalarından Profumum’un kokularını fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. Profumum’un isminin sonunda bir de Roma olduğunu bazen atlayabiliyorum. Profumum Roma olarak da bilinen bu niş markanın, her ne kadar isminde İtalya’nın başkenti Roma’yı barındırıyorsa da asıl kökleri Sant’Elena Sannita beldesine kadar uzanıyor. İtalya’nın güneyindeki bu küçük belde Profumum parfümevinin de doğduğu yer denebilir.

Tabii artık Profumum, bu küçük yerleşim yerinden Roma’ya taşınsa da Sant’Elena Sannita’da parfüm müzesi açacak kadar köklerine sadıklar. Gerçi markayı artık ailenin yeni nesil üyeleri temsil ediyor olsa da İtalya’nın başarılı niş parfümevlerinden olarak kabul ediliyor Profumum.

Bugünkü konuğumuz Ambra Aurea, isminden de anlaşılacağı üzere markanın amber temalı parfümü. 1998 çıkışlı Ambra Aurea, kendi sitelerinde “antik cazibenin, keyif ve sıcaklığın kokusu” olarak tanıtılmış. Yine kendi sitelerinde ambiyans olarak sınıflandırılmış. İçeriğindeki şu üç nota vurgulanmış: Gri amber, tütsü ve mür reçinesi.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Ambra Aurea’nın açılışı koyu, karanlık ve acımsı amberle gerçekleşiyor. Gayet kuru, hafiften otsu, baharatlı ve oldukça ağır gerçekleşen üst notalarda egzotik ve sert amberle karşılaşıyoruz. Orta kısma gelinirken parfüme ismini veren amber hala etkili. Ambere eşlik etmeye başlayan yine kuru tütsüye rastlamak güzel sürpriz. Buradaki tütsü de parfümün başlangıcı gibi karanlık. Son bölümde yine amber var. Bu sefer ambere bir parça reçinemsilik ve hafiften vanilyamsı yapı ekleniyor. İşte size Ambra Aurea’nın ana hatları.

Açıkçası böyle bir parfümle karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Çünkü niş markalarda özellikle son on yıldır bu tarz koyu, sert ve egzotik amber kullanımının fazlaca görüldüğüne şahitlik ediyoruz. Tabii bu bir trend mi yoksa niş markalar devam edecekler mi amber merkezli parfümlere göreceğiz. Buradaki amber oldukça tematik, gayet ciddi, ödünsüz, kuru, kimi zaman acımasız tarza yakın duruyor.

Evet, onun şakası yok. Herkesin sevemeyeceği, hatta sadece bu tür amber hayranlarının peşine düşeceği, tütsülü, sıcak, baharatlı, dumansı, gizemli, reçineli ve sonlarda kısmen de olsa vanilya amber parfümü Ambra Aurea. Kokunun geneli o kadar karanlık ve içe kapanık ki, nota değişimlerini bile fark etmek çoğu zaman mümkün olmuyor. Çok zengin nota çeşitliliği olmasa da derin bir amber denemesi diyebiliriz. Yapaylığın rastlanmadığı Ambra Aurea belirli bir kaliteyi yakalıyor ve niş rakiplerine meydan okumaya devam ediyor.

Bu aralar şansıma hep amber merkezli niş parfümlerle karşılaşıyorum. Son zamanlarda denediğim Ambre Dore ve Versilia Vintage Ambra Mediterranea benzer tarzda soğuk, karanlık amber merkezli parfümlerdi. Şimdi onların yanına Ambra Aurea’yı da ekleyebiliriz. Tabii listeye Ambre Precieux ve Ambre Sultan gibi iki ünlü amberi de eklemek gerek. Hatta Annick Goutal’ın müthiş eseri Ambre Fetiche’yi bile onun rakibi olarak düşünebiliriz. Görüleceği üzere çok sağlam ve zorlu rakipleri var Ambra Aurea’nın.

Sonuç olarak asla denemeden alınmaması gereken bir arkadaş. Kullanması zor ve her ortama uyum sağlayamayacak kadar tematik ve karakterli. Başlangıç seviyesindeki parfüm meraklılarından ziyade daha deneyimli parfümistaları hedefliyor muhtemelen. Benden söylemesi.

Bu tür amber parfümlerini her zaman erkek kullanımına yakın bulurum. Burada da fikrim değişmiyor. Tam bir kış parfümü. EDP formundaki Ambra Aurea’nın kalıcılığı yeterli, fark edilirliği başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde neyse ki normale dönüyor. Onun içindir ki çok fazla sıkmanızı önermem. İlk dakikalarda oldukça boğucu olabilir.

Koku Güzelliği:10/7

10 Ekim 2017 Salı

Profumum Roma – Arso (2010)

“Dışarıda kış ayının ilk karı yağıyordu ve rüzgar çam ağaçlarının yapraklarını okşuyordu. Bir dağ evinde, güzel caz müziğinin notalarıyla kaynaşan kaliteli kırmızı şarap. Sen ve ben eski bir kanepede, çıtır çıtır sesler çıkararak yanan şöminenin yanında, değerli bir tütsünün beyaz dumanı ve çamın sıcak kokusu eşliğinde birbirimize sarılıyoruz.”

Havaların serinlemeye başladığı ekim ayının ortalarında, yukarıdaki tasvir bize doğru yaklaşıyor. Soğuk kış mevsiminin en popüler hayallerinden birisidir dağ başındaki bir evde, şöminenin karşısında yağan karı seyretmek. Bu hayali gerçekleştirmek isteyen kimi parfüm markaları da çıkmıyor değil.

İtalya merkezli niş parfümevi Profumum Roma, kış aylarının bu harika temasını parfümüne yansıtmak istemiş. Arso isimli 2010 çıkışlı parfümlerinin açıklanan notalarında deri, tütsü, çam reçinesi ve sedir yaprakları var. Arso sevilen Profumum Roma parfümlerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Bakalım Arso, bahsedildiği kadar başarılı mı?

Fotoğraf basenotes.net’ten alınmıştır.

Arso’nun açılışı yeşil ağaçlarla gerçekleşiyor. Kuru sayılabilecek üst notalarda çam ağacı önemli yer tutuyor. Zaman zaman reçinemsi hissiyat veren çam ağacı kokusu gayet doğal ve kaliteli. Orta kısımda yeşil çam ağacı reçinesi devam ederken bir parça tütsü ekleniyor. Tütsü bu andan itibaren dumansı ve karanlık sayılabilecek hava katıyor. Orta notaları da beğendim. Kapanışta büyük değişim yok. Dumansı reçineler ve tütsüye bir parça ağaçsılar ekleniyor sadece. Muhtemelen sedir ağacından gelen bu odunsuluk, kötü değil ama çarpıcı da değil.

Arso, yeşil çamsı-tütsü parfümü gibi duruyor. Tabii hissedilir orandaki dumansılık ve ağaçların etkisi büyük genel kompozisyonda. Başlangıcı ve orta kısmı yanmış çam odunu dumanı gibi kokarken son bölümde ıslak-rutubetli ağaç gibi davranıyor. Bence parfümün en sıradan yeri sonları. Başlangıcı ve orta kısmı çok daha başarılı.

Şimdi, çam ağacı kokusunu severim. Dağ başındaki bir çam ormanı inanılmaz kokar. Parfümlerde de ilgimi çeker çam kokusu. Buradaki verilişi beğendim diyebilirim ama aşık olmadım. Arso düz çizgide ilerleyen, fazla şaşırtmayan, belli bir kalitenin üzerinde iyi bir parfüm. Fakat şu var ki günlük kullanım için uygun mu şüpheliyim.

Kim bir AVM’ye giderken dumansı çam ağacı gibi kokmak ister? Ya da bir toplantıya tütsülenmiş Serdar Kılıç gibi katılabilir? Makul olmak gerekirse oldukça tematik ve koleksiyonerlere göre bir parfüm Arso. Ha İsviçre Alplerinde ya da Bolu’nun dağlarındaki bir kulubede yaşıyorsanız evet Arso iyi bir seçim olabilir. Peki ya Adana’nın o feci rutubetli sıcağında ya da Alaçatı’nın o tiki sokaklarında Arso’ya yer var mı? Pek sanmıyorum.

Arso’nun kokusu hangi parfümlere benziyor? Aklıma gelen en yakın koku Black Tourmaline’nin ki. Bence oldukça benziyorlar ama tabii ki ikisi arasında Arso’yu tercih ederim. Fille en Aiguilles’in meyvesiz halini andırıyor Arso. Bir parça Avignon esintileri, hafiften Interlude, azıcık Comme des Garçons 2 ve üretimi bitirilen efsane Gucci Pour Homme, Arso’nun en yakın arkadaşları diyebilirim.

Tam bir kış bombası Arso. İlkbahar ve sonbahar bile kesmez onu. Kar yağarken ya da hava 0 dereceye yakınken kullanılsa asıl marifetlerini o zaman göstereceğine eminim. Kalıcılığı iyi. Çoğu kişi çok güçlü olduğunu söylemiş ama bende fark edilirliği normalin biraz altında gerçekleşti. Erkek kullanımına fazlasıyla yakın. Kadın arkadaşlar deneme listelerine almasalar iyi ederler. Otuz yaş üzeri ve parfüm deneyimi olan kokusever arkadaşlara göz kırpıyor Arso. Ve tabii ki sihirli uyarımızı yine yapıyoruz: “Denemeden almayın, pişman olmayın.”

Koku Güzelliği:10/7

3 Nisan 2016 Pazar

Profumum Roma – Aquae Nobilis (2009)

Aquae Nobilis, Latinceden Türkçeye çevrildiğinde “Asil Su” olarak karşımıza çıkıyor. Tabii artık kullanılmayan bir dilden gelen ismi, ilk başta anlaşılamayabilir. İtalya merkezli niş parfümevi Profumum Roma’nın, Latin kültürüne ve diline gönderme yapmasıysa sürpriz olmamalı. Zaten Avrupa kültürünün kökeninin Latinlere dayandırılması, şüphesiz günümüz İtalya’sı için haklı bir övünç kaynağıdır. Profumum Roma’nın sahipleri de muhtemelen bu haklı gururu yaşıyorlar.

İsmi epey geçen bir marka Profumum Roma fakat sadece tek parfümlerini denemek kısmet olmuştu, o da Santalum’du. Oldukça sevdiğim bir sandal ağacı yorumuydu Santalum. Nihayet ikinci Profumum Roma deneyimine sıra geldi. Şimdiki şanslı, pek popüler olmayı başaramasa da Aquae Nobilis.

Kendi sitelerinde “asalet” vurgusu öne çıkıyor. Açıklanan iki nota ise hemen ilgimi çekiyor: Meşe yosunu ve absent. Parfümün başlangıcı kuru ve tozlu gerçekleşiyor. Üst notalardaki tozluluğun sebebi vetiver veya aromatik kuru otlar olabilir. Açılıştaki yeşil hissiyat oldukça güçlü. Kimilerinin çimensilikle ifade etmesi mantıklı. Orta kısma doğru tozlu ve buruk üst notalar geride kalıyor. Tatlılık az da olsa artıyor. Bu andan itibaren sabunsuluk sınırındaki temiz vetiver ortaya çıkıveriyor. Yeşil hissiyat hala eşlik ediyor vetivere. Son bölümde büyük değişim yok. Gerilerde az da olsa tütsü algılıyorum. Bir parça ağaçsılık da mevcut. Orta bölümle paralel ilerliyor sonları.

Aquae Nobilis, ferah, temiz, başlangıcı dışında pürüzsüz ve yumuşak bir vetiver parfümüne benziyor. Orta bölümden itibaren biraz Grey Vetiver’i çağrıştırıyor. Tabii aklım hep meşe yosunu ve absentte. Acaba bu notalar ne kadar etkili diye inceliyorum ama başarılı olamıyorum. Çünkü meşe yosununa rastlamadım denemelerimde. Çok isterdim ama ne yazık ki yoktu. Bir diğer element absentti. Genellikle keskin içki temalı parfümlerde gördüğümüz absent notası bence var ama oldukça sınırlı. Aquae Nobilis, hiç bir zaman içki temasına sahip değil.

tek sis

İsmindeki su, bana hep ferah ya da sucul bir arkadaşla karşılaşacağımı düşündürttü. Kullanım döneminde pek de akuatik temayla karşılaşmadım. O daha çok, yumuşak, sakin, sabunsu yeşil vetiverdi. Tabii yüksek kaliteli. Onu boynumda ya da kıyafetimde her hissedişimde tatlılarda kullanılan damla sakızına benzettim. Hatta garip şekilde onun kremsi ve bazen sütsü de koktuğunu düşünüyorum. Her ne kadar çok ferah olmasa da, ılık ilkbahar dönemine uygun bence kokusu. Soğuk mevsimleri seveceğini sanmıyorum Aquae Nobilis’in.

Sonuç olarak, farklı başlangıcı ve sonrasında barışçıl yapıya bürünmesiyle, örneğine sık rastlanacak bir parfüme benzemiyor. Hem kadınlar hem de erkekler için pazarlansa da, bir parça erkek kullanımına yakın sanki. Yüksek kalitesi ise takdire şayan. Hoş parfüm ama pek bana göre değil son tahlilde. Yine de yüksek fiyat etiketini göze alırsanız, muhakkak deneyin derim. Bu tür kokuları seviyorsanız sizi güzel bir sürpriz bekliyor olabilir.

Basit, sade, naif, çok katmanlı olmayan tarzına kimileri minimal demiş, haksız sayılmazlar. Konsantrasyonu yüksek bir EDP olduğu söylenebilir. Kalıcılığı gayet iyi fakat fark edilirliği konusunda sınıfta kalıyor. Günlük kullanıma uyabilecek yapısı memnun ediyor.

Koku Güzelliği:10/7

10 Aralık 2013 Salı

Profumum Roma – Santalum (2003)


Profumum Roma – Santalum (2003)

Hikayenin 1996 yılında başladığını söyleyebiliriz. Bugünlerde nüfusu 250 kişiye kadar düşmüş küçük bir İtalyan kasabası olan Sant Elena Sannita'da yaşayan Celestino Durante, bıçak bileyiciliği yapıyordu. Bay Durante ve eşi, çocuklarına sağlam bir zanaatkarlık ruhu aşılamıştı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra aile Roma'ya taşındı. Başkent Roma'da küçük bir dükkan açtılar. Dükkanlarında el yapımı sabunlar, kolonyalar ve diğer güzellik ürünleri satmaya başladılar. 1996 yılında ailenin büyük çocuğu, Profumum (Pro-Fumum Roma) niş parfüm markasını hayata geçirmeye karar verir. Diğer üç kardeş de işin ucundan tutunca, dört kardeş olarak yollarına devam ederler.

Profumum Roma markası olarak felsefelerini, "hafızamızdaki kokular yoluyla, hislere ve duygulara mesajlar göndermek" olarak belirtmişler. "Umarız ki başarılı oluruz ve bu işi yapmaya devam ederiz" diyecek kadar da açık sözlüler.


Bir yerde, parfümlerinde sadece 8-10 esans kullandıklarını ve minimum % 43 oranında konsantre kokulara imza attıklarına rastladım. Bugün yazacağım Santalum, çok öne çıkmış parfümlerinden değil. Kendi sitelerinde şu ilginç yazıyla tanıtılmış:

Kokulu adaklığın dumanları gök yüzüne yükselir.
Çiçekten çelenkler, sütunlar ve heykeller her yerde.
Halılar ve perdeler hazırlanmıştır.
Sıcak ve nemli hava etraftadır
kutsal ormanın kokusu olan.
Tören başladı...

Santalum'un açılışı, çok güzel bir sandal ağacıyla gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli sandal ağacına biraz da reçine destek veriyor. Pürüzsüz ve kusursuz başlangıcı pek alışıldık değil. Geçeyim orta kısma. Burada büyük değişim göstermiyor kokusu. Sandal ağacına baharatlar ekleniyor sadece. Muhtemelen tarçın. Fakat çok baskın değil tarçın. Yani öne çıkmaya çalışmıyor kesinlikle. Reçine ve sandal ağacına huşu içinde uyum sağlıyor. Biraz da egzotik amber var. Orta kısmı harika dersem abartmış olmam. Son kısımda yine aynı düzlemde devam ediyor. Fakat alt notalarda tütsü ve kuru paçuli hissediyorum. Hafiften Angel'a benzettim buradaki paçuliyi. Tabiki Angel'daki gibi kremsi ve tatlı değil. Daha kuru, ciddi ve mesafeli. Hatta biraz da çikolatayı andırdığını düşünüyorum. Gayet güzel kapanışa sahip.


Santalum'un, ismi anlaşılacağı üzere sandal ağacından geliyor. Şimdi sandal ağacı isimli bir parfümde baskın öğenin doğal olarak sandal ağacı olması beklenir. Başlangıçtaki baskın sandal ağacını saymazsam, genel olarak reçine, kuru baharatlar, dumansı tütsü aksında ilerliyor.

Santalum'un yüksek kalitesinin karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. İnanılmaz bir pürüzsüzlüğe sahip. Bu kadar doğal, gerçekçi ve rafine notalara şapka çıkartmamak büyük haksızlık olur. Bu anlamda muadili niş markalara adeta fena bir göz dağı veriyor. Çok etkilendim kalitesinden.

Santalum, genel olarak basit kokuyor. Düz çizgide ilerliyor. Hatta minimal yapıya sahip diyebilirim. Sandal ağacı, reçine, baharat ve dumansı tütsü. Hepsi bu. Fakat bu az sayıdaki nota o kadar güzel harmanlanmış ki, ortaya müthiş bir parfüm çıkmış. Evet çok gösterişli veya kokoş değil. Derin, azıcık karanlık, sakin, sade, mistik, çok farklı bir "mod" kokusu olduğunu düşünüyorum.


Santalum beni hem şaşırttı hem de sevindirdi. Şaşırttı çünkü derinliği ve farklılığı çoğu kişi tarafından es geçilmiş gibi. Neden bu kadar az bahsedilen bir parfüm olduğunu anlamadım. Parfüm platformlarında hakkında fazla şey olmaması ilginç geldi bana. Diğer taraftan sevindim çünkü gizemli karanlığı, süet pürüzsüzlüğündeki kalitesi, beni farklı bir ruh haline sürüklemesi memnun edici. Böyle bir hissi en son Chergui'de yaşamıştım diye hatırlıyorum.

Santalum, çok modern bir kokuya sahip. Zaten daha on yıllık bir parfüm. Sevindirici olansa fazla tatlılık barındırmaması. Biraz tatlılık hissedilse de rahatsızlık verecek seviyede değil. Bu anlamda güzel bir dengeye oturtulmuş.

Şöyle bir geriye çekilip düşündüğümde Santalum günlük kullanım için o kadar da uygun değil. Ambians kokusu gibi kullanılsa çok daha zevk verebilir. Mesela modern şekilde tasarlanmış küçük stüdyo dairenizde, ışıkların kapalı olduğunu düşünün. Sadece mumlarla aydınlatılan yarı karanlık bir daire. Fonda Sade'in o nefis sesinden By Your Side şarkısını dinliyorsunuz. Saat gece yarısına yaklaşıyor. Yaktığınız tütsünün kokusu odanın içinde yayılıyor. Evinizin camından aşağıdan geçen arabaların farlarından gelen ışıkları izliyorsunuz, ne düşüneceğinizi bilmeden...

Şimdi de Budist ayinindeyiz. Budha’nın insanlığa öğütlediği barış ve kardeşlik öğretisini takip eden müritleri onun ruhuna şükranlarını ve hediyelerini sunuyorlar. Serin geceyi, meşaleler ısıtıyor. Tütsüler ve mumlar yakılmış. Dualar ediliyor. Her dinin takipçilerinin amacı aynı değil mi oysa ki? Dostluğun, adaletin, iyiliğin ve güzel işler yapmanın, hayatımıza egemen olması için çalışmıyor mu din adamları? O zaman neden olmuyor ve savaşıyoruz, acımıyoruz, öldürüyoruz, ötekileştiriyoruz, iktidar kavgaları yapıyoruz, kıskanıyoruz, hep daha fazlasını istiyoruz, başkasının hakkına saygı duymuyoruz?  Neden varlığımıza uygun olmayan kötülüklerin peşinden gidiyoruz? Yoksa özümüz mü kötü? İnsanın gerçekliği bu mu? Hiç sanmıyorum…


İlginç bir durumda parfümün sıvısının rengiyle ilgili. 2003 yılında ilk çıktığında siyah renkliydi Santalum. İlerleyen yıllarda kokusu reformülasyon geçirmiş. Parfümün rengi siyahtan, su rengine dönmüş gördüğüm kadarıyla. Yada şişesinin rengini değiştirmişler. İkisinden birisi.

Uniseks olarak piyasaya sürülmüş olsa da bence erkeksi nüanslar daha ön planda. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak çok daha etkili olacaktır. Yirmi beş hatta otuz yaş üzerindeki arkadaşlara öneririm.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8