LM Parfums etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
LM Parfums etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2020 Pazar

LM Parfums – Black Oud (2011)

“Gizemli bir parfüm, hayvansal bir koku. Oud ağacının koyu tonlarıyla dolu Doğu coğrafyasının en uç noktalarına yolculuk. Üst notalardaki küçük hindistan cevizi ve kimyon, yabancı topraklardan elde edilen bu değerli odun, amberin sıcaklığıyla ve tütsünün mistik kıvrımıyla süslenmiştir. Baz notalar, misk ve civetin şehvetiyle yayılır.”

Laurent Mazzone’nin niş parfümevi LM Parfums’un en bilinen eserlerinden birisi Black Oud. Bu ismi ilk gördüğünüzde Montale’nin şöhretli eseri Black Aoud akla gelebilir ki bana öyle oldu. Oysa kokusal anlamda pek benzemiyor iki parfüm. Black Oud, markanın Extrait serisine ait. LM Parfums’un ilk çıkan parfümlerinden olan Black Oud’un resmi tanıtımı, yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Her ne kadar hayvansal kokan parfümlerle aram iyi olmasa da Black Oud’u merak ediyordum. Ve bir süredir kullanıyorum.

Black Oud’un ilk saniyeleri karanlık sayılabilecek reçinemsi koyu baharatlar ve tütsüyle gerçekleşiyor. Parfümün hemen hemen en açık sayılabilecek yeri başlangıcı fakat üst notaları gayet kirli ve zorlu. Orta kısma geçildiğinde karanlık labdanum tüm yönetimi ele geçiriyor. Geri plandaki amberimsi oud, bildiğimiz anlamda gülü andırır şekilde verilmemiş. Sonlarda labdanum ve hayvansı, dışa kapalı amberin etkisi hiç azalmıyor.

Black Oud, ismiyle hem çelişiyor hem de çelişmiyor. Parfümün geneli büyük değişim göstermeyen siyah, koyu, karanlık, kasvetli, depresif, gotik ve hayvansı kokuyor. Diğer taraftan oud teması geri planda kalıyor. Parfümün başrolünü labdanum ve amber kısa süre içerisinde ele geçiriyor. Kapanıştaki civet ise hiç bana göre değil.

Bir başka kullanması, sevmesi, üzerinizde taşıması zor eserle daha karşı karşıyayız. Black Oud, benim ayakkabı boyasına benzettiğim tarzdaki zorlayıcı ve rahatsız edici reçineli ambersi/hayvansı yanıyla, bu türün sevenlerine büyük duygu karmaşası vaat ediyor. Oysa ortalama bir kullanıcı için kullanması zevkli olmayan, fazlasıyla uç bir eser.

Tarz olarak L’Air du Desert Moracain, Ambre Sultan, Ambre Aurea, Etro – Ambra tarzına yakın duruyor. Kimi kullanıcıların onu Black Afgano’ya benzetmesini ise haksızlık olarak değerlendiriyorum. Black Afgano’nun dumansı olduğunu biliyoruz. Black Oud ise pek dumansı kokmuyor. Daha acımsı, buruk ve tekdüze ilerliyor. Black Afgano’nun sarhoş edici dumansılığı ve daha giyilebilir oluşunu düşünürsek, iki parfümün benim açımdan kıyaslamasının bile yapılamayacağını söyleyebilirim.

Extrait formundaki Black Oud’un performansı çok iyi. Kalıcılığı harika, etrafa yayılımı ve kumaş üzerindeki direnci gayet iyi. Tam bir kış parfümü olduğunu söylemem gerekiyor. Erkek kullanımına yakın olduğunu düşünüyorum.

Bir kullanıcının Black Oud’u tanımlamak için kurduğu cümlelere katılmamak elde değil: “Karanlık ormanlar, sisli geçitler, ortaçağ kaleleri, kara büyücüler, sihirli küreler ve efsunlu muskalar, bu parfümün hayali tuvalindeki anahtar unsurlar olmalı.”

Koku Güzelliği:10/5

5 Aralık 2017 Salı

LM Parfums – Army of Lovers (2014)

1990’lı yılların başlarında soğuk savaş zamanları… Dünyanın, Amerika önderliğindeki Batı bloğu ile Sovyet Rusya’nın arasında sıkışıp kaldığı garip zamanlar… 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla soğuk savaş sona erdi ermesine de o dönemin izleri özellikle Avrupa kıtasında uzun sürdü. İlginç bir raslantı olarak Avrupa kıtasında, 1991 yılında absürd mü absürd bir klibe sahip şarkı pop müzik dünyasını sallamaya başladı. 1987 yılında kurulan İsveçli bir müzik grubunun bu kadar popüler olması o dönem için şaşılacak şeydi belki de.

Obsession isimli şarkıdan bahsediyorum. Klibi tuhaf göndermelere sahip Obsession şarkısı, kimileri için karizmatik kabul edilen Alexander Bard’ın temellerini attığı Army of Lovers grubunun en bilinen eseri olarak zihinlerimize kazındı. Avrupa’nın küçük ve soğuk ülkesi İsveç’in çıkardığı en sıradışı müzik grubu diyebileceğimiz Army of Lovers, 2014 yılında Fransa merkezli niş parfümevi LM Parfums’e ilham verdi.

Markanın internet sitesinde bu esinleme için şöyle denmiş: “90’lı yılların yağmurlu bir gecesinde, pikaba plak koyarım ve sihir başlar. O gece havadaki tehlikeli derecede tuhaf ve öfkeyle göz kamaştıran hisler kalbime dokundu. O zamandan beri, Army of Lovers’ı dinlemeden bir günüm geçmiyor. Bu ismi, en sevdiğim parfümlerden biri için seçtim. Doğru anı ve mükemmel karışımı bekledim. Bugün ona sahibim.”

Muhtemelen LM Parfums’un kurucusu Laurent Mazzone’ye ait bu sözler, resmi tanıtım olarak yerini almış sitelerinde. Army of Lovers’ı barok bir parfüme benzetmişler ve misk servi temasına sahip olduğunu belirtmişler. Sitelerinde kişniş, meşe yosunu ve paçulinin güçlü şekilde temsil edildiğinden bahsedilmiş. Bakalım ilginç isimli ve ilhamlı Army of Lovers nasıl kokuyor.

Parfümün açılışı çok güçlü, yoğun, karanlık ve hayvansı gül-öd birlikteliğiyle gerçekleşiyor. Üst notalardaki derin ve kaliteli gül kendisine hayran bırakacak kadar güzel. Başlangıcı hayvansılık dışında nefis. Orta bölümde gülün hakimiyeti devam ediyor. Burada o karanlık ve gotik gül yerine daha ferahlamış ve misk-baharat eklenmiş gülle karşı karşıyayız. Açılıştaki o derinliğin ve çarpıcılığın pek kalmadığı orta bölüm, kuru baharatlı (muhtemelen kişniş) gül sularını andırıyor. Kapanış bölümünde radikal sayılabilecek değişim var. Bu ana kadar parfümün yıldızı gül artık yok denecek kadar geriye çekiliyor. Alt notalarda oldukça kuru ve tozlu sayılabilecek paçuli ve ona eşlik eden eski dost meşe yosunu var. Kapanıştaki paçuli koyu ve köksü değil. Meşe yosunu ise beklediğim kadar başarılı verilmemiş. Bence asıl sorun paçuli ve meşe yosunu gibi iki alakasız notanın birleştirilmeye çalışılması.

Army of Lovers, üst-orta kısımda sıcak, hayvansı gül ve baharat-misk ekseninde ilerlerken sonlarda paçuli-meşe yosunu rotasına dönüyor. Orta bölümden itibaren karanlık örtüsünü üzerinden atan bir rahibe gibi Army of Lovers. Hala münzevi ama daha dünyevi ve insancıl. Şimdi bu parfümü misk servi (ne demekse) olarak sınıflandıran ve barok olduğunu iddia eden LM Parfums’un değerli pazarlamacılarıyla aynı düşünmüyorum. Army of Lovers’ın açılışı barok olmaktan ziyade gotiğe yakın, insanı ezen, karanlık ve uhrevi. Her ne kadar parfümleri gotik-barok gibi mimari tanımlarla anlatmak doğru olmasa da bu terimlerin cazibesine kapılıveriyoruz ister istemez.

Army of Lovers’ı gül-paçuli-baharat-misk kokusu olarak düşünebiliriz. Gül ve paçuli denince Tom Ford’un bombası Noir de Noir aklınıza gelebilir. Army of Lovers’ın başlangıcı azıcık da olsa Noir de Noir’i çağrıştırıyor. Orta bölümden itibaren daha Tauer’in gül parfümlerine benziyor Army of Lovers fakat en çok Montale’nin ünlü parfümü Black Aoud’u andırıyor.

Sonuç olarak Army of Lovers, derin ve güçlü bir gül parfümü. Kıpkırmızı bir gülü kokladığınızda ya da cenazelerde elinize dökülen gül sularını andırıyor. Kalite anlamında sorunsuz ama başlangıcı dışında çok çarpıcı değil. Army of Lovers’ın tatlılık oranı başlarda yüksekken sonlara doğru iyice azalıyor. Günümüzün koku trendlerini pek takmadığını söyleyebilirim. Herkesin sevebileceği gibi değil. Almadan önce mutlaka denemenizi öneririm. Sonbahar-kış kullanımına uygun. Hatta buz gibi ve karlı havaların kokusu Army of Lovers.

Extrait de Parfum formunda Army of Lovers. Markanın Silver Label serisine ait. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği yüksek. Çok fazla uygularsanız boğucu olabiliyor. Performans anlamında sınıfı geçiyor ama koku tarzı olarak pek bana hitap etmiyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Aralık 2015 Perşembe

LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)


LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)

Fransa Alplerinin kalbinde yaşayan bir İtalyan ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Laurent Mazzone. Çok küçük yaşlarında parfümlere ve kokulara tutkuyla bağlıydı. İlerleyen yıllarda kokulara olan arzusu, onun koku hissinin gelişmesine vesile oldu. On iki yaşında yaşadığı yerdeki yerel mağazalardan koku numunelerini karıştırıp, kendince oyunlar oynuyordu. Aslında onun aklında tek bir şey vardı: Yeni parfümler keşfetmek.

Ergenlik yıllarında ise DJ'lik yapmaya başladı Laurent Mazzone. Geceleri insanları çaldığı müziklerle eğlendiriyordu. Ve tesadüfe bakın yine "sample" karşısına çıkıyordu. Yaratıcı içgüdüleri moda dünyasına yönlendirdi daha sonra onu. İlk kıyafet mağazasını açtıktan sonra yerinde saymadı. Başka mağazalar da açtı. Farklı objelerin ve yaratıcı kıyafetlerin bulunduğu mağazalarının ardından daha ilginç ne yapabilirim diye düşünmeye başladı.

Çok geçmeden dükkanlarını "duyusal laboratuarlara" dönüştürdü. Mağazasında kullanmak üzere etrafa güzel aromalar yayan kokulu mumlar yapmaya başladı. Bu hayalini gerçekleştirdi ve test bile etti. Mağazasına gelen müşterileri bu mumları çok beğendiler ve devamını istediler. Artık Laurent Mazzone'nin hayatıyla ilgili karar verme zamanı gelmişti.


Daha fazla uzatmadan geleyim konumuza. Laurent Mazzone, 2010 yılında niş parfümevi LM Parfums projesini hayata geçirdi. İlk olarak dört parfümle işe başladı. 2010 yılının sonlarında piyasaya sürülen bu dört parfümden birisi de Patchouli Boheme idi. İsmi sebebiyle ilgimi çeken bu arkadaşı test etmeye karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere paçuli üzerine temellendirilmiş Patchouli Boheme.

Parfümün başlangıcı anlatması zor şekilde gerçekleşiyor. Saldırgan ve tuhaf üst notaları tanımlamakta zorlanıyorum. Çok keskin anasona benzetiyorum elimde olmadan. Kimileri başlangıcını odunsu notalarla özdeşleştiriyor. Pek öyle olduğunu sanmıyorum. Neredeyse ilacımsı anason diyeceğim son tahlilde. Yanılıyor olabilirim ama rakıya bile benzettim açılışını. Zor ve sert üst notalar bana göre değil. Orta kısma hemen geçilmiyor. Yaklaşık yarım saat sonra tuhaf anasonsu yapı geriye çekilirken ortaya tütün, yağımsı paçuli ve kuru-temiz deri çıkıyor. Geri planda azıcık tütsü de var. Başlangıcına göre çok daha kabul edilebilir orta bölüm. Son kısımda güzel bir sürpriz var: Baharatlar. Baharatlar, alt notalarda daha belirgin. Büyük ihtimalle tarçın. Baharatlara vanilya eşlik ediyor. Musc Ravageur’un sonlarını hatırlatıyor bana. Parfümün en sevdiğim yeri oluyor alt notaları.

Başlangıcını, milyonlarca yıl geçse bile sevebileceğimi sanmıyorum. O garip, rakıya benzeyen yapı tam olarak içkimsi de değil. Acı, buruk, kimyasal atıkları hatırlatan üst notaları gayet itici. Orta kısımda neyse ki o koku geri çekiliyor ama geri planda hala oralarda olduğunu hatırlatıyor. Orta bölümde paçuli, tatlı ve kremsi olarak karşımıza çıkıyor. Köksü ve çikolatamsı değil paçuli. Ağır paçuli yağlarını andırıyor. Paçuliye eşlik eden deri fazla sorumluluk almıyor ve geri planda kalmayı tercih ediyor. Reçineler, paçuliye hatırı sayılır destek veriyor. Sonlarda pudralı zayıf vanilya dikkat çekici.


Patchouli Boheme, reçinemsi, balsamsı, derili, tütünlü, baharatlı bir paçuli kokusu. Başlangıçtaki garip ve zorlayıcı kısmı dışarıda bırakırsam, paçuliden sonra ikinci öğenin tütün olduğunu söyleyebilirim. Eski ve olgun olarak verilmiş tatlı tütün, ıslak hissiyatı veriyor. Deri, yarı karanlık sanki. Baharatlar, pudramsı vanilya ile kol kola. Tatlığın ise tonka fasulyesinden geldiğini düşünüyorum. Eşine az rastlanabilecek yapıda olduğunu söylemeliyim.

Şu bir gerçek ki karşımızda gerçekten de zor bir parfüm var. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor, fazlasıyla tematik, ilk dakikalarda neredeyse tahammül edilemez, saldırgan, azıcık kaba, uçlarda dolaşan, rahatsız edici, değişken, şaşırtıcı ve bohem. Aynı ismi gibi paçulinin ve bohemliğin etkisi altında Patchouli Boheme.

Kimilerinin onun kokusunu 68 kuşağının çiçek çocuklarına benzetmesini anlayabilirim. Evet günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Paçulinin vermiş olduğu olgunluk dikkat çekici. Başlangıcını saymazsam, hüzünlü ve depresif koktuğunu söyleyebilirim. Çok canlı ve parlak değil genel havası. Tatlılık baştan sona mevcut. Zengin ve detaylı sayılabilecek harmanı tatmin edici fakat koku güzelliği anlamında şüphelerim var. Onu severek kullandığımı söyleyemem. Ağır ve yağlımsı yapısı nedeniyle çok soğuk günlerin parfümü olduğunu söyleyebilirim. Ilık bahar aylarında bile rahatsız edici olabilir.


Bazı kaynaklarda Patchouli Boheme'in ünlü isim Mona di Orio tarafından tasarlandığı söylenmiş. Kendi sitelerinde bu yönde bilgi bulunmuyor. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Yüksek fiyatı ve farklı kokusu sebebiyle denemeden bir şişesini almanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/6.5

23 Aralık 2015 Çarşamba

LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)

Fransa Alplerinin kalbinde yaşayan bir İtalyan ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Laurent Mazzone. Çok küçük yaşlarında parfümlere ve kokulara tutkuyla bağlıydı. İlerleyen yıllarda kokulara olan arzusu, onun koku hissinin gelişmesine vesile oldu. On iki yaşında yaşadığı yerdeki yerel mağazalardan koku numunelerini karıştırıp, kendince oyunlar oynuyordu. Aslında onun aklında tek bir şey vardı: Yeni parfümler keşfetmek.

Ergenlik yıllarında ise DJ’lik yapmaya başladı Laurent Mazzone. Geceleri insanları çaldığı müziklerle eğlendiriyordu. Ve tesadüfe bakın yine “sample” karşısına çıkıyordu. Yaratıcı içgüdüleri moda dünyasına yönlendirdi daha sonra onu. İlk kıyafet mağazasını açtıktan sonra yerinde saymadı. Başka mağazalar da açtı. Farklı objelerin ve yaratıcı kıyafetlerin bulunduğu mağazalarının ardından daha ilginç ne yapabilirim diye düşünmeye başladı.

Çok geçmeden dükkanlarını “duyusal laboratuarlara” dönüştürdü. Mağazasında kullanmak üzere etrafa güzel aromalar yayan kokulu mumlar yapmaya başladı. Bu hayalini gerçekleştirdi ve test bile etti. Mağazasına gelen müşterileri bu mumları çok beğendiler ve devamını istediler. Artık Laurent Mazzone’nin hayatıyla ilgili karar verme zamanı gelmişti.

Daha fazla uzatmadan geleyim konumuza. Laurent Mazzone, 2010 yılında niş parfümevi LM Parfums projesini hayata geçirdi. İlk olarak dört parfümle işe başladı. 2010 yılının sonlarında piyasaya sürülen bu dört parfümden birisi de Patchouli Boheme idi. İsmi sebebiyle ilgimi çeken bu arkadaşı test etmeye karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere paçuli üzerine temellendirilmiş Patchouli Boheme.

Parfümün başlangıcı anlatması zor şekilde gerçekleşiyor. Saldırgan ve tuhaf üst notaları tanımlamakta zorlanıyorum. Çok keskin anasona benzetiyorum elimde olmadan. Kimileri başlangıcını odunsu notalarla özdeşleştiriyor. Pek öyle olduğunu sanmıyorum. Neredeyse ilacımsı anason diyeceğim son tahlilde. Yanılıyor olabilirim ama rakıya bile benzettim açılışını. Zor ve sert üst notalar bana göre değil. Orta kısma hemen geçilmiyor. Yaklaşık yarım saat sonra tuhaf anasonsu yapı geriye çekilirken ortaya tütün, yağımsı paçuli ve kuru-temiz deri çıkıyor. Geri planda azıcık tütsü de var. Başlangıcına göre çok daha kabul edilebilir orta bölüm. Son kısımda güzel bir sürpriz var: Baharatlar. Baharatlar, alt notalarda daha belirgin. Büyük ihtimalle tarçın. Baharatlara vanilya eşlik ediyor. Musc Ravageur’un sonlarını hatırlatıyor bana. Parfümün en sevdiğim yeri oluyor alt notaları.

Başlangıcını, milyonlarca yıl geçse bile sevebileceğimi sanmıyorum. O garip, rakıya benzeyen yapı tam olarak içkimsi de değil. Acı, buruk, kimyasal atıkları hatırlatan üst notaları gayet itici. Orta kısımda neyse ki o koku geri çekiliyor ama geri planda hala oralarda olduğunu hatırlatıyor. Orta bölümde paçuli, tatlı ve kremsi olarak karşımıza çıkıyor. Köksü ve çikolatamsı değil paçuli. Ağır paçuli yağlarını andırıyor. Paçuliye eşlik eden deri fazla sorumluluk almıyor ve geri planda kalmayı tercih ediyor. Reçineler, paçuliye hatırı sayılır destek veriyor. Sonlarda pudralı zayıf vanilya dikkat çekici.

 

Patchouli Boheme, reçinemsi, balsamsı, derili, tütünlü, baharatlı bir paçuli kokusu. Başlangıçtaki garip ve zorlayıcı kısmı dışarıda bırakırsam, paçuliden sonra ikinci öğenin tütün olduğunu söyleyebilirim. Eski ve olgun olarak verilmiş tatlı tütün, ıslak hissiyatı veriyor. Deri, yarı karanlık sanki. Baharatlar, pudramsı vanilya ile kol kola. Tatlığın ise tonka fasulyesinden geldiğini düşünüyorum. Eşine az rastlanabilecek yapıda olduğunu söylemeliyim.

Şu bir gerçek ki karşımızda gerçekten de zor bir parfüm var. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor, fazlasıyla tematik, ilk dakikalarda neredeyse tahammül edilemez, saldırgan, azıcık kaba, uçlarda dolaşan, rahatsız edici, değişken, şaşırtıcı ve bohem. Aynı ismi gibi paçulinin ve bohemliğin etkisi altında Patchouli Boheme.

Kimilerinin onun kokusunu 68 kuşağının çiçek çocuklarına benzetmesini anlayabilirim. Evet günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Paçulinin vermiş olduğu olgunluk dikkat çekici. Başlangıcını saymazsam, hüzünlü ve depresif koktuğunu söyleyebilirim. Çok canlı ve parlak değil genel havası. Tatlılık baştan sona mevcut. Zengin ve detaylı sayılabilecek harmanı tatmin edici fakat koku güzelliği anlamında şüphelerim var. Onu severek kullandığımı söyleyemem. Ağır ve yağlımsı yapısı nedeniyle çok soğuk günlerin parfümü olduğunu söyleyebilirim. Ilık bahar aylarında bile rahatsız edici olabilir.

 

Bazı kaynaklarda Patchouli Boheme’in ünlü isim Mona di Orio tarafından tasarlandığı söylenmiş. Kendi sitelerinde bu yönde bilgi bulunmuyor. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Yüksek fiyatı ve farklı kokusu sebebiyle denemeden bir şişesini almanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/6.5