Akdeniz servi ağacı, harika ve mistik görüntüsüyle, sadece ressamlara değil, parfüm sanatçılarına da ilham oluyor. Kokular alemine iki ayrı seriyle giren ve ortalığı epey karıştıran Tom Ford, sürekli genişleyen özel seriye yatırım yapmaya devam ediyor. Gerçi birbiri ardına çıkardığı özel seri üyelerini, birkaç yıl içerisinde üretimden kaldırıp, hızlı devir daim sağlıyor ama bunun markaya nasıl getirisi olduğunu bilemiyorum. Her ne kadar firmaların ticari sırları ilgi alanımıza girmiyorsa da, insan merak etmeden duramıyor.
Servi ağacından esinlenen ve markanın kendi sitesinde en çok satanlar bölümünde yer alan Italian Cypress, taze, yenilikçi ve sofistike olarak tanımlanmış. Tom Ford’un İtalya’daki Milano mağazası için tasarlandığı söylenen Italian Cypress’in açılışı yeşil turunçgillerle gerçekleşiyor. Ekşi bergamot ve eski-tozlu sayılabilecek turunçgiller çok ferah olmasa da, ilginç ve başarılı. Orta bölümde parfüme ismini veren servi ortaya çıkıyor. Serviye çam da eşlik ediyor. Nane-mentol benzeri yapı ve metalik baharatlar da var orta bölümde. Son kısımda ağaçsılık devam ediyor. Kapanışta tütsü de algılıyorum. Biraz da meşe yosunu var sanki. Dumansılık hissiyatı alt notalarda mevcut. Fena değil son bölüm.
Yeşil temanın baştan sona hakim olduğu İtalian Cypress, kimilerinin dediği gibi aromatik şipreden ziyade yeşil ağaçsı kısma daha yakın. Erkeksi ve eski tarz parfümlere benzeyen Italian Cypress, günümüzün modern parfümlerine oldukça uzak. Tatlılığın neredeyse olmadığı kuru ağaçsı ana gövde, çam-serviye yakın. Naneye benzettiğim serinliğe aromatik Akdeniz otları destek veriyor. Açıklanan notalarında bahsedilen fesleğen hissediliyor ama aram yok ne yazık ki fesleğenle. Kuru baharatlardan tarçın, biraz karanfil ve zencefil ayırt edebildiklerim. Kapanıştaki tütsü-yosun sürprizi memnun edici.
Bu tür baskın yeşil kokuların en büyük sorunu çam terebentin yağı gibi davranabilmesi. Zor dengeyi kurabilmek her parfümörün harcı olmasa gerek. Italian Cypress’in yüksek kaliteli ve doğal başlangıcı çarpıcı ve erkeksi. Orta kısım biraz karmaşık, hafiften metalik ve mentolümsü. Sonları durağan ama kaliteli ve yeterli. Şu durumda benim için sorun, orta notalar olarak görünüyor. Kötü değil orta bölüm ama mentol, fesleğen ve baharatlar benim için biraz fazla dolu. Onun dışında büyük sorunla veya uyumsuzlukla karşılaşmadım.
Çoğu yorumcunun Italian Cypress’i ünlü iki klasik Halston Z14 ve Ralph Lauren – Polo Classic’e benzetmeleri dikkat çekici. Merak etmeme rağmen Z14’ü kullanma fırsatım olmadı ama Polo Classic, en sevdiğim eski tarz parfümlerden birisi. Italian Cypress ile Polo Classic, gerçekten de benzeşiyorlar. İki parfümün de yeşil ağaçsı tema üzerine inşa edilmesi, insanların benzetmelerinin asıl sebebi muhtemelen. Tabii Polo Classic’te çam ağacı daha baskınken, Italian Cypress’te servi öne çıkıyor. Polo Classic’in sonlarında paçuli ve deri var, oysa Italian Cypress’da paçuli yerine dumansı ağaçsılık yer almış. Benzer tarafları da var, ayrılan yönleri var. İkisi de gayet başarılı bana göre.
Sonuç olarak Italian Cypress, özel seri üyesi olmasının avantajıyla, artık günümüzde pek tercih edilmeyen bir tarz olarak yeşil-erkeksi-ağaçsı temaya yönelik tasarlanmış. Tabii bu bir anlamda risk çünkü popüler koku profilinden ziyade az satılabilecek alana yapılan yatırım, geri dönüşte ticari anlamda sorun yaratabilir. Neyse ki niş markaların bu tür özgürlüğü var. E Tom Ford’un özel serisinin de niş segmentine yakın olduğunu düşünürsek, Italian Cypress, yok olmaya yüz tutmuş bir temayı canlandırmaya yönelik deneme olarak görülüyor ama başarı şansı az gibi. Zaten kimi yerlerde üretiminin bitirildiğine dair söylentiler çıkan Italian Cypress’ın kokusu kötü ya da vasat değil ama harikalar da yaratmıyor. Böylesine astronomik fiyata satılan Italian Cypress’i alacağınıza Polo Classic’e yönelmeniz daha anlamlı gibi görünüyor. Para problemi olmayan şanslı azınlıktansanız ve erkeksi, olgun parfüm arıyorsanız, o zaman denemenizde fayda var.
Italian Cypress’i sadece Polo Classic ya da Z14’e değil, birçok eski tarz erkeksi parfüme benzetiyorlar. YSL – Jazz/Rive Gauche’dan tutun da Drakkar Noir’e, Givenchy – Xeryus’a hatta tıraş köpüklerine kadar benzeme listesi uzayıp gidiyor. Artık değerlendirmeyi size bırakıyorum.
EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği başlarda yüksek, ilerleyen saatlerde normale dönüyor. Bu sıcak ağustos ayında denemekle hata mı yaptım emin değilim çünkü daha serin havaların kokusu sanki. Serin ilkbahar-erken sonbahara yakışacağını düşünüyorum. Erkeksi ve olgun geri planı, onu çok genç erkek arkadaşların ilgi alanından çıkaracaktır. Otuz yaş üzeri ve resmi kıyafetlere veya hafta sonu tatillerinde kullanıma uyar, pürüzlük çıkarmaz. Kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulmasına bakmayın, erkek kullanımına daha yakın.
Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/7