Romeo Gigli Per Uomo (1991) Markanın klasikler arasında yerini almış parfümü.
Ahh İtalya ahh. Her ne kadar gidip görmesek de bu merak etmediğimiz anlamına gelmez. Tarih boyunca Etrüks ve Latin uygarlıklarının yeşerdiği yer olan İtalya’yı Türkiye’ye çok benzetiyorum. İki ülkenin de aslında büyük birer yarım ada olması, Akdeniz’e kıyıları bulunması ve geçmişlerindeki büyük imparatorlukların temsilcisi olmaları şu an aklıma gelenler.
Benim gözümde İtalya’nın dünya kültür mirasına en büyük katkısı Rönesans hareketleridir. 15. yüzyıldan itibaren Avrupa kıtası, üzerindeki büyük durgunluktan kurtulmaya başlamıştı. Coğrafi keşifler ile elde edilen sömürge ülkelerin zenginlikleri Avrupa’ya akıyordu adeta. Dinin (özellikle kilisenin) gücünün sınırlandırılması, zenginleşme ile beraberinde yeni bir burjuva sınıfının doğmasına sebep olmuştu. Bu sınıf artık harcayamayacağı kadar çoğalan servetlerini sanat, bilim, felsefe ve mimari alanlarına yatırıyorlardı. Bugün de Türkiye’nin en zengin ailelerinin sanata büyük yatırımlar yapmaları sanırım daha iyi anlaşılabilir.
Rönesansın öncüleri, sanat faaliyetlerinin yanı sıra edebiyat, tarih ve arkeolojiye önem verdiler. Resim ve tasvir anlayışı değişti. Mimaride insanı ezen Gotik tarzı terk edilerek, Barok ve Rokoko üslubu geliştirildi. Araştırmacı Burkhard’a göre: ”Rönesans insanın keşfedilmesidir.” Yani bir anlamda dinin her alanda etkin olmasının önüne geçilerek insana önem verilmesi, saygı duyulmasıdır Rönesans. Bilimin, pozitivizmin ve eleştirel düşüncenin her şeyin önüne geçmesi adeta. Dünya kültür tarihini değiştiren bu gelişmelerin, dünyamızın bugün geldiği noktaya önemli etkileri olmuştur.
Günümüzde ise İtalya, kısmen temizlenmiş mafya teşkilatı (Unutulmaz “The Godfather” filmleri), büyük futbol endüstrisi ve müthiş spor otomobil üreticileri ile geçmişteki parlak günlerinden uzak görünmekte. Böylesi önemli bir tarihe sahip ülkenin, günümüzdeki moda sektörüne katkıları nedir diye soracak olursanız size cevabım şu olabilir: Giorgio Armani, Versace, Dolce & Gabbana, Prada, Gucci, Gianfranco Ferre, Roberto Cavalli, Valentino, Fendi, Rocca Baracco vb.
Her ne kadar moda endüstrisinde bariz bir Fransız etkisi varsa da, İtalya’da dünya çapındaki başarılı markaları ile bu savaşta yerini almış durumda. Bugün parfümünden bahsedeceğim Romeo Gigli ise yukarıda saydığım büyük markalar kadar bilinmese de saygı duyulan bir isim.
Modacı Romeo Gigli, İtalya Faenza'da 1949 yılında doğmuş. Oldukça varlıklı bir aristokrat ailenin çocuğuymuş. Babası antikacılık ile ilgilenen Romeo Gigli, hiç bir zaman aile mesleğine sıcak bakmadı. İki yıl mimarlık okuduktan sonra düzenli olarak Paris ve Londra'ya gidip geldi. Oralardaki moda dünyası adeta gözlerini kamaştırmıştı. Bu iki şehirde gördüğü avantgard sokak modası akımından oldukça etkilendi. Ve artık kararını vermişti. Modacı olacaktı. Daha sonra kendi markasını yaratması işlerinin büyümesine yol açtı. Bugün birçok farklı alanda ürünler veren marka, 1989 yılında ilk parfümünü piyasaya sürdü. İki yıl sonra da bugün inceleyeceğim “Romeo Gigli Per Uomo” tasarlanmış.
Parfümümüz baharatlı-oryantal olarak sınıflandırılmış. Uomo’nun başlangıcında eski ve buruk bir turunçgil ile yeşil aromatik otlar hissediliyor. Şişesinin içindeki sıvısına ne kadar da benziyor açılışı. Sanki ağırlık bergamotta. Fakat günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Onun için biraz garip gelebilir. Bence de alışması biraz zor. Bir süre sonra orta notalara geçiliyor. Bu kısımda aromatik otlar yine alttan alta hissediliyor. Neyseki benim en sevdiğim notalardan birisi olan tütün ağırlığını hissettiriyor. Evet orta notalarda neredeyse bir tütün parfümü haline geliyor Uomo. Biraz da hayvansal elementler. Bu hayvansallık bana Calvin Klein – Obsession For Men’i hatırlattı. Obsession’a aromatik bir tütün eklenmiş gibi. Bu kısmı oldukça sevdim. Fakat tütün temasını sevmiyorsanız pek hoşunuza gitmeyebilir.
Alt notalara geçiş ise parfümün en şaşırtıcı yanı. Orta notalardaki aromatik yeşil otlar ve tütün tamamen ortadan kayboluyor. Onların yerine tozlu ve karanlık bir silhat (paçuli), misk ve odunsu notalar geçiyor. Böylece de devam ediyor. Parfümün genelinde bir tatlılık hissediliyor. Bu tatlılık büyük ihtimalle bal ile sağlanmış. Zaten alt notalara doğru ballı his rahatlıkla anlaşılıyor. Bunu da küçük bir not olarak belirteyim.
Romeo Gigli Per Uomo, 1990’ların başlarında çıkmış bir eser. Yani bu anlamda 1980’lerin erkeksi parfümlerinden esinlenmiş gibi görünüyor. Bana orta notalarında Obsession For Men’i hatırlattı. Tabiki tütün temasını çıkarırsak. Alt notaları ise Givenchy – Gentleman’a benziyor. Bu anlamda Uomo herkesin sevebileceği bir parfüm değil. Eğer 1980’lerin erkeksi klasiklerine meraklıysanız oldukça beğeneceğinizi tahmin ediyorum.
Genel olarak yapaylık barındırmayan, erkeksi, olgun, rafine bir erkek parfümü. 30 hatta 35 yaş üzerindeki erkeklerin kullanması daha uygun olacaktır. Genel itibariyle günümüzün modern parfümlerine pek benzemiyor. Onun için almadan önce denemek gerekli. Fakat kötü bir haber vereyim. Okuduğum kaynaklar Uomo’nun üretiminin sonlandırılmış olduğunu söylüyorlar. Zaten her yerde bulmak da gittikçe zorlaşıyor. Yani bu parfüm ilginizi çektiyse elinizi çabuk tutmanızı öneririrm.
Kalıcılığı bir EDT’ye göre fena değil. Farkedilirliği başlarda oldukça yüksek. Alt notalarına geldiğinde ise oldukça düşüyor. Tam bir ten kokusuna dönüyor. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun.
Artıları:
+ Orta ve alt notaları gayet başarılı.
+ Eğer parfümlerde tütün temasını seviyorsanız bir göz atın derim.
+ Kompleks ve derin bir yapısı var.
Eksileri:
- Başlangıcını pek sevemedim.
Eksileri:
- Başlangıcını pek sevemedim.
- Biraz “eski” bir tarzı var. Kör alış yaparsanız pişman olabilirsiniz.
- Üretimi bitirildiği için her yerde bulmak zor. Biraz aramanız gerekecek.
Koku Güzelliği:10/7 Kalıcılık:10/6 Farkedilirlik:10/6