Clive Christian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Clive Christian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2015 Cuma

Clive Christian – X Men (2001)


Clive Christian – X Men (2001)

Parfüm Merakı sitesi için kaleme aldığım yazılardan sonra, e-posta, facebook ve twitter yoluyla bir çok soru geliyor. Kimi arkadaşlar parfüm önerisi ister, kimi arkadaşlar alış veriş için hangi internet sitelerinin güvenilir olduğunu sorar. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım bana ulaşan soruları. Fakat bir soru tipi vardır ki hafiften gülümseme yaratır bende: "Afrodizyak kokulu parfümler hakkında ne düşünüyorsunuz?"

Genellikle parfümlerin afrodizyak denilen etkileri olmadığını, bunun üreticilerin pazarlama tekniği olduğunu ve hiç bir kokunun karşı tarafta birden bire cinsel uyarıcı görevi göremeyeceğini anlatırım. Ve bunu iddia eden parfüm üreticilerine mesafeli yaklaşmalarını söylerim. Dünyanın en önemli markalarının dahi bu tür söylemlerini çok ciddiye almamalarını belirtirim. Çünkü henüz bilim dünyası bile afrodizyağın tanımını yapabilmiş değil. Nasıl kokar, neye benzer muğlak bir kavram. Yani ortada sihirli, afrodizyak denebilecek tek bir koku formu yok. Bilemiyorum ileride bilim insanları bu kokuyu bulup, formülünü oluşturabilirler. O zamana kadar bu afrodizyak kokan parfüm iddiası, benim için hoş ve egzotik bir hikayeden öteye gitmiyor.

Kaderin ironik tecellisi sonucu karşıma afrodizyaktan bahseden parfüm evi çıktı. Fakat durum bu sefer epey ciddi. Çünkü karşımızda dünyanın en pahalı parfümlerini satmakla övünen, ultra lüks niş marka Clive Christian var. Ve onların 2001 yılı çıkışlı parfümleri X (kadın ve erkek) için afrodizyak vurgusu yapılıyor. Hem de kendi sitelerinde!


Clive Christian'ın deyimiyle "insanlığın en güçlü doğal afrodizyaklarıyla kuşanan" X parfümlerinin erkek olanı, uzun süredir merakımı çekmekteydi. Kendi sitelerinde yine hiç bilgi yok X Men'le ilgili. Notalarını bile yazmaya tenezzül etmemişler. Sanırım biraz züppe duruşlarının da payı var bu rahatlıklarının oluşmasında.

X Men'in açılışı (film afişi gibi oldu) eski tarz turunçgillerle gerçekleşiyor. Nostaljik bergamot yüksek kalitesiyle ilk saniyelerde takdirimi kazanmayı başarıyor. Başlangıçta sabunsu sayılabilecek bergamota aromatik otlar eşlik ediyor. Olgun, ferah, zengin ve şahane üst notalar koklamaya değer. Orta kısımda bergamot geri çekiliyor. Onun boşluğunu sıcak, tatlı baharatlar ve garip meyvemsilik alıyor. Tarçın, zencefil ve biber olduğunu sandığım baharatlara ananas benzeri olgun meyveler eşlik ediyor. Azıcık da metalik sedir ağacı ve çam var sanki. Orta bölüm daha günümüze yakın kokuyor fakat başlangıçtaki kadar şık değil. Baharatlar çok farklı verilmemiş. Tatlı olmayan meyvelerle birleşimi idare eder. Orta bölümdeki asıl sorun bence metalik odunsu notalar. Orta notalar kötü değil ama şahane de değil. Son kısımda kibar ve nefis vanilya kendisini gösteriyor. Meşe yosunu hoş sürprizini eksik etmiyor kapanışta. Amber de algılıyorum alt notalarda. Sonları çok güzel X Men'in.

Anladığım kadarıyla reçinemsi, meyvemsi, baharatlı, odunsu bir parfüm X Men. Kimi zaman traş köpüklerini anımsattı bana, kimi zaman sabunsuluğu, kimi zaman da aromatik otlarla dolu ormanı hatırlattı. Eski tarz erkeksi aromatik odunsu fujerlere göz kırpıyor fakat modern sayılabilecek baharatlar ve vanilya-amber ikilisiyle modern dünyaya uyum sağlamasını beceriyor. Başlangıcını sevdim. Modern sayılabilecek parfümde verilmeye çalışılan eski hava güzel bir nostalji yaratıyor. Bergamot olması gerektiği gibi. Gayet olgun ve sakin bergamot, Clive Christian'ın temsil ettiği geleneğe uygun. Orta kısımda lüks hava biraz değişiyor. Baharatlar saldırgan değil. Kimilerinin Iso E Super dedikleri odunsuluk biraz uyumsuzluk yaratıyor. Tatlı baharatlar, abartılı şekilde şekerli verilmemiş. Son bölümde koku çok silikleşiyor. Alt notalardaki meşe yosunu, ustaca dokunuşla bir kazayı engellenmiş neyse ki.


"Dünyanın en pahalı parfümlerini satan bir markanın eserleri dünyanın en iyi kokularına sahip olmalı mı?" sorunsalı birden aklıma geliveriyor. Şunu söyleyebilirim ki X Men, benim için harika bir parfüm değil. X Men'in beşte biri fiyatına satılan Dior Homme Intense'i ya da Terre d'Hermes'i koku güzelliği anlamında tercih ederim. Bu tamamen benim seçimim olacaktır. Çünkü zihnimizde oluşturulmaya çalışılan "dünyanın en pahalı parfümleri" konsepti, algılarımızı değiştirmeye yönelik olabilir. X Men'i tasarlayan kişinin Geza Schoen olduğunu biliyoruz. Aynı ismin Diesel ve Fcuk gibi vasat parfümlere sahip markalara işler yaptığını da biliyoruz. Demek istediğim şu ki, bize kabul ettirilmeye çalışılan algılara, havalı pazarlama kampanyalarına ve klişe sloganlara göre karar vermemek gerekiyor bir parfümün iyi olup olmadığına.
“Harika parfüm” kavramı, kokusunda kendinizden bir şeyler bulabilmekle ilgili. Çok yüksek fiyatlara satılıyor diye niş parfümleri sevmek zorunda değiliz. Acımasızca eleştirmek de gerekmiyor. Denge ve makul olmak her zaman ihtiyacımız olan şey. Tabii bu söylediklerimi sadece parfümler anlamında değil, hayatın diğer alanlarına da uyarlayabiliriz.

Konumuzdan çıkmayayım. X Men, sosyal statüsü yüksek, yeterince kaliteli, şık, erkeksi ve lüks bir parfüm. Üzerinizde taşıdığınız zaman farklı bir havaya sokuyor sizi. Günlük kullanımdan ziyade gece çıkmaları için ve takım elbise ile daha uyumlu olacaktır. Üst yaş gurubunu hedefleyen konseptin doğru düşünüldüğünü ve hayata geçirildiğini anlıyorum. Fakat koku tarzı olarak bana pek yakın olmadığını hissediyorum. Hani bazı parfümler vardır "işte bu" dersiniz ve aşık olursunuz. X Men'de o durumu yaşamadım. Doğru kişide harika bir parfüme dönüşecektir ama görünüşe göre bende değil.

Luca Turin'in kitabında odunsu yosun olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş. Bu puana katılıyorum. Bir başka parfüm eleştirmeni ve yazar Chandler Burr ise X Men'in, o zamana kadar ki kullandığı parfümler içinde en tuhaf alt notalara sahip olduğunu söylemiş.


X Men, Pure Perfume formunda. Bu yüksek konsantrasyona rağmen fark edilirliği fazla değil. Kalıcılığı normal. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmanızı öneririm. İnanılmaz fiyatına istinaden denemeden almamanızı önemle belirtmeliyim.

Koku Güzelliği:10/7.5

13 Ağustos 2015 Perşembe

Clive Christian – 1872 Men (2001)


Clive Christian – 1872 Men (2001)

Kafam fena halde karışık. Bir tarafta İngiltere Kraliçesi Viktorya, bir tarafta Roma İmparatoru Nero, bir tarafta gourmand iddiası ve diğer tarafta Viktorya dönemi İngiltere’sindeki Crown Perfumery. Sanırım olayı yavaş yavaş çözmeye başladım.

İngilizlerin tarihi parfüm evi Crown Perfumery’nin, yakın zamanda Clive Christian markası tarafından satın alınmasıyla olay başlıyor. Crown Perfumery’nin 1800’lü yıllarda, Viktorya döneminde üretime başladığı ve o zamanki kraliyet ailesine de hizmet verdiği söyleniyor. Tabii Viktorya dönemi, İngiltere tarihinde çok tartışmalı bir zaman dilimi. Dönemin siyasi, kültürel ve dini polemiklerine girmeyeceğim. Anladığım kadarıyla Clive Christian, Crown Perfumery’nin kurulduğu yıl olan 1872 tarihini parfüm ismi haline getirerek vefa örneği sergilemiş. Tarihi parfüm evine bir tür saygı duruşu anlamına geliyor bu jest.

Clive Christian’ın kendi sitelerindeki Kraliçe Viktorya vurgusu, bayan Victoria Christian’ın bir söyleşisindeki İmparator Nero’nun adaçayı sevgisi ve Chandler Burr’un 1872 Men’i gourmand olarak sınıflandırması ilk başlarda beni şaşırtsa da parfümü kullanmaya başladığımda taşlar yerine oturmaya başladı.


Clive Christian’ın sitesinde parfümlerinin tek tek tanıtımlarının yapılmadığını biliyoruz. Genel 1-2 cümleyle sunum yapılıyor. Markanın kurucusunun kızı Victoria hanımın, 1872 Men için, Roma İmparatoru Nero’nun adaçayı otunu bildiğini, ferahlatması ve rahatlatması için kullandığını söylemesi şüphesiz önemli. Zaten parfümün genelindeki aromatik otların neden verildiğini böylece anlamış oluyoruz. 1872 Men’in İngiliz mükemmelliğinin yansıması olduğu ve geleneksel Viktorya dönemi parfümlerine gönderme yaptığını belirtiyorlar.

Parfümü üzerime sıktığımda ferah aromayla karşılaşıyorum. Neroli-bergamot ikilisi ilk saniyelerde etkili. Yüksek kaliteli başlangıcı biraz yeşil ve çok doğal kokuyor. Üst notaları nefis. Orta kısma geçildiğinde ana yapı pek değişmiyor. Bergamot yine etkin. Yeşil meyvelere bu sefer aromatik otlar ekleniyor. Adaçayı, kekik hatta fesleğen bile olabilir. Orta notalar hala saygın, kuru ve yeşil. Başlangıcı kadar olmasa da beğendim orta bölümü. Son kısımda sanki ekşimsi buruk mandalina rol alıyor. Biraz misk ve ferah amber de algılıyorum fakat ağırlık acımsı mandalinada. Son kısım eh işte.

1872 Men, ferah aromatik bir narenciye parfümü. Nerolinin başlangıçtaki katkısı olumlu yönde. Bergamotun baskın yapısı biraz eski tarz şipreleri anımsatıyor. Günümüzün portakal kokulu parfümlerine pek benzemiyor bu anlamda. Daha karakteristik ve yeşil kokuyor. Zaten şişesinin rengi az çok fikir verebilir size. Aromatik otların etkisi yadsınamaz. Yeşil narenciyeler, buruk bir uyum oluşturmuş otlarla. Sonlardaki mandalina benzeri koku (belki de yuzu meyvesi), üst ve orta kısımla uyumsuz değil. Alt notalarda yeşil yapı etkisini kaybediyor sadece.


Kimi yorumcular onun çiçeksi yanına dikkat çekmeye çalışsa da bence pek öyle değil. Çiçeklerden ziyade aromatik otlar hakim parfüme. Ayrıca kimilerinin parfümü “kadınsı” bulmalarını hiç anlayamadım. Bence erkeksi nüanslar taşıyor ve kadınsı değil. 

Yukarıda söylediğim gibi yeni nesil tipik turunçgil parfümlerine benzemiyor. Asidik, buruk belki ekşimsi bile diyebiliriz. Eskilerden gelen, farklı, soylu ve resmi bir tarzı var. Buradan onun üst yaş guruplarını hedeflediğini düşünüyorum. Zaten birçok genç arkadaşımızın onu deneyip de çok seveceğini sanmıyorum. Olgun tarzı, sıcak yaz mevsiminde plaj gezmelerinde değil de golf kulüplerinde ya da ultra lüks yatıyla Akdeniz koylarını turlayan bir süper zenginin kullanımına uygun hale getiriyor onu.

Bana katılır mısınız bilemem ama başlangıcı biraz Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Tabii Neroli Portofino’da biraz daha ferah ve baskın neroli vardı. 1872 Men’deyse bergamotla dengelenmiş neroli. 1872 Men’in kapanışı ise Yuzu Fou’yu aklıma getirdi. Benzer şekilde verilmiş buruk-asidik yuzu meyvesi belki de zihnimde mandalinanın canlanmasını sağladı. Orta kısım ise gayet kendine özgü.


1872 Men, kesinlikle yüksek kaliteli bir parfüm. Notalar çok doğal, yapaylığa rastlanmıyor. Bu konuda onu eleştirmek mümkün değil. Fakat her kaliteli parfümü sevip, kendimize yakıştıracağız diye kuralımız yok. Herkesin sevemeyeceği farklı narenciye kullanımıyla, 1872 Men, kısıtlı bir guruba hitap ediyor gibi.

Yine dedikodu yapayım ve kimi yorumcuların parfümde ısrarla “tereyağı” gibi bir koku olduğunu söylemelerine geleyim. Bir kere 1872 Men kuru sayılabilecek yapıda. Pek öyle yağlı bir koku beklemeyin. 1872 Men’i defalarca denememe rağmen tereyağı gibi bir kokuya rastlamadım. Umarım Clive Christian birden bire galeyana gelip, parfümün resmi notalarını açıklamaz ve içerisinde de tereyağı notası olmaz. Eğer varsa fena utanırım.

Ve geleyim en tartışılan konuya. Çoğu yorumcu 1872 Men’nin o inanılmaz fiyat etiketini hak edip etmediğini sorguluyor hatta daha çok eleştiriyor. Parfümün çok katmanlı ve kapsamlı olmadığını söylemek gerekiyor. Genel olarak basit, ferah, lüks bir narenciye kokusu olarak tasarlanmış. Parfümün arkasındaki isimse son yılların en başarılı burunlarından Geza Schoen. Geri planı sağlam bir parfüm olmasına rağmen bu kadar yüksek fiyatı, basit bir turunçgil kokusuna verir misiniz işte asıl soru bu. Kimisi verir, kimisi vermez bizi de ilgilendirmez ama ben olsam bir şişesini almayı düşünmezdim. Çünkü koku karakteri anlamında bana yakın olduğunu düşünmüyorum. Bu tarz kokuları seviyorsanız ve dünyanın en pahalı parfümlerini sattıklarını iddia eden bu markanın eserleri dolabımda durmalı derseniz o zaman almanız konusunda size hak veririm. Durum benim açımdan böyledir.


Denemeden almamanız gerektiğini sanırım söylememe gerek yok. Luca Turin, 1872 Men’i tatlı turunçgil olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç puan vermiş. Bir başka yazar Chandler Burr’da ona üç puanı layık görmüş. Eğer beş üzerinden puan verecek olsaydım sanırım ben de üç puan verirdim.

İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun gibi görünüyor. Otuz beş hatta kırk yaş üzeri erkekleri hedeflediğini sanıyorum. Yaz mevsiminde bile takım elbise giymek zorunda olan beyaz yakalılara önerebilirim. 1872 Men, Pure Perfume konsantrasyonuna sahip fakat bu çok yüksek konsantrasyon, fark edilirliğini olumlu anlamda etkilememiş. Kalıcılığı idare eder ama fark edilirliği ilk patlamadan sonra zayıflıyor. Onun için “tene yakın kalan bir züppe” diyebilirim sanırım.

Koku Güzelliği:10/7.5

26 Aralık 2014 Cuma

Clive Christian – V For Men (2012)


Clive Christian – V For Men (2012)

Bir parfüm şişesi. Koyu kahverengi renkte. Neredeyse kehribar rengi şişe, devasa boyutlarda değil. Avucuma tam sığan 50 ml.lik şişeye uzun uzun bakıyorum. "Parfüm Merakı en sonunda çıldırdı" dediğinizi duyar gibiyim. Ya da "böyle olacağı belliydi zavallının" fısıldaşmalarınızı da anlıyorum. Evet belki çıldırdım. Fakat ben çıldırmayayım da kim çıldırsın. Çünkü elimde dünyanın en pahalı parfümlerinden birisinin şişesini tutuyorum.

Kokular aleminin "en uç noktası" olarak kabul edilebilecek Clive Chirsitian'ın hem de özel seriye ait V (Erkek) modelinin şişesi beklediğimden daha mütevazi çıktı. Resimlerde çok daha şaşalı görünen Clive Christian - V For Men'in şişesinin cam kısmı 40 dolarlık parfümlerden çok da farklı değil. Şişenin ortasındaki kocaman V harfi, hınzırlık olacak ama meşhur "V For Vendetta" filminin reklam afişlerini hatırlatıyor bana. Parfümün kapağı ise en dikkat çekici yeri. Yine internetteki görsellerden merakımı cezbeden kapak, ilk başlarda basit ve ucuz bir etki bıraksa da, sonrasında alışıyorsunuz. Kapak sert ve sağlam metalden yapılmış fakat altın hissi veren sarı renk keşke olmasaymış diyorum içimden.

Bir süre önce, dünyanın en pahalı parfümlerini satmakla övünen Clive Christian'ın, V modelinin kadın versiyonunu incelemiştim. Şimdi sıra özel seriye ait V'nin erkek versiyonunda. Kendi sitelerinde parfümlerini tek tek tanıtmaya tenezzül etmemişler. Sanırım, "bizim ürünümüz dünyanın en pahalı kokulu sıvısı, bir de pazarlama cümlesi mi yazacağız" düşüncesindeler. Belki de haklılar. Çünkü bugün inceleyeceğim Clive Christian - V For Men, en iyi ihtimalle 50 ml.si 400 dolar civarında satılan bir parfüm. Sadece 50 ml. olarak üretilen V For Men, ortalama bir anaakım parfümün 40 dolar civarında satıldığı Amerika kıtası için bile astronomik fiyata sahip. Evet o, sıradan bir Calvin Klein, Hugo Boss ya da Versace parfümünün on katı fiyata sahip. Ve böyle olunca da bütün gözler üzerlerine çevriliyor. Bu kadar pahalı olan bir parfüm, acaba mükemmele yakın koku deneyimi sunar mı bize?


Fiyat/kalite denklemine şimdilik girmeyeceğim. Böylesine inanılmaz fiyatlara satılan bir parfümden beklentiler de oldukça artıyor haliyle. Geçtiğimiz ay kullandığım V'nin kadın versiyonu, gayet kaliteli kokuya sahipti fakat benim çok yakın olduğum tarza sahip değildi. Bakalım V'nin erkek versiyonu için neler hissedeceğim. Çünkü beklenti eşiğim her parfümsever gibi çok yüksekte bir Clive Christian parfümü için.

Fragrantica'da oryantal odunsu olarak sınıflandırılmış V For Men. Üzerime sıktığımda beni tatlılık barındırmayan keskin baharatlar karşılıyor. Toz karabiberlere benzeyen üst notalarda adeta başka baharata yer verilmemiş. Direkt ve net kupkuru karabiber-biber kokusu. Gayet ciddi ve olgun. Başlangıcı güzel V For Men'in. Orta notalara gelindiğinde baştaki koku formu değişmiyor. Bibere ek olarak ağaçsılık ekleniyor. Kuru, neredeyse talaş gibi kokan ağaçlar artık daha belirgin. Karabiber hala destek veriyor ağaçlara. Orta bölümdeki ağaçsı yapı hafiften plastiğimsi kokuyor. Bu da kalite hissiyatını azaltıyor. Geleyim sonlara. Alt notalar, üst ve orta notaların aynı düzleminde devam ediyor. Kuru sedir ağacı ve kuru biber-karabibere bu sefer tütsü ekleniyor. Tütsü çok karanlık verilmemiş. Ağaçsı ve kuru olarak boy gösteriyor tütsü. Son kısmını çok beğendiğimi söylemeliyim.

V For Men'de ana aksı, tozlu-kuru biber-karabiber, ağaçsılık ve tütsü oluşturuyor. Parfüm adeta bu üç tema üzerine inşa edilmiş. Onun dışında farklı bir deneyim yaşatmıyor. Gerilerden reçinemsilik de kendisini gösteriyor. Bu reçineli yapı, ağaçsılık ile uyumlu ilerliyor. Belki azıcık da vetiverden (kabe samanı) bahsedebilirim. Onun dışında çok zengin bir nota dizilimi söz konusu değil.


Parfümün başından sonuna kadar neredeyse hiç değişmemesi biraz şaşırttı beni. Sonuçta dünyanın en pahalı parfümlerinden birisini kullanıyorum. Üstelik Clive Christian'ın özel serisine ait V For Men. Bilemiyorum belki de beklentilerim çok daha yüksekti. V For Men, basit ve tekdüze bir parfüm gibi görünüyor. Çok zengin, ihtişamlı ve lüks de koktuğu söylenemez. Katmanlı ve bol notalı değil. Minimal bir çalışma adeta.

Durun bir dakika! Hemen hayal kırıklığı yaşamayın. Çünkü V For Men, her ne kadar düz kokuyorsa da müthiş bir kalite hissiyatına ve erkeksiliğe sahip. Olabilecek en iyi ağaç-tütsü kokularından birisi denebilir. Orta kısımdaki hafif plastiğimsi yapı dışında harika bir dumansı-reçinemsi tütsü kokusuna sahip. Adeta kocaman bir çam ormanında yürüyormuşçasına net, karakteristik ve gerçekçi kokuyor. Dumansılık çok abartılı kullanılmamış neyse ki. Karanlık bir parfüm olduğu söylenemez. Daha çok kereste atölyesine girdiğinizde burnunuza gelen tozlu talaş kokusuna benziyor. Ya da ağaçlardan akan reçinelerin etrafa yayılan rayihasını andırıyor. Görüleceği üzere V For Men, safkan bir odunsu-tütsü kokusu. Zaman zaman yanık ahşap gibi zaman zaman ormandan ağaç kesip kulübesine götüren ormancının kıyafeti gibi kokuyor.

Neredeyse hiç tatlılık barındırmıyor V For Men. Bu anlamda yeni nesil bol şekerli parfümlerden rahatlıkla ayrılıyor. Kupkuru baharatlar, yeni kesilmiş ağaç dalı ve dumansılığı sınırlı tütsü ile Armani Prive’in sevilen eseri Bois d’Encens, üretimi bitirilen Gucci Pour Homme, Comme des Garcons - Wonderwood ile benzer yapıda olduğu söylenebilir. Kalite anlamında Wonderwood'dan çok daha üstün, Gucci Pour Homme'la başa baş ve Bois d’Encens’e de kafa tutabilecek düzeyde.

Evet o, biraz yaş isteyen bir karakterde. Çok genç arkadaşların üzerinde biraz tuhaf duracaktır. Gayet ciddi bir parfüm. Takım elbise kokusu olarak bile nitelendirilebilir. Kullanım alanı biraz sınırlı gibi görünüyor. Günlük çarşı-pazar gezmeleri için uygun olacağını sanmıyorum. Daha ambiyans kokusu gibi. Çok soğuk veya karlı bir günde, Abant gölünün etrafında dolaşırken giyilebilecek bir parfüm. Ya da ormanın içindeki bir dağ evinde şöminenin karşısında çıtır çıtır yanan odunlara bakıp, düşüncelere dalınıp gidilecek bir parfüm.


V For Men, çok büyük ihtimalle Pure Perfume konsantrasyonuna sahip. Parfümün en yoğun ve konsantre hali olan Pure Perfume, onun üzerinde fazla etki yapmışa benzemiyor. Çünkü performans olarak zayıf kaldığı söylenebilir. Farkedilirliği başlarda keskinken, kısa süre sonra tene yakın durmaya başlıyor. Biraz çekingen kalıyor. On iki saatten fazla tende durarak kalıcılığının yeterli olduğunun sinyallerini veriyor. Zaten parfüm yorumcuları performansından genel anlamda şikayetçiler.

Sıcak havaların değil soğuk ayların kokusu bence V For Men. Yaş olarak otuz ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Erkeksi kokusu ise bu tarzı sevenler için denenmesi gereken eserlerden olduğunu fısıldıyor. Parfümün tasarımcısının, Geza Schoen olduğu rivayet ediliyor. Çok yüksek fiyatına istinaden denemeden almak iyi fikir olmayabilir.

Koku Güzelliği:10/8

21 Kasım 2014 Cuma

Clive Christian – V for Women (2012)


Clive Christian – V for Women (2012)

Mütevazi bir evde çocukluğunun geçtiğini öğreniyoruz Clive Christian'ın. Sanatçı bir annenin oğlu olan genç Clive, 26 yaşında ilk mobilya tasarımlarını yapıyor. Genel olarak mutfaklara ilgi duyuyor ve o alanda çalışmaya karar veriyor. 1978 yılında mutfak tasarım şirketini kuruyor. İsmini de kendi ismi olan Clive Christian koyuyor.

Çok lüks mutfaklar tasarlayan Clive Christian, İngiltere'nin ünlü markalarından birisi haline geliyor zamanla. Dünya çapında verdiği bayilikleri ile büyümesini sürdürüyor şirketi. Ne oluyorsa 1999 yılında oluyor ve parfümlere ilgi duymaya başlıyor. Tabii sadece basit bir kullanıcı olarak kalmıyor ve parfüm alanında ürünler vermeyi kafasına koyuyor. Herhangi bir parfümörlük bilgisi olmadığı için, İngiltere merkezli ünlü Crown Perfumery'nin kapısını çalıyor. Hatta sadece çalmakla kalmıyor markayı satın alıyor görüşmelerden sonra. Bu tarihi markanın gücünü kullanmak istiyor belki de. Sonrasında da kendi ismiyle Clive Christian markasını hayata geçiriyor. Zaten Clive Christian parfümlerinin şişeleri, Crown Perfumery'den esinleniyor.

Marka 1999 yılında ilk eserlerini verdi. "Original Collection" ismini verdikleri ilk seride üçü erkek üçü kadın olmak üzere altı parfüm vardı. Daha sonra 2010 yılına kadar hiç parfüm çıkarmadan bekleyip "Private Collection" serisini hayata geçirdiler. Bu seride de aynı şekilde altı parfüm var. İşte bugün bahsedeceğim V for Women, 2012 çıkışlı "Private Collection" mensubu bir arkadaş. Anlaşılacağı üzere kadın parfümü olarak piyasaya sunulmuş durumda.


Bay Christian'ın kızı ve parfümlerinin dünya lansmanlarını gerçekleştiren Victoria Christian bir söyleşisinde V isimli parfümlerinin, kendi isminin baş harfinden esinlendiğini söylüyor. Özel serinin diğer parfümü C'de, markanın kurucusunun (Clive) isminin baş harfinden ilham alınmış. Yani Clive Christian'ın özel seri parfümlerine C ve V isimlerinin konulması, baba-kızın adları sayesinde olmuş. Ve bayan Victoria bu durum için kısaca şöyle söylemiş:

"V parfümleri (erkek ve kadın), özel serimizin ikinci olarak piyasaya çıkan kokularıdır. İlk özel seri parfümlerimiz C isimli kokularımızdı. Babam, ismi V konulacak parfümlerimizi önce bana gösterdi. Tabii ben onları birkaç ay sonra koklayabildim. Ben babamın büyük kızıyım ve kariyerimi bırakıp onun şirketine katılmıştım. Her zaman için babamın parfüm tutkusunu paylaştım. Clive Christian marka mirasının bir parçası olmak benim için gerçekten bir onur ve ayrıcalıktır."

V for Women için "beyaz çiçeklerden oluşan şipre" diyebiliriz. Parfümü üzerime sıktığımda beni çok yoğun bir koku karşılıyor. Tozlu, eski tarz kuru şeftali üst notalarda dikkati çekiyor. Şeftaliye nostaljik bergamot eşlik ediyor. Başlangıcı fazlaca tatlılık barındırmıyor ve çok olgun kokuyor. Hafiften Mitsouko esintisi var sanki başlangıçta. Orta bölüme geçildiğinde meyvemsilik gerilerde kalıyor. Çiçekler öne çıkıyor cesurca. Yasemin, sümbül, papatya ve portakal çiçeği... Orta bölüm başlangıcı gibi hala eski ve tozlu kokuyor. Kadınsı yanını orta notalarda fazlasıyla gösteriyor. Geleyim sonlarına. Alt notalarda neredeyse erkeksi, cazibeli ve vurucu paçuli var. Yine tozlu ve tatlılık barındırmıyor. Biraz da misk ve meşe yosunu eşlik ediyor paçuliye. Böylece de tenden ayrılıyor.


V For Women, tam bir çiçeksi şipre. Çok çok eski kokan parfümün 2012 yılında piyasaya sürüldüğüne inanmak zor. Rahatlıkla 1960'lı yılların kadın parfümlerine benzediği söylenebilir. Başlangıcındaki tozlu bergamot-şeftali ve muhtemelen biber, çok dinamik ve saldırgan. Erkeksi nüanslar da taşıyan üst notaları sevdiğimi söylemeliyim. Orta bölümde çiçekler yönetimi ele alıyor. Biraz kadınsılık artıyor burada. Yoğun kullanılmış beyaz çiçekler için hafiften Thierry Mugler - Alien benzetmesi yapabilirim. Tabii baştaki eski-köhne hava hala devam ediyor orta bölümde. Sonlarda müthiş bir paçuli ortaya çıkıyor. Meşe yosunu ve misk ile desteklenmiş paçuli tatlı kokmuyor. Alt notalardaki paçuli Bandit-Aromatics Elixir tarzına yakın fakat onlar kadar karanlık ve korkutucu değil. Sonları çok iyi denebilir.

V for Women'in bana yakın gelmeyen tek tarafı orta bölümdeki keskin ve dolgun çiçeksilik. Beyaz çiçekleri çok sevemiyorum parfümlerde. Hele bu tür kuru ve tozlu beyaz çiçekler hiç bana göre değil. Orta bölümü saymazsam başları ve sonları çok güzel V for Women'in. Etkileyici, sarsıcı, vurucu ve akılda kalıcı bir parfüm. Çok iddialı, güçlü ve sağlam. Gerçek bir parfüm kullandığınızı hissettiriyor size.

Dünyanın en pahalı parfümlerini üretmekle övünüyor Clive Christian. Ve bu kadar astronomik sayılabilecek fiyat etiketine sahip parfümden beklentiler de haliyle yüksek oluyor. V for Women bence beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Bir kere eski tarz şiprelere öykünmüş kokusu yeterince gerçekçi ve doğal. Yapaylığın hissedilmediği parfümün kalite hissiyatı gayet yüksek. Tek kusuru olarak çok değişkenlik yaşanmaması gösterilebilir. Genelde aynı çiçeksi-paçuli ekseninde ilerliyor kokusu. Üst-orta-alt nota ayrımı bariz değil.


Her ne kadar tekdüze ilerliyor gibi görünse de geri planda derin ve tutkulu kokuyor V for Women. Kadın parfümü olarak sunulsa da bence orta bölüm dışında erkeklere rahatlıkla yakışacaktır. Özellikle tozlu paçuli kullanımı gayet erkeksi bile diyebilirim. Bu parfümü, Tom Ford'un White Patchouli'sine benzettim. Hatta ufakta olsa Bandit ve Mitsouko'dan da izler var. Bu anlamda kendisine parfüm dünyasının önemli kadın klasiklerini örnek almış gibi görünüyor.

V for Women'in kokusunu tasarlayan kişinin Geza Schoen olduğu bilgisi var kimi yerlerde. Muhtemelen doğrudur. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Yaş olarak 35 ve üstündeki kadınları hedeflediğini düşünüyorum. Her ortamda kullanılamayacak, özel anların ve farklı ambiansların kokusu gibi duruyor.

Son olarak kalıcılık ve farkedilirliğinden bahsedeyim. Clive Christian'ın parfümleri Pure Perfume olarak geçiyor kendi sitelerinde. Yani parfümün en yüksek konsantre halinden bahsediyoruz. V for Women'da Pure Perfume'un nasıl bir şey olduğunu fena şekilde burnunuza vuruyor. Her seferinde sadece bir fıs kullandığım V for Women, bu haliyle inanılmaz kalıcı ve farkedilir oldu. Hatta tek bir fıs çoğu zaman fazla bile geldi ve boğucu oldu. Çok güçlü ve yayılımı fazla olan bir parfüm. Aman dikkatli kullanın çünkü fazla uygulamak rahatsız edici olacaktır. Uzun zamandır bu kadar güçlü bir parfüm kullandığımı hatırlamıyorum. Bu anlamda akıl almaz fiyatının hakkını veriyor.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7