frezya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
frezya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Eylül 2020 Cuma

Avon – Celebre (2001)

Avon’un sevilen kadın parfümlerinden Celebre’yi eskisi kadar ortalıkta göremiyoruz. Avon’un sürekli yeni parfümler piyasaya sürme stratejisiyle birlikte, bu tür kokular bir süre sonra geri plana geçiyor. Oysa kullanım döneminde hiç fena bulmadım Celebre’yi.

Avon’un internet sitesinde çiçeksi-meyveli olarak sınıflandırılmış Celebre. Ayrıca canlı, kadınsı, neşelendirici kelimeleri layık görülmüş onu anlatmak için. Yasemin, beyaz şeftali, misk ve odunsu notaların buluşması olarak tanıtılmış.

Celebre’nin açılışı meyveler ve kadınsı çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde sabunsu meyvemsilik lezzetli tarafını gösteriyor. İlerleyen saatlerde orta bölümde çiçeklerin biraz daha öne çıktığına şahit oluyoruz. Gül, şakayık ve frezyayı andıran sabunsu ferah çiçekler tanıdık ve hoş denebilir. Kapanışta güzel sandal ağacı sürpriz yapıyor. Alt notaları sevilesi fakat oldukça zayıf ne yazık ki.

Celebre, Avon’un da dediği gibi tam bir çiçek-meyve karışımına sahip. Parfümün genelinde çiçeklerin biraz daha baskın olduğunu görüyoruz. Buradaki çiçekler onlarca kadın parfümünde kullanılan genel forma yakın. Fazlaca düz çizgideki ana yapı neredeyse hiç değişmiyor.

Celebre, basit, sade, hoş, yapaylık barındırmayan fakat çok da yüksek kaliteye sahip olmayan, bu fiyat skalasına göre gayet alınabilir seçeneklerden birisi gibi duruyor. Eğer parfümlere yüksek rakamlar ödemek sizin için anlamsızsa Avon’un birçok parfümü gerçekten de kurtarıcı gibi.

Eau de Toilette formundaki Celebre, günlük kullanıma uyabilecek ilkbahar kokusunu andırıyor. Kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı güçlü değil.

Koku Güzelliği:10/6

15 Ağustos 2020 Cumartesi

Carolina Herrera – Chic (2002)

Carolina Herrera’nın 2002 yılı çıkışlı kadın parfümü Chic, markanın yeni nesil kokularını temsil ediyor. Chic Woman’dan bir yıl sonra Chic’in erkek versiyonu da piyasaya sürülmüştü. Her ne kadar 212 serisi kadar büyük satış rakamlarına ulaşamasa da Chic isimli parfümler varlığını sürdürmeye çalıştı. Muhtemelen artık üretimi bitirilen Chic’in kadın versiyonuyla tanıştım kısa süre önce.

Carolina Herrera’nın internet sitesinden kaldırıldığını düşündüğüm Chic’in kadın versiyonu için bir süredir üretiminin bitirildiğine dair duyumlar geliyor. Kuvvetle muhtemel doğru olan Chic’in üretiminin sonlanmasıyla artık bu parfüme ulaşmanın mümkün olmayacağını söyleyebiliriz. Kullanım döneminde çiçeksi tarafa yakın bulduğum Chic’in açılışı beyaz sabunsu çiçeklerle gerçekleşiyor. Portakal çiçeği, zambak ve frezyadan oluşan üst notaları gayet kadınsı, çiçeksi ferah/sucul tarafa yakın duruyor. Orta kısımda frezyaya gül ekleniyor ki bu iki nota kadın parfümlerinde sıkça birlikte kullanılıyor. Başlangıçtaki nemli beyaz çiçekleri andırıyor orta kısımdaki yapı. Sonlarda değişim yok. Hafiften odunsuların ve miskin eşlik ettiği kapanışı oldukça zayıf denebilir.

Chic, ortalama sabunsu ferah beyaz çiçek-gül parfümüne benziyor. Kokusal formu gayet tanıdık, çokça tekrar edilen, yaratıcı olmayan basit ve düz çizgide ilerleyen yapısıyla, masum kadın parfümlerinin devamı gibi adeta. Kalite anlamında üst düzey değil ve uzun süreli kullanımlarda benim için süper sıkıcı olacağına eminim.

Ilık ilkbahar dönemine uyacak Chic, duru bir bahar parfümü olmanın ötesine geçemiyor. Zaman zaman Avon’un bazı kadın parfümlerini andıran yapısıyla, ağır olmayan koku arayan hanımefendilerin ilgisini çekebilir. Onun dışında uzun uzun bahsedilecek tarafı bulunmuyor.

Chic’i kullanan hanımefendilere bakılırsa kapsamlı reformülasyondan geçmiş ve güncel versiyonu pek başarılı bulunmamış. Muhtemelen kullandığım yeni şişelerden birisiydi ve çok iz bırakamadı hafızamda.

Eau de Parfum formundaki Chic’in kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalamanın altında. Kokusunu Alberto Morillas ve Jacques Cavallier gibi sektörün en popüler parfümörleri tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

28 Temmuz 2020 Salı

Avon – Pur Blanca (2003)

Avon’un 2003 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü Pur Blanca, üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen talep görmeye devam ediyor. Avon’un internet sitesinde Pur Blanca’nın Eau de Toilette olduğu belirtilmiş. Ayrıca “Sade, saf, narin… Pur Blanca ile sadeliği keşfet. Beyaz frezya, ylang ylang ve beyaz çiçek notalarının saf buluşması” cümleleriyle tanıtılmış. Çiçeksi ve odunsu olarak sınıflandırılmış.

Pur Blanca’nın başlangıcı sabunsu beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk dakikalarda kadınsı frezya çiçeğinin etkisini hissediyoruz. Orta kısma geçildiğinde sabunsu beyaz çiçekler yoluna devam ediyor. Başlangıcıyla hemen hemen aynı devam eden Pur Blanca’nın kokusuna bir parça şakayık ve gül ekleniyor. Sonlarda aynı koku formu üzerinden ilerliyor. Alt notalarda çiçeklere misk eşlik ediyor.

Pur Blanca, aynı Avon’un internet sitesinde yazdığı özellikleri içerisinde barındırıyor. Kokusu saf, sade ve narin. Kadınsı beyaz çiçeklerin hakimiyetindeki parfümün odunsu olduğuna ise pek katılamayacağım. Pur Blanca tam bir sabunsu, kremsi çiçek parfümü.

Kimi kullanıcıların ucuz koktuğunu söylemesi ve yapay olduğunu iddia etmesi anlaşılabilir. Pur Blanca tabii ki yüksek kaliteli ve gerçekçi değil. Sonuçta çok uygun fiyatlara satılan Avon’un parfümü ve ondan mucizeler beklemek anlamsız olabilir. Yine de genel yapısının başarısız olduğunu söylemek de haksızlık. Onun için ortalama bir kadın parfümü diyebilirim.

Kokusal olarak yeni birşey söylemiyor. Bu tarzdaki onlarca kadın parfümünü tekrarlıyor. Sabunsu, saf beyaz çiçek teması, kadın parfümlerinin vazgeçilmezidir. Avon’da bu yönde hareket etmiş. Eğer parfümlere yüksek ücretler ödemek istemeyen guruptansanız, Avon’lar ve Pur Blanca sizi bekliyor.

Performansı iyi değil ne yazık ki. Kalıcılığı az, etrafa yayılımı güçlü değil. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemine uyacaktır. Kokusunu Harry Fremont tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

16 Mart 2020 Pazartesi

Avon – Perceive (2000)

“Canlandırıcı. Kendine güvenen. Eğlenceli. Perceive… Çiçeksi ve oryantal koku. Beyaz biber, sarı frezya ve gardenya notaları.”

Avon’un genel olarak parfümleri için öngördüğü kısa tanıtım cümleleri bu kadar denebilir. 850’den fazla parfüme imza atan Avon’un her parfümüne uzun uzun tanıtım yazısı hazırlaması pek mümkün görünmüyor. Dünyanın en büyük doğrudan satış markalarından Avon’un parfümleri, uygun fiyatlarıyla düşük bütçeli parfüm severlere hitap ediyor.

Tarihi 1880’lere kadar giden Avon markasının, parfümlerinin uygun fiyatlara satılması sizi aldatmasın çünkü bazı kokuları hiç fena değil. 2000 yılında piyasaya sürülen kadın parfümü Perceive’nin kokusunu Christopher Sheldrake’in tasarladığını gördüğümde oldukça şaşırdım. Serge Lutens’in birçok harika parfümüne imza atan Christopher Sheldrake’in Avon için parfüm tasarlamış olması kuşkusuz önemli ve ilginç. Onun için Perceive’e olan merakım daha da arttı.

Perceive’in ilk saniyeleri tatlı meyveler ve kremsi beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Meyvelerden en ağır basanı armut diyebilirim. Orta bölümde armut hala kendisini hissettirirken, kokunun karakteri çiçeklere doğru eviriliyor. Avon tarafından sarı frezya, gardenya ve ylang ylang çiçeklerinden bahsedilmiş. Orta kısımda frezya ve sanki biraz da orkide var. Tatlı, kremsi, vanilyamsı yumuşak beyaz çiçekler orta bölümden tenden ayrılana kadar devam ediyor. Sonlarda kremsi vanilya ve bir parça miski ekleyelim. İşte size Perceive’nin özeti.

Perceive, anaç, sakin, yumuşacık, basit kokan çiçek parfümü gibi duruyor. Lezzetli ve kremsi beyaz çiçekler bolca tatlılık içeriyor. Başlangıcında yine tatlı bir meyve olan armudu düşünürsek, baştan sona tatlılık içeriyor. Pürüzsüz, yapaylık barındırmayan, burnu tırmalayan uyumsuzluğa sahip olmayan Perceive’nin tek düze koktuğunu ve pek değişmediğini söyleyebilirim.

Avon tarafından açıklanan karanfil ve biberi yoğun olarak algılayamadım. Perceive, baharatları merkeze almıyor. Kadınsı beyaz çiçekler onun ana yapısını oluşturuyor. Günümüzün birçok kadın parfümündeki vanilyamsı, tatlı çiçeksilik Perceive’de var. Sıra dışı ya da benzersiz kokmuyor ama ona kötü demek de haksızlık olur. Ortalama kalitedeki yapısıyla, kimi ana akım markaların parfümleriyle yarışabilir.

Bazı parfüm severlerin oldukça eleştirdiği Perceive’nin yerin dibine sokulmasına gerek yok. Böylesine uygun fiyata, Christopher Sheldrake imzalı ortalama kalitedeki parfüme pek fazla rastlayamazsınız. Bu anlamda oldukça uygun fiyatını göz önüne alırsak, parfümlere fazla bütçe ayırmak istemeyen hanımefendiler için feminen seçenek sunuyor.

Eau de Parfum formundaki Perceive’in kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Bu problemi gün içinde bol bol tazeleyerek aşabilirsiniz. Sonbahar-kış dönemine yakın olduğunu düşünüyorum. Gündelik hayata uyabilecek tarzıyla, rahatça kullanılıp, sevilebileceğini sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/6

21 Kasım 2019 Perşembe

Michael Kors – Signature (2000)

Parfüm serüveni 2000 yılında başlayan Michael Kors modaevinin, yeni bin yılın adeta kutlaması babında piyasaya sürdüğü kadın parfümünün adı Michael’di. Kokular evrenine şimdilik büyük başarı yakalayan parfüm sunamayan Michael Kors’un vazgeçmeye niyeti yok gibi çünkü 2019 yılının sonlarında elliden fazla kokuluk koleksiyona sahipler.

Markanın ilk eseri Michael isimli kadın parfümüydü fakat aradan geçen yıllar içinde muhtemelen reformüle oldu Michael ve şişesinin üzerindeki Michael yazısının yanına Kors ekleniverdi. Resmi internet sitesindeyse parfümün ismi Michael Kors Signature olarak geçiyor. Onun içindir ki markanın resmi açıklamasını dikkate alıp, Signature diyeceğim bu parfüme. Yine Michael Kors’un internet sitesinde sümbülteberin yeniden icat edilerek kokusunun içine yerleştirildiği belirtilmiş. Ayrıca egzotik baharatlar, Fas tütsüsü ve kremsi çiçeklerin rolü vurgulanmış. Sofistike, tensel ve sıcak olarak nitelendirilmiş Signature.

Parfümün açılışı soğuk ve nemli çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında zambak, demirhindi, frezya, şakayık ve osmantus çiçekleri var. Üst notalardaki çiçeklerin hangisi olduğunu ayırt edemesem de çok sevdiğimi söyleyemem başlangıcını. Orta kısımda o soğuk ve itici çiçeksilik yerini kuru hatta sabunsu beyaz çiçeklere bırakıyor. Yasemini andıran ve tatlılığı az sümbülteber parfümün hakimi konumuna geliyor. Son bölüm, orta kısmın paralelinde ilerliyor. Kapanışta etkisini arttıran miske geri planda odunsu notalar eşlik ediyor. Böylece tenden ayrılıyor.

Signature, tam bir çiçek parfümü. Ne turunçgilli, ne odunsu, ne meyveli. Bütünüyle kadınsı ve karakterini kabul ettirircesine dişi. Başlangıçtaki çiçekleri saymazsak, orta ve sonlardaki beyaz sabunsu çiçekler ve neredeyse kadifemsi paçuliyi andıran geri plan kurgusuyla Signature, düz çizgide ilerliyor, sürpriz yapmıyor.

Parfümün orta notalarından itibaren gayet cazibeli ve çarpıcı beyaz çiçekler hem rakiplerini andırıyor hem de hangi parfüme benzediğini bir türlü bulamıyorsunuz. Michael Kors’un internet sitesinde kremsi çiçeklerin ve sümbülteberin vurgulandığını biliyoruz. Kremsi çiçekler neyse ki fazlaca şekerli değil. Açıklanan notalarındaki en ilginç tema tütsü. Kimi kullanıcılar da tütsüden bahsetmişler yorumlarda ama bence büyük oranda tütsü bulunmuyor Signature’da. Varsa da geri planda veya çiçeklerin baskısı altında bulunuyor.

Signature, etkili sayılabilecek koku profiline sahip. Sümbülteber bu durumun baş sorumlusu olabilir. İddialı bir nota olan sümbülteber, içerisine girdiği parfümleri keskin/yoğun beyaz sabunsu çiçek tarafına taşıyor genellikle. Farklı örnekleri tabii ki bulunmakta. Signature’daki sümbülteberin Fracas’taki kullanımla büyük benzerlik taşıdığını söyleyemem.

Sonuç olarak benim için fazlaca çiçeksi olsa da hırslı ve iddialı kadınların Signature’u beğeneceğini düşünüyorum. Yirmi beş yaş üstü kadınlara uyacağını sandığım Signature’un sonbahar-kış kullanımına göz kırptığı söylenebilir.

EDP formunda fakat performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı normal seviyede. Kokusunu Laurent Le Guernec ve Alain Alchenberger tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

9 Kasım 2019 Cumartesi

Hugo Boss – Ma Vie Pour Femme (2014)

Popüler ve çok satan erkek parfümleriyle bilinen Hugo Boss’un, kadın kokusu olarak büyük başarılara imza atabilmiş eseri yok denecek kadar az. Belki de ağırlığı erkek parfümlerine vermek Hugo Boss’un bilinçli seçimidir. Hugo Boss gibi küresel markanın kadın parfümleri alanında boş duracağını sanmak yersiz olabilir. 2014 yılında Hugo Boss’un yepyeni kadın parfümü Ma Vie Pour Femme bu döngüyü kırmak için piyasaya sürülmüş olsa gerek.

Hugo Boss’un internet sitesinde Ma Vie’nin kadınların bağımsız yaşam ruhundan ilham aldığı vurgulanmış. Ayrıca kokusunun kaktüs çiçeği merkeze alınarak yaratıldığından bahsedilmiş. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan kaktüs çiçeğinin Ma Vie’de nasıl kullanıldığına odaklandım kullanım döneminde.

Parfümün açılışı ferah sayılabilecek çiçeksi turunçgillerle gerçekleşiyor. Parlak, canlı ve dinamik turunçgillerden sonra feminen çiçeksilik tarafına doğru kayıyor. Orta notalarda gül ve beyaz çiçeklerin vasat sayılabilecek birleşimi mevcut. Son bölümde çiçeksilik hala algılanırken, miskli sedir ağacı ortalama kapanışla noktayı kokuyor.

Ma Vie’nin kokusu o kadar tanıdık ki. Yüzlerce örneğine rastlanabilecek kadınsı, meyveli-çiçeksi tema burada tekrar edilmiş. Ma Vie’de meyvelerden ziyade kadınsı pembe çiçekler daha etkili diyebilirim. Ma Vie’yi bazı kullanıcılar kadınların kullandığı saç spreylerine benzetirken, ben de ilave olarak vasat kadın deodorantı olarak niteleyebilirim. Tabii hoş başlangıcını saymazsam.

Ma Vie, Hugo Boss gibi ana akıma yönelik marka ve amacı büyük kitlelere ulaşıp, bol bol satış yapmak. Ma Vie’nin kokusal altyapısıyla çok satma işini becerebilir çünkü çoğu kadının nefret etmeyeceği, yumuşak, feminen çiçeksi karaktere sahip. Keskin hatları yok, kalite anlamında iyi yerde durmuyor ve fiyat olarak da rakipleriyle rahatlıkla rekabet edebilir. Bu anlamda Hugo Boss’un ticari bakış açısıyla, kendi adlarına başarılı bir konsept.

İyi de her şey ticari başarı demek mi? Günümüzün kapital merkezli dünyasında evet ticari başarı ve bolca satış yapılması önemli ama estetik ve güzellik anlamında Ma Vie nerede duruyor? Anlaşılacağı üzere işin sanatsal kısmından ziyade benzer kulvardaki kokulara rakip olarak çıkarılmış algısı yaratıyor Ma Vie. Bunu da orta kısımdan itibaren sıradan gül-beyaz çiçek kombinasyonuyla yapmış. Sonlardaki sıkıcı miski ise sanırım söylemeye gerek bile yok.

Şuna eminim ki Ma Vie süper star olamayacak. Pazardan alabildiği kadar payı toplayıp, 5-6 yıl sonra üretimi bitirilen parfümler mezarlığına giderse şaşırmam. Ne yaratıcılık anlamında ne de kalite anlamında sınıfı geçemiyor.

Son bir durumdan daha bahsedeyim. Ma Vie’nin içeriğinde kaktüs/kaktüs çiçeği teması vurgulanmış. Parfümlerde çok az rastlanan kaktüs çiçeğinin nasıl koktuğu konusunda fikrim yok ama Ma Vie’de öyle sıradışı çiçeksi taraf hissetmedim.

EDP formundaki Ma Vie’nin performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf kalıyor. Günlük kullanıma uyabilecek genel tarzı, ılık ilkbahar günlerinde daha iyi tepki verebilir.

Koku Güzelliği:10/5

15 Ekim 2019 Salı

Chloe – Nomade (2018)

Kadınların bayıldığı yeni nesil parfümler (Chloe Classic, Love, Love Story gibi) piyasaya sürmek gibi özel yeteneğe sahip Chloe markasının uzmanlık alanının kadın parfümleri olduğunu görüyoruz. Bu parfümlerin büyük seven ve kullanıcı kitlesi olduğunu izliyorum hayretle çünkü kokusal anlamda vasat formdalar fakat genele hitap etme/büyük kitleleri avlamak anlamında müthiş başarılılar.

2018 yılında Chloe, diğer ünlü parfümlerinden biraz farklı konspete sahip Nomade’i beğenimize sundu. Nomade ismi son yıllarda fazlaca popüler olan “digital nomad”ı akla getiriyor ilk anda. Parfümün isminin Nomade seçilmesinde, markanın kurucusu Gaby Aghion’un Mısırlı kökenine gönderme olduğunu okudum, umarım doğrudur. Markanın internet sitesinde Nomade’in tanıtımında “Uzak ufuklar ve ilham veren buluşmalar tarafından desteklenen maceraperest kadınlık ruhundan” bahsedilmiş. Nomade’in tanıtım kampanyasında medyaya sunulan pazarlama videosunda Fransız aktris Ariane Labed, sokaklarda dans ediyor, uçurumun kenarına yürüyor ve özgürlüğü simgeleyen motosiklet kullanıyor. Bu anlamda parfümün Y kuşağına hitap edeceği ve Chloe’nin diğer ultra kadınsı parfümlerinden farklı olacağı anlaşılıyor.

Yine Chloe’nin internet sitesinde çiçeksi şipre olarak sınıflandırılan Nomade’in başlangıcı kadınsı çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında frezya çiçeği var ve muhtemelen çiçeksiliğin baş sebebi o. Frezyaya bir parça limon ve bergamot eşlik ediyor. Üst notaları benim için biraz fazla çiçeksi olsa da kadınların seveceğini sanıyorum. Orta kısma geçildiğinde parfümün asıl sürprizi ortaya çıkıyor: Mirabelle eriği. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan mirabelle eriğinin mayhoş ve lezzetli kokusuyla orta notalar meyvemsi tarafa doğru kayıyor. Eriğe geri planda çiçeksilik eşlik ediyor. Son bölümde eriğimsi koku devam ederken tatlı meşe yosunu ve paçuli karşımıza çıkıyor. Alt notalarda şeftalinin desteklediği paçuli ve meşe yosunuyla nokta konmuş.

Nomade, meyveli-çiçeksi tarza sahip denebilir. Parfümün en dikkat çekici tarafı mirabelle eriği ve meşe yosunu bence. Kendi internet sitesinde de bu iki nota vurgulanmış. Hatırladığım kadarıyla mirebelle eriği ve meşe yosununa bir parfümde daha önce denk gelmemiştim. Nomade, bu yeni ve modern kadın parfümünde hem eskilerin popüler içeriği meşe yosununa hem de modern, ekşi ve tuzlu hissiyat veren erik-şeftali meyvelerine şans tanımış ki gayet iyi yapmış.

Kadın parfümlerinde karşımıza çıkan yüzlerce birbirine benzeyen meyveli-çiçeksi kompozisyondan farklı olduğunu hissettiriyor Nomade. Eriği ve şeftaliyi seviyorum parfümlerde ve burada gayet güzel verilmişler. Sonlardaki şeftalili bohem-buruk-hüzünlü paçuliyi de beğendim. Parfümün tek sevemediğim kısmı, frezya çiçeğinin verilişi oldu. Onun dışında oldukça hoşuma gitti Nomade’in genel hali ki normalde bu tür meyveli-çiçeksi kız parfümleriyle aram iyi değildir.

Nomade, kendi halinde lezzetli ve ekşi bir parfüm. Bir anaakım markadaki kalite hissiyatı ne kadarsa Nomade’de de o kadar. Yüksek kaliteli değil ve çok yaratıcı kokmuyor fakat yumuşak ve abartılmamış kadınsılıkla güzel bir dengeye oturtulmuş. Kimi Nomade kullanıcısının onu erkeksi bulmasınıysa biraz zorlama yorumlar olarak görüyorum. Nomade, tam bir kadın parfümü. Şunu da belirteyim ki Chloe parfümlerinin genel tarzının (bolca çiçeksi, güllü koku formu) biraz dışında Nomade. O anlamda da benim için daha tahammül edilebilirdi kullanım döneminde.

Benim kullandığım orijinal versiyon olan EDP idi. Yakın zamanda EDT versiyonu da çıkmış Nomade’nin. EDP’nin kalıcılığı iyi fakat etrafa yayılımı güçlü denemez. Ilık ilkbahar dönemine çok yakışacağını düşünüyorum. Kokusunu son yılların başarılı parfümörlerinden Quentin Bisch yapmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

6 Ekim 2018 Cumartesi

Hugo Boss – The Scent For Her (2016)

Almanya merkezli moda devi Hugo Boss’un Coty işbirliğiyle piyasaya sürdüğü 2015 çıkışlı “The Scent” isimli parfümler üç yıl içinde dokuz üyeye ulaştı. İlk The Scent 2015’te erkekler için çıkarıldı. Bir yıl sonra The Scent’in kadın versiyonu raflardaki yerini aldı. Hatta son dönemlerde iki The Scent parfümün Intense versiyonları dünya kokuseverlerinin beğenisine sunuldu.

Bugünkü yazı konuğumuz 2016 çıkışlı kadınlar için pazarlanan The Scent. Tam ismi The Scent For Her olan parfüm için Hugo Boss’un internet sitesinde “kadınlar için yeni, baştan çıkarıcı parfüm” ifadesi kullanılarak bizim gibi deneyimli sayılabilecek parfümseverleri hiç şaşırtmayan promosyon cümlesiyle karşımıza dikilivermiş. Dünyada piyasaya sürülen kadın parfümlerinin muhtemelen büyük çoğunluğunda bu pazarlama cümlesine rastlamak artık normal bizim için. Tamam, iddialı olmak iyidir ama bari şu birbirinin aynısı “kadınlar için cazibeli, baştan çıkarıcı parfüm” gibi klişeleri değiştirin. Neyse geçelim detaylara.

The Scent For Her’in açılışı tatlı ve berrak meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki şeftali ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Buradaki şeftali dolu dolu meyvemsi değil de daha böğürtlensi, miskli ve transparan tarafa yakın. Orta kısımda meyvemsi yapı devam ederken tabii ki bu tür parfümlerin değişmezi çiçeksiler yardıma yetişiyor. Orta bölümden itibaren farklı tarafı olmayan meyveli-çiçeksi tarafa yakın duran parfümümüz, sonlarda yumuşak, seyreltilmiş miskle ve odunsularla kapanışı yapıyor.

The Scent For Her, anlaşılacağı üzere miskli bir meyve parfümü. Başlangıçtaki şeftali ve geri plandaki leziz, sulu, tatlı, kırmızı meyvelerin hakimiyetindeki ana yapı parfümün genelinde hissediliyor. Başrol oyuncu şeftali ama burada Mitsouko’daki kadar kaliteli ve gerçekçi şeftali beklemek hata olabilir. Vasat sayılabilecek meyvelere eşlik eden misk, garip bir sulandırılmışlık algısı yaratıyor. Orta kısımdan itibaren eklenen çiçekler abartılı şekilde pudralı ve ağır değiller neyse ki. Yine de pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

The Scent For Her, onlarca örneğine rastladığımız canlı ve cıvıl cıvıl, basit bir genç kız parfümüne benziyor. Yaratıcı tarafı olmayan, kullanımı kolay, uzun süreli kullanımlarda sıkılacağınız, kalite anlamında iddialı olmayan tam bir piyasa parfümü diyebilirim. Ona berbat de denemez harika da denemez. Ortalarda dolaşan bir arkadaş sadece.

Bu parfümde ilgimi çeken şeyse açıklanan notalarındaki iki sevdiğim içerik yani şeftali ve kakao. Şeftalinin verilişini pek başarılı bulmadım. Kakaoya ise rastladığımı söyleyemem. Varsa bile geri planda olduğunu düşündüğüm kakao, parfüme büyük etki etmiyor.

Bir yorumcunun onu şeftali aromalı şampuanlara benzetmesi ne kadar da doğru. Çok bir esprisi olmayan The Scent For Her’in kokusunu otuz yaş altı genç hanımefendiler sevebilir. İlkbahar-yaz mevsiminde kullanmak iyi fikir olabilir. Ayrıca günlük kullanıma ve spor kıyafetlere de uyum sağlayacaktır. Genel beğeniye uygun bu hanımefendinin performansı zayıf. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı.

Koku Güzelliği:10/5

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Gucci – Rush (1999)

1990’lı yılların sonlarında yavaş yavaş değişen parfüm trendlerine en büyük başkaldırıydı belki de Rush. 2000’lerin bol tatlı, bayık şekerli bombalarından değildi Rush. 1980’lerin eski-tozlu gösterişli oryantallerinden de uzaktı. Rush’ın bugün bile ne olduğunu söylemek zor çünkü kokular tarihinin en ikonik kadın parfümlerinden birisi, buna şüphe yok.

Rush, kırmızı kasetlere benzeyen ucuz plastik şişesiyle ilk andan itibaren kötü bir imaj yaratır aslında. Parfüm üreticilerinin süslü ve birbirinden abartılı kimi zaman saçma şişe tasarımlarını düşünün bir de Rush’un neredeyse minimal, kareye yakın dikdörtgen şişesini aklınıza getirin. Muhtemelen Gucci gibi önemli bir markadan çok daha şaşalı, iddialı ve ilginç şişe tasarımı beklerdi çoğu kişi. Oysa şişesinin plastiğimsi olmasından ziyade benim için önemli olan o kararlı ve sağlam kırımızı rengidir Rush’ın. Kırmızı ve plastik tasarım, içindeki sıvı hakkında da ipuçları verir.

Şişeden geçelim Gucci’nin internet sitesine. Bu yazının yazıldığı 2018 Mayısının ortalarında resmi sitelerindeki Rush bölümünde herhangi bir tanıtım yazısının bulunmaması bilinçli bir tercih mi anlayamadım. Birçok parfüm üreticisi birbirinden vasat parfümlerini tanıtmak için sayfalarca edebiyat paralarken Gucci, Rush’ın sadece şu üç notasına yer vermiş: Gardenya, vanilya, paçuli. Gayri resmi kaynaklara göre nota dizilimi biraz daha uzun: Şeftali, kişniş, frezya, gül, vetiver ve yasemin.

Rush, çılgın, canlı, coşkulu, iddialı ve saldırgan şeftali kokusuyla açılışı yapar. İlk saniyelerdeki kadınsı şeftali mis gibi doğal kokan tarzda değildir ve Rush muhtemelen bu duruma üzülmek yerine gurur duyar. İlerleyen saatlerde şeftaliden beyaz çiçeklere geçilir. Gardenya, frezya, yasemin veya gül… Bu çiçeklerin hepsi de olabilir hiçbiri de… Orta bölümde anlarsınız ki bunun pek önemi yoktur. Kapanışa gelindiğinde Rush kapanmaz çünkü o asosyal bir ofis kızı değil, bileğinde ve vücudunun diğer başka yerlerinde dövmeleri bulunan sarışın bir parti kızıdır. Vanilya ve kadifemsi yapay paçuli bile bu gerçeği değiştiremez.

Coco Mademoiselle, Hypotic Poison, Alien ve kim bilir daha hangi parfümler Rush’a benzetilmiştir ve ilerleyen yüzyıllarda benzetilmeye devam edilecektir. Onu hep bir şeylerle kıyaslamaya çalışacaklar ve bir şekilde zincire vurmak isteyeceklerdir. Rush’ı 8-6 arası çalışan gizli sado-mazo bir sekretere, kıpkırmızı ruj sürmeye bayılan sarışın hoppa kızlara, kocasını aldatan kadınlara ya da yüksek sosyetedeki kokain partilerinin değişmez hanım efendilerine benzetebilirler. Oysaki, asla!

Rush, parfüm olmanın ötesinde garip bir deneyim, anlamsız şekilde yapay kokan ve kalite anlamında problemli fakat olabilecek en çarpıcı, doğru kadında-zamanda-yerde inanılmaz bir eylem aracıdır. İlk kullandığınız zaman ondan nefret etmenizi sağlar Rush (en azından bana öyle yaptı). Onun yapaylığına, bayağılığına, varoşluğuna, tek düzeliğine ve Gucci’nin nasıl bu kadar kötü parfüme imza atabildiğine hayret ederek “bu parfüm nasıl böylesine popüler olabilmiş” düşünceleri zihninizde dolanır. Birkaç kullanımdan sonra Rush sizi şaşkına çevirir çünkü o hiç bir özelliği olmadığını düşündüğünüz koku formu (şeftalili beyaz çiçeklerin üzerine eklenmiş yapay paçuli) sizi yavaş yavaş avuçlarının içine almaya başlar. 2-3 günün sonunda bir kokunun nasıl bu kadar seksi olabileceğini anlamaya çalışırsınız ve Rush’ın etrafındaki o görünmeyen cazibe halelerini hissedersiniz.

Biraz deneyimli koku severseniz şeftali-beyaz çiçek-paçuli üçlüsüne eşlik eden az miktarda vanilyanın bile metalik-yapay kullanıldığını anlarsınız. Onun yüksek kaliteli olmadığını, müthiş bir derinliğinin bulunmadığını, afili baz geçişlerine sahip olmadığını görürsünüz. Baştan sona rahatsız edici şekilde yapay, plastiğimsi, hiper-modern kokar ama aynı zamanda bütün başların ve pek tabii burunların üzerinize çevrilmesini sağlar. Rush muhtemelen 21. Yüzyılın değil, 22. Yüzyılın yapay zekayla ve robotlarla çevrelenecek olan hayatın kokusudur. Onun içindir ki bu dünyaya, 2018 yılına ve bilgi çağına, hala savaşların gölgesinde yaşayan ve düşünsel anlamda bir adım ilerleyememiş devirlere ait değildir, ısrarla uyumsuzdur.

Gerçekçi ve objektif bakış açısı, vicdanın da yardımıyla bunları düşünmenizi emreder. Diğer taraftan da kadınların neden Rush’ı bu kadar sevip sahiplendiklerini, onu ikinci tenleri gibi kullandıklarını anlarsınız. Onun kadar yapay, rahatsız edici, baş ağrısı yapmaya müsait ve plastiğimsi kokan bir parfümün nasıl olurda böylesine arzu nesnesine dönüştüğünü, bu yazıyı ya da başka yorumları okuyup anlayamazsınız. Rush’ı muhakkak denemelisiniz bir şekilde. Ona ya aşık olacaksınız ya da ondan nefret edeceksiniz büyük ihtimalle çünkü Rush asla orta yolu tercih eden bir kadın değildir. O, uçlarda yaşayan kırmızılı bir delidir. Hafiften rahmetli Aysel Gürel’dir Rush, azıcık Madonna’nın gençlik yıllarıdır belki de. Konken masalarının mezesi değildir Rush, youtuber kızlarımıza fazla gelir, kafayı spor ve vücut geliştirmeyle bozmuş erkeklerin anlayamayacağı bir heykeldir Rush. Giotto’nun değil Cezanne’nın resimleri gibidir Rush. Cohen kardeşlerin değil Tarantino’nun filmlerini anımsatır Rush.

Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Michel Almairac yapmış. EDT formunda olmasına rağmen birçok EDP’den daha iyi performansa sahip. Kalıcılığı yeterli, fark edilirliği başlarda yüksek. Tam bir kış parfümü gibi davranıyor.

Koku Güzelliği:10/5

30 Nisan 2017 Pazar

Versace – Vanitas (2011)

Vanitas… Boş anlamına gelen sanat tarzını mı temsil ediyor, vanity kelimesine gönderme mi yapıyor yoksa vanilla mı demek istiyor bize anlayamadım. Vanitas kelimesinin Kitabı Mukaddes’te bile geçmesini iyiye mi yormalı yoksa altında derin anlamlar mı aramalıyız? En iyisi kendi sitelerindeki Vanitas’ı tanımladıkları “çiçeksi odunsu misk” tarafına odaklanalım.

Versace’nin 2011 çıkışlı kadın parfümü Vanitas, 2017 yılının başlarına kadar pek adından söz ettiremese de, raflarda gördüğüm ve ilgimi çeken bir parfümdü. O süslü raflarda duran bazı parfümler ya şişesiyle ya da ismiyle bir şekilde sizi kendisine çeker. Vanitas’ta beni öyle nedensiz yere kendisine çekti ve şimdi karşımızda bayan Vanitas…

Parfümün açılışı pek ferah sayılamayacak çiçekler ve bir parça turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında misket limonu var. Buruk turunçgillere eşlik eden beyaz çiçekler açılışı domine ediyor. Oldukça kadınsı başlangıcını oldukça beğendim. Orta kısımda beyaz çiçeklerin ağırlığı daha da artıyor. Bu andan itibaren kremsi-sabunsuluk iyice görünür hale geliyor. Kapanışta aynı yapı devam ediyor. Sabunsu beyaz çiçeklere misk ekleniyor. Kimi yorumcular vanilyadan bahsetmiş ama bence baskın değil.

Vanitas, ferah olmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen kremsi çiçek kokusu. Kendi sitelerindeki çiçeksi odunsu misk tanımı gayet yerinde. Çiçekler başlangıç dahil her zaman ön planda. Açıklanan notalarında frezya ve tiare var. Tiare çiçeğinin o tropikal ve kremsi havası yansımış Vanitas’a. Tenimde kuru, sabunsu, yapaylık sınırındaki çiçeksi yönü öne çıktı. Miski de unutmamak lazım.

Harika ilk yarım saati, bir renge benzetmeye çalışsam muhtemelen beyaz derim. Üzerimde bu parfümü koklayan kadınların hepsi çok sevdiklerini beyan ettiler. Bu anlamda kadınların oldukça seveceğini rahatlıkla anlıyorum Vanitas’ı.

Bu tekdüze ve derinlikten yoksun arkadaş,  oldukça feminen ve garip bir şekilde soğuk-serin kokuyor. Burada akla deniz esintisi veren sucul parfümler gelebilir. Tam öyle de değil Vanitas. Sanki aşırı dozda verilmiş kremsi beyaz çiçeksi Calone parfümü. Baş ağrısı yapmaya müsait bu çiçekler, benim için epey kadınsı. Muhtemelen doğru kadında ve doğru tende iyi iş yapacaktır.

Sonuç olarak Vanitas, ilk yarım saati dışında sıradan ve düşük kalite hissiyatı veren bir kardeşimiz. Üzerine sayfalarca yazılar döşenmeye değmeyecek, marketlerde satılan kadın deodorantlarını andıran bir deneme. Benzersiz değil, itici değil, sihirli değil ve şehvetli hiç değil.

Işıl ışıl, canlı, günlük kullanıma uyabilecek, taze ve kibar Vanitas, temizlik hissini seven kadınları tavlayabilir. Yeni yıkanmış çamaşır veya nevresim koktuğunu düşündüğüm Vanitas, her yaş gurubundan kadına hitap edecektir.

Benim kullandığım EDP formuydu. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği ilk yarım saat iyi. Bazı yorumcular onu yaz parfümü olarak görse de bence sıcak günlerde biraz fazla gelebilir. Ilık ilkbahar, onun karakterine en uygun zaman dilimi.

Parfümü, genç burunlardan Dora Baghriche tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5