Clinique
– Aromatics Elixir (1971) Markanın klasikler arasında yerini almış kadın parfümü.
Bir parfüm için ne kadar güzel isim Aromatics
Elixir. Parfümlerin tabiki kokusu çok çok önemli. Güzel bir isim ve güzel bir
şişe genel konseptin tamamlayıcısıdır her zaman. İyi de ne demek Elixir
kelimesi kısaca bakalım o zaman.
Türkçemize “iksir” olarak geçen Elixir, Arapça “el-iksir” kelimesinin
Latinceleşmiş bir şekliymiş ve Grekçe'de tıp ve simya dönüşümü için kullanılan
kuru bir toz olan “xerion” kelimesine
akrabaymış. İksirler yenileyici ve şifa verici olduğu inanılan içkilerdenmiş.
Bu terim ilk önceden simyagerler tarafından (aynı zamanda felsefe taşı olarak
bilinen) basit metalleri altına dönüştüren, hastalıkları tedavi eden ve yaşamı
uzatan maddeyi tanımlamak için kullanılırmış. Simyagerler her ne kadar bu
kelimeyi türetmişlerse de, böyle bir madde konusundaki inanç simyadan önce de
varmış ve sürekli olarak mitoloji ve din tarihinde rastlanıyormuş. İksir biz
parfüm severler için farklı bir anlam taşıyor bugün. Çünkü Clinique’in
Aromatics Elixir parfümüne isim babalığı yapıyor.
Evet biliyorum. Benim hatam. Ve özür
diliyorum. Daha önce Aromatics Elixir’in farkına varamadığım için. Belki de
hakkında yazılanları pek ciddiye almadım. Şöyle bir göz gezdirip geçip gittim.
Ama şu anda pişmanım. Çünkü bu parfüm hiç de yabana atılacak ve hafife alınacak
bir arkadaş değilmiş. “Parfüm Merakı biraz abartıyor” diye düşünenleri yazının
devamı için şöyle alayım o zaman.
Erkek milletinin bir üyesi olmamdan dolayı
kadın parfümlerine doğal olarak pek ilgi göstermiyorum. Aslında bir ön yargım
yok. Hatta elime gelseler her birini seve seve inceler, yazarım. Ama belki de
algıda seçicilik olayı devreye giriyor. Ve kendi cinsiyetime uygun parfümler
beni kendisine çekiyor. Sanıyorum bu da normal olan.
Blogumun değerli okuyucularından ve sıkı
bir parfüm sever olarak, bana Clinique’in Aromatics Elixir parfümünün (daha
başka parfümlerinde) numunesini gönderen Koray, belki de farkında olmadan kafamda
bazı ışıkların yanmasını sağladı. Açıkçası (kusura bakma Koray) Clinique’in bu
ismini duymadığım parfümünün hele ki 1971 yılında piyasaya sürüldüğünü
okuduğumda pek ciddiye almayıp, dolabın bir kenarına koymuştum. Çünkü “koca
koca markaların boy gösterdiği parfüm sektöründe kozmetikçi Clinique’de neymiş”
diyerek denemeyi hep ertelemiştim. Ve Eylül ayının ortalarına geldiğimiz şu
günlerde artık bir çiçeksi ve sonbahara uygun parfüm yazayım diye düşünürken
buldum kendimi. Vee Aromatics Elixir ile tanışma şerefine nail oldum.
Meğer ki bu arkadaş parfüm dünyasının en
ünlü ve kült sayılabilecek kadın parfümlerinden birisiymiş. Başka bir yerde bu
benzetme yapılmış mı bilmiyorum ama şöyle özetleyeyim. Nasıl ki Yves Saint
Laurent – Kouros erkek parfümleri içinde çok tuhaf ve yüksek bir yerde
duruyorsa (kokusunu sevmesem de hakkını vermeliyim), Aromatics Elixir ona
benzer bir yerde anladığım kadarıyla. Bu düşüncemi biraz daha detaylandıracağım
birazdan.
Kendi
sitelerindeki tanıtımı şöyle: “Şaşırtıcı, sıra dışı ve kışkırtıcı aromasıyla
bir parfümden çok daha fazlasını ifade eder. Benzersiz notalarıyla duyulara
dokunur. Bunu gül, yasemin, ylang ylang ve vetiver bitkisinin özleriyle yapar.
Her kadının içindeki dişiliği ortaya çıkarır.”
Fragrantica’da çiçeksi-şipre olarak
sınıflandırılmış. Ve tam isabet derim bu tanıma. Çünkü daha ilk saniyelerinde
hem şipre hem de çiçeklerin etkisi görülüyor. Açılış kuru otlar, belki biraz
lavanta ve hafiften burnumu yalayıp geçen hayvansal deri ile gerçekleşiyor. Üst
notalar burnunuza adeta saldırıyor. Çok keskin, güçlü ve yoğun. Yahu bu kokuyu
bir yerden hatırlıyorum derken hemen aklıma geliyor. Nasıl unuturum ki Salvador
Dali Pour Homme’u. Kimse bahsetmemiş ama bana oldukça benzer geldi kokuları.
Çok eskilerden gelen bir kokusu var. Hatta demode veya nostaljik diyebilirim.
Ama çok farklı, sert ve algıları zorluyor. Sizi adeta kendinize getiriyor
başlangıcı. Sanırım üst notalarını pek beğenmedim. Çok tuhaf…
Bir süre sonra orta notalara geçiliyor.
Aynı başlangıcı gibi zengin ve karmaşık yapısı devam ediyor. İnsan ne
söyleyeceğini şaşırıyor. Neyseki başlangıcındaki o yoğun ve haşin koku biraz
sakinleşiyor. Bu arada daha stabil hale geliyor. Yine kuru baharatlar, otlar,
eski kokan erkeksi çiçekler, biraz hayvansallık (muhtemelen deri) ve daha neler
neler. Yahu ne söyleyeceğimi bilemiyorum bu parfümü anlatırken. Çünkü bir
şeyleri mutlaka eksik söyleyeceğim. Buna eminim. Orta notalar da keskin ve
yoğun. Karmaşık, zengin ve hala eski kokan çiçekler hakim genele. Hala tuhaf…
Son kısımda artık sakinleşiyor kokusu.
Fakat öyle uslu uslu oturup uyuklayan bir kedi gibi değil. Tırnaklarını
çıkarmış her an tırmalamak için bekleyen bir kedi adeta. Alt notalarında silhat
(paçuli) önemli bir rol üstlenmiş. Yine kuru bir kullanımda. Tütsü de hatırı
sayılır derecede hissediliyor. Biraz odunsu notalar, e biraz da misk.
Kapanışında hala alttan alta hayvansallık hissediliyor. Ama asla öne çıkmıyor.
Kesinlikle her şeyiyle tuhaf…
Hani bazı parfümler vardır. İlk
sıkıldığında size şöyle okkalı bir tokat atar. Sonrasında ise ilginç bir hale
gelir alt notalara doğru. Genellikle eskilere ait parfümlerde rastlıyorum bu
duruma. Sert, acımasız, haşin ve ödünsüz. Mesela Givenchy – Gentleman veya Yves
Saint Laurent – Kouros. İşte Aromatics Elixir’de aynen böyle sert bir şekilde
açılışını gerçekleştiriyor. Bu durumu aynı ve daha eski dönemdeki parfümlerin
genel karakteri olarak düşünebiliriz. Onun için çok şaşıracak bir durum yok.
Fakat uzun zamandır böyle eski/güçlü ve saldırgan bir parfüm denemediğim için
açıkçası suratıma (daha doğrusu burnuma) küçük bir yumruk yemiş gibi oldum
desem yeridir ilk denediğimde.
Böyle üst notaları hiç beklemiyordum. Belki
de gayet ilginç ismi ve kadın parfümü olarak sunulması bende daha yumuşak ve
çiçeksi bir şipre beklentisi yaratmıştı. Ama kafamdaki klişeleri daha ilk
saniyelerde yıktı bu parfüm. Şaşkınım ve mutluyum. Çünkü karşımda gerçektende
çok sağlam bir parfüm var. Her anlamda.
Aromatics Elixir anlat anlat bitmez
sanırım. Ansiklopedi gibi parfüm. Çok zengin, karmaşık, garip, seksi, vahşi,
vurucu, ödün vermez, şok edici, mihenk taşı, gaddar ve acımasız. Yok hayır orta
çağdan kalma bir katili anlatmıyorum. Karın deşen Jack’de konumuz değil. İlginç
tarafı bu parfümün kadınlar için tasarlanmış olması!
Aromatics Elixir benim pek sevmediğim
1970-1980’lerin eski kokan, kuru, fazla tatlılık barındırmayan, sert
şiprelerinden birisi. Yani normalde bu parfümü hiç sevmemem lazım. Ama olmuyor.
Tuhaf bir çekiciliği var. Geneline baktığımda neredeyse tam bir erkek parfümü
gibi davranıyor. Bu parfümün kadınlar için nasıl tasarlandığını hala
anlayabilmiş değilim. Çünkü bize sunulan kadın imajı evlenip çocuk doğuran,
sevgi dolu, ailesine bağlı, hanım hanımcık, güzel pasta-börek yapan, uysal,
tatlı dilli vb. Ama bu parfüm anladığım kadarıyla bu tür kadınlar için
tasarlanmamış. Ya da bana öyle geldi.
Bence bu parfümü biraz “erkek gibi
kadınlar” için. Ya da seksi, fettan ve
baştan çıkarmayı seven kadınlara daha uygun gibi. Belki ağına düşürdüğü
erkekleri ustalıkla ve arkasında iz bırakmadan öldürüp, daha sonra hayatına
hiçbir şey olmamış gibi davranmayı başaran kadınlar sevebilir. Belki de küçük
yaşında geçirdiği travmalar sonucunda erkelerden nefret eden ve onlardan
intikam almak isteyen kadınlar. Ya da ilişkilerinde baskın karakteri seven
lezbiyenler. (Bu parfümü severek kullanan kadınlar lütfen “ne yani ben lezbiyen
miyim” demesin. Benzetme yapıyorum sadece) Hatta 30’lu yaşlarının sonlarındaki
üst düzey yönetici bir kadının, holdingin çok önemli bir toplantısına bu
parfümü bolca sıkarak girdiğini düşünüyorum. Odanın içinde yapacağı etkiyi ve
etrafında kelli felli, şeytanlık ve birbirinin kuyusunu kazma konusunda
profesyonelleşmiş iyi eğitimli yöneticilerin ne düşüneceklerini hayal ediyorum
da.. Aromatics Elixir tuhaf bir şekilde cazibeli kokuyor bence. Bu hissi de
içindeki hayvansal aroma veriyor. Buna eminim.
Bir erkek rahatlıkla kullanabilir bu
parfümü. Hele ki kendisini eski tip fujer ya da erkeksi şiprelere adamış
arkadaşların en seveceği kokulardan birisi olacaktır muhtemelen. Çünkü kokusunu
biraz Yves Saint Laurent – Kouros’a benzettim. Hatta Kouros’un kadın versiyonu
gibi desem biraz abartmış olurum belki ama daha iyi anlaşılır sanırım. Özetle
efsaneleşmiş kadın parfümlerinden birisi diyebiliriz rahatlıkla. Aromatics
Elixir’i kimisi kedi idrarına kimisi de çok kompleks bir şahesere benzetebilir.
Böyle uçlarda dolaşan bir hali var.
Kimi yorumcular kokusunu antibiyotiklere
kimisi hastanelere benzetmiş. Çok öyle olmasa da andırmıyor değil hani. Fakat
bence bu arkadaş tam bir otsu-deri-çiçeksi kombinasyonuna sahip. Evet
eskilerden kalma kokuyor. Ama şunu da unutmamalıyız ki bu parfüm tam 41
yaşında! Nice yıllara…
Aromatics Elixir benim için yeni
keşfedilmiş ve uzun zamandır kilitli kalmış gizli bir hazine adeta. Daha önce
neden bu parfüm hiç dikkatimi çekmemiş hayret. Evet çok farklı bir kokusu var
ama önemli bir uyarı yapmam gerek. Parfümün kokusu gerçekten sevmesi zor bir
yapıda. Yani deneyen bir çok kişi büyük ihtimalle burun büküp oradan
uzaklaşacak. Ya da değerini anlayamayacak. Siz bu parfümü mağazada bir kere
deneyerek karar vermeyin. En az 3-4 defa kullanın. Eğer hala sevmediyseniz
zorlamayın. Ama sizi bir içine alırsa da oldukça şaşırtacaktır. Tam da bu
noktada şu soruyu sorabilirim. Bu arkadaş “Ya sev ya nefret et” tarzının bir
temsilcisi mi? Bu soruya yanıtım “Kesinlikle evet” olacak. Aromatics Elixir’i
ya seversiniz ya da onun şimdiye kadar denediğiniz en kötü kokan parfümlerden
birisi olduğunu düşünürsünüz. Karar sizin.
Ünlü parfüm yazarı Chandler Burr bu parfüme
beş üzerinden beş yıldız vererek oldukça beğenmiş ve bakın özetle şu ilginç
anısını anlatmış:
“Normal denememde hiç beğenmedim Aromatics
Elixir’i. Bir gün parkta yürürken 50 yaşlarındaki bir kadından harika bir
parfüm kokusu geldi burnuma. Hemen yanına gidip hangi parfümünü kullandığını
sordum. “Aromatics Elixir” dedi. “Onu ne zaman sıktınız peki” diye sordum.
Kadın “bir saatten biraz fazla” dedi. Ve o gün parfüme hayran kaldım. O
harikaydı. (Chandler Burr)
Bir başka yazar Luca Turin’de parfüme beş
üzerinden beş yıldız vermiş. Odunsu çiçeksi olarak sınıflandırmış. Ve onu bir
başka kitabı olan “100 klasik parfüm”ün listesine almış. Ayrıca şunları
söylemiş:
“Modern birkaç
kokunun ardından, kağıt üzerinde ya da havada uçuşan molekülleriyle Aromatics
Elixir’i koklamak, Cheers’in on iki bölümünden sonra Lauren Bacall’ın ‘The Big
Sleep’teki performansını izlemeye benzer. Bu parfüm etrafını öylesine bir güç
ve özgüvenle dolduruyor ki yaratıcısı Bernard Chant’ın da diğer herkesle aynı
malzemeleri kullandığına inanmak çok zor. Sağlık ve şifa fışkıran bir ışıltıyla
muhteşem bir günbatımını birleştiren bu parfüm, bana göre bir başyapıt. (Luca
Turin)
Anlaşılan iki ünlü üstat gayet beğenmişler
Aromatics Elixir’i.
Bir başka konu ise parfümün gücü. Bana
sürekli fark edilirliği yüksek parfüm soran arkadaşlar aklıma geliyor da şimdi.
Hafifçe gülümsemeden edemiyorum. İşte size öyle güçlü bir parfüm ki, koluma
sadece birkaç damla sürmeme rağmen bir süre boyunca boğazımda yanma hissettim.
Sonlara doğru normale dönse de başlangıcı çok yoğun ve keskin. Onun için
kullanırken mutlaka az sıkın. Yoksa baygınlık geçirip gözünüzü bir hastanede
açabilirsiniz.
Parfümü Aramis (Classic), Aramis – 900,
Aramis – Devin, Estee Lauder – Estee, Gres – Cabochard gibi önemli eserlere
imza atmış Bernard Chant tasarlamış. Zaten bir çok yorumcu kokusunu Aramis –
900’e benzetmiş. Bu arada parfümümüz bir ya da iki defa reformülasyon geçirmiş.
Benim denediğim hangi formülü tabi ki bilemiyorum. Her zamanki gibi en değerli
olanı ilk ve orijinal formülü. Her ne kadar çok zor bulunacak olsa da.
Genel itibariyle sonbahar-kış mevsimine
daha uygun gibi duruyor. Serin ve hüzünlü bir sonbahar gününde harika
olacaktır. Kadın parfümü olarak sunulsa da bence erkeklerde rahatlıkla
kullanabilir. Ofis kullanımı için biraz fazla haşin olacaktır diye düşünüyorum.
Günlük kullanımda geçtiği yerde iz bırakmak isteyenlerin tercih etmesi gerekir.
Yaş olarak 30 hatta 35 yaş ve üzerindeki kişilerin kullanması daha uygun
olacaktır. Yani genç arkadaşlara göre değil. Denemeden almak ciddi bir risk bence.
Artıları:
+ Etkileyici ve çarpıcı orta notaları var.
Harika da alt notaları.
+ Çok zengin bir harmana sahip. Zihniniz
ile alay ediyor sanki.
+ Kalıcılığı ve fark edilirliği bende çok
iyi oldu.
+ Bir çok internet sitesinde hala
bulabilirsiniz.
Eksileri:
- Başlangıcını kendime yakın bulmadım.
- Biraz fazla eski ve tozlu kokuyor. Bu
anlamda herkese hitap etmiyor.
Koku Güzelliği:10/8