Alman moda endüstrisinin en önemli markası diyebileceğimiz Hugo Boss’un, 1920’li yıllarda başlayan hikayesi, 1985 yılında ilk parfümünü piyasaya sürmesiyle başka bir boyut kazandı. Her ne kadar kuruluşundan altmış yıl sonra ilk parfümünü çıkarsa da 2000’li yıllarda popüler parfümlere imza atarak dünya parfümerisinde önemli ticari başarılara imza attılar.
Her popüler parfüm güzel kokar mı tartışmasını başka yazıya bırakalım çünkü bir süredir Hugo Boss’un 1980’li yılların sonlarında tanınan fakat artık pek kimsenin bilmediği klasikle beraberim. 1985 yılı çıkışlı ve Hugo Boss’un ilk kokusu olarak tanıyoruz Boss Number One’ı. Hugo Boss, ilk parfümünü erkekler için piyasaya sürdü ve kısa zamanda klasikler arasındaki yerini aldı Boss Number One. Kimi yorumcular tarafından parfümün ilk çıkış isminin sadece Boss olduğu, ilerleyen yıllarda Boss’a Number One’ın eklendiğini belirtiliyor. Number One’ın eklenmesiyle Hugo Boss’un ilk parfümü olduğu vurgulanmış olabilir.
Boss Number One, kimi platformlarda aromatik fujer olarak sınıflandırılmış ki hiç de yanlış sayılmaz bu tespit. Parfümün açılışı eski-tozlu turunçgil, aromatik otlar, lavanta ve pelin otu (artemisya) ile gerçekleşiyor. Turunçgillerden nostaljik bergamot en önde olanı. Aromatik otlardan da fesleğen veya kekik benzeri bitkiler var muhtemelen. Pelin otu, 1970 ve 1980’li yılların erkek parfümlerinde sıkça kullanılan bir çiçek. Sevmesi zor kokusu olan pelin otuna lavanta destek veriyor. Orta kısımda tozlu turunçgil benzeri yapı devam ederken erkeksi çiçekler ekleniyor kompozisyona. Bu andan itibaren parfümün hitap ettiği maço-alfa erkeği tarzına doğru yol alıyor. Orta kısımda ana karakter değişmeden tütün ve bir parça meşe yosunu ekleniyor. Erkeksi gül de arkalardan hissediliyor. Son kısımda pürüzsüz ve yüksek kaliteli paçuli var ama bildiğimiz paçuliye pek benzemiyor. Daha çok ballı ve köksü olmayan çok başarılı bir paçuli denebilir. Tabii ki bir 1980’ler parfümünün çoğu zaman en güzel kısmı alt notalardır ve Boss Number One’da bu geleneği bozmuyor.
Uzun zaman önce kullandığım Boss Number One’ın küçük şişesini hala saklarım ve kokusu en ufak değişim göstermemiş bu geçen zaman içinde. Müthiş bir kalite ve rafine hissiyat, Boss Number One’da ilk belirtebileceğim özellik. Bu parfüm tekdüze hissiyat verse de harman olarak oldukça zengin ve detaylı. Kokusu hüzünlü/nostaljik/eski/tozlu bergamot kolonyalarını anımsatıyor çoğu zaman. Tabii erkeksi çiçekler ve genel yapıya entelektüel hava katan dumansı olmayan tütün, lavanta ve aromatik otların yadsınamaz rolü, 1980’li yılların en güzel armağanı meşe yosunu ve görüp görülebilecek en hoş paçuliyi içeriğinde barındırıyor.
Boss Number One, eski tarz maskülen parfümlerin tipik örneği. Bu parfümü 2019 yılında insanlara koklatsak, çoğu kişinin beğenmeyeceğine eminim. Tarzı, günümüzün modern parfümleriyle uzaktan yakından alakalı değil. Onun sabunsu ve erkeksi çiçeksi kokusu, doğal olarak üst yaş grubu erkekleri hedefliyor bugün için. Kırk yaş üzeri erkeklerin ve bu tür parfümleri geçmişte kullanan babaların parfümü olacaktır Boss Number One. Onun aromatik fujer tarzı, hafiften Brut’u anımsatıyor, paçuli kullanımıysa Givenchy – Gentleman’a yakın duruyor. Azıcık Aramis, birazcık Azzaro Pour Homme, Xeryus ve Gucci – Nobile, yine Boss Number One’ın yakın arkadaşları olarak düşünülebilir.
Ve benim açımdan köprünün altından çok sular aktı. Boss Number One’ı ilk kullandığım zamanlar henüz yeterli parfüm deneyimi olmayan meraklı ve hevesli bir gençtim. Bugün için yüzlerce parfümü koku hafızama yerleştirmenin ve yaşımın 40’lara çok az kalması sebebiyle, ilk kullandığım zaman ki kadar başarısız bulmadım onu. Tabii koku tarzı olarak yine de bana uzak. Ben daha çok 1980 hatta 1970’li yılların turunçgilli, meşe yosunlu şiprelerine hayranım. Bu tarz eski tip aromatik fujerlere karşı nedense çok merakım yok. Herşeye rağmen üzerimden yayılan kokunun nostaljik ve hüzünlü havasına, yüksek kaliteli sabunsuluğuna, rafineliğine ve erkeksi alfa karakterine saygı duymamam mümkün değil. Bu parfüme hiçbir zaman aşık olmayacağımı ruhumun derinliklerinde hissediyorum fakat yüzlerce birbirinin aynısı, şeker bombası yeni nesil parfümden sonra onun kokusunun bileğimden burnuma yayılması eski anıları tazelememe sebep oldu, aynı uzun yıllardır görmediğiniz eski bir arkadaşı görmüş gibi…
Denemeden alınmaması gereken bu beyefendi EDT formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı gayet iyi. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunun tasarımına Drakkar Noir gibi bir efsane parfüme, aynı zamanda Yves Saint Laurent – L’Homme/La Nuit de L’Homme gibi popüler çöplere imza atan, ilginç parfümör Pierre Wargnye imza atmış.
Koku Güzelliği:10/6.5