29 Haziran 2021 Salı

Bulgari - Omnia Crystalline (2005)

Bulgari’nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü Omnia isimli kadın parfümü büyük hit olamasa da yüksek satış rakamlarına ulaştı ve kadınların sevdiği eserlerden oldu. İlk Omnia’nın ardından tabii ki devam kokuları gelmeye başladı. Omnia’dan iki yıl sonra Omnia Crystalline hayatımıza girdi.

Omnia Crystalline, Bulgari’nin internet sitesinde çiçeksi-odunsu olarak sınıflandırılmış. Üç ilginç nota açıklanmış: Nashi, lotus çiçeği ve balsa ağacı. Kısa tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Kristalin ışıltılı berraklığı ve saflığından ilham alınarak yaratılan Omnia Crystalline, lotus çiçeklerinin şeffaflığını, nashinin meyveli tazeliğini ve balsa ağacının kremsiliğini yansıtan ışıltılı bir Eau de Toilette’dir.”

Omnia Crystalline’in ilk saniyelerinde tatlı meyvemsilik kendisini gösteriyor. Burada leziz meyvemsilikten ziyade soğuk armut ve azıcık da beyaz çiçekleri algılıyoruz. Orta bölüme geçildiğinde beyaz çiçekler artık tamamen yönetimi ele geçiriyor. Serin-soğuk ve fazlaca feminen çığlıklar atmayan beyaz çiçekler neredeyse saydam ve sucul denebilir. Kapanışta benzer çiçeksilik devam ederken ıslak odunsu yapı gözden kaçmıyor.

Omnia Crystalline, geneline bakıldığında sucul-ıslak ve sakin-barışçıl beyaz çiçeklerin ortalama kombinasyonuna benziyor. Deniz-okyanus etkisi yok ve tuzlu koktuğu söylenemez. Yağmur sonrasının nemli toprağın ve beyaz çiçek bahçesinin karışımı, lüks sayılamayacak fakat kötü de hissettirmeyen hoş, basit, şık ama yaratıcı ve kışkırtıcı da olmayan yapıyla karşı karşıyayız.

Omnia Crystalline’i özetleyen kelime basitlik denebilir. Neredeyse minimal kompozisyon, derinlik ve karmaşa vaat etmiyor. Stabil devam eden sabunsu ve neredeyse deodorantımsı ana tema kimi zaman koklamaktan zevk almanız sağlarken, uzun süreli kullanımlarda duş jeli efektine dönüşme riskini de içinde barındırıyor. Kalite anlamında Bulgari standartlarına yakın dursa da üst düzey olmadığını da hatırlatıyor.

Eğer ilkbahar çiçeklerini seviyorsanız ve yaz mevsimi için sakız efekti veren meyveli parfümlerden bıktıysanız, Omnia Crystalline size farklı kapı açabilir. Yine de tekdüze duruluğu ve tazeliği bir süre sonra sıkıcı hale gelir mi emin değilim. Onun sınırlı kapasitesi parfüm canavarlarını tatmin etmeyebilir.

Kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Sonradan Eau de Parfum formu da çıkmış. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kullanıma uyabilecek sade tavrıyla her yerde giyilebilir. Kokusunu sektörün popüler burnu Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Haziran 2021 Perşembe

Kenzo Homme Eau de Parfum (2016)

1991 yılında sadece erkek parfümleri alanında değil, kokular aleminde sıradışı bir klasik eser yaratıldı. Japon modacı Kenzo Takada’nın 1990’lı yılların başında piyasaya sürdüğü Kenzo Pour Homme, ferah ve deniz-okyanus kokan parfümler klasmanında büyük başarı sağladı. Kendisine ait önemli kullanıcı kitlesi oluşturan Kenzo Pour Homme’nin etkileri, ferah parfümler gemisinin rotasını bambaşka yöne çekti.

1990’lı yıllara kadar görülmemiş ve şaşırtıcı kokusuyla Kenzo Pour Homme’nin devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında beklenen oldu ve Eau de Toilette formundaki Kenzo Pour Homme’nin Eau de parfum versiyonu raflara çıktı. Parfüm severleri heyecanlandıran bu hareket Kenzo’nun internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Okyanus. Güçlü, büyüleyici, sürükleyici. Okyanus, Kenzo’nun bu özgürlük kokusuyla kutladığı sonsuzluğa yolculuktur. Tazeliği ve karşı konulamaz şehveti birleştiren, kaynaştıran odunsu bir deniz. Özgür adamın kokusu. Deniz yolculuğunun kokusu. Nane ve kakulenin canlı, canlandırıcı notaları, nefis odunsu akorlara yol açan patlayıcı deniz kalbini ortaya çıkarır. Müthiş derecede bağımlılık yapar.”

Kenzo Homme Eau de Parfum’un ilk saniyeleri ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Nanenin eşlik ettiği modern turunçgiller yaz havasını çağrıştırıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgillere deniz teması ekleniyor. Tuzlu deniz suyunu andıran orta bölümdeki yapıya eklenen nanemsi (muhtemelen calone) turunçgiller kalite anlamında harikalar yaratmıyor. Sonlarda tuzlu deniz kokusu devam ederken vetiver ve sedir ağacıyla kapanış yapılıyor.

Kenzo Homme Eau de Parfum, anlaşılacağı üzere, yeni nesil modern sucul-deniz kokan parfümlerin tipik örneği denebilir. Onun yapısı turunçgil ve nanemsi tuzlu deniz havasından oluşuyor. Kokusal bağlamda gayet tanıdık kokuyor ve abisi Kenzo Pour Homme’ye hiç benzemiyor. Bu anlamda tamamen farklı parfüm diyebiliriz.

Kenzo Homme Eau de Parfum, kalite anlamında vasatı aşamıyor. Çoğu kullanıcının Paco Rabanne – Invictus’a benzettiğini görüyoruz. Bence Bulgari Aqua Pour Homme’ye de benziyor. Kenzo Homme Eau de Parfum, denizden çıktıktan sonra plaj havlunuza sarılıp, üzerinizi kuruladıktan sonra, havlunuzdan gelen kokuyu andırıyor. Sıradışı ve yaratıcı davranmayan Kenzo Homme Eau de Parfum, herkesin sevebileceği sıradanlıkta, parfümlere derinden bağlı koku bağımlıları için ise pek anlam ifade etmeyebilir.

İsmindeki Eau de Parfum’e aldanmayın çünkü performansı iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ortalamanın altında. İlkbahar-yaz dönemine yakın duruyor. Kokusunu Nathalie Gracia-Cetto ve Olivier Pescheux birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

19 Haziran 2021 Cumartesi

Maison Martin Margiela – Fireplace (2015)

Fransa merkezli tasarım markası Maison Martin Margiela’nın çıkardığı parfümler giderek büyüyen seven kitlesine sahip oluyor. Özellikle Replica serisinin parfümleri çoktandır koku bağımlılarının deneme listelerinde bulunuyor. Jazz Club ve Lipstick On ile birlikte en popüler parfümlerinin Fireplace olduğunu söyleyebiliriz.

Maison Martin Margiela’nın internet sitesinde Fireplace’in tanıtımında kışa, dumansılığa, şöminede yanan ateşe ve kestaneye vurgu yapılmış. Kokusunun konforlu odunsu yapıya sahip olduğu belirtilmiş. Fireplace’in ilk saniyeleri dumansı odunsular ve bir parça kuru baharatlarla gerçekleşiyor. Keskin ve yüksek kaliteli bu sıcak yapıya orta kısımda tatlı metalik amber benzeri tema ekleniyor. Odunsu dumansılık orta bölümde hafiften azalsa da devam ediyor. Sonlarda çokça şekerli olmayan leziz vanilya kapanışa damgasını vuruyor.

Fireplace’in açıklanan notalarında ardıç yağı ve kestane ilgi çekici görünüyor. Parfümü iki bölüme ayırıp incelemek doğru olabilir. İlk kısım dumansı kuru odunlar ve tatlı baharatlar, ikinci kısımsa odunsu vanilyalı olarak düşünülebilir. İsmi Fireplace olan parfümün kokusunun, şöminede yanmış odunlara benzemesi pek şaşırtıcı olmasa gerek. Bu anlamda isim-konsept-koku bütünlüğü yakalanmış. Fireplace’teki dumansılık, Encre Noire’deki mürekkebimsi tütsülüğü çağrıştırmıyor. Fireplace daha çok gece kamp yapılan ormanda yakılan ateşin üzerinde kızartılan marşmelovu çağrıştırıyor. Zaten Maison Martin Margiela’nın internet sitesinde de buna benzer açıklamalar bulunuyor.

 

Tatlı ve modern vanilya, dumansı odunsularla birlikte verildiği için sıradan ve bıktırıcı değil. Parfümün tanıtımında ateşte kızaran kestane vurgusu var ki kestane ağacının o garip kokusunun izlerini algılayabiliyorsunuz. Fireplace’in tanıtımındaki bir kış sabahında çıtırdayarak yanan şömine temasının benzerinin kokuda yer aldığını hissettiriyor. Bu durum onu birçok yeni nesil birbirinin aynısı parfümden ayırıyor ve tematik yönünü öne çıkarıyor. Her gün karşılaşacağınız bir parfüm değil.

Yaratıcı, ilginç, herkese ve her ortama uymayabilecek eseri çağrıştırıyor. Parfümlere derinden bağlı gurmelerin dikkatini çekecek hoş ve benzerine pek rastlanmayacak yapısıyla denemeye değer.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı güçlü değil. Sıcak yapısı sebebiyle sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Uniseks olarak pazarlansa da bu tür odunsu kokuları erkeklere daha çok yakıştırıyorum. Kokusunu Marie Salamagne tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

14 Haziran 2021 Pazartesi

Gucci Pour Homme II (2007)

Temeli 1976 yılında atılan Gucci Pour Homme isimli erkek parfümleri, kokular aleminin müdavimleri için her zaman ilgi çekmiştir. İlk Gucci Pour Homme’yi 1976 yılında Guy Robert tasarlamıştı. İlerleyen yıllarda üretimi bitirilen ilk Gucci Pour Homme’den sonra 2003 yılı çıkışlı yeni versiyon raflara çıkmıştı. Bu harika parfümü kullanma şansına nail olmuş kişilerdenim. Üzücü şekilde 2003 yılı çıkışlı yeni Gucci Pour Homme’nin de üretimi bitirildi. Parfümseverlerin büyük tepkisini alan bu karardan sonra 2007 yılında piyasaya sürülen Gucci Pour Homme II’ye gözler çevrildi. Artık bulunması neredeyse imkansız hale gelen 2003 yılı çıkışlı Gucci Pour Homme’nin devamı olarak görülse de kokusal anlamda Gucci Pour Homme II ile pek benzerlik taşımıyorlar.

Gucci Pour Homme II’nin tanıtımında, selefinin (Gucci Pour Homme) aynı muhteşem, zarif ve erkeksi özelliklerini koruduğundan bahsedilmiş. Farklı olarak Gucci Pour Homme II’nin daha parlak ve daha hafif koktuğu vurgulanmış. Parfümün açılışında yeşil meyveli menekşe ve baharatlar karşımıza çıkıyor. Ferah olmayan ilginç ve neredeyse sucul tema, orta kısımda yumuşak başlı baharatlara eviriliyor. Orta bölümde dumansı yeşil baharatlara tütün ekleniyor. Yine orta bölümde parfümün en ilginç notası çay da kendisini gösteriyor. Sonlarda hoş odunsu notalarla kapanış yapılıyor.

Gucci Pour Homme II, daha önce benzerine rastlamadığım enteresan koku profiline sahip. Yeşil meyvemsi ozonik-sucul tütün-baharat tarafına yakın duruyor. Buradaki meyvemsilik, menekşe sıcaklığına sahip. Gucci’ye göre Pour Homme II’de kırmızı biber, tarçın, çay ve zeytin ağacına vurgu yapılmış. Kimi kullanıcılar çayın büyük yer kapladığını iddia ediyor ama bana göre Pour Homme II tütüne farklı yorum getiriyor.

Canlı, dinamik ve hafiften dumansı tütüne eşlik eden yeşil menekşe ve yumuşak başlı baharatlar merkezde yer alıyor. Buradaki baharatlar çok keskin değil neyse ki. Parfümün geneli için yumuşak/uysal en doğru tanım olabilir. Hatta parfümün performansı bile yumuşak denebilir. Hiç bir zaman ağır ya da saldırgan değil. Etrafa az yayılan hoş bir eser.

Düşünüyorum ama hala bir benzeri aklıma gelmiyor. Bu farklı kompozisyon, şık ve kaliteli kokuyor. Hem günlük kullanıma hem de takım elbiseye uyabilecek steril kalitedeki Pour Homme II belki favorim olmayacak. Ona aşık da olmayacağım fakat koklamaktan hoşlandığım ilginç bir deneyim olarak zihnimdeki yerini alacak.

Kötü haber şu ki Gucci Pour Homme II’nin de akibeti, diğer Gucci Pour Homme’ler gibi oldu. Pour Homme II’nin üretiminin bitirildiği haberleri geliyor ki muhtemelen doğru. Anlaşılan o ki Pour Homme II de bir süre sonra ulaşılması imkansız parfümler arasına girecek.

Eau de Toilette formundaki Pour Homme II’nin kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı zayıf. Ilık-serin ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak sizi daha mutlu edebilir. Kokusunu Karine Dubreuil tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

9 Haziran 2021 Çarşamba

Guerlain – Bois Mysterieux (2019)

Guerlain’in yeni parfüm serisinden  Les Absolus d’Orient’in ilgi çeken eserlerinden Bois Mysterieux’u bir süredir merak ediyordum. Hakkında yazılan olumlu yorumlara binaen, Bois Mysterieux’la tanışmak şansına nail oldum. Guerlain’in yeni nesil özel seri parfümlerinden Bois Mysterieux, markanın internet sitesinde deri teması üzerine oturtulmuş. Derin bir deri ve görkemli odunsular kapsamına alınmış. Ayrıca cüretkar ve egzotizm kavramının modern versiyonu olduğu belirtilmiş.

Deserts d’Orient koleksiyonu için özel olarak Thierry Wasser tarafından yaratılan safran notası Bois Mysterieux’ta kullanılmış. Parfümün, tüm doğu hazineleri gibi zarif, çok yönlü, baharatlı ve deri temasına sahip olduğu söylenmiş. Bu çiçeklerin ömrü 48 saat gibi çok kısa olduğu için son derece değerli hammadde olduğundan bahsedilmiş. Hem kadınlar hem de erkekler için uygunluğuna vurgu yapılmış.

Bois Mysterieux’un açılışı bazı Montale parfümlerindeki öd ağacı kullanımını hatırlatıyor. Garip ve tanımlanması zor kimyon benzeri tuzlu baharatımsı başlangıcını şöyle tanımlayabilirim: Uzun saatler boyuncu koşup terlemiş bir atın üzerine çamaşır suyu döktüğünüzü hayal edin. Bois Mysterieux’un ilk dakikaları hemen hemen böyle denebilir. Kimi kullanıcıların ilk dakikaları klora benzetmesini anlıyorum. Hatta başlangıç fazı abartılarak tuz ruhuna veya lavaboları açmak için kullandığımız tozlara da benzetilebilir. İlk yarım saatin sonunda bu garip koku geri çekilirken hafiften hayvansı kuru deri ortaya çıkıyor. Yüksek kaliteli ve tek düze deri sonlarda da devam ediyor.

Bois Mysterieux, Guerlain’in internet sitesinde deri merkezine alınmış ki kesinlikle doğru. Deri, atlas sedir ağacı, paçuli ve mür notaları açıklanmış. Parfümün genelinde zengin ve detaylı harman yok fakat derin, koyu ve karanlık yapı mevcut. Parfümü iki kısma ayırabiliriz. İlk yarım saatlik sevmesi ve kabul etmesi zor o garip kokuya tahammül ederseniz, sonrasında güzel deriyle karşılaşacaksınız. İkinci kısımdaki tatlı olmayan deri, hafiften hayvansı davranıyor fakat rahatsız etmiyor. Bu anlamda yeni nesil bol şekerli deri parfümleriyle pek uyuşmuyor. Onun deri teması gayet şık, tematik, lüks ama gençlere veya tecrübesiz burunlara uyar mı emin değilim.

Eau de Parfum formundaki Bois Mysterieux’un kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Guerlain’e göre hem kadınlar hem de erkekler için uygunmuş fakat erkek kullanımına yakın duruyor. Sonbahar-kış günlerinde kullanmak daha iyi fikir. Kokusunu Thierry Wasser tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

4 Haziran 2021 Cuma

Caron – Yatagan (1978)

Aromatik buruk otlar, erkeksi çiçekler, babaannemin eski evinin koridorundaki anlatması zor nostaljik kolonya kokusu, yeşil galbanum yağı, çam ağaçlarıyla dolu orman, meşe yosunu ve olağanüstü paçuli… Son günlerde kullandığım Yatağan’ın zihnimde uyandırdığı imgeler demetinin sadece bir kısmı bunlar diyebilirim.

Yıllar önce kullandığım Caron’un ünlü erkeksi klasiği Yatağan hakkında aklımda kalan izlenimler pek iyi değildi. Bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum ve uzun zaman sonra Yatagan’ı tekrar kullanmak istedim. İlginç parfümevi Caron’un tarihi klasiklerinden Yatagan, Osmanlı zamanındaki Türk kılıcından ilham almış. Caron’un internet sitesinde Yatagan’ın güçlü ve cüretkar kombinasyona sahip olduğu, kendinden emin, kışkırtıcı tavır sergilediği belirtilmiş.

Yatagan’ın ilk saniyelerinde aromatik acımsı kuru Akdeniz otları ve yeşil galbanum karşımıza çıkıyor. Biberiye, azıcık fesleğen, şifalı bitkiler, yeşil terebentin yağı, çam ağacı ve selviyle gerçekleşen ilk saniyeler eski hissiyata sahip fakat harika güzellikte ve müthiş kalitede diyebilirim. İlerleyen dakikalarda aromatik otlar geride kalırken, yeşil çamsı tema, meşe yosunu ve köksü olmayan paçuli partiye katılıyor. Sonlarda paçuliye tütsü ve misk ekleniyor.

Yatagan’ı daha önceki kullanım döneminde hiç sevememiştim ve çokça eleştirmiştim. Şimdi anlıyorum ki büyük hata yapmışım. Yatagan 1970’li yılların sonlarında raflara çıktı ve o dönemin erkek koku trendlerine yakın duruyordu. Ralph Lauren’in harika erkek parfümü Polo Green’i andıran Yatagan, çok daha kompleks, derin ve şaşırtıcı bir maskülen. Oldukça fazla yapı bir arada kullanılmış Yatagan’da. Aromatik bitkiler, erkeksi çiçekler, odunsuluk ve gerilerden belli belirsiz gelen hayvansı temalar ustaca birbirine eklenmiş. Kullanılan notaların hepsi kaliteli ve gayet netler. Kokusal anlamda iddialı ve sağlam duruyor. Erkeksi, çoğu kişinin modası geçmiş bulacağı Yatagan’ın herkese hitap etmeyeceği bir gerçek.

Bazı kullanıcılar, Yatagan’da bol miktarda hayvansılıktan bahsediyor. Muhtemelen ilk açıklanan notalarında castoreum bulunuyor. İlk formülasyonlarda hayvansılığın daha baskın olduğuna eminim. Kullandığım büyük ihtimalle yeni şişelerden birisi ve rahatsız edici derecede hayvansı notalara rastlamadım ki pek sevemiyorum abartılı hayvansılığı.

Uzun yıllar sonra Yatagan’ın erkek parfüm evrenindeki eşsiz yerini anlıyorum ve ondan özür diliyorum. Biliyorum ki özür dilemek bir erdemdir ve Yatagan gerçekten de harika fakat şunu düşünmeyin ki o günümüzün bol tatlı, şeker bombası vanilyalı, baharatlı parfümlere çok uzak duruyor. O, tamamen 1970 hatta 1960’lara ait bir zaman makinesi. Yatagan, şahane bir Rock müzik balladıyken, yeni nesil modern şekerli erkek parfümleri synthesizer ile yapılan elektronik müziğe benzetebiliriz.

Benzetme demişken, kimi kullanıcılar Yatagan’ı ikonik Kouros’a benzetmiş ki pek katılamayacağım. Fazlaca hayvansı Kouros, asla Yatagan kadar zengin harmana sahip değil. Yatagan’ı en çok Ralph Lauren – Polo Green ve Tom Ford – Italian Cypress’in karışımına benzetebiliriz sanırım.

Yatagan’ın en ilginç durumu, onu kullanan bazı kişilerin kereviz kokusuna benzetmesi. Yemeğini pek sevmediğim kereviz keşke böyle koksa. Bence hiç kerevize benzemiyor. Kereviz nasıl paçuli veya meşe yosunu gibi kokabilir ki?

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi fakat etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Keşke saatlerce güçlü şekilde onun koku bulutunu üzerimde taşıyabilseydim. Sonbahar-kış dönemi kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Vincent Marcello tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8.5