Bois 1920 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bois 1920 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2020 Pazartesi

Bois 1920 – Vento nel Vento (2013)

İtalyan niş parfümevi Bois 1920’nin 2013 yılında dört parfümden oluşan Limited Art koleksiyonu piyasaya sürüldü. Vento nel Vento, Limited Art serisinin en bilinen parfümü gibi görünüyor. Koku piramidinde pembe biber, elemi, tütsü, şakayık, öd ağacı, labdanum, benzoin gibi yoğun ve keskin notalar öne çıkıyor.

Bois 1920’nin internet sitesinde Vento nel Vento’nun başlangıcı unutulmaz ve etkileyici, rafine orta notaların coşkun olduğu, kapanışın karanlık ve büyük mühürü andırdığı belirtilmiş. Vento nel Vento’nun açılışı koyu ve ağır reçinemsilikle gerçekleşiyor. Bu tür parfümleri ayakkabı boyasına benzettiğim doğrudur ve karanlık üst notaları burnu fazlasıyla zorluyor. Orta kısımda genel yapı değişmiyor. Koyu tütsü ve neredeyse pudralı amberin eklendiği orta notalar hala ağır ve zorlayıcı davranıyor. Kapanışta değişim yok. Açıklanan alt notalarında öd ağacı var ama bence öd teması büyük yer kaplamıyor.

Vento nel Vento korkutucu veya irkilten garip reçineli, tütsülü parfümlerden birisi denebilir. Niş markalarda bu tür karanlık amberi çağrıştıran karanlık tütsü ve labdanum merkezli kokusal denemeler sık sık yapılıyor. Çoğu niş markanın bu tür deri montlara veya ayakkabı boyasına benzeyen uç örneklerine yer verdiğini biliyoruz. Serge Lutens’in Ambre Sultan’ı, Histoires de Parfums’un Ambre 114’ü, Annick Goutal’ın Ambre Fetiche’si, Tom Ford’un Sahara Noir’i, Tauer’in Incense Extreme’i, Comme des Garçons’un Avignon’u gibi güçlü eserler, Vento nel Vento’nun doğal rakipleri gibi duruyor.

Vento nel Vento, güçlü, dolgun, kullanması ve sevmesi zor bir parfüm. Onu kullanıp, etraftan övgüler almayı unutun. Böylesine reçinemsi ve ağır koku formu, tematik ve sıra dışı örnekler olarak düşünülmeli. Bu tür bir çok niş parfüm denemiş birisine bile genel tarzı yorucu ve bıktırıcı gelebilir. Konforlu olmayan yapısıyla herkese ve her ortama uymayabileceğini öngörmek falcılık olmayacaktır. Mod ve doğru ortam kokusu adeta Vento nel Vento.

Açıklanan notalarında en ilgimi çeken öğeler şakayık ve meyan kökü oldu. Genellikle feminen kadın parfümlerinde karşımıza çıkan şakayık notasının Vento nel Vento’da kırıntısına bile rastlayamadım. Vento nel Vento asla kadınsı çiçek parfümü değil, erkek kullanımına yakın reçine-amber kombinasyonu diyebilirim. Meyan kökü aromasıyla da parfümlerde pek aram yok. Neyse ki meyan kökü de baskın değil.

Sonuç olarak fikrimi değiştiriyorum ve Vento nel Vento’nun safkan tütsü parfümü olmadığını düşünüyorum. Eğer Encre Noire tarzına yakın giyilebilir tütsü arıyorsanız yanlış yerdesiniz. Labdanum, egzotik amber, paçuli ve reçinelerin hunharca diğer öğeleri baskı altına aldığı zalim, ödünsüz, uzlaşmaz ve asosyal koku formuna sahip. Gotik, Dante’nin İlahi Komedya’da tasvir ettiği cehennemini anımsatan, acımasız, sert, ketum bir parfüm. Onun kokusal paradigması, garip kokan tütsüleri, cadıları, engizisyon mahkemelerini, Ebu Leheb’i, İsa peygamberi çarmıha geren pagan Romalı askerleri, orta çağın düşünsel karanlığını çağrıştırıyor.

Vento nel Vento, EDP formunda. Kalıcılığı tabii ki çok iyi. Etrafa yayılımı ortalamanın biraz üstünde. Performans anlamında sizi yarı yolda bırakmayacaktır. Tam bir kış parfümü. Serin sonbahar günlerinde bile bunaltıcı olabilir. Almadan önce denemeniz gerektiğini önemle belirteyim. Kimi kaynaklarda kokusunu markanın sahibi Enzo Galardi’nin tasarladığı yazılmış.

Koku Güzelliği:10/6

20 Temmuz 2018 Cuma

Bois 1920 – Vento di Fiori (2008)

“Vento di Fiori, kendine güvenen ve sofistike klasik bir şipredir. Zamansız gecelerin şıklığı ve parlak gündüzün canlılığıyla harmanlanmış kişisel ve az bulunan bir parfümdür.”

İtalya merkezli niş parfümevi Bois 1920’nin fazlaca popüler olamamış kokusu Vento di Fiori’nin 2008 yılında piyasaya sürüldüğünü söyleyebiliriz. Yukarıdaki kısa tanıtım tahmin edeceğiniz üzere Vento di Fiori için hazırlanmış. Ayrıca onun Akdeniz turunçgillerinin parlak karakterinin yansıması olduğu vurgulanmış. Sadece turunçgil değil, keskin yeşil galbanumdan da bahsedilmiş. Ayrıca karanlık paçuliye yer verilmiş ki bu parfümü merak etmeme sebep oluyor resmi tanıtımındaki paçuli.

Vento di Fiori’nin açılışı buruk limon ve aromatik acımsı otlarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında tarhun otu var ki limona eşlik eden muhtemelen bu arkadaş. Canlı, parlak ve kaliteli üst notaları Terre d’Hermes’e şaşırtıcı derecede benziyor. Orta kısımda turunçgilli, otsu yapıya aromatik baharatlar eşlik ediyor. Pembe biber ve kakule olduğunu düşündüğüm baharatlar keskin ve rahatsız edici değil. Orta bölüm hala Terre d’Hermes’e fazlasıyla benziyor. Son bölümde turunçgiller etkisini bir parça kaybediyor. Son kısımda steril deri ve daha çok tütsü algılıyorum fakat kapanışı o kadar zayıf ki dikkatli koklamadıktan sonra deri ve tütsüyü ayırt etmek zor.

Vento di Fiori, aromatik turunçgilli bir esere benziyor. Buradaki turunçgiller yaz parfümlerindeki gibi süper ferah değiller daha çok olgun ve buruklar. Eski tarz şipreleri andıran başlangıçtaki turunçgiller bir parça ekşimsi. Gerçi bu fazlasıyla sıcak günlerde beni rahatsız etmedi. Ortalardaki baharatlarsa ana oyuncu olmuyorlar hiçbir zaman. Kapanışıysa parfümün geneli gibi gayet kaliteli fakat zayıf.

Vento di Fiori, günlük kullanıma uyabilecek, belli bir yaşı hedefleyen, hafiften olgun ve azıcık aristokratik deneme gibi görünüyor. Parfümün üst-orta kısmı hemen hemen aynıyken kapanışta bir parça değişiyor fakat genel yapıdaki turunçgiller her daim etkili. Yüksek kaliteli ama uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor.

Parfümün belki de en önemli özelliği Terre d’Hermes’e çok benzemesi. 2006 çıkışlı Terre d’Hermes’ten iki yıl sonra piyasaya sürüldüğünü düşünürsek, Vento di Fiori rakibini kopyalamış gibi görünüyor. EDT formundaki yeni Terre d’Hermes’e benzeyen üst ve orta notalarından sonra neyse ki kapanış bölümünde ondan ayrılıyor. Biliyoruz ki birçok marka popüler olan ve piyasadaki farklı yere sahip eserlere fazlasıyla benzeyen parfümler piyasaya sürer fakat bir niş markanın neden böyle bir yola girdiğini bilemiyorum.

Elinizde Terre d’Hermes varsa Vento di Fiori’yi almak çok anlamlı görünmüyor. Eğer Terre d’Hermes’in niş versiyonuna sahip olayım diye düşünüyorsanız (bir insan neden böyle bir şey düşünsün ki) Vento di Fiori iyi seçeneklerden birisi fakat Terre d’Hermes kopyalarından Montale’nin Red Vetiver’ini her zaman için tercih ederim.

EDT formundaki Vento di Fiori’nin performansı harika değil. Kalıcılığı normal seviyelerde olsa da etrafa yayılımı ilk dakikalar dışında zayıf. Kimi kaynaklarda kadın parfümü olarak görünse de bence erkek kullanımına daha yakın. Soğuk sonbahar-kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

1 Mayıs 2018 Salı

Bois 1920 – Extreme 1920 (2005)

“Geçici heveslerin, modaların ve taklitlerin ötesinde. Özgür ruhlu bir erkeğin etrafa yaydığı cazibenin görüntüsünü hatırlatan yaratıcı bir parfüm. Extreme 1920, şu üç notanın benzersiz dengesini içerir: Calabria bergamotunun ferah yeşilliği, yasemin ve sardunyanın yoğun buketi, Burbon vanilyanın ve Brezilya tonka fasulyesinin tensel tatlılığı.”

Yukarıdaki satırlar İtalya merkezli niş parfümevi Bois 1920’nin 2005 yılı çıkışlı parfümü Extreme 1920’nin tanıtım yazısı. Markanın sahibi Enzo Galardi’nin bir söyleşisinde en çok ilgi gören parfümlerinin Classic 1920 olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Hatta müşterilerinin büyük çoğunluğunun 1920 Classic’i ilk koklamadan hemen sonra satın aldıklarını söylediği de aklımda. Markanın en çok satan parfümü Classic 1920’nin Extreme versiyonu da çıkmıştı uzun zaman önce. Epeydir dolabımda duran ve artık deneme zamanımın geldiğini hissettiğim Extreme 1920 şimdi bizlerle.

Parfümün açılışı eskileri çağrıştıran tozlu bergamot ve aromatik otlarla gerçekleşiyor. Başlangıçta adaçayı ve bergamotun olduğunu söyleyebilirim. Nostaljik erkek parfümlerini andıran üst notaları kaliteli ama bana göre değil. Orta kısımda parfümün retro erkek koku tarzı devam ediyor. Orta bölümde bergamot iyice geriye çekilirken lavanta ve bir parça paçuli devreye giriyor. 1980’li yılların aromatik fujerlerini andıran orta bölümdeki buruk lavanta gayet erkeksi ve neredeyse karanlık. Yine kaliteli orta notalar ama yine bana uzak kokusu. Son bölümde erkeksi hissiyat hala var. Fazlaca şekerli olmayan vanilya ve tonka fasulyesi kapanışa imzalarını atıyor. Sanırım en çok alt notalarını beğendim.

Extreme 1920, tam bir erkek parfümü. Zaten bu durumu kendi sitelerinde açıkça dile getiriyorlar. Kokusuysa eski tarz, yabancıların “berber dükkanı” dedikleri erkeksi aromatik fujerlere oldukça benziyor. Erkekler iyi bilir ki berber dükkanına girdiğinizde sizi tarif etmesi imkansız bir koku karşılar ve işin ilginci hemen hemen bütün berber dükkanları böyle kokar. Biraz kolonya, biraz traş köpüğü hatta az önce çalışmış fön makinesinin karışımı o garip kokudur berber dükkanı teriminin karşılığı.

Parfümün genelinde lavanta, paçuli ve tonka fasulyesi öne çıkıyor. Buruk ve nostaljik lavanta, onu hem erkeksi tarafa çekiyor hem de Extreme 1920’nin sıradan ve modern piyasa parfümü olmadığı mesajını güçlü şekilde veriyor. Evet, o yeni nesil bol şekerli baharatlı, derili erkek parfümlerine yakın durmuyor. 2005 yılında piyasaya sürülmesine rağmen, bilinçli olarak eskilere gönderme yapıyor her bir notasıyla. Bu da onun amacını ortaya koyuyor.

Sonuç olarak 1980’li yılları hatırlatan fujer yapısıyla, yaşı otuzların üzerindeki erkekleri, nostalji seven koku fanatiklerini ve yüksek kaliteli, erkeksi, hafiften baba parfümü arayan koleksiyonerleri hedeflediğini düşünüyorum. Koku olarak biraz Azzaro Pour Homme, Givenchy – Gentleman ve Zino Davidoff’u çağrıştırdığını söyleyebilirim.

Yapaylığın veya rahatsız edici uyumsuzluğun rastlanmadığı Extreme 1920, bir niş parfümden beklenecek kadar kaliteli. Kokusu bu tarzı sevenler için harika bir deneyim olacaktır. Ama benim bu tarz kokulara pek ilgimin olmadığını düşünecek olursam, kendim için kullanılabilir bulmadığımı ifade etmek isterim. Ben daha aromatik turunçgilli şiprelerin erkeğiyim sanırım. Bu tür aromatik fujerleri bir türlü sevemiyorum. Yine de bu tarz parfümleri seviyorsanız muhakkak deneme listenize almanızı öneririm.

Extreme 1920 EDT formunda. Kalıcılığı eh işte, fark edilirliği yüksek değil. Sonbahar-kış kullanımına yakın gibi duruyor. Günlük kullanıma hatta resmi kıyafetlere de rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Etraftan pek övgüler alacağınızı sanmasam da parfümü kendisi için kullanan alfa erkekleri onu sevecektir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

6 Ocak 2018 Cumartesi

Bois 1920 – Oro 1920 (2013)

Bois 1920 markasını yeniden canlandıran Enzo Galardi’nin sahibi olduğu Bois 1920, İtalyanların başarılı niş parfümevlerinden birisi. Sadece İtalya’da değil, son yıllarda Amerika’da da ilgi gören Bois 1920, koku ailesini genişletiyor. Markanın popüler sayılabilecek dört parfümünü denemiş fena bulmamıştım. Uzun zamandır dolabımda masum masum duran Oro 1920’ye şans vermek istedim bu aralar.

Bois 1920’nin sitesinde açıklanan nota kısmında farklı terimler gözüme çarptı. Raspberry neo nat je, Orris abs pure je, May rose absolute, Opoponax, Osmanthus, Beeswax, Firbalsam gibi oldukça değişik notalar içerdiğini gördüm Oro 1920’nin. Tabii bu durum merakımı daha da arttırdı. Bakalım nasıl bir arkadaşla karşı karşıyayız.

Oro 1920’nin açılışı yüksek kaliteli meyvemsilikle gerçekleşiyor. Kendi sitelerinde verilen ahududu notasını rahatlıkla algılayabiliyorsunuz. Genellikle severim parfümlerde ahududuyu. Buradaki kullanımı gayet yumuşak, sakin ve müthiş. Açılışını sevdim. Orta bölümde ahududuya biraz iris çiçeği ekleniyor. Bu andan itibaren kremsi hale gelen kokusuna şekerli olmayan harika deri destek veriyor. Deri orta bölümde yavaş yavaş kokuya nüfuz ediyor ve etkisini sonlara kadar taşıyor. Kapanışta deri tek hakim diyebilirim. Meyvemsilik kalmazken iris çiçeğinden geldiğini tahmin ettiğim kremsilik ve hafiften pudramsılık tenden ayrılana kadar kendisini hissettiriyor.

Oro 1920 açık ara deri parfümü. Başlangıçtaki meyvemsilik ve geri plandaki kadınsı olmayan çiçekler deriyi yüceltmek için kompozisyona eklenmiş sanki. Deri, yeni nesil parfümlerdeki gibi şekerli ve yapay değil. Deri oldukça dengeli verilmiş ayrıca çok kuru değil. Kadınsı yönü az ama kremsi ve hafiften çiçeksi. Sert şekilde erkeksi değil ama hafiften deri kemer ya da deri mont gibi de kokuyor. Çok hoş, kibar, şık, lüks bir parfüm Oro 1920.

Ahududu ve deri size hangi ünlü parfümü çağrıştırıyor sorusunun cevabı çoğumuz için basit: Tuscan Leather. Tom Ford’un özel serisinin yıldızlarından Tuscan Leather, erkeksi, meyvemsi deri kokusuyla parfümler dünyasında epey yer edindi kendisine. Hatta onu taklit eden birçok marka benzer parfümler piyasa sürdüler. Oro 1920’de bu kervana katılmış gibi görünüyor. Evet, oldukça fazla benziyor Tuscan Leather’a fakat iyi haber şu ki Oro 1920 çok daha iyi bir parfüm. Belki de boynuz kulağı geçer durumu var burada. Oro 1920, oldukça kaliteli ve kullanımı Tuscan Leather’a göre daha kolay. Defalarca denediğim Tuscan Leather benim için fazla kuru, sert ve acımsı deriye sahipti. Oro 1920 ise çok daha kremsi, çiçeksi ve daha meyvemsi yani tam istediğim gibi. Müthiş bir deri parfümü keşfetmiş durumdayım kendi adıma.

Benim gibi deri kokusu seven birisi için harika haber Oro 1920. Sevmesi ve kullanması kolay Oro 1920, olabilecek en iyi şekilde vermiş deriyi. Buradaki deri ne hayvansı ne de fazlasıyla maço. Deriyi gayet kibar ve modern şekilde vermiş Bois 1920. Markanın şimdiye kadar kullandığım en iyi parfümü olarak hafızamdaki yerini alıyor Oro 1920. Eğer Tuscan Leather’ı seviyorsanız fakat zor bir parfüm olduğunu düşünüyorsanız Oro 1920’den daha iyisini bulmanız zor gibi görünüyor.

Oro 1920, nefis kokuyor ama çok derin ve katmanlı değil. 3-4 nota üzerinden ilerleyen genel yapısı tekdüze ve sürprizsiz. Parfümün tek eksi tarafı diyebilirim tekdüzeliği. Ha bir de etrafa yayılımı iyi değil. Oysa kalıcılığı çok iyi. EDP formunda. Tam bir kış parfümü gibi duruyor. Kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın buldum onu.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8.5

26 Şubat 2017 Pazar

Bois 1920 – Real Patchouly (2005)

Paçuli notasının çalışılması en zor kokulardan olduğu söylenir. İşin teknik kısmına o kadar haiz olmasam da, paçulinin yoğun ve karakteristik kokusunun parfümlerde diğer notalarla uyum anlamında sorunlar çıkaracağını görmek zor değil. İlk zamanlarda hiç sevemediğim paçuli parfümlerini artık sevdiğimi düşünüyorum. Tabii her paçuli yorumunu değil. Mesela kadifemsi ve parlak kullanılan yapay paçuli çoğu zaman baş ağrısına sebep olur bende. Oysa derin, karanlık ve köksü paçuliyi koklamaya doyamam. Ancak yüksek kaliteli ve ilginç olması gerekiyor paçulinin.

Niş parfümcülüğün paçuli kokularına ağırlık vermeye başladığını görüyoruz. Birçok marka paçuliyi merkeze alan parfümler üretiyor ve iyi de yapıyorlar. İtalyan niş parfümevi Bois 1920’de koleksiyonuna 2005 yılında paçuli merkezli parfüm eklemeyi ihmal etmedi. Real Patchouly, merakla denemek istediğim parfümlerdendi. Şükür ki kavuştuk birbirimize.

Parfümün başlangıcı koyu, güçlü ve karanlık paçuliyle gerçekleşiyor. Paçuli yağlarını andıran bu yoğun koku, çikolatayla harmanlanmış gibi. Üst notalarını sevdim. Orta kısma geçilirken güzel sürpriz beni bekliyor. Başlangıçtaki paçuliye, aynı karanlıkta tütün ekleniyor. Hafif dumansı tütün, ıslak tütün yapraklarını düşündürtüyor. Paçuli-tütün ikilisi harika ilerliyor ve onları karanlık ve egzotik amber karşılıyor. Orta bölümde, amber o kadar büyük yer kaplıyor ki neredeyse başrole yerleşiyor. Son kısımda hafiften pudralı ve yüksek kaliteli vanilya yerini alıyor. Neyse ki günümüz parfümlerindeki gibi şekerli verilmemiş vanilya.

Real Patchouly, başlangıcında paçuliyi, orta kısımda amberi, sonlardaysa vanilyayı merkeze alıyor. Paçuli, başlangıçta etkiliyken, orta bölümde geri planda kalmayı tercih ediyor. Orta kısımda tenimdeki tütünü rahatlıkla hissediyorum hatta amberli tütün diyebilirim. Bu iki notadan sonra paçuli üçüncü eleman olarak orta bölümde varlığını sürdürüyor. Kapanıştaysa artık paçuli yok denebilir.

real buyuk yen
Fotoğraf parfumo sitesinden alınmıştır.

Real Patchouly, dolgun ve kasvetli bir parfüm. Tütün, amber ve paçulinin bir arada kullanıldığı bir eser, ancak bu kadar başarılı dengede tutulabilirdi. Bu anlamda parfümün tasarımcısı Enzo Galardi’yi tebrik etmek gerekiyor. Hem çoğu kişi için kullanması ve sevmesi zor yapıda, hem de bu tarzı sevenlerin oldukça ilgisini çekecek kadar kaliteli ve gerçekçi. Çok iyi iş çıkarılmış.

Parfümdeki bütün elementlerin kullanımını sevdim. Sadece amber biraz fazla verilmiş bence. Amberin yerine orta kısımda paçulinin ağırlığı fazla olsaymış, artık önünde saygıyla eğilmekten başka şansım kalmayacaktı Real Patchouly’nin. Kimi kullanıcıların Ambre 114’e benzetmeleri gayet doğal. İki parfümdeki amber birbirine epey benziyor. Kimileri de Ambre Sultan’a benzetmiş ama bence Ambre 114’e daha çok benziyor Real Patchouly.

Bir süredir yapmadığım ten-kumaş değerlendirmesi de yapayım. Ten üzerinde gayet derin ve gizemli kokan Real Patchouly, kumaşta aynı ilginçliği gösteremiyor. Hırkamda kullandığımda dümdüz ve koyu bir amberle karşılaştım ki gayet tekdüze idi ve koku güzelliği anlamında sıradandı. Asıl marifetini ten üzerinde gösteriyor Real Patchouly.

Bir EDT nasıl bu kadar yoğun ve dolgun kokabilir. Bu sorunun cevabı bay Gallardi’de fakat şunu söyleyebilirim ki, vereceğiniz paranın hakkını verecektir Real Patchouly. Performanstan da öteye, gerçek bir parfüm kullandığınızı size hissettiriyor.

onde real yen
Fotoğraf parfumo sitesinden alınmıştır.

Karanlık ve derin kokan Real Patchouly, günlük kullanım için olmasa da ara ara dolabınızda canınız çektiğinde kullanmak için durabilir. Akşam kullanımına uygun bulduğum Real Patchouly, ofiste ya da işyerinde değil de, farklı ambiyansa sahip yerlere giderken düşünülebilir. Hem kadınlar hem de erkekler için tasarlandığı söylense de, erkek kullanımı için uygun. Otuz yaş ve üzerindeki deneyimli arkadaşların kullanmasını öneririm. Genç delikanlı işi değil. Tam bir kış kokusu. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8

17 Ocak 2017 Salı

Bois 1920 – Sushi Imperial (2005)

Japonların geleneksel yemeği sushi ismini bir parfüme vermek acaba iyi fikir mi? İşin ilginci, ismi sushi olan parfümü Japon markasının piyasaya sürmesini beklerdik fakat İtalya merkezli niş parfüm evi Bois 1920’den gelmiş bu hamle 2005 yılında. Muhtemelen Japonya denince akla ilk gelen marka olan sushi yemeği, Enzo Galardi isimli İtalyan parfümöre ilham vermiş. İşte size Sushi Imperial.

İlginç ismine binaen, epeydir merak etmekteydim Sushi Imperial’i. Bois 1920’nin sevilen parfümlerinden Sushi Imperial hakkında pek bilgi yok çünkü kendi siteleri bir süredir kapalıymış. Baharatlı oryantal tarzına yakın olduğu söylenen Sushi Imperial’in açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah sayılamayacak mandalina başlangıca damgasını vururken, ona yavaş yavaş anason eşlik etmeye başlıyor. Oldukça tatlı üst notaları anasonlu mandalina gibi kokuyor. Orta kısımda bu yapı kısmen devam ediyor. Partiye bu sefer kuru baharatlar katılıyor. Tarçın, orta kısımda kendisini gösteriyor. Bu andan itibaren turunçgilli anasonlu tarçın kokusuna dönüşüyor. Tatlılık hala mevcut. Alt notalarda tonka fasulyesi bulunuyor sanki. Biraz da kadifemsi paçuli var bence. Paçuli köksü ve tozlu değil. Son bölüm çok çarpıcı gelmedi bana.

Sushi Imperial, tavrını baharatlı turunçgillerden yana kullanmış. Buruk ve tatlı turunçgiller (mandalina ağırlıkta), kuru ve sıcak baharatlar (tarçın, zencefil olabilir) ve tabii ki anason, parfümün ana aksını oluşturuyor. En özele indiğimdeyse turunçgil-anason ikilisinin parfümü domine ettiğini ve başından sonuna kadar bir şekilde var olduklarını düşünüyorum.

Anason notasını sevmesi ve kullanması zor bulurum parfümlerde. Genellikle burnu zorlayan tırmalayıcı karakteri oluyor anasonun. Onun için anasonun içine girdiği parfümler bana pek konforlu gelemiyor. Sushi Imperial’de yeterince kaliteli verilmiş notalarda sorun olmasa da, turunçgilin, anasonun ve sıcak baharatların karışımı halindeki genel yapı, benim için biraz fazla geldi. İsmindeki sushi göndermesini düşünerek, parfümün daha az tatlı olmasını beklerdim. Tonka fasulyesi epey iş görüyor geri planda. Turunçgillerin, sushi yemeğiyle nasıl ilişkisi var anlayamadım. Parfümün ismiyle kokusu arasında konseptsel anlamda kopukluk var sanki.

set sushi yen

Sonuç olarak hassas sinüslerimi ve atak yapmaya müsait migrenimi tetiklemeye uygun bir parfüm izlenimi veriyor. Kimi kullanıcıların bahsettikleri yapaylığı anlayabiliyorum. Notalar tek tek kaliteli ama çok fazla burun tırmalayan ve zor notayı birleştirmeye çalışmış bay Enzo. Ve ortaya uyumsuz bir kompozisyon çıkmış gibi hissediyorum. Bazılarının elmalı keke benzettikleri Sushi Imperial, bana göre anasonlu tarçınlı çaya daha yakın duruyor. Sanırım Sushi Imperial pek bana hitap etmiyor.

Parfümün genel yapısı eski, tozlu ve köhne değil. Günümüze yakın ve modern. Çoğu yerde uniseks olarak sınıflandırılsa da erkek kullanımına yakın duruyor. Sıcak yapısı ve baharatların yoğunluğu sebebiyle sonbahar-kış mevsiminde kullanmak uygun olacaktır.

EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Kokusunun tasarımını markanın kurucusu Enzo Galardi yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

7 Haziran 2014 Cumartesi

Bois 1920 – Vetiver Ambrato (2005)





Bois 1920 – Vetiver Ambrato (2005)

İtalya'nın havasından mıdır suyundan mıdır bilemiyorum ama çok başarılı parfüm üreticileri çıkarttığına şahit oluyoruz. Parfüm sektöründeki Fransız ağırlığını aşmaları zor görünse de, İtalyan üreticiler iyi kokular oluşturma konusunda gayretliler. Bu aralar Avrupa Birliği'nin kısmen yaşadığı ekonomik sıkıntılar, İtalya'yı da etkiliyor hiç şüphesiz. Fakat ticari bir işletme olan parfüm üretim işi, Avrupa merkezli markaları pek etkilemiş gibi görünmüyor. 2014 yılı itibariyle hala bir çok yeni niş marka ortaya çıkıyor kıta Avrupasından.

Bois 1920, aslında yeni bir parfüm evi değil. Tarihi, ismi gibi 1920 yılına dayanıyor markanın. Çok uzun süredir parfüm işini bırakmış bir aile şirketi olan Bois 1920, 2005 yılında Enzo Galardi tarafından yeniden canlandırılmış. Eski parfüm formülleri yeniden yorumlanarak koleksiyon oluşturulmuş. Şu an için markanın arkasındaki isim olarak Enzo Galardi görünüyor. 2005 yılında piyasaya sürülen parfümlerden birisi de Vetiver Ambrato idi. Gerçi kardeşleri Bois Classic, Bois Extreme, Sushi İmperiale kadar öne çıkamadı bir türlü. Benim de ismini duymadığım bir parfümdü. Uzun zamandır şans veremediğim talihsizlerden birisiydi. Ve nihayet bugün de onun sırası geldi.


Markanın "Tradizionali" serisinin üyesi Vetiver Ambrato. Kendi sitelerinde odunsu olarak sınıflandırılmış. Üzerime sıktığımda karşıma eskilerden gelen bergamot ve tatlımsı çiçekler çıkıyor. Çiçek derken erkeksi çiçeklerden bahsediyorum. Biraz sardunyaya benziyor sanki. Hafiften nostaljik baharatlar da hissediliyor. Reçinemsi sayılabilecek karanfil kesinlikle oralarda bir yerde. Çok güzel bir açılışı var. Geçeyim orta kısma. Burada tatlımsı eski kafa baharatların hakimiyeti artıyor. Amber de artık kendisini gösteriyor.  Tam sevdiğim gibi egzotik tarzda. Vetiver ise daha geri planda. Son bölümde amber hala etkili. Ona paçuli, reçine ve azıcık da vanilya eşlik ediyor. Kalite hissiyatı düşük son kısım ne yazık ki parfümün en vasat yeri.

Vetiver Ambrato, eski tarz erkeksi aromatik fujerlere çok şık bir gönderme diyebilirim. 2005 yılı çıkışlı olmasına rağmen başlangıçtaki şipre esintili bergamot güzel bir sürpriz. Orta kısımdaki erkeksi çiçekler, tozlu-sıcak baharatlar ve neredeyse meşe yosunlu amber harika. Amber kullanımı tam istediğim gibi gizemli. Baharatlar oldukça tatlı ama iç bayıcı değil. Biraz Ambre 114, biraz Obsession For Men'i hatırlatıyor. Zaman zaman Eau Noire'i bile çağrıştırdı başlangıcı. Hatta Parfums de Nicolai – New York’a benziyor diyesim var. Farklı ve ilginç bir parfüm. Bu kadar geri planda kalmış olmasını bir türlü anlayamadım. Alt notaları dışında çok iyi iş çıkarmış Enzo Galardi.

Görüyoruz ki parfümün ismi Vetiver Ambrato. Yani vetiver-amber. Bu da bize iki notanın ağırlıkta olması gerektiği mesajını veriyor. Amber gerçekten de oldukça önemli bir oyuncu. Fakat vetiver tenimde o kadar da öne çıkmadı. Kıyafet üzerinde ise vetiver yönü daha öndeydi. Bu anlamda şaşırttı beni. Bana sorarsanız ten üzerindeki halini tercih ederim. 

Bois 1920'nin parfümleri ne yazık ki çok az yerde bulunabiliyor. Fiyatları da bir parça yüksek sayılabilir. Denemeden almanızı tavsiye etmem. Eğer eski tarz baharatlı amber kokularını seviyorsanız, güzel bir niş örnekle karşılaşmış durumdasınız.


Parfümün tasarımını Enzo Galardi yapmış. Bay Galardi, Odori ismi ile yeni bir niş marka içinde tasarımlar yapıyor. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Uniseks olarak piyasaya sürüldüyse de erkek kullanıcılara yakın diyebilirim. Bir çok niş markanın aksine EDT konsantrasyonuna sahip. Otuz yaş ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Ve tabii ki klişe haline gelmiş olan “Denemeden almayın, pişman olmayın” özlü sözünü tekrar edeyim.  

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği: 10/8

13 Ocak 2013 Pazar

Bois 1920 – Classic 1920 (2005)



Bois 1920 – Classic 1920 (2005)

Tutkularının, aşkının ve hayallerinin peşinden cesurca giden insanlara aslında hepimiz imreniriz. Bir taraftan konforlu hayatlarımızı bırakmak istemeyiz. Risk almayız. "Aman düzenimi bozmayayım" deriz. Fakat sürekli hayatımızda çok büyük bir boşluk olduğunu hissederiz. O boşluğu bir türlü kapatamayız. Bazen yogaya, meditasyona meraklanırız. Bir dönem artık birbirinin aynısı haline gelmiş kişisel gelişim kitaplarına dadanırız. Hatta Feng Shui'den bile medet umar hale geliriz. Ama ne yapsak da o boşluk hiç bitmez içimizde. Hatta bazen daha da büyür.

Tutkularının peşinden bir çocuk saflığıyla koşan insanları aynı zamanda içten içe kıskanırız çoğu zaman. Hatta o insanları "tuhaf, deli" diye yaftalayarak kendimizi rahatlatmaya çalışırız. Aslında bu bir savunma mekanızmasıdır. Karşındaki kişi çoğunluğun yargılarına uymayı reddediyorsa ve kendisine başka bir yol çizmek isterse hemen önüne olmadık taşlar koyarız. Çünkü biliriz ki bizim hiç bir zaman yapmaya cesaret edemeyeceğimiz şeyleri, o insanlar gerçekleştirirler. Belki de hayatın anlamını çözerler. Mutludur o insanlar. İçlerinde kocaman bir boşluk yoktur çoğunlukla. Mutlulukları yüzlerine yansır. İşlerine yansır. Ve sürekli başarılı olurlar. Her ne yaparlarsa...

Oysaki biz o küçük dünyamızda hala kendimizi kandırmaya devam ederiz. Hayatı "bir evim, bir arabam, bir de emekli maaşım olsun" basitliğinden ve kısır döngüsünden çıkarmak kendi elimizdedir. Fakat çok azımız buna cesaret edebilir.


Bundan tam 93 yıl önce İtalya'da bir adam tutkularının, rüyalarının peşinden gitmeye karar verir. Cesurca ve çocukça. Guido Galardi ismindeki bu adam, Floransa'nın çevresindeki tepelerde dolaşır ve olgunlaşmış lavantaları toplardı. Onlardan elde ettiği koku ile başka kokuları karıştırmaya başladı zamanla. Böylelikle basit ama sihirli koku formülleri üretmeye koyuldu. 1920 yılında ise ilk dükkanını açmıştı. İsmini ise "Bottega Italiana Spigo" (İtalyan lavanta mağazası) koymuştu. Onun bu girişimi etraftaki bir çok koku severin, dükkanında buluşmalarını da sağlamıştı. Guido Galardi en büyük hayalini gerçekleştirmişti.

Fakat beş yıl sonra bu hayalinden vazgeçmek zorunda kalacaktı. Çünkü dükkanını kapatmak zorunda kaldı. Oğlu Renato Galardi ise baba mesleğine hiç ilgi duymadı. Ve uzun yıllar sonra ise küçük bir mucize yaşandı belki de. Baba mesleği olan kokulara ilgi duymayan ve aile işini devam ettirmeyen Renato Galardi'nin oğlu Enzo, kokulara karşı çok ilgiliydi. Muhtemelen dedesinin genlerini almıştı. Ve süpriz bir şekilde dedesinin açtığı yoldan ilerlemeye karar verdi. Dedesinin parfüm işine başladığı yıl olan 1920'yi kendi markasının ismi olarak seçti. Dedesinin hatırasını yeniden yaşatmak için çalışacaktı artık.

                                                                               Enzo Galardi.

2005 yılında Enzo Galardi, Bois 1920 ismiyle niche parfüm markasını oluşturdu. Enzo'nun amacı en iyi malzemeleri kullarak, yüksek kaliteli parfümler yaratmaktı. Onun, parfümleri aracılığıya insanlarda uyandırmak istediği hisler benzersiz olmalıydı. Oluşturduğu her materyalde sanatsal bir ifade yaratmaya çalışıyordu. Bugün inceleyeceğim Bois Classic, anladığım kadarıyla dedesinin 1920 yılında oluşturduğu parfümlerden birisinin yeniden yorumlanmış hali.

Bois 1920 çok bilinen bir niche parfüm evi değil. 2013 yılının başı itibariyle sadece 15 adet parfüme imza atmışlar. Elimdeki Classic 1920 ise markanın "Classici" serisine ait. Bu seride birde Classic 1920 Extreme isimli parfüm var.  Kendi sitelerinde "baharatlı-amber" olarak sınıflandırılmış. Fragrantica'da ise oryantal baharatlı olarak tanımlanmış.

Parfümün başlangıcı yapaylık sınırında dolaşan turunçgiller ve fesleğen ile gerçekleşiyor. Çok ilginç, etkileyici yada sıra dışı değil. Ortalama bir açılışı var. Pek sevdiğimi söyleyemem üst notaları. Sonrasında orta notalara geçiliyor. Burada turunçgiller biraz geride kalıyor. Ortaya yeşil çiçekler (fesleğen, lavanta ağırlıklı), ilginç baharatlar (küçük hindistan cevizi, biber, karanfil olabilir) ve tatlımsı meyveler (şeftali, kayısı, greyfurt benzeri) çıkıyor. Classic 1920'nin en detaylı yanı orta notalar diyebilirim. Oldukça yeşil kokan bu kısım bana Bond No.9'ın yeşil çiçeksi akuatiklerini hatırlattı. Son kısımda ise meyvemsi amber ve sandal ağacı hakim. Alt notaları gayet güzel geldi bana.


Classic 1920 kabaca meyveler, baharatlar, amberden ve odunsu notalardan oluşan bir kompozisyona sahip diyebilirim. Ana eksen baharatlar ve meyvelerde. Meyveler daha çok yumuşaklık katsın diye eklenmiş olabilir.

Classic 1920'yi ilk denediğimde oldukça kadınsı buldum. Tatlı şeftali ve pudramsı baharatlar ön plandaydı. Fakat oldukça sevmiştim. Daha sonraki denelerimde ise garip bir şekilde yeşil kokan çiçeklere rastladım orta notalarda. Sanki lavanta ön plandaydı. Bu denemelerimde nasıl birbirinden bu kadar farklı iki karaktere bürünür bir parfüm anlayamadım. Burada sanırım parfümün ten seçen bir arkadaş olduğunu düşünebiliriz. Bir günü bir gününe uymuyor. Karşınıza ne çıkacağı belli değil. Açıkçası değerlendirmemi hangi koku üzerinden yapacağımı şaşırmış durumdayım.

Fakat sanırım doğru olanı tatlımsı pudralı meyveler, baharatlar, amber ve odunsu notalar. Ağırlık meyveler ile yumuşatılmış baharatlarda. Zaten parfümün en sevdiğim tarafı bu baharat kullanımı. Tam da bu noktada ilginç bir durumdan bahsedeyim. Bazı parfümler vardır. Müthiş bir auraya sahiptirler. Etraftaki herkesin başını döndüren, "bu koku nereden geliyor" dedirten kadın parfümleri vardır. Gucci'nin yada Dior'un gösterişli parfümleri gibi. Classic 1920'nin aynen böyle nefis bir aurası var. Canlı, pozitif, biraz pudramsı meyveler etkileyici ve çok lezzetli. Şık ve lüks. Parfümün beni en etkileyen tarafı burası. Özellikle soğuk havalarda daha bir güzelleşiyor kokusu.


Classic 1920, başlangıcında hayal kırıklığı yarattı. Ama sonrasında gayet güzel bir parfüme dönüştü tenimde. Özellikle sonlarına bayıldım. Fakat yine de herkesin sevebileceği gibi olmayabilir kokusu. Onun için almadan önce denemek isabetli olacaktır. Sıcak ve biraz köşeli kokusu çoğu kişinin ilgisini çekmeyebilir.

Parfümümüz uniseks olarak piyasaya sunulmuş muhtemelen. Bence zaman zaman kadınsı tarafı daha ağır basıyor. Ama erkek kullanımına da uyacaktır. EDT konsantrasyonuna sahip. Parfümün tasarımcısı ise markanın kurucusu Enzo Galardi. Sonbahar-kış mevsimi için daha iyi bir seçenek olacaktır.

Artıları:
+ Orta kısmındaki baharatlar gayet ilginç.
+ Sonları çok güzel.

Eksileri:
- Başlangıcını sevemedim.
- Zor bulunan bir marka. Fiyatları da oldukça yüksek.

Koku Güzelliği:10/7