Lolita Lempicka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Lolita Lempicka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2014 Perşembe

Lolita Lempicka Au Masculin (2000)


Lolita Lempicka Au Masculin (2000)

Evet farkındayım Lolita kelimesinin zihinlerde yaptığı çağrışımı. Lolita kelimesinin genel anlamda negatif olarak düşünüldüğünü fark etmemek mümkün değil. Nasıl olmasın ki. Edebiyat dünyasının tanınan isimlerinden Vladimir Nabokov'un yazdığı roman, aslında bir çok kişinin, gizli kalmış duygu dünyasını bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarıyordu. Nabukov, Lolita ismiyle kaleme aldığı romanında, bir adamın çocuğu yaşındaki kıza karşı hissettiği büyük aşkı anlatıyordu. 21. yüzyılın ahlak anlayışına göre kınanması gereken bu davranış bozukluğu, edebiyat tarihinin en sıradışı kitaplarından birisinin konusu olmuştu. Okuyan herkesi derinden etkileyerek.

Lolita karakterinin büyük kitlelere ulaşması, yine Amerikan film endüstrisi ile gerçekleşmişti. Kült yönetmen Stanley Kubrick'in aynı isimli Nabukov'un romanından uyarladığı 1962 yılı yapımı filmi, dünya çapında büyük ses getirdi. Kimi yorumcuların şiddetle eleştirdiği filmin konusu, alışılmamıştı. Her şok edici fikir gibi, bu dramatik aşk hikayesi de dirençle karşılandı. Fakat Kubrick gibi bir ustanın yönettiği film, kısa süre içinde önemli klasikler arasına girdi.

Böylece "Lolita" kelimesinin etrafında efsunlu bir hale oluştu. Çoğu zaman kısık sesle söylenen kimi zaman müstehzi bir gülümsemeyle bahsedilen kimi zaman konusu geçtiğinde sözü değiştirilen bir kavram olarak karşımıza çıktı Lolita. Hatta psikolojide "Lolita Sendromu" bile konuşulmaya başlandı. Fakat ok yaydan çıkmıştı. İnsan ruhunun derinliklerindeki bir çok karanlıktan birisiydi günaha davet. Ve her yasak, doğal tepki olarak, ona olan ilgiyi ve merakı arttırıyordu.


İşte bütün bu etkileri veya ön yargıları düşünerek yaklaşıyorum Lolita Lempicka markasına. Özellikle isminden dolayı tam bir kadın markası imajı veriyor. Bir çok kişi tarafından böyle algılandığına şüphe yok. Zaten durumlarından çok da şikayetçi olmadıkları anlaşılıyor. 2014 yılı başı itibariyle piyasaya sürdükleri 39 parfümün, 35'inin kadın kokusu olması, hedef kitlelerinin kim olduğunu rahatlıkla anlamamızı sağlıyor.

Geçtiğimiz aylarda, çıkardıkları ilk kadın parfümleri olan Lolita Lempicka'yı denemiş ve pek beğenmemiştim. Oysaki çok büyük bir ticari başarıya imza attı 1997 çıkışlı mavi elma şişeli Lolita. Hatta en çok satan kadın parfümleri listelerinde kendisine sürekli yer buldu. Ve Lolita Lempicka'nın, 2000 yılında yeni milenyum ile birlikte erkeklere sürprizi vardı. Bu popüler parfümden üç yıl sonra erkek versiyonu da çıkarıldı Lolita Lempicka'nın. Sadece isminin sonuna Au Masculin eklendi ve erkeklerin beğenisine sunuldu.

Tabi ilk başlarda Lolita isminden çekinmiş olabilir bir çok erkek. İsminin zihinlerdeki algısı malum. Fakat bu parfüm, erkekler için piyasaya sürüldü. Ülkemizde çok büyük ilgi gördüğünü söylemek zor fakat yurt dışında parfüm platformlarında oldukça sevildiğini fark ettim. Hakkında çok fazla konuşulması merakımı cezbetti ve kullanmaya karar verdim. Artık geçeyim parfüme. Kendi sitelerinde "Meyan Kökü Ağacı" olarak sınıflandırılan Lolta Lempicka Au Masculin'in tanıtımı şöyle yapılmış:


"Lolita Lempicka au Masculin, heyecana neden olan yoğun ve büyüleyici zıtlıkları kullanır. Bu parfüm, erkeklerin güçlü ve kırılgan yanlarını temsil eder. Tasarımcısının vizyonu, erkeği bir aşk hikayesinin dünyasına taşımaktır. Lolita Lempicka au Masculin, erkeğin yeni vizyonunu ifade eder.”

Üzerime ilk sıktığımda karşıma keskin ve yoğun anason çıkıyor. Parfümün başlangıcı ne turunçgilli ne baharatlı ne de odunsu. Tamamen anason-meyan kökü. Harika bulmasam da ilginç olduğu söylenebilir üst notaların. İlerleyen dakikalarda anason-meyan kökü kokusu etkisini aynen devam ettiriyor. Orta kısımda anasona tatlımsı pudralı vanilya ekleniyor. Biraz da nane. Bu bölümün Le Male'ye benzetilmesini gayet iyi anlayabiliyorum. Fakat Le Male'den çok daha alkol-anason kokusu hakim. Özellikle kıyafetimde, Bulgari - Black'e benzeyen plastiğimsi deri bile hissettim. Son bölümde anason etkisi azalıyor. Vanilya biraz daha öne çıkıyor. Gerilerden odunsu notalarda hissediliyor. Ama baskın değil. Böylece tenden ayrılıyor.

Lolita Lempicka Au Masculin, genel itibariyle anason-meyan kökü-vanilya aksında ilerliyor. Onun yoğun şekilde anason kokması, ülkemizin milli içkilerinden sayılan Rakı'yı çağrıştırıyor. Bu rakı çağrışımından haraketle, içki temasına yakın buldum kokusunu. Hatta bana katılır mısınız bilmiyorum ama "vanilyalı, şekerli rakı" olarak zihnimdeki yerini alıyor.


Sanırım bu tür anason-meyan kökü merkezli kokuları pek sevemiyorum. Aynı Lolita Lempicka (kadın) ve Fuel For Life'da olduğu gibi baş ağrısına sebep oldu Au Masculin. Bu anlamda çok hoş anılar bırakmadı arkasında.

Bahsetmem gereken bir konu da kokusunun içerdiği tatlılık. Başlangıcından itibaren tatlılık var. Orta kısımda vanilyanın da etkisiyle daha da şekerleniyor. Son kısım nispeten en az tatlı yeri. Buradaki şekerli hissi muhtemelen tonka fasulyesi veriyor. Açıkçası benim için biraz fazla tatlılığa sahip. Olumsuz yönlerinden birisi olarak değerlendirilebilir bu durum.

Bu haliyle bol tatlılık barındıran, piyasa kokusu olmaya çalışan, fazla bir şey vaat etmediğini düşünüyorum. Üzerime ilk sıktığımdan itibaren büyük değişim göstermiyor. Genel olarak aynı çizgide ilerliyor. Sürpriz yok, derinlik yok, farklılık yok. Bu durumun uzun kullanımlarda sıkıcı olacağını tahmin ediyorum. Hatta test sürecinde bile sıkıldım kokusundan.


Lolita Lempicka'da yoğun yapaylık mevcut değil. Fakat yüksek kaliteli yapısı da yok. Ortalama bir içkimsi vanilya kokusu olarak düşünülebilir. Eğer bu tür anason-meyan kökü parfümü arıyorsanız, her yerde uygun fiyatlara bulunabilecek seçenek olarak listenize alabilirsiniz. Onun dışında denemeseniz de büyük kaybınız olmayacaktır.

Parfüm yazarı Luca Turin kitabında Au Masculin’i, meyan kökü kolonyası olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden dört  vererek oldukça beğenmiş. Parfümün tasarımını ünlü burun  Annick Menardo yapmış. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Sıcak yaz günlerinde bunaltıcı ve bıktırıcı olabilir. Genç arkadaşların denemesini tavsiye ederim. Üst yaş grupları için uygun olur mu şüpheliyim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.




Koku Güzelliği:10/5.5

21 Aralık 2012 Cuma

Lolita Lempicka – Lolita Lempicka (1997)



Lolita Lempicka – Lolita Lempicka (1997)  Markanın ilk ve en popüler kadın parfümü.

1954 yılında Fransa-Bordeux’da dünya geldi Josiane Maryse Pividal. Henüz altı yaşında oynadığı Barbie bebeklerine küçük kıyafetler yapmaya başladı. Genç yaşında evde annesinden pantolon dikmeyi öğrendi. 1970’li yıllarda ikinci el kıyafetleri yeni ve özgün görünmeleri için tekrardan tasarlıyordu. 1984 yılında ise en büyük hayaline kavuştu. Kocası ile beraber Paris’te ilk kıyafet butiklerini açtılar. Fakat tam bu noktada ilginç bir şeye imza attılar.

                                                                   Josiane Maryse Pividal

Moda dünyasında iş yapan tasarımcıların neredeyse tamamı, markalarının isimlerini kendi isimlerinden oluştururlar. Mesela Giorgio Armani, Roberto Cavalli, Thierry Mugler gibi. Josiane Maryse Pividal ise oluşturduğu yeni markanın ismini koyarken farklı bir yol izlemiş.

Lolita ismi Vladimir Nabokov’un 20. yüzyılın en tartışılan romanlarından olan “Lolita”dan gelmiş. Bu roman daha sonra da Stanley Kubrick tarafından aynı isimle beyaz perdeye de uyarlanmış. Lempicka ismi ise Art-deco akımının ünlü ressamlarından Tamara de Lempicka’dan geliyor. Yani Lolita ismi bir romandan, Lempicka ismi ise bir ressamın soyadından geliyor. İkisinin birleşiminden Lolita Lempicka ismi çıkmış.


Kıyafet tasarımlarında sık sık 1940’lı yıllardan esinlenmesine rağmen, modernlik ile nostaljiyi bir araya getirmesi markanın da başarı olmasının sebeplerinden olarak gösteriliyor. Lolita Lempicka, 1997 yılında parfüm pazarına girme kararı almış ve ilk parfümlerini bu tarihte piyasaya sürmüşler. Bugün yazacağım Lolita Lempicka ilk parfümleri. Belki de en popüler ve başarılı olanı. Evet o bir kadın parfümü olarak pazarlanıyor.      

Lolita Lempicka, Fragrantica’da çiçeksi, meyveli gourmand olarak sınıflandırılmış. Bence de çok doğru bir tanımlama. Zaten daha parfümü sıktığınız ilk anlardan itibaren bu üç öğe bir araya geliyor. Başlangıcında tatlı meyveler (muhtemelen kiraz, vişne), tatlı baharatlar ile size merhaba diyor. Üst notaları çok modern ve tatlı. Bence herkesin sevebileceği gibi. Güvenli sayılabilecek açılışı var Lolita’nın. Sonrasında bu meyveli baharatlı kombinasyona ballı badem ekleniyor. Biraz da yapay kremsi odunsu notalar. Ve tabiki meyan kökü. Lolita Lempicka aslında ağırlıklı olarak meyan kökü hissi veren bir kokuya sahip. Bazı kişilerin bu parfümü anasona benzetmesinin sebebi de büyük ihtimalle bu. Meyan kökünü çok sevdiğim söylenemez. Onun için orta notalar bana göre değil.


Son kısım ise klasik gourmand efekti ile kendisini gösteriyor. Yumuşak kremsi odunsu notalara bolca vanilya eşlik ediyor. Kendi sitelerinde praline’den söz etmişler. Sanırım vanilyaya destek veriyor praline. Tabiki miski de unutmayalım alt notalarda.

Lolita Lempicka’yı deneyen yada kullanan bir çok kişi Thierry Mugler’in başarılı parfümü Angel’a benzetmiş. Hatta kimileri de Chopard – Wish’le bağlantı kurmuşlar. İki parfümüde denemediğim için bir şey söylemem doğru olmaz. Anladığım kadarıyla Lolita Lempicka koku karakteri anlamında Angel’ın açtığı yoldan yürümüş.


Lolita Lempicka, tatlı meyveler, tatlı baharatlar, biraz badem, tatlı çiçekler ve vanilya üzerine kurulmuş. Dikkatinizi çektiyse sürekli tatlılıktan bahsediyorum. Günümüzün bir çok modern parfümü gibi Lolita’da oldukça tatlı hatta şekerlilik sınırında dolaşan bir arkadaş. Bu tatlılığı tonka fasulyesi veriyor olabilir. Kendi sitelerinde de bu yönde vurgular var.

Bence başlangıcı güzel. Tatlımsı meyveler ve baharatlardan çok az kişi nefret edecektir. Üst notaları güvenli diyebilirim. Orta kısımdaki yapay odunsular ve meyan kökü hoşuma gitmedi. Onun için bence en başarısız kısmı orta notaları. Sonları ise klasik hafif pudralı-kadınsı bir vanilya ile son buluyor. Eh işte diyebilirim. Çok ilginç değil. Kötü de değil.


Şimdi Lolita Lempicka benzersiz bir parfüm mü? Değil. Sanat eseri mi? Değil. Aklınızı başınızdan alabilecek yapıda mı? Bence değil. Peki neden bu kadar başarılı oldu? Cevabı basit. Lolita özellikle kadınların çok sevebileceği akorları bir araya getirmiş. Ve bunları iyi harmanlamış. Bir çok kadının çok cazibeli bulacağı bir koku ortaya çıkmış. İşte bence Lolita’nın başarısının sırrı burada.

Lolita’da kalite hissiyatı yüksek değil. Ortalama bir ana akım parfümü olduğunu düşünmenizi sağlıyor. Bu anlamda çok başarılı bulamadım. Ama genel konsept olarak oldukça giyilebilir ve sevilebilir buldum. Ne yazık ki bende her kullandığımda baş ağrısı yaptı. Sanırım bu arkadaş ile yıldızımız barışamayacak. Lolita Lempicka’yı sevdiğimi söyleyemem. Bence başarısız bir kokuya sahip.


Parfümümüz kadınlar için piyasaya sunulmuş. Fakat bazı yorumcular erkeklerinde kullanabileceğini söylemişler. Bence de kadın kullanımına daha yakın. Ama bir erkek olarak 3-4 gündür bu parfümü kullanıyorum. Eğer koku güzelliği hoşuma gitseydi sanırım kullanmaya devam ederdim. Şu haliyle uzun süreli olarak severek kullanacağımı sanmıyorum.

Parfüm yazarı Luca Turin’in kitabı yine beni şaşırttı. Lolita Lempicka’yı “Otsu Angel” olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden beş yıldız vererek en sevdiği parfümlerden birisi ilan etmiş Tania Sanchez. Ve bakın şunları yazmış Tania Sanchez Lolita ile ilgili:

"Thierry Mugler'ın Angel'ına dayanan pek çok kokuyu ilk defa kokladığınızda düşündüğünüz ilk şey "Merhaba Angel" demek olur. Ama bu sefer değil. Parfümcü Annick Menardo'nun bulduğu taban varyasyonu tamamen kendine özgüdür. Angel'da yoğun meyvemsi çiçeklerden yasemin, mango ve siyah frenk üzümünün tıpkı birbirine bağlı trompetliler grubu gibi uyumları farkedilir. Aynı zamanda silhatın (paçuli) merkezinde yer alan maskulen tatlı odunumsu bölüm de desteklenmiş olur. Birlikte boğuk sesli bir şarkı söylerler. Lolita Lempicka, Angel ve sonrasında gelenlerden farklı ilk ve en iyisidir. Tatlı odunumsu kısmı korurken, taze anasonumsu melodilerle oynar ve  tuzlu meyankökünde başlar ve çeşitli yapraksı değişikliklerle tazeleyici misket limonu gazozu gibi hafifler, tıpkı Peggy Lee'nin meleğinde oynayan Doris Day gibi. Bu koku şık ve akıllı. Bunun yanısıra Menardo'un Bulgari için yaptığı Black gibi, bu da akıllı bir erkeğin de kolaylıkla kullanabileceği gibi akıllıca hazırlanmış kadınsı bir örnektir. Hatta bir keresinde; genç şeker bir adam bu parfümün bulutu içinde metrodan inmişti. Eğer bu koku kız arkadaşına ait ise umarım parfümü ondan aşıracak kadar akıllıdır. Ayrıca şişesine de bayıldım."


Parfümün en güzel taraflarından birisi de şişesi. Küçük, mavi elma şeklindeki şişesi çok yaratıcı. Eğer parfüm şişesi koleksiyonu yapıyorsanız bir tane edinmelisiniz.

Lolita Lempicka’yı Bulgari – Black, YSL – Body Kouros, Lancome – Hypnose, Givenchy – Xeryus Rouge, Hugo Boss – Boss Bottled gibi çok satan parfümlere imza atmış Annick Menardo tasarlamış.

Parfümümüz Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Bir de EDT versiyonu çıkmış sanırım. Onu denemedim. Sonbahar-kış için kullanmak daha uygun olacaktır. 30 yaş ve altındaki hanımlara tavsiye ederim. Daha üst yaş grubu için uygun değil bence. Bu parfümde “genç kız” havası seziyorum.

Not: Bu parfümün bana ulaşmasını sağlayan www.siparis.im sitesinin çalışanlarına ve Levent beye teşekkürü borç bilirim.

Artıları:
+ Başlangıcı gayet güzel.
+ Genel olarak seksi ve cazibeli kokusu.
+ Kalıcılığı fena değil.

Eksileri:
- Orta kısmındaki yapaylığı sevmedim.
- Her kullandığımda baş ağrısına sebep oldu.
- Kaliteli bir parfüm hissiyatı vermiyor.

Koku Güzelliği:10/5