26 Haziran 2019 Çarşamba

Maison Francis Kurkdjian – Baccarat Rouge 540 (2016)

Kimi parfümler vardır, hakkettikleri halde yeterince ilgi görmezler ve üretimleri bitirilerek tarihin tozlu raflarına gömülürler. Kimi parfümlerse hakketmedikleri halde büyük başarı sağlar, çoğunluğun tercihi olur ve efsaneye dönüşür. Bana göre hakketmediği halde böylesine büyük başarı sağlayan ve aklıma ilk gelen parfüm kesinlikle Acqua di Gio’dur. O garip salatalığımsı yapay ve bıktırıcı kokusu, nasıl dünyanın en çok satan eserlerinden birisi oldu hala anlamış değilim. İkinci olaraksa Aventus, böylesine düz ve ortalama ananas kokusuyken, nasıl dünya çapında fenomene dönüştü hiç fikrim yok. Ha bir de Fahrenheit var ki o tamamen farklı tartışma konusu parfümseverler arasında. Kimi koku bağımlıları Fahrenheit’i nirengi noktası olarak görürken, benim için tahammül edilmesi zor, gıcıklık abidesi adeta.

Ve son zamanlarda bir koku var ki niş parfüm dünyasının en popüler işlerinden birisi olma yolunda ilerliyor. 2019 yılının haziran ayı itibariyle Instagram’da Baccarat Rouge 540 etiketi altında yirmi altı binden fazla paylaşım yapılmış ki bir parfüm için muhtemelen az görülen durumdur. Instagram fenomenleri, sanatçılar, televizyon ünlüleri ve diğer medyatik kişilerin Baccarat Rouge 540 ile ilgili paylaşım yapması sıradan bir olaya dönüştü. Maison Francis Kurkdjian, anlaşılan bu parfümle turnayı gözünden vurdu.

2016 yılı çıkışlı Baccarat Rouge 540’ın ismindeki Baccarat ilk anda hepimizin dikkatini çekti. Öğrendik ki bu parfüm dünyaca ünlü lüks cam/kristal ürün markası Baccarat ve parfümör Francis Kurkdjian’ın işbirliğiyle yaratılmış. Baccarat markasının 250. kuruluş yıl dönümü nedeniyle piyasaya sürülen Baccarat Rouge 540, markanın internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Aydınlık ve sofistike Baccarat Rouge 540, amber, çiçeksi ve odunsu esinti gibi cilde yerleşir. Şiirsel bir simya.”

Parfümün başlangıcı yüksek kaliteli kırmızı meyvemsi hissiyat ile gerçekleşiyor. Lezzetli ve ferah olmayan mayhoş meyvelere ilerleyen dakikalarda sıcak baharatlar ekleniyor. Tarçını andıran baharatlar yine yüksek kaliteli ve hoş. Orta bölümde nötr olmaya çalışan çiçekler ekleniyor kompozisyona. Geride kalmaya çalışan gül ve abartılı olmayan yasemin, onu çok az da olsa kadın tarafına çekiyor. Açıklanan notalarında safran var ama algılayamıyorum bir türlü. Son bölümde baskın şekilde erkeksi sayılamayacak yumuşak odunsular var. Alt notalarda köknar/köknar reçinesi görünüyor ki kapanışta yeşil ağaçsılıktan ziyade, sedir ağacı tarzına yakın odunsuluk mevcut.

Baccarat Rouge 540, anlatması zor parfümlerden birisi. Kokusunu tam olarak birşeye benzetememekle birlikte oldukça da tanıdık geliyor. Tatlı kırmızı meyvelere benzettiğim bölüm ve kadınsı olmayan çiçeksilik parfümü uniseks tarafa yakın tutuyor. Yine açıklanan notalarında ambergris var ki, geri planda gri amberin destek verdiği söylenebilir genel yapıya. Onun dışında oldukça soyut ve tanımı zor bir koku formuyla karşı karşıyayım.

Parfümün moderniteyi temsil ettiği, müthiş bir kaliteye sahip olduğu ve notaların çok özenli/titizce harmanlandığı anlaşılıyor. Zaten parfümün tasarımcısı Francis Kurkdjian’ın genellikle pürüzsüz, steril şekilde doğal ve kaliteli işlere imza attığını biliyoruz. Bay Kurkdjian’ın bir diğer özelliği de parfümlerde çiçek kullanımına bolca yer vermesi ve çiçeksiliğin farklı tonlarıyla oynamayı sevmesi. Baccarat Rouge 540 ise tam anlamıyla çiçeksi parfüm değil. Sıcak, baharatlı, meyvemsi, tatlı ve odunsu tarza yakın diyebilirim fakat her ne tanımı yaparsam eksik kalacağını hissediyorum.

Baccarat Rouge 540, çarpıcı, modern klasik olma yolunda ilerlerken, hep bir parfüme ya da koku temasına benzediğini düşünüyorum fakat noktasal olarak bir parfüme benzetemiyorum. Zaten parfümörün en büyük başarılarından birisi de insanlara zaman zaman bu hissiyatı verebilmek değil mi?

Sonuç olarak kadifemsi kalitedeki bu avangart parfüm, steril karakteriyle, etrafa saldırmayan yumuşak başlı aurasıyla size niş parfüm kokladığınızı fazlasıyla düşündürtüyor. Bir taraftan da düz çizgide ilerlediği söylenebilecek katmansız kokusuyla acaba bir şişesine istenen 300 dolarlık fiyat etiketini hakkediyor mu sorusunu gündeme getiriyor.

Bu parfüme aşık oldum mu? Kimi psikologların aşk halini bir çeşit hastalıklı ruh durumuna benzettiğini de düşünecek olursam sanırım Baccarat Rouge 540’a platonik aşk beslemiyorum. Fakat şunu da biliyorum ki kullanım döneminde üzerimde taşımaktan ve ara ara kokusunu hissetmekten zevk aldım. Anlaşılan bay Kurkdjian yine iyi iş çıkarmış.

Eau de Parfum ve Extrait de Parfum olarak iki ayrı versiyona sahip Baccarat Rouge 540’ın ilk yani orijinal hali EDP olanı. Benim kullandığım da EDP idi. Etrafa yayılımı ne yazık ki güçlü değil, çekingen kalıyor. Kalıcılığı ise yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kadın-erkek herkes kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/8

20 Haziran 2019 Perşembe

Viktor&Rolf – Flowerbomb (2005)

Amsterdam merkezli modaevi Viktor&Rolf’un ilk parfümüydü Flowerbomb. 2005 yılında piyasaya sürülen Flowerbomb’ın büyük başarısı üzerine aynı isimle limitli üretimler dahil elli civarı devam parfümü dünyaya geldi. Viktor&Rolf’un çok satanlar listesine giren süper-star’ı Flowerbomb, kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış:

“Viktor&Rolf, Flowerbomb parfümünün üzerinde çalışırken yeni bir şey yaratmak istedi. Olumlu bir mesajı yayma gücüne sahip kokuyu hayal ettiler. Negatifliği, pozitif hale dönüştürmek için güzellik ve fanteziyle olumluluğu dünyaya yaymaktır amaç. Flowerbomb, patlayıcı bir çiçek buketidir. Binlerce çiçeğin esansı, ultra-kadınsı, lezzetli ve şehvetli bir kokuya yol açar.”

Flowerbomb’ın başlangıcı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Lezzetli ve modern üst notalar çok güzel ama bir o kadar da şekerli. Başlangıçta bir parça bergamot ve portakal çiçeği algılanıyor. Orta kısımda şekerli yapı devam ediyor. Başlangıçtaki meyvelere, çiçekler ve çikolatamsı paçuli ekleniyor. Bu andan itibaren meyveli çiçeksi tarafa yakın duruyor. Son kısımda çiçekler azalırken, oldukça şekerli vanilya ve tonka fasulyesi görevi devir alıyor. Başlangıcı kadar beğenemedim ne yazık ki son bölümü.

Flowerbomb, yeni nesil aşırı şekerli modern ve piyasa işi kadın parfümlerinin tipik örneği. Bu tür parfümlerin en belirgin yanı, özellikle iç bayan şekilde tatlılığa yer verilmesi, çikolatamsı meyvelerin olması ve çiçeklerin biraz daha geride durması olarak özetlenebilir. Bu koku formu Angel, Prada Candy, La Vie Est Belle’de de kullanıldı ve başarılı olduğu söylenebilir. Riski olmayan bu form evet, çok satar ve koklayan çoğu kadını tavlayabilir ama benim için bıktırıcıydı.

Sanırım artık parfümler dünyasında abartılı şekilde şekerli davranan parfümlere daha az yer verilmeli çünkü işin tadı kaçmaya başlıyor. Hiçbir yaratıcı tarafı ve özelliği olmayan bu şeker bombası parfümler, hem birbirinin aynı kokuyor hem de sıkıcı. Ha bu arada şeker bombası demişken, çiçek bombası anlamına gelen Flowerbomb ismi belki de Sugarbomb olmalıydı.

Uzun uzun anlatmaya gerek görülemeyecek bir parfüm Flowerbomb. Başlangıcı güzel ve leziz ama geri kalan kısım bana göre değil. İlginç şekilde parfümün isminde çiçek vurgusu olsa da çikolatamsı meyveli, paçulili vanilya tarafına daha yakın. Düz çizgide ilerleyen, fazlaca derinliğe sahip olmayan, etraftan övgüler alacağınız hoş ve güvenli bir kadın parfümü. Hepsi bu. Kalite anlamındaysa neyse ki kötü yerde durmuyor.

EDP formundaki Flowerbomb’u Olivier Polge, Carlos Benaim, Domitille Bertier ve Dominique Ropion gibi sektörün en şöhretli burunları birlikte tasarlamış. Tam bir kış parfümü. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Yaş sınırı olmadan herkes kullanabilir. Hem günlük kullanıma hem de akşam gezmelerine uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

15 Haziran 2019 Cumartesi

Gucci – Guilty Absolute (2017)

Gucci’nin ilk olarak 2010 yılında piyasaya sürdüğü Guilty isimli kadın parfümünün ardından yirmiden fazla Guilty isimli kadın-erkek kokusu daha üretildi. Guilty serisinin erkekler için olan Absolute modeliyse 2017 yılında raflardaki yerini aldı. Genel olarak hakkında olumlu şeyler söylenen Guilty Absolute’yi merak ediyordum ve bir süredir kullanıyorum bu arkadaşı.

Gucci’nin internet sitesine göre Guilty Absolute, markanın tüm koleksiyonlarından ve küresel marka imajından sorumlu yaratıcı direktörü Alessandro Michele ile ünlü parfümör Alberto Morillas arasındaki özel işbirliği sayesinde doğmuş. Cilde değdiği andan itibaren değişmeyen yapıya sahip bir karışım olarak tanıtılıyor. Bu parfümün içeriğinde şimdiye kadar pek rastlanmayan içerikler kullanılmış. AğaçDeri, Altın Ağacı, Alaska Servisi gibi içerikler Guilty Absolute’nin merkezini oluşturuyormuş.

Parfümün başlangıcı birazcık Terre d’Hermes’i andıran mineral teması ve yeşil sayılabilecek ağaçsı, otsu yapıyla gerçekleşiyor. Ferah olmayan üst notalarda ne turunçgil ne de çiçeksilik mevcut. İlginç başlangıcı kaliteli ve hoş. Orta kısımda parfümün ana oyuncusu deri merkeze yerleşiyor. Acımsı, kuru deri, yeni nesil erkek parfümlerindeki gibi tatlı değil hatta tatlılık oldukça az verilmiş. Kimi kullanıcıların yara bandına benzettiği acımsı kuru deriyi sevmek zaman isteyebilir. Son bölümde deri de zayıflıyor ve köksü, rutubetli, ağaçsı vetiver ortaya çıkıyor. Kapanıştaki vetiver, orta kısımdaki deri gibi karanlık değil.

Guilty Absolute, kuru deri, ağaçsılar ve vetiverden oluşan basit kompozisyona sahip. Ağaçsılık ve derinin ilk anda uyumlu olamayacağını düşünenler için bu parfüm şaşırtıcı derecede başarılı. Son zamanlarda sevmeye başladığım servi notasının verdiği yeşil, taze ağaçsı hissiyatla, zaman zaman yeni alınmış deri kıyafetleri hatırlatan süetimsi yapı, Guilty Absolute’ta birlikte harmanlanmış. Vetiver ise sonlarda usulca görevini yerine getiriyor.

Öncelikle söylemeliyim ki Gucci’nin harika eski klasiklerinin üretimlerini bitirip, yeni ürettiği sıkıcı ve vasat aromatik odunsu parfümlerinin çoğunu sevememiştim. Onun içindir ki Guilty Absolute’e de önyargıyla yaklaşıyordum ilk elime aldığımda. Kullandıkça parfümün son zamanlardaki iyi Gucci parfümlerinden olduğunu düşünüyorum artık. Yine de harika olmadığını söyleyebilirim. En azından normal Guilty Pour Homme, Made to Measure veya Gucci by Gucci Pour Homme gibi vasat iş çıkarılmamış Absolute versiyonunda. Hadi ama Gucci artık hayata dön ve Envy For Men, Gucci Pour Homme gibi üretimini bitirdiğin harika parfümler kalitesinde eserler ver parfümseverlere.

Kimi yorumcuların orta kısımdaki deriyi hastanelere, sağlık kabinlerine ya da yara bandının kokusuna benzetmesini okuyabilirsiniz. Evet, deri biraz acımsı ve kuru verilmiş ve genel beğeniye uygun görünmüyor. Yine de yapaylık yok ve parfümün diğer kısımlarında da sentetik hissiyat bulunmuyor. Yine de altın kuralımız olan “denemeden almayın, pişman olmayın” sözünü aklınızdan çıkartmayın.

EDP formundaki Guilty Absolute’nin performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı tenimde oldukça zayıf oldu. Erkeksi sayılabilecek genel tarzı 25 yaş üzerindeki beylere uyacaktır. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Resmi kıyafetler giyen veya takım elbiseli profesyonelseniz hatta büyük Amerikan motosiklet gruplarından birisinin 40’lı yaşlardaki bandanalı, havalı üyesiyseniz Guilty Absolute size eşlik etmekten memnun olacaktır.

Kokusunu dünyaca ünlü parfüm üstadı Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

10 Haziran 2019 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Assoluta in Villa (2009)

Ünlü niş parfümevi Acqua di Parma’nın klasikleşmiş erkek kokularından Colonia’nın 2003 çıkışlı kardeşiydi Colonia Assoluta. İki büyük parfümör Bertrand Duchaufour ve Jean-Claude Ellena’nın birlikte tasarladığı Colonia Assoluta, genel olarak parfümseverler tarafından oldukça beğenildi ve iyi tepkiler aldı. Tabii Colonia gibi bir klasiğin arkasından hangi parfümü çıkarırsanız çıkarın sönük kalma ihtimali her zaman vardır.

2003 çıkışlı Colonia Assoluta’ya da 2009 yılında başka kardeş geldi. Colonia Assoluta in Villa isimli parfümün, Toskana’daki büyük ve lüks villalardaki yaşama sanatını temsil ettiği açıklanmış Acqua di Parma tarafından. Ayrıca on iki adet doğal bileşenden oluşuyormuş. İtalyan turunçgilleri, değerli odunsular, sıcak baharatlar, kompozisyonu meydana getirmiş. Bakalım kullanım döneminde tenimde hangi notlar öne çıkmış.

Parfümün açılışı yeşil turunçgillerle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve ferah sayılabilecek turunçgiller portakaldan ziyade yeşil bergamot-neroli gibi kokuyor. Hatta neredeyse lavanta yeşilliğini anımsatan ilk saniyelerdeki bergamot-neroli kardeşliğini sevdim. Orta bölümde yine kaliteden ödün verilmemiş. Başlangıcına benzer yeşil bergamotumsu şekilde devam eden parfüm, nötr çiçeklerle birlikte uniseks kullanıma göz kırpmaya başlıyor. Son kısımda odunsuluk daha hissedilir diyebilirim. Açıklanan notalarındaki selvi ağacı muhtemelen ağaçsı hissiyatı veriyor.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Assoluta in Villa, ferah, yeşil bir turunçgil-çiçeksi-odunsu parfüme benziyor. Resmi açıklamada bahsedilen baharatlara orta kısımdan itibaren serinletilmiş şekilde rastlıyorsunuz. Neroliye benzettiğim orta bölümdeki erkeksi sayılabilecek çiçeksilik parfümün genel gidişatını bozmuyor. Tahmin edeceğiniz üzere parfümün büyük kısmını yeşil tema oluşturuyor.

Yeşil, buruk turunçgiller Assoluta in Villa’nın büyük kısmını oluşturuyor. Düz çizgide ilerleyen ve hemen hemen hiç değişmeyen kokusunda orta bölümden itibaren hafiften sabunsuluk da algılanıyor. Gayet temiz, pürüzsüz, uyumlu ve yüksek kaliteli bir parfüm denebilir fakat pek derinliğinin olmaması ve hep aynı kokması bir süre sonra sıkıcı hal almaya başlayabilir. Sürekli bir parfüme benzettim kullanım döneminde ve sonunda buldum. Birazcık Creed’in ünlü erkek parfümü Green Irish Tweed’i ve Tom Ford’un son yıllarda oldukça ilgi gören yazlık parfümü Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Hatta bu iki parfümün karışımına bile benzetilebilir belki de.

Assoluta in Villa kısaca harika bir neroli-bergamot kolonyası kıvamında denebilir. Tam İtalyan tarzı turunçgil kokusuna sahip. Çok modern değil hatta nostaljik bile hissettiriyor onu koklarken. Bazı Acqua di Parma parfümleri gibi Eau de Cologne konsantrasyonuna sahip. Onun içindir ki performans anlamında iyi yerde durmuyor.


Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. Olabilecek en kaliteli yeşil-sabunsu turunçgil parfümlerinden olan Assoluta in Villa, her güzelin bir kusuru olduğu acı gerçeğini yüzümüze vuruyor.

İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Uniseks olarak pazarlansa da erkek kullanımına biraz daha yakın gibi duruyor.

Koku Güzelliği:10/7

5 Haziran 2019 Çarşamba

Yves Saint Laurent – Black Opium (2014)

Yves Saint Laurent’in kadın parfümü klasikleri arasında sayılan efsanevi eseri Opium, 1977 yılında piyasaya sürüldü. Kırk yaşını aşan bu şöhretli kadın parfümü, markanın ismini parfümeri sektöründe en çok duyuran koku olarak yerini aldı. Opium o kadar başarılı oldu ki 2019 yılı itibariyle kırk beş civarında limitli ve devam parfümü üretildi. Kırk beş adet devam parfümü olan dünyada başka parfüm var mı emin değilim. Bu bile Opium’un isminin neredeyse Yves Saint Laurent kadar büyüdüğünü bize gösteriyor.

Opium’un devam parfümlerinden Black Opium, 2014 yılının eylül ayında raflara çıktı. Oldukça ilgi gören Black Opium, kısa sürede çok satanlar listelerinde boy göstermeye başladı. Kendi internet sitelerinde Black Opium’u oryantal, çiçeksi gurme olarak sınıflandıran Yves Saint Laurent, kahve ve beyaz çiçekler temalarını öne çıkartmış. Parfümün tanıtımı ise şöyle yapılmış: “Bağımlılığın modern, genç ve canlı yorumu. Özgür, kendine güvenen, ihtişamlı kadınlığı temsil ediyor.”

Black Opium’un açılışı tatlı meyveler ve portakal çiçeği benzeri notalarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında armut var ki muhtemelen meyvemsilik oradan geliyor. Armuda eşlik eden portakal çiçeği ferah değil oldukça tatlı. Hatta parfümün açılışı da epey tatlı ve modern diyebilirim. Orta bölümde tatlılık biraz daha artıyor. Orta kısımda beyaz çiçekler ve şekerli vanilya etkisini iyice arttırıyor. Koyu ve karamelize vanilya benim için bile oldukça iç bayıcı oluyor zaman zaman. Kapanışta tatlılık devam ederken paçuli ve odunsuluk hissediliyor. Neyse ki son bölümde tatlılık biraz azalıyor ve daha sevilesi hale geliyor Black Opium.

Günümüzün modern tatlı, çiçeksi, baharatlı, meyvemsi, vanilyalı kadın parfümlerinin tipik örneği duruyor karşımızda. Hele ki 2010 yılından sonra piyasaya sürülen birçok kadın parfümünde bu koku formuna rastlayabiliriz. Şekerli meyveler, çiçekler ve yanmış vanilyadan oluşuyor özetle Black Opium. Derinlik, yaratıcılık ve ilginçlik aramak pek mümkün değil. Kimi zaman vanilyalı ucuz market kadın parfümlerini bile andırıyor ne yazık ki.

Parfümün en merak ettiğim kısmı, resmi tanıtımında bolca öne çıkarılan kahve temasıydı. Kahve merkezli parfümler ilgimi çekiyor fakat Black Opium’un kahve odaklı olduğunu söylemem zor. Bu arkadaş daha çok şekerli vanilya üzerinden ilerliyor. Muhtemelen gerilere saklanmış kahve ama vanilyanın altında ezilmiş kalmış adeta.

Black Opium’un amacı belli. La Vie est Belle, Poison Girl, Prada Candy ve diğer bu tarz onlarca benzer popüler parfüme rakip olması için tasarlanmış. Yves Saint Laurent’in bu pazardan pay kapma çabası olarak düşünebiliriz Black Opium’u. İşin üzücü tarafı, böylesine amaç için Opium gibi efsanevi parfümünün ismini kullanması. Böylece Black Opium’un dikkat çekmesi ve popüler olması hedeflenmiş ki pazarlama açısından doğru olabilir ama klasik Opium’un bu amaca hizmet ettirilmesi hiç hoş değil. Markalar çok daha fazla parfüm satmak için anlaşılan her şeyi yapmaya hazırlar.

Sonuç olarak çoğu yeni nesil kadın parfümünden farkı olmayan itici ve bıktırıcı bir arkadaş Black Opium. Kadınların bu parfümü beğeneceği ve onu koklayan erkeklerin de ilgisini çekebileceğini varsayabilirim ama bir parfümde kalite, farklılık, yaratıcılık arıyorsanız size göre olmayabilir.

EDP formundaydı kullandığım Black Opium. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Bir süre sonra burnunuz alışsa da etraftan insanlar saatler sonra bile algılayıp, parfümünüzü sorabiliyor. Tam bir kış ve soğuk havaların parfümü olduğunu söylemem gerekiyor. Kokusunu ünlü burunlar Nathalie Lorson, Marie Salamagne, Olivier Cresp ve Honorine Blanc birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5