neroli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
neroli etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Ekim 2021 Cumartesi

Prada – Infusion d’Iris (2015)

Prada’nın 2007 yılında çıkan kadın parfümü Infusion d’Iris, ilk çıktığı dönemde parlamış, sonrasında yıldızı sönmeye başlamıştı. Prada, 2015 yılında Infusion d’Iris’i reformüle edip tekrardan piyasaya sürdü.

2015 yılı çıkışlı Infusion d’Iris, Prada’nın internet sitesinde turunçgil çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Resmi tanıtımında “Değerli ve bulunması zor Les Infusion De Iris, İtalyan mandalinası, tunus nerolisi, galbanum, orris, sedir ağacı, benzoin ve tütsü temel notalarının karışımıyla irisin şehvetli yorumudur” cümlesiyle lansmana çıkmış. Açıklanan notalarında en ilgi çekici öğe sakız ağacı teması denebilir.

Parfümün ilk saniyelerinde sabunsu ve damla sakızını andıran tozlu turunçgiller bizi karşılıyor. Açıklanan notalarında mandalina ve neroli var ki ilk saniyelerdeki ferah sayılamayacak turunçgillerin kaynağı muhtemelen bu notalar. Orta kısımda sabunsuluk devam ederken bu sefer tozlu iris çiçeği partiye katılıyor. Geri planda yüksek ihtimalle vetiver bulunuyor ama açıklanan notalarında yer verilmemiş. Sonlarda odunsu yapıyla kapanış yapılıyor.

Infusion d’Iris, basit, sakin, yumuşak ve barışçıl bir parfüm. Derin değil, karmaşık davranmıyor, rahatsız etmiyor. Fazlasıyla durgun, iddiasız, uysal ve hatta huzurlu denebilir. Onun hareketsiz ve pasif kokusu bir süre sonra konforlu hale de gelebilir uyuşuk da hissettirebilir. Bu anlamda düz çizgide devam eden sabunsu-çiçeksi kadın parfümü arıyorsanız şık ve kaliteli seçim olacaktır.

Kimi kullanıcıların yeni yıkanmış kıyafet kokusuna benzettiği Infusion d’Iris, temizlik hissi veren genel yapısıyla beyaz gömlek üzerine sıkılabilecek en hoş eserlerden birisi.

Eau de Parfum olmasına rağmen performansı kötü ne yazık ki. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Ilık ilkbahar günlerine daha çok yakışacağını sanıyorum. Kokusunu Daniela Andrier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

30 Eylül 2020 Çarşamba

John Varvatos – Artisan Pure (2017)

John Varvatos’un 2009 yılında piyasaya sürdüğü Artisan isimli erkek parfümünden sonra şaşırtıcı şekilde sürekli devam kokuları geliyor. Artık Artisan isimli parfümler için seri haline geldi diyebiliriz. 2020 yılı itibariyle beş Artisan isimli parfüm raflardaki yerini aldı. John Varvatos Artisan’ların en son üyesi 2017 yılında Pure ismiyle aramıza katıldı.

Özellikle ana vatanı Birleşik Devletlerde oldukça ilgi gören John Varvatos’lardan Artisan Pure, markanın internet sitesinde, Meksika’nın Xalapa şehrinin yemyeşil tepelerinden ilham alındığını bildirmiş. Xalapa’daki geniş kahve ve narenciye bahçeleri Artisan Pure’un ruhani temelini oluşturmuş. Odunsu turunçgil parfümü olduğu vurgulanmış. Ayrıca portakal ağacının şu üç unsuruna yer verilmiş: yapraklar, dallar ve yumuşak meyveler. Son olarak da en kaliteli orris kökünün kullanıldığından bahsedilmiş.

Artisan Pure’un ilk saniyeleri ferah ve yüksek kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Açılışta portakaldan ziyade yeşil, tozlu-yapraksı neroli-bergamot-portakal çiçeği aksına yakın narenciyelerden bahsedebilirim. Başlangıcı neroli kolonyalarını hatta azıcık Neroli Portofino’nun kuru, topraksı halini çağrıştırıyor. İlerleyen dakikalarda yeşil tema, çiçeksi-otu yapıyla yoluna devam ediyor. Ferah nerolinin yerini keskin olmayan baharatlar alıyor. Az biraz zencefil ve kimyon benzeri sakin baharatların eklenmesiyle ilginç hale geliyor. Kapanışta odunsuluk öne çıkıyor. Sedir ağacı tarzında değilse de orris ve miske destek veren odunsu notalar son bölümde dikkat çekiyor.

John Varvatos’un resmi tanıtımında kahveden bahsedilse de Artisan Pure’de kahve namına fazla bir şeye rastlamadım. Pure, başlangıçta harika neroli kolonyası gibi davranırken, ilerleyen saatlerde yumuşak ve uyumlu baharatların turunçgillerle nefis dansına doğru evriliyor.

Karşımızda şaşırtıcı derecede başarılı ve güzel kokan bir arkadaş var. Ferah, temiz, aromatik, otsu baharatların böylesine kaliteli verildiği bir parfüme niş markalarda bile rastlamak zor olabilir. Ne yapaylık var, ne zorlama var, ne bıktırıcı şekerleme kokusu var ne de kimyasal deniz-su-calone-ıso e super var. Artisan Pure ismi gibi saf ve basit sayılabilecek leziz mi leziz, buruk, acımsı, yeşil, tozlu ama aynı zamanda canlı, kalıcı ve modern yapıya sahip.

Başlangıcını Neroli Portofino’ya, orta ve son kısmını hafiften Cartier – Declaration’a benzettiğim Artisan Pure, uygun sayılabilecek yurtdışı fiyatıyla da fiyat-performans anlamında çok hoş bir yazlık olarak onlarca rakibinin önüne rahatlıkla geçer. Birazcık erkeksi temaya sahip olsa da kadınların onu kullanmaları garipsenemez.

Eau de Toilette formundaki Artisan Pure’u Rodrigo Flores-Roux’un tasarladığını belirtmek durumundayım. Günlük kullanımda sırıtmayacak yapısıyla her ortama uyum sağlayabileceğini düşünebiliriz.

Koku Güzelliği:10/7.5

14 Eylül 2020 Pazartesi

Bulgari – Bulgari Man Wood Neroli (2019)

Bulgari’nin 2010 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Bvlgari Man’in kısa süre içinde ondan fazla aynı isimli devam kokusu geldi. Bulgari’nin yeni nesil erkek parfümlerini temsil eden Bvlgari Man’ların 2019 yılında neroli teması üzerine inşa edilen kokusu Wood Neroli raflardaki yerini aldı. Ferah parfümlerde kullanılan nerolinin bir başka formuna da Bulgari imza atmış gibi görünüyor.

Wood Neroli, kendi internet sitesinde turunçgil odunsu olarak sınıflandırılmış ve insan ile doğa arasında yeni bağ oluşturma iddiasında olduğu söylenmiş. Ayrıca Akdenizin pırıl pırıl parlayan güneşinden ilham alınmış bir odunsu koku olduğu vurgulanmış. Açıklanan notalarında tuz, mineral, bergamot, portakal çiçeği gibi yaz parfümlerini çağrıştıran öğelerden bahsedilmiş.

Wood Neroli’nin ilk saniyeleri ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Misk, bergamot ve nerolinin hakimiyetindeki açılışı narenciyeli kolonyaları anımsatıyor. Hoş ve ferahlatıcı başlangıçtan sonra, turunçgillerin ağırlığı daha da artıyor. Tuzlu turunçgillere portakal çiçeği de ekleniyor. Hafiften çiçeksi hissettiren orta kısım, uniseks kullanıma uyum sağlayacaktır. Oldukça zayıflayan kapanışta sedir ağacı ve miskin daha fazla yer kaplaması sürpriz olmuyor. Bu tür turunçgil parfümlerinin adeta değişmez alt nota elemanları sedir ağacı ve misk görevlerini yapıyor.

Neroli notası ilginç bir koku karakterine sahip. Yaz parfümlerinde sıklıkla karşılaştığımız portakal ya da limona çok benzemiyor. Neroli buruk, acımsı, yeşil, çiçeksi ve hafiften hüzünlü davranıyor. Evet, neroli ferahlatıcı ama portakal kadar da dinamik veya canlandırıcı değil. Hafif bir çiçeksi esinti olarak algılıyorsunuz ve yeşil çiçeksi tarafı daha ağır basıyor. Wood Neroli de isminden anlaşılacağı üzere odunsu neroli kokusu vaat ediyor.

Genele bakıldığında çiçeksi yeşil turunçgillerin büyük yer tuttuğunu görüyoruz. Odunsu tarafı sonlarda, o da sınırlı derecede karşımıza çıkıyor. Büyük resimde misk, odunsulardan daha fazla yer kaplıyor. Pek derinliği olmayan ve düz çizgide ilerleyen Wood Neroli, kalite anlamında hiç fena yerde durmuyor. Bu tür parfümlerin en büyük avantajıysa sevmesi ve kullanması kolay yapıda olmaları. Onu deneyip de nefret edecek çok fazla kişi çıkmayacaktır. Güvenli bir yaz parfümü olarak düşünülebilir.

Eau de Parfum formunda olması tabii ki iyi haber ama performansı çoğu turunçgil kokusu gibi vasatı aşamıyor. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek değil. Erkek parfümü olarak piyasaya sürülse de kadınlar rahatlıkla kullanabilir bu serin Akdeniz kolonyasını.

Kokusunu ünlü isim Alberto Morillas tasarlamış. Wood Neroli, abartılı fiyata sahip Tom Ford’un Neroli Portofino’suna uygun rakamlı seçenek olarak bakılabilir.

Koku Güzelliği:10/7.5

25 Ekim 2019 Cuma

Elie Saab Le Parfum (2011)

Eklektizmin, farklı dinlerin, ilginç mezheplerin, vekalet savaşlarının ülkesi Lübnan için Ortadoğu’nun Paris’i denirdi bir zamanlar. Arap-Ortadoğu coğrafyasının en özgürlükçü başkentlerinden Lübnan’ın sadece mutfak kültürüyle değil, dünyaya ismini duyuran bir modacıyla da anıldığını biliyoruz. Lübnan artık iç savaşlarla ve mezhep çatışmalarıyla değil, Elie Saab isimli modacıyla gündeme gelse keşke.

“Lübnan halkına inanıyorum. Kalbim buraya ait” diyen ve Lübnan’da yaşayan modacı Elie Saab’ın kıyafet tasarımları dünyanın en önemli ve lüks mağazalarında satılıyor. Markasını son yıllarda daha da ileri taşımayı başaran Elie Saab’ın, 2011 yılında parfüm işine el atması tabii ki şaşırtıcı değildi. Ağırlıklı olarak kadın modası üzerine çalışan Elie Saab markasının ürettiği parfümlerin çoğu kadınlara yönelik denebilir.

Elie Saab’ın ilk parfümü 2011 çıkışlı Elie Saab Le Parfum idi ve kadınlar içindi. Çiçeksi şipre olarak sınıflandırılan markanın ilk eseri Le Parfum, dünya çapında büyük beğeni kazandı. Kısa süre içinde popüler parfümlerden birisi haline gelen Le Parfum’un kokusunu ünlü isim Francis Kurkdjian tasarlamıştı. Çoğu kullanıcı parfümün bu kadar başarılı olmasının sebebini Francis Kurkdjian’ın yaratıcılığına ve dehasına bağlıyor ki haksız sayılmazlar.

Elie Saab Le Parfum’u üzerime sıktığımda ilk saniyelerde neroliyi aklıma getiren portakal çiçeği kokusuyla karşılaşıyorum. Ferahlık sınırında dolaşan lezzetli ve yüksek kaliteli portakal çiçeği harika diyebilirim. Orta kısma geçildiğinde portakal çiçeğinin etkisi azalırken ortaya beyaz çiçekler çıkıyor. Açıklanan orta notalarındaki yasemini rahatlıkla algılayabiliyorsunuz. Şekerli verilmeyen kuru, sabunsu yasemine, başlangıçtaki portakal çiçeği eşlik ediyor gerilerden. Bu sayede yaseminin o güçlü ve sabunsu karakteri biraz yumuşuyor neyse ki. Kapanışta yine çiçeksilik algılanıyor. Yaseminin etkisi devam ederken egzotik olmayan kuru, çiçeksi paçuli kapanışı domine ediyor. Bal temasına sahip paçuli, uzun saatler boyunca teninizde kokmaya devam ediyor.

Le Parfum, kısaca beyaz çiçeksi paçuli parfümü olarak sınıflandırılabilir. Parfümde üç nota öne çıkıyor: Turunçgiller (Portakal çiçeği ve neroli), yasemin, paçuli. Diğer öğeler tamamen destek (bal, misk) amacıyla kompozisyonda bulunuyor. Le Parfum adeta beyaz bir örtü gibi sarıyor baştan sona kadar sizi. Evet, bu parfüm kesinlikle masum ve beyaz kokuyor.

Le Parfum, basit ve düz çizgide ilerliyor. Sıradışı ya da farklı kokmuyor. Birçok beyaz çiçeksi kadın parfümünü andırıyor ama yüksek kalitesi, doğallığı, pürüzsüzlüğü ve tazeliğiyle, nefis koktuğunu söyleyebilirim. Normalde böylesine baskın yasemini sevemiyorum parfümlerde fakat Le Parfum’de yasemin portakal çiçeği ve paçuliyle öyle güzel dizginlenmiş ki hayran kaldım. Le Parfum’un usta bir burunun eseri olduğu açık ve Francis Kurkdjian iyi iş çıkarmış.

Bu modern, kadınsı, saf ve temiz çiçek parfümü, ne yeni nesil kokulardaki bıktırıcı şekerliliğe sahip ne de özensiz meyveli-çiçeksiler gibi davranıyor. Lüks, ağır başlı, kendine güvenen ve feminen tavrıyla, benim bile takdirimi kazandı.

Sonuç olarak son yılların başarılı çiçeksi kadın parfümlerinden birisi bana göre Elie Saab Le Parfum. EDP formunda ve kalıcılığı gayet iyi. Etrafa yayılımı ortalama seviyede. Ilık ilkbahar-sıcak sonbaharda kullanmak iyi sonuç verebilir. Çok sıcak yaz günlerinde orta kısmı biraz ağır gelebilir.

Koku Güzelliği:10/8

10 Haziran 2019 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Assoluta in Villa (2009)

Ünlü niş parfümevi Acqua di Parma’nın klasikleşmiş erkek kokularından Colonia’nın 2003 çıkışlı kardeşiydi Colonia Assoluta. İki büyük parfümör Bertrand Duchaufour ve Jean-Claude Ellena’nın birlikte tasarladığı Colonia Assoluta, genel olarak parfümseverler tarafından oldukça beğenildi ve iyi tepkiler aldı. Tabii Colonia gibi bir klasiğin arkasından hangi parfümü çıkarırsanız çıkarın sönük kalma ihtimali her zaman vardır.

2003 çıkışlı Colonia Assoluta’ya da 2009 yılında başka kardeş geldi. Colonia Assoluta in Villa isimli parfümün, Toskana’daki büyük ve lüks villalardaki yaşama sanatını temsil ettiği açıklanmış Acqua di Parma tarafından. Ayrıca on iki adet doğal bileşenden oluşuyormuş. İtalyan turunçgilleri, değerli odunsular, sıcak baharatlar, kompozisyonu meydana getirmiş. Bakalım kullanım döneminde tenimde hangi notlar öne çıkmış.

Parfümün açılışı yeşil turunçgillerle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve ferah sayılabilecek turunçgiller portakaldan ziyade yeşil bergamot-neroli gibi kokuyor. Hatta neredeyse lavanta yeşilliğini anımsatan ilk saniyelerdeki bergamot-neroli kardeşliğini sevdim. Orta bölümde yine kaliteden ödün verilmemiş. Başlangıcına benzer yeşil bergamotumsu şekilde devam eden parfüm, nötr çiçeklerle birlikte uniseks kullanıma göz kırpmaya başlıyor. Son kısımda odunsuluk daha hissedilir diyebilirim. Açıklanan notalarındaki selvi ağacı muhtemelen ağaçsı hissiyatı veriyor.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Assoluta in Villa, ferah, yeşil bir turunçgil-çiçeksi-odunsu parfüme benziyor. Resmi açıklamada bahsedilen baharatlara orta kısımdan itibaren serinletilmiş şekilde rastlıyorsunuz. Neroliye benzettiğim orta bölümdeki erkeksi sayılabilecek çiçeksilik parfümün genel gidişatını bozmuyor. Tahmin edeceğiniz üzere parfümün büyük kısmını yeşil tema oluşturuyor.

Yeşil, buruk turunçgiller Assoluta in Villa’nın büyük kısmını oluşturuyor. Düz çizgide ilerleyen ve hemen hemen hiç değişmeyen kokusunda orta bölümden itibaren hafiften sabunsuluk da algılanıyor. Gayet temiz, pürüzsüz, uyumlu ve yüksek kaliteli bir parfüm denebilir fakat pek derinliğinin olmaması ve hep aynı kokması bir süre sonra sıkıcı hal almaya başlayabilir. Sürekli bir parfüme benzettim kullanım döneminde ve sonunda buldum. Birazcık Creed’in ünlü erkek parfümü Green Irish Tweed’i ve Tom Ford’un son yıllarda oldukça ilgi gören yazlık parfümü Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Hatta bu iki parfümün karışımına bile benzetilebilir belki de.

Assoluta in Villa kısaca harika bir neroli-bergamot kolonyası kıvamında denebilir. Tam İtalyan tarzı turunçgil kokusuna sahip. Çok modern değil hatta nostaljik bile hissettiriyor onu koklarken. Bazı Acqua di Parma parfümleri gibi Eau de Cologne konsantrasyonuna sahip. Onun içindir ki performans anlamında iyi yerde durmuyor.


Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. Olabilecek en kaliteli yeşil-sabunsu turunçgil parfümlerinden olan Assoluta in Villa, her güzelin bir kusuru olduğu acı gerçeğini yüzümüze vuruyor.

İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Uniseks olarak pazarlansa da erkek kullanımına biraz daha yakın gibi duruyor.

Koku Güzelliği:10/7

1 Mayıs 2019 Çarşamba

Roberto Cavalli – Just Cavalli (2013)

İtalyan moda markası Roberto Cavalli’nin 2002 yılında başladığı parfüm macerası 2019 yılının ortalarında kırktan fazla eserle devam ediyor. Kimi moda markaları gibi çok popüler parfümlere imza atamasalar da yeni kokular geliyor Roberto Cavalli’den. Gerçi bugün inceleyeceğim parfümü pek yeni sayılmaz, 2013 yılı çıkışlı.

Roberto Cavalli’nin Just isimli parfümleri, markanın kendi içerisindeki en fazla sayıdaki kokuya sahip serisi diyebiliriz. On parfüme ulaşan Just isimli parfümlerden Just Cavalli isimli olanına göz atacağım. Kadın kullanımı için piyasaya sürülen Just Cavalli, markanın kendisi tarafından “kremsi-çiçeksi ve son derece seksi” olarak tanıtılmış.

Parfümün açılışı neroliyle gerçekleşiyor. Kremsi, tatlı ve hafiften yapay turunçgillerle karşımıza çıkan üst notaları, modern fakat kalite anlamında düşük. Orta kısma geçildiğinde sabunsu turunçgiller devam ederken kremsi tiare çiçeği kendisini iyice gösteriyor. Vanilyamsı ve tropikal hissiyat veren orta kısmı biraz plastiğimsi ve yapay davranıyor ne yazık ki. Alt notalarda kremsi tiare çiçeği yoluna devam ediyor. Açıklanan notalarında gül ağacı var Just Cavalli’nin. Muhtemelen sonlardaki odunsu hissiyat, tiare çiçeği ve gül ağacının birleşiminden meydana geliyor. Kapanışı da bir parça yapay ve kremsi.

Just Cavalli, modern, tatlı, yapay, hafiften plastiğimsi tropikal çiçeksi, vanilyamsı ve odunsu bir parfüm. Başlangıcındaki ferah olmayan turunçgiller karmaşık ve rafine değil. Roberto Cavalli, bu parfüm için sadece üç nota açıklamış: Neroli, tiare çiçeği ve gül ağacı. İlk saniyelerdeki neroliyi çok belirgin hissettiğinizi söyleyemem. Daha çok kremsi turunçgil tarafına yakın duran ilk saniyeler kadınsı ve yapay. Orta kısımda genellikle son yıllardaki kadın parfümlerinde gördüğümüz tiare çiçeği teması bütün ağırlığıyla parfüme yön veriyor. Tiare çiçeği temalı parfümler genellikle hindistan cevizli güneş kremlerine benzetilebilir. Vanilyamsı, tatlı, lezzetli, tropikal içkiye benzeyen Just Cavalli’nin orta kısmı ne yazık ki yapaylık barındırıyor ve kalite anlamında iyi yerde durmuyor. Sonlardaki gül ağacı teması ise bildiğimiz anlamda ağaçsı hissiyat vermiyor. Orta kısmın devamı olarak ilerliyor.

Just Cavalli, hoş ve kullanan çoğu kadının sevebileceği vasat kalitede bir arkadaş. Tabii Roberto Cavalli gibi ana akıma hizmet eden markadan tematik ve yüksek kaliteli parfüm beklemek hayal olabilir. Roberto Cavalli, bu anlamda tropikal ve kremsi parfüme imza atarak kendince doğru hamle yapmış ama kokusal olarak pek iyi yerde durmuyor Just Cavalli. Özellikle tiare çiçeğinin yeterince başarılı verilmemesi ve neroli-gül ağacı notalarının yeterince güçlü kullanılmaması parfümün eksi tarafları denebilir.

Sonuç olarak hep kötü taraflardan bahsetmeyelim. Just Cavalli, genel beğeniye uygun, sakin, barışcıl, temiz, leziz, sütsü ve basit denebilir. Hoş ve yumuşak kokusu giriş seviyesi kokuseverler için fena seçenek değil. Siz yine de almadan önce deneyin.

Just Cavalli EDT formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalamnın biraz altında. İlkbahar-yaz mevsimine yakın duruyor. Günlük kullanıma ve spor kıyafetlere rahatlıkla yakışacaktır. Kokusunun tasarımına iki usta parfümör Nathalie Lorson ve Fabrice Pellegrin imza atmış.

Koku Güzelliği:10/6

12 Eylül 2017 Salı

Chloe – Love Story (2014)

Paris’e gidenlerin muhakkak uğradığı hatta filmlere bile konu olan ünlü Pont des Arts köprüsünden ilhamını alan bir parfümle karşı karşıyayız. Chloe’nin Love Story isimli kadın parfümü, Aşıklar Köprüsü olarak da bilinen bir köprüden ilham alıyor ve parfümün ismi de Love Story olarak seçiliveriyor. Bu anlamda Chloe markasının tutarlı davrandığını söyleyebilirim.

Parfümün tanıtımında kadınsılığın, romantizmin, cazibenin, aşkın vurgulanması sürpriz değil. İsminin Love Story olması bir yana, kadın parfümlerinin pazarlanması için kullanılabilecek en iyi öğeler aşk-romantizm-kadınsılık üçlüsü olmaz da ne olur ki. Koku kısmındaysa iki çiçek öne çıkmış: portakal çiçeği ve adını pek duymadığımız madagaskar yasemini.

Love Story’nin başlangıcı kadınsı çiçeklerle gerçekleşiyor. Beyaz çiçekler, yasemin hatta gül bile sayılabilir. Ferah sayılamayacak üst notalar benim için oldukça sıradan ve feminen. Orta kısımda tatlı ve modern beyaz çiçekler aynen devam ediyor. Kompozisyona eklenen misk, büyük değişim yaratmıyor. Kapanışta bir parça sedir ağacı hissedilse de ağaçsı şekilde sonlanmıyor. Üst-orta notalara benzer şekilde miskli-çiçeksi yapı alt notaları da oluşturuyor.

Love Story, tam anlamıyla meyveli-çiçeksi bir deneme. Beyaz çiçekler buketine eklenmiş yasemin ve gülün domine ettiği koku, baştan sona kadar değişim göstermiyor. Hatta hemen hemen aynı kokuyor.

Kendi sitelerindeki tanımıyla “ferah çiçeksi” yapı, bence pek de yaz sıcakları için uygun değil. Serin ilkbahar-sonbahar için uygun olabilecek Love Story, kalite anlamında vasat, yaratıcılık anlamında rahatlıkla sınıfta kalıyor. Hiçbir özgün yanı olmayan ve piyasadaki birbirinin aynısı feminen çiçeksi koku formunu tekrar etmekten başka bir şey yapmayan Love Story bu haliyle milyonlarca kadın parfümüne benziyor. İyi de kadınlar neden alsınlar ki bu parfümü?

Tabii bir kadın parfümüne hiçbir zaman kadın gözüyle bakamayacağım ve bu koku formunun neden ilgi gördüğünü anlayamayacağım. Evet, bu tür meyveli-çiçeksi yasemin-gül karışımı, dişil mesajlar veriyor etrafa fakat yine de sıkıcı, sıradan ve artık her yerde karşımıza çıktığı için eskimeye yüz tutmuş durumda bana göre.

Sonuç olarak Love Story hakkında söyleyecek çok bir şeyim yok. Bu tekdüze Eau de Parfum, burun tırmalıyor, beni cezbetmiyor, yapaylık sınırında ve hiç bana göre değil. Belki doğru kadında, doğru mevsimde ve doğru zamanda çarpıcı olacaktır ama size kötü sayılabilecek haberi vereyim ki performansı da yüksek değil. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği ortalamanın altında.

Genç-yaşlı her kadına yakışacak Love Story, günlük kullanıma da akşam çıkmalarına da uyum sağlayacaktır. Ünlü parfümör Anne Flipo tasarlamış Love Story’i. 2016 yılında EDT versiyonu da piyasaya sürülmüş Love Story’nin. Benim kullandığım EDP olanıydı.

Koku Güzelliği:10/4

8 Eylül 2017 Cuma

Prada L’Homme (2016)

Prada’nın iki yeni gözbebeği parfümü La Femme Prada ve L’Homme Prada’nın, dünya lansmanı 2016 yılının Haziran ayında yapıldı. Hem erkekler hem de kadınlar için piyasaya sürülen bu iki parfüme görkemli bir basın tanıtımı yapıldığı söylenebilir. Elle, Vogue, Harper’s Bazaar gibi önemli dergilerin temsilcilerinin katıldığı gecede, Miucca Prada’nın da sunum yaptığını öğreniyoruz.

La Femme Prada ve L’Homme Prada’nın reklam yüzü olarak üç genç Hollywood yeteneğinin seçildiğini söylemek gerekiyor. Basın açıklamasının, Milano’nun dünyaca ünlü alışveriş merkezi Galleria Vittorio Emanuele’deki efsanevi Prada mağazasında yapılması da markanın bu iki parfüme verdiği önemi gösteriyor. Bu iki parfümden erkek olanı yani Prada L’Homme’u bir süredir kullanıyorum. Bakalım kokusu, parfümün pazarlaması kadar başarılı mı?

Prada L’Homme’nin açılışı şekerli turunçgillerle gerçekleşiyor. Bir parça limon ve daha önemlisi aşırı tatlı neroliyle başlangıcı yapıyor. Fazlasıyla modern ve tanıdık üst notaları pek sevemedim. Orta kısımda sevdiğim bir öğe sevmediğim şekilde verilmiş. Leziz bir iris çiçeği hafiften Dior Homme esintisi yaratsa da yanındaki vetivere alışamadım. Orta bölümde şekerli yapı devam ederken, hafiften koyu hale geliyor L’Homme. Tabii bunda menekşenin ve karabiberin etkisi var. Orta notaları başlangıcına göre daha sevilebilir buldum. Sonlardaysa tatlılık yine aşırı dozda. Alt notalarda tonka fasulyesi muhtemelen tatlılığı arttırıyor. Bir parça vanilya ve sedir ağacıyla kapanışı yapan L’Homme’nin genelinde ambersi bir hava var.

Prada L’Homme, yeni yeni trend olmaya başlayan bir koku formuna sahip gibi görünüyor. Sanırım gourmand fırtınası artık bitti ve yeni koku modamız şekerli turunçgiller, tonka fasulyesi ve aşırı tatlı menekşe-iris birlikteliği. Garip, ucuz ve burnu zorlayan bu fujer tarzına her zaman için mesafeli duruyorum. Her ne kadar içeriğinde iris çiçeği olsa da Prada L’Homme, insanın içini ve ruhunu bayıyor. O güzelim iris bile kompozisyonu kurtaramıyor.

Bu tür parfümlerde beni rahatsız eden yapaylık veya düşük kalite hissiyatı değil. Market parfümlerini veya 5 TL’lik deodorantları anımsatan koku formuyla problemim var. Fujerin en sevmediğim versiyonu olan tonkalı, menekşeli, sedir ağaçlı, bol şekerli karışım, ilginç bir şekilde daha kısa süre önce yine karşıma çıkmıştı, hem de niş bir markada.

Zaman zaman böyle tesadüfler oluyor. Bir parfümü kullanırım ve 2-3 hafta sonra o parfüme çok benzeyen bir koku profiliyle tekrar karşılaşırım. 1-2 hafta önce kullandığım Francis Kurkdjian’ın Amyris Homme’sine yeniden ışınlandım, Prada L’Homme’yle birlikte. Benzer kokuları olmasının dışında aralarında pek yaş farkı da olmaması gerçekten ilginç. Sanırım yeni nesil erkek parfümleri bu türde gelecek önümüzdeki yıllarda. Eyvah ki ne eyvah.

Prada’nın genel tarzına benzeyen L’Homme, temiz, steril, iyi aile çocuğu rolünü iyi oynuyor. Kimi yorumcuların Prada Amber Pour Homme’a benzettiği L’Homme, bence hafiften Yves Saint Laurent – L’Homme’ye de hem isim olarak hem de koku olarak benziyor. Ne sabunsu ne pudralı kokuyor ama iris çiçeğinin kadifemsi, rahatlatıcı etkisiyle temiz hissiyat veriyor. Koku formu olarak hiçbir özel ve benzersiz yanı bulunmuyor. Bu anlamda bir hayal kırıklığı da Prada’dan gelmiş gibi görünüyor.

Sonuç olarak almadan önce denemenizi öneririm. Tarzı bana hitap etmese de genel beğeniye uyacağını sanıyorum. EDT formundaki Prada L’Homme’nin performansı zayıf. Kalıcılığı iyi fakat fark edilirliği yüksek değil. Sıcak havalardan ziyade serin ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını düşünüyorum.

Parfümün kokusunu, birçok esere imza atmış çalışkan isim Daniela Andrier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

27 Haziran 2017 Salı

Bulgari – Aqua Amara (2014)

Aradan on iki yıl geçmiş, inanamıyorum! Bulgari’nin piyasaya sürdüğü ve muhtemelen markanın en çok satan erkek parfümü haline gelen Aqua Pour Homme’si 2005 yılında sahneye çıkmış. Ve 2017 yılının sıcak Haziran aylarında on ikinci yaşını kutluyor Aqua Pour Homme. Bulgari’nin 2000’li yıllardan sonra popüler hale gelen yaza uygun sucul parfüm akımının belki de en çok ses getiren üyesiydi Aqua Pour Homme. Tabii bu başarısının ardından devam parfümleri geldi. 2017 yılı itibariyle sekiz parfümlük seri haline dönüştü Aqua’lar. Vakti zamanında kullandığım Aqua Pour Homme ve Marine versiyonu bende büyük heyecan yaratmamıştı fakat ferah parfüm klasiklerinden olma yolunda ilerlediği söylenebilir Aqua’ların.

Ve takvim 2014’ü gösterdiğinde Aqua serisine Amara eklendi. Amara’yı tasarlayan kişi, 2005 yılında ilk Aqua Pour Homme’yi tasarlayanla aynı kişi, yani dünyanın önemli parfümörlerinden Jacques Cavallier. Bay Cavallier, bir söyleşisinde Amara için şunları söylemiş: “Su teması Bulgari tarihinde önemli yere sahip. İlk Aqua Pour Homme’u yarattığımda derin, saf, ferahlatıcı, aromatik su temasını cazibeli ve erkeksi şekilde vermiştim. Bulgari’nin Greko-Romen mirasından esinlenen Aqua serisi koleksiyonuna Amara’yı ekledim. Amara’da, oligo elementlerini içeren zengin bir su temasını insanlara iletmek istedim. Aslına bakılırsa Aqua Amara, acı su demek. Acı kavramı İtalya mutfak kültürüyle de ilgili. Bu acılık parfümün ana akorlarından birisi. Meyve ve acı arasındaki dengeyi yeniden kurmak için mandalina ham özünü yeniden işledim. Hafif tatlı mandalina özünün yanında neroli de kullandım. Bu öz son derece ilginç, çünkü taze, çiçekli, portakal ağacına benzeyen yönü var. Elbette nazik ama ilginç şekilde biraz acı.”

Kendi sitelerinde Aqua Amara’yı odunsu-sucul-turunçgil olarak sınıflandırmışlar. Parfümün açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Başlangıçtaki portakal-mandalina-neroli üçlüsü harika. Orta bölümde partiye aromatik ferah otlar ve tuzlu deniz suyu teması katılıyor. Orta kısım hala çok ferah fakat artık kokunun yönü denizden esen tuzlu su tarafına dönüyor. Serin-soğuk orta bölüm gayet güzel. Kapanışta tuzlu aromatik otlar hala etkili. Yumuşak odunsular ve köksü olmayan vetiverle kapanış yapılmış. Alt notaları eh işte.

Aqua Amara bana göre turunçgilli bir sucul. Başlangıcı meyve-turunçgilli, orta kısım aromatik, acı otsu-deniz gibi, son bölümde ağaçsı-vetiver. Parfümün açılışındaki doğal ve ferah turunçgiller, muhtemelen en güzel bölüm. Orta bölümdeki deniz temasıyla çok iyi uyum sağlıyor turunçgiller. Bana göre deniz temasında birazcık yapaylık var, muhtemelen Calone’nin payı bulunuyor. Kapanışı kıyafette başarılı. Ten de ise normal.

Aqua Amara’yı şansıma havaların iyice ısındığı ve otuz dereceleri geçen sıcak haziran ayında kullandım. Tam bir ferah yaz kokusu. Ne ılık ilkbahar ne soğuk kış mevsimi… Onun yıldızı yazın parlayacaktır. Parfümün genelini beğendim. Genel olarak sucul parfümlerdeki yapaylık burada nispeten az. Kalite anlamında bu fiyat seviyesi için yeterli. Kadın-erkek hemen herkesin sevebileceği ve kullanabileceği Aqua Amara, abisi Aqua Pour Homme’ye tabii ki çok benziyor. Fakat şunu söyleyebilirim ki Aqua Pour Homme’den daha çok sevdim Amara’yı. Genellikle devam parfümleri hayal kırıklığı olur ama Amara’da, giriş seviyesindeki kullanıcılar için iyi iş çıkarılmış.

Aqua Amara, muhakkak ki, sucul tarzın en iyileri olarak gösterilen Sel de Vetiver ve Sel Marin kadar başarılı değil. Gerçi bu iki niş örnekle, ana akıma yönelik Aqua Amara’yı karşılaştırmak doğru olmayacaktır. Yine de tuzlu deniz gibi kokan parfüm hissiyatını başarılı şekilde veriyor Aqua Amara. Daha önce kullandığım Aqua Pour Homme ve Marine’den daha başarılı bu anlamda. Eğer sahil kesimlerine tatile gidememişseniz ve Ege-Akdeniz’in o enfes plajlarının kokusunu özlediyseniz, Aqua Amara size bu konuda fazlasıyla yardımcı olacaktır.

EDT formunda Aqua Amara. Kalıcılığı kıyafette iyi ama tende çok değil. Çoğu yorumcu fark edilirliğini yüksek bulmuş ama tenimde o kadar performanslı olmadı. Evin ablasının çok beğendiği ve her kullandığımda “ne kadar güzel kokuyor” dediği Aqua Amara, karşı cinsten güzel tepkiler almanızı sağlayacak gibi görünüyor. Günlük kullanıma, spor kıyafetlere, şort-parmak arası terlik ikilisine ne de güzel uyum sağlayacaktır Aqua Amara.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

25 Temmuz 2016 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Essenza (2010)

İtalyan geleneğinin ikon markalarından Acqua di Parma, temsil ettiği yüksek kalite ve İtalyan şıklığının kokular dünyasına yansıması bir anlamda. Acqua di Parma’nın klasik haline gelen ünlü parfümü Colonia’nın, 1916 yılından beri üretimi devam ediyor. İşin ilginci, yüz yaşını kutlayan Colonia’ya, altı yıl önce bir kardeş daha geldi. Colonia Essenza, doksan dört yıl sonra gelen devam parfümü olarak düşünülebilir.

Kendi sitelerinde Colonia Essenza’nın, orijinal Colonia’nın en saf anlatımı olduğu vurgulanmış. Orijinal Colonia’nın değeri arttırılmış ve yeniden yorumlanmış hali olarak tanıtılan Colonia Essenza, birçok yorumcunun övgüler yağdırdığı bir flanker. Parfümün başlangıcı çok ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Neroli, bergamot ve azıcık portakalla gerçekleşen açılış harika. Olabilecek en güzel neroli kokularından birisi. Şahane üst notaların ardından nötr çiçekler ve sabunsu odunsular karşıma çıkıveriyor. Başlangıcı kadar sarhoş edici değil orta bölüm. Kapanışta saydam paçuli ve misk yerini alıyor. Alt notalarda o kadar zayıflıyor ki, algılamak iyice zorlaşıyor.

Colonia Essenza, ilk yarım saat muhteşem kokarken, sonrasında birden bire ortadan kayboluyor. Orta kısımdaki sabunsuluk, çok ilgimi çekecek gibi değil. Sonlarıysa sıradan bile denebilir. Büyük umutlarla kullanmaya başladığımı itiraf edeyim. Hakkındaki övgü dolu yazıları hak edecek bir tarafınaysa rastlamadım, açılışı dışında.

Bilemiyorum, belki de nerolinin verdiği sabunsu hissiyatla problemim vardır. Gerçi neroli notasına da hayran olduğum söylenemez. Ben daha çok bu tür turunçgillerin içinde portakal ve limona yakınım. Her ne kadar başlangıçtaki zengin neroliye bayıldıysam da orta bölümden itibaren çok aman aman bir özelliğini göremedim.
Evet, tam bir yazlık ferah klasiği. Temiz, tanıdık, sabunsu, yapaylık barındırmıyor ama pek farklı tarafı, yaratıcı yanı yok. Çoğu kişi Colonia Essenza’yı orijinal Colonia’dan daha başarılı bulmuş ki, kesinlikle katılmıyorum. Bir kere iki parfümün koku anlamında arasında epey fark var. İkinci olarak da Colonia, çok daha şık, rafine ve saygı duyulası. Colonia Essenza, daha günümüze yakın, günlük kullanıma uyabilecek, modern neroli parfümü. İkisi arasındaki tercihim rahatlıkla orijinal Colonia olur.

resmi essenza yen

1-2 yorumcunun reformülasyondan bahsettiğini gördüm. 2010 yılında piyasaya çıkmış Colonia Essenza’nın yeniden formüle edildiğine inanmak istemiyorum ama doğru olabilir çünkü performansı çok kötü. Gerçi o bir Eau de Cologne. Ne kalıcılığı ne de fark edilirliği tatmin edici. Performans meraklıları, onun bu durumuna sinir olabilir.

Kimilerinin Neroli Portofino’ya benzettiği Colonia Essenza, bence daha çok 4711’e benziyor. Evet, başlangıcı Neroli Portofino’yu andırıyor ama sonrasında farklı yöne gidiyor Colonia Essenza.

Genç-yaşlı herkesin kullanabileceği Colonia Essenza, resmi tanıtımında cinsiyet ayrımı yapmamış. Kimi yerlerde erkek parfümü olarak geçiyor. Bu haliyle kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Çok erkeksi değil genel yapısı. Tam bir sıcak yaz parfümü.

essenza uclu

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

7 Temmuz 2016 Perşembe

Frederic Malle – Cologne Indelebile (2015)

Sürekli, daimi bir kolonya denemesi olarak mı düşüneceğiz Frederic Malle’in yeni parfümü Cologne Indelebile’ı? Yoksa şöhretli niş parfümevinin ferah kolonyası mı aklımıza gelmeli? Bu denklemde kokunun tasarımcısı Dominique Ropion’u nereye yerleştireceğiz? Peki konunun Estee Lauder’le nasıl bir bağlantısı var? Son olarak, ‘Parfüm Merakı bu soru yağmuru da neyin nesi’ derseniz de haklısınız.

Estee Lauder tröstüne satıldığını bildiğimiz Frederic Malle niş parfümevi, 2015 yılında parfümör Dominique Ropion’a tasarlattığı Cologne Indelebile’le, ferah ve turunçgilli parfümler segmentinde kendisine yer arıyor. Son zamanlarda Tom Ford’un ve Acqua di Parma’nın ferah turunçgilli parfümlere yatırım yaptığını gören niş aleminin acaba yeni eğlencesi ferah turunçgilli kokular mı? Bekleyip göreceğiz.

İsmindeki daimi ve silinmez vurgusu, genellikle çok uçucu olduğunu bildiğimiz turunçgil merkezli parfümler için bir umut olabilir. Malle, çok kalıcı ve kolay kolay tende ölmeyecek ferah bir turunçgil denemesiyle karşımızda olduğunu iddia ediyor belki de. Ayrıca geleneksel ve tarihi kolonyalara da gönderme olacak gibi. Artık geçeyim detaylara.

Cologne Indelebile’in açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Azıcık limon, bergamot ve neroli ilk saniyelerde iş başında. Başlangıcı doğal, ferah ve nefis. Orta kısımda hafiften çiçeksilik ve sabunsuluk ekleniyor kompozisyona. Muhtemelen portakal çiçeği ve beyaz çiçekler de şöyle bir gösteriyor kendisini. Hala ferah ama bir parça sabunsu. Son bölümde klasik misk kullanımı var. Beyaz hissiyatı veren temiz misk, çok şaşırtıcı ya da derin değil. Böyle işte.

yatik cologne

Kullanım döneminde çok ferah, yeşil, temiz ve basit olduğunu gördüğüm Cologne Indelebile’da, bahsettikleri eski parfümlere az da olsa öykünme var. Fakat bir tarafıyla da oldukça modern ve yeni kokuyor. Bu anlamda Dominique Ropion’un ustalığına diyecek bir şey yok. Yapaylık hissedilmeyen genel yapıda, büyük değişimler ya da şaşırtıcı geçişler yok. Kimilerinin dediği gibi minimal bir ferah turunçgil kolonyası havası var.

Kullanan çoğu kişinin sevebileceği, güvenli sularda yüzen, hafiften sabunsuluğa kayan temizliğe sahip, çıkıntılı notalara sahip olmayan, yeni yıkanmış nevresim hissiden tutun da yüksek kaliteli neroli-bergamot-portakal çiçeği kolonyasına kadar söylenebilecek çok şey var. Fakat parfümün basitliğine, sıradanlığına, durağanlığına ve yaratıcılıktan yoksun olmasına da vurgu yapmam gerekiyor. Şişesi neredeyse üç yüz dolardan satılan Cologne Indelebile için bütçe ayırmanız konusunda sizi yönlendirmek istemem. Birazcık Apom’a, azıcık da Neroli Portofino’ya benzeyen Cologne Indelebile, bu yüksek fiyatlı rakipleriyle yarışır ama sonuç ne olur bilemem.

Bazı yorumcuların performansını başarılı bulduğu Cologne Indelebile, benim tende yok olup gitti. Hem kalıcılık hem de fark edilirlik olarak oldukça cılız profil çizdi. Kokusunun hem kadınlara hem de erkeklere rahatlıkla uyabileceğini düşünüyorum. Tam bir sıcak yaz kokusu. Hele ki ılık yaz akşamlarında çıkılan gezmelere rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

arka cologne yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

1 Temmuz 2016 Cuma

Ermenegildo Zegna – Italian Bergamot (2012)

Bir ay içinde ikinci defa İtalya’nın Calabria şehri karşıma çıkıyor. İlki Acqua di Parma’nın Bergamotto di Calabria’sıydı. Bu sefer ilhamını Calabria’da yetişen bergamottan alan Italian Bergamot var sırada.

Ermenegildo Zegna’nın özel serisi Essenze’in, 2012 yılında piyasaya sürülen ilk beş parfümünden birisiydi Italian Bergamot. Essenze serisi 2016 yılı itibariyle dokuz üyeye ulaşmış durumda. Anlaşılan ilerleyen aylarda bu seri genişleyecek. Essenze serisinin, niş parfümlere yaklaşan fiyatlarıyla üst segmente hitap etmeye çalıştığı düşünülebilir. Kendi sitelerindeki 200 dolarlık fiyat etiketi, birçok niş markadan bile yüksek görünüyor.

Essenze serisinin her parfümünde tek bir nota hedefe alınıyor ve isimlendirme ona göre yapılıyor. Tabii parfümler tek notadan oluşmuyor ama ana konsepti, her parfümün ismindeki notalar belirliyor. Mesela bir süredir kullandığım Italian Bergamot’ta, tahmin edileceği üzere, başrolde bergamot var.

Italian Bergamot’un açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Temiz, doğal, pürüzsüz ve ferah bergamot harika. İlerleyen dakikalarda büyük değişim olmuyor kokuda. Bir parça aromatik otlar ve neroli eşlik ediyor bergamota. Biberiye ve bergamotun uyumu gayet başarılı. Orta kısımda vetiver de katılıyor kompozisyona ama baskın değil. Son bölümde yine büyük değişim yok. Temiz misk kapanışı yapıyor.

resmi bergamot yen

Italian Bergamot uzun uzun anlatılabilecek gibi değil. Gayet basit bir karışım. Ferah ve temiz bergamot, aromatik otlar, neroli ve miskten ibaret. Derinlik yok, zenginlik yok. Ha bunları eleştiri anlamında söylemiyorum. Ferah bir yaz parfümünden zaten çok büyük beklentim yok. Hatta şunu söyleyebilirim ki, çok doğal, pürüzsüz, yapaylık hissedilmeyen gayet güvenli bir parfüm. Eğer bergamot ya da yeşil/taze turunçgil temalı koku arıyorsanız, Italian Bergamot işinizi fazlasıyla görecektir. Deneyen çoğu kişinin beğenebileceğini, azıcık erkeksi olmasını da es geçmeyeyim.

Sanırım asıl sorunumuz şu. Bu kadar yüksek fiyat etiketini bu kadar basit bir parfüm hak ediyor mu? Daha önce de hak edip etmeme konusuna kısaca değinmiştim. Yüksek kaliteli bir bergamot kolonyasına bu fiyatı veririm diyorsanız hiç sorun değil ama yok daha neler o parayı hak etmiyor derseniz de saygı duymaktan başka seçeneğim yok.

Son bahsedeceğim şey ise kimilerinin Neroli Portofino’ya benzetmesi. Bence aralarında büyük benzerlik olmasa da azıcık andırıyor. Bazı yorumcuların Italian Bergamot’u Acqua di Parma’nın bir üyesi gibi görmelerini anlamak mümkün. Gerçekten de sanki Blu Mediterraneo serisinin bir üyesi gibi. Sahi aklıma geldi. 2010 çıkışlı Acqua di Parma’nın Bergamotto di Calabria’sından esinlenme mi yapılmış acaba 2012 çıkışlı Italian Bergamot’ta. Neredeyse isimleri bile aynı ya neyse fitne, fesat çıkarmayayım şimdi.

meyve bergamotParfümün tasarımını Pierre Negrin yapmış. EDT formunda. Ne yazık ki performansı kötü. Kalıcılığı normal ama fark edilirliği düşük. Tam bir sıcak yaz parfümü. Genç-yaşlı herkes kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/7