26 Ağustos 2011 Cuma

Guerlain – Guerlain Homme (2008)



Guerlain – Guerlain Homme (2008) Markanın yaz mevsimine uygun erkek parfümü.

Yurtdışındaki önemli parfüm platformlarını inceleyip, takip eden birisi olarak (zaten birkaç tane var) dikkatimi çeken bir durum, Guerlain markasına verilen önem ve değer. 180 yıldan fazla bir tarihi olan bu dev marka özellikle Mitsouko, Vetiver, Habit Rouge, Samsara, Jicky, Shalimar gibi, klasikler arasındaki yerlerini almış önemli eserlere imza atmış. Ve ismini saymadığım birçok sevilen parfüm daha. Gerek parfümlerinin kalitesiyle gerekse biraz aristokratik tavrıyla önemli bir saygı unsuru olarak görüyorum Guerlain’i. Fakat anladığım kadarıyla özellikle 2000’li yıllardan itibaren küçük de olsa değişim çabaları var. Bu durumda günümüzün popüler parfümleri ile rekabet etmek de önemli etkenlerden birisi. 2005 yılında çıkardıkları L’Instant de Guerlain Pour Homme zaten bu değişimin belki de ilk örneklerinden birisiydi. Guerlain Homme ise günümüzün sevilen yaz parfümlerine bir rakip kuşkusuz. Bunun içinde Guerlain severler tarafından da oldukça eleştirildiğini söylemem gerek. Bu konuya devam edeceğim. Şimdi geçelim kokumuza.

İlk sıkıldığında lime (misket limonu) ve nane ile size merhaba diyor. Kısaca lime meyvesinden bahsetmek istiyorum. Daha çok Orta Amerika ülkelerinde yetişen ve limongillerden bir meyve. Dış kabuğu yeşil, ekşimsi buruk bir tadı var. Limonun daha farklı bir hali gibi de düşünülebilir. Kozmetik sektöründe bolca kullanılıyor. Evet başlangıcı ferah ve güzel. Nane daha az hissediliyor. Ağırlık misket limonunda. Başlangıcı sevdim. Bir süre sonra bu notalar geri çekilirken asıl koku ortaya çıkmaya başlıyor. Açıklanan notaları arasında Mojito ve Rom var. İki içkiyi de içmediğim için kokularını bilmiyorum. Fakat orta notalarından itibaren hafif çiçeksi ve tatlı bir içki kokusu gelmeye başlıyor. Buradaki kullanımı başarılı olmuş. Çiğ bir alkol kokusu değil gelen. Biraz misket limonu, biraz nane ile harmanlanmış tropikal bir içki gibi. Sanki bir kokteyl. Bu kısımda fena değil. Son olarak alt notalarında biraz sıradan ve klasik halini almış hafif tatlı odunsu notalar var. Bir çok parfümde rastlayacağımız cinsten. Bence en vasat kısımı ne yazık ki.  

Misket limonunun (lime) kokusunu özellikle yaz mevsime uygun parfümlere çok yakıştırıyorum. Ayrı bir hava katıyor. Fakat genelde üst notalarda kullanıldığı için ömrü uzun olmuyor. Onun dışında Guerlain Homme’un kokusu deniz kenarında güneşlenirken içilen oldukça tatlı bir tropikal kokteyle benziyor. Orta notalardan itibaren tatlı bir hal alıyor. Burada kullanılan şeker kamışı etkili olmuş anlaşılan. Son bölümünü ise pek beğenmedim.

Genel olarak sıcak yaz mevsimi için güzel bir seçenek. Değişik tarzı ve egzotik kokusuyla diğer yaz parfümlerinden ayrılıyor. Biraz Tommy Bahama – Set Sail St.Barts For Men’e benzettim. Orada hindistan cevizi daha baskınken burada tropikal içki var. St. Barts’dan çok daha kaliteli ve kompleks olduğunu belirtmem gerek.

Peki Guerlain Homme, markanın sevenleri tarafından neden bu kadar eleştiriliyor. Burada bence Guerlain’in o aristokratik tavrından uzaklaşma sinyalleri vermesi etkili. Daha popüler olabilecek ve çok satabilecek parfümler üretmek istemesi de olabilir. Yine de Guerlain Homme yaz mevsimi için fena bir seçenek değil. Ama muhteşem de değil. Guerlain isminden çok daha iyisini beklemek sanırım hayal kırıklığının sebeplerinden. Yine de denemeden almayın. Belki tarzı hoşunuza gitmeyebilir. Şişesinin tasarımını ise ünlü İtalyan marka Pininfarina yapmış.

Kalıcılığı fena değil. Fakat farkedilirliği ortalamanın biraz altında. İlkbahar-yaz günleri için çok uygun. 35 yaş ve altındaki herkese uyacaktır diye düşünüyorum. Özellikle deniz kenarı gibi yerlerde kullanmak kendinizi daha iyi hissettirecektir muhtemelen.

Artıları:
+ Örneğine çok rastlanmayan aromatik, içkimsi, odunsu yapısı.
+ Sıcak yaz günleri için iyi bir seçenek olabilir.

Eksileri:
- Sonlara doğru tatlı odunsu koku çok sıradan. Daha ilginç olabilirmiş.
- Farkedilirliği biraz daha yüksek olsaymış keşke.
- Fiyatı rakiplerinden biraz daha yüksek.

Koku Güzelliği:10/7   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/6

5 Ağustos 2011 Cuma

Giorgio Armani – Acqua Di Gio (1996)


Giorgio Armani – Acqua Di Gio (1996) Markanın en bilinen parfümü.

Bugün parfümlere pek meraklı olmayanların bile tanıdığı bir isimden bahsedeceğim. Bilindiği gibi Giorgio Armani dünyanın büyük ve önemli lüks tüketim markalarından. Birçok farklı alanda faaliyet gösteriyorlar. Parfüm birimi de diğer alanlar gibi ilgi görüyor ve önemli satış rakamlarına ulaşıyor. Acqua Di Gio’da sadece markanın değil dünyanın en çok satanlarından. Özellikle Amerika kıtasında yıllardır değişmiyor Gio’nun liderliği. Evet karşımızda çok popüler, çok satan ve markaya büyük paralar kazandıran bir arkadaş ile karşı karşıyayız. Bakalım bu kadar sevilmesinin sebebi kokusunun güzelliği mi? Geçelim parfümümüze.

Gio tarz olarak meyveli-akuatik olarak sınıflandırılabilir. Yani su ana temalı. İlk sıkıldığında ekşi kavuna biraz turunçgiller eşlik ediyor. Biraz yapay geldi bana başlangıç. Mis gibi taze bir kavun kokusu beklemeyin. Açılış çok başarılı değil. Biraz Ralph Lauren – Polo Blue’yu anımsattı. Bir süre sonra bu sefer ekşimsi çiçekler ve otlar (herbal) hafiften kendisini gösteriyor. Fakat daha çok ekşimsi şeftali gibi bu kısım. Son olarak da yine o ekşi koku başta olmak üzere odunsu notalar ile son buluyor. Yani özetle: Yapay turunçgil, kavun, erkeksi çiçekler ve odunsu notalar.


Şimdi nerden başlayayım diye düşünürken aklıma geldi. Parfümü anlatırken çok fazla “ekşi” kelimesini kullandığımı farkettim. Gerçekten de Gio ekşi kokan bir yapıya sahip. Nasıl anlatılır tam emin değilim ama sanki ekşimiş ve bozulmaya yüz tutmuş bir kavunu hatırlatıyor kokusu. Kalite olarak vasat diyebilirim. Genel olarak yapaylık hakim. Bu durum zaman zaman insanı rahatsız ediyor. Onun dışında kullanımı kolay, herkesin sevebileceği gibi, ferah, hafif ve yumuşak. Yani “güvenli” bile diyebiliriz. Fakat böylesine popüler olmayı hak edecek kadar güzel mi? Hiç sanmıyorum.

Gio sevenler bana kızmasınlar ama benim gibi meyveli parfümleri seven birisi bile hoşlanmadığına göre gerisini siz düşünün. Bir kere çok basit ve ucuz kokuyor. Sanki çok kötü bir açık parfüm taklidi gibi. Hele o ekşi, rahatsız edici aroma hiç bana göre değil. Sonuç olarak Acqua Di Gio benim kesinlikle kullanmayacağım bir parfüm. Bir türlü sevemedim. Bence çok daha rafine ve güzel yazlık parfümler varken boşa harcanmış vakit derim. İyi de nasıl oluyor da dünya çapında böylesi satış rakamlarına ulaşıyor. Hem de yıllardır!

Acqua Di Gio hiç kuşkusuz parfüm endüstrisinin en başarılı aktörlerinden birisi. Peki neden bu kadar çok seviliyor? Parfümü bir süredir kullanıyorum ve bu sorunun cevabını düşünüyorum. Koku güzelliği olarak harika değil. Hatta bence İssey Miyake Pour Homme, Gio’yu defalarca ezer geçer. Ama niye Gio? Sanırım bu durumda çok basit, ferah, yumuşak meyvemsi kokusunun etkisi büyük. Unutmadan söyleyeyim yaptığım araştırmalarda Gio kadınların en sevdiği parfüm olarak açık ara önde. Pazarlama faaliyetlerini de yabana atmamak lazım. Sonuçta markanın en büyük yatırım yaptığı parfüm muhtemelen. Ne dersek diyelim koku olarak vasat ama ticari olarak büyük bir başarı örneği Acqua Di Gio. Bize de tebrik etmek düşüyor.

Kalıcılığı ortalama oldu tenimde. Fakat kıyafet üzerinde daha iyi. Farkedilirliği başlarda iyiyken daha sonra normalin biraz altına iniyor. Çok saldırgan bir yapısı yok. 30 yaş ve altındaki arkadaşlara daha çok uyacaktır. İlkbahar ve yaz mevsimi için ideal. Kışın kullanmak biraz kokusunun sırıtmasına sebep olabilir. Yine de denemeden almayın.


Artıları:
+ Kadınlar bu parfümü çok seviyorlar!
+ Meyvemsi-akuatik tarzında parfüm arayanlar bir denemeli.

Eksileri:
- Oldukça yapay kokan meyveli kısmı.
- Özellikle o “ekşi” kokan yapısını pek sevmedim.
- Çok popüler olduğu için sokakta metroda, cafede vb. birçok kişiyle pişti olma durumunuz. Ayrıca bolca sahtesini kullanan da var.

Koku Güzelliği:10/6