eşcinsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eşcinsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2015 Pazar

Jean Paul Gaultier – Le Male (1995)

“Le Male’in kokusunun tasarımında şu tema öne çıkmıştı: “Temiz ter”. Onun kokusunda kirlilik bulunmayacaktı. Le Male’in ilhamı,1950’li yıllardaki erkek berberlerine dayanıyor. O zamanki erkek parfümlerinde ana nota lavanta olduğu için, Le Male’de de lavantayı kullandık. Onun kokusu 1950’li ve 60’lı yıllarda bakımına özen gösteren, züppe erkekleri anımsatır.Le Male’in başarısını şunlara bağlıyorum: Doğru zaman, doğru şişe-kutu, doğru isim ve doğru tasarımcı. Eğer Le Male, 1995’in yirmi yıl öncesinde ya da yirmi yıl sonrasında ortaya çıksaydı başarılı olamazdı.

Vanilya merkezli bir parfüm olması sebebiyle, tasarım anlamında zorlanmadım. Eğer benden vanilya yerine karmaşık bir çiçek kokusu istenseydi, bu kadar başarılı olamayabilirdim. Çünkü kompleks çiçeksi parfümleri yaratmak zordur. Vanilya notası ise tasarımdaki birçok hatayı örter.”

 

Bu aralar kendi markasıyla yeterince meşgul olan Francis Kurkdjian ile yapılmış söyleşiden kısa alıntı yaptım. Tabii anlaşılacağı üzere söyleşinin konusu Le Male’ydi. Yirmili yaşlarının ortalarında tasarladığı Le Male’in, dünya parfüm tarihinin en ikonik eserleri arasına gireceğini muhtemelen kendisi de beklemiyordu. Neredeyse yirmi yıldır, onun garip sayılabilecek şişesinin içindeki sıvısı, erkeklerin en çok tercih ettiği parfümler arasına girdi. Yine uzun uzun anlatmaya gerek görmediğim kült klasikle beraberdim bir süredir: Le Male.

Uzun zaman önce kullanmış ve çok sevmiştim Le Male’yi. Hatta bana vanilyalı parfümleri sevdiren isimdi. Şimdi yeniden kullanıp, fikirlerimin hangi yönde değiştiğini görmek istiyorum. Jean Paul Gaultier’in kullanışsız internet sitesinde neredeyse hiç bilgi yok parfümlerle ilgili. Le Male için sadece bir görselde şu üç notaya vurgu yapılmış: Nane, lavanta ve vanilya.

Le Male’in başlangıcı kremsi vanilya eşliğinde ferah sayılabilecek naneyle gerçekleşiyor. Naneyi pek sevemiyorum parfümlerde. Buradaki kullanımını kendime yakın bulamasam da vanilyanın verdiği yumuşak tatlılıkla tahammül edilebilir hale geliyor. Orta bölümde nane gidiyor ve yerine yumuşak sıcak baharatlar geliyor. Tarçın ve kakule olabilir. Çok baskın değil baharatlar. Vanilyanın egemenliği altındalar. Son bölümde artık tamamen bir vanilya kokusuna dönüşüyor. Misk, hissedilir oranda eşlik ediyor buyurgan vanilyaya. Kapanışı en sevdiğim yeri oluyor.

 

“Parfüm Merakı bir notayı unuttun: Lavanta” dediğinizi duyar gibiyim. Bizzat parfümün tasarımcısının bahsettiği lavantayı özellikle yazmadım detaylı nota analizine. Çünkü lavanta ve vanilya, parfümün sonları dışında, her evresinde beraberler. Tabii lavantadan ziyade, parfümün oyun kurucusu vanilya. Kremsi, sütsü, misksi, neredeyse hindistan cevizimsi, lezzetli harika vanilya, Le Male’in özünü oluşturuyor. Fazlaca şekerli olmayan ama yine de tatlılık barındıran vanilya, başlangıç dahil sürekli kendisini size cömertçe sunuyor.

Lavanta ve vanilya. Bu iki başat notanın beraber kullanıldığı en ünlü parfümün Caron Pour un Homme olduğu bizim için sır değil. Caron’un bu önemli klasiği ile Le Male’deki vanilya-lavanta kullanımının benzer yanları var mı peki? Çok olmasa da azıcık bir esinlenme var sanki Le Male’de. Gerçi Caron Pour un Homme’da lavanta, vanilyadan çok daha baskın. Le Male’de ise tam tersi. Caron Pour un Homme bana göre lavanta parfümüyken, Le Male vanilya kokusu. Lavanta ve vanilya demişken aklıma Rochas Man gelmesin mi? Geldi ama Rochas Man daha çikolatamsı kokuyor. Yani Le Male ile büyük benzerlik taşımıyor.

Evet vanilya burada çok erkeksi ve sert değil. Gayet yumuşak ve neredeyse dişil. Ama lavanta ve naneyle birleşince yeterli derecede erkeksi. O garip bir zıtlığın üzerine konumlanmış sanki. Lavantanın ve baharatların, vanilyaya boyun eğmelerini tenimde izlemek zevkti benim için. Ondaki iştah açıcı vanilyayı, mümkün olsa yiyesim bile geliyor. Bana göre hala en cazibeli, en kışkırtıcı ve en güzel vanilya parfümlerinden birisi Le Male. Zaten bazı kadınların bile kullandıklarını söyledikleri Le Male, karşı cinsin ilgisini çekmek anlamında gayet başarılı. Bu durumda onun çok erkeksi kokmadığını tespit etmek gerekiyor.

 

Lafı uzatıyor olabilirim. Demek istediğim şu ki Le Male, ilk çıktığı zamanlarda benzersiz bir eserdi. Evet çok detaylı ve derin değil. Basit ve tek düze ama daha önce hiçbir parfüme benzememesi onu kolaylıkla 1995 yılının sanat eseri yapmaya yetiyor. Zaten o tarihten sonra, Le Male’in başarısını örnek alıp ve hatta kopyalayıp, pazardan pay kapmaya çalışan rakipleri bile oldu ama nafile. Çünkü Le Male, olanca basit kokusuyla, parfümler tarihine imzasını atmıştı.

Onun, muhtemelen dünyada en çok taklidi yapılan 3-4 parfümden birisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Açık/benzer kokular üreten firmaların hala Le Male taklidi parfümlerini satmaları da tesadüf olamaz. Aradan geçen yirmi yılın ardından çok satanlar listesinin üstlerinde olması da gayet anlaşılabilir. Her yıl ne kadar yeni parfüm piyasaya çıkarsa çıksın, Le Male bu durumdan pek etkilenmiyor anlaşılan. O, hala dünyanın en çok satan ve sevilen erkek parfümlerinden birisi. Ve önümüzdeki yıllarda da bu durum değişeceğe benzemiyor.

Kısaca ve son olarak Le Male’in tanıtım kampanyalarından bahsedeyim. Le Male’in neredeyse bir çok tanıtım görselinde, güçlü-kaslı erkekler ve yarı çıplak denizciler görülüyor. Burada parfümün geri planda erkek eşcinselliğini çağrıştırdığını iddia edenler var. Hatta o kaslı erkek figürlerini Tom of Finland’daki çizimlere benzetenler mevcut. Şöyle söyleyeyim denizci temasını, Jean Paul Gaultier, sadece Le Male parfümünde değil, bir çok kıyafetinde de kullanıyor denizciliği hatırlatan ögeleri. O yeşil çizgili tema, bir anlamda Gaultier’in ve markanın imzası olmuş durumda. Nasıl ki Burberry’nin kareli teması zihinlere kazındıysa, Jean Paul Gaultier için denizci çizgili desen önemli. Yani buradan gizli bir eşcinsellik çıkartmak fazlasıyla zorlama olur. Diğer konu ise güçlü-kaslı erkek figürleri. Le Male’in tanıtım görselleri bu anlamda Etat Libre d’Orange’ın Tom of Finland’ını anımsatıyor. Fakat bu durum, o parfümleri eşcinsellerin seveceği ve kullanacağı sonucuna götüremez. Fazlasıyla yüzeysel kaçacaktır böylesine yorumlar.

 

Luca Turin’in kitabında Le Male pudralı lavanta olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan almış. EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı yeterli. Fark edilirliği yüksek olmadı tenimde. Eskiden çok daha dolgun olduğunu hatırladığım Le Male’in küçük çaplı reformülasyon geçirdiğini düşünmek yanlış olmaz. Erkek parfümü olarak sunulmasına rağmen kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Yaş olaraksa yirmi beş ve üzerindeki arkadaşlara öneririm. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmanın iyi sonuç vereceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/7.5