31 Aralık 2015 Perşembe
Nasomatto – Pardon (2011)
Nasomatto – Pardon (2011)
İtalyan Vouge’un, noel için önerilebilecek en iyi üç “züppe parfümü” arasında Pardon’u göstermesi şaşırtıcı değil benim açımdan. Chergui’nin bu üç parfümden birisi olması ise çok gerçekçi değil. Chergui’nin züppelikten ziyade bana maneviyat ve ruhsal dinginlik aşıladığını söyleyebilirim. Bir süredir kullandığım Nasomatto’nun 2011 çıkışlı parfümü Pardon’u içinse züppelik iddiası doğru olabilir.
Kimi yerlerde Pardon’un on dokuzuncu yüzyılın züppe erkeklerinden esinlendiği söylense de markanın kurucusu ve sahibi Alessandro Gualtieri’nin ağzından böyle bir açıklama bulamadım. Varsa da kaçırmışım. Pardon’u kullanım döneminde onun şık sayılabilecek bir centilmen kokusu olduğunu gözlemledim. Belki de söylenenler doğrudur ve Pardon gerçekten de züppe parfümüdür.
Pardon için kendi sitelerinde “erkeksi şıklık ve cazibe uyandırmayı amaçladığı” söylenmiş. Buradan hareketle Pardon’un erkekler için tasarlandığını düşünebiliriz. Zaten kokusu da erkeksi diyebilirim. Parfümün başlangıcı baharat patlamasıyla gerçekleşiyor. Ağırlık tarçın, küçük hindistan cevizi ve zencefilde muhtemelen. Baharatlara tatlımsı kakao veya çikolatamsı paçuli eşlik ediyor. Üst notaları leziz ve gayet güzel. Orta bölümde sıcak sandal ağacı baharatlara eşlik etmeye başlıyor. Son yılların meşhur elemanı öd ağacı da artık ininden çıkıyor ve oyuna dahil oluyor. Sıcak bir kokuya dönüşen orta kısımda ana tema öd ağacına doğru kayıyor. Son bölüme geçeyim. Kapanışta baharatlar geri çekilirken, odunsu notalar bize merhaba diyor. Geri planda azıcık tütsü ve vetiver de algılıyorum. Son bölüm epey kuru. Tatlılık da az. Çok etkileyici değil kapanışı.
Bakmayın tema mema diye havalı kelimeler kullandığıma. Pardon, beklediğimden daha az tematik kokuyor. Başlangıçta tatlı çikolatamsı baharatlar, orta kısımda öd ağacı ve sandal ağacının sıcak esintisi, sonlarda da sedir ağacı, vetiver ve tütsü artık adına ne derseniz. İşte size Parfüm Merakı’nin penceresinden Pardon.
Çoğu kişinin söylediğinin aksine tenimde çikolata veya kakao etkili olmadı. Bazıları da çiçeklerden ve manolyadan bahsediyor. Bana göre Pardon, baharatların ve odunsu notaların etkisinde. Neredeyse metalik-kuru baharatlar tenimde daha çok yer tuttu. Markanın kendi açıklamasındaki gibi gayet erkeksi çalışmayla karşı karşıyayız. Fakat bu eski tarz erkeksilik değil. Gayet modern, şık, yüksek kaliteli. Ayrıca söylendiği kadar karanlık da bulmadım onu. Ya da benim karanlık anlayışım farklı.
Sonuç olarak “erkesi bir manifesto, süper bir saygı duruşu, cazibeli erkeğin kokusu” gibi abartılı ifadelere kaçmadan diyebilirim ki, Pardon çok sıradışı değil ama kullanması zevkli ve zengin. Çok soğuk kış mevsimine uyabilecek kadar sıcacık, takım elbiseye uyacak kadar ciddi, günlük kullanıma uyacak kadar değişken.
Tenimde, Pardon’daki baharatları birazcık Serge Noire’deki kullanıma yakın buldum. Benzer hissiyat veren baharatlar, bu izlenime yol açtı muhtemelen. Çoğu kişinin Serge Noire’daki baharatları soğana benzetmesini anlayabiliyorum. Pardon’daki baharatlar daha tatlımsı ve şık. Ayrıca çoğu kişinin Pardon’u Guerlain’in sevilen parfümü L’Instant de Guerlain Pour Homme Extreme’e benzetmesi gayet makul. Sanırım Pardon’un başlarındaki kakao kısmını L’Instant Extreme’e benzetmişler. Belli bir yere kadar, Pardon ve L’Instant Extreme’in büyük benzerlik taşıdığını söylemem zor.
Pardon’un kokusunu markanın sahibi Alessandro Gualtieri tasarlamış. Diğer Nasomattolar gibi Pardon, Extrait de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği normal seviyelerde. Genç işi olduğu söylenemez. Otuz yaş ve üzeri erkeklere uyacağını düşünüyorum. Çok yüksek fiyatını düşünerek, denemeden almanızı tavsiye etmem.
Koku Güzelliği:10/7.5
24 Eylül 2015 Perşembe
Nasomatto – Duro (2007)
Nasomatto – Duro (2007)
Her ne kadar geçtiğimiz aylarda Alessandro Gualtieri'nin "Nasomatto öldü, yaşasın Orto Parisi" minvalindeki sözü aklımı meşgul etse de Nasomatto'nun parfümleri hala birçok yerde satışta. Açıkçası Alessandro Gualtieri bu sözünden sonra Nasomatto'nun parfümlerini kullanma ve yazma isteğim oldukça azaldı. Diğer taraftan da bu ilginç markanın parfümleri hala bir şekilde merakımı cezbediyor. Henüz deneyemediğim Pardon, Absinth ve Blamage'i kullanıp kullanmama konusunda kararsızdım. Gördüğüm kadarıyla Nasomatto'nun ölümü yavaş yavaş olacak.
Duro, Nasomattolar arasında ilgimi çeken işlerden birisi olmadı. Belki de hakkında okuduğum yorumlar, ön yargı oluşmasını sağlamış olabilir. Kimilerinin 2007 kimilerinin 2008 yılı çıkışlı olduğunu söyledikleri Duro, markanın ilgi gören parfümleri arasında. Yurt dışı merkezli platformlarda seveni olduğu kadar oldukça eleştireni de var Duro'nun. Yani biraz "ya aşık olursun ya nefret edersin" klişesine uygun gibi görünüyor Duro.
Kendi sitelerinde tek bir cümle dışında hiç açıklama veya tanıtımı yok Duro'nun. İtalyanca ve İspanyolca'da erkeksi bir sertliği ve zorluğu ifade eden Duro kelimesi, parfümün yönünü de bize açıklıyor. Kendi sitelerindeki tek cümlelik tanıtımda parfümün erkeksiliğine vurgu yapılıyor. Parfümü kullandığım zamanlarda ise onun başlangıcı dışında "sert" tarafına rastlamadım.
Duro'nun başlangıcı, ayakkabı boyacılarının dükkanlarına girdiğiniz anda burnunuza gelen kalitesiz deri ile cami kenarlarında satılan ve uzun zamandır güneş altında durmaktan bozulmuş ve kokusu dayanılmaz hale gelen amberli hacı yağlarının hastalıklı bir karışımı gibi. Sanayi sitelerine girdiğinizde etraftan gelen çeşit çeşit motor-şanzıman yağı, artık kullanılamaz haldeki gelişi güzel bırakılmış lastikler, ne işe yaradığı pek belli olmayan yuvarlak ve yağlı bidonlar, çocuk yaşta babaları tarafından sanayiye çırak olarak verilen yoksul ailelerin gariban evlatlarının üzerlerindeki simsiyah ve haftalardır yıkanmadığı kokusundan belli olan işçi tulumları gibi Duro'nun başlangıcı. Demir kapıların üzerine sürülen siyah renkli pas koruyucu ve astar, yeni aldığınız kauçuk araba paspaslarının kokusu, köhnemiş ve ismi hiç duyulmamış benzin istasyonları gibi de diyebilirim.
Kısacası Duro'nun üst notaları endüstriyel atıklarla dolu büyük bir araba tamirhanesinin içini andırıyor. Aynı zamanda gayet zorlayıcı, irkiltici, şüpheye düşürücü (acaba üzerimdeki parfüm mü dedirtebilecek bir şüphe), tuhaf ve karanlık. Bir korku filminin başlangıcındaki gerilimin benzerini yaşıyorum Duro'nun ilk saniyelerinde. Seyrettiğinin film olduğunu bildiğin halde yine de içiniz çekilir ya çoğu zaman korku filmlerinde, Duro'nun da parfüm olduğunu biliyorum ama yine de koklayasım gelmiyor üst notaları.
Orta kısımda radikal bir değişim söz konusu. Yavaş yavaş nüfuz eden orta notalarda artık ne deri var ne de amber. Orta kısımda hakimiyet, yumuşak öd ağacı, sandal ağacı ve miske geçiyor. Çok farklı olmayan öd-sandal ağacı teması gayet yumuşak, sakin, tek düze ve derinlikten yoksun. Orta bölümde en rahatsız olduğum nota misk. Seyreltilmiş hissi veren misk, orta kısmın ve öd ağacının sıcak-cazibeli havasını alıp götürüyor. Çoğu kişi öd ağacından bahsetse de bence sandal ağacının önemli katkısı var orta bölüme. Neyse ki başlangıcından daha sevilebilir buldum orta notaları.
Alt notalar, orta notalarla paralel ilerliyor. Yumuşak odunsu notalar kapanışta etkili. Öd ve sandal ağacı sonlarda destek veriyor yumuşak odunsulara. Çok farklı ve çarpıcı kapanışı yok Duro'nun. Yine de kötü demek haksızlık olur.
Görüleceği üzere parfümü iki bölüme ayırabiliriz. Başlangıçtaki ilk bölüm, ismi gibi sert ve haşin. Karanlık kuru derinin ve katranımsı amberin etkisiyle koyu, dolgun ve saldırgan başlangıç, 10-15 dakika sonra yerini yavaş yavaş stabil öd ağacı-sandal ağacı-misk üçlüsüne bırakıyor. Orta kısımdan itibaren sert bir yanı kalmıyor Duro'nun. Başlangıçtaki bariz erkeksilik esintisi, yerini uzlaşmacı bir yumuşamaya bırakıyor. İlk bölüm zorlu, ikinci bölümse avama yakın.
Nereden hatırlıyorum bu kokuyu? Hmm bir düşüneyim. Başlangıçta Lutens'in Cuir Mauresque ve Maitre Parfumeur et Gantier – Parfum d’Habit etkisi olabilir. Orta kısımdaysa M7, Bentley For Men Intense'in sonları, Original Santal'ın daha rafine hali gibi. Duro bu haliyle benimseyebileceğim gibi değil. Azıcık yapaylık ve bence bariz de uyumsuzluğa sahip. Kokusu köşeli, sevmesi zor, günlük hayatta kullanması riskli, övgüler yerine eleştirilerle yüz yüze bırakma ihtimali var sizi.
Alessandro Gualtieri gibi isimden sıradan parfüm beklemek hata olur. Nasomatto'nun parfümleri ve 30 ml. şişeleri her zaman ilgimi çeker. Hani bazı markalara anlamlandıramadığınız çekim hissedersiniz. Nasomatto da benim için böyle bir marka fakat Duro'da işlerin pek başarıyla kotarıldığını düşünmüyorum. Evet onun tarzı sıra dışı ama bazen uçmanın ya da farklı olmanın da sınırı olmalı. Dahice işler yapmak ile saçmalamak arasında çoğu zaman ince bir çizgi vardır. Bunu sadece parfümler anlamında söylemiyorum. Hayatın genelinde geçerli bir yaklaşım bana göre. Onun içindir ki çoğu kişi son elli yıldaki modern sanatı abuk ve aptalca bulur. Benim Alessandro Gualtieri'nin işlerine saçma ya da aptalca dediğim çıkartılmamalı buradan ama bay Gualtieri'nin Duro'suna övgüler yağdırmayı düşünmüyorum. Çünkü Duro'nun ham, bezgin ve sıkıcı olduğu izlenimine sahibim. Başlangıca biraz karanlık deri-amber ekleyip, sonlara da sıradan öd-misk-sandal ağacı yerleştirip, bizi tavlayabileceğini düşünüyorsa yanılır, hem de oldukça yüksek bir fiyata sadece 30 ml. kokulu sıvı vererek.
Black Afgano'nun kışkırtıcı karakterini, Hindu Grass'ın hippi ve bohem çiçek çocuk tavrını sevmiştim. Kullandığım üçüncü Nasomatto olan Duro'da ise ne söylemeye çalıştığını anlayamadım Alessandro Gualtieri'nin. Duro'nun tematik olduğu kesin de hangi tema? Amaç ne? Ve kime sesleniyor? Evet bana seslenmediği açık fakat siz bu tür kokuları seviyorsanız denemenizde fayda var. Belki sizi kalbinizin bir yerinden yakalar Duro.
Luca Turin'in kitabında odunsu amber olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden bir verilerek en kötü parfümler listesine konulmuş. Bay Turin düşük puan verme durumunu biraz abartmış olsa da, benden en fazla üç puan çalışırdı sanırım Duro'ya.
Duro, diğer Nasomattolar gibi Extrait de Parfum konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği daha iyi olabilirmiş bu kadar yüksek konsantrasyona göre. Bazı kullanıcılar onun “ağır ve güçlü” olduğunu söyleseler de, fark edilirliği normalin altında gibime geldi. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Bazı yerlerde onun uniseks olduğu söylense de pek itibar etmeyin. Kendi sitelerinde bile erkeksiliğe vurgu yapılıyor.
Parfümün tasarımcısı ve Nasomatto'nun kurucusu Alessandro Gualtieri'nin, bir söyleşide, Duro ile ilgili söylediği (muhtemelen şaka ile karışık) şu sözü de tarihe küçük bir not olarak düşelim: "This is from my groin!"
Koku Güzelliği:10/6