24 Şubat 2021 Çarşamba

Jean Paul Gaultier – Ultra Male (2015)

1995 yılında kokusal yaratımlar dünyasının en çok ses getiren erkek parfümlerinden birisi hayata geçmişti. Çıplak erkek formunu andıran sıradışı şişe cinsel çağrışımlar yapıyordu ve garip şekilde Le Male’nin eşcinsel erkekler arasında popüler olduğunu hissetmiştik. Muhtemelen parfümün resmi tanıtımında güçlü-kaslı denizci teması, Amerikan popüler kültüründeki cinsel kimlik anlamında sosyal işaret fişeğiydi.

Hem Jean Paul Gaultier parfüm biriminin hem de Francis Kurkdjian’ı kokular evrenin zirvesine çıkardı lavantalı-vanilyalı Le Male. İkonik erkek parfümleri kategorisine rahatlıkla kuruldu ve ilerleyen yıllarda tabii ki devam parfümleri gelecekti. 1995 çıkışlı Le Male’nin yirminci yılını kutsayan devam parfümünün ismi Ultra Male idi. Kokusunu yine Francis Kurkdjian tasarladı ve Le Male’nin şişe formu küçük renk değişikliğiyle tekrar edildi. Ultra Male’nin resmi tanıtımında playboy erkekleri hedeflediğini anlıyoruz.

Ultra Male’nin ilk saniyeleri nedense çikolatalı lavanta gibi geliyor burnuma. Açılışta armut ve nanenin olduğunu öğreniyoruz. Tatlı davranan ve ferah olmayan üst notalardan sonra klasik Le Male’nin hayaletinin ziyarete geldiğini anlıyoruz. Orta bölümde vanilyanın ve tonka fasulyesinin etkisinin arttığını söylemek mümkün. Lavantalı vanilyayı geri planda tarçını andıran baharatlar destekliyor. Sonlarda büyük değişim yok. Odunsu sayılabilecek vanilyayla kapanış yapılıyor.

Ultra Male, 2020’li yılların ilgi çeken parfümlerinden olmayı başardı. Ultra Male, klasik Le Male’nin yirmi yıl sonraki güncellenmiş ve moderniteye teslim olmuş yüzü gibi düşünülebilir. Le Male eski kasa Honda Accord ise Ultra Male sürüş dinamikleri ve konforu arttırılmış, dış tasarımı çok daha dikkat çeken yeni kasa Accord gibi tasvir edilebilir.

Günümüzün yeni nesil erkek parfümlerine benzeyen kremsi tatlılık, vanilya yerine tonka fasulyesi hissinin arttırılması, Le Male’deki nane ve fujer karakterin geri plana alınıp, genç-delikanlı kulüp-popüler mekan kokusuna dönüşmek Ultra Male’nin başardığı iş denebilir. Onu deneyen-kullanan çoğu erkek ve kokusunu algılayan hanımefendilerin oldukça sevecekleri çok açık. Bu anlamda herkese hitap eden, başların size çevrileceği basit ve çekici erkek parfümü nasıl olurun dersini veriyor. O sanatsal mı veya yaratıcı mı sorunsalları Ultra Male’nin ve Gaultier parfüm biriminin pek umurunda değil tabii ki.

Başlangıcını ilginç şekilde paçulisi alınmış Mugler – A Men’e benzettim. Orta bölümde klasik Le Male’nin izlerini ruhunda taşıdığını hissettim. İzlenim olaraksa Givenchy Pi ile Versace – Eros’un yakınlarında duruyor. Rekabet anlamında fazlaca güçlü arkadaşa sahip. Armani’nin Code Profumo’su, Paco Rabanne’nin Pure XS Night’ı, Carolina Herrera’nın 212 Sexy’si ve biraz şartları zorlayarak ambroksan bombaları Dior’un yeni skandalı Sauvage ve Versace’nin Sauvage çakması Dylan Blue’si Ultra Male’yi zorlamaya aday olarak gösterilebilir.

Yine de Ultra Erkeğin şansı yüksek sayılabilir. Genlerindeki efsanevi Le Male DNA’sı, fazlaca yapaylık hissettirmemesi, tasarımcısının müthiş parfümör Francis Kurkdjian olması, onu seçenekler arasında yükseklere çıkartabilir. Tabii tek düze ilerlemesi, nota geçişleri olmaması, başlangıçtaki dinamizmin sonlara doğru azalması eksi yönleri olarak görülebilir. Eğer “sanat halk içindir” görüşünü benimsersek, Ultra Male popüler-endüstriyel modern sanat eseri olarak düşünülebilir.

Gaultier’in internet sitesinde parfümün Eau de Toilette Intense gibi pek karşılaşmadığımız konsantrasyona sahip olduğu vurgulanmış. Kalıcılığı yeterli, etrafa yaylımı ilk dakikalarda saldırgan, ilerleyen zamanlarda sakinleşiyor. Tam bir sonbahar hatta kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/6.5

19 Şubat 2021 Cuma

Rochas Femme (1948)

Marcel Rochas tarafından 1925 yılında kurulan Rochas modaevi, lüks tasarım ürünleri, aksesuar ve parfüm alanında dünya çapında bilinen marka haline geldi. Rochas markasının oluşturulmasında Bay Marcel’in eşi Helena’nın da katkısı olduğu söylenegelir. Aralarındaki aşkın, bir markanın romantik doğuşuna eşlik ettiğini anlıyoruz.

Öyle ki Rochas’ın 1948 yılı çıkışlı kadın parfümü Femme’nin, Marcel Rochas’ın eşi Helene için tasarlandığı bizzat markanın internet sitesinde yazıyor. Parfümler dünyasının önemli klasik kadın parfümlerinden Rochas Femme, baharatlı-meyveli-şipre tarzına yakın bulunmuş. Parfümün tanıtımında üç öğe öne çıkarılmış: şeftali, gül ve paçuli.

Rochas Femme’nin ilk saniyeleri hafiften hayvansı misk ve sabunsu buruk-eski meyvelerle gerçekleşiyor. Tozlu şeftali ve sabunsu eriğe orta kısımda yine nostaljik gül ve baharatlar ekleniyor. Bu andan itibaren kokusal anlamda meyveli şipre etkileri görülmeye başlıyor. Sonlarda benzer tema devam ediyor. Biraz meyvemsilik, meşe yosunu ve paçuliyle kapanış yapılıyor.

Rochas Femme, ilk olarak 1948 yılında tasarlandı. Bu da demek oluyor ki, onun koku tarzı 1940 hatta 1930’ları yansıtıyor. Bu anlamda oldukça nostaljik koktuğunu söyleyebilirim. Günümüzün parfümlerine hiç benzemiyor. 20. yüzyılın başlarından modern dünyaya düşmüş, şaşkın bir zaman yolcusuna benziyor. Buruk ve sabunsu şeftali ve erik, ilginç şekilde baştan sona kadar etkisini hissettiriyor. Sabunsuluğun hissedilir oranda fazla bulunması, onu kadınsı tarafa iyice yaklaştırıyor.

Onun meyvemsiliği asla ferah ya da çocuksu değil aksine gayet olgun ve hatta orta yaşlı. Rochas Femme’nin bu haliyle orta-üst yaş grubu kadınlara yakışacağını söylemek anlamsız olmaz. O, genç kız parfümü değil. Modern kokmuyor, 2000’li yılların parfüm trendlerine uymuyor. Kimi kullanıcıların Femme’yi, ünlü klasik Mitsouko’ya benzettiğini görüyorum. İki parfümün de benzer sabunsu şeftali kokusuna odaklandığı görülüyor. Mitsouko, daha canlı, parlak, meyvemsi iken Femme daha sabunsu, sıcak, kadınsı ve daha opak olarak değerlendirilebilir. İkisi arasında seçim yapacak olsam Mitsouko ilk tercihim olurdu.

İlk Rochas Femme’yi efsanevi parfümör Edmond Roudnitska tasarlamış. Tabii aradan geçen uzun yılların ardından reformülasyonlar geçirdiğini ve kokusunun bir parça değiştiğini öngörmek zor değil. Kalıcılığı iyi ama etrafa yayılımı güçlü değil. Böylesine klasikten daha güçlü karakter beklerdim. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

13 Şubat 2021 Cumartesi

Costume National Homme (2009)

İtalyan moda endüstrisinin bilinen markalarından Costume National’ın parfümlere ilgisi 2000’li yıllara kadar uzanıyor. 2002 yılında ilk parfümü Scent’i piyasaya sürdükten sonra 2009 yılında Costume National Homme karşımıza çıkıvermişti. Erkekler için tasarlanan Costume National Homme’yi ilk çıktığı yıllarda kullanmış ve çok sevmiştim. Keskin ve yoğun baharat parfümü olarak aklımda kalan Homme’nin, İtalyan Parfümeri Akademisi Teknik Jürisi tarafından 2010 yılının en iyi İtalya yapımı ürünü seçildiğini söylemem gerekiyor.

Costume National Homme’nin açılışı ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot ve mayhoş erik benzeri meyvelere kısa süre sonra baharatlar eşlik ediyor. Orta bölümde turunçgiller geriye çekilirken, baharatlar artık tek yetkili hale geliyor. Baharatlardan tarçın ve karanfil öne çıkıyor. Yine orta bölümde tatlı meyvemsilik ve bir parça da erkeksi gül var denebilir. Son bölümde meyveli baharatlara sandal ağacı, deri ve tütsü ekleniyor. Kapanışın sıcak odunsu tarafa yakın durduğunu söyleyebilirim.

Parfümlerde baharatları severim hele ki karanfile ayrı ilgim var. Costume National Homme’de modern ve hafiften dumansı sıcak karanfil önemli rol oynuyor. Baharatlardan sonra kuru-ekşi olgun kırmızı meyvelerin varlığından bahsedebilirim. Üçüncü olaraksa etkili sandal ağacı parfümün son dayanak noktasını oluşturuyor.

Costume National Homme, kaliteli baharat parfümü olarak düşünülebilir. Hafiften dumansı davranan sıcak baharatlar ve geri plandaki deri, gayet modern kokuyor. Yeni nesil parfümlerdeki bol şekerlilik burada baskın değil neyse ki. Tatlılık var ama içinizi baymıyor. Çok hoş ve kaliteli eser olarak düşünülebilir.

Hafiften otsu tema ve hatta derinlerden gelen tütsüyle, modern klasikler arasına girmeye aday denebilir. Hissedilir oranda erkeksi yapısıyla, baharatları seven beyefendilerin seçimi olabilir. Hem günlük kullanıma hem de takım elbise gibi resmi kıyafetlere rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Eau de Parfum formundaki Costume National Homme’nin performansı idare eder. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Kokusunu ünlü parfümör Dominique Ropion tasarlamış. Tam bir kış parfümü görüntüsü çiziyor.

Koku Güzelliği:10/7.5

9 Şubat 2021 Salı

Salvatore Ferragamo – Signorina Eleganza (2014)

“Zarafet her zaman Salvatore Ferragamo kreasyonlarının belirleyici unsuru olmuştur. Zarafet ve incelikle dolu olan bu ürünler, Floransalı markanın dünya çapında ünlü olduğu kusursuz tarzı ile daha da zenginleşiyor. Salvatore Ferragamo, sofistike bir hediye olarak kadınsı zarafeti ve baştan çıkarıcılığı kutlayan lüks koku Signorina Eleganza’yı sunar.

Greyfurt ve armutun taze notaları canlı ve teşvik edici giriş niteliğindedir. Badem pudrası ve altın osmanthus yaprakları narin ama yoğun bir kalp oluşturarak hoş, lüks dokunuş katar. Alt notalarda paçuli ve beyaz deri, ciltte tatlı ve kalıcı koku bırakan kuruma etkisi yaratır.”

Salvatore Ferragamo’nun 2011 yılında başlattığı kadın parfümü serisi Signorina, on yıl içinde limitli üretimlerle beraber on beş kokuya ulaştı. İlk Signorina’dan üç yıl sonra Eleganza sürümü raflardaki yerini aldı. İlk iki paragraftaki Signorina Eleganza tanıtım cümlelerinde en ilgimi çeken kısım, alt notalarda bulunduğu iddia edilen beyaz deri notasıydı. Bakalım Signorina Eleganza bize neler vaat ediyor.

Parfümün ilk saniyeleri meyveli paçuliyle gerçekleşiyor. Açılışta, turunçgiller ve mayhoş-leziz erik-vişneyi anımsatan aromayla hoş birkaç saniye yaşatıyor. Armut ve greyfurttan bahsediliyor resmi tanıtımda ama yeni nesil armut merkezli kokulardaki şekerlilik neyse ki pek yok burada. Yine de tatlı, modern, canlı, pozitif ve agresif gerçekleşen ilk dakikalardan sonra yasemin benzeri çiçeklerle köksü olmayan kadifemsi paçuli öne çıkıyor. Bu andan itibaren hafiften yapaylık sınırına yaklaşan nane-calone benzeri geri plan kurgusu, paçuli ve pudralı badem benzeri yapının altında eriyip gidiyor. Sonlarda safkan deriye rastlayamadım. Çiçeksi-meyveli miskli paçuli kapanışta etkili gibi görünüyor.

Signorina Eleganza çiçeksi şipre olarak sınıflandırılsa da bazı yorumcuların dediği gibi fruitchouli temasına sahip denebilir. Ne demek fruitchouli derseniz meyveli paçuli parfümlerini tanımlamak için söylenen bir kısa yol. Daha çok Mugler – Angel’i tanımlamak için söylenen fruitchouli, Signorina Eleganza için daha uygun gibi. Açıklanan orta notalarında badem pudrası ve osmantus çiçeği olsa da badem büyük yer tutmuyor bence. Sonlarda bahsedilen beyaz deriyi merak ettim fakat kendisiyle tanışamadım.

Signorina Eleganza, modern-yapay, çarpıcı-seksi, dikkat çekici ve burunları/yüzleri size çevirtecek potansiyele sahip. Kokusu genelin sevmesine/kullanmasına uygun. Yasemin benzeri kuru beyaz çiçekler (muhtemelen osmantus) ve paçulinin hırslı, heyecanlı ve frapan tavrı Signorina Eleganza’nın kokusal/pazarlamasal temelini oluşturuyor.

Deneyimli burunların bir süre sonra yapaylığından sıkılabileceği Signorina Eleganza, etrafa hayat enerjisi saçan havasıyla genç-orta yaşlı kadınların ilgisini çekecektir. Günlük kullanıma, şık Avm gezilerine, serin öğleden sonlarında arkadaşlarla içilen kahvelere memnuniyetle eşlik edecektir. Sıcak yaz günleri için biraz ağır kaçabileceğini düşünüyorum. Serin-ılık ilkbahar günleri onu kullanmak için ideal olabilir. Eau de Parfum formundaki Signorina Eleganza’yı sektörün tanınmış ismi Sophie Labbe tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

4 Şubat 2021 Perşembe

Caron – Le 3eme Homme (1985)

 

“İtalya’da 30 yıl boyunca Borjiyalar hüküm sürdü, bu süre içinde hep kan döküldü, cinayetler işlendi yani hep savaş, kıyım ve terör vardı ama Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Rönesansı da onlar yarattı. Oysa İsviçre’de 500 yıl boyunca barış, kardeşlik ve demokrasi vardı ama buna karşılık ne yaratabildiler? Sadece guguklu saati.”

Yukarıdaki replik 1949 yılı yapımı The Third Man filminin en bilinen sahnelerinden olan dönme dolap sahnesinde ünlü oyuncu Orson Welles tarafından söylenmişti. Yıllar sonra kara film akımının en kült filmlerinden The Third Man’i izledim ve İngiliz sinema sanatının medarı iftiharlarından birisine nasıl dönüştüğünü anladım. 1940’lı yılların savaş sonrası Viyana’sının, karanlık, kasvetli ve koyu havasını siyah-beyaz teknikle muhteşem anlatan The Third Man filmi, ünlü bir butik parfümevinin kokusuna da ilham kaynağı oldu.

Küçük ama ürettiği eserlerin etkisi büyük parfümevi Caron’un 1985 yılı çıkışlı erkek kokusu Le 3eme Homme’nin (The Third Man), aynı isimli kara filme gönderme yaptığını biliyoruz. Her ne kadar Caron’un internet sitesinde bu yönde bilgi bulunmasa da meraklı kokuseverlerin üzerinde konuştuğu bir durumdur. Caron’un Le 3eme Homme’si için sadece “eşsiz şıklık arayan erkek için rafine bir parfüm” cümlesine tanıtımda yer verilmiş. Açıklanan dört nota ise şunlar: İtalyan limonu, bergamot, kişniş ve vetiver.

Le 3eme Homme’nin ilk saniyeleri eski tarz buruk limon ve bergamotla gerçekleşiyor. Geri planda algılanabilen aromatik Akdeniz otlarını ve lavantayı unutmamak gerekiyor. Açılışı tozlu ve nostaljik gerçekleşiyor. Orta kısımda bergamot yoluna devam etmeye çalışırken baharatların yoğunluğu burnunuza çarpıyor. Çok güzel karanfil, tarçın ve hayvansı misk orta bölümü adeta domine ediyor. Lavanta arkalarda kalırken, erkeksi gül orta bölümü ayrı ilginçleştiriyor. Sonlarda yine değişim var. Alt notalarda meşe yosunu sürpriz yapıyor. Şekerli olmayan yüksek kaliteli vanilya, paçuli ve meşe yosunu müthiş bir imza atıyor.

Le 3eme Homme, aromatik otsu turunçgiller, dumansı sıcak baharatlar, lavanta, gül ve hayvansı tarafı önde olan bir parfüm. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı, katmanlı bir eser. 1980 hatta 1970’li yılları hatırlatan erkeksi, maço parfümlerin en iyi örneklerinden denebilir. Le 3eme Homme’nin değerini ve tarihi önemini çoğu meraklı kokusever bilir. Bunları tekrarlamak anlamsız. Diyebilirim ki genç erkeklerin, kokular evreninde deneyimi az kişilerin veya nostaljik-eski tarz parfümlere ilgisi olmayanların sevemeyeceğini tahmin etmek zor değil. Le 3eme Homme, aristokrat beyefendi parfümü gibi davranıyor. Muhafazakar, resmi, karmaşık, geleneksel, Guerlainvari, sevmesi, alışması ve anlaması zor bir parfüm.

Kült kara film The Third Man’e ancak böyle bir parfüm yakışırdı. Her ne kadar filmin o kasvetli ve karamsar havası parfümde olmasa da erkek kokuları tarihinin nadide eserlerinden birisi olarak yerini çoktan aldı Le 3eme Homme. Şanslıyım ki eski versiyonunu kullandım. Yeni şişelerde reformülasyon olduğunu öngörebiliriz ve umarım parfümün özü bozulmamıştır.

Eau de Toilette formundaki parfümün performansı gayet iyi. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı hiç fena değil. Sıcak baharatların yoğun olduğu Le 3eme Homme, kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Akiko Kamei ve Francoise Caron birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8