şeker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şeker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haziran 2020 Pazartesi

Franck Boclet – Icon (2018)

Franck Boclet’in Rock&Riot Black serisine ait Icon isimli parfümü zarif çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Markanın internet sitesinde Icon şu cümlelerle tanıtılmış: “Kahraman kadına övgü gibi, 1980’li yılların Rock müzik ikonları gibi, çıplaklığa ve saflığa sahip kadının heykeli gibi Icon, üst notalarda misket limonu ve greyfurt notalarıyla tensel harmoniye sahiptir. Sonrasında çok çiçeksi notalardan süsen (iris), menekşe, gül ve nemli meyveler bulunur. Misk, vanilya gibi oryantal notalarla baharatları çağrıştıran karanfil temasıyla alt notalar yüceltilmiştir.”

Icon’un açılışı şekerli turunçgiller ve pudralı tozlu yapıyla gerçekleşiyor. Tatlı meyvelerin devamında kendisini hissettirdiği parfümün orta kısmında menekşe-süsen çiçekleri başrole geçiyor. Bir parça pudralı gülün de hissedildiği orta kısım kadınsı denebilir. Sonlarda vanilya ve miske eşlik eden tatlı çiçekler parfümün en sevdiğim yeri oluyor.

Icon, kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulsa da resmi tanıtımındaki kadınlara yönelik güçlü vurgudan anlıyoruz ki o kadın parfümü. Sadece tanıtımından değil, kokusundan da anlaşılıyor onun feminen tarafı. Parfümün genelinin şekerli, pudralı meyveli-çiçeksi temaya yakın durduğunu düşünebiliriz. Kimi kullanıcıların meyveli sakızlara benzettiği Icon’un kokusu, menekşe-gül-süsen çiçeği etrafında dolanıyor. Tabii ki şekerli meyveleri de unutmamak gerekiyor.

Icon bu haliyle kimi zaman eski-tozlu pudralı kadın parfümlerini çağrıştırırken, bazen de modern şekerli genç kız parfümlerini anımsatıyor. Franck Boclet’in Rock&Riot serisindeki birçok parfümün benzer tozlu-pudralı temayı yansıttığını biliyoruz. Icon da bu geleneği bozmuyor. Kör alışa uygun olmayacak tarzıyla, herkese hitap etme olasılığı düşük denebilir. Hele ki benim için fazlaca kadınsı ve pudralıydı. Pek anlaşamadık Icon ile.

Exrait de Parfum formundaki Icon, kalıcılık olarak iyi ama etrafa yayılımı beklediğim kadar güçlü değil. Sonbahar-kış dönemine yakın duruyor. Üst yaş grubu kadınlar kullansa daha iyi olabilir.

Kokusunu Bruno Herve tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

30 Eylül 2016 Cuma

Comptoir Sud Pacifique – Vanille Abricot (1993)

Vanilya ve kayısı. Teoride şu birlikteliğin güzelliğine bakar mısınız? Hem vanilyanın kokusuna meftun hem de kayısının tadına hayran birisi olarak Comptoir Sud Pacifique’in Vanille Abricot’una ayılıp bayılmam gerekiyor. Zaten koleksiyonlarındaki o kadar parfümlerinden ilk olarak Vanille Abricot’u merak edip, deneme listesine almıştım. Les Eaux de Voyage serisine ait olan Vanille Abricot, kadın parfümü olarak görülüyor kaynaklarda. Teoride güzel fikir olan vanilya ve kayısı teması, pratikte nasıl olmuş bakalım.

Açıklanan notalarında jackfruit, kayısı, papaya, şekerleme ve vanilya var. Parfümün başlangıcı şekerli vanilyayla gerçekleşiyor. Olabilecek en tatlı daha doğrusu şekerli vanilyayla karşılaşıyorum muhtemelen. Hatta yanık şekere bile benzetiyorum üst notalarını. Benim için rahatsız edici. Orta kısımda tatlılık devam etse de azalma eğiliminde. Vanilya hala güçlü şekilde duruyor. Tatlı vanilyaya biraz misk ekleniyor. Başlangıcına göre daha tahammül edilebilir. Son kısımda tatlı vanilya teması devam ediyor. Bu bölümde daha mumsu vanilyayı andırıyor. Daha ne söyleyeyim bilemiyorum.

Öncelikle, ismindeki vanilyanın hakkını veriyor. Vanilyanın her türlü kullanımı mevcut. Şekerli vanilya, miskli vanilya ve mumsu vanilya. Bütün bu vanilya kullanımı yüksek kaliteli ve ilginç değil. Tersine ucuz, sıradan ve yapaylık sınırında. Ne bir dumansılık ne bir egzotiklik. Güzel kokmak adına hiçbir çabası yok Vanille Abricot’un. Dümdüz çizgide ilerleyen, derinliği olmayan bir çalışmaya benziyor.

Geleyim ismindeki diğer öğe kayısıya. Genelde parfümlerde hoşuma gider kayısı fakat burada kayısıya rastlamak zor. Varsa da şekerli vanilyanın baskısı altında ezilip gitmiş durumda. Sadece kayısı değil, açıklanan diğer iki tropikal meyve de arada kaynayıp gitmiş anlaşılan. Papaya ve jackfruit denilen meyvelerin kokularını bilmesem de Vanille Abricot’un genel gidişatında meyvelerin yerinin az olduğunu söyleyebilirim.

kendi vanille yen

İşin özeti şu ki, vasat bir vanilya parfümü Vanille Abricot. Bıktırıcı şekilde şekerli vanilya, bir süre sonra insanda kaçıp kurtulma hissi yaratıyor. Vanilya kokusunu ve parfümlerini severim ama bu kadar vanilya benim için bile fazla. Özellikle başlangıcında Montale parfümlerini hatırlatıyor ki zaten kimi kullanıcılar Vanille Abricot’u, Montale’ın Sweet Vanilla’sına benzetmiş. Bazı Montale parfümlerindeki özensizlik Vanille Abricot’ta da mevcut.

Vanille Abricot’un başlangıcı çocukken zorla içtiğimiz öksürük şuruplarına benziyor bence. Genel yapısıysa kayısılı vanilyadan ziyade ateşte kızartılan marshmallow gibi kokuyor. Ya da cezvede sıcak çikolata yapmak için kaynatılan sütün taşıp dökülmesi sırasında burna gelen yanık süt gibi adeta. Hatta ucuzluk pazarlarından alınan ve vanilya kokan altılı paketler halinde satılan kalitesiz mumları andırıyor. İşi abartıp, fırından yeni çıkmış muzlu kekleri aklıma getirdiğini bile söyleyebilirim. Açıklanan alt notalarındaki “sugar candy” ifadesi, parfümün genel karakterini ortaya koyuyor.

Parfüm platformlarında kokusunun reformülasyondan geçtiği konuşuluyor. Zaten eskiden metal olan şişeler de cam olmuş. Anlaşılan hem şişeleri hem de kokuları değişmiş Comptoir Sud Pacifique eserlerinin. Eski halinde meyvelerin daha çok hissedildiği yeni formülasyonlarda ise vanilyanın baskın olduğu söyleniyor.

Açık ara kadın parfümü Vanille Abricot. EDT formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama. Çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

vanille abricot yatik 1

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/4

5 Eylül 2016 Pazartesi

Paco Rabanne – Ultraviolet Man (2001)

“Sıvı nane, çokça vetiver, ultra gri amber, görünmez titreşimler. Çoğalan duyular, koku titreşimleri, sıcak vetiver, elektro-şok.”

Hey, şu ifadelere bakar mısınız? Bu bir şaka mı yoksa yanlışlıkla Comme des Garçons parfümü mü kullanmak üzereyim? Bu reklam cümleleri, Paco Rabanne gibi popüler bir markaya mı ait? Genellikle birbirinin neredeyse aynı klişe tanıtım cümlelerine hiç benzemiyor Ultraviolet Man’ın kendi sitesindeki nitelemeleri. Hem ismi hem de şişesi farklı çağrışımlar uyandıran Ultraviolet Man’ın, markanın enteresan işlerinden birisi olduğu söylenebilir. Zaten Ultraviolet’in, yıllar geçse de bitmeyen seven kitlesini başka türlü açıklamak mümkün görünmüyor.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılan Ultraviolet’nin açılışı şekerli çiçekler, şekerli aromatik otlar ve şekerli naneyle gerçekleşiyor. Başlangıcındaki yeşil hissiyatı atlamamak gerekiyor. Kimlerinin ferah dediği başlangıcı bence ferahlıktan uzak. Garip açılışı bana göre değil. Orta kısımda şekerlilik biraz azalıyor ve acayip naneye menekşe benzeri yapı ekleniyor. Buruk-ekşi baharatlar da arkaya saklanmış sanki orta bölümde. Kendi sitelerinde kakule ve karabiberden bahsedilmiş. Bu iki nota varsa da baskın değil. Orta notalar da bana oldukça uzak. Son bölüme geleyim. Kokunun genelinde büyük değişim yok. Alt notalarda kasvetli amber ve yapay vanilya var sanki. Brrrr…

Nasıl bir belaya bulaştığımı yeni yeni anlıyorum. Ultraviolet’i nasıl tanımlayacağımı, hangi sınıfa sokacağımı ve neye benzeteceğimi şaşırmış durumdayım. Ultraviolet büyük ihtimalle yapay şekerli nane ve tanımsız amberin (muhtemelen gri amber) birleşiminden oluşmuş bir Quasimodo. Notre Dame’ın kamburu kadar ucube ve anlamsız kokusunu anlatmaya alfabedeki harfler yetmiyor. (Nasıl gönderme ama) Bu hissiyatı daha önce Kouros, Muscs Koublai Khan ve Comme des Garçons’un Odeur’larında yaşamıştım. Tam anlamıyla zihnimdeki hiçbir koku şablonuna oturtamadığım parfümleri anlatmakta zorlanırım. Ultraviolet’te de böyle oluyor.

ikinci resmi yen

Ultraviolet, Paco Rabanne tarafından, 2000’li yılların ortalarına (2050’li yıllar olabilir) hitap eden fütüristik bir deneme gibi duruyor. Birçok kişinin söylediği “tuhaf” yapısı aynı zamanda itici, yapay, rahatsız edici. Benzersiz ve tanımlaması zor. Kesinlikle riskli bir koku. Herkesin sevemeyeceği, “ya sev ya nefret et” tarzına uygun sıradışı bir parfüm. Paco Rabanne gibi popüler işlere imza atan markadan beklenmeyecek derecede farklı bir arkadaş Ultraviolet. Bu anlamda hem takdiri hak ediyorlar hem de koku güzelliği anlamında eleştirilmeyi hak ediyorlar.

Şimdiye kadar denediğim hiçbir parfüme benzetemediğim Ultraviolet, benim için sinir bozucu olmanın ötesine geçemiyor. Parfümün hiçbir bölümünü sevemedim. Gıcık ve bıktırıcı kokusuna eklemlenmiş şekerlilik berbat piyasaya parfümlerini andırırken, genel yapısındaki steril uyumluluk şaşırtıcı. Açıklanan notalarındaki vetiver, paçuli ve meşe yosununa rastlayamadım. Hele ki meşe yosununu görünce heyecanlanmıştım ama derin bir hayal kırıklığı tarafına geçiş yaptım. Kadınların bu parfümü çok sevdiklerini söyleyen yorumculara şunu demek isterim ki: “Ultraviolet’i seven kadın, varsın beni sevmesin.”

Ne güzel, oturmuşum balkona. Hem manzarayı seyredip hem de bu yazıyı kaleme alırken, bir taraftan da Yunanistan’dan yayın yapan radyo istasyonu Star Radio’u dinliyorken, Dire Straits’in harika şarkısı Sultans of Swing çalarken, keyfime limon sıktın be Ultraviolet. Aaa bu çalan Scorpions mu yoksa! Niye Türkiye’deki radyo istasyonlarında rastlayamayız ki Scorpions şarkılarına ve tabii ki Roxette’e?

Kokusunun tasarımını ünlü isim Jacques Cavallier yapmış. Puig tarafından üretilen Ultraviolet, EDT formunda. Kalıcılığı ve fark edilirliği çok şükür ki bende yüksek olmadı. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor.

sise paco yen

Luca Turin’in kitabında Ultraviolet yeşil şekersi olarak tanımlanmış ve beş üzerinden bir puan alarak en kötü parfümler listesine girmiş. Tania hanımın bu puanına ben de katılıyorum. Parfümün tek olumlu yanıysa, ilginç bir teknikle yapılmış olan şişesi.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/3