safran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
safran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Mart 2023 Pazar

Tom Ford – Noir de Noir (2007)

Yakışıklı Teksaslı bay Tom Ford’un kendi ismiyle yarattığı markası dünya çapında büyük işler gerçekleştiriyor. Özellikle parfüm ve kozmetik alanında Tom Ford’un önemli yerlere geleceği görülüyor. Parfümlere büyük yatırım yapan Tom Ford’un, Private Blend isimli kokuları 2007 yılında çıkmaya başladı ve 2023 yılı itibariyle provakatif eserler gelmeye devam ediyor.

2007 yılındaki ilk özel seri parfümlerden Noir de Noir, Tuscan Leather ve Tobacco Vanille ile birlikte erken dönem Tom Ford’ların en popüler eserlerindendi. Tom Ford’un internet sitesinde Noir de Noir karanlık, seksi ve anlayışlı olarak tanımlanmış. Çiçeksi tarafa yakın durduğu belirtilmiş. Üç ana notadan bahsedilmiş: Siyah gül, siyah yer mantarı ve paçuli.

Noir de Noir’in ilk saniyelerinde ağır-yağlımsı paçuli, gül ve safran bizi karşılıyor. Biraz Arap parfümlerini andıran ilk dakikalardan sonra orta bölümde güllü paçuliye yer mantarı benzeri tema eşlik ediyor. Sonlarda çikolatayı andıran vanilyayla kapanışına ilerleniyor.

Noir de Noir’i uzun yıllar önce denemiş ve karanlık-gotik gül kokusu olduğunu hissetmiştim. Aradan geçen yılların ardından Noir de Noir paçulili gül olarak zihnimdeki yerini alıyor. Geri planda biraz safran, çikolata ve yer mantarı algılanıyor. Özellikle orta kısımdan itibaren ekşimsi hissiyat şaşırtıyor. Egzotik ve arabik esintili paçuli ve şekerli olmayan hafiften kadınsı gül onun kokusal özeti adeta.

Popüler ve herkesin sevebileceği gibi formu yok. Tematik ve kimilerinin hacı yağı benzetmesiyle onu günlük kullanıma yakın bulmak kolay değil. Denemeden almak hayal kırıklığı yaratabilir. Ona aşık olduğumu söyleyemem.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Uniseks olarak pazarlansa da kadın kullanımına yakın duruyor. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi sonuç verebilir. Kokusunu Harry Fremont, Jacques Cavallier ve Olivier Cresp birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

9 Nisan 2022 Cumartesi

Jean-Charles Brosseau – Ombre Orientale (2013)

“Antik şipre ve doğunun buluşmasından doğan bu koku, bizi İran’ın kurak kum tepelerinden geçerek Kamboçya’nın ormanlık ormanlarına götürüyor. Bir büyücünün gücüne sahip koku füzyonu. İran’dan gelen safran, meyveli kalp notasına baharatlı ve baş döndürücü ipuçları veren pembe biberle birleşerek baş kısımda bulunur. Alt notalarda paçuli, öd ağacı, sandal ağacı ve amber ile harmanlanarak hoş ve cüretkar bir parfüm ortaya çıkarır.”

Jean-Charles Brosseau’nun 2013 yılı çıkışlı parfümü Ombre Orientale’nin resmi tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Jean-Charles Brosseau’nun internet sitesinde Ombre Orientale şipre, odunsu, çiçekli, deri olarak sınıflandırılmış. Hem içeriğindeki öğeler hem de ismiyle ilgimi çeken Ombre Orientale’yi bir süre kullanma fırsatı buldum.

Parfümün başlangıcı tuzlu hissiyat veren deri ve ambergrisle gerçekleşiyor. Hafiften hayvansı izler taşıyan ilk dakikalardan sonra kuru paçuli ve oud partiye katılıyor. Sonlarda dumanlı tütsüyü andıran paçuli ve oudun dansı devam ediyor.

Ombre Orientale, ismindeki oryantal doğu coğrafyasının havasını bize yaşatıyor. Kimi Montale parfümlerindeki gibi ağır oud veya amber kullanımı bulunmuyor. Parfümün hafiften hayvansı yapısı bıktırıcı değil ve kısa sürüyor. Sonları çok iyi. Tatlılık limitli verilmiş. Yeni nesil bol şekerli vanilya parfümleriyle alakası yok. Herkesin sevemeyeceği ilginç ve yüksek kaliteli esere benziyor.

Ombre Orientale, hafiften nostaljik hissiyat veren, erkek kullanımına yakın duran, tam bir kış ayı parfümü gibi davranıyor. Ağır Arap-Ortadoğu temasının yerine dumanlı ve daha sakin karaktere yer verilmiş. Oud, gül ve safran burnunuzu tırmalamıyor. Ustaca harmanlanmış bir niş parfüm var karşımızda.

Eğer hafiften hayvansı ve dumanlı deri parfümü arıyorsanız denemenizde fayda var. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi fakat etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek değil. Günlük kullanıma uymayabilecek tematik bir arkadaş.

Kokusunu Thomas Fontaine tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

25 Şubat 2022 Cuma

Initio – Side Effect (2016)

“Başlangıçta, eski Mısır zamanlarında, parfüm iyi kokmak dışında her şey için kullanılırdı. Sihir yaratmak, sevgiyi çekmek, evi arındırmak, tanrılarla iletişim kurmak, vücudu iyileştirmek ve temizlemek için kullanıldı. Bugüne kadar, parfümler bazı ülkelerde örneğin Fas, Cezayir ve Tunus’ta tedavi etmek ve arındırmak için kullanıldı. Parfümü herkesten daha iyi bilen Orta Doğu’da bile parfüm hala bir güç nesnesi olarak kullanılıyor.”

Initio’nun sanat yönetmeni Nadia hanımın yukarıdaki cümleleri, markalarını Arap-Orta Doğu pazarına açmaya çalıştıklarının ip ucunu veriyor. Hakkında pek fazla bilgi olmayan Initio markasının 2016 yılı çıkışlı parfümü Side Effect’in ilginç notaları merakımı cezbetti. Tarçın kabuğu, rom içkisi, tütün, safran, sandal ağacı ve hedione notaları Initio’nun internet sitesinde verilmiş.

Side Effect’in ilk dakikaları tatlı sıcak baharatlar ve safranla gerçekleşiyor. Safranı pek sevmem parfümlerde ve yine uyuşamadık kendisiyle. Ferah olmayan yoğun ve modern açılıştan sonra şekerli baharatlara tütün ekleniyor. Bir parça vanilya hissi de var orta bölümde. Sonlarda çikolatamsı vanilyayla kapanış yapılıyor.

Side Effect’i ilk kullandığımda aklıma Tobacco Vanille geldi. Tobacco Vanille’nin popüler hale getirdiği vanilyalı, tütünlü, tatlı baharat teması bir çok marka tarafından taklit edildi. Side Effect bu temayı taklit etmiş diyemesem de genel havası benziyor. Tatlılığın fazla olduğu Side Effect, leziz baharatlarla ve dumanlı tütünle birleştiğinde fena iş yapmıyor. Bu tarz kokuları seviyorum ve deneyen çoğu kişi beğenebileceğini düşünüyorum.

Başlardaki safranı ne yazık ki sevemedim ve onun içindir ki açılışı pek bana göre değil. Açıklanan notalarındaki rom içkisi ise büyük yer kaplamıyor. Sonları en sevdiğim yeri oldu.

Side Effect genel olarak sıcak hissettiren bir eser ve uniseks tarafa yakın gösterilmiş. Bu formun erkeklere daha çok yakıştığını sanıyorum. Muhtemelen tütünün ağırlığı böyle düşündürüyor. Tütün merkezli parfümleri pek kadınlara yakın bulamıyorum. Side Effect’i koklayan kimi hanımefendilerin kokusunu ağır bulduklarını da ekleyeyim.

Kalite anlamında iyi yerde duruyor. Kokusal anlamda biraz karmaşık ve yoğun. Basit ve sıkıcı değil. Kullanması zevkli bir arkadaş. Şık sayılabilecek genel yapısı takım elbise ile kullanmaya da gayet uygun.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı yeterli. Tam bir kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/7

20 Aralık 2021 Pazartesi

Mancera – Red Tobacco (2017)

Mancera’nın son yıllardaki en ilgi çeken parfümlerinden birisi Red Tobacco, uzun zamandır merakımı cezbediyordu. İlk çıktığı günlerden itibaren oldukça konuşulan parfümlerden birisi haline geldi Red Tobacco. Niş parfüm sektörünün dur durak bilmeyen markalarından Mancera muhtemelen bu sefer iyi iş çıkarmışa benziyor.

Mancera’nın internet sitesinde Red Tobacco şöyle tanıtılmış: “Kırmızı, sıcak ve büyüleyicidir. Red Tobacco, Küba tütünü ve baharatlarını karıştıran inanılmaz derecede güçlü ve seksi bir koku. Gerçek bir ısı dalgası.”

Red Tobacco’nun ilk saniyelerinde karmaşa hakim. Sıcak baharatlar (muhtemelen tarçın ve küçük hindistan cevizi), biraz safran ve elmayı anımsatan meyvemsilikle gerçekleşen açılış ferah değil. Orta kısımda sıcak baharatlar geriye çekilirken safran biraz daha etkisini göstermeye çalışıyor. Orta bölümde parfüme ismini ve konseptini veren tütünü bütün heybetiyle algılayabiliyoruz. Kuru sayılabilecek tütün, neredeyse tütün yaprakları gibi kokuyor. Sonlarda tütün güçlüce yoluna devam ediyor. Tütüne lezzetli vanilya ve paçuli eşlik ediyor.

Red Tobacco, kırmızı meyvemsi hatta baharatımsı tütünü merkeze alıyor. İsmindeki kırmızı onun sıcak karakterini vurguluyor olabilir. Geneline baktığımda baharatlı, dumansı, içkimsi, paçulili pipo tütünlerini anımsatıyor. Hatta kirazlı ve vanilyalı pipo tütünü gibi davranıyor. Yoğun dumansı tarafına da bayıldım. Bu tür tütün kokularını severim ve Red Tobacco’yu da tabii ki harika buldum.

Kalite anlamında Mancera gerekeni yapmış. Kullanması ve sevmesi zor bir parfüme benziyor. Kadınların bu parfüme ilgi göstereceğini sanmıyorum. Hatta üzerimde bu parfümü algılayan hanımefendilerin hiçbirisi onu beğenmedi. Çünkü Red Tobacco erkek kullanımına yakın ve pipo dumanı kokan erkeksiliği temsil ediyor. Bu eseri kadınlar için değil kendi rafine zevkleriniz için kullanmalısınız. O gayet erkeksi ve centilmenler kulübünün sıkı üyesi.

Red Tobacco biraz ağır ve oldukça yoğun denebilir. 2-3 fıs kullanımda bile saatlerce üzerinizden çıkmıyor. Oldukça güçlü ve sağlam bir parfüm. Kalıcılığı çok iyi, etrafa yayılımı yeterli. Bu anlamda verdiğiniz parayı hak ediyor.

Kokusal anlamda biraz Pure Havane’ye ve Bogart Pour Homme’ye yakın duruyor. Ayrıca Oajan’ı da anımsatıyor. Tam bir kış parfümü, ılık günlerde bile denemenizi tavsiye etmem.

Koku Güzelliği:10/8

28 Mart 2020 Cumartesi

Vertus – Amber Elixir (2015)

Amber Elixir, Vertus’un 2015 yılında piyasaya sürdüğü ilk seri parfümlerdendi. Markanın gül ve öd ağacı merkezli parfümleri ilgi çekerken, Amber Elixir’in bir parça geri planda kaldığını düşünüyorum. İsminden de anlaşılacağı üzere Vertus koleksiyonunun amber merkezli parfüm boşluğunu karşılıyor. Markanın internet sitesinde Amber Elixir şöyle tanıtılmış: “Havadaki cezbedici amber kokusunu keşfedin. Onun iksiri kendinize güveninizi tazelerken adeta dünyanın ayaklarınızın altında olduğunu hissedeceksiniz.”

Amber Elixir’in başlangıcında içki teması ve kuru meyveler bulunuyor. Açıklanan üst notalarında rom içkisi, artemisya, üzüm ve kuru meyveler var. Amber Elixir’in ilk saniyeleri içkimsi meyvelerle gerçekleşiyor. Orta kısma geçildiğinde koku karakterinde büyük değişim olmuyor. İçkimsi kuru meyvelere yarı karanlık ve egzotik amberle geri planda metalik safran ekleniyor. Son bölümde yine fazla değişim yok. Alt notalarda içkimsi, amberli meyvelere bir parça odunsuluk eşlik ediyor. Açıklanan alt notalarında tik ağacı ve sandal ağacı mevcut. Muhtemelen son bölümdeki odunsuluğun sebebi bu öğeler denebilir.

Amber Elixir’i kullanmadan önce, isminden dolayı ağır, yoğun ve karanlık amber tarzına yakın profil beklerken, içkimsi, baharatlı meyvelerle karşılaşmak sürpriz oldu. Amber, parfümün ikinci teması konumunda sanki. Zaman zaman metalik hissiyat veren alkole batırılmış modern, steril kuru meyveler, daha ön plandaymış gibi davranıyor.

Amber Elixir’den korkutucu, kullanması zor, reçineli amber teması beklemeyin. Bu durumun olumlu tarafı çoğu kişinin benimseyebileceği tarza sahip olması denebilir. Bazı niş markaların amber parfümleri fazlasıyla burnu yoruyor ve uçlarda dolaşıyor. Amber Elixir, metalik-ana akım parfümcülüğe yakın duruyor.

Amber Elixir’in üst notalarındaki artemisya bitkisi, orta kısımdaki safranla karışınca, benim için uygun olmadığını anladım. Açıklanan alt notalarında castoreum görünüyor. Parfümlere genellikle hayvansı hissiyat veren castoreum temasını kapanışta pek algılayamadım neyse ki. Amber Elixir, bıktırıcı derecede hayvansı değil hiç bir fazda.

Kalite anlamında idare etse de (hafiften yapaylık sınırında gibi) Vertus’un diğer dolu dolu, koyu ve baskın parfümlerinden ayrışıyor. Amber Elixir, pek derinliği olmayan, düz çizgide ilerleyen konfor kokusuna benziyor. Büyük popülariteye ulaşamayacak belki ama günlük kullanıma ve hatta takım elbiseye uyum sağlayabilecek basit ve ortalama parfüm hissiyatı uyandırıyor. Tarz olarak az da olsa Lubin – Idole, Bentley For Men ve Parfum d’Empire – Ambre Russe’yi anımsatıyor.

EDP formundaki Amber Elixir’in performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı fena değil, etrafa yayılımı ilk patlama dışında normalin biraz altında kalıyor. Uniseks olarak pazara sunulsa da erkek kullanımına bir parça yakın duruyor. Sonbahar-kış döneminde kullanmanın doğru olacağını sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/6

10 Aralık 2019 Salı

Vertus – Night Dose (2015)

Vertus’un 2015 yılı çıkışlı ilk parfümlerinden Night Dose, diğer eserlere göre biraz geri planda kalmış diyebilirim. Uzun zamandır dolabımda duran ve havaların serinlemesini beklediğim parfümlerden Night Dose’un mevsiminin geldiğini düşünüyorum.

Night Dose’un resmi tanıtımı şöyle yapılmış: “Safran ve eşsiz çiçeklerin sıcak odunsu notalarla buluşmasından ortaya çıkan derin ve mistik bir harman. Sizi doğu ile batının buluştuğu yere, her iki kültürün de zenginliklerine doğru yolculuğa çıkaracak.” Çiçeksi oryantal olarak sınıflandırılabilecek Night Dose’un açıklanan notalarında sevdiğim kokular var: Mirabelle, erik, hindistan cevizi ve meşe yosunu. Bakalım Night Dose’da bu öğelerden hangisi baskın şekilde verilmiş.

Parfümün açılışı yoğun safranla gerçekleşiyor. Kuru ve acımsı verilen safran neredeyse öd ağacıyla birlikte verilmiş gibi. Benim için fazlaca safranlı kokan üst notalardan sonra orta bölümde meyvelerin hakimiyeti altına giriyor parfüm. Açıklanan notalarındaki kırmızı erik ve mirabelle, muhtemelen orta kısmın en baskın üyeleri. Safranın geriye çekildiği orta notalarda ekşi eriğe eklenen sıcak baharatlar ve gül, kokunun yönünü değiştiriyor. Son kısımda eriğimsi mayhoş meyvelere eşlik eden güle misk ve biraz da sandal ağacı ekleniyor. Orta kısım ile alt notalar paralel ilerliyor.

Night Dose, özetle sıcak meyveli, baharatlı gül parfümü. Kokunun ana aksını orta kısımdan itibaren kaliteli ve lezzetli erik oluşturuyor. Buradaki erik ferah ve yazlık olarak düşünülmesin. Koyu, dolgun ve karanlık sayılabilecek erik, sıcak ve gerçekçi verilmiş. Başlangıçta yüksek dozdaki safranı çok sevemedim. Neyse ki safran 10-15 dakikalık ilk bölümden sonra oldukça geriye geçiyor. Parfümün asıl kokusu orta kısımdan itibaren kendisini gösteriyor.

Eriğe eşlik eden gül, kadınsı ve gül suyu kıvamında değil. Uniseks kullanıma uygun gül ve ekşi erik teması, fikir ve uygulama olarak başarılı denebilir. Buradaki gül de meyveler gibi biraz karanlık ve kendisini açık etmek istemiyor adeta. Ilık-sıcak günler için ferah meyveli parfümden ziyade, serin-soğuk dönemler için tasarlanmış sıcak-koyu bir eser.

Parfümün en ilginç notası kuşkusuz Mirabelle eriği. Parfümlerde fazla rastlamadığımız bu içerik, Chloe’nin kadın parfümü Nomade’de karşımıza çıkmıştı. Orada da buradakine benzer şekilde mayhoş koku katmıştı parfümün geneline. Night Dose’daki kullanımını da sevdim. Sanırım Mirabelle eriği temalı başka parfümlerin de peşine düşmem gerekecek bundan sonra.

Sonuç olarak başlangıcını saymazsak beğendiğimi söyleyebilirim Night Dose’u. Eriği parfümlerde kaliteli ve özenli verildiği takdirde çoğu zaman severim ki burada da fena kullanılmamış. Gül ise neyse ki fazlaca miske bulanmamış ve feminen verilmemiş. Yine bir Vertus parfümünde hoş bir uniseks denge kurulmuş. Hem kadınlar hem erkekler kullanabilir Night Dose’u.

Yukarıda bahsetmiştim fakat kullanım döneminde hindistan cevizi ve meşe yosununa baskın şekilde rastlamadım ne yazık ki. Genel olarak düz çizgide ilerleyen konforlu ve olgun meyveli parfüm kategorisine girebilir.

EDP formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı yüksek değil. Vertus’un bazı performans canavarı parfümlerine göre etrafa yayılımı harikalar yaratamıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Eylül 2019 Pazartesi

Vertus – 1001 (2015)

Vertus’un 2015 yılı çıkışlı ilk parfümlerindendi 1001. İsminin ilk önce neden 1001 olduğunu kavrayamamıştım. İlerleyen zamanlarda parfümün doğu masallarının en ünlüsü 1001 gece masallarına atıfta bulunduğunu nihayet anladım. Mısır, Hint, Arap, Mezopotamya ve İran masallarının birleşimiyle oluşan 1001 gece masallarının 8. yüzyıldan günümüze geldiği söyleniyor.

Vertus’un Arap ve Ortadoğu kültürüne öykünen parfümü 1001’in resmi tanıtımlarında da bu etki görülüyor: “1001 gece masalının büyüsü, mimoza ve karanfilin dokunuşuyla kendi hikayesini en derine yazar. Sandal ağacıyla harmanlanan karakter, tüm egemenliği devralır. Tarçın ve menekşenin baş döndürücü aşkı”.

1001’in açılışı ferah olmayan tatlı meyveler, anason benzeri yapı ve baharatlarla gerçekleşiyor. Başlangıcı zengin, benzersiz, ilginç ve kafa karıştırıcı denebilir. Fena değil üst notaları. Orta kısımda meyvemsilik geri plana geçerken baharatlı taraf öne çıkıyor. Sıcak sayılabilecek baharatlardan algılayabildiklerim karanfil, kakule ve tarçın. Orta bölümde lezzetli ve modern baharatların izini sürmeye devam ediyoruz. Orta kısmın sonlarında egzotik olmayan amber kokuyu farklı yöne doğru çeviriyor. Kapanışta sandal ağacının etkili olduğu söylenebilir.

Yine bir Vertus parfümü ve yine kafam karışık. 1001, Arap-Ortadoğu aksına yakın olmayan oryantal gibi davranıyor. 1001’in genel tavrının meyveli-baharatlı amber-sandal ağacı kombosu olduğunu iddia etmek için sebeplerim var. Başlangıçtaki kategorize edilmesi zor meyveler ferah turunçgil gibi değil. Onun meyvemsiliği anason-mentol destekli mayhoş meyvemsiliği çağrıştırıyor. Orta kısımdaki baharatların mahiyeti neyse ki daha anlaşılabilir ve dünyasal. Amberin bu tür kullanımını seviyorum ve neredeyse şekerli meşe yosunu kapanışta küçük bir nostalji yaşamama sebep oluyor.

1001, ilhamını masallardan, büyülü hikayelerden, doğunun gizemli ruhundan alıyor. Parfümün genelinde koyu ve karanlık yapı bulunmuyor fakat baştan sona dumansılık algılanabiliyor. Orta kısımda karşıma çıkan safranı zihnim bir şekilde geri plana atıp, diğer notalara odaklanmaya çalıştı. Karanfil ve tarçının harika etkisini ön plana çıkardı bilinçaltım. Meşe yosununun ise böylesine şekerli verilmesine biraz bozuldum çünkü onu kuru ve köksü seviyor benim gibi eski tüfekler.

Anlıyoruz ki modern dünyaya, güncel temaya ait olan 1001 deneyi, kalite anlamında fena iş çıkarmıyor, koku güzelliği bakımından iyi yerde duruyor, sizi kendisine aşık edecek kadar numara sergileyemiyor. Yine de benzerine rastlamadığım bu sıcak baharatlı, dumansı meyveli oryantalin çabasını anlamlı buluyorum. Vertus’un bahsettiği gibi, 1001’in “zarif, görkemli, hipnotik, odunsu çiçek kokusu” olduğu tezine saygı duyuyorum.

Uniseks olarak pazara sunulan 1001 hem erkek hem de kadınların kullanabileceği hoş bir dengede duruyor. Serin havaları sevebilecek yapısı, makul kullanılırsa ılık yaz akşamlarına da uyum sağlayabilir. EDP formundaki konsantrasyonu kalıcılık bağlamında sizi üzmüyor, ilk patlama dışında tene yakın kalıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

27 Mart 2019 Çarşamba

Moresque – Emiro (2015)

2015 yılında Cindy Guillemant, parfümör Andrea Casotti ile tanışıp, yepyeni bir niş parfüm markası oluşturmaya karar vermişti. En başından beri, İtalyan beğenisi ve Arap cazibesini bir araya getirme arzusuyla yola çıkıldı. Yolculuk, İtalyan beğenisinin ve Arap cazibesinin tekil karışımını içeren değerli bir şişeye hayat vermeye karar verildiğinde başladı. Modern sanata ve parfüm dünyasına olan ortak tutkuları, özveri, azim ve yaratıcılıkla çalışıp Moresque markası ortaya çıktı.

İlk parfümünü 2015 yılında piyasaya süren Moresque, 2019 yılının Mart ayı itibariyle 25 parfümlük seriye ulaşmış durumda. Emiro, markanın ilk çıkan parfümlerinden birisi. Çiçeksi deri olarak sınıflandırılan Emiro, ismindeki Emir kelimesiyle Arap-Ortadoğu’yu hedefleyen bir parfüm olduğu izlenimi veriyor. Zaten açıklanan notalarında bulunan son yılların popüler içeriği öd ve gül onu Doğu coğrafyasına yaklaştırıyor.

Emiro’nun açılışı bergamotlu gülle gerçekleşiyor. Ferah sayılamayacak canlı turunçgil ve meyveli güllü üst notaları çok kaliteli ve nefis. Orta kısımda gül ve öd temaları ağırlıklarını iyice arttırıyor. Turunçgillerin geride kaldığı orta bölümde tozlu ve hafiften sabunsu gül-öd ikilisi merkeze güçlü şekilde yerleşiyor. Sonlarda gül ortadan kayboluyor. Kuru ve silik deriyle kapanışı yapıyor Emiro.

Parfümün açılışı harika, orta kısmı fena değil, sonları eh işte olarak özetlenebilir. Başlangıçtaki lezzetli meyvelerle tatlı gülün nefis birlikteliğiyle umutlanmıştım. Ne var ki orta bölümde tozlu-pudralı gülün kadınsı tarafa yakın durduğunu hissettim. Alt notalardaki deriyi çok basit ve sıradan buldum.

Emiro için meyveli-güllü deri parfümü denebilir. Onun Black serisine ait olduğunu biliyoruz ve simsiyah şişesine bakarak karanlık koku formu bekleyebiliriz fakat tam olarak öyle değil. Emiro, tam da amacına uygun olarak Arap-Orta doğu pazarına layık kokuya sahip. Güllü ödlü ana yapıya eşlik eden safran ve pudramsılık, onu Doğu coğrafyasına yaklaştırıyor. Arabik tarafa yakın duran tarzıyla egzotik sayılabilecek bir parfüm.

İyi de kokusunu sevdim mi? Başlangıcı dışında harika olmadığını söyleyebilirim. Eğer tozlu-pudralı sayılabilecek gül-öd temalı ve yüksek kaliteli parfüm arıyorsanız Emiro iyi seçim olabilir. Yapaylığın rastlanmadığı Emiro, deneme listenizde olmalı mı siz karar verin.

EDP formundaki Emiro’nun performansı ilginç denebilir. Başlangıcı oldukça yoğun ve ağır. Az kullanmak gerekiyor fakat birkaç saat sonra tene yakın kalıyor. Kalıcılığı ise tenimde çok olmadı. Sanırım tenimle Emiro pek uyuşamadı. Tam bir sonbahar-kış parfümüne benziyor.

Koku Güzelliği:10/6

15 Şubat 2019 Cuma

Hugo Boss – Boss Bottled Oud (2015)

1998 yılında piyasaya çıkan Hugo Boss’un ünlü erkek parfümü Boss Bottled, dünyada büyük beğeni topladı ve tabii ki en çok satanlar listelerinde uzun zaman kendisine yer buldu. Muhtemelen Hugo Boss’un en karlı yatırımıydı 1998 çıkışlı yuvarlak şişeli Boss Bottled. Zaman içinde bu popüler delikanlının devam parfümleri arka arkaya gelmeye başladı. Özellikle 2010 yılından sonra piyasaya sürülen Boss Bottled’ın devam parfümlerinin sayısı 10’u geçti.

2015 yılındaysa Hugo Boss, muhtemelen ana akım rakiplerine baktı ve çoğunun öd temalı parfümleri olduğunu gördü. Bu akımdan geri kalmak istemeyen Hugo Boss böylece öd temalı erkek parfümünü raflara yerleştirdi. İsmi Boss Bottled Oud olan yeni parfümün tanıtımında “zengin içeriklerle hazırlanan kompleks bir parfüm olduğu” vurgusu yapılmış. Ayrıca ilginç şekilde içeriğindeki öd ağacı esansının tamamen doğal olduğu iddia edilmiş. Parfümün “erkeksi, lüks, rafine ve yoğun” tarafı öne çıkarılmaya çalışılmış. Bakalım Hugo Boss’un öd temalı parfümü bize neler vaat ediyor.

Parfümün açılışı ferah sayılamayacak turunçgil-yeşil elma temasıyla gerçekleşiyor. Bu başlangıcın, abi Boss Bottled’ı anımsattığını düşünebiliriz. Benim için çok çarpıcı değil üst notalar. Orta kısımda elma benzeri meyvemsiliğin etkisi azalırken kuru safranın merkeze geçtiğini görüyoruz. Safrana bir parça öd ağacı ve tatlı satılabilecek karanlık baharatlar eşlik ediyor. Tarçın ve karanfilin ağırlıkta olduğu baharatlar, safranın baskın havasını kırmaya çalışıyor orta kısımda. Geleyim kapanışa. Yumuşak sandal ağacına eşlik eden odunsularla fena bir kapanış yapmıyor Boss Bottled Oud.

Tenimde öd ağacından ziyade safranı öne çıkarttı Boss Bottled Oud. Başlangıçtaki alkolümsü-meyvemsi yapı, parfümün en sıradan kısmı bence. Zaten klasik Boss Bottled’da da sevmemiştim üst notaları. Orta kısım abisine göre daha farklı Oud versiyonunda. Kimi kullanıcılar vanilyadan bahsetmiş ama bence büyük yer kaplamıyor Oud’da vanilya. Daha çok tatlılığı sağlamak ve baharatları yumuşatmak için kullanılmış sanki vanilya. Kuru sayılabilecek, tatlılığı dengeli, rafine sayılamayacak, kendisine aşık edemeyecek bir öd çalışması diyebilirim.

Ne yazık ki safranı sevemiyorum parfümlerde ve buradaki verilişini de beğenmedim. Ödün verilişi de kuru ve bana göre değil. Yumuşak baharatları ve odunsu kısmı güzel ama o da bu parfümü alıp kullanmak için yeterli mi emin değilim.

Son olarak 1998 çıkışlı Boss Bottled’ın öd eklenmiş hali demiş bazı yorumcular. İlk Boss Bottled’ı pek sevmediğim sır değil. Oud versiyonu da kendime yakın bulamadım. Bence klasik Boss Bottled ile Oud versiyonu arasında büyük benzerlik yok. Evet, zaman zaman gerilerden Boss Bottled izlenimi uyandıracak kokular geliyor ama çok benzedikleri şüpheli. Oud versiyonu oldukça karanlık, koyu ve birçok öd temalı parfüm gibi kullanması/sevmesi zor bir arkadaş. Klasik Boss Bottled ise daha ferah, açık, aromatik ve günlük kullanıma uygun. Bu anlamda iki parfümün karakterleri oldukça farklı.

EDT formundaki Boss Bottled Oud’un kalıcılığı iyi ama etrafa yayılımı sınırlı. Tam bir kış parfümü. Erkeksi tarafı ağır basıyor.

Koku Güzelliği:10/6

29 Aralık 2018 Cumartesi

Giorgio Armani – Armani Eau de Nuit Oud (2016)

İlki 1984 yılında piyasaya sürülen Giorgio Armani’nin klasik erkek parfümü Armani Eau Pour Homme, kokular dünyasındaki eşsiz yerini hala koruyor. 1980’li yılların bu başarılı klasiğinin 2010’lı yıllarda devam parfümleri gelmeye başladı. Armani Eau serisinin son üyesi 2016 yılında raflardaki yerini aldı. Öd temalı yeni Armani’nin ismi Armani Eau de Nuit Oud olarak karşımıza çıktı ve erkek kullanımına yönelik olarak pazarlandı.

Anlaşılan o ki Giorgio Armani, parfümcülüğün son yıllarda parlayan yıldızı öd esansına yatırım yapıyor. Tabii bu alandaki rekabetten geri kalmaması gerektiğinin de farkında muhtemelen. Versace, Hugo Boss ve diğer ana akım markaların öd temalı parfümlerine bir cevap olarak görebiliriz Armani Eau de Nuit Oud’u. Giorgio Armani’nin internet sitesinde “zarif, yoğun, bağımlılık yaratan” olarak tanımlanmış ve oryantal odunsu olarak sınıflandırılmış. İtalyan şıklığını yansıttığı söylenmiş ve iris çiçeğiyle odunsu notalar vurgulanmış.

Armani Eau de Nuit Oud’un açılışı tatlı gül/baharat ve öd ağacıyla gerçekleşiyor. Leziz baharatlardan biber öndeyken, gül gayet doğal ve baş döndürücü verilmiş. Orta kısımda gülün etkisi bir parça azalırken baharatlar varlığını devam ettiriyor. Kakule orta notalarda ağırlığını arttırırken ona safran eşlik etmeye başlıyor. Tabii öd ağacı da geri planda destek veriyor bu ikiliye. Kapanışta safran yok, az miktarda baharat var. Bir parça iris çiçeği ve tonka fasulyesiyle hoş bir kapanış yapıyor.

Armani Eau de Nuit Oud, ismindeki öd ağacının hakkını veriyor kokusunda. Parfümün genelinde öd ağacı, gül, baharatlar ve safranın etkisi oldukça fazla. Ara ara devreye giren iris çiçeği hoş bir sürpriz olarak kompozisyondaki yerini alıyor. Açılışını sevdim, orta kısımdaki safranı tabii ki sevemedim sonlarını başarılı buldum.

Kalite anlamında fena yerde durmuyor Armani Eau de Nuit Oud. Öd ve safran kullanımını başarılı bulmadım, gül, biber ve irisin verilişini sevdim. Tabii ki birçok öd merkezli parfüm gibi karanlık, koyu ve baskın temaya sahip. Parfümün genelinde ödün verdiği sıcaklık hissediliyor. İris ve safran parfüme çiçeksi hava katsa da burada kadınsı çiçeksilikten bahsetmek mümkün değil.

Son olarak Armani Eau de Nuit Oud’u çok sevdiğimi söyleyemem. Biraz Montale’nin parfümlerindeki öd kullanımına benzettim buradaki ödün verilişini. Bence bir şişesini almaya değmez ama tabii ki seçim sizin. Denemeden almayın derim.

EDP formundaki parfümün performansı sınıfta kalıyor. Etrafa yayılımı düşük, kalıcılığı idare eder. Her ne kadar erkek kullanımı için piyasaya sürüldüyse de kadınlar şans verebilir tabii öd temasını seviyorlarsa. Tam bir kış parfümü olduğunu sanırım söylememe gerek yok. Günlük kullanıma da gece çıkmalarına uyum sağlayabilir.

Koku Güzelliği:10/6

2 Eylül 2018 Pazar

The Merchant Of Venice - Craquele (2015)

İtalya merkezli niş parfümevi The Merchant of Venice’yle devam edelim koku yolculuğumuza. Markanın Murano Exclusive serisinin Craquele’si 2015 yılında piyasaya sürülmüş. The Merchant of Venice’nin internet sitesinde Craquele’in genel konseptinin Ortadoğu teması olduğu vurgulanmış. Özellikle niş markaların son yıllarda Ortadoğu pazarını hedefleyen parfümlere yönelmesiyle The Merchant of Venice’nin de bu yola girdiğini görüyoruz. Bakalım markanın Ortadoğu coğrafyasını kucaklayacağını iddia ettiği Craquele nasıl kokuyor?

Parfümün açılışı gayet yumuşak ve gösterişsiz şekilde gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında menekşe yaprağı ve safran var. Daha çok kekiğimsi gerçekleşen başlangıcı kaliteli ve hoş. Orta kısımda parfüm sıcak yönünü ortaya çıkarıyor. Menekşe ve safranın desteklediği yumuşak deri, artık başrole geçiyor hem de ne geçme. Çok kaliteli ama saldırgan olmayan deri, kapanışa kadar teninize eşlik ediyor. Alt notalarda biraz tütsü ve miskle daha da güzelleşiyor Craquele.

Büyük resme baktığımda deri parfümüyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim. Yüksek kaliteli, yumuşak ve hafiften çiçeksi sayılabilecek deri, rahatlıkla uniseks olarak kullanılabilir. Deriden sonra ikinci önemli nota safran. Bu durumda Craquele için safran eklenmiş deri parfümü de denebilir. Üçüncü ana öğeyse menekşe. Deri ve safran gibi o da yumuşak ve mütevazı verilmiş kompozisyon içinde. Dördüncü olarak orta kısımdan itibaren kendisini hafiften gösteren çiçeksilik. Burada kadınsı çiçeksilikten bahsedemeyiz. Daha çok parfüme katman eklemek için düşünülmüş olabilir. Ve son olarak kaliteli misk, parfüme noktayı kokuyor.

Craquele baştan sona büyük değişim göstermeden ilerleyen, her şeyiyle dengeli ve sakin bir parfüm. Tatlılık oranı normal, kalite hissiyatı yüksek, gayet şık ve hoş bir arkadaş. Onun çarpıcı, canlı, enerjik, vurucu ya da devrimci olduğunu söyleyemeyiz ama bir deri parfümünden beklenenleri rahatlıkla verebildiğini belirtebilirim. Bu haliyle safran ve deri severlerin denemesini öneririm.

Craquele’yi ilk kullandığım andan itibaren bir parfüme benzetiyordum ve sonunda aklıma geldi. Hafiften Tom Ford’un meşhur Tuscan Leather’ını anımsatıyor. Tuscan Leather’ın başındaki böğürtleni kaldırıp, biraz safran eklesek muhtemelen koku karakteri Craquele’ye yakın olacak. İki parfümün o rafine acımsı deri temasını başarıyla kullandığını ekleyeyim.

Craquele’yi satın alacak kadar beğendim mi? Öncelikle 1 Eylül 2018 tarihi itibariyle Beymen’in internet sitesindeki fiyatının 1.750 TL olduğunu belirteyim. Ülkemizdeki parfüm fiyatlarının abukluğu konusunda zaten çok şey söylüyoruz. Anlamsız yüksek vergiler ve yükselen döviz kurunun etkisiyle uçuk fiyatlar karşımıza çıkıyor ne yazık ki. Eğer safranlı ve menekşeli bir deri parfümü hayranıysam ve cebimde fazladan 1.750 TL olsa hiç beklemeden alırım ama benim gibi safran-menekşe ikilisine soğuk bakan birisi için 1.750 TL’lik fiyat etiketi oldukça fazla.

EDP formundaki Craquele’nin performansı idare eder. Çok iyi kalıcılığa sahip. Oldukça inatçı tarzına rağmen etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Sonbahar-kış kullanımına yakın. Kimileri kadın kullanımına yakın bulurken bence erkekler de rahatlıkla giyebilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederiz.

Koku Güzelliği:10/7

10 Ağustos 2018 Cuma

Comme des Garçons – 8 88 (2008)

Sadece parfümleriyle değil sıradışı kıyafet tasarımlarıyla da dünyada büyük beğeni toplayan Comme des Garçons’un birçok kokusunu Parfüm Merakı sitemizde incelemiştim. Parfüm işini sevdiğini düşündüğüm Comme des Garçons, oldukça fazla sayıda koku piyasaya sürdü son yıllarda. Kimilerinin üretimlerini bitirdi, kimileri de hala raflarda, o ilginç yamuk şişeleriyle bizleri bekliyor. 8 88 uzun zamandır birçok yerde karşıma çıkan ve merak ettiğim bir parfümdü. Sonunda onunla tanıştık.

2008 çıkışlı 8 88’in yaratıcısı ünlü burun Antoine Lie, onun tasarım aşamasında altından ilham aldığını ve Safralin isimli bir molekül kullanıldığını belirtmiş ve şöyle söylemiş: “8 88’in tasarımı aşamasında altının bir kokusu ve kokusal izlenim yaratıp yaratmadığını bulmak istedik. Bunun için çok sayıda farklı malzemeyi denedim ve özel karakteri nedeniyle Safraline’de karar kıldım. Safralin, İsviçre merkezli parfümevi Givaudan tarafından yaratılan safranın bir türevidir.”

Baharatlı oryantal olarak sınıflandırılan 8 88’in açılışı aromatik ferah baharatlarla gerçekleşiyor. Kişniş ve tarçın olduğunu düşündüğüm baharatlar leziz, yüksek kaliteli, tanıdık ve hafiften metalik. Başlangıcı hoşuma gitti. Orta bölümde Antoine Lie’nin bahsettiği safran devreye giriyor. Tatlı sayılamayacak kuru safran orta kısımda aromatik baharatlarla birleşerek koku yönünü giderek enteresan bir çiçeksiliğe doğru götürüyor. Kapanışı orta bölümle aynı. Büyük değişim göstermeyen alt notalarda egzotik olmayan amber de ekleniyor partiye. İşte size 8 88.

Çiçeksi mi desem baharatlı mı desem karar veremediğim parfümlerden 8 88. Onun çiçeksiliği kremsi, metalik safrandan oluşuyor. Baharatsı tarafıysa daha da garip. Bu parfümde safralin denilen bir molekülün varlığından bahsetmiştim. Bu seferde zerdeçaldan bahsedeyim de iyice şaşıralım. Açıklanan notalarında zerdeçal da var. Son zamanlarda alternatif tıbba gönül veren doktorlarımızın ağzından düşürmediği zerdeçala 8 88’de yer verilmiş. Ara ara tükettiğim için burnunuza yaklaştırdığınızda çok baskın kokmayan fakat yenildiğinde oldukça buruk bir tat bırakan zerdeçalın bir parfümde kullanıldığına ilk defa şahit oluyorum. Tabii Comme des Garçons gibi sıra dışı bir markanın, parfümlerinde sıradan içerikler kullanmasını beklemek hata olabilir.

Zerdeçal dedik ama bence 8 88 daha kişniş, tarçın, biber eksenine yakın. Zaten zerdeçalın bir parfümdeki koku profilini kafamda çok da oturtamıyorum. 8 88’de kimi kullanıcılar tütsüden de bahsetmiş fakat ben algılayamadım.

Karşımızda oldukça tanıdık bir koku karakteri var. Bir parfüme benzetiyorum ama yine aklıma gelmiyor. Kullanım döneminde bir parça kadın tarafına yakın durdu. Onun neredeyse güllü, leziz kırmızı meyvelere benzeyen tarafını kendimce keşfettim belki de yanılıyorum. Burada ham ve bıktırıcı bir kadınsı-çiçeksilikten bahsetmiyorum.

Comme des Garçons parfümlerini anlatmak çoğu zaman zordur çünkü oldukça soyut koku denemeleri yapıyorlar. Onların parfümlerini somut olarak bir şeylere benzetmek zor oluyor fakat bir taraftan zihninizin bir köşesinde tanıdık geliyor. 8 88’de aynı hisleri yaşattı bana. Parfümlerin içeriğinde bulunan safran notasını pek sevememe rağmen buradaki kullanımını kabul edilebilir buldum. Safran ana gövdeye ustaca monte edilmiş. Kolunuzu yaklaştırıp kokladığınızdaysa kısa mesafede safran algılanıyor. Bu anlamda iki katmanlı bir parfüm olduğundan bahsedebilirim.

Sonuç olarak ilk başlarda 8 88’e alışamasam da şu an onu severek kullanıyorum. Muhteşem mi? Hayır. Farklı mı? Kesinlikle. Kullanması ve sevmesi kolay bir arkadaşa benziyor. Tabii doğru mevsimde. Sonbahar-kış için harika olacağını düşünüyorum 8 88’in.

EDP formundaki parfümün performansı memnun edici. Kalıcılığı idare ederken etrafa yayılımı iyi. İnatçı ve ara ara kendisini hatırlatıyor 8 88. E daha ne olsun.

Koku Güzelliği:10/7

30 Haziran 2018 Cumartesi

Montale – Nepal Aoud (2014)

Montale’nin 2014 çıkışlı parfümü Nepal Aoud’un ismi ne kadar da şaşırtıcı. Oysa ki bir Montale parfümünde karşımıza en son çıkacak kelimedir Oud! Evet, bakmayın dalga geçtiğime, yine bir Montale ve yine bir öd teması bizlerle. Bay Pierre bu sefer bizi Nepal’e götürmek istiyor anlaşılan. E o zaman gidelim bakalım.

Montale’nin internet sitesine göre küçük hindistan cevizinden tutun da safrana, oradan Bulgar gülüne geçip, amber, deri, beyaz misk ve vanilya notalarına kadar olmayan yok neredeyse içeriğinde. İsminden de anlaşılacağı üzere Montale’nin Aoud serisine ait Nepal Aoud, odunsu oryantal tarza yakın duruyor gibi. O zaman geçelim detaylara.

Parfümün açılışı tatlı safranla gerçekleşiyor. Hemen hemen hiçbir safran parfümüne alışamayan burnum buradaki safranı da sevemedi. Başlangıcı hiç bana göre değil. Orta bölümde tatlı safrana öd ağacı ekleniyor ki buradaki verilişi her zaman karşımıza çıkan güllü tarza yakın değil. Nasıl tanımlayacağımı bilemediğim için kimi Montale parfümlerindeki ödün verilişini çamaşır suyuna benzetirim. Buradaki ödün kullanılışı da aynı o çamaşır suyu hissini bana veriyor. Kapanışta tatlı ve pudralı vanilya etkili oluyor. Bir vanilya sever olarak beni bile kendisine çekemedi alt notalardaki vanilya. Misk tabii ki yerini almış durumda son bölümde.

Nepal Aoud, safranlı vanilya parfümüne benziyor. Buradaki öd, gülümsü değil de daha miskli ve kuru verilmiş. Birçok Montale parfümünde rastladığımız o baskın kırmızı gül genel kompozisyonda yer bulamamış. Nepal Aoud’da öd yerine safran öne çıkarılmış sanki. Onun safkan bir öd parfümü olduğunu düşünüp alım planı yapıyorsanız durum pek öyle değil.

Nepal Aoud’de, genel olarak Montale’nin o garip ve anlatması zor koku formlarından birisi daha kullanılmış. Montale’nin çoğu parfümünü bir şeylere benzetiyorsunuz ama ne olduğunu kesinlikle bulamıyorsunuz. En azından benim için durum böyle. Nepal Aoud, yumuşak ve saldırgan olmayan, hafiften kadınsı, oldukça tatlı safran-öd-vanilya parfümüne benzese de farklı tanım önerileri olan kokuseverleri dinlemek isterim. Kimi kullanıcılar deriden bahsediyor ama bence bariz deri teması en azından üst perdede bulunmuyor.

Düz çizgide ilerleyen, pek derinliği olmayan, koku güzelliği anlamında herkesin sevemeyeceği, güvenli sayılamayacak klasik bir Montale parfümüyle karşı karşıyayız. Montale’nin en meşhur parfümü Black Aoud’un bile denemeden alınmaması gerektiğini tavsiye eden Parfüm Merakı’nı dinleyin ve Nepal Aoud’u en az birkaç defa kullandıktan sonra alım kararınızı verin.

Fotoğraf parfumo sitesinden alınmıştır.

Nepal Aoud’un şişesinin rengi beyaz ki kesinlikle doğru seçim. Eğer bu parfümü bir renge benzetecek olsam rahatlıkla beyaza benzetirdim. Montale’nin birçok parfümündeki koyu-karanlık hava Nepal Aoud’da bulunmuyor. Oysa ismindeki Nepal vurgusu işin içine bir parça gizem katmak için kullanılmış sanki fakat koku anlamında gayet açık ve temiz koku formu kullanılmış.

Diğer Montale parfümleri gibi Nepal Aoud’u de Pierre Montale tasarlamış. EDP konsantrasyonunda. Kalıcılığı idare eder. Etrafa yayılımı, bazı Montale parfümlerindeki saldırganlıktan uzak. Uysal ve sakin bir parfüm Nepal Aoud. Genç arkadaşlardan ziyade otuz yaş üzeri, pudra seven hanımefendilere önerebilirim. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Yaz sıcaklarında rahatsız edici olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

26 Mart 2018 Pazartesi

Maitre Parfumeur et Gantier – Ambre Dore (2012)

“2007 yılında Ambre Dore’yi (Altın Amber) özel bir etkinlik için tasarladım. Bu aralar içerisinde öd bulunan oryantal kokular çok trend oysa 2007 yılında bu kadar popüler değillerdi. Sonuç olarak Ambre Dore’yi 2012 yılında yeniden piyasaya sürdüm. Bu kararı vermemde 2010/2011 yılları arasında içeriğinde öd bulunan oryantal parfüm dalgasının medyada ve sektörde her yere akın ettiğini de söylememiz gerekir.”

Maitre Parfumeur Gantier’in yöneticisi Jean-Paul Millet Lage’nin bir söyleşisinden okuduğumuz yukarıdaki satırlardan anlıyoruz ki 2012 yılında tekrardan piyasaya sürdüğü Ambre Dore’de markanın amacı öd ve oryantal koku pazarından pay kapmak. Hatta kimi yerlerde Ambre Dore’nin Arap/Orta Doğu pazarı için tasarlandığı bile yazılıyor. MPG’nin pek popüler olamayan parfümlerinden Ambre Dore ile birlikteydik bir süredir anlayacağınız üzere. Bakalım bizi nasıl bir koku bekliyor.

Ambre Dore’nin açılışı sert, kuru ve acımsı deri-amber-reçine üçlüsüyle gerçekleşiyor. Başlangıçtaki hayvansılık abartılı olmasa da koyu ve karanlık diyebiliriz üst notalar için. Benim için biraz fazla zor açılışı. Orta bölümde sakinleşen kokusunda egzotik ve karanlık amberin etkisi artıyor. Deri hala oralarda bir yerde ama amber çok daha baskın. Orta bölüm fena değil. Kapanış orta kısma göre daha yumuşak. Tozlu vanilyanın eşlik ettiği amber, son bölümde artık zayıflıyor. Alt notalar gayet güzel.

Ambre Dore tam da ismi gibi amber parfümü. Başlangıcından sonuna kadar koyu, karanlık, reçinemsi, baharatlı ve kahvemsi amber rahatlıkla algılanabiliyor. Üst notalardaki hayvansı deriyi pek bünyem kaldıramadı ve başlangıcını sevemedim. Orta bölüm nispeten daha sevilesiydi. Deri orta kısımda daha yumuşak ve geri planda duruyor. Parfüme ismini veren amber orta notalardan itibaren sazı eline alıyor. Bu tür amberi her zaman sevmişimdir. Orta notalar sınıfı geçerken kapanışı bence en güzel yeri ama koku oldukça zayıflıyor kapanışta.

Ambre Dore, niş markaların sevdiği ve bol bol kullandığı şekliyle vermiş amberi. Gayet ağır, yoğun, gizemli, tozlu ve oldukça kuru kokuyor. Yeni nesil zıpır, şekerli parfümlerden değil Ambre Dore. Arabik hisler uyandıran Ambre Dore’de öd kullanılmış ama bence çok baskın verilmemiş. Burnum beni yanıltmıyorsa bu parfüm amber-deri üzerinden ilerliyor. Öd kendisine ancak üçüncü sırada yer bulabilir.

Markanın pek ses getirememiş ve geri planda kalmış bir eseri Ambre Dore. Gayet tematik, yer yerde kullanılması tuhaf kaçacak, spor kıyafetlere pek uyamayacak bir arkadaşa benziyor. Yaş itibariyle de olgun kişileri hedeflediği söylenebilir. Sonuç olarak Ambre Dore’ye aşık olmasam da kötü bulmadım. Genel anlamda abisi ve markanın ünlü amber parfümü Ambre Precieux’un kopyası gibi. Onun kadar başarılı olmasa da amber sevenler bu yüksek kaliteli parfüme şans vermeliler.

Kimi kaynaklarda Ambre Dore’yi Frederic Stalin isimli parfümörün tasarladığı söylense de bir röportajda Jean-Paul Millet Lage parfümü kendisinin tasarladığından bahsediyor. EDP formunda. Kalıcılığı iyi ama ilk patlama dışında fark edilirliği yüksek olmadı bende. Erkek kullanımına daha yakın olduğunu söylemek durumundayım. Tam bir kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/6

14 Ocak 2018 Pazar

Histoires de Parfums – Fidelis (2015)

Sıradışı konsepti ve farklı parfümleriyle oldukça ilgi gören Histoires de Parfums, 2011 yılında “Editions Rare” isimli seri piyasaya sürdü. 2018 yılının başları itibariyle yedi parfüme ulaşan Editions Rare serisi de kendi içinde bölümlere ayrılıyormuş meğer.  Markanın sitesine göre Editions Rare serisinin içindeki üç parfüm diğerlerinden farklı yerde duruyor. Veni, Rosam ve Fidelis parfümleri bir şekilde altınla bağlantı kurularak pazarlanıyor.

Veni sarı altınla, Rosam beyaz altınla, Fidelis ise pembe altınla ilişkilendirilmiş kendi sitelerinde. Bugünkü yazı konuğum Fidelis’in açıklanan notalarında oldukça ilgimi çeken içerikler var. Mesela ahududu, kahve, paçuli ve kimyon notalarının birlikte kullanılması farklı koku formuyla karşılaşacağımı düşündürtüyor bana. Ayrıca öd, gül, safran ve amberden de bahsedilmiş tanıtımında.

Fidelis’in açılışı kuru sayılabilecek farklı baharatlarla gerçekleşiyor. Kakuleden şüpheleniyorum ilk saniyelerde. Hafiften de kahve olabilir üst notalarda. Sevdiğimi söyleyebilirim başlangıcını. Orta bölümde gülün kompozisyona girdiğini fark ediyorum. Buradaki gül geri planda kalmaya çalışıyor ve hafiften meyveli denebilir. Orta notalarda amberin etkisi giderek artıyor. Buradaki amber egzotik, koyu ve ağır bir amber. Son bölümde amberin etkisi devam ediyor. Safran kapanışta daha görünür oluyor. Safranlı amberin pek bana göre olmadığı gün gibi ortada.

Birkaç yıl sonra geriye dönüp baktığımda Fidelis’ten zihnimde ne kalacak diye düşünüyorum ve cevabı buluyorum: Amber. Buradaki amber gayet kütleli, sağlam, elitist, karanlık ve azıcık sert, daha doğrusu acımsı. Ahududu, kakule, kahve, gül, paçuli ve öd genel olarak amberin etkisinde bir şeyler söylemeye çalışıyorlar ama sesleri pek çıkmıyor.

Histoires de Parfums’un sitesinde Fidelis’in önce üst-orta-alt notaları açıklanmış. Sonrasındaysa ana notalar olarak not eklenmiş ve safran, kimyon, gül, amber ve ödden bahsedilmiş. Tabii bu çok alışıldık bir uygulama değil. Anladığım kadarıyla Histoires de Parfums burada diğer açıklanan notalardan ziyade kokunun asıl aksının ana notalar olarak verilen beş elementten oluştuğunu vurguluyor.

Kullanım döneminde yoğun kahve, ahududu, paçuli ve öd notalarına rastlamadım. Muhakkak vardır bu arkadaşlar ama etkileri sınırlı. Özellikle kahve-ahududu-öd üçlüsünü bir parfümde yan yana gördüğümü hatırlamadığım için oldukça ilgimi çekmişti kağıt üstünde Fidelis. Uygulamadaysa işlerin harika olmadığını söylemeliyim.

Enteresan tarafı bu tür egzotik ve koyu amber kokularını severim ama Fidelis bir şekilde kendisine bağlayamadı beni. İçine girip keyif alabileceğiniz konfor parfümü değil. Oldukça tematik, pek derinliği olmayan, akılda kalamayacak, doğru düzgün bir temaya sahipmiş gibi görünmeyen yapısının olduğunu söylemek istiyorum.

Histoires de Parfums’un kimi parfümlerini çok seven birisi olarak Fidelis’e büyük umutlar bağlamıştım ama beklediğim kadar çarpıcı ve ilginç çıkmadı. Onun kötü ve vasat koktuğunu söylemek haksızlık olsa da bana pek uymadı genel yapısı. Biraz fazla acımsı, buruk ve zorlayıcı tarzına alışmak zaman istiyor belki de.

Tatlılığın olduğunu ama abartılmadan verildiğini belirtebilirim. Günlük kullanıma pek uymayacak, spor kıyafetin üzerinde sırıtabilecek, akşamlara daha iyi uyum sağlayabilecek tam bir kış kokusu gibi duruyor. Kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın diyebilirim.

Kokusunun tasarımını genelde ilginç markalarla çalışan 36 yaşındaki parfümör Julien Rasquinet yapmış. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği ortalama seviyede.

Koku Güzelliği:10/6

27 Kasım 2017 Pazartesi

Divine – L’Homme Sage (2005)

Yvon Mouchel’in 1986 yılında Fransa’nın Dinard şehrinde temellerini attığı Divine isimli niş parfümevi, hala bağımsız olmayı sürdürüyor. Ana işkolu olarak parfümeriyi seçmiş kendisine bay Mouchel. Onun parfümlere olan tutkusu Divine markasının devamlılığını sağlamış. İlk parfümleri 1986 yılında Divine ismiyle kadınlar için piyasaya sürülmüş. Divine’den sonra bir süre ara verdiği parfüm üretimine 2000’li yıllarda hız vermiş durumda Yvon Mouchel. 2017 yılı Kasım ayı itibariyle on iki kokuluk koleksiyona sahipler.

Markanın 1986 çıkışlı ilk parfümü Divine ile birlikte en popüler eseri kuşkusuz ki L’Homme Sage. Özellikle yurtdışı merkezli platformlarda epey seveni olan ve çokça konuşulan erkek parfümü L’Homme Sage sık sık karşıma çıkıyordu fakat tanışmak bir türlü nasip olmamıştı. 2005 yılı çıkışlı L’Homme Sage’yi bir süredir kullanıyorum ve bakalım bu küçük sayılabilecek niş parfümevinin en popüler kokusu bende nasıl izlenim bırakacak.

Parfümün açılışında ne turunçgiller ne de çiçekler var. Üst notalarda kuru ama aynı zamanda tatlı-modern baharatlarla karşılaşıyorum. Yumuşak ve rahatsız edici olmayan baharatlar yüksek kaliteli. Açıklanan üst notalarında kakule, safran, mandalina ve liçi isimli tropikal meyve var. Başlangıçta mandalina değil de liçi olabilir. İlk izlenimim liçi ve kakule olduğu yönünde. Başlangıcını sevdim. Orta bölüme geçildiğinde koku karakteri oldukça değişiyor. Artık meyveler ve tatlı baharatlar geride kalırken ortaya pudramsı odunsular ve plastiğimsi deri çıkıyor. Her ne kadar açıklanan notalarında deri olmasa da bence var. Kimi yorumcuların bahsettiği pudralı odunsuları da algılayabiliyorsunuz. Orta bölüm oldukça farklı ve herkesin sevebileceği gibi değil. Yapaylık sınırında dolaşan orta kısım için eh işte diyebilirim. Son bölümde yine değişim var. Kapanışta az da olsa meşe yosunu ekleniyor. Kuru odunsular alt notalarda da etkili. Son bölümü sevdim.

L’Homme Sage, sıcak baharatlı yumuşak odunsulara sahip. Resmi tanıtımındaki erkeksilik vurgusu da üstüne eklenince epey bir maskülen koku formuyla karşılaşacağımı düşündüm. Açıkçası öyle bir yönüne rastlamadım. Evet, kadınsı nüanslar taşımasa da 1980’li yılların sert erkeksi parfümleri havası asla yok L’Homme Sage’de. Günümüze yakın ve modern kokuyor ama yeni nesil bol şekerli vanilya bombalarına da benzemiyor.

Divine’nin küçük bir niş parfümevi olduğunu ve bağımsızlığını korumaya çalıştığını biliyoruz. Yüksek sayılabilecek fiyatlara satılan Divine’nin parfümlerinin belli bir kalitenin üstünde olması gerektiğini varsayabiliriz. L’Homme Sage bana o kadar da çarpıcı ve sıradışı gelmedi. Benim için ortalama bir arkadaşa benziyor. Tabii açılışını oldukça sevdiğimi hatta parfümün en beğendiğim yeri olduğunu söylemeliyim. Orta kısımdan itibaren o tuhaf plastiğimsi-pudramsı deri-odunsu yönünü kendime yakın bulamadım. Kötü koktuğunu söylemek haksızlık olur ama sanırım pek bana göre değil.

EDP formundaki L’Homme Sage’nin performansı çok iyi değil. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği ortalamanın altında. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kokusuna Yann Vasnier ve Richard Ibanez imza atmış. Divine için başka parfümler de tasarlayan Yann Vasnier bir söyleşisinde şunları söylemiş:

“Çocukken sanırım on yaş civarındaydım. Her gün plaja giderdim. Plajdan sonra Saint Malo ve Dinard’daki Divine’nin parfüm butiklerine uğrardım. Tabii Annick Goutal ve Serge Lutens’i de unutmamak gerekir. İlerleyen yıllarda, bir gün kaderin cilvesi olarak Divine parfümevinin kurucusu Yvon Mouchel’le tanıştım. Onun için altıdan fazla parfüm meydana getirdim.”

Koku Güzelliği:10/6

11 Kasım 2017 Cumartesi

Roberto Cavalli – Uomo (2016)

Roberto Cavalli erkeği, içgüdüsel bir stil ve zarafet hissiyle kutsanmış olarak kolayca, sofistikeliği ve gündelikliği harmanlıyor. Roberto Cavalli erkeği bağımsız ve özgürdür, her koşulda kendisine sadık kalır ve hiçbir zaman taklit etmeye ihtiyacı yoktur. Kibirli olmadan kendinden emin, doğal şekilde baştan çıkarıcı, etrafındaki insanların kalplerinde ve zihinlerinde derin iz bırakan bir çeşit karizma yayar. Onun için yaşam, müzik gibidir, iç ritmiyle ve melodisiyle uyum içindedir.”

Allah’ım şu tanıtım cümlelerine bakar mısınız. Pazarlama kelimeleri değil adeta manifesto kaleme almışlar. Meğer neymiş Roberto Cavalli erkeği de haberimiz yokmuş. Oradaki sıralanan özellikleri baz aldığımızda dünya üzerinde 8-9 tane Roberto Cavalli erkeği ancak vardır muhtemelen, daha fazla çıkmaz.

Neyse dalgamızı geçtik fakat asıl konumuza odaklanalım. Roberto Cavalli’nin 2016 çıkışlı yeni parfümü Uomo, isim olarak rakipleriyle aynı adı tercih etmiş. Kendi sitelerinde Uomo’yu üç nota üzerinden tanıtmışlar. Siyah menekşenin modernlik kattığını, sedir ağacının sofistikelik sağladığı ve balın cazibeli olduğu belirtilmiş. Bu üç nota dışında daha farklı kokular da algıladım kullanım döneminde.

Roberto Cavalli Uomo’nun açılışı tatlı ve leziz meyvelerle gerçekleşiyor. Bir parça portakal ve daha çok eriğe benzettiğim başlangıcını beğendim. Orta bölümde tatlılık epey artıyor. Parfümün merkezindeki koku menekşe ortaya çıkıyor. Buradaki menekşe oldukça şekerli, hafiften pudralı ve meyvemsi verilmiş. Orta bölüm eh işte. Son kısımda büyük değişim yok. Bir parça vanilya ya da tonka fasulyesi var sanki. Kapanışı fena değil.

Uomo, tatlı, sıcak, hafiften karanlık ve koyu, derili, baharatlı oryantalleri andırıyor. Günümüzün modern parfümlerindeki pudralı-şekerli-meyveli yapı tekrar edilmiş. Menekşe, parfüme çiçeksilikten ziyade baharatlı his vermiş adeta. Menekşeyle parfümlerde aram pek iyi değildir fakat buradaki verilişi hoşuma gitti. Sanki iris çiçeği gibi verilmiş menekşe. Sanırım onun için beğendim. Tabii parfümün genelinin oldukça tatlı olduğunu sanırım söylememe gerek yok.

Açıklanan notalarında bu tatlılığı açıklamak için bal verilmiş. Bence baldan ziyade tonka fasulyesinin sıcaklığı var parfümde. Modern ve koku trendlerine uygun kokusuyla 18-35 yaş arası erkeklere gözünü dikmiş gibi görünüyor Uomo. Kim meyveli-derili tatlı parfümleri sevmez ki?

Sonuç olarak harikalar yaratmayan, yaratıcı olmayan, fazlaca benzeri olan, ortalama bir erkek parfümü. Dikkatimi çekense rakiplerine göre daha sevilebilir olması. Nedense Spicebomb ve Eros’u hiç sevemedim bu tarza yakın olarak. Uomo onlara göre daha kaliteli ve kullanılabilir geldi bana. Giorgio Armani Code ve Ultimate’ye yakın tarzı onu popüler hale getirebilir mi diye düşünüyorum ama pek ortalarda görünmüyor Uomo. Belki de pazarlamasını pek yapmadılar Uomo’nun.

EDT formundaki kokusunun kalıcılığı idare eder, fark edilirliği zayıf denebilir. Çok erkeksi sayılmasa da kimi yorumcuların Uomo’yu hafiften kadınsı bulmasını abartılı buluyorum. Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Christophe Raynaud yapmış. Sonbahar-kış parfümü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Karşı cinsin bu parfümü beğeneceğini ve kullanımının kolay olduğunu belirteyim. Rahatsız edici olmayan genel tarzı her ortam için uygun. E daha ne olsun.

Koku Güzelliği:10/7

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Amouage – Fate Man (2013)

“Amouage parfümleri herkes için değildir. Her zaman insanlara anlattığım şey şu ki, Amouage ilk bakışta aşk değildir. Amouage uzun bir kurstur ancak bir kere aşık olduysanız, aşkınız sonsuza dek sürer. Amouage anlık bir coşku değildir. Bizim parfümlerimizi ilk kullandığında “Sizin parfümlerinizden nefret ettim” diyen çok sayıda müşterim var fakat iki yıl sonra “Amouage parfümleri olmadan yaşayamam!” diyorlar.

Bu parfüme Fate (Kader) ismini vermemizin sebebi Amouage’a katıldığımdan beri her parfümün bir hikaye anlatması gerektiğini düşünmemdi. Amouage’ın her parfümü bir önceki ve sonrakiyle bağlantılıdır. Ve Amouage parfümlerinin anlattığı hikayeyi “kaderi mühürlemek” üzere sonlandırmaya karar verdim. Kader kavramının simgeleri çok sembolik ve mitseldir. Yıldızlar, takımyıldız gibi sembolleri şişeye uygulamak oldukça zor oldu.”

Amouage’nin yaratım sorumlusu Christopher Chong, bir söyleşinde Fate isimli parfümleri için yukarıdakileri söylemiş. Uzun yıllar Amouage’ın dümenindeki Christopher Chong, 2013 yılında hem kadın hem de erkek versiyonuna sahip Fate’i piyasaya sürdü. Çok büyük ses getirmedi Fate ne yazık ki. Bir süredir kullandığım Fate’in erkek versiyonunun pek rağbet görmemesini anlayabiliyorum. Artık geçeyim detaylara.

Fate Man’in açılışı buruk baharatlarla gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında kimyon var. Sanırım bu garip ve ekşi açılışın sebebi kimyon. Üst notaları pek bana göre değil. Orta notalarında kimyona başka kuru baharatlar, safran ve ölmez otu ekleniyor. Parfümdeki o acayip, buruk hava hala devam ediyor. Son kısımda neyseki o tuhaf koku geride kalıyor. Kapanışta güzel bir tütsü sizi karşılıyor. Bir parça sedir ağacı ve sandal ağacı da var ki baskın değiller.

Fate Man, zihnimde şöyle yer edecek büyük ihtimalle: “Ekşi-buruk baharatlar, safran ve dumansı tütsü.” Fate Man’de kendime yakın bulamadığım iki nota var. Safran ve ölmez otu, Fate Man’de dikkatimi hemen çekiyor. Bu iki farklı ve zor notaya eklenen kimyon gibi alışılmışın dışındaki nota, Fate Man’i, hem çok kendine özgü hale getiriyor hem de onu iticiliğe sürüklüyor. Tabii bu benim açımdan böyle.

Şunu demek istiyorum ki farklı ve uzlaşması zor karakterdeki notalar bir araya getirilmiş Fate Man’de. Bence sonuç pek başarılı olmamış. Parfümün genelindeki kimyon-safran ikilisinden geldiğini düşündüğüm o buruk ve itici yapı, son kısma kadar devam ediyor. Tatlılığın dozajı neyse ki az ama tek başına yeterli değil ki bu durum. Oldukça tematik ve dumansı kokan Fate Man, bıktırıcı erkeksi fujerlere benziyor. Bir yönüyle olgun ve eskiyi çağrıştırırken, diğer taraftan da modern ve kuru tütsü-ağaçsılığın marifetiyle günümüze uzak durmuyor.

Sonuç olarak Fate Man, bana göre değil. Evet, farklı bir çalışma. Popüler parfüm kültüründen uzak, egzotik bir deneme. Ama benim gibi deneme-yanılma gediklisi birisi için artık bu tür eserler çekici gelmiyor. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor. Onun içindir ki pas geçiyorum Fate Man’i.

EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği normal. Sonbahar-kış mevsimine daha uygun bence. Kokusunu Karine Vinchon-Spehner tasarlamış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

2 Nisan 2017 Pazar

Montale – Black Aoud (2006)

Muhtemelen dört yıl önce, ilk Montale parfümü deneyimini yaşamıştım. O zamanlar bu kadar fazla niş parfümevi ve böylesine parfüm çeşitliliği olmadığını düşünürsek, Montale, Creed ile birlikte en popüler markalardan birisi olma yolunda ilerliyordu. 2003 yılında kurulduğu belirtilen Montale’nin, 2006 çıkışlı parfümü Black Aoud, hiç şüphesiz ki markanın yıldızıydı. Neredeyse bütün parfüm platformlarında adından söz ettiren Black Aoud, 2017 yılında bile hala markanın en bilinen kokusu olarak geçiyor.

Parfüm dünyasına yeni yeni merak saldığım o zamanlarda Black Aoud’u epey kullanmış ve hakkında bir kaç şey de karalamıştım. Aradan geçen zaman içinde tekrardan kullanmak istedim Black Aoud’u. Bakalım Montale’nin göz bebeği Black Aoud ile ilgili fikirlerim ne kadar değişmiş.

Kendi sitelerinde Black Aoud’u “İkonik Montale” olarak tanıtmışlar. Aslında Black Aoud’un 1993 yılında ilk defa tasarlandığından bahsetmişler. “Gerçek oryantal koku deneyimi” olarak Pierre Montale’nin kompozisyonu oluşturduğunu belirtmişler.

Black Aoud’un açılışı yoğun öd esansıyla gerçekleşiyor. Plastiğimsi ve yapay öd ağacına ilerleyen dakikalarda safran ve kırmızı gül eşlik etmeye başlıyor. Gülün, neredeyse baharatlı ve sıcak verilişini beğendim ama aynı şeyi öd ağacı için söyleyemeyeceğim. Son kısımda gül-öd ikilisine misk katılıyor ve parti bitiyor.

buyuk aoud yen en

Genellikle uzun uzadıya yer verdiğim nota incelemesi bu sefer kısa sürüyor çünkü Black Aoud, detaylı ve zengin kokmuyor. Tek düze ilerleyen, neredeyse hiç değişmeyen, sürpriz yapmayan ve derinliği olmayan bir eser. Karanlık ve koyu öd-gül ikilisini merkeze alan Black Aoud, kalite anlamındaysa beni asla tatmin edemiyor.

Safranlı, ödlü, güllü, miskli bir parfüm Black Aoud. Başka da bir numarası yok. Öd ağacının kullanımı bakımından ve genel yapısı anlamında diğer Montale parfümlerine benziyor Black Aoud. Koku güzelliği anlamında çok daha hoş öd temalı parfümlerle tanıştım. Bu anlamda Black Aoud’un pek bana göre olmadığını bir kere daha anlıyorum. Sebebi şu…

Belki de yanlış bir tanımlama ama bu tür yapay kuru öd notasını çamaşır sularına benzetiyorum çoğu zaman. Oldukça rahatsız eder beni çamaşır suyu kokusu ve Black Aoud ne yazık ki benim için kırmızı alarm derecesinde saldırgan ve yapay. Öd kullanımı sert ve kaba. Evet, sanırım bu yazının özeti bir önceki satırdaki iki kelime: Sert ve kaba. Ve zaman zaman baş ağrısı da yaptı bünyemde Black Aoud.

Öd temalı parfümlerin atalarından sayılan ve 2006 yılı için gayet cesur ve iddialı bir koku formu olan Black Aoud, 2017 yılı için bence gayet vasat ve tahammül edilmesi zor. Anlıyorum ki Black Aoud ile yıldızımız barışamayacak. Aradan geçen yıllarda bu durumu değiştiremiyor.

hed aoud yen

Yine de niş parfümlere ve özelde öd temasına meraklıysanız, Black Aoud, alınmasa bile denenmesi gereken bir arkadaş. Sadece Montale’nin değil, niş parfümcülüğün önder isimlerinden birisi. Almadan önce mutlaka denemenizi öneririm çünkü herkesin sevebileceği gibi değil. Arap-Ortadoğu dünyasına daha yakın tarzının olduğunu ve günlük kullanımda konforlu olmayacağını aklınızın bir köşesinde tutun.

Bu parfümü kimler mi kullanır? Dubai’nin orta sınıfına ait kimseler. Ülkemizden örnek vermem gerekirse, artık torun torba sahibi olmuş cami eşrafından amcalar. Muhtemelen cemaat liderleri de sevecektir Black Aoud’u. Cübbeli Ahmet Hoca veya Adnan Hoca neden kullanmasın 🙂

EDP formundaki Black Aoud için kimi kullanıcıların reformülasyona uğradığına dair iddialar ciddiye alınabilir. Eskiden de performansı çok güçlüydü, şimdi de hiç fena değil. Saldırgan tarzını dikkate alıp, fazla kullanmamanızı öneririm yoksa hem sizin hem de etraftaki kişiler için rahatsız edici olabilir. Kalıcılığı yeterli. Bence erkek kullanımına daha yakın. Tam bir kış parfümü. Sıcak ve ılık havalarda kullanmanızı önermem. Genç arkadaşlardan ziyade yirmi beş hatta otuz yaş üzeri kişilere önerebilirim. Kokusunu, markanın sahibi ve kurucusu Pierre Montale tasarlamış.

hava aoud yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

2 Şubat 2017 Perşembe

Vertus – Rose Prive (2015)

“Taze sabah çiği düşmüş bir gül goncası hayal edin. Çok yumuşak ve çekici, adeta büyülü bir fısıltı gibi…” Vertus’un Rose Prive’ının bu resmi tanıtım cümleleri, bize az çok parfümün genel havasını anlatıyor. Vertus’un ilk defa bir gül parfümünü kaleme alıyorum. Şimdilik üç farklı gül parfümüne sahip Vertus. Rose Prive, ismiyle bir şekilde ilgimi çekmeyi başardı ve ona öncelik verdim.

Rose Prive’ın açılışı yumuşak ve kaliteli gülle gerçekleşiyor. Hafif meyvemsi hissiyat veren başlangıcı gayet dolgun ve güçlü. Üst notaları güzel. Orta kısımda, koyu güle, öd (oud) ekleniyor sanki biraz. Safran da azıcık algılıyorum. Açıklanan üst notalarındaki safranı, orta kısımda daha baskın hissedebiliyorsunuz. Son bölümde öd ve safran geri çekilirken, miskli ve hafif meyvemsi gül, tende kalıyor. Azıcık da odunsuluk var sanki. Kapanışı hoş olmuş.

Rose Prive, koyu, yoğun yapısıyla tam bir gül parfümü izlenimi veriyor. Baştan sona kadar etkili gül, diğer bütün öğelerin üzerinde. Açıklanan alt notalarındaki ahududuyu, başlangıçta ve sonlarda algılıyorum. Orta kısımda da safran bence gülden sonraki oyuncu. Öd de bir şekilde var bana göre. Başlangıcını ve sonlarını beğendiğim Rose Prive’ın, orta kısmı bana yakın gelmedi.

Diyebilirim ki, Rose Prive koyu ve neredeyse karanlık bir gül parfümü. Gül, buram buram etrafa yayılıyor. Genel olarak gayet gerçekçi bir gül. Baharatlı ve sıcak verilmemiş gül. Kokunun genelinde büyük değişimler yaşanmadan, yekpare haldeki gülü, koklamaya devam ediyorsunuz saatlerce. Kokusu tozlu ve eski değil, günümüze yakın ve modern.

12_vertus yen

Sonuç olarak her baskın gül parfümü gibi doğru ortama, doğru kişilere yakışacağını düşünüyorum Rose Prive’ın. Günlük kullanımda da düşünülebilir ama akşam kullanımına biraz daha uygun sanki. Kış aylarında çıkılan konforlu bir Afrika seyahatinde ya da egzotik Ortadoğu gezisinde size eşlik etmekten memnun olacaktır. Kalitenin belli bir seviyede tutulduğu Rose Prive, tekdüze olsa da, saldırgan ve çarpıcı kokusuyla ilgi çekebilir.

Evet, bu parfümün de anahtar kelimesi saldırgan olsun. Rose Prive, sadece 3-4 fıs ile, yoğun bir koku bulutu oluşturmaya yetiyor etrafınızda. Tende denemek istiyorsanız sadece tek fıs fazlasıyla yeterli olacaktır. Diğer Vertus parfümlerinde rastladığım durum Rose Prive’da da var. Performans anlamında harikalar. Etrafa yayılımı ve kalıcılığı muazzam Rose Prive’ın. Saatler sonra bile, üzerinizden etrafa yayılıyor. Birçok niş markanın parfümünü kullanmış birisi olarak, böylesine güçlü performansa çok rastlamadığımı söyleyebilirim. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama fark edilirlikleri oldukça yüksek denediğim Vertus’ların.

Gül parfümlerini genellikle kadınlara yakıştırırız günümüzde. Rose Prive’ı bu anlamda düşünürseniz evet, kadın kullanımına bir parça yakın. Parfümü kullanım döneminde bol bol üzerime uyguladım. Beni çok rahatsız etmedi feminen tarafı ama bu konuda takıntılıysanız da bir şey diyemem.

rose prive yen

EDP formunda. Tam bir kış parfümü bence. Havaların çok soğuk olduğu sabahın erken saatlerinde müthiş kokarken, evin içinde, belli bir oda sıcaklığında o çarpıcı etkiyi veremeyebiliyor. Onun için tavsiyem, sonbahar-kış mevsimlerinde, teninizden ziyade onu kıyafetlerinize uygulayın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Koku Güzelliği:10/6