oryantal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
oryantal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şubat 2016 Perşembe

Chanel – Coco Mademoiselle (2001)

Aradan geçen yıllar bize gösteriyor ki boynuzun kulağı geçtiği örneklere yenisi eklenmiş durumda: Coco Mademoiselle.

Hypnotic Poison’un, ablası Poison’dan çok daha popüler olması ve sevilmesi, Eau de Merveilles’in, Elixir isimli başarılı devam çalışması ve Miss Dior’dan ismi daha çok duyulan devamı Miss Dior Cherie. Tabii durum erkek parfümlerinde de benzer seyrinde. Dior Homme’dan çok daha ilgi çeken Dior Homme Intense’i ve L’Homme’un pabucunu dama atan La Nuit de L’Homme.

Aslında şöyle bir düşündüğümüzde çok sık rastlanan durum değil, devam parfümlerinin asıllarından başarılı olup, öne çıkması. 2001 yılında, Chanel’in baş parfömürü Jacques Polge, belki de riskli sayılabilecek hamle ile ünlü klasikleri Coco’ya yeni bir arkadaş hediye etti. Bu isim Coco Mademoiselle olacaktı.

1984 yılında çıkan Coco, Chanel’in sevilen parfümlerindendi ama Coco Mademoiselle, yıllardır dünyanın en çok satan kadın parfümleri arasında. Hatta Amerika pazarında bir numarayı çok az kaptırıyor rakiplerine. Bu anlamda müthiş bir seven kitlesinin olduğu söylenebilir Coco Mademoiselle’in.

Top5USWomens

Kendi sitelerinde “kadınsı, seksi, genç ve etkileyici” sıfatları layık görülmüş onun için. Ayrıca parfümün ilhamını genç Coco Chanel’in ruhundan aldığı belirtilmiş. Modern oryantal olarak sınıflandırılan Coco Mademoiselle’in açılışı ferah sayılamayacak turunçgillerle gerçekleşiyor. Kısa süre sonra ona çiçekler eşlik ediyor. Başlangıcı için portakallı beyaz çiçeklerin hakimiyetinde denebilir. Orta bölümde parlak ve yapay amber karşımıza çıkıyor. Beyaz çiçeklerin eşlik ettiği orta bölüm, metalik ve rahatsız edici. Son bölüm parfümün en sevdiğim yeri oluyor. Burada, orta kısımda ipuçlarını aldığımız paçuliye fazlaca tatlı olmayan vanilya ekleniyor. Sıra dışı olmasa da başarılı kapanışa sahip.

Coco Mademoiselle anladığım kadarıyla portakallı beyaz çiçekler (portakal çiçeği ve yasemin) ve paçuli üzerine kurulmuş. Diğer unsurlar destekleyici gibi düşünülebilir. Gerçi çok da fazla notanın desteklediği söylenemez. Bir tek misk, parfümün üzerinde dolaşıyor orta bölümde. Derin, detaylı değil. Hatta yüksek kalite hissiyatı da vermiyor.

Orta kısımdan itibaren burnumu tırmalayan yapaylık, en sevmediğim haliyle verilmiş. Bu tür metalik amberden gelen yapaylık, cazgır ve tırnaklarını çıkarmış beyaz çiçeklerle desteklenince, bünyemde “aşırı doz” uyarısı yaptı. Neredeyse her kullandığımda hafif çaplı baş ağrısı ataklarına sebep oldu. Okuduğum kadarıyla bu durumdan çok fazla kişi muzdarip. Eğer migren ve ileri düzeyde sinüzitiniz varsa Coco Mademoiselle’i kullanırken bir daha düşünün. Eğer kullanmayı kafanıza koyduysanız da ağrı kesici hapınızı cebinizde bulundurmayı unutmayın.

Sadece başımı ağrıtsa iyi. Düşük kalite hissiyatı, büyük hayal kırıklığı yarattı. Bu kadar meşhur parfümün böylesine özelliksiz olabileceğini tahmin etmezdim. Başyapıtla karşılaşacağımı düşünürken, sıradan çiçeksi yapı tam da “hayaller-gerçekler” durumuna sebep oldu. Ama sonradan düşündüm ve popüler, çok satan parfümlerin genellikle vasat olduğunu aklıma getirdim. Ruhumu rahatlattım.

tek sis

Sonuç olarak sevemedim Coco Mademoiselle’i. Kıyafete sıktım, farklı kollarıma uyguladım. Gündüz ılık saatlerde boca ettim, sabahın oldukça serin anlarında şansımı denedim. Pek değişiklik olmadı. Kullanım döneminde, bu parfümü daha önceleri başkalarından ne kadar çok duyduğumu fark ettim. Kimi kadınlarda harika kokan Coco Mademoiselle, muhtemelen benim erkek tenimle anlaşamadı.

Luca Turin, Coco Mademoiselle’i çiçeksi oryantal olarak sınıflandırmış ve beş üzerinde dört puan vererek oldukça beğenmiş.

Kullandığım Eau de Parfum (EDP) versiyonuydu. EDT ve Parfum (Pure Parfum) versiyonları da mevcut. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek. İlk on beş dakikadan sonra normale dönüyor tende. Kıyafet üzerinde fark edilirliği daha yüksek. Bence soğuk günlerin parfümü. Geç sonbahar-kış dönemine uyacaktır.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

26 Kasım 2015 Perşembe

Roja Dove – Danger Pour Homme (2011)

“Ben parfümlerimin isimlerini şöyle belirliyorum. Önce nasıl bir koku oluşturmak istediğimi düşünüyorum. O kokuyu hangi isim özetler diye kafa yoruyorum. Danger isimli parfümümü oluştururken, oryantal koku ailesine mensup parfüm yapmak istiyordum. O, erkeksi olacak ama klişe olmayacaktı. Bence birçok oryantal erkek parfümü birbirine benziyor. İçeriklerinde fazlaca vanilyamsı misk bulunuyor. Danger’ın nasıl bir kokusu olacağına dair fikrimi netleştirdim ve ismi seçtim. Zihnimde Danger ismini belirledikten sonra, kokuyu oluşturmak kolay oldu.”

Ultra lüks niş parfüm evinin sahibi Roja Dove’un, Danger Pour Homme isimli parfümünü oluşturma hikayesinin küçük bölümü görülüyor bu söyleşide. Markasına kendi ismini veren parfümör Roja Dove, çoğu kişi tarafından “dünyanın en iyi burunlarından birisi” olarak övgülere mazhar oluyor. Markası ise gün geçtikçe yeni parfümlerle büyüyor. Roja Dove’un koleksiyonunun, özel serilerle birlikte kırktan fazla parfüme sahip olduğu biliniyor. Ve markanın ismi gittikçe çok daha ilgi çeker hale geliyor. Özellikle kışkırtıcı isimli parfümleriyle.

Fetish, Enigma, Scandal ve Danger. Şu isimlere bakar mısınız? Her biri ayrı çekici ve gizemli. Tabii biz isimlerden ziyade, şişenin içindeki sıvıya odaklanıyoruz çoğu zaman. Geçtiğimiz aylarda Roja Dove’un denediğim ilk parfümü Fetish Pour Homme’a hayran kalmıştım. O merakla ve hevesle ikinci Roja Dove parfümüne yelken açtım bir süredir. Bu seferki deneyimin adı Danger Pour Homme.

 

Danger Pour Homme, iki farklı konsantrasyona sahip: EDP ve Extrait. Benim kullandığım EDP olanıydı. Kendi sitelerinde Danger Pour Homme oryantal olarak sınıflandırılmış ve bizzat Roja Dove tarafından şöyle tanımlanmış: “Güçlü afrodizyaklar bulunan Danger Pour Homme, onu kullanan erkekler için değil, koklayan kadınlar için tehlikelidir.”

Parfümün başlangıcı çok tanıdık. Eski kafa turunçgillerle müthiş bir açılış yapıyor. Tozlu bergamot ve nostaljik limon. Bu ikiliye ilerleyen saniyelerde lavanta da ekleniyor. Üst notaları umduğumdan daha ferah ve kullanılabilir. Başlangıcı çok güzel. Orta kısma geçiş yavaş oluyor. Başlangıçtaki zengin harman, orta bölümde de devam ediyor. Lavanta ve eski turunçgillere, tatlı olmayan baharatlar eşlik etmeye başlıyor. Karanfil ve kimyon olduğunu sandığım baharatlar kokuyu, farklı yöne doğru götürüyor. Orta notalardan itibaren retro baharatların etkisine giriyor. Lavanta hala oralarda. Baharatlardan ya da kuru tütünden gelen ilginç dumansılık mevcut. Başlangıçtaki ferah yapı, orta notalarda sıcak hale geliyor. Orta bölüm kimilerine göre çiçeksi, bana göre tütünsü-dumansı. Sanki buruk eğrelti otu ve ekşimsi-erkeksi yasemin de var. Emin değilim. Son kısma geçeyim. Meşe yosunu, tatlılık barındırmayan vanilya, vetiver ve misk alt notalara imza atıyor.

Danger Pour Homme, tam bir eski kafa aromatik fujer. Brut, Azzaro Pour Homme, Sartorial gibi parfümleri seviyorsanız, onlardan daha yüksek kaliteli ve zengin alternatifi buldunuz, tebrik ederim. Tabii ki akıl almaz yükseklikteki fiyat etiketini gözden çıkarabilirseniz. Başlangıçtaki baş döndüren notalar, orta kısımdaki erkeksi fujerlere öykünme, sonlardaki inanılmaz rafine hissiyat. Ustaca tasarlanmış bir eser var karşımızda. Bazı yorumcuların onu “baba parfümü” olarak yaftalaması yanlış değil. O, kırk yaş üzeri, resmi giyinen erkeklere yakışacaktır. Vladimir Putin bu parfümü kullandığını açıklasa hiç şaşırmam.

 

Danger Pour Homme. Onun için ne söylenebilir emin değilim. Erkeksi bir imza veya modern bir maço, kararı siz verin. Hatırladığım kadarıyla bu kadar derin ve zengin eski tarz aromatik fujer daha önce hiç kullanmadım. Tozlu turunçgiller, lavanta, sıcak baharatlar, meşe yosunu ve kısık sesli vanilya. Hani neredeyse parfümün üzerinde, baharatların arkasına saklanmış tütünsü-dumansı hayalet gezindiğini bile söyleyebilirim. Şaşırtıcı bir kalite ve oldukça çarpıcı bir maskülenle karşılaşmış olmanın mutluluğu içindeyim. Aynı zamanda hem ferah hem de sıcak. Her role hazır bir aktör gibi Danger Pour Homme. Artık pek üretilmeyen erkeksi kokulara damga vurmayı amaçlayan, yeni nesil bol tatlı baharatlı oryantalleri ciddiye bile almayan, başka bir evrenin üyesi adeta. Fizikçilerin bir türlü kanıtlayamadığı paralel evrenlerde geziniyor sanki. 2015 yılının koku trendlerine uzak ama 2011 yılında üretilmiş! Şüphesiz burada Roja Dove, bize unutulmaz bir ders vermek istemiş.

Evet o bir taraftan çok tanıdık ama bir taraftan da kendine özgü. Danger Pour Homme’a en yakın parfüm olarak, denediklerim arasında Sartorial’ı gösterebilirim. Tabii çok büyük benzerlikler olmasa da bence iki parfüm birbirini andırıyor.

Parfümün kalitesine ve zenginliğine övgüler yağdırıyorum ama şunu atlamayayım ki, bu tarz aromatik fujerleri kendime yakın bulmuyorum. Ve Danger Pour Homme için de durum değişmiyor. Bu tarz kokuları sevsem, hayatımın parfümü olacağına eminim ama yine de kimilerinin onu “traş köpüklerine” benzetmesi ne yazık ki doğru. Fakat şunu söyleyebilirim ki hayatımda kokladığım en güzel ve rafine traş köpüğü kokusuna sahip. Amma onu üzerimde duyumsamak ister miyim? Pek sanmıyorum.

Danger Pour Homme’u kendim için kullanılabilir bulamadığım için notunu yüksek vermeyeceğim ama sakın onun vasat olduğunu düşünmeyin. Eğer yaşınız henüz yirmilerdeyse hiç denemeyin bile. Onu taşıyabilmek için (evlilik programlarındaki gibi konuşmaya başladım sonunda) belli bir statünüz, yaşınız, birikiminiz ve hayat tarzınız olmalı. Bu saydıklarım sizde bulunmuyorsa sorun değil, çok yüksek limitli kredi kartınız da iş görür J

Son bir not ileteyim. Bizzat Roja Dove, Danger Pour Homme’un, markanın en çok satan erkek parfümü olduğunu söylemiş. Hatta Danger Pour Homme’un bu kadar talep görmesi onu biraz şaşırtmış.

 

Danger Pour Homme’un ismindeki kışkırtıcılığa aldanmayın. Bence o tehlikeli bir parfüm değil. Gerçi bir parfüm nasıl tehlikeli olabilir o konuda emin değilim. Eğer tehlikeden kasıt, onun erkeksi ve maço yönüne vurguysa olabilir. Fakat onun çok sert ve zorlu olduğunu söylemem mümkün değil. Gayet aromatik davranıyor. Yani ismine bakıp da ondan uzak durmayın derim.

Benim kullandığım EDP formuydu. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği yüksek. Başlarda oldukça saldırgan davranıyor. Sonra neyse ki sakinleşiyor. Kullanım dönemi olaraksa bahar aylarını tercih ederim ben olsam. Serin ilkbahar-sonbahar onun için gayet uygun olacaktır. Çok soğuklarda ve çok sıcaklarda iyi tepkiler vereceğini düşünmüyorum. Çok yüksek fiyatlara satıldığı için muhakkak deneyin ve alım kararınızı öyle verin. Çünkü kokusu genel beğeniye hitap etmiyor.

Koku Güzelliği:10/7.5