gardenya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gardenya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Haziran 2023 Cumartesi

Amouage - Love Tuberose (2018)

Umman merkezli niş parfüm evi Amouage'nin 2018 yılı çıkışlı kadın parfümü Love Tuberose, markanın internet sitesinde çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Parfümün resmi tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: "Kremsi ve meyvemsi sümbülteber, şeffaf gardenya ve ballı yasemin çiçekleri, eşsiz pürüzsüzlükteki güneş buketi gibi açar. Bu gurme tarzındaki parfüm, sümbülteberin şiirsel romantizmini, karşılıksız aşkın hikayesini anlatıyor.

Love Tuberose'un açılışı kadınsı, tatlı beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde kremsi gardenya, yasemin ve tabii ki parfüme ismini veren sümbülteber size merhaba diyor. Orta kısımda tatlılık ve vanilyamsı kremsi yapı devam ediyor. Leziz vanilyanın yanındaki tropikal beyaz çiçeklerden kapanışa geçiliyor. Sonlarda bir parça sandal ağacı partiye ekleniyor.

Love Tuberose, baştan sona pek değişmeyen, düz çizgide ilerleyen yüksek kaliteli kadınsı bir eser. Parfümün merkezini kremsi, vanilyamsı, sütsü ve hatta hindistan cevizini andıran tarzda devam ediyor. Yasemin ve gardenya büyük yer tutuyor. Parfümün yıldızı sümbülteber, kuru verilmemiş ki iyi ki böyle yapılmış. Buradaki sümbülteber kullanımı Carnal Flower'daki kadar kuru ve rahatsız edici değil.

Orta kısımdan itibaren üzerimden yayılan kremsi, hindistan cevizli sütleri andıran kısmı çok sevdim. Başlangıcı da güzel. Sümbülteber merkezli kadın parfümleriyle genel olarak pek anlaşamam ama Love Tuberose'u sevdim. Hem kalitesi hem de kullanan çoğu kişinin sevebileceği modern tavrıyla iyi iş çıkartıldığı izlenimi veriyor.

Eğer Versace - Crystal Noir tarzı parfümleri seviyorsanız ve onun daha kaliteli ve niş versiyonunu merak ediyorsanız Love Tuberose sizleri bekliyor. Yine de bu kadar yüksek fiyatlara satılan bir parfümün biraz daha derinliğe sahip olmasını umardım.

Eau de Parfum formundaki Love Tuberose'un kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ilk yarım saat güçlü sayılır. Sonrasında normal yayılımla devam ediyor. İlkbahar-yaz günleri için uygun olacaktır. Hele ki serin yaz akşamlarında harika olacağını düşünüyorum. Kokusunu sektörün önemli isimlerinden Nathalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

15 Aralık 2021 Çarşamba

Christian Dior – Pure Poison (2004)

Christian Dior’un 1985 yılı çıkışlı kadın parfümü Poison’un yıllar içinde klasiğe dönüşmesinin ardından bir çok devam kokusu hayata geçti. Poison isimli devam parfümlerinin sayısını takip etmek bile zor. Poison ismini taşıyan devam parfümlerinin şüphesiz en şöhretlisi Hypnotic Poison idi. Bu çılgın ve şehvetli Hypnotic kadınından sonra 2004 yılında daha sakin ve evcil Pure Poison raflara çıktı.

Pure Poison her ne kadar Hypnotic Poison’un gölgesinde kalsa da kendisini seven küçük bir cemaat oluşturdu. Christian Dior’a göre Pure Poison baştan çıkarmanın en saf biçimini kutlayan bir koku. Yine Dior’a göre Pure Poison’da portakal çiçeği, yasemin, gardenya, amber ve sandal ağacı ağırlıklı olarak kullanılmış.

Pure Poison’un başlangıcı ferah sayılabilecek portakal çiçeği ve bir parça beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk dakikalardaki portakal çiçeği-gardenya işbirliğinden sonra sabunsu beyaz çiçekler yoluna devam ediyor. Sabunlu yasemin, gardenyanın yerini alıyor. Sonlarda sandal ağacı ve amberle kapanış gerçekleşiyor. Alt kısımda sabunlu beyaz çiçekler görünmüyor.

Pure Poison, isminde temizliği çağrıştırması ve şişesinin beyaz ağırlıklı rengiyle nasıl kompozisyona sahip olduğunu belli ediyor. Karşımızda sabunsu beyaz çiçeklerin ağırlıkta olduğu bir eser var. Portakal çiçeği başlarda harika iş çıkarıyor fakat ilerleyen saatlerde pek ortada görünmüyor. Yasemin-gardenya çiçekleri genele fazlasıyla hakim. Buradaki çiçekler düz çizgideler ve çok sıradışı davranmıyorlar. Oldukça kadınsı mesajlar veren Pure Poison’un ana yapısı, ne çok iddialı ne de silik veya karaktersiz. Hoş ve yüksek kaliteli temiz beyaz çiçeklere ilginiz varsa Pure Poison sizi bekliyor.

Kullanması ve sevmesi zor değil. Deneyen çoğu kadının ilgisini çekebilir. Tatlılık fazla değil neyse ki. Çiçekler benim için fazlasıyla feminen ve tenimde daha iyi durduğunu fark ettim. Kıyafet üzerinde daha sıradan kokuyor. Kimi kadınların onu ağır bulması da bir başka ilginç tarafı.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı yüksek sayılmaz. Serin-soğuk günlerde fazlaca sabunlu yönünü gösteriyor. Ilık havalarda portakal çiçeği daha öne çıkıp, neşeli hale gelebiliyor. Bu anlamda ılık ilkbahar-serin yaz akşamı parfümü olduğunu düşünüyorum. Kokusunu Carlos Benaim, Dominique Ropion ve Olivier Polge gibi önemli isimlerin birlikte tasarladığını okuyoruz.

Koku Güzelliği:10/6.5

15 Ekim 2020 Perşembe

Gucci – Bloom (2017)

Gucci’nin yaratım direktörü Alessandro Michele’in vizyonuyla geliştirilen ilk parfüm olması vesilesiyle önem arz ediyor Bloom. Gucci’ye göre Bloom, doğal, etkileyici ve bireysel şekilde gelişen kadınların özgünlüğünü, canlılığını ve çeşitliliğini kutlamak için tasarlanmış bir kokuymuş. Çiçeklerle dolu bahçenin zengin kokusunu yakalamak isteyen Bloom’un sümbülteber ve yasemini, Güney Hindistan’da keşfedilen eşsiz bir çiçek olan ve kullanıcıyı hayali bahçeye taşıyan koku formu yaratmak için parfümeride ilk kez kullanılan Rangoon Creeper ile birleştirdiğinden bahsediliyor.

Parfümün tasarımcısı Alberto Morillas, Bloom için şunları söylemiş: “Bu parfümü yaratmaya başlarken zihnimizde hayali bir bahçe vardı. Cennet gibi bir bahçe. Önce Hindistan’dan yasemin, sümbülteber ve misk ile başladım. Daha sonra da Bloom’un kokusuna derinlik kazandıran Birmanya Sarmaşığı’nı ekledim.”

Bloom’un ilk saniyeleri kremsi beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Tatlı gardenya ve sümbülteber benzeri üst notalardan sonra orta kısımda kuru beyaz çiçeklere rastlıyoruz. Sabunsu tozlu yaseminin kendisini hissettirdiği orta bölüm, kadınsılığı daha da arttırıyor. Kapanışta büyük değişim yok. Kremsi beyaz çiçekler ve miskin varlığını duyumsuyoruz.

Bloom, kadın parfümlerinde örneğine sıkça rastladığımız sabunsu kuru beyaz çiçek kokusuna benziyor. Baştan sona kadar hiç değişmeyen Bloom’un gayet feminen karaktere sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Koku formu olarak bilindik ve sıkça tekrarlanan yasemin-gardenya-sümbülteber merkezli eserlere fazlasıyla benziyor. Bu anlamda yaratıcı veya sıradışı olduğunu söylemek mümkün değil. Yine de çokça tercih edilen kadınsı tozlu beyaz çiçek formatı, büyük kitlelere hitap edecek düzlemde tasarlanmış.

Bloom’un iyi taraflarından birisi de kalitesinin hiç fena olmaması. Ana akım markalardaki bazı bıktırıcı şekerli yapı veya fazlaca iç bayan çiçeksilik, Bloom’da gayet kontrollü ve ustaca verilmiş. Tabii burada parfümün tasarımcısının büyük üstadlardan Alberto Morillas olması önemli rol oynuyor. Genellikle popüler markalara popüler kokusal eserler veren Alberto Morillas, Bloom’da iyi iş çıkarmış.

Gucci’nin büyük marka değerinin bize empoze ettiği durum, iyi parfümler yaratmaktır. 2000’li yıllardaki harika Gucci parfümlerinin çoğunun üretimini acımasızca bitiren ve 2010’lu yıllarda Gucci by Gucci serileri gibi vasat ötesi kokular çıkararak hayal kırıklığı yaratan Gucci’nin artık silkelenip, kendisine gelmesinin vakti çoktan geçiyor. Bamboo ve Bloom’u bu yönde atılmış olumlu adımlar olarak görüyorum.

Eau de Parfum formundaki denediğim Bloom’un performansı hiç fena değil. Kalıcılığı ve direnci gayet başarılı. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemi parfümü olarak düşünülebilir. Yaz sıcaklarında bir parça fazla gelebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

12 Şubat 2020 Çarşamba

Isabey – Sir Gallahad (2017)

1924 yılında Baron Henry James de Rothschild tarafından yaratılan bir marka Isabey Paris. Isabey isminin seçilmesinin sebebinin o dönemlerde yaşamış tanınmış Fransız minyatür sanatçısı Jean-Baptiste Isabey olduğunu bizzat markanın internet sitesinde açıklamışlar. Bu parfümevi kurulduktan kısa süre sonra eşsiz kreasyonlar ve lüks sunumlarıyla dünya çapında ün kazanmış. Rene Lalique gibi sanatçılar tarafından tasarlanan şişeleriyle, lüks segmente hitap ediyordu Isabey. Bazı tarihsel olaylar nedeniyle 1941 yılında kapılarını kapattı. 1999 yılındaysa Panouge tarafından tekrar ayağa kaldırıldı ve eski parfümleri reformüle edilerek dünya pazarlarına sunuldu.

Isabey’in az sayıdaki (2020 yılı başı itibariyle sadece iki tane) erkek parfümünden birisi Sir Gallahad ismini taşıyor. Kral Arthur’un yuvarlak masa şövalyelerinden birisi olan Galahad’ın ismi verilen bu parfüm, markanın iddiasına göre ilk defa 1924 yılında oluşturulmuş. Sir Gallahad erkek parfümü konseptinde başka ilginçliği barındırıyor. Genellikle kadın parfümlerinde kullanılan gardenya çiçeğini merkeze almış. İkinci önemli nota olarak tütüne yer verilmiş. Markanın internet sitesinde Sir Gallahad’ın odunsu çiçeksi tütün parfümü olduğu vurgulanmış.

İlk uygulandığında gerek kıyafetimde gerekse tenimde kremsi, kadınsı çiçeklerle bana merhaba dedi. Bu parfümün erkekler için tasarlandığını biliyoruz fakat ilk saniyelerdeki yapı kadınsı ve yüksek kaliteli feminen tropikal çiçekleri içeriyor. Üst notalarda leziz, modern beyaz çiçeklerin etkisi büyük. Açıklanan notalarındaki gardenya açılışı domine etmiş. Tatlı ve müthiş gardenyadan sonra orta bölüme geçiliyor. İlerleyen saatlerde kremsi beyaz çiçeklere turunçgiller ekleniyor. Arkada planda duran portakal-mandalina benzeri meyvemsilik, kokunun yönünü değiştirmiyor. Orta kısımda çiçeksi sayılabilecek tütün algılanıyor. Buradaki tütün çoğu erkek parfümünde şahit olduğumuz ıslak sigara ya da dumansı pipo gibi kokmuyor. Orta kısımdaki tütün, kremsi beyaz çiçeklerle güzel uyum sağlamış ve kalite anlamında sorunsuz. Kapanışta çiçeksilik azalsa da hissediliyor. Alt notalarda reçinemsi ve karanlık olmayan amber var. Tütünsü beyaz çiçekler, amberin yanında duruyor.

Sir Gallahad, şimdiye kadar kullandığım en kadınsı erkek parfümlerinden birisi. Kremsi, tatlı beyaz çiçeklerin (gardenya ve yasemin) baştan sona başrolde olduğunu belirteyim. Isabey markasının, bu parfümü tütünsü, çiçeksi odunsu olarak tanımlamasını şimdi anlıyorum ve haklı buluyorum. Erkek parfümü olması sebebiyle tütünün büyük rol oynayacağını düşünürken, ikinci planda kalmayı tercih ettiğini görüyoruz. Modern ve pürüzsüz gardenya çiçeği niş parfüm kalitesinde. Özenli ve nefis verilmiş tatlı, turunçgilli gardenya çiçeği, büyük değişim olmadan sonlara kadar etkisini sürdürüyor.

Sir Gallahad, bu haliyle harika bir kadın parfümü gibi davranıyor. Kullanması ve sevmesi kolay tarafıyla, çoğu parfümseverin onu zevkle üzerinde taşıyacağını düşünüyorum. Evet, düz çizgide ilerliyor ve fazlaca derinliğe sahip değil ama ara ara burnunuza gelen kokusu sizi mutlu etmeye yetiyor.

Böylesine bariz çiçeksi kokan bir başka erkek parfümü hatırladığım kadarıyla Jean Paul Gaultier’in sıradışı eseri Fleur du Male’ydi. Sir Gallahad ile Fleur du Male’nin, miskli vanilyamsı çiçeksilik geri plan bağlamında hafiften benzediğini söyleyebilirim. Umarım zihnim beni yanıltmıyordur.

EDP formundaki Sir Gallahad’ın performansı fena değil. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altı diyebilirim. Sıcak yaz günleri dışında serin havaların parfümü gibi davranıyor. Kokusunu Jean Jacques tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

9 Aralık 2018 Pazar

Jean Paul Gaultier – Scandal (2017)

Jean Paul Gaultier’in piyasaya sürdüğü parfümlerin uzun zamandır bekleneni verememesi muhtemelen Scandal’a daha önem verilmesine sebep oldu. 2017 yılının haziran ayında dünya prömiyeri yapılan Scandal isimli kadın parfümünün sunumu ünlü Hotel de Behague’da yapıldı. Avrupa sosyetesinden isimler, modeller, İspanyol dansçı Blanca Li ve diğer konuklar karşılarında kırmızı ve karanlık sayılabilecek bir parti buldular.

Neon ışıklar, kırmızı giymiş garsonlar ve dansçılar parfümün dünya prömiyerinin ilginç olmasını sağlamak içindi. Moulin Rouge kabaresine benzeyen partiye en son tabii ki Jean Paul Gaultier katıldı. Ve böylece markanın en yeni kadın parfümü, çarpıcı ve iddialı ismiyle dünya pazarlarına sunuldu. Scandal’ın kokusunu tasarlayan ünlü parfümör Daphne Bugey, Scandal için özetle şunları söylemiş: “Bu parfümü güçlü, özgür ruhlu, cesur, çok yönlü kadınlar için tasarladım. Scandal, şekerli, bağımlılık yaratan aynı zamanda kompleks bir parfümdür. Onu kokladığınızda bal peteğini kokluyormuş hissi verir. Bal notası parfümlerde yeni kullanılan bir içerik değil ama kullanması da bir o kadar zordur. Beyaz çiçeklerden oluşan parfümün baş bölümünde bulunan gardenya notası güçlü, meyveli ve kadifemsi his verir. Buradaki beyaz çiçekler bir kadının şık tarafını temsil eder. Scandal’da kullanılan paçuliyse seksi gece hayatını çağrıştırır.”

Scandal’ın açılışı şekerli portakal ve mayhoş meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında kan portakalı bulunuyor. Muhtemelen oradan gelen turunçgilimsi hissiyat asla ferah ya da hafif değil. Tanıdık ve modern meyveli açılıştan sonra çiçekler kendisini göstermeye başlıyor. Beyaz çiçeklerin hakimiyetindeki orta kısımda gardenya, yasemin ve bir parça portakal çiçeği olduğu söylenebilir. Orta kısımda çiçeklere şekerli hatta karamelimsi yapı eşlik etmeye devam ediyor. Son bölüm hala fazlaca tatlı. Kapanışta kadifemsi ve hafiften metalik paçuliyle yine kadınsı şekilde son buluyor Scandal. Alt notaları en sevdiğim kısmı oldu.

İsmine bakınca bu parfümün pazarda ilgi çekmek için tasarlandığı, hoş şişesinin raflarda çoğu kadının gözünü alacağı ve kokusunun da modern şekerli meyve-çiçek-paçuliden oluştuğunu söylersek, Scandal’ın özetini yapmış oluruz. Lezzetli meyveler, süper-kadınsı beyaz çiçekler ve karamelli paçuli Scandal’ı çok tanıdık bir kadın parfümüne dönüştürüyor.

Tanıdık diyorsun da hangi parfümleri andırıyor Parfüm Merakı derseniz işte Scandal’ın rakipleri: Prada – Candy, La Vie Est Belle, Poison Girl, Miss Dior, Coco Mademoiselle, YSL – Mon Paris, D&G – The One, Lolita Lempicka ve diğerleri. Bu yeni nesil bol şekerli, meyveli, çiçeksi ve süper-feminen kadın parfümlerinin arasına Scandal da yerleşiyor. Genel yapısını birçok kadının seveceğini ve kolayca benimseyeceğini düşünüyorum. Bu anlamda popüler olma ihtimali bulunan bir parfüm fakat ne yazık ki kalite anlamında harikalar yaratamıyor. Başlangıcını ve sonlarını sevdiğim Scandal’ın orta bölümü ne yazık ki hiç de bana göre değildi.

Scandal’ı beğendim mi? Bir kere benim için fazlasıyla şekerli ve kadınsı. Bu demek değil ki size bu parfüm uymaz. Eğer bu tür modern meyveli-çiçeksi-paçuli temalı parfümlere ilginiz varsa Scandal fena seçim değil. Cazibeli, dikkat çekici ve çarpıcı kokusu, doğru kadında hoş bir silaha dönüşebilir. Genel olarak etrafta uçuşan şekerli ve pudralı parfümleri anımsatan Scandal, gündüz kullanımlarına uyacak gibi dursa da akşam kokusu olmaya daha yakın sanki.

Scandal, EDP formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Yaş olarak sanki 25 ve üzerindeki kadınlara yakın duruyor. Tam bir kış parfümü olduğunu belirtmem gerekiyor. Kokusunun tasarımını Daphne Bugey, Fabrice Pellegrin ve Christophe Raynaud birlikte yapmış.

Koku Güzelliği:10/6

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Gucci – Rush (1999)

1990’lı yılların sonlarında yavaş yavaş değişen parfüm trendlerine en büyük başkaldırıydı belki de Rush. 2000’lerin bol tatlı, bayık şekerli bombalarından değildi Rush. 1980’lerin eski-tozlu gösterişli oryantallerinden de uzaktı. Rush’ın bugün bile ne olduğunu söylemek zor çünkü kokular tarihinin en ikonik kadın parfümlerinden birisi, buna şüphe yok.

Rush, kırmızı kasetlere benzeyen ucuz plastik şişesiyle ilk andan itibaren kötü bir imaj yaratır aslında. Parfüm üreticilerinin süslü ve birbirinden abartılı kimi zaman saçma şişe tasarımlarını düşünün bir de Rush’un neredeyse minimal, kareye yakın dikdörtgen şişesini aklınıza getirin. Muhtemelen Gucci gibi önemli bir markadan çok daha şaşalı, iddialı ve ilginç şişe tasarımı beklerdi çoğu kişi. Oysa şişesinin plastiğimsi olmasından ziyade benim için önemli olan o kararlı ve sağlam kırımızı rengidir Rush’ın. Kırmızı ve plastik tasarım, içindeki sıvı hakkında da ipuçları verir.

Şişeden geçelim Gucci’nin internet sitesine. Bu yazının yazıldığı 2018 Mayısının ortalarında resmi sitelerindeki Rush bölümünde herhangi bir tanıtım yazısının bulunmaması bilinçli bir tercih mi anlayamadım. Birçok parfüm üreticisi birbirinden vasat parfümlerini tanıtmak için sayfalarca edebiyat paralarken Gucci, Rush’ın sadece şu üç notasına yer vermiş: Gardenya, vanilya, paçuli. Gayri resmi kaynaklara göre nota dizilimi biraz daha uzun: Şeftali, kişniş, frezya, gül, vetiver ve yasemin.

Rush, çılgın, canlı, coşkulu, iddialı ve saldırgan şeftali kokusuyla açılışı yapar. İlk saniyelerdeki kadınsı şeftali mis gibi doğal kokan tarzda değildir ve Rush muhtemelen bu duruma üzülmek yerine gurur duyar. İlerleyen saatlerde şeftaliden beyaz çiçeklere geçilir. Gardenya, frezya, yasemin veya gül… Bu çiçeklerin hepsi de olabilir hiçbiri de… Orta bölümde anlarsınız ki bunun pek önemi yoktur. Kapanışa gelindiğinde Rush kapanmaz çünkü o asosyal bir ofis kızı değil, bileğinde ve vücudunun diğer başka yerlerinde dövmeleri bulunan sarışın bir parti kızıdır. Vanilya ve kadifemsi yapay paçuli bile bu gerçeği değiştiremez.

Coco Mademoiselle, Hypotic Poison, Alien ve kim bilir daha hangi parfümler Rush’a benzetilmiştir ve ilerleyen yüzyıllarda benzetilmeye devam edilecektir. Onu hep bir şeylerle kıyaslamaya çalışacaklar ve bir şekilde zincire vurmak isteyeceklerdir. Rush’ı 8-6 arası çalışan gizli sado-mazo bir sekretere, kıpkırmızı ruj sürmeye bayılan sarışın hoppa kızlara, kocasını aldatan kadınlara ya da yüksek sosyetedeki kokain partilerinin değişmez hanım efendilerine benzetebilirler. Oysaki, asla!

Rush, parfüm olmanın ötesinde garip bir deneyim, anlamsız şekilde yapay kokan ve kalite anlamında problemli fakat olabilecek en çarpıcı, doğru kadında-zamanda-yerde inanılmaz bir eylem aracıdır. İlk kullandığınız zaman ondan nefret etmenizi sağlar Rush (en azından bana öyle yaptı). Onun yapaylığına, bayağılığına, varoşluğuna, tek düzeliğine ve Gucci’nin nasıl bu kadar kötü parfüme imza atabildiğine hayret ederek “bu parfüm nasıl böylesine popüler olabilmiş” düşünceleri zihninizde dolanır. Birkaç kullanımdan sonra Rush sizi şaşkına çevirir çünkü o hiç bir özelliği olmadığını düşündüğünüz koku formu (şeftalili beyaz çiçeklerin üzerine eklenmiş yapay paçuli) sizi yavaş yavaş avuçlarının içine almaya başlar. 2-3 günün sonunda bir kokunun nasıl bu kadar seksi olabileceğini anlamaya çalışırsınız ve Rush’ın etrafındaki o görünmeyen cazibe halelerini hissedersiniz.

Biraz deneyimli koku severseniz şeftali-beyaz çiçek-paçuli üçlüsüne eşlik eden az miktarda vanilyanın bile metalik-yapay kullanıldığını anlarsınız. Onun yüksek kaliteli olmadığını, müthiş bir derinliğinin bulunmadığını, afili baz geçişlerine sahip olmadığını görürsünüz. Baştan sona rahatsız edici şekilde yapay, plastiğimsi, hiper-modern kokar ama aynı zamanda bütün başların ve pek tabii burunların üzerinize çevrilmesini sağlar. Rush muhtemelen 21. Yüzyılın değil, 22. Yüzyılın yapay zekayla ve robotlarla çevrelenecek olan hayatın kokusudur. Onun içindir ki bu dünyaya, 2018 yılına ve bilgi çağına, hala savaşların gölgesinde yaşayan ve düşünsel anlamda bir adım ilerleyememiş devirlere ait değildir, ısrarla uyumsuzdur.

Gerçekçi ve objektif bakış açısı, vicdanın da yardımıyla bunları düşünmenizi emreder. Diğer taraftan da kadınların neden Rush’ı bu kadar sevip sahiplendiklerini, onu ikinci tenleri gibi kullandıklarını anlarsınız. Onun kadar yapay, rahatsız edici, baş ağrısı yapmaya müsait ve plastiğimsi kokan bir parfümün nasıl olurda böylesine arzu nesnesine dönüştüğünü, bu yazıyı ya da başka yorumları okuyup anlayamazsınız. Rush’ı muhakkak denemelisiniz bir şekilde. Ona ya aşık olacaksınız ya da ondan nefret edeceksiniz büyük ihtimalle çünkü Rush asla orta yolu tercih eden bir kadın değildir. O, uçlarda yaşayan kırmızılı bir delidir. Hafiften rahmetli Aysel Gürel’dir Rush, azıcık Madonna’nın gençlik yıllarıdır belki de. Konken masalarının mezesi değildir Rush, youtuber kızlarımıza fazla gelir, kafayı spor ve vücut geliştirmeyle bozmuş erkeklerin anlayamayacağı bir heykeldir Rush. Giotto’nun değil Cezanne’nın resimleri gibidir Rush. Cohen kardeşlerin değil Tarantino’nun filmlerini anımsatır Rush.

Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Michel Almairac yapmış. EDT formunda olmasına rağmen birçok EDP’den daha iyi performansa sahip. Kalıcılığı yeterli, fark edilirliği başlarda yüksek. Tam bir kış parfümü gibi davranıyor.

Koku Güzelliği:10/5

6 Şubat 2017 Pazartesi

Carolina Herrera – 212 VIP (2010)

İlhamını New York şehrinin yaratıcı insanlarından alan bir parfümmüş 212 VIP. Yaratıcılıktan bahsetmişken, altın renkli şişe tasarımı size bir başka popüler parfümü hatırlatmıyor mu? 1 Million cevabını verenler kazandı! 1 Million’dan iki yıl sonra piyasa sürülen Carolina Herrera’nın 212 VIP isimli kadın parfümü, yaratıcılık konusunda nedense pek özgün davranmamış 🙂

New York’un partilemeyi seven genç kitlesine yönelik olarak tasarlandığı her fırsatta dile getirilen 212 VIP, her ne kadar ilk başta ismiyle bende iticilik yaratsa da, kullanım döneminde kokusunu fena bulmadım. Kendi sitelerinde parfümün içeriğindeki rom içkisi ve tutku meyvesinden (çarkıfelek meyvesi de deniyormuş) bahsedilmesi, karşımıza nasıl bir koku profili çıkacağının işaretini veriyor.

212 VIP’nin başlangıcı modern kremsi turunçgillerle ve meyvemsilikle gerçekleşiyor. Evet, belki de haklılar. İlk dakikalardaki koku, lezzetli tropikal meyvelere ve turunçgillere benziyor. Açılışı güzel. Orta kısımda kadınsı yönünü ortaya çıkarıyor. Beyaz çiçeklerin (gardenya) ağırlığını hissettirdiği orta kısımda, içkimsi yapı da kendisini gösteriyor. Son bölümde tatlılık biraz artıyor ve pudralı vanilya ile tonka fasulyesinin işbirliğini görüyoruz. Yumuşak ve ortalama kapanışa sahip.

212 VIP için, modern meyveli-çiçeksi ana yapıdan bahsedebilirim. Vanilya ve içki temaları, meyveli-çiçeksi yapının çeperine eklenmiş. Orta kısımdan itibaren karamelimsi tatlılığın hissedildiği 212 VIP, yeni nesil popüler kadın parfümlerine epey benziyor. Mesela şunlara: Prada – Candy, Lancome – La Vie Est Belle ve hatta Givenchy – Ange ou Demon. Tabii yanlış hatırlamıyorsam büyük benzerlikten ziyade “andırma” tabiri daha doğru olacaktır.

resmi 212 yen

Rahatsız edecek kadar yapaylık ve tatlılık barındırmayan 212 VIP, otuz yaş altı hanımefendilerin, günlük olarak tüketebilecekleri kolay, canlı, pozitif ve konforlu bir parfüm izlenimi veriyor. Çok derinliği olmasa da amacı belli. Zaten öyle sanatsal çalışma beklemiyoruz Carolina Herrera parfümünden. Hele ki 2010’lu yıllarda. Bu haliyle yukarıda yazdığım popüler rakipleriyle baş edebilir gibi görünüyor. Meyveli-içkili-karamelli bir parti parfümü 212 VIP. Tam da parti kızlarına göre.

Kokusunu Alberto Morillas gibi bir usta tasarlamış. EDP formunda. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği yüksek değil. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Genç arkadaşların daha çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6