30 Kasım 2016 Çarşamba

Parfums MDCI – Chypre Palatin (2012)

Chypre Palatin’in hikayesi 2011 yılının sonbaharında usta parfümör Bertrand Duchaufour’un çalıştığı laboratuvarında tuttuğu küçük notlarla başlamış diyebiliriz. Tasarladığı parfümler çoğu koku sever tarafından takdir edilen Bertrand Duchaufour, bir kaç ay boyunca üzerinde çalıştığı formülde kullandığı her elementi, ideal dengeyi buluna kadar gözden geçirdi. Ve müthiş derecede kompleks, zengin, kadifemsi bir koku ortaya çıktı. Bu parfümün ismi Chypre Palatin olarak belirlendi.

MDCI’ın kendi sitesinde Chypre Palatin’in erkeksi tarafına vurgu yapıldığını görüyoruz. Markanın iddiasına göre Chypre Palatin aynı zamanda duygusal ve şehvetli bir kadın parfümü olarak da kullanılabilir! MDCI’a göre koleksiyonlarındaki her parfüm adeta bir şiir gibidir ve Chypre Palatin, yeşil, oryantal bir şiirdir.

MDCI’ın, parfüm severler arasında efsane dönüşen iki parfümünden birisi Invasion Barbare’yi geçtiğimiz aylarda kullanmıştım. Şimdi markanın diğer ilgi gören ve tartışılan eseri Chypre Palatin’e sıra gelmiş durumda. Uzun zamandır ismini farklı platformlarda gördüğüm ve merak ettiğim bir parfümdü. Nihayet bir başka kavuşma daha yaşıyoruz. Uzaklarda olan ve hiç karşılaşma olasılığı bulunmayan iki kişinin bir şekilde rastlaşması gibi bir duygu Chypre Palatin’i kullanmak.

Parfümün başlangıcı iki ayrı şekilde gerçekleşiyor. Ten üzerinde, üst notalarında ortaya çıkan sabunsu aldehitlerle şaşkına dönüyorum. Tendeki bariz ve temiz sabunsu çiçeksilik, kumaş üzerinde neredeyse yok. Kıyafetlerime uyguladığımda ilk saniyelerde fazlaca tatlı kırmızı meyveler ve pudralı çiçeklerle karşılaşıyorum. Buruk bir böğürtlen ya da pudralı, şekerli kiraz var diyeceğim neredeyse. Dolgun ve fazlaca tatlılık barındıran çiçekler, kadın parfümü sınırlarında dolaştırıyor Chypre Palatin’i. Başlangıcı yüksek kaliteli ve zengin. Orta kısım, hem tende hem de kumaşta benzer sonuçları veriyor. Parfüm ilginç şekilde sıcacık hale geliyor. Hayvansallık geri planda saklanıyor. Erkeksi sayılamayacak çiçeklere, sıcak baharatlar da ekleniyor. Evet, bana göre orta notalarda baharatların rolü önemli. Ayrıca gül de var orta bölümde. Başlangıcı gibi zengin orta notalar. Kapanışta pudralı ve hatta mumsu vanilya mevcut. Alt notalar pek zengin sayılmaz. Hatta parfümün en ortalama yeri denebilir.

flu palatin yen

Chypre Palatin ismini gördüğünde eminim ki ben gibi bir çok parfüm sever benzer şeyleri düşünmüştür. Bir niş markanın, yeni nesil şipre kokusuna imza atarak geçmişe saygı duruşunda bulunacağı hayalleri, parfümü kullanma aşamasında çabucak bitiveriyor. 1970 veya 1980’li yılların nostaljik şiprelerine yakın koku formu beklerken, karşıma fazlaca tatlılığa bulanmış, hatırı sayılır derece hayvansal, benim için fazlaca çiçeksi ve pudralı yapıyla göz göze geliyorum. Eski tarz turunçgilli şipreleri unutun çünkü Chypre Palatin kendisine farklı yol çizmiş. Orta kısımdan itibaren harareti artan ve karakterini gösteren Chypre Palatin, sonlarda çarpıcı olmayı beceremiyor.

Evet, oldukça zengin yapıyla karşı karşıyayız. Ten ve kumaş üzerinde farklı davranabilen bir parfüm. Kumaş üzerinde ortalama bolca tatlı, yarı karanlık, meyveli-çiçeksi-pudralı gibiyken, tende daha hayvansal, sabunsu, ve pudralı-vanilyamsı kokuyor. Meyveler (bence erik ön planda, turunçgiller), çiçekler (gül epey baskın, iris, yasemin), sıcak baharatlar (tarçından şüpheleniyorum) ve bolca tatlılık (hey vanilya çık ortaya) parfümün zenginliğini kanıtlıyor ama acaba biraz fazla zengin ve detaylı mı? Bu kadar karmaşık notaların bulunduğu parfümlerde kakafoni oluşma ihtimali ne yazık ki fazla. Gerçi Bertrand Duchaufour gibi ustanın bu tuzağa düşmeyecek kadar deneyimli olduğunu biliyoruz.

Sonuç olarak Chypre Palatin, yüksek kaliteli, herkesin sevemeyeceği, kompleks, gösterişli ve lüks. Kesinlikle kötü değil ama sanki benlik de değil. Biraz kafa karıştırıcı, zorlayıcı ve hırslı. Erkek parfümü bölümünde bulunan Chypre Palatin’i bir kadın rahatlıkla kullanır. İçeriğindeki çiçeksilik buna seve seve izin verir. Çok erkeksi ve şipre taraf yok Chypre Palatin’de. Bu anlamda uniseks kullanıma yakın duruyor.

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi ama fark edilirliği ilk patlamadan sonra çabucak düşüyor. Saldırgan olmayan, yumuşak fark edilirliğe sahip. Sonbahar-kış kullanıma uyacaktır. Biraz yaş ve parfüm deneyimi istiyor Chypre Palatin.

Koku Güzelliği:10/7

27 Kasım 2016 Pazar

Çekiliş Zamanı (Çekiliş bitti - Kazanan belli oldu)

Çekilişi kazanan şanslı arkadaşımız:

Asil: Emre Göktepe: Emre_goktepe@icloud.com

Yedek: Hatice Çayır Çelebi: haticecayircelebi@gmail.com

Bir süredir ara verdiğim hediye çekilişlerine tekrar başlıyorum değerli koku severler. Her zaman daha iyisini yapmayı hedeflediğim için, hediye edeceğim parfümlerin de kalitesinin giderek artması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için ilk defa 30 ml. bir niş parfüm hediyesi belirlemiş durumdayım.

Vertus’un Bois et Cuir isimli parfümünü, çekilişle bir kişiye hediye edeceğim. Çekiliş için tek şartım “parfummerakiofficial” Instagram adresinin takip edilmesi. Instagram adresini takip ettikten sonra bu başlığın altına çekilişe katılma isteğinizi bildirip, e-posta adresinizi de yazmanız önemli çünkü eğer kazanırsanız, size e-posta
üzerinden ulaşacağım.

Çekiliş 27 Kasım Pazar günü saat 13.00’te başlayacak ve 28 Kasım Pazartesi günü saat 13.00’te katılım sona erecek. Çekiliş sonucunu, pazartesi günü yine bu başlıktan açıklayacağım. Lütfen herkes tek sefer katılsın, aynı kişiden gelen birden fazla mesajı ciddiye almayacağım.

Herkese bol şanslar 🙂

Parfüm Merakı’nın resmi Instagram hesabı: https://www.instagram.com/parfummerakiofficial

25 Kasım 2016 Cuma

Christian Dior – Dior Homme Eau For Men (2014)

Dior Homme Eau For Men. Baştaki iki kelimeyi görünce ya da duyunca birden bire ilgimi çekiyor: Dior Homme. Benim için her kapıyı açabilen sihirli şifrelerden birisi Dior Homme. Ona olan garip takıntımı zaman bir türlü tedavi edemiyor. Bir sürü niş parfüm kullanıyorum, dünyanın en pahalı kokularını sürünüyorum, gezegenin en az ulaşılabilen hazinelerini kokluyorum ama ara ara gidip, Dior Homme’u içime çekmeden duramıyorum. Sanırım aramızda platonik aşk var.

Parfümler evreninin en sıradışı çalışmalarından birisi Dior Homme, yerkürede milyonlarca erkeği benim gibi peşinden sürüklüyor uzun zamandır. Christian Dior’un modern klasiği Dior Homme’un büyük başarısı, tabii ki ticari anlamda iştahını kabartacak Dior’un. 2005 yılında çıkan ilk Dior Homme’dan sonra, yedi devam parfümü piyasaya sürdü Dior. Tabii ki bu devam parfümlerinin en popüleri Dior Homme Intense oldu. 2014 yılında ise sessiz sedasız Dior Homme ailesine yeni üye katıldı. Bu delikanlının ismi Dior Homme Eau For Men olarak belirlenmişti.

Kendi sitelerinde ferah odunsu karakterinden dem vurulmuş. Parfümün açılışı beklemediğim kadar ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Kremsi ve buruk turunçgiller bergamot ve greyfurttan oluşuyor muhtemelen. Orta kısma doğru, ferah baharatlar devreye giriyor. Açıklanan notalarındaki kişniş, orta bölümde karşımıza çıkıyor. İris çiçeği de orta notalarda etkili fakat hem kişniş hem de iris, gayet buruk, tatlı ve aromatik. Son kısımda kremsi sedir ağacı kendisini gösteriyor. Buruk ve tatlı sedir ağacına vanilya ve tonka fasulyesinin eşlik ettiği söylenebilir.

Dior Homme Eau için, Christian Dior’un kendi sitesinde üç nota özellikle vurgulanmış. Kişniş, iris ve sedir ağacı. Parfümün genelinde sedir ağacının ve kişnişin etkili olduğunu düşünüyorum. İris sanki bir parça geride duruyor. Başlangıçtaki turunçgillerin kremsiliği bir diğer Dior Homme olan Sport’u andırıyor. Tabii açılışı için ferah dediğime bakmayın, tatlılık ve burukluk serin ilkbahar kokusuna yakınlaştırıyor onu. Orta bölümdeki tatlılığın ve irisin devreye girmesi bile onu kendime yakın bulmamı sağlayamıyor. Sedir ağacının büyük etkisi de durumu kurtaramıyor. Pudralı sayılabilecek vanilyamsı tatlılık hatta tonka fasulyesinin fazlaca kremsi verilmesi parfümden yine soğumama neden oluyor.

asil afis eau yen

Çoğu kişinin onu Dior Homme’a benzetmesini abartılı buluyorum çünkü andırsa da farklı karakterdeler. Bir kere Dior Homme Eau, hissedilir oranda erkeksi, klasik Dior Homme’a göre. Dior Homme Eau, daha ferah ve daha kremsi-baharatlı. Dior Homme ise daha karanlık iris ve deriyi merkeze alıyor. Dior Homme Eau, abisi Dior Homme’a göre daha turunçgilli, daha ferah ve daha piyasa işi. Dior Homme’daki müthiş karakter, Dior Homme Eau’da yok. E zaten bir flankerdan mucizeler beklemeyecek kadar deneyimli sayılırız. Ha bir de kimilerinin Dior Homme Eau’yu Abercrombie & Fitch – Fierce’e benzetmesini ise gayet yerinde buldum. Tabii Fierce’te baskın iris yok ama iki parfüm arasında kokusal yakınlık var. Hatta Versace – Eros benzetmesi bile düşünülebilir.

Bana göre Dior Homme Eau, Dior Homme ismini kullanan ticari bir devam parfümü dışında başka şey değil. Kalite anlamında ortalama seviyelerde dolaşıyor ama koku güzelliği anlamında Dior Homme’un yanına yaklaşamaz. Belki parfüm kullanmaya yeni başlayan genç arkadaşları tavlayabilir.

afis dior homme yen1

Kokusunun tasarımını Francois Demachy yapmış. EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar ve sonbaharda, günlük kullanıma uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

21 Kasım 2016 Pazartesi

Vertus – Bois et Cuir (2015)

“Yoğun erkeksi amber, deri ve ud’un mükemmel harmonisi. Akılları baştan alacak.”

Vertus’un 2015 çıkışlı parfümü Bois et Cuir’in tanıtım cümlesi yukarıdaki gibi. İsmindeki Cuir kısmı özellikle dikkatimi çekiyor deri kokusu sever olarak. Bois et Cuir’in tanıtımında bahsettikleri amber, deri ve öd (ud) üçlüsünün birleşimi muhakkak ilginç olacaktır diye düşünerek parfümü kullanmaya başlıyorum.

Açılışı gayet ferah, canlı ve dinamik turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki greyfurtu ve elmayı algılayabiliyorsunuz. Başlangıcını sevdim Bois et Cuir’in. Orta bölümde parlak turunçgiller geri plana geçiyor. Orta kısımda aromatik otlara benzettiğim kısım başlıyor. Burada kremsi verilmiş ada çayı-fesleğen var gibi. Bu otlara bir parça tatlı lavanta, nane ve amber eşlik ediyor. Orta kısımda başlangıca göre tatlılık artıyor, ferah yapı geride kalıyor. Orta notalarda elmayı hala algılıyorum. Son bölümde yeşil aromatik fujer karaktere vanilya ve tonka fasulyesi ekleniyor. Kapanışta dümdüz bir vanilyadan ziyade, orta kısmın devamı olan yeşil balsamsı aromatik yapı mevcut.

Bois et Cuir’in müthiş açılışı şaşırtıcı derecede kaliteli ve ferah. Tabii ilerleyen dakikalarda ferahlık epey törpüleniyor ve daha ilkbahar-sonbahar kokusuna dönüşüyor. Buradaki önemli öğe parfüme de tatlılığı veren ve orta kısımdan itibaren konuya dahil olan tonka fasulyesi. Parfüme balsamsı ve ferah baharatlı havayı veren orta kısım, bir yerlerden oldukça tanıdık. Son bölümle, orta kısım arasında büyük fark yok. Alt notalar, orta kısmın tekrarı ve devamı gibi. Bu anlamda parfümdeki en büyük değişim, başlangıcıyla orta kısmı arasında gerçekleşiyor.

İlk kullanmaya başladığım andan itibaren bu yapıyı bir yerlerden hatırlıyorum derken sanırım buldum. Az da olsa Hugo Boss – Bottled veya Montale Wood&Spice’a benzetiyorum Bois et Cuir’i. Onlar kadar tatlı değil gerçi ama genel karakterleri andırıyor. Bois et Cuir bu iki parfümden çok daha kaliteliyken, aklıma bir isim daha geliyor. Scentstory’nin 24 isimli parfümünü de çağrıştırıyor Bois et Cuir.

Sonuç olarak bu tarz parfümleri kendime yakın bulamadığım sır değil. Niş de olsa ana akım da olsa bir türlü severek kullanamıyorum. Onun içindir ki Bois et Cuir benim tarzımı yansıtmıyor fakat bu tür yeşil balsamsı aromatik fujerleri seviyorsanız, denemenizde fayda var. Kendi türünün kaliteli eserlerinden birisi Bois et Cuir.

EDP formunda. Kalıcılığı kıyafet üzerinde çok iyi. Fark edilirliği makul seviyede. 30’lu yaşların üzerindeki, takım elbise giyen bir işadamı profiline uyacaktır Bois et Cuir. Erkek kullanımına uygun olduğunu söyleyebilirim.

Koku Güzelliği:10/6

17 Kasım 2016 Perşembe

Guerlain – Ambre Eternel (2016)

İster kabul edelim, ister etmeyelim, son yıllarda Ortadoğu pazarını hedefleyen parfümler, altın çağını yaşıyor. Ortadoğu ülkelerindeki zenginlik ve oradaki görece hayat standartlarının yükselmesi, Dubai gibi bir yıldız şehrin dünya sahnesine çıkması ve petrolden kazanılan büyük paralar, her sektörün olduğu gibi parfümericiliğinde iştahını kabartıyor. Bunun sonunda Arabistan-Ortadoğu’yu hedefleyen parfümler piyasadaki yerlerini alıyor. Tabii bu durumun geçici eğilim olup olmadığını ilerleyen yıllarda daha net göreceğiz ama şimdilik bu alanda işler iyi gidiyor.

Birçok marka hatta niş parfümcüler bile doğudan ilham aldıklarını söyledikleri parfümlerle rekabet etmeye başladılar bile. Dünya parfümcülüğünün en köklü markalarından Guerlain’ın bu alanda eser vermemesi düşünülemezdi. Bunun sonucunda “Les Absolus d’Orient” serisi dünyaya geldi. Bu seride henüz iki parfüm var fakat ilerleyen yıllarda yeni üyeler eklenebilir. İlk Les Absolus d’Orient parfümü 2014 çıkışlı Santal Royal’dı. 2016 yılında serinin yeni üyesi Ambre Eternel karşımıza dikiliverdi.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılan Ambre Eternel’da ambergris’in büyük rol oynadığı vurgulanmış. Parfümün başlangıcı tatlı ambergrisle gerçekleşiyor. Hafiften tuzluluk ve hayvansallık, kısa sürede yerini kremsi, yumuşacık çiçeklere bırakıyor. İristen geldiğini düşündüğüm bu yumuşaklık, harika bir deriyle birleşiyor. Bu andan itibaren hafiften kadınsı tarafa yaklaşıyor ama neyse ki çok değil. İlerleyen saatlerde sıcak baharatlar kompozisyona ekleniyor. Ayrıca meyvemsi bir tatlılık da mevcut parfümde. Son bölümde ten üzerinde nefis bir paçuli algılıyorum ki koklamaya doyamıyorum. Tabii kapanış bölümünde epey zayıflıyor kokusu.

Ambre Eternel’in ismini ve koyu renkli şişesini ilk gördüğümde karanlık-depresif egzotik amberle karşılaşacağımı düşündüm fakat ön yargılarımın yersiz olduğunu anladım. Ambre Eternel, bence ne Guerlain’in iddia ettiği gibi ambergrisi merkeze almış ne de ismindeki amberi yoğun olarak kullanmış. Deri sanki bu parfümün kilit rolünde. Başlangıçtaki karmaşık-gizemli-zengin yapı, parfümün yüksek kalitesini daha ilk saniyelerde size kabul ettiriyor. Ambergrisin hafiften karanlık verildiği açılışı, orta kısımda yerini kremsi çiçeksi-meyveli deriye bırakıyor. Alt notalarda tek düze hale gelen paçulinin görevini yaptığını düşünüyorum.

isleme eternel yen

Guerlain, özellikle LVMH grubuna geçtikten sonra oldukça fazla eleştiriler alıyor. Parfümlerindeki eski kalitenin kalmadığını ve yeni kokuların piyasaya işine dönüştüğü en çok karşılaştığımız eleştiri. Tabii bunda haklılık payı da var fakat Ambre Eternel, son zamanlarda denediğim en iyi Guerlain parfümü diyebilirim. Başlangıcı çok zengin ve keşfetmesi heyecan verici. Orta bölüm gayet karakterli ve çoğu parfüm severin ilgisini çekecek gibi. Kapanışı gayet güzel. Tabii bu arada parfümün en ufak yapaylık belirtisi göstermediğini ve kalitesini her zaman üst seviyede tutmaya çalıştığını görüyorum. Bu anlamda Thierry Wasser’in iyi iş çıkardığını belirtmeliyim. Belki de bay Wasser, Guerlain geleneğini artık iyice özümsedi.

Ambre Eternel’in özel seriye mensup olması ve diğer Guerlain’lerden bir parça daha yüksek fiyatlara satılması, onun kalitesini etkilemiş olabilir. Sonuçta bu tür özel serilerle, Guerlain, niş rakiplerine sesleniyor büyük ihtimalle. Demek ki istenince çok iyi parfümler üretebiliyormuş Guerlain. Parfümün tek zayıf karnı orta bölümün sonları. Burada meyvemsi-çiçeksi koku hafiften seyreltilmiş hissiyatı veriyor. Onun dışında başlangıcını ve son bölümünü sevdim.

Sonuç olarak başarılı bir deri parfümü Ambre Eternel. Kullanması ve sevmesi kolay. Modern ama piyasa işi değil. Gizemli ve yumuşak. Sıcak baharatların desteklediği, kremsi çiçeklerin eşlik ettiği (iris en büyük şüpheli), tatlılığın epey hissedildiği, kuru meyvelerin bile rol aldığı renkli, canlı, dinamik ve lezzetli bir parfüm. Gourmand olmasına ramak kalmış olsa da ve son zamanlarda fazlaca tatlı parfümlerden uzak dursam da Ambre Eternel’i sevdim.

ruj eternel

Kimi yorumcuların erkeksi bulduğu Ambre Eternel’i ilk kullandığımda maskülen tarafa yakın bulmuştum. Kullanım döneminde tatlılığın ve kremsiliğin fazla olduğunu fark ettim ve kadınların da seveceğini anladım. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor.

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama seviyede. Soğuk kış günlerinin kurtarıcısı olabilir Ambre Eternel.

Koku Güzelliği:10/8

13 Kasım 2016 Pazar

Serge Lutens – Fumerie Turque (2003)

“Sigara sizi öldürebilir”

Neredeyse bütün sigara paketlerinin üzerinde yazan bu klişe uyarıyı, bizzat bay Serge Lutens’in, kendi sitesinde yapması tabii ki ironik. Oysa biliriz ki sigara içmek Türklere hiç zarar vermez. Sigara içenlerin en sevdiği hikayedir: “Benim bir akrabam var, elli yıldır sigara içer. Geçenlerde doktora kontrole gitmiş, doktor tertemiz ciğerlerin var demiş.” İçinde onlarca çeşit zehirin olduğu sigaranın, elli yıl boyunca bizim sihirli akrabalarımıza hiç olumsuz etki etmemesi, sadece bu ülkenin şanslı insanlarına münhasır bir ayrıcalık sanırım.

Tarihteki önemli sigara, daha doğrusu tütün düşmanlarından birisi Osmanlı padişahı 4. Murat idi. Koca imparatorlukta sigarayı ve tütün içilmesini yasaklatmıştı. Hatta bu yasağın Avrupa ülkelerine şöyle yansıması olmuştu: “Türk gibi sigara içmek” deyimi. Sanki çok övünülecek bir şeymiş gibi Türk gibi sigara içmek sözü, Avrupa kültürüne daha doğrusu batılı zihinlerin gerisine yerleşmişti. Türk dediğin sigara içer!

Bu kültürel geri planı ne ölçüde kendisine referans aldı Serge Lutens bilemiyorum ama 2003 yılında piyasaya sürdüğü Fumerie Turque parfümünde hem Türklere hem de sigaraya gönderme vardı. Serge Lutens’in şimdiden klasikler mertebesine yükseleceğe benzeyen ünlü parfümü Fumerie Turque, ilhamını tütünden alıyor. Çok uzun zamandır merak ettiğim ve peşinde olduğum Fumerie Turque’e nihayet kavuştum ve dolabımda daha fazla durmasına gönlüm razı olmadı. Sabırsızlıkla kullanmaya başladığım Fumerie Turque, bana şöyle seslendi.

Açılışında yoğun ve güçlü paçuli, bal, bolca tatlılık ve bir parça dumansılık. Gayet erkeksi ve güçlü başlangıcını sevdim. Orta bölüme geçildiğinde parfüme ilhamını veren tütün kendisini gösteriyor. Dumansılık orta notalarda daha da artıyor ve mutluluktan neredeyse uçacağım. Harika orta notalarda tatlı hatta şekerli tütüne, kuru baharatlar (muhtemelen karanfil ve tarçın) eşlik ediyor. Biraz da tatlı amber var. İnsanı serseme çeviren o dumansılık orta bölümün yıldızı oluyor. Müthiş. Son kısımda dumansı yapı hala etkili olmaya çalışıyor. Baharatlar geride duruyor kapanışta. Alt notalarda düz bir vanilya ve azıcık tonka fasulyesi var. Kapanışı üst ve orta kısım kadar sarhoş edici olmasa da güzel.

parfumo.net sitesinden alınmıştır.
parfumo.net sitesinden alınmıştır.

Dumansı pipo tütününü andıran parfümün ana eksenine, paçuli, baharatlar, tonka, vanilya ve bal öyle güzel eklenmiş ki söyleyecek söz bulamıyorum. Tam beklediğim gibi ve tam okuduklarımdan sonra hayal ettiğim gibi çıkıyor Fumerie Turque.

Sigarayı sevmem, içilen yerler rahatsız eder ve o duman bulutundan hemen kaçasım gelir ama nedense tütün merkezli parfümleri seviyorum. Fumerie Turque, tütün merkezli parfümlerin en şahane örneklerinden birisi gibi duruyor. Başlangıcında bir parça tozlu-kirli-eski hissiyatı veriyor. Açıkçası biraz serseri havasına bürünüyor. Orta kısımdaysa, dumansılığın ve gizemin artmasıyla müthiş aristokratik şahesere dönüşüyor. Bu ne keskin değişim!

Başlangıcındaki ve orta kısmındaki müthiş zenginlik, son kısımda azalıyor ki bırakın o kadar oluversin. Baharatlar, aromatik otlar, pipo tütünü, vanilya, bal, tonka, amber ve hatta bir parça erkeksi gül. Bu kadar karmaşık notayı bir araya getirip, onu Fumerie Turque haline getirmek de zaten Christopher Sheldrake-Serge Lutens ikilisinin yapabileceği bir iş olabilirdi. Onu da gerçekleştirmişler.

Aslında şöyle özetlenebilir Fumerie Turque: Ülkemizde son yıllarda sayıları artan nargile kafelere, ilk girdiğiniz zaman etraftaki o ilginç ve birbirine karışmış nargile dumanı üzerinize hücum eder. Başta rahatsız etse de, farklı aromalara sahip nargilelerden çıkan dumanların karışmasıyla ortaya baş döndürücü bir koku çıkar. O nargile dumanına, sanki içkiye yatırılmış ıslak tütün ve kuru-kirli paçuli ekleyin. İşte size Fumerie Turque.

Fumerie, genel olarak Pure Havane’a benzetiliyor ama bence pek doğru değil. Bir yazarın Shalimar’a benzetmesi ise gayet ilginç. Aslında Fumerie’deki tatlı amber bir parça andırıyor Shalimar’daki kullanımı ama sonuçta ikisi çok farklı kokulara sahip. Bogart Pour Homme’un o kaba dumansı tütünlü ve tonka fasulyeli tarzının çok daha kaliteli ve rafine hali gibi Fumerie Turque.

yatik fumerie yen

Hatırı sayılır şekilde erkeksi, fazlasıyla olgun ve üst yaş gruplarına yakışacak, kesinlikle herkesin sevemeyeceği ve taşıyamayacağı, günlük kullanımda fena sırıtacak özel bir tasarım Fumerie Turque. Onu çok sevdim ve umarım sevmeye devam edeceğim. Yine harika bir iş bay Lutens.

EDP formunda. Başlangıcı biraz keskin olduğu için az kullanmak gerekebilir. Fark edilirliği ilk bir saatten sonra belirgin şekilde düşüyor. Tam bir soğuk kış mevsimi parfümü. Denemeden almanızı önermem, çünkü herkese hitap etmeyebilir.

Koku Güzelliği:10/8.5

9 Kasım 2016 Çarşamba

Maitre Parfumeur et Gantier – Route du Vetiver (1988)

Schubert’in Ave Maria’sının insanın içine işleyen ezgilerini dinlerken buluyorum kendimi. Katolik kilisesinin önemli dualarından olan Ave Maria, her ne kadar İsa peygamberin annesi Meryem’e selam niteliği taşısa da, içimde bir yerlere dokunuyor. Müziğin evrenselliği böyle bir şey olsa gerek. Her şeyin üzerine çıkıp, dünyanın berbat halini geride bırakıp, göğün üstünden aşağıya bakıp, kendinizi büyülü bir sopranonun çıkardığı ses titreşimlerime teslim etmek.

Ilık sayılabilecek kasım ayının ilk haftasında, odayı dolduran Ave Maria’nın eşliğinde pencereden dışarı baktığımda gördüğüm masmavi harika bir gökyüzü ve etrafa özensizce dağılmış hissi veren pamuk gibi bulutlar. Sonbaharın hüznünü hatırlatan sararmış yapraklar, ısıtmayan güneş… Serin esen rüzgara ve göç eden kuşlara bakıp, doğanın ne kadar muhteşem olduğunu bir kez daha anlıyorum. İnsan gibi vahşi, bencil, zalim bir yaratık, bu tertemiz, masum, el değmemiş doğaya yakışıyor mu emin değilim.

Pencerenin kenarında durup sonbaharın gelişini ve gökyüzünü seyrederken, üzerimden yayılan kokuya ilgisiz kalamıyorum. Parfümlerin güzel kokulu dünyasının en sevilen niş markalarından birisi olan Maitre Parfumeur et Gantier’in Route du Vetiver’ine ilgimi kaydırıyorum. Jean Laporte’un bu sihirli markası, 1980’li yılların sonlarından itibaren o egzotik kırmızı şişeleriyle birçok parfüm severin hayallerini süslemişti büyük ihtimalle. Benim de ara ara yer verdiğim Maitre Parfumeur et Gantier’nin, sevilen parfümlerinden Route du Vetiver, isminden anlaşılacağı üzere vetiveri merkeze almış.

Parfümün açılışı kirli ve karanlık sayılabilecek yapıyla gerçekleşiyor. İlk dakikalardan itibaren vetiver ve kuru deri kendisini gösteriyor. Açılışta ve orta kısmın bir bölümünde devam eden bu birliktelik orta kısımda kademeli olarak azalıyor. Orta notalarda deri epey geri çekiliyor ve karşımıza köksü, yeşil ve duru vetiver çıkıyor. Oldukça kaliteli bu kısım, vetiver severleri kalbinden vuracağa benziyor. Azıcık tütsü de mi var acaba? Neden olmasın. Son bölümde köksü yeşil vetiver devam ediyor. Büyük değişim yok kapanışta.

golge route yen

Değişim demişken, asıl değişim, üst notalarla orta kısım arasında gerçekleşiyor. Başlangıçtaki kirli, azıcık hayvansal plastiğimsi deriyi kimi kullanıcılar gübreye benzetmişler ki olabilir. Açılışı benim için fazla kirli ve zor. Karanlık ve sert açılıştan sonra orta bölümde tek düze yüksek kaliteli yeşil, ıslak köksü vetiver üzerinden devam ediyor Route du Vetiver. Orta ve alt notalar hemen hemen aynı. Parfümün en dikkat çeken kısmı başlangıcı. Ayrıca çoğu kişinin bahsettiği siyah frenk üzümü bence baskın değil. Zaten parfümün reformülasyon geçirdiğinden bahsediliyor. Belki de bu kısım biraz törpülenmiştir reformülasyonda.

1988 çıkışlı bir parfüm kullandığımın farkındayım ama hiç de nostaljik değil kokusu. Tatlılığın az olduğu, erkeksiliğin fazlaca hissedildiği Route du Vetiver’in açılışı dışında zor ve itici tarafı yok. Orta ve alt kısım, vetiver severler için adeta biçilmiş kaftan. Tabii başlangıcına tahammül edebilirseniz.

Açılışını hafiften Encre Noire’e benzettiğim Route du Vetiver, Encre Noire kadar karanlık ve mürekkebimsi değil. Orta bölümden itibaren köksü ve rutubetli vetiver, tam olması gerektiği gibi. Parfümde kullanılan yüksek kaliteli vetiver, Maitre Parfumeur et Gantier’nin ismine yakışacak nitelikte. Vetiver parfümleriyle aram çok iyi olmadığı için sadece beğendim Route du Vetiver’i. Bir türlü aşık olamadım.

aslan route yen

Eğer sıkı bir vetiver koleksiyoncusu iseniz, Route du Vetiver dolabınızda bulunsa fena olmaz. Gerçi performans anlamında harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı bir EDT için iyi ama etrafa yayılımı yüksek değil. Kokusunun tasarımını Jean-Paul Millet Lage yapmış. İlkbahar-sonbahar kullanımına uyacak gibi.

Koku Güzelliği:10/6

6 Kasım 2016 Pazar

Givenchy – Gentlemen Only Absolute (2016)

“Eksiksiz Centilmen Absolute şimdi bir idealle bütünleşiyor: radikal anlamda modern bir ince zevke sahip centilmen. Yeni bölümü ve yeni tarzıyla Givenchy centilmeni. Bu centilmenin eksiksiz özü büyüleyici kokulu yeni bir esansta.

Markanın Couture ruhundan esinlenilmiş Eau de Parfum Gentlemen Only Absolute göz kamaştırıcı ve oldukça sofistike bir kokunun simgesidir. Bergamot ve metalik vurgularının üç sıcak baharatla (safran, muskat ve tarçın) bir araya gelişi, bu yeni koku tasarımına zarafet ve karakter katar. Son olarak, sandal ağacı ve vanilya derin bir duyguyu ifade eder. Kendinden emin modern bir erkeğin parfümünün duyumsal ve alışkanlık yaratan yüzü.

Kendinden önce gelenlerde olduğu gibi Gentlemen Only Absolute, kokuya dair simgelerde yeni bir sayfa açar. Derin bir yoğunluğa sahip bu Eau de Parfum, en ekstrem ince zevkleri en duygusal izlerle bir araya getirir. Çarpıcı biçimde uzun süre dayanan ve büyüleyici kokusuyla, yerini alışkanlık yaratan sandal ağacı ve vanilya notalarına bırakan göz kamaştırıcı baharatların gücüyle kendisini gösterir. Ayrıcalıklı, rafine ve sürekli kendini aratan bu parfüm, düşlemlerin kokusudur.”

Givenchy’nin 2016 çıkışlı yepyeni erkek parfümü Gentlemen Only Absolute’nun resmi internet sitesinden alıntıladığım yukarıdaki tanıtım cümleleri hiç şaşırtıcı değil. Givenchy’nin çoktan klasikler mertebesine yükselmiş parfümü 1974 çıkışlı Gentleman’in devam parfümleri son yıllarda birbiri ardına gelmeye başladı. İlk flanker 2013 çıkışlı Gentlemen Only olmuştu. 2016 itibariyle Gentlemen serisi altı parfüme ulaştı. Ve serinin yeni üyesi Gentlemen Only Absolute olarak kayıtlara geçti.

only-absolute nota yen

Şişe tasarımı olarak klasik Gentleman geleneğinin devam ettirildiğini görüyoruz. Gerçi serinin yeni parfümlerinin kokularının genç nesile hitap edeceği anlaşılıyor. Bir süredir kullandığım Gentlemen Only Absolute, odunsu baharatlı oryantal olarak sınıflandırılmış Givenchy tarafından.

Parfümün başlangıcı tatlı turunçgillerle ve şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan metalik turunçgiller ve ekşi meyveler tanıdık. Yeni nesil baharatlı oryantallerin çok dışına çıkmıyor üst notalar. Orta kısımda turunçgillerin yerini sıcak baharatlar alıyor. Aynı metalik hissiyat baharatlarda da var. Tarçın ve küçük hindistan cevizi baskın orta bölümde. Bir de safran sürpriz olarak yerini alıyor. Safranı pek sevemiyorum parfümlerde. Burada da durum değişmiyor. Son bölümde bir parça pudralı vanilya göz kırpıyor. Yapay ağaçlar ve parlak amberle kapanış yapılıyor.

Gentlemen Only Absolute, tatlı-ekşi meyveler, sıcak baharatlar ve vanilya üzerine kurgulanmış. Parfümdeki tatlılığı, tonka fasulyesinin verdiğini düşünebiliriz. Yenilik getirmeyen ve gayet popüler olan tarzdaki bu çalışma benim için şaşırtıcı değil. Güvenli sularda yüzmüş, risk almamış ve başarısı kanıtlanmış bir yapının tekrarı olmuş. Meyveler ve baharatların karışımını hangi erkek sevmez ki?

Muhakkak sevmeyenler vardır fakat Gentlemen Only Absolute bu alandaki rakiplerine gönderme olarak düşünülebilir. Spicebomb, 1 Million, Dolce & Gabbana – The One For Men, Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme, CK One Shock, Allure Homme Sport onun doğal rakipleri olarak görülebilir. Son yıllarda ana akım markalar arasındaki modern meyveli, tatlı baharatlı oryantal rüzgarına Givenchy’de katılmış oldu böylece. Ne diyelim, umarız istediği yere gelir Gentlemen Only Absolute.

gentlemen-only-absolute yen

Benim açımdan değişen bir şey yok. Bu tür kokuları severim ama belli kalitenin üzerinde olması şartıyla. Gentlemen Only Absolute’nun yüksek kaliteli olduğunu söylemek doğru olmaz. Tabii ana akım rakiplerini düşünürsek, bu kalite onu idare eder ama benim için yetersiz. Parfümün üzerindeki o tuhaf metalik hissiyat ve notaların yeterince rafine verilmemiş olması, bir süre sonra can sıkıcı hale geliyor. Parfüm merakına yeni kapılmış genç arkadaşları tavlayacağını düşündüğüm Gentlemen Only Absolute, kötü değil ama benim için yeterli değil ne yazık ki.

EDP formundaki kokusunun kalıcılığı iyi ama etrafa yayılımı düşük. Tam bir kış parfümü izlenimi veriyor. Genç erkek arkadaşlara, başlangıç için önerilebilir.

Koku Güzelliği:10/6

2 Kasım 2016 Çarşamba

Vertus - Ombre (2016)

“Türkiye’de ve Fransa’da bulunan çağdaş üretim tesislerinde yapılan tüm VERTUS parfümleri Avrupa standartlarına uygun olarak en hijyenik çalışma koşullarından ve en sıkı kalite kontrol sürecinden geçmektedir.  Son derece bilgili ve deneyimli olan güçlü AR-GE kadrosuyla sürekli olarak geliştirilen VERTUS inovasyon çalışmaları ve yatırımları son hızla devam etmektedir.

Bugünün en zor ve en seçici parfüm sevdalılarının sevdasına bile aşk katan VERTUS, geleneksel görkemiyle ve etkileyici cazibesiyle rakiplerini de her daim özendirmektedir. Şu anda iç piyasada ve Ortadoğu pazarında yapılan VERTUS parfüm satışlarının her geçen gün artmasıyla birlikte Avrupa’nın da yakın ilgisini çekmektedir.

Özellikle parfüm olmak üzere kozmetik sektöründe 20 yıla aşkın işletme tecrübesi olan VERTUS KOZMETİK A.Ş. nin Kurucusu ve Yön. Kur. Başkanı Sn. Çetin AKAT’ın önderliğinde VERTUS markasının global platformdaki bilinirliği gitgide yaygınlaşmaktadır.”

Milliyet gazetesinin internet sitesinden alıntıladığım yukarıdaki metin, bize ilginç bir markayı haber veriyor adeta: Vertus. Dünyanın önemli markalarının ve büyük yatırımcılarının girdiği niş parfüm sektörüne nihayet Türkiye’den de güçlü şekilde giren vizyon sahibi markalarımız var artık. Gerek Nishane’nin gerekse Pekji’nin çalışmaları takdire şayan ama Vertus niş parfüm evi, sanki başka yerde konumlandırıyor kendisini.

cetin vertus yen

Kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum ve uzun uzun sohbet ettiğim Çetin Akad, Vertus’un sahibi. Parfüm işiyle uğraşan köklü bir aileden gelmenin de avantajlarını kullanıyor. Vizyonu geniş, hedefleri büyük ve bir o kadar da mütevazi Çetin bey. Vertus’u dünyanın sayılı markalarından yapmayı kafasına koymuş. Gördüğüm kadarıyla doğru yolda ilerliyor.

Harvey Nichols ve Tekin Acar mağazalarında da satılan Vertus’un, yeni ve en dikkat çekici parfümlerinden birisini kullanıyorum yaklaşık bir haftadır. Ombre, 2016 çıkışlı olarak kayda geçirilmiş. Şişesinin içindeki cezbedici rengiyle ilk Vertus deneyimimi yaşamaya başlıyorum.

Ombre’nin açılışı baharatlar ve bir parça ferah olamayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında bergamot ve oregano var. Oregano pek karşılaşılan bir içerik değil parfümlerde. Geniş yapraklı kekik olarak bilinen oregano’yu bilemiyorum ama hafiften yeşil, ferah olmayan başlangıca sahip. Orta bölümde amber, bütün heybeti, egzotikliği ve karanlık haliyle ortaya çıkıyor. Koyu ve dumansı amber müthiş. Orta notalarda sıcak reçineler baharatlara eşlik ediyor. Sürpriz olarak tende tütsü öne çıkıyor orta kısımda. Gayet güzel orta notalar. Sonlarda pudralı vanilyanın eşlik ettiği amber hala dayanıklı ve sağlam duruyor.

Karşımda zengin, derin, rafine ve neredeyse meditatif denebilecek derecede dumansı amber-baharat işbirliği var. Egzotik amber ve ten üzerinde burnu yakacak kadar sıcak ve etkili baharatlar bana göre parfümün ana aksını oluşturuyor. Kuru sayılabilecek paçuli geri planda kalıyor. Vanilya pek ortaya çıkmıyor. Sedir ağacı ise sadece görevini yapıyor.

amber ombre

Ombre kendi tanıtımlarında da bahsedildiği gibi benzersiz bir parfüm. Reçineli, sıcak baharatlı, tütsülü, dumansı, karanlık sayılabilecek gizemli bir koku. Zenginliği ve detaycılığı karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. Yapaylık hissedilmeyen kalitesiyle de epey iş yapacak gibi görünüyor. Vertus’un denediğim ilk parfümü benden geçer notu rahatlıkla alıyor.

Ombre anladığım kadarıyla uçlarda dolaşan, farklı ve baskın notaları bir araya getirme cesaretini gösteren, erkeksi ve güçlü etki yaratan ilginç bir deney. Onu kullanmak ve anlamak kolay değil. Özel anların, sarhoş edici mekanların, Binbir gece masallarının, Arap zenginliğinin, kraliyet gösterişinin, çölün kuru ayazının parfümü sanki Ombre.

Ombre, verdiği genel izlenimle Arap-Ortadoğu pazarına yönelikmiş gibi görünse de, Batılıların bu egzotik kokuya ilgi duyacağını düşünüyorum. Baskın şekilde gül ve öd olmadan, Ortadoğu havasının verilebilmesi hoşuma gidiyor. Ombre’nin verdiği eski ve olgun hissiyat, benim gibi otuzlu yaşlarını yarılamış kişiler için kurtarıcı olabilir. Sonuç olarak beğendim Ombre’yi. Bir süredir denediğim en zengin ve detaylı parfüm olarak zihnime yazıyorum.

ikili ombre

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek. Neyseki ilerleyen saatlerde sakinleşiyor. Tam bir kış parfümü. Yaş olarak otuzun üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Eğer fazla parfüm deneyiminiz yoksa ona burun kıvıracaksınız ama hiç sorun değil. Kendisini anlayabilecek burunlarla elbette karşılaşacaktır Ombre.

Koku Güzelliği:10/8