anason etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anason etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Eylül 2022 Cumartesi

Christian Dior – Sauvage Eau de Parfum (2018)

Christian Dior’un 2015 yılı çıkışlı erkek parfümü Sauvage’nin dünya çapında fenomene dönüşmesi üzerine bir çok ana akım marka Sauvage benzeri parfümleri piyasaya sürmeye başladı. Bu başarıyı gören Christian Dior boş durmuyor. Kısa süre içinde Sauvage’nin farklı versiyonları raflara çıktı.

2018 yılında Sauvage’nin Eau de Parfum versiyonu karşımızdaydı. Dior’un internet sitesinde Sauvage Eau de Parfum şu cümlelerle tanıtılmış: “Dior’un parfüm tasarımcısı François Demachy, ilhamını çöl alacakaranlığının büyülü saatinden alıyor. Gecenin soluğu çölün yakıcılığıyla bu eşsiz kokuda buluşuyor. Yoğun maviliğin çöktüğü ve en vahşi içgüdülerin ortaya çıktığı bu saatte kurtlar belirir ve yeni bir sihir tüm havayı kaplar.”

Sauvage’nin açılışı ferah turunçgiller ve anason benzeri yapıyla gerçekleşiyor. Yumuşak sayılabilecek ilk dakikalardan sonra orta bölümde aromatik baharatlar kendisini gösteriyor. Sonlarda amberi andıran miskli odunsulukla kapanış yapılıyor.

Karşımızda ilk Sauvage’nin benzeri yapı duruyor. Eau de Parfum versiyon, ilk çıkan Eau de Toilette kadar keskin, yoğun, saldırgan ve dinamik değil. Eau de Parfum daha sakin, seyreltilmiş, yumuşak ve performans anlamında zayıf diyebilirim. İlk Sauvage’de burnu yoran ve yapaylık hissettiren sinir bozucu ambroksan büyük yer kaplarken, Eau de Parfum de ambroksan yine var ama daha geri planda duruyor. EDP’de anason ve baharat benzeri yapı daha önde gibi.

İlk Sauvage’yi hiç sevememiştim ve Dior gibi markaya yakıştıramamıştım. Eau de Parfum versiyonu da pek benlik değil. Bu koku karakteri nedense sinirimi bozuyor ve burnum için konforlu değil. Yapaylık üst düzeyde, zorlama bir modernliğe sahip adeta. Kalite hissiyatı ise yeterli değil.

Tarihi müthiş parfümlerle dolu Christian Dior markasına yine yakışmayacak vasatlıktaki koku formu, genç erkeklerin ilgisini çekebilir. Eau de Parfum formunda ama performansı iyi sayılmaz. Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı zayıf. İlkbahar günlerinde kullanmak daha iyi sonuç verebilir. Kokusunu Francois Demachy tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

2 Mart 2022 Çarşamba

Yves Saint Laurent – Rive Gauche Pour Homme (2003)

Yves Saint Laurent parfüm biriminin 2003 yılında hepimize sürprizi vardı. 1971 yılında piyasaya sürdükleri kadın parfümü Rive Gauche’nin erkek versiyonu biraz gecikmeli de olsa 2000’li yılların başlarında raflara çıktı. Dünya parfüm sektörüne geçmişinde önemli klasikler kazandıran Yves Saint Laurent kimseyi şaşırtmamıştı ve Rive Gauche Pour Homme, sıra dışı şekilde 1970’lı yıllara götürdü herkesi.

1960’lı yıllar ünlü erkek parfüm klasiği Brut’un at koşturduğu zamanlardı ve tarih sayfasının o anları aromatik fujerlerin gösterişli ve erkeksi geçidine sahne oluyordu. Brut’ün ardından gelen Azzaro Pour Homme ve Aramis’in maskülen klasikleri muhtemelen erkek parfümleri tarihinin en maço dönemiydi. 2000’li yıllardan sonra koku trendleri değişti ve şekerli, vanilyalı parfümler etrafımızı sardı. Oysa 2003 yılında dünyaya gelen Rive Gauche Pour Homme modernizme doğru değil de retro evrene yolculuğu seçmişti.

Rive Gauche Pour Homme’nin açılışı anason ve lavantayla gerçekleşiyor. Aromatik ve havada uçuşan baharatları görmezden gelmemek mümkün değil. Karanfil orta kısımdaki dumansı baharatların abiliğine soyunuyor. Baharatlar ağır ve şekerli değil aksine nostaljik ve kaliteli. Sonlarda fujer etkisi devam ederken köksü ve hippi davranmayan paçuliyle kapanış yapılıyor.

Karşımızda eski ve hatta sabunlu sayılabilecek dinamik, canlı ve yüksek kaliteli erkeksi arkadaş duruyor. Tabii ki günümüzün parfüm trendlerinin yanından geçmiyor. Tatlılık oldukça az, lavanta baskın ve geçmişin anılarını çağrıştıran yapısıyla bizi 1970’li yıllara ışınlıyor.

Rive Gauche Pour Homme’yi ilk kullandığım andan itibaren aklıma tabii ki Brut geldi. Faberge’nin efsane erkek parfümü Brut kendisinden sonra gelen kimi eserlere yol gösterdi. Rive Gauche Pour Homme’yi ağırlıklı olarak Brut’un çok daha kaliteli haline benzetiyorum. Ayrıca Penhaligon’s – Sartorial ile de aynı aileden olduklarını düşünüyorum.

Modern zamanlarda piyasaya sürülen bu nostaljik eser, kimileri tarafından baba parfümüne (benim babamın da Brut kullandığını anımsıyorum), berber dükkanı kokusuna (gerçekten de berber dükkanlarının içi garip şekilde böyle kokuyor) ve yüksek kaliteli traş köpüğüne benzetiliyor ki hepsine katılıyorum. Erkekler traş köpüğünün nasıl koktuğunu iyi bilirler ve Rive Gauche Pour Homme’yi en iyi tanımlayacak metafor traş köpüğü kokusu, buna şüphe yok.

Benim açımdan sorun şu ki bu tür traş köpüğü kokan erkek parfümleri ilgimi çekemiyor ve Rive Gauche Pour Homme’ye aşık olamadım. Kullanım anlamında da çok zevk alamadım. Yine de bu tarz parfümlerin en iyi ve kaliteli örneklerinden olduğunu belirtmeliyim.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk dakikalarda iyi, kısa süre sonra normale dönüyor. Otuz yaş üzeri erkeklere daha çok yakışacağını sanıyorum. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemlerinde kullanmak iyi sonuç verebilir. Kokusunu sektörün en tanınmış isimlerinden Jacques Cavallier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Mart 2020 Salı

Thierry Mugler – Alien Man (2018)

Yaratıcı ve sıra dışı parfümleriyle, dünya koku sektörünün en popüler markalarından Thierry Mugler’in hayatımıza kattığı Angel serisinden sonra Alien isimli kadın parfümü, büyük başarı yakalamıştı. 2005 yılı çıkışlı Alien’in her ne kadar ucube/çocukça sayılabilecek şişesini sevemesemde, içerisindeki kokusu oldukça çarpıcı ve saldırgandı. Alien’ın yıllar içinde birçok devam parfümü raflardaki yerini aldı. Tabii ki hepsi kadınlar içindi çünkü klasik Alien, yasemin kokan feminen bombaydı.

2018 yılında Thierry Mugler’den, ben dahil, çoğu parfüm severi şaşırtan hamle geldi. Modern klasik olma yolundaki kadın parfümü Alien’a ilk defa erkek kardeş geliyordu. Tabii böylesine popüler kadın parfümünün ismini kullanan Alien Man’a gözler döndü. Alien Man’in üretilmesi çoğu erkek için iyi haberdi. Gerçi aradan geçen kısa süre içinde, Alien Man’in ablası kadar büyük başarı yakalayamayacağı ortaya çıkmaya başladı.

Alien Man, Mugler’in internet sitesinde derili, odunsu aromatik olarak sınıflandırılmış. Markanın resmi tanıtımında şu cümleler kullanılmış: “Alien Man ile erkekler iç güçlerini bulur ve hayallerini gerçekleştirir. Yarı tanrı, yarı insan, huzurun güçle buluştuğu olağanüstü bir macera yaşar. Alien Man’de kullanılan Osmanthus çiçeği Çin’de seçildi ve IFF koku evi tarafından özenle uygulandı.” Parfümün tasarımcısı Jean-Christophe Herault, yarattığı Alien Man için şöyle söylemiş: “Alien Man her şeyden önce patlayıcı ve aydınlık bir kontrasttır. Kokusunun şaşırtıcı, benzersiz olmasını istedim.”

Alien Man’in açılışı yeşil lavanta-menekşe benzeri neredeyse tozlu-kuru-buruk şekilde gerçekleşiyor. Parfümün açıklanan üst notaları şimdiye kadar görmediğim gariplikte diyebilirim. Dumansı kayın ağacı ve dereotundan bahsediliyor üst notalarda, muhtemelen daha önce böylesine tuhaf başlangıca rastlamadım. Pazarlama için verilen notaları bir kenara bırakacak olursam başlangıcının anasonlu, menekşeli lavantaya benzediğini düşünüyorum. İlk saniyeleri tabii ki sevemedim. İlerleyen dakikalarda yeşil tema geri plana geçiyor. Kuru olan koku yavaş yavaş tatlanıyor. Orta bölümde süet benzeri tatlı deri birden hoş sürpriz yapıyor. Hafiften dumansı verilmiş deriyi beğendim. Orta kısımda kaşmir ağacı da geri planda algılanıyor. Geçelim sonlara. Lezzetli deri yoluna devam ederken, kapanışta bir parça vanilya kendisini gösteriyor. Tonka fasulyesini andıran vanilya, alt notalarda oldukça silik kokuyor.

Gerek Mugler’in tasarladığı ilginç temalı parfümler gerekse açıklanan bazı absürt notaları (dereotu ve dumansı kayın ağacı) sebebiyle standartlara uymayan koku formu bekliyordum. Alien Man, ilk saniyelerde anlatması/açıklaması zor temasıyla çoğu Mugler parfümündeki çarpıcı etkiyi yaratıyor ama benim için olumsuz çarpıcılıktan bahsedebilirim. Tuhaf ve mayhoş yeşil aromaya sinir/gıcık olmamak elde değil. Mugler’in bir diğer abuk parfümü Aura’yı çağrıştıran ilk saniyeleri atlatınca kremsi plastiğimsi tatlı deri iyi geliyor. Emporio Armani’lerdeki (He, She, Si) plastiğimsi modern deriyi andıran orta kısımdaki tema hem genele hitap eden hoş sürpriz oluyor hem de üst notaların kötü imajını siliyor. Sonlarda, neyse ki orta bölümün benzer düzleminde ilerlemesi, benim gibi bu tür deri kullanımını seven kişileri mutlu edecektir. Her ne kadar kapanıştaki vanilya biraz basit, mumsu ve rafinelikten uzak verilse de kabul edilebilirlik sınırları içindeydi.

Alien Man, ablası kadar çarpıcı, ilginç, agresif, benzersiz ve şöhretli olamayacak gibi görünüyor. Ben dahil birçok parfümseverin merakla beklediği Alien Man, küçük çaplı hayal kırıklığı yaşatıyor. Belki de beklentiyi bu kadar yüksek tutmamak gerekiyor. Cazibeli orta kısmı dışında büyük başarı sağlayamıyor. Hayatınızın parfümü olmaktan uzak denebilir. Farklı imza parfümü olarak düşünülebilir onun dışında büyük boy şişesini almak iyi fikir gibi görünmüyor.

EDT formundaki Alien Man, performans anlamında yine ablasının çok gerisinde. Kalıcılığı yeterliyse de etrafa yayılımı düşük oldu tenimde. Sonbahar-kış dönemine yakışacağa benziyor.

Koku Güzelliği:10/6

4 Ocak 2020 Cumartesi

Faberge – Brut (1964)

1800’lü yıllarda mücevher işiyle ilgilenen Faberge ailesi, 1930’lı yıllara gelindiğinde ilginç durumla karşılaştı. 1937’de Rus kökenli Amerikalı tüccar Sam Rubin, parfüm işi yapmaya başladı. Sam Rubin’in arkadaşı Dr. Armand Hammer’in (kendisi Lenin’in özel izniyle Sovyetlerin ilk yabancı imtiyaz sahibiydi) önerisi üzerine ürettiği parfümleri markalaştırmaya karar verdi. Sam Rubin parfüm markasının ismini Faberge Inc olarak belirledi.

Tabii bu isme, ilerleyen zamanlarda mücevher işiyle uğraşan Faberge ailesinden itiraz geldi. Kendi mücevher markası isminin habersiz olarak parfümde kullanılmasını istemediler. Sam Rubin ve Faberge ailesi anlaşma yoluna gittiler. Sam Rubin yirmi beş bin dolar karşılığında Faberge ailesinden isimlerini sadece parfümlerde kullanmak için yasal izni aldı. Böylece Faberge parfüm markası doğdu.

Faberge’nin en önemli parfümü şüphesiz erkekler için üretilen Brut idi. 1964 yılında piyasaya sürülen Brut, kısa sürede memleketi Amerika’da büyük satış rakamlarına ulaştı. Sonrasında dünyaya pazarlanan Brut, küresel çapta adeta fenomene dönüştü. Amerikan parfümleri arasında Old Spice ve Brut’un ayrı yere sahip olduğunu çoğu kokusever bilir.

“Erkeğin esansı” sloganıyla maskülen tarafını açıkça ilan eden Brut’un açılışı eski bergamot, aromatik otlar (ağırlık fesleğende) ve anasonla gerçekleşiyor. Bu oldukça tanıdık aroma, daha sonra birçok parfümde tekrarlandı. Orta kısımda buruk otlar ve anasona lavanta ekleniyor. Başlangıcıyla paralel devam eden orta kısımdan sonra alt notalar geliyor. Kapanışta sandal ağacı ve miskin daha etkili olduğunu söyleyebilirim.

Brut, sahip olduğu slogana uyum sağlıyor ve erkeksi tarafını hissettiriyor. Tozlu, nostaljik anason ve lavanta kokunun ana hattını oluşturuyor. Bu iki öğeye ikincil derecede ekşi-buruk otlar ve baharatların eşlik ettiğini sanıyorum. Parfümün geneli aromatik organik kimyasal bileşiğe benziyor. Tanımlanması ve adlandırması zor koku formu diğer taraftan da o kadar bilindik ki…

Brut ve Old Spice için kimileri baba kolonyası bazıları da berber dükkanı kokusu diyor ki haklılar. Çoğu baba Old Spice ya da Brut’un traş sonrası kolonyalarını kullanmıştır. Diğer taraftan da bazı erkek berberlerine girildiğinde bizi pudramsı anlatması zor koku karşılar. Brut o kokuyu da andırıyor. Düz çizgide ilerliyor, pek değişmiyor. Kalite anlamında burun tırmalamasa da güncel versiyonun biraz içinin boşaltılmış olduğu anlaşılıyor.

Brut’un iki farklı şişesi var. Birisi benim kullandığım gri ve kare şeffaf şişe. Bu şişedeki kokunun eski egzotik ve çarpıcı Brut kolonyasıyla çok ilgisi kalmamış. Eski sert, erkeksi ve dolgun Brut’un sulandırılmış, seyreltilmiş, günümüz haline uyarlanmış hali diyebilirim kare şeffaf şişe. İlerleyen yıllar ve markanın birkaç defa el değiştirmesiyle eski kokusundan uzaklaşmış ne yazık ki Brut. Kokusu zaman zaman traş köpüklerini veya ucuz deodorantları andırıyor. Bir daha ki sefere uzun mavi dökme şişedeki versiyonu denemeliyim.

Brut kokusal olarak hem Rive Gauche Pour Homme’ye hem de Penhaligons – Sartorial’a benziyor. Eğer Brut’u seviyorsanız fakat çok daha kaliteli versiyonunu arıyorsanız o zaman Sartorial iyi seçenek diyebilirim. Brut 1970’li yıllardan kalma modası geçmiş ve eski kokarken, Sartorial onun daha güçlü ve 1990’larda güncellenmiş genç kardeşi gibi denebilir.

Brut’un hiçbir parfüme benzemeyen sıradışı çarpıcı kokusu tabii ki ünlülerin de ilgisini çekmiş. Elvis Presley, Arnold Schwarzenegger, Jon Bon Jovi, Sean Bean gibi ünlülerin Brut kullanıcısı oldukları belirtilmiş.

EDT formunda Brut. Kalıcılığı normal, etrafa yayılımı düşük denebilir. Yirmi beş yaş üzeri erkeklere önerebilirim. Her mevsim kullanılabilecek kokusu sadece yaz sıcaklarında ağır kaçabilir. 1964 yılında Karl Mann tasarlamış kokusunu.

Koku Güzelliği:10/5

17 Ocak 2017 Salı

Bois 1920 – Sushi Imperial (2005)

Japonların geleneksel yemeği sushi ismini bir parfüme vermek acaba iyi fikir mi? İşin ilginci, ismi sushi olan parfümü Japon markasının piyasaya sürmesini beklerdik fakat İtalya merkezli niş parfüm evi Bois 1920’den gelmiş bu hamle 2005 yılında. Muhtemelen Japonya denince akla ilk gelen marka olan sushi yemeği, Enzo Galardi isimli İtalyan parfümöre ilham vermiş. İşte size Sushi Imperial.

İlginç ismine binaen, epeydir merak etmekteydim Sushi Imperial’i. Bois 1920’nin sevilen parfümlerinden Sushi Imperial hakkında pek bilgi yok çünkü kendi siteleri bir süredir kapalıymış. Baharatlı oryantal tarzına yakın olduğu söylenen Sushi Imperial’in açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah sayılamayacak mandalina başlangıca damgasını vururken, ona yavaş yavaş anason eşlik etmeye başlıyor. Oldukça tatlı üst notaları anasonlu mandalina gibi kokuyor. Orta kısımda bu yapı kısmen devam ediyor. Partiye bu sefer kuru baharatlar katılıyor. Tarçın, orta kısımda kendisini gösteriyor. Bu andan itibaren turunçgilli anasonlu tarçın kokusuna dönüşüyor. Tatlılık hala mevcut. Alt notalarda tonka fasulyesi bulunuyor sanki. Biraz da kadifemsi paçuli var bence. Paçuli köksü ve tozlu değil. Son bölüm çok çarpıcı gelmedi bana.

Sushi Imperial, tavrını baharatlı turunçgillerden yana kullanmış. Buruk ve tatlı turunçgiller (mandalina ağırlıkta), kuru ve sıcak baharatlar (tarçın, zencefil olabilir) ve tabii ki anason, parfümün ana aksını oluşturuyor. En özele indiğimdeyse turunçgil-anason ikilisinin parfümü domine ettiğini ve başından sonuna kadar bir şekilde var olduklarını düşünüyorum.

Anason notasını sevmesi ve kullanması zor bulurum parfümlerde. Genellikle burnu zorlayan tırmalayıcı karakteri oluyor anasonun. Onun için anasonun içine girdiği parfümler bana pek konforlu gelemiyor. Sushi Imperial’de yeterince kaliteli verilmiş notalarda sorun olmasa da, turunçgilin, anasonun ve sıcak baharatların karışımı halindeki genel yapı, benim için biraz fazla geldi. İsmindeki sushi göndermesini düşünerek, parfümün daha az tatlı olmasını beklerdim. Tonka fasulyesi epey iş görüyor geri planda. Turunçgillerin, sushi yemeğiyle nasıl ilişkisi var anlayamadım. Parfümün ismiyle kokusu arasında konseptsel anlamda kopukluk var sanki.

set sushi yen

Sonuç olarak hassas sinüslerimi ve atak yapmaya müsait migrenimi tetiklemeye uygun bir parfüm izlenimi veriyor. Kimi kullanıcıların bahsettikleri yapaylığı anlayabiliyorum. Notalar tek tek kaliteli ama çok fazla burun tırmalayan ve zor notayı birleştirmeye çalışmış bay Enzo. Ve ortaya uyumsuz bir kompozisyon çıkmış gibi hissediyorum. Bazılarının elmalı keke benzettikleri Sushi Imperial, bana göre anasonlu tarçınlı çaya daha yakın duruyor. Sanırım Sushi Imperial pek bana hitap etmiyor.

Parfümün genel yapısı eski, tozlu ve köhne değil. Günümüze yakın ve modern. Çoğu yerde uniseks olarak sınıflandırılsa da erkek kullanımına yakın duruyor. Sıcak yapısı ve baharatların yoğunluğu sebebiyle sonbahar-kış mevsiminde kullanmak uygun olacaktır.

EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Kokusunun tasarımını markanın kurucusu Enzo Galardi yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

22 Ekim 2016 Cumartesi

Hugo Boss – Velvet & Amber (2011)

Diğer ana akım markalar, özel seri parfüm çıkarırlar da, Hugo Boss onlardan geri kalır mı? Genellikle uygun fiyatlı, popüler, temiz çocuklar piyasaya süren Hugo Boss, 2011 yılında rakiplerine cevap olarak “BOSS The Collection” isimli seriyi piyasaya sürdü. İlk aşamada beş parfümden oluşan seri, Oud temalı yeni sayılabilecek parfümle altıya ulaştı. Diğer Hugo Boss parfümlerinden yüksek fiyatlara satılan bu özel seri, niş parfümlere yaklaşamasa da, ana akım markaların özel serileriyle rekabet edecek gibi görünüyor.

Serideki parfümlerin isimleri iki bölümden oluşuyor. Birincisi Hugo Boss’un ana faaliyet alanına gönderme yapan kumaş çeşitleri ve ikincisi de parfümleri çağrıştıran tek notalar. BOSS The Collection serisinin muhtemelen en popüler üyesi Velvet & Amber. Parfümün ilhamını ismine binaen kadife kumaşından ve amber kokusundan aldığını sanırım söylememe gerek yok.

Velvet & Amber’in açılışı tatlı anasonla gerçekleşiyor. Üst notalarında tatlı anasonun yanında aniden beliren koyu amber, gözden kaçacak gibi değil. Hafiften Body Kouros hissi veren başlangıcı, yarı karanlık çikolatamsı vanilya ve amberle devam ediyor. Orta bölüm parfümün en lezzetli ve başarılı yeri muhtemelen. Son kısımda amber hala etkili. Kapanışta kuru hale gelen ambere vanilya hala destek veriyor. Hatta vanilya bir parça önde gibi alt notalarda.

Amberin egzotik verildiği Velvet & Amber, karanlık sayılabilecek derecede dolgun ama etrafa yayılımı az bir parfüm hissi uyandırıyor. Baharatlar yok, onun yerine balsamsı yapı var. Zaten açıklanan notalarında da balsam var. Genel olarak modern, kararında tatlı, kremsi ve lezzetli bir vanilya-amber parfümü gibi. Eğer kullandığım parfümde sorun yoksa Velvet & Amber bana Body Kouros-A Men-Ambre Precieux arasında bir yerde geldi. A Men’in o kimilerinin çikolatalı asfalta benzettiği karanlık yapısı, bir parça mevcut burada. Amberin ağır, ağdalı, soğuk ve egzotik yapısı da kendisini her daim hissettiriyor.

tekli velvet

Kullanması ve sevmesi kolay değil bana göre Velvet & Amber. Çarpıcı, erkeksi ve iddialı kokusunu anlamak için biraz kullanmak gerekiyor. Tabii siz yine de yüksek fiyatına istinaden denemeden almayın. Başlangıcını ve orta kısmı fena değil ama sonlarını kendime yakın bulamadım. Yapaylığın hissedilmediği, kalite anlamında başarılı sayılabilecek yapısı, bir Hugo Boss parfümü için umut verici.

Aslına bakılırsa beklentim fazlaydı Velvet & Amber’den. Gerçi Hugo Boss markası, benim gibi birçok koku severi “eyvah yine vasat bir modern aromatik odunsu yapı gelecek” endişelerine sevk etmiyor değildi. Yine de Velvet & Amber’in özel seri Boss The Collection üyesi olmasından dolayı daha çok özenileceğini tahmin ediyordum. Bu anlamda iyi bir iş çıkarılmaya çalışılmış ama sonuç yine de beklediğim gibi olmadı ne yazık ki.

EDP formundaki konsantrasyonu performans anlamında harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı yeterli ama fark edilirliği düşük. Günlük kullanımdan ziyade akşamlara daha çok yakışacaktır. Tam bir kış parfümü. Genç arkadaşlardan ziyade otuz yaşın üzerindeki erkeklere uyacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

12 Ocak 2016 Salı

Guerlain - L'Instant de Guerlain Pour Homme (2004)

Ortadoğu ya da Arap kültüründen geldiği düşülen Arak içkisinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Saydam, şekersiz, distile bir alkol türü olarak bilinen Arak’ın, Arapçada ter veya sert meyve suyu anlamına geldiği söyleniyor. Hatta başka kültürlerle ilişkisinden bile bahsediliyor Arak’ın. İlk olarak Ortadoğu’daki Musevi ve Hıristiyan azınlıklar tarafından geliştirilmiş olduğu tahmin ediliyor.

Ortadoğu coğrafyasından, önce Avrupa’ya, sonrasında Asya kıtasına doğru yayılmış Arak içkisi. Sadece damak tadı için değil, dini ayinlerde tanrılara adak olarak sunulurmuş Arak. Ve 2016 yılının Ocak ayının soğuk bir gününde, Parfüm Merakı rumuzlu sanal internet kişisi, Guerlain’in L’Instant de Guerlain Pour Homme isimli parfümünü kullanmaya başlar. Bir de bakar ki 2004 çıkışlı bu parfümün üst notaları, Arak içkisinden ilhamını almıştır. İşin ilginç kısmı üst notaları Arak’tan esinlenmiş bu uzun isimli parfümün sonları da gourmand öğelerden ilhamını almış.

L’Instant de Guerlain Pour Homme’un, markanın eski ve muhteşem klasiklerinden yeni nesil kokulara geçiş köprüsü olarak düşünebiliriz. Guerlain’ın aynı soy isimli aileden, LVMH grubuna geçmesiyle, eski büyüsünü kaybettiği hep söylenir. Louis Vuitton’a geçen Guerlain markasının, o şaşalı eski klasikler kadar olmasa da başarılı işlere imza attığı muhakkak. 2003 çıkışlı ilk L’Instant’ın, kadın parfümü olarak yerini almasından bir yıl sonra Pour Homme olarak erkek versiyonu da piyasaya sürüldü. Geçen yılların ardından L’Instant de Guerlain Pour Homme’un, markanın sevilen ve çok satan eserlerinden birisi haline geldiğini söyleyebiliriz.

daha afis

Kendi sitelerinde ışıltılı odunsu olarak sınıflandırılmış ve ferah, sıcak, tensel yönü vurgulanmış. Ayrıca hem sıcak hem de soğuk bir kontrast sağlaması düşünülmüş. Parfümün başlangıcı kremsi sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Aslında tam kremsi de değil daha çok anasonla karamelize edilmiş turunçgil gibi. Açıklanan notalarında limon ve bergamot var ama muhtemelen ikisi de değil. Üst notaları ferah olmayan tatlı anasonlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Modern ve hoş başlangıcını sevdim. Orta kısımda kakao devreye giriyor. Buradaki kakao tam olarak çikolatamsı koyulukta değil. Tatlı turunçgille birlikte verilmiş kakao, lezzetli ama karanlık sayılmaz. Birazcık da baharatlar var sanki fakat anasonlu kakaolu turunçgilin etkisi daha fazla diyebilirim. Son kısımda yumuşak ve sıradan odunsu notalar devreye giriyor. Kapanışı eh işte.

L’Instant de Guerlain Pour Homme, yer yer reçineli, yer yer tatlı baharatlı, yer yer paçuli etkili, aromatik sayılabilecek ve ağır-ağdalı olmayan turunçgilli kakao kokusuna sahip. Şanslıyız ki çok tatlı veya şekerli değil. Tatlılık gayet yerinde verilmiş. Steril sayılabilecek tatlı turunçgil, en iyi örneklerden birisi adeta. Parfümün bu kadar sevilmesinin sebebi muhtemelen bu güzel tatlı turunçgiller ve tabii onun paçuli-kakao ile olan başarılı birleşimi. Parfümün üzerinde hayalet gibi dolaşan anason, baskın değil. Aramın iyi olmadığı anason, burada rahatsız edici değil.

L’Instant de Guerlain Pour Homme, belki de yeni nesil Guerlain parfümlerinin nasıl yol haritası izleyeceğinin ipuçlarını veriyor. Modern, tatlı, turunçgilli, tatlı baharatlı ve anason. Bu elemanların birçoğu yakın tarihli parfümlerde izlenebilir. Guerlain’in farkı, kalite hissiyatının bir nebze yüksek olması denebilir. Harika bir parfüm olmasa da, kullanan çoğu kişinin sevebileceği, güvenli sayılabilecek, övgüler alınabilecek yapısı var. Her ne kadar Dior’lardan erken piyasaya sürüldüyse de Dior Homme-Dior Homme Intense ikilisini çağrıştırıyor bana. Belki tamamen psikolojiktir bu durum.

cam onu

Sonuç olarak fena parfüm değil L’Instant de Guerlain Pour Homme. Kimilerinin onu “Shalimar’ın erkek versiyonu” olarak değerlendirmesini ise pek anlayamadım çünkü Shalimar ile büyük benzerliğe rastlamadım. Klasiklerden olamayacak gibiyse de, dişli rakibi Dior’un Dior Homme-Dior Homme Intense ikilisine sıkı bir direnç noktası olabilir Guerlain için. Hermes’in ise bu tür modern, erkek kullanımına uygun, hafif kadınsı, tatlımsı baharatlı kakao-çikolata yarışına girmeye pek niyeti yok gibi şimdilik.

L’Instant de Guerlain Pour Homme’u, henüz kırk yedi yaşında hayata gözlerini yuman parfümör Beatrice Piquet tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı yeterli, fark edilirliği biraz düşük. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi fikir. Her yaştan erkeğin ilgisini çekebileceğini düşünüyorum.

Luca Turin’in kitabında yeşil turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilmiş.

coklu siseler

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7