papatya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
papatya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2021 Cuma

Gucci - Memoire d’une Odeur (2019)

Gucci’nin 2010’lu yıllardaki parfümlerinin pek ses getiremediğini farkeden markanın yaratım yöneticisi Alessandro Michele muhtemelen harekete geçmiş. Alessandro Michele, sadece parfümler anlamında değil, Gucci’nin son dönemdeki küresel marka imajına da önemli katkı yaptı. Gucci’nin rakipleri karşısındaki gerileyen imajına iyi gelmişe benziyor Alessandro Michele.

2019 yılında Alessandro Michele’in öncülüğündeki Gucci tasarım ekibi, yepyeni parfüm oluşturmaya karar verdi. Şişesi eski parfümleri andıran Memoire d’une Odeur, Gucci’ye göre cinsiyetsiz ve zamansız bir eser. Parfümün mineral aromatik isimli yeni koku ailesine ait olduğu vurgulanmış. Resmi tanıtımda papatya çiçeğinin vurgulandığını görüyoruz. Parfümün ünlü tasarımcısı Alberto Morillas ise şöyle demiş: “Miskli mineral akoru, kokunun temel taşıdır. Diğer tüm kokusal elementleri saf yumuşaklıkla birleştirir.”

Memoire d’une Odeur’un başlangıcı ferah sayılamayacak kremsi çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Roma papatyası var fakat burada daha çok vanilyamsı pudralı yasemini andıran beyaz çiçekleri algılayabilirsiniz. Orta bölüme geçildiğinde kremsi, tatlı vanilyalı beyaz çiçekler devam ediyor. Gucci’nin internet sitesinde orta kısımda Hindistan yasemininden bahsedilmiş. Orta bölümde büyük değişim yaşanmıyor. Sonlarda vanilya yoluna devam ederken sandal ağacı da kendisini güçlü şekilde hissettiriyor.

Memoire d’une Odeur, baştan sona pek değişmeyen şekerli, pudralı, vanilyalı, kremsi beyaz çiçekli misk parfümüne benziyor. Her ne kadar Gucci bu arkadaşı cinsiyetsiz olarak sınıflandırsa da kadınsı tarafı önde diyebilirim. Gucci bu parfümde papatya öğesini öne çıkarmış. Genel yapısı bana daha çok vanilyalı beyaz çiçekleri andırdı. Eğer papatya ağırlıktaysa da fazlaca tatlı ve pudralı papatyadan bahsedilebilir. Çok sıra dışı ya da ilginç değil. O harika şişesine bakıp, retro koku formu beklerseniz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Memoire d’une Odeur’u büyük umutlarla denemeye başladım fakat sıradan sayılabilecek basit formla karşılaştım. Kalite anlamında kötü değil ama böylesine üzerinde çalışıldığı iddia edilen parfümün daha ilginç davranmasını beklerdim. Hafiften Comme des Garçons’un garip parfümü Odeur 53’e benzeyen Memoire d’une Odeur, bu tür eserleri seven koku bağımlılarının ilgisini çekebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Gün içinde ara ara size kendisini hissettiriyor ki bu durum hoşunuza gidebilir. Sonbahar-kış dönemine yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

31 Mayıs 2018 Perşembe

Comme des Garçons – Avignon (2002)

Günümüz Fransa’sında Marsilya ile Montpellier arasında yer alan Avignon bölgesinin önemli bir tarihi olduğunu biliyoruz. Özellikle 14. yüzyılda Katolikliğin dünyadaki merkezlerinden olan Avignon bölgesinin, yedi ayrı Papa’ya ev sahipliği yaptığı söyleniyor. Gotik katedralleri ve surlarla çevrili büyük sarayı ile klasik Ortaçağ şehri havasını hala yaşatan Avignon’u tabii ki böylesine başarıyla koruyan Fransızların, tarihine sahip çıkma bilincine de teşekkür etmek gerekiyor.

Avignon sadece tarihi değil, ruhsal anlamda da önemli bölgelerden birisi. Hristiyanlığın muhafazakar kanadını temsil eden Katolikliğin, Avignon bölgesiyle sıkı bağları mevcut. Bu durum ünlü moda markası Comme des Garçons’un gözünden kaçmamış ve Avignon isimli parfüme ilham vermiş. Comme des Garçons’un 2002 çıkışlı Incense serisinin en popüler üyesi olarak hafızamızdaki yerini almıştı Avignon parfümü. Markanın Incense serisinde tütsüyü merkeze aldığı, her parfümde tütsüyü ve farklı dini inançları birbiriyle harmanladığını gördük. Mesela Incense serisindeki Kyoto Budizmi temsil ederken, Ouarzazate İslam’la bağdaştırılmış. Avignon parfümü, önemli bir Katolik bölgesi Avignon şehriyle betimlenmiş. Bakalım sadece Incense serisinin değil Comme des Garçons’un en popüler eserlerinden Avignon nasıl kokuyor.

Parfümün açılışı koyu ve karanlık tütsüyle gerçekleşiyor. İlk dakikalarda sağlam, yoğun ve kuru tütsüye bir süre sonra odunsular eşlik etmeye başlıyor. Parfümün karanlık kısmı orta bölümde de devam ediyor. Tatlılığın neredeyse olmadığı orta notalarda Avignon bildiğimiz çıra gibi kokuyor. Yüksek kaliteli ağaçların eşlik ettiği tütsü bir parça geride kalırken, arka plana ilginç konuk yerleşiyor: Papatya. Evet, baskın olmasa da kesinlikle papatya kokusu var orta kısımda fakat ağır tütsü-ağaçların arasında kendisini gösteremiyor. Son bölümde kuru odunsular iyice etkisini arttırıyor. Bir parça yumuşayan koku formu, hala kuru ve yüksek kaliteli. Kapanışı hiç fena değil ama alt notalarda kokusu o kadar zayıflıyor ki algılamak zorlaşıyor.

Avignon, bana göre dumansı ağaç-tütsü-reçine-orman kokuyor. Çok yoğun çam ormanında, sonbahar mevsiminde küçük bir ateş yakarsınız ve etraftaki çam kozalaklarının, kuru çıraların, ağaçlardan akan yapış yapış reçinelerin dumansı kokusu etrafa yayılır işte bu tema aynen Avignon’a aktarılmış. Tabii parfümün açılışı tütsü hatta yabancıların frankincense dedikleri ve Türkçeye buhur olarak çevrilen kokuyla gerçekleşiyor. Olabilecek en karanlık tütsü-buhur ikilisinin ilk dakikalardaki burnu zorlayan acımsı dansı parfümün ilerleyen saatleri için bir parça karamsarlık yaratsa da kalitesi ve orta bölümde ağaçsılığın sazı ele almasıyla biraz rahatlıyorsunuz. Sonlarda kimi yorumcular vanilyadan bahsetmiş ama tenimde dikkat etmeme rağmen vanilya kokusu algılayamadım.

Avignon kesinlikle harika bir tütsü-ağaç kokusu. Belki beklediğim kadar detaylı ve zengin kokmuyor ama derinliği, kalitesi ve gerçekçiliği takdire şayan. Genel olarak tekdüze ilerliyor ve büyük değişimler yaşanmıyor. Tatlılık neredeyse yok ve günümüzün modern parfümlerinde bıktığımız şekerli yapıdan oldukça uzak. Anlaşılacağı üzere koku trendleri onun umurunda değil.

Farklı bir konuya değineyim. Avignon’un yurtdışında büyük bir seven kitlesi var. Onun hakkında parfüm platformlarında onlarca yorum bulabilirsiniz. Bu yazılanlara bakıldığında genellikle Avrupa merkezli parfümseverlerin Avignon’u, kiliselerde pazar ayinleri sırasında yakılan tütsü ve buhurlara benzettiklerini anlıyoruz. Onun içindir ki Hristiyan bilinçaltında Avignon direkt kilise kokusu olarak yerleşiyor muhtemelen. Tabii bizler Müslüman bir coğrafyada yetiştiğimiz için ve çoğumuz hayatında hiç kiliseye gitmediği için onlarla empati kurmakta zorlanabiliriz. Bu anlamda Avignon’un Hristiyani ruhsallık çağrışımları yaptığını düşünüyorum. Zaten Comme des Garçons’un parfüm için seçtiği isim (Avignon şehrinin Katolikler için önemi) ve kokuda kullandığı içerikler gayet bilinçli tercihlere benziyor.

Oldukça tematik kokan Avignon, günlük kullanım için, spor kıyafetlere ya da AVM gezmelerine uyar mı emin değilim. Konforlu olmayan sıradışı kokusu çoğu kişinin hoşuna gitmeyebilir. Onu sanki akşam gidilen klasik müzik konserlerinde ya da yoga-meditasyon seanslarında kullanmak iyi fikir. Garip şekilde ciddi, soğuk, karamsar, mesafeli ve entelektüel bir parfüm Avignon. Belli bir yaş, parfüm deneyimi ve doğru zamanı arayan tarzını beğenir misiniz bilemiyorum.

Kokusunu beğendim ama hayat her zaman toz pembe değil. Avignon’un eksi yönlerinden birisi performansının zayıflığı. EDT formundaki Avignon’un hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı ne yazık ki başarısız. Bu durumu sık sık yeniden kullanarak bir parça giderebilirsiniz fakat etrafa saldıran bir performans bombası değil. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Uniseks olarak pazarlansa da erkek kullanımına yakın duruyor. Kokusuna ünlü burunlardan Bertrand Duchaufour imza atmış.

Koku Güzelliği:10/7.5