ferah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ferah etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Eylül 2022 Pazartesi

Chanel – Bleu Eau de Parfum (2014)

Chanel’in 2010 yılı çıkışlı erkek parfümü Bleu’nun dünya çapındaki başarısı göz kamaştırıyor. Çok satan modern eserlerden birisi haline gelen Bleu de Chanel’in beklendiği üzere aynı isimli devam kokuları geliyor. İlk Blue de Chanel Eau de Toilette formundaydı. 2014 yılında Eau de Parfum Bleu ile tanıştık.

Chanel’in internet sitesinde Bleu de Chanel Eau de Parfum şöyle tanıtılmış: “Büyüleyici aromatik-odunsu kokuyla ifade edilen erkeksi özgürlüğe övgü. Derin ve gizemli mavi şişeye yerleştirilmiş zamansız bir koku. Bleu de Chanel, kurallara bağlı olmayı reddeden adamın kokusudur. Bağımsızlık ve kararlılıkla kendini gösteren karakter ortaya koyuyor. Kaderini seçen erkeğin ruhu.”

Parfümün ilk dakikalarında ferah ve canlı turunçgilleri görüyoruz. Biraz deniz hissi veren narenciyelere orta kısımda aromatik baharatlar ve ambroksan benzeri yapı ekleniyor. Sonları, orta bölümün paralelinde ilerliyor. Dinamik baharatlara metalik-ekşi ambroksan eşlik ederek kapanış yapılıyor. Alt notalarda sedir ağacı da kendisini gösteriyor.

Bleu de Chanel Eau de Parfum, 2010’lu yıllardan sonra moda haline gelen yapay deniz hissi veren metalik baharatlara yer vermiş. Parfümün ismindeki mavi vurgusu ve şişesinin renginin koyu mavi oluşu ilk anda su-deniz-okyanus temasını aklımıza getiriyor. Bleu de Chanel’de yoğun deniz kokusundan ziyade sahte yosun kokusuna yer verilmiş.

İlk Eau de Toilette formundaki Bleu de Chanel için bir hayli eleştiri gündemdeydi. Benim de pek sevemediğim ilk Bleu de Chanel erkek traş sonrası kolonyalarına benzetilir. Basit ve sıradan hissettiren ilk Bleu de Chanel’e göre Eau de Parfum versiyonu daha olgun, daha kaliteli, daha derin ve kokusal anlamda daha başarılı diyebilirim. Eau de Parfum’e aşık olmadım ve büyük boy şişesini alacağımı sanmıyorum. Yine de ikisi arasında seçim yapmak durumunda kalsam Eau de Parfum versiyonu tercih ederdim.

Genele hitap eden tarzıyla herkesin sevebileceği Bleu de Chanel Eau de Parfum övgüler alabileceğiniz vasat ulaşılabilir lüks parfüm hissi uyandırıyor. Yaratıcılık olmayan genel yapısı kısa süre içinde unutulup gitmeye yakın duruyor.

Kalıcılığı fena değil, etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. İlkbahar-sonbahar dönemine uyum sağlayacaktır. Kokusunu ünlü burun Jacques Polge tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

5 Ağustos 2022 Cuma

Rochas – L’Homme (2020)

Tarihi başarılı ve şöhretli eserlerle dolu Rochas markasını çoğumuz 1999 yılı çıkışlı silindir şişeli parfümü Rochas Man ile tanıdık. Çikolatalı koku formu modern parfümlerin en sevilen örneklerinden oldu. Sonrasında pek ses getiren işlere imza atamadı.

2020 yılında ilgi çeken bir parfüm bizi bekliyordu. Rochas’ın yeni erkek parfümü L’Homme, markanın internet sitesine göre erkeksiliği vurguluyor. Üç ana tema öne çıkarılmış: portakal, sardunya ve tonka fasulyesi.

Rochas L’Homme’nin başlangıcı buruk turunçgiller ve ananas benzeri meyvemsilikle gerçekleşiyor. Açılışı tatlı, enerjik, modern ve ferah sayılabilir. Orta kısma geçildiğinde turunçgiller yine hissediliyor. Orta bölümde yeni nesil erkek parfümlerinde görmeye alıştığımız ambroksan benzeri ekşi ve tuhaf yapaylık dikkat çekiyor. Biraz sardunya ve ferah baharatlar orta kısımda yerini almış. Sonlarda odunsu, paçulili tonka fasulyesinden bahsedebilirim.

L’Homme, 2010’lu yıllardan sonra fenomen haline gelen ambroksan merkezli erkek parfümlerini andırıyor. Dior – Sauvage, Versace Pour Homme Dylan Blue, Bleu de Chanel gibi mavi temalı fakat deniz kokusuyla ilgisi olmayan aromatik, dinamik, ferah baharatlı, sardunyalı parfümlere benziyor. Bu anlamda yenilikçi veya ilginç değil. Onun amacı modern rakiplerine benzemek ve büyük kitlelerin gönlünü kazanmak. Muhtemelen amacını gerçekleştirecek fakat kokusal anlamda kalite hissi vermiyor, hafiften burun tırmalıyor ve üst düzey parfüm severleri bıktıracak vasatlığa sahip diyebilirim.

Geçmişi şöhretli klasiklerle dolu Rochas’ın yeni nesil kokusu L’Homme tabii ki hafiften hayal kırıklığı yaratıyor ama artık hangi ünlü marka bu duyguyu bize yaşatmıyor ki. Genç erkeklere hitap edeceğini sandığım bu kokuyu Bruno Jovanovic tasarlamış.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı normal seviyede, etrafa yayılımı ilk beş dakika iyi, sonrasında ortalamanın altına geriliyor. Kimi kullanıcılar yaz parfümü olduğunu belirtse de bence ılık-serin havalara daha uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/5

26 Temmuz 2022 Salı

Christian Dior – Higher Energy (2003)

Christian Dior’un 2001 yılı çıkışlı parfümü Higher’ın büyük başarı yakaladığını söyleyemeyiz. Higher’dan iki yıl sonra Higher Energy isimli devam parfümü geldi. Sonrasında bu serinin fazla ileri gidemediğini gördük.

Higher Energy, Dior’un internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Taze, odunsu ve baharatlı greyfurt, biber ve vetiver notalarının uyumu etrafında oluşan, her zaman yeni bakış açılarına ve ufuklara açık olan erkek için yaratılmış genç, şehirli bir koku. Aydınlık ve canlı.” Parfümün tanıtımında greyfurt, biber ve vetivere özellikle vurgu yapılmış.

Parfümün başlangıcı turunçgilleri andıran meyvelerle gerçekleşiyor. Greyfurt-mandalinaya benzeyen meyveler hafiften ananası da çağrıştırıyor. Canlı ve güzel başlangıcından sonra aromatik baharatlar hissediliyor. Meyvemsi baharatlara sonlarda plastiğimsi sedir ağacı ve vetiver ekleniyor.

Higher Energy, tatlı ve ferah başlayan sonrasında aromatik fujerlere benzeyen yapıda ilerliyor. Bu tarz parfümler pek yazlık koku hissiyatını vermez. Burada da parfümün fazla tatlılığı yaz sıcakları için ufak bir engel teşkil edebilir. Ilık ilkbahar dönemine uyacak karakteriyle dikkat çekiyor. Modern bir kokuya sahip fakat çok ilginç ya da yaratıcı değil. Hafiften Platinum Egoiste’yi anımsatıyor.

Kullanması ve sevmesi kolay yapıda olması avantajı denebilir. Sonlarıysa hafiften yapaylık hissettiriyor. Bu parfümün dolabınızda olmaması büyük kayıp sayılmayacaktır.

Kokusunu Natalie Gracia-Cetto ve Carlos Vinals birlikte tasarlamış. Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı yeterliyken etrafa yayılımı yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/6.5

21 Temmuz 2022 Perşembe

Hermes - Le Jardin de Monsieur Li (2015)

Hermes’in ünlü Jardin serisi parfümlere yenileri eklendikçe, bahçe serisi sevenler olarak daha da mutlu oluyoruz. Harika Nil ve enfes Mediterranee’i tabii ki çok seviyoruz. 2015 yılında Jardin serisi yeni üye kazandı. Diğer Jardinler gibi uniseks kullanıma yakın duran Le Jardin de Monsieur Li açık sarıya yakın şişesiyle çekici arkadaşa benziyor.

Hermes’in internet sitesinde Le Jardin de Monsieur Li’nin tanıtımı şöyle yapılmış: “Le Jardin de Monsieur Li, gerçeklik ve hayal gücü arasında dengelenmiş Çin bahçesini anlatıyor. Gezinmenin düşünceyle birleştiği ve her adımın hayal gücünü özgürleştirdiği bir meditasyon yeri.” Parfümün tasarımcısı Jean Claude Ellena yarattığı bu eser için şunları söylemiş: “Parfümün tasarım sürecinde göletlerin, yaseminin, ıslak taşların, erik ağaçlarının, kamkatların ve dev bambuların kokusunu hatırladım.”

Le Jardin de Monsieur Li’nin açılışı ferah ve leziz tropik meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında kamkat isimli tropikal meyve var. İlk dakikalardaki tuzlu sayılabilecek kaliteli meyveler ilerleyen kısımda devam etmeye çalışıyor. Orta bölümde çiçeksiliğe doğru kayan Le Jardin de Monsieur Li, neyse ki fazlaca kadınsı davranmıyor. Kapanışta taze ve ıslak odunsuluğu çağrıştıran yapı pek sıra dışı değil.

Başlangıcındaki tuzlu meyvemsilikle kendisini rahatlıkla sevdirebiliyor. Parfümün en güzel yeri açılışı diyebilirim. Canlı, neşeli ve enerjik turunçgillerle tropik meyveler onun Jardin karakterini temsil ediyor. Orta bölümde Ellena’nın uzmanı olduğu tuzlu, ıslak taşları andıran yapı gayet güzel ve benzersiz. Her ne kadar sonlara doğru durağanlaşsa da hoş ve herkesin sevebileceği, kolay kullanılabilecek yapısıyla başarılı bir yazlık denebilir.

Le Jardin de Monsieur Li bana göre serinin diğer harika parfümleri Nil ve Mediterranee kadar şahane değil. Monsieur Li diğer Jardinler kadar etkileyemedi beni. Kötü değil ama ortalama meyvemsi parfüm hissiyatı verdi. Kavunu andıran meyveleri seviyorsanız Monsieur Li’yi denemenizde fayda var.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı yeterli sayılsa da etrafa yayılımı düşük denebilir. İlkbahar-yaz kullanımına yakın duruyor. Hem kadınlar hem de erkekler rahatlıkla üzerinde taşıyabilir. Günlük kullanıma, rahat kıyafetlere yakışacaktır.

Koku Güzelliği:10/7

10 Temmuz 2022 Pazar

Dolce&Gabbana – Light Blue Pour Homme (2007)

Dolce&Gabbana’nın sevilen kadın parfümü Light Blue’nun başarısının ardından altı sene sonra erkek versiyonu raflardaki yerini aldı. Light Blue Pour Homme’nin genel konsepti, kadın versiyonundaki gibi ferah ve hafif yaz parfümü temasına yakın denebilir.

2008 yılında FIFI tarafından yılın en iyi lüks erkek parfümü ödülünü alan Light Blue Pour Homme, Dolce&Gabbana’nın internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Dolce&Gabbana’dan yaşam sevincinin ve baştan çıkarmanın özü. Dolce&Gabbana erkeği için üretildi: Sağlıklı vücudunu sporla geliştiren, kendine bakmayı seven, şehvetli ve modern biri. Parfüm, baştan çıkarmak için mükemmel bir oyun alanı olduğunu düşündüğümüz Akdeniz’in taze, baharatlı ve şehvetli kokularını yakalar.”

Parfümün açılışında ferah ve yeşil temaya yakın turunçgillerle karşılaşıyoruz. Mandalina ve greyfurtun karışımını andıran leziz meyvelere orta kısımda sucul yapı ve ferah baharatlar ekleniyor. Sonlarda çok farklı davranmayan miskli odunsu notalarla kapanış yapılıyor.

Light Blue Pour Homme, ismi gibi hafif ve deniz temasını burnunuza sunuyor. Hoş turunçgil meyveleri hafiften yeşil davranıyor. Bu taze ve giymesi kolay arkadaşı kadın-erkek kim koklasa beğenecektir. İşlevsel ve güvenli kokusu yaz sıcakları için ferahlatıcı olabilir.

Tabii hayat hiçbir zaman toz pembe değil. Light Blue Pour Homme’nin genel yapısı çok tanıdık. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Kokusu yüksek kalite hissiyatı vermiyor. Eğer Polo Blue EDP, Acqua di Gio, Versace Pour Homme, L’eau d’Issey Pour Homme gibi parfümleri seviyorsanız, Light Blue Pour Homme’yi de sevebilirsiniz.

Bu taze ve yeşil meyvemsi arkadaşın performansı zayıf diyebilirim. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı başarılı değil. Eau de Toilette formunda. Tam bir yaz parfümü.

Koku Güzelliği:10/6.5

28 Haziran 2022 Salı

Acqua di Parma – Arancia di Capri (1999)

İtalya’nin ünlü adalarından ve sevilen sayfiye yerlerinden Capri, Napoli şehrinin karşısında yer alıyor. İtalya merkezli niş parfüm evi Acqua di Parma, popüler İtalyan şehirlerine ve adalarına parfümlerinde yer vermeye devam ediyor. Capri adası, Acqua di Parma’nın Arancia di Capri parfümüne isim babalığı yapıyor.

Acqua di Parma’nın internet sitesinde Arancia di Capri şu cümlelerle tanıtılmış: “Capri adasının portakal, mandalina ve limondan oluşan imza kokularını içeren rahatlatıcı ve parlak meyveli koku. Arancia di Capri, Acqua di Parma tarafından yaratılmış rahatlatıcı bir eau de toilette. Bu meyveli koku, portakal, mandalina ve limon kokularının parlak ve ışıltılı üst notalarıyla karakterize edilmiştir. Kalbinde, yoğun kakule aromasıyla, kokunun tabanı hafif karamello dokunuşu ve şehvetli misk notalarıyla tamamlanır.”

Parfümün açılışında hafiften mayhoş, tatlı, leziz ve gerçekçi narenciyelerle karşılaşıyoruz. Açıklanan üst notalarında mandalina var ki en baskın öğe diyebilirim. Mandalinayı soyduğunuzda elinize bulaşan mandalina kokusunun böylesine başarılı verildiği örnek azdır. İlerleyen dakikalarda asidik denebilecek mandalina teması devam ediyor. Sonlarda bu tür parfümlerin vazgeçilmez alt notası misk bizi karşılıyor.

Acqua di Parma’nın Blu Mediterraneo serisine ait Arancia di Capr’si, bu serinin diğer üyeleri gibi harika başlıyor, sonlarda biraz sıradanlaşıyor ve tekdüze ilerliyor. Yine de kalite anlamında olabilecek en iyi mandalina parfümlerinden olduğu iddia edilebilir. Çoğu turunçgil parfümü yapay kokar, fazlaca şekerlidir ve birbirine benzer. Arancia di Capri, Blu Mediterraneo serisinin ilk eserlerinden ve kalite anlamında gayet iyi yerde duruyor. Yaz sıcakları için hoş bir kolonya olarak düşünülebilir.

Neden kolonya diyebilirsiniz. Arancia di Capri’nin en üzücü tarafı performansının oldukça zayıf olması. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı çok az. Bir Eau de Toillette için kabul edilemeyecek kadar çekingen davranıyor. Bu da parfümlerde performans severlerin ondan rahatlıkla uzaklaşmasını sağlayacaktır.

Hem kadınlar hem de erkekler kullanabilir. Günlük kıyafetlere, deniz kenarında ve sıcak yaz döneminde rahatlıkla üzerinizde taşınabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

1 Eylül 2021 Çarşamba

Montblanc – Explorer (2019)

Montblanc, parfümler alanında büyük başarı sağlayan eserler verememiş marka profili çiziyor. Oysaki kadın-erkek olarak otuz civarında parfüme imza attılar. Safkan parfüm üreticisi olmasa da ara ara kısa süreliğine parlayan kokulara sahipler. Explorer, Montblanc’ın 2019 yılı çıkışlı yeni erkek parfümlerinden birisi. 2021 yılında Explorer Ultra Blue isimli devam parfümü çıktığına göre bu serinin üye sayısının artması bizi şaşırtmamalı.

Explorer, Montblanc’ın internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Explorer’ın kokusu, dünya çapında bir yolculuğu anlatarak rafine erkekliği, varlığı ve karizmayı ortaya çıkaran macera ve özgürlükle doludur.”

Parfümün ilk saniyeleri ferah, canlı ve dinamik meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarda bergamot ve ananas benzeri ekşi meyvelerin işbirliğinden söz edebilirim. Orta bölüme geçildiğinde ananası andıran miskli meyvelere odunsu notalar ekleniyor. Sonlarda tablo fazla değişmiyor. Odunsu miskli ekşi meyveler tenden ayrılana kadar devam ediyor.

Explorer, mayhoş ferah meyvelerin hakimiyetinde. Her ne kadar açıklanan notalarında bulunmasa da ananas benzeri koku baştan sona kadar etkili denebilir. Resmi olarak açıklanan notalarında ambroxan görünüyor ki parfüme dinamizmi bu öğenin kattığı düşünülebilir. Son yıllarda ferah erkek parfümlerinin vazgeçilmez notası ambroxan, Dior’un Sauvage’ı gibi bıktırıcı oranda verilmemiş. Rahatsız edici olmayan ambroxanın meyvelerle uyumu iyi. Odunsu miskli yapıysa dengeyi sağlamayı görev edinmiş.

Explorer, oldukça basit kokan, sıra dışı davranmayan, Aventus’a fazlasıyla benzeyen bir parfüm. Evet, sihirli kelime Aventus çünkü Explorer, son yıllarda oldukça fazla benzeri yapılan Aventus’un kopyası gibi davranıyor. Kokusal anlamda Aventus’un verdiği ananas suyu efektini yerine getiriyor. Gerçi Explorer, orta kısımdan itibaren cansız ve performans olarak sorunlu görüntü çiziyor. İlk saniyelerdeki canlılık kısa süre içinde kayboluyor. Orta bölümden itibaren vasat şekilde hoş kokan ana akım parfüme dönüşüyor.

Eğer Aventus’un kokusunu çok seviyorsanız fakat bütçeniz o anormal fiyat etiketine yetmiyorsa Armaf’ın Club de Nuit Intense’sine yönelmenizde fayda var. Explorer, en iyi Aventus benzeri parfümlerden değil ve Armaf’ın kokusal anlamda oldukça gerisinde kalıyor. Yine de yeni başlayanlar için leziz ve hoş bir yazlık denebilir.

Eau de Parfum formunda fakat performansı oldukça zayıf. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı yeterli değil. Kokusunu  Antoine Maisondieu, Jordi Fernández, Olivier Pescheux birlikte tasarlamış. İlkbahar-yaz günlerinde kullanmak için uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

22 Ağustos 2021 Pazar

Guerlain Homme Eau de Parfum (2016)

Guerlain’in 2008 yılında başlattığı Guerlain Homme serisi, aradan geçen on üç yılın ardından altı parfüme ulaştı. Erkekler için tasarlanan Guerlain Homme serisinin ilk parfümü Guerlain Homme’yi uzun zaman önce kullanmış ve beğenmiştim. 2016 yılında Guerlain bize sürpriz yaparak Eau de Toilette formundaki ilk Guerlain Homme’nin Eau de Parfum versiyonunu karşımıza çıkardı.

Guerlain’in internet sitesinde Guerlain Homme Eau de Parfum, turunçgilli, aromatik odunsu olarak sınıflandırılmış. Resmi tanıtımda mojito isimli içkiye güçlü vurgu dikkat çekiyor. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan mojito temasına eşlik eden yeşil misket limonu, nane ve rom içkisinden de bahsedilmiş.

Guerlain Homme Eau de Parfum’un ilk saniyeleri serin nane ve alkol kokusuyla gerçekleşiyor. Muhtemelen rom ve mojitonun soğuk birleşimi üst notaları oluşturuyor. Tropikal kokteylleri andıran ilk dakikalardan sonra içki teması geri çekilirken durağan vetiver ve nemli sedir ağacı yönetimi ele geçiriyor. Sonlarda büyük değişim görülmüyor. Sedir ağacı ve vetiverle kapanış yapılıyor.

Guerlain Homme Eau de Parfum, yeşil, aromatik, ıslak odunsu notaların üstüne kısa süreliğine eklenmiş alkol-içki temasına yakın duruyor. Çoğu kullanıcının bahsettiği mojito kokusuna, nane-misket limonu-rom içkisi birleşimi neden olmuş gibi görünüyor. Kısa süren mojito akorundan sonra tenden ayrılana kadar durağan ve sıkıcı vetiver-sedir ağacı size merhaba diyor. Bu haliyle 2008 yılı çıkışlı ilk Guerlain Homme’yi andırıyor fakat ondan daha donuk, sıkıcı ve kalite anlamında daha kötü yerde durduğu izlenimi veriyor.

Evet, bu parfümün sihirli kelimesi donuk. İçki notasının verilişi buzluktan yeni çıkarılmış alkol efektini andırıyor. Sedir ağacının özensiz ve sıradan verildiğini düşünüyorum. Yüksek beklentilerle kullanmaya başladığım Guerlain Homme Eau de Parfum, büyük hayal kırıklığı yaratıyor. Belki de bu tür içki temasını sevemiyorum.

Erkeksi sayılabilecek genel yapısı, kadınları etkilemekten ziyade centilmenler kulübü üyesi beyefendilerin farklı ilkbahar-yaz kokusu deneyimi yaşamaları için tasarlanmış hissi veriyor. Eğer alkol kokan yaz parfümü arıyorsanız bu parfümü denemenizde fayda var.

Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ilk patlama dışında oldukça zayıf. Kokusunu Thierry Wasser tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

8 Ağustos 2021 Pazar

Clinique – Happy For Men (1999)

Clinique’nin 1998 yılı çıkışlı kadın parfümü Happy’den bir yıl sonra erkek versiyonu raflardaki yerini aldı. Clinique’nin Aromatics Elixir’den daha başarılı parfümü bir türlü gelemese de Happy’ler kısa süre parlayıp, sonrasında unutulmaya yüz tuttular.

Happy For Men, turuncu ve basit şişesiyle tıpkı ismi gibi insana mutluluk veren bir parfüm olarak zihnimde kalmış. Parfümün resmi tanıtımında şu cümleler yer almış: “Clinique Happy For Men, taze, canlı, enerjik… Turunçgillerden bir demetin odunsu notalarla baştan çıkarıcı flörtü. Sadece spreyle ve mutlu ol. Çünkü tüm eğlenceyi ve mutluluğu sadece kadınlar yaşamamalı.”

Happy For Men’in ilk saniyeleri dinamik ve ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Açılıştaki leziz ve mayhoş turunçgillerin portakal ile mandalinanın karışımı olduğunu düşünebiliriz. Orta bölümde turunçgiller tek düze hale gelirken bir parça yapay deniz-su esintisi kokuya tazelik katıyor. Sonlarda büyük değişim gözlenmiyor. Turunçgillere misk ve odunsu notalar eşlik ediyor.

Happy For Men, harika turunçgilli başlangıcını mandalina, misket limonu ve taze yeşil temaya borçlu diyebilirim. Orta bölümdeki yapay çiçeksi havanın ise frezya benzeri beyaz çiçeklerden geldiğini düşünebiliriz. Zayıflayan sonlardaysa odunsu notaların çok ilginç olmadığını görüyoruz.

Güzel başlayan, ilerleyen saatlerde yapay nane-çiçek-deniz (calone) bölümüyle parfümden soğumama sebep olan bütüne bakarsak, basit, tek düze, gerçekçi kokamayan Happy For Men, eski anılarımı canlandırmama yardımcı oldu fakat kalite anlamında iyi yerde duramadığını hissettirdi.

Turuncu şişeye bakarak parfümün narenciye merkezli olduğunu görüyoruz. Bu anlamda genel pazarlamada tutarlılık sağlanmış. Oysa ki son yılların en iyi turunçgil parfümlerinden Terre d’Hermes’in ortaya çıkmasıyla, narenciye temalı kokular ciddi kan kaybı yaşamaya başladı. Terre d’Hermes, müthiş kalitesi ve doğallığıyla turunçgil parfümlerinin yeni nirengi noktası oldu adeta. Terre d’Hermes’e bakarsak, Happy For Men fazlasıyla basit, çocuksu ve şık olmaktan uzak ana başlıklarında değerlendirilebilir.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı az sayılır. Etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. İlkbahar-yaz dönemine uygun denebilir.

Koku Güzelliği:10/6

29 Temmuz 2021 Perşembe

Armaf – Club de Nuit Intense Man (2015)

Kendilerini Birleşik Arap Emirlikleri’nin en iyi parfüm şirketi olarak gören Armaf markasının eserleri dünyada ilgi çekmeye başladı. Özellikle kimi popüler parfümlerin kaliteli benzerlerini yapmaları, yüksek satış rakamlarına ulaşmalarını sağladı. Tabii Armaf markasının tanınma oranını da arttırdı.

Armaf’ın Club de Nuit serisi epey ses getirdi. Club de Nuit Intense’nin kadın versiyonunun Tom Ford’un sevilen parfümü Noir de Noir’e benzemesinin ardından Club de Nuit Intense isimli erkek parfümünün de Aventus’u andırması şaşırtıcı olmadı. Club de Nuit Intense Man’ın resmi tanıtımında parfümün odunsu baharatlı erkeksi yönü vurgulanmış. Açıklanan orta notalarında gül ve yasemin gibi daha çok kadın parfümlerinde rastladığımız öğelerin bulunması ilgi çekici görünüyor.

Club de Nuit Intense’nin açılışı dumansı ekşi meyvelerle gerçekleşiyor. Limon kabuğu ve ananasa eşlik eden neredeyse tütsü gibi davranan odunsular, ilk saniyeleri rahatlıkla sevmeme sebep oluyor. Orta bölüme geçildiğinde dumansı yapı azalarak devam ederken ananas benzeri mayhoş meyveler yola devam ediyor. Sonlarda odunsu karakter kendisini gösteriyor. Misk ve huş ağacı ağırlıkta diyebilirim.

Açıklanan üst notalarında elma, bergamot, siyah üzüm, ananas ve limon var. Ananasın, parfümün başından sonuna kadar etkisi azalarak devam ediyor. Leziz ve hafiften tropikal kokteylleri andıran ilk dakikalardan sonra Aventus’a benzerlik ciddi şekilde algılanıyor. Aventus’a ilginçlik katan huş ağacı notası, Club de Nuit Intense’de var. İlk saniyelerde oldukça yoğun hissedilen dumansı koyu meyveler orta kısımda basitleşerek devam ediyor. Huş ağacı teması Club de Nuit Intense’de de aynı Aventus’ta olduğu gibi zaman zaman kilit rol oynuyor.

Hepimiz biliyoruz ki Club de Nuit Intense, bir Aventus kopyası ve orijinali varken neden benzeri tercih edilsin? Cevap basit çünkü Aventus’un bir niş parfüm olarak fazlasıyla abartılı fiyatı genelde eleştirilir ve o etiketi hak etmediği söylenir. Aventus’un farklı seri numaralı örneklerini denemiş birisi olarak bence de o basit ananaslı meyve suyu kokusuna, o çılgın fiyat etiketi bol geliyor. O zaman çözüm uygun fiyatlı benzerlerine yönelmek. Aventus’un dünya çapındaki büyük başarısının ardından birçok marka onun küçük değişikliklerle benzerlerini üretti. Club de Nuit Intense, onun kokusuna muhtemelen en yakalaşanı ve en kalitelisi gibi görünüyor. Size garip gelebilir ama Aventus’tan daha çok beğendim Club de Nuit Intense’yi. Bu tür kopya kokular genellikle küçümsenir kibirli niş parfüm severler tarafından fakat Club de Nuit Intense hiç de kötü iş çıkarmamış. Kalite anlamında sizi üzmüyor.

Hafiften tuzlu ekşi meyveli odunsu ambergris teması üzerinde yükselen Club de Nuit Intense, modern parfümlerin başarılı örneklerinden birisi denebilir. Basit, ferah ve canlandırıcı meyve suları gibi kokmak isterseniz imdadınıza yetişecektir. Kendinizi deniz kenarında ananas suyu içerken hayal edebilirsiniz.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. İlkbahar-yaz dönemine uyum sağlayabilir. Erkek parfümü olarak üretilse de kadınlar rahatlıkla kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/7.5

19 Temmuz 2021 Pazartesi

Hermes – H24 (2021)

Hermes’in 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Terre d’Hermes’in dünya çapında çok büyük başarı sağlamasının ardından gözler bu markaya çevrildi. Farklı ve yüksek kaliteli turunçgil kokusuyla Terre d’Hermes şimdiden modern klasikler arasına girdi ve birbiri ardına narenciye kokularını raflara çıkardı Hermes. 2021 yılındaysa yepyeni erkek parfümü, Hermes’i yeniden ilgi merkezi haline getirdi.

H24 isimli erkek parfümü güçlü tanıtım kampanyasıyla boy gösterdi. Pazarlama cümlelerinde pek alışık olmadığımız fütüristik öğeler bulunuyor. Hatta parfümün tanıtım videosunda zamansız ve mekansız sayılabilecek ultra modern metropol kareleriyle karşılaşıyoruz. Hermes, H24’ü sınırların ötesinde bir parfüm olarak tanımlıyor. Ayrıca modern insanın hareket halinde, canlı ve çevresiyle mükemmel simbiyoz içindeki kokusal ifadesine gönderme yapan cümlelere rastlıyoruz. H24’ün dört ana hammadesi bulunduğu da vurgulanmış: Adaçayı, nergis, gül ağacı ve sklaren.

H24’ün açılışı buruk turunçgillerle gerçekleşiyor. Sessiz ve çekingen turunçgillerin greyfurda benzediğini söyleyebilirim. İlk dakikalardan sonra turunçgillere neredeyse sabunsu çiçekler ekleniyor. Hermes’in de parfümün resmi tanıtımında bahsettiği çiçeksiliğin nergisten geldiğini düşünebiliriz. Tabii burada kadınsı çiçeksilikten ziyade garip metalik yapaylık algılanıyor ki çoğu kullanıcı bu durumdan şikayetçi. Sonlarda büyük değişim olmuyor. Plastiğimsi çiçeklere eklenen odunsu notalarla kapanış gerçekleşiyor.

Öncelikle belirtmeliyim ki sadece benim değil çoğu erkek parfüm severin Hermes denilince aklına Terre d’Hermes geliyor ve bu durum şüphesiz marka için aşılması ciddi bir sorun. Her yeni çıkan Hermes erkek parfümü Terre d’Hermes’le hem kokusal hem de kalite anlamında karşılaştırılıyor. Oysa ki Terre d’Hermes gibi parfümler çok az karşımıza çıkar ve H24’te çoğumuz Terre’nin hayaletini arıyoruz. Oysa H24 biraz farklı yol seçmeye çalışmış.

H24, aromatik turunçgil tarafına yakın duruyor. Parfümün ilk birkaç dakika sonra üzerine çöken o tuhaf metalik çiçeksilik veya her neyse hem koku güzelliğini hem de kalite algısını düşürüyor. Kimi H24 kullanıcıları bu kokuyu sıcak demire bile benzetiyorlar ki haksız sayılmazlar. Parfümün genel yapısı gayet basit, minimal, düz çizgide ilerliyor ve sürpriz yapmıyor. Evet, farklı ve bir parfüme benzetemiyorsunuz ama hayatınızın parfümü olacağının ipuçlarını veremiyor. Bu anlamda Hermes markasından her zaman beklentimiz yüksek fakat H24 beklentilerimi karşılayamıyor.

Bu haliyle hoş bir ofis kokusu olması yönüyle dikkate alınabilir ama daha iyi turunçgil merkezli eserler varken H24’ün işi zor gibi görünüyor. En büyük sorun ise parfümün performansı alanında yaşanıyor. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı oldukça az ki ilerleyen yıllarda Eau de Parfum versiyonunun çıkacağının işaretini veriyor. Bu Eau de Toilette’yi ne kadar sıkarsanız sıkın, kısa süre içinde hemen içine kapanıyor ve dikkatlice koklamazsanız algılayamıyorsunuz.

İlkbahar-yaz dönemine uygun H24, Hermes’in dediği gibi yüksek teknoloji ürünü bir parfüm mü emin değilim. Eğer gelecekte erkek parfümleri böyle kokacaksa, 1980’li yılların parfümlerini bol bol stok yapmamız gerekebilir. Metalik, ısınmış ütü gibi kokmaktansa turunçgilli şipre kokmayı tercih ederim.

Kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Christine Nagel tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

4 Temmuz 2021 Pazar

Xerjoff – Renaissance (2011)

Xerjoff’un yavaş yavaş büyüyen parfüm serisi XJ 1861’e ait Renaissance, ismiyle ilgimi çekmeyi başardı. Batı aydınlanması için önemli yere sahip Rönesans kavramının, İtalyan kökenli niş parfüme ismini vermesi pek şaşırtıcı olmamalı. 2011 yılı çıkışlı Renaissance, Xerjoff’un internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Renaissance, otantik İtalyan narenciyesi kokusuna sahiptir. Altın oran hassasiyetiyle şekillendirilmiş gerçek İtalyan mirasıdır. Zengin mirasımızdan ilham alan ve ülkemizin cazibesine saygı duyan Renaissance, İtalya’nın ilham verici karakterini temsil ediyor.”

Renaissance’ın açılışı kuru hatta tozlu sayılabilecek bergamot ve acı portakal yağlarını andıran buruk yapıyla gerçekleşiyor. Serin ve ferah sayılabilecek olgun üst notalardan sonra nanemsi-fesleğenimsi nötr beyaz çiçeklerle orta bölüme geçiliyor. Açıklanan orta notalarında Bulgar gülü var fakat genel kompozisyonda büyük yer kaplamıyor. Sonlarda karanlık davranmayan yosunsu paçuli ve amberle tenden ayrılıyor.

Renaissance, aromatik, yeşil, neredeyse sabunsu, garip şekilde nanemsi, şekerli olmayan turunçgilli ve buruk doğasıyla, yeni nesil ferah yazlık parfümlere pek benzemiyor. Kokusu hem benzersiz hem de eskinin klasik şiprelerini andırıyor. Zorlama olur mu bilemiyorum ama hafiften Christian Dior’un 1966 yılı çıkışlı erkek parfümü Eau Sauvage’yi andırıyor. Hermes’in karakteristik ve gerçekçi portakal kokan parfümlerine benzemiyor. Onun tarzı daha gri ve resmi turunçgiller olarak özetlenebilir.

Renaissance ilginç şekilde koyu, yoğun turunçgil yağlarını andırıyor. Kokusu hiç bir zaman mis gibi doğal ve gerçekçi mandalina ya da limon gibi değil ki açıklanan üst notalarında bu iki nota var. Bergamot daha çok yer kaplıyor. Bergamot ilk başlarda tozlu hissiyat veriyor. Ortalardaki konsantre naneyi biraz kendime uzak buldum. Sonları ise çok güzel.

Renaissance bu haliyle niş parfüm yaratıcılık standartlarını tutturuyor. Kalite anlamında iyi yerde duruyor. İlkbahar-yaz parfümüne göre gayet sağlam ve dirençli olduğunu da söylemek gerekiyor. Kokusal anlamda herkese hitap edemeyecek gibi görünüyor ve denemeden almanın iyi fikir olmadığını düşündürtüyor. Onun aromatik otsu yeşil yapısı, büyük kitleleri çok mutlu etmeyebilir. Alışması zaman isteyen eser izlenimi veriyor.

Eau de Parfum formundaki Renaissance’ın kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı saldırgan olmasa da gün içinde kendisini hissettiriyor ki bu durum turunçgil parfümlerinde pek görülmez. Bu anlamda performansı yeterli. Uniseks olarak pazara sunulsa da erkek kullanımına yakın buldum.

Koku Güzelliği:10/7

29 Haziran 2021 Salı

Bulgari - Omnia Crystalline (2005)

Bulgari’nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü Omnia isimli kadın parfümü büyük hit olamasa da yüksek satış rakamlarına ulaştı ve kadınların sevdiği eserlerden oldu. İlk Omnia’nın ardından tabii ki devam kokuları gelmeye başladı. Omnia’dan iki yıl sonra Omnia Crystalline hayatımıza girdi.

Omnia Crystalline, Bulgari’nin internet sitesinde çiçeksi-odunsu olarak sınıflandırılmış. Üç ilginç nota açıklanmış: Nashi, lotus çiçeği ve balsa ağacı. Kısa tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Kristalin ışıltılı berraklığı ve saflığından ilham alınarak yaratılan Omnia Crystalline, lotus çiçeklerinin şeffaflığını, nashinin meyveli tazeliğini ve balsa ağacının kremsiliğini yansıtan ışıltılı bir Eau de Toilette’dir.”

Omnia Crystalline’in ilk saniyelerinde tatlı meyvemsilik kendisini gösteriyor. Burada leziz meyvemsilikten ziyade soğuk armut ve azıcık da beyaz çiçekleri algılıyoruz. Orta bölüme geçildiğinde beyaz çiçekler artık tamamen yönetimi ele geçiriyor. Serin-soğuk ve fazlaca feminen çığlıklar atmayan beyaz çiçekler neredeyse saydam ve sucul denebilir. Kapanışta benzer çiçeksilik devam ederken ıslak odunsu yapı gözden kaçmıyor.

Omnia Crystalline, geneline bakıldığında sucul-ıslak ve sakin-barışçıl beyaz çiçeklerin ortalama kombinasyonuna benziyor. Deniz-okyanus etkisi yok ve tuzlu koktuğu söylenemez. Yağmur sonrasının nemli toprağın ve beyaz çiçek bahçesinin karışımı, lüks sayılamayacak fakat kötü de hissettirmeyen hoş, basit, şık ama yaratıcı ve kışkırtıcı da olmayan yapıyla karşı karşıyayız.

Omnia Crystalline’i özetleyen kelime basitlik denebilir. Neredeyse minimal kompozisyon, derinlik ve karmaşa vaat etmiyor. Stabil devam eden sabunsu ve neredeyse deodorantımsı ana tema kimi zaman koklamaktan zevk almanız sağlarken, uzun süreli kullanımlarda duş jeli efektine dönüşme riskini de içinde barındırıyor. Kalite anlamında Bulgari standartlarına yakın dursa da üst düzey olmadığını da hatırlatıyor.

Eğer ilkbahar çiçeklerini seviyorsanız ve yaz mevsimi için sakız efekti veren meyveli parfümlerden bıktıysanız, Omnia Crystalline size farklı kapı açabilir. Yine de tekdüze duruluğu ve tazeliği bir süre sonra sıkıcı hale gelir mi emin değilim. Onun sınırlı kapasitesi parfüm canavarlarını tatmin etmeyebilir.

Kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Sonradan Eau de Parfum formu da çıkmış. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kullanıma uyabilecek sade tavrıyla her yerde giyilebilir. Kokusunu sektörün popüler burnu Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Mayıs 2021 Pazar

Lalique – Encre Noire Sport (2013)

Ünlü mücevher markası Lalique’in ürettiği parfümler oldukça ilgi çekmeye devam ediyor. Başarılı erkek parfümü Encre Noire’den sonra kokular dünyasındaki varlığını artırıyor. Encre Noire’in devam parfümlerinden Sport, bir süredir tenimi süslüyor.

Lalique’in internet sitesinde Encre Noire Sport’un “Lalique erkeğinin çekici inceliğini ve duygusal canlandırıcılığını desteklemek için tasarlandığı” vurgulanmış. Kokunun zarif ve dinamik yönünden bahsedilmiş. Kendisine özgü odunsu karakteri ve ferah/taze tarafından bahsedilmiş. Parfümün ilk saniyelerinde ferah turunçgiller ve sucul notalar karşımıza çıkıyor. Bergamot ve greyfurda eşlik eden sucul calone benzeri kavunsu yapı, hafiften yapaylık hissettirse de dinamik ve canlı davranıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgiller geride kalırken, nemli vetiver öne çıkıyor. Yüksek kaliteli dumansı sayılabilecek vetivere, odunsu notalar ekleniyor. Sonlarda hoş ve yumuşak odunsularla kapanış yapılıyor.

Encre Noire Sport, yazlık, serin, taze, ferah, temiz, kullanması ve sevmesi kolay işlevsel sucul vetiver kombinasyonuna benziyor. Islak vetiver tabii ki parfümün ana oyuncusu. Özellikle orta kısımdan itibaren rutubetli vetiver ağırlığını koyuyor. Parfümü iki kısma ayırabiliriz. İlk yarım saat tuzlu bergamot-calone-sucul-greyfurt ve ikinci bölümde vetiver ağırlıklı odunsuluk ana yapıyı oluşturuyor. Bu anlamda Sport ismiyle uyumlu şekilde basit, pek derinliği olmayan, sıcak günlerin kurtarıcısı olabilecek hoş bir arkadaş.

İsminin Encre Noire olmasının muhakkak ki kokuya yansıması olacaktı. Sport versiyonu, orta bölümden itibaren ilk Encre Noire’ye benziyor. 2006 çıkışlı Encre Noire’den aşina olduğumuz dumansı vetiver, Sport’ta daha günlük kullanıma uygun verilmiş. Sport’un vetiveri daha az dumansı. Encre Noire karanlık sayılabilecek ve çoğu kişinin mürekkebimsi dediği tarza yakın fakat Sport’ta karanlık taraf bulunmuyor. Bu anlamda Encre Noire’nin turunçgil eklenmiş basit versiyonu denebilir.

Sport versiyonu, ilk yarım saatteki calone benzeri sucul kısmın hafiften yapaylık hissettirmesini saymazsak, Encre Noire kalitesine yakın denebilir. Orta ve alt bölümdeki miskli vetiveri koklamak büyük zevk. Benim gibi vetiver temasıyla pek arası olmayan birisinin bile takdirini alabilmeyi beceriyor. Tabii vetiver notasının genel olarak tekdüze ve donuk tavrı, Encre Noire Sport’ta da bulunuyor.

Kimi kullanıcılar Encre Noire Sport’u Tom Ford’un sevilen parfümü Grey Vetiver’e benzetiyor. Bence hafiften Chanel – Sycomore esintisi var Encre Noire Sport’ta.

Encre Noire sevenlerin denemesi gereken bu küçük kardeş, Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi olsa da etrafa yayılımı ne yazık ki zayıf. Sıcak ilkbahar-yaz günlerinde kullanmanızı öneririm. Kokusunu Nahtalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

20 Eylül 2020 Pazar

Jo Malone – Red Roses (2001)

İngiltere merkezli niş parfümevlerinin en bilinenlerinden birisi denebilir Jo Malone için. Her ne kadar kendi kurduğu markasını Estee Lauder’e satsa da Jo Malone, dünya çapında başarı yakalamış durumda. Gelinen noktada küresel bir niş parfümevi gibi davranıyor. Sürekli yeni parfümler piyasaya sürerek koleksiyonu genişletiyor. Hemen hemen her temayı ve notayı kullanarak eksik parça bırakmamaya çalışıyor.

Jo Malone gibi iddialı markanın, parfümeri dünyasının en temel çiçeklerinden gül üzerine parfüm üretmemesi düşünülemezdi. Markanın en bilinen gül parfümünün Red Roses olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 2001 yılı çıkışlı Red Roses, markanın 2000’li yıllardaki karakterini izlemek açısından da hoş bir deneyim oldu benim için. Jo Malone’nin internet sitesinde Red Roses şu cümlelerle tanıtılmış: “Modern romantizmin kaynağı. Dünyanın en seçkin yedi gülünün şehvetli karışımı. Ezilmiş menekşe yaprakları ve limon dokunuşu ile yeni toplanmış çiçek buketi gibi açılıyor. Şaşırtıcı derecede temiz ve saf.”

Red Roses’in ilk saniyeleri bir parça limon, azıcık nane ama en çok da ferah gülle gerçekleşiyor. Açılışı gayet kadınsı, temiz, kaliteli, pürüzsüz ve gül kolonyalarını anımsatıyor. İlerleyen saatlerde koku karakterinde büyük değişim olmuyor. Orta kısımda temiz ve ferah sayılabilecek güle biraz menekşe ekleniyor. Misk de gül sularını andıran orta kısımdaki gülün yanında bulunuyor. Sonlarda miskli gül kapanışı yapıyor.

Red Roses, isminden de anlaşılacağı üzere gerçekçi ve bahçenizdeki kıpkırmızı güller gibi kokuyor. Bu yüksek kaliteli aroma hemen hemen hiç değişmeden devam ediyor. Basit, canlı, şeffaf, azıcık sabunsu, limonlu gül, birçok yeni nesil gül parfümündeki gibi bolca şekerli ya da ağır verilmemiş. Her kullandığımda bana gül sularını anımsattı. Uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağı gibi bir önyargım var ne yazık ki.

Gördüğüm kadarıyla uzun uzadıya onu anlatmak yersiz çünkü karşımızda tekdüze ve gerçekçi bir gül aroması var. Onun çok yaratıcı ya da ilginç koktuğunu söylemem mümkün değil. Bize gül kokusu şöleni yaşatamayacak olsa da İngiliz gelenekselliğinin veya Viktorya dönemi şatolarının bahçelerinin şıklığını ve Britanya’nın yüksek kaliteli el işçiliğine sahip eserlerini anımsatması bakımından Red Roses, saf ve tertemiz gül kokusu arayan parfüm delilerinin listesinde üst sıralarda yerini korumaya devam edecektir.

Red Roses’ı bazı kaynaklar Lucien Piquet ve Patricia Bilodeau’nun birlikte tasarladığı iddia etmiş. Eau de Cologne formunda olmasına rağmen performansı şaşırtıcı derecede iyi. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı EDC için yeterli. Tabii ki kadın kullanımına yakın duruyor. Günlük kullanımda her yere uyum sağlayabilecek, ılık ilkbahar döneminde en iyi tepkilerini verebilecek Red Roses’ı deneyen çoğu kadının rahatlıkla benimseyeceğini düşünüyorum. Hele ki Chloe’nin o korkunç başarısız gül parfümlerini düşündükçe, Red Roses kullanılabilecek iyi seçeneklerden birisi denebilir.

Koku Güzelliği:10/7

14 Eylül 2020 Pazartesi

Bulgari – Bulgari Man Wood Neroli (2019)

Bulgari’nin 2010 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Bvlgari Man’in kısa süre içinde ondan fazla aynı isimli devam kokusu geldi. Bulgari’nin yeni nesil erkek parfümlerini temsil eden Bvlgari Man’ların 2019 yılında neroli teması üzerine inşa edilen kokusu Wood Neroli raflardaki yerini aldı. Ferah parfümlerde kullanılan nerolinin bir başka formuna da Bulgari imza atmış gibi görünüyor.

Wood Neroli, kendi internet sitesinde turunçgil odunsu olarak sınıflandırılmış ve insan ile doğa arasında yeni bağ oluşturma iddiasında olduğu söylenmiş. Ayrıca Akdenizin pırıl pırıl parlayan güneşinden ilham alınmış bir odunsu koku olduğu vurgulanmış. Açıklanan notalarında tuz, mineral, bergamot, portakal çiçeği gibi yaz parfümlerini çağrıştıran öğelerden bahsedilmiş.

Wood Neroli’nin ilk saniyeleri ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Misk, bergamot ve nerolinin hakimiyetindeki açılışı narenciyeli kolonyaları anımsatıyor. Hoş ve ferahlatıcı başlangıçtan sonra, turunçgillerin ağırlığı daha da artıyor. Tuzlu turunçgillere portakal çiçeği de ekleniyor. Hafiften çiçeksi hissettiren orta kısım, uniseks kullanıma uyum sağlayacaktır. Oldukça zayıflayan kapanışta sedir ağacı ve miskin daha fazla yer kaplaması sürpriz olmuyor. Bu tür turunçgil parfümlerinin adeta değişmez alt nota elemanları sedir ağacı ve misk görevlerini yapıyor.

Neroli notası ilginç bir koku karakterine sahip. Yaz parfümlerinde sıklıkla karşılaştığımız portakal ya da limona çok benzemiyor. Neroli buruk, acımsı, yeşil, çiçeksi ve hafiften hüzünlü davranıyor. Evet, neroli ferahlatıcı ama portakal kadar da dinamik veya canlandırıcı değil. Hafif bir çiçeksi esinti olarak algılıyorsunuz ve yeşil çiçeksi tarafı daha ağır basıyor. Wood Neroli de isminden anlaşılacağı üzere odunsu neroli kokusu vaat ediyor.

Genele bakıldığında çiçeksi yeşil turunçgillerin büyük yer tuttuğunu görüyoruz. Odunsu tarafı sonlarda, o da sınırlı derecede karşımıza çıkıyor. Büyük resimde misk, odunsulardan daha fazla yer kaplıyor. Pek derinliği olmayan ve düz çizgide ilerleyen Wood Neroli, kalite anlamında hiç fena yerde durmuyor. Bu tür parfümlerin en büyük avantajıysa sevmesi ve kullanması kolay yapıda olmaları. Onu deneyip de nefret edecek çok fazla kişi çıkmayacaktır. Güvenli bir yaz parfümü olarak düşünülebilir.

Eau de Parfum formunda olması tabii ki iyi haber ama performansı çoğu turunçgil kokusu gibi vasatı aşamıyor. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı ilk patlama dışında yüksek değil. Erkek parfümü olarak piyasaya sürülse de kadınlar rahatlıkla kullanabilir bu serin Akdeniz kolonyasını.

Kokusunu ünlü isim Alberto Morillas tasarlamış. Wood Neroli, abartılı fiyata sahip Tom Ford’un Neroli Portofino’suna uygun rakamlı seçenek olarak bakılabilir.

Koku Güzelliği:10/7.5

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Paco Rabanne – Invictus Aqua (2016)

Paco Rabanne’nin yeni nesil erkek parfümlerinden Invictus’un oldukça başarılı olduğunu görüyoruz. 2013 yılında raflardaki yerini alan Invictus’un kısa süre içinde devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında Aqua isimli Invictus karşımıza çıkıverdi.

2016 yılında Invictus Aqua çıktı fakat iki yıl sonra muhtemelen reformüle oldu ve 2018 yılında tekrar raflardaki yerini aldı. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Invictus Aqua’nın tanıtımında iyotun öne çıktığını görüyoruz. Ayrıca tazelik, su, amber ve menekşe temalarına yer verilmiş.

Invictus Aqua’nın açılışı lezzetli, tatlı, modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurtu andıran serin turunçgiller ferah ve hafiften caloneyi andıran yapay soğuk hissiyatla orta bölüme geçiliyor. Sentetik deniz temasına eşlik eden yosunumsu olmayan tuzluluğun yanında menekşe çiçeği kendisini gösteriyor. Tatlı menekşenin orta bölümde epey yer kapladığı söylenebilir. Sonlarda yapay deniz teması azalarak devam ederken ambergris ve vasat odunsularla kapanış yapılıyor.

Karşımızda 2020’li yılların modern tatlı-ferah erkek parfüm tarzının tipik örneği var. Abisi Invictus’u andıran Aqua versiyonu klasik Invictus’a göre daha ferah, daha serin-soğuk, benim için daha kullanılabilir ve sevilebilir diyebilirim. Aqua isimli parfümlerin deniz-su-okyanus kokmasını bekleriz ve Invictus Aqua bu görevi yerine getiriyor. Tabii doğallıktan uzak, şekerli yapısıyla çok sevdiğimi söyleyemem. Gerçekçi olmayan ve genç erkek parfümlerini tekrarlayan tavrıyla Invictus Aqua’nın süper star olamayacağını öngörüyorum.

Eğer 15-25 yaş aralığındaysanız, yaz için basit ve koklayan çoğu kişinin beğenebileceği parfüm arıyorsanız Invictus Aqua sizi bekliyor. Tabii ki kokusu kötü değil ama bir şişesini almaya değer mi derseniz, cevabımı tahmin ediyorsunuzdur.

EDT formunda ve performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı iyi olsa da ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. 2018 yılı çıkışlı Invictus Aqua’yı Nicolas Beaulieuu ve Juliette Karagueuzoglou birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

12 Haziran 2020 Cuma

Perris Monte Carlo – Arancia Di Sicilia (2019)

Perris Monte Carlo’nun 2018 yılından itibaren karşımıza çıkardığı yeni bir parfüm serisi var: Italy Collection. 2020 yılı itibariyle dört parfümden oluşan Italy Collection’a ilerleyen günlerde yeni üyeler eklenir mi bilinmez. Arancia Di Sicilia, İtalya koleksiyonunun en bilinen parfümü gibi görünüyor. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Arancia Di Sicilia’nın kan portakalından ilham aldığı vurgulanmış. Sicilya bölgesinin en ikonik narenciyesi olarak gösterilmiş kan portakalı ve parfümün kokusunda önemli rol oynadığından bahsedilmiş.

Etna Dağı’nın eteklerinde yetişen ve o yöreye ait kan portakalı cinsinin, kendisine özgü yoğun kırmızı rengi ve karmaşık aromatik tatlılığının Arancia Di Sicilia’nın kokusuna ilham verdiği söylenebilir. Açıklanan notalarında yaz parfümlerinde fazla rastlamadığımız badem, tarçın, vanilya gibi öğelerin olması ilginç geliyor kulağa. Biraz daha detaya inelim.

Arancia Di Sicilia’nın başlangıcı buruk, leziz ve yüksek kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı portakal ve mandalinanın harika karışımı rüya gibi adeta. Üst notaları nefis. Orta kısımda tatlı turunçgiller devam ediyor. Geri plana metalik amber yerleşiyor. Orta kısımda keskin olmayan tarçın da algılanıyor. Parfümün orta bölümü de kaliteli ve ağız sulandırıcı denebilir. Sonlarda ana tema değişmiyor. Yumuşacık portakala misk ekleniyor ve kısa sürede tenden ayrılıyor.

Karşımızda şahane bir turunçgil parfümü var. İlk saniyelerdeki enfes portakal-mandalina benzeri yapının sonlara kadar devam etmesi sevindirici. Tabii portakal temasının en usta ismi Jean-Claude Ellena’nın portakal yorumundan biraz farklı Perris’in narenciyesi. Olgun, mayhoşluk sınırında ve buruk turunçgil kokteylerini andıran Arancia Di Sicilia, yaz parfümü ama Ellena’nın narenciyesi kadar ferah durmuyor tende.

Gerçekçilik anlamında iyi iş çıkarmış Perris Monte Carlo. Turunçgil merkezli çoğu parfümün kaderi kalitesizlik, yapaylık, özensizlik ve piyasa işi olma merakı yüzünden kötü oluyor. Arancia Di Sicilia bu anlamda kötü kaderi paylaşmıyor çoğu rakibiyle. Neyse ki “Ben niş markayım, portakala semiz otu ekleyeyim, alt notalara da kabak tatlısı koydum mu amma ilginç olurum” kafasında parfüm tasarlamamış Perris. Çoğu zaman, hayatımızdaki ve dünyadaki birçok şey gibi başarı basitlik ve sadelik sayesinde geliyor. Belki de dünyayı minimalizm kurtaracak.

Şu da var ki, çok basit, düz ve derinliksiz Arancia Di Sicilia. Tabii bir yaz parfümünden üç katman beklemek anlamsız olabilir. Yine de kokusunun zayıf kalması, performans sorunu olması ve geri plandaki metalik amber-tarçının verilişi puan kırmama vesile oluyor.

Bu parfümü ilk kullandığım gün bir parfüme çok benzettim ve bu sefer buldum. Hermes’in sevilen kadın parfümü Elixir des Merveilles’e bir parça benzettim özellikle açılışını. Keşke Elixir des Merveilles gibi güçlü ve kalıcı olabilseydi Arancia Di Sicilia.

Son olarak açıklanan notalarından bahsedeyim. Perris’in internet sitesinde bademden bahsedilmiş. Ayrıca alt notalarında kahve ve iris görünüyor. Kullanım döneminde ne badem ne de kahve-irisi baskın şekilde hissettim. Arancia Di Sicilia, safkan taze meyve aromalı bir parfüm.

Eau de Parfum formundaki Arancia Di Sicilia’nın kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Uniseks kullanıma rahatlıkla uyacaktır. Sıcak yaz günlerinde sahillerde, akşamlara ve her türlü ortama uyum sağlayabilecek konpakt kokusuyla yüksek kaliteli arkadaşınız olarak size eşlik edebilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Niche&Co. mağazasına teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7.5

14 Mayıs 2020 Perşembe

Jean Paul Gaultier – Le Beau (2019)

“Bir sabah, Jean Paul Gaultier, fabrikasının içine doğru yürüdü. Fabrikası geniş, canlı ve mutluydu. Gaultier, kadına baktı ve sonra erkeğe baktı. Ve dedi ki, “kadınlar ve erkekler birlikte vakit geçirmeli, böylesi daha iyi olur”. Birinci günde bahçeyi yarattı. Bahçe büyülü ve büyüleyiciydi. İkinci gün La Belle ve Le Beau’yu yarattı. Bu iki parfüm Jean Paul Gaultier’in klasikleşmiş eserlerinden Le Male ve Classic’ten doğdular. La Belle ve Le Beau, dünyadaki ilk günlerinde çıplaktılar. Üçüncü günde en hoş, ilahi ve nefis günahları yarattı. Dördüncü günde dinlendi. Onun bahçesinde partiler yapılırdı. Herkes, kendilerini ve birbirlerini keşfetmek havasındaydı. Ve kokusu neredeyse ilahiydi!”

Jean Paul Gaultier’in garip internet sitesinde Le Beau isimli erkek parfümünün tanıtımında yukarıdaki cümlelere rastlıyoruz. Gaultier’in efsaneleşmiş erkek parfümü Le Male’nin devam kokularından olan Le Beau, resmi tanıtımında bahçe temasını öne çıkartmış. Tabii buradaki bahçe sıradan bir mekan değil. Tanıtım cümlelerinden anladığım kadarıyla cennet bahçelerine ve Tanrı’nın dünyayı yaratma sürecine esprili olarak gönderme yapmışlar. Le Beau’nun tanıtımında üç tema öne çıkarılmış: Bergamot, hindistan cevizi ağacı ve tonka fasulyesi. Ayrıca odunsu aromatik olarak sınıflandırmışlar.

Le Beau’nun açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Hoş, modern ve nanemsi turunçgiller bergamot-portakal ikilisine benziyor. Yaz parfümü ferahlığında ve basitliğindeki başlangıcını beğendim. İlerleyen saatlerde nanemsi turunçgillerin hakimiyeti devam ediyor. Orta kısımda turunçgillere hindistan cevizi ekleniyor. Buradaki hindistan cevizi fazlaca baskın, yağlı veya ağır değil. Turunçgillerin gerisinde kalmaya çalışan hindistan cevizi güzel verilmiş. Sonlarda ana yapı değişmiyor. Naneli turunçgiller ve hindistan cevizi son bölümde de etkili. Bir parça tonka fasulyesinin katılımıyla gerçekleşen alt notalar oldukça zayıf denebilir.

Le Beau, anlaşılacağı üzere tam ferah yaz parfümü. Gaultier’in şöhretli erkek kokusu Le Male’nin devamı olduğuna bakmayın çünkü çok benzer tarafı yok. Le Beau, naneli tropikal kokteylleri andırıyor. Uzak Doğu Asya ülkelerinde, okyanusun ortasında bulunan ve bembeyaz kumsalları olan, sahillerde hindistan cevizi ağacının altında uyuklanılan, tropik cennet gibi adalardan birisindeymiş gibi hissettiriyor. Nane, sıcak yaz günlerinde serinletici etki yapıyor. Biliyoruz ki birçok yaz kokteylinde nane kullanılıyor. Le Beau’daki lezzetli bergamot ve hoş hindistan cevizi aroması da sizi Mauritius adasındaki bir otelin havuz başında içilen rengarenk kokteyllere götürebilir.

Le Beau, birçok yaz parfümü gibi basit, derinlikten yoksun, turunçgilli, zayıf, yapaylık sınırında, uzun süreli kullanımda sıkılabileceğiniz ve performans sorunu yaşayan bir arkadaş. Aynı zamanda sevmesi ve kullanması kolay, sizi koklayan çoğu kişinin beğeneceği ve övgüler alabileceğiniz, burnu ve algıları zorlamayan, leziz, deniz kenarını hatırlatan, tatil hayalleri kurduran, ağır ve bıktırıcı kış parfümlerinden kurtulmanın sevincini yaşatan bir arkadaş. Bardağın hangi tarafına bakacağınıza en iyisi siz karar verin.

Le Beau’nun beni en çok heyecanlandıran tarafı orta kısımda bulunduğu söylenen hindistan cevizi temasıydı. Gaultier’in internet sitesinde hindistan cevizi değil de hindistan cevizi ağacından bahsedilmesi biraz tuhaf. Hindistan cevizli harika parfümler arayan birisi olarak merakla kullandım Le Beau’yu. Aşırı dozda hindistan ceviziyle karşılaşmadım. Geri planda hissediliyor hindistan cevizi ama bence büyük resim nanemsi turunçgil formuna yakın.

EDT olan Le Beau’nun kalıcılığı eh işte, etrafa yayılımı güçlü değil. Biraz Guerlain Homme’nin EDT versiyonunu hatırlattı bana Le Beau. Ayrıca Virgin Island Water’ın vasat benzeri olarak da düşünülebilir. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Kokusunu Quentin Bisch tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

10 Eylül 2019 Salı

Lalique – Eau de Lalique (2003)

İlginç ve yüksek kaliteli parfümleriyle kokuseverlerin daima ilgisini çeken mücevherat markası Lalique’in seksen civarında esere sahip olması bu işe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bvlgari ile birlikte parfümeri sektörüne en çok yatırım yapan markalardan olan Lalique’nin fazla bilinmeyen, geri planda kalmış bir kokusuna rastladım geçtiğimiz günlerde. Lalique’nin Eau de Lalique isimli parfümünün olduğunu bile bilmezken, tabii merak ettim bu uniseks arkadaşı.

Lalique’in internet sitesinde Eau de Lalique ile ilgili hiç bilgi olmamasını ve parfümün bulunmasının zorluğuna bakarak, üretiminin sonlandırıldığını düşünebiliriz. Çeşitli parfüm platformlarında oldukça övgüler alan Eau de Lalique’ye yakından bakalım istedim.

Parfümün açılışı ferah ve kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Klasik ve modern limon-portakal-bergamot üçlüsüne benzeyen açılışı mayhoş ve lezzetli. Orta kısımda biraz nane ve ferah baharatların (kakule ve tarçın) eklendiği aromatik yapı devam ediyor. Son bölümde misk öne çıkıyor. Kapanışta odunsu notalar daha belirgin hale geliyor. Yumuşak ve hoş şekilde alt notalarını sonlandırıyor.

Eau de Lalique, aromatik, ferah, turunçgilli, otsu, nanemsi bir arkadaş. Yeni nesil “sport” tarzı parfümlerdeki şekerli yapı neyse ki onda az miktarda kullanılmış. Ferah ve giymesi kolay notalarıyla kaliteli ve içinizi baymayacak karaktere sahip olduğu görülüyor. Bu anlamda zihnimde iyi anılar bırakıyor.

Parfümün en ilginç tarafıysa açıklanan notalarındaki dereotu. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan dereotu notası, kokunun genelinde büyük yer tutmuyor bence. Evet, salatalarda güzeldir dereotu ama bir parfümde onun kokusunu algılamak ister miyim emin değilim. Kimi yorumcuların bahsettiği dereotu teması turunçgillerin ağırlığı altında ezilmiş gibi görünüyor.

Sonuç olarak limon-portakal benzeri leziz ve güzel turunçgillerle ferah baharatların hoş karışımından oluşuyor. Muhteşem mi değil ama birçok yeni nesil berbat ve yapay kokan yaz parfümünden çok daha iyi yerde durduğu kesin. Tabii ki bir yaz parfümünden derinlik, felsefe ya da çarpıcılık beklememek gerekiyor. Zaten Eau de Lalique’de size onları veremez. Onun amacı ilkbahar-yaz mevsimlerinde temiz ve ferah kokmak isteyen parfümseverler gibi görünüyor. Bu amacında da başarılı olmuş denebilir.

EDT formundaki parfümün performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ilk patlama dışında oldukça az. Kokusunun tasarımını tanınan parfümörlerden Emilie Coppermann yapmış. Bazı kaynaklarda Emilie Coppermann ile birlikte Jean Claude Ellena’nın da ismi geçiyor. Günlük kullanıma, rahat kıyafetlere, sahil kenarlarına son derece uygun kokusu var.

Koku Güzelliği:10/6.5