Frederic
Malle – French Lover (Bois d’Orage) (2007)
Cazibeli bir isim. Minimal sayılabilecek şişe tasarımı. Yüksek kaliteli kokular. Aristokrat-ukala izlenimi veren bir parfüm editörü. Frederic Malle’in uzun zamandır ilgimi çeken parfümü için ilk etapta zihnimde uyanan imgeler şimdilik bunlardan ibaret.
Malle koleksiyonundan genel olarak yüksek beklentileri olan fakat o kadar da kendime yakın bulamadığım parfümlerle karşılaşan bir dünya vatandaşıyım. Evet konseptler müthiş, çalışılan parfümörler en iyileri, markanın sektörde konumlandırılması başarılı. Yine de her nedense Malle parfümlerine karşı büyük bir sevgi oluşamadı içimde bir türlü. Saygı duyma anlamında muhakkak ki kusurumuz olmaz.
Özellikle ismiyle merakımı cezbeden bir parfümdü French Lover. Zaten bir parfümle karşılaşmamızda ilk iki unsur zihnimizde yer eder. Birincisi ismi ikincisi ise kutu-şişe tasarımı. French Lover bu anlamda insanın zihnine kazınıyor ismiyle ve uyandırdığı merak dalgasıyla. Her ne kadar parfümün ilk ismi French Lover olsa da tuhaf bir şekilde Amerikan pazarından tepkiler gelmiş bu isimle ilgili ve ikinci bir isim konulmuş. Bois d’Orage parfümün ikinci ismi olarak ortaya çıkmış. Yani pek karşılaşmadığımız şekilde parfümün iki ismi var. Ben ilk ismi olan French Lover’ı kullanacağım.
Cazibeli bir isim. Minimal sayılabilecek şişe tasarımı. Yüksek kaliteli kokular. Aristokrat-ukala izlenimi veren bir parfüm editörü. Frederic Malle’in uzun zamandır ilgimi çeken parfümü için ilk etapta zihnimde uyanan imgeler şimdilik bunlardan ibaret.
Malle koleksiyonundan genel olarak yüksek beklentileri olan fakat o kadar da kendime yakın bulamadığım parfümlerle karşılaşan bir dünya vatandaşıyım. Evet konseptler müthiş, çalışılan parfümörler en iyileri, markanın sektörde konumlandırılması başarılı. Yine de her nedense Malle parfümlerine karşı büyük bir sevgi oluşamadı içimde bir türlü. Saygı duyma anlamında muhakkak ki kusurumuz olmaz.
Özellikle ismiyle merakımı cezbeden bir parfümdü French Lover. Zaten bir parfümle karşılaşmamızda ilk iki unsur zihnimizde yer eder. Birincisi ismi ikincisi ise kutu-şişe tasarımı. French Lover bu anlamda insanın zihnine kazınıyor ismiyle ve uyandırdığı merak dalgasıyla. Her ne kadar parfümün ilk ismi French Lover olsa da tuhaf bir şekilde Amerikan pazarından tepkiler gelmiş bu isimle ilgili ve ikinci bir isim konulmuş. Bois d’Orage parfümün ikinci ismi olarak ortaya çıkmış. Yani pek karşılaşmadığımız şekilde parfümün iki ismi var. Ben ilk ismi olan French Lover’ı kullanacağım.
Editör Frederic Malle, 2007 yılında ünlü burun Pierre Bourdon’a French Lover’ı tasarlaması için emanet etmişti. Aslında French Lover, markanın 2000 yılı parfümü Angeliques Sous La Pluie’nin daha güçlü versiyonu olarak düşünülmüştü. İki parfümdeki melek otu notası bu etkiyi vermesi açısından ortak nokta olarak düşünülebilir. Fakat French Lover gördüğüm kadarıyla oldukça farklı bir parfüm olarak Angeliques Sous La Pluie’den ayrılıyor. Detaylara bu noktada ara verip parfümün bende oluşturduğu izlenime geçeyim.
Parfümün resmi tanıtımındaki “güçlü, tensel, rafine ve aromatik-baharatlı” tarafına vurgu yapılması gayet açıklayıcı. French Lover’ın merkezinde melek otu, sedir ağacı ve kabe samanı (vetiver) olduğu belirtilmiş. Üzerime ilk sıktığımda beni yeşil bir koku karşılıyor. Çam ağacı ve ardıç meyvesi hissiyatı veren yeşil karakter alışması zor ve yüksek kaliteli. Çok karşınıza çıkacak cinsten değil üst notalar. Peki ben beğendim mi? Sanırım evet. Orta kısımda yeşil tarafı geriye çekiliyor. Bu andan itibaren odunsu bir vetiver başrole geçiyor. Tatlılık barındırmayan köksü, topraksı, doğayı çağrıştıran bir koku var karşımda. Evet sedir ağacı orada. Belki biraz kuru baharatlar. Hafiften karanlık, gri ve donuk. Son kısma gelindiğinde dumansı tütsü var. Sedir ağacı tütsüye eşlik ediyor. Fakat tütsü daha baskın. Farklı bir tütsü kullanımına imza atıldığı söylenebilir.
French Lover’ı ilk kullandığımda odunsu bir vetiver kokusuna sahip olduğunu düşünmüştüm. Aslında çok da yanlış sayılmazdı. Fakat parfümü biraz daha kullandığımda göründüğünden daha derin anlamlar olduğunu hissettirdi bana.
French Lover’ın, erkeksi, kuru, ağaçsı, reçinemsi, topraksı, yarı-karanlık ve resmi bir tarzı var. Fazlasıyla Fransız, yüksek kaliteli, gizemli, anlaşılması zaman isteyen, kendisini ilk anda ortaya dökmeyen, belki de bilinçaltı mesajlar gönderen bir parfüm.
Eğer bir vetiver bitkisi bulsak ve kökünü topraktan çıkarsak muhtemelen French Lover gibi kokar. Yada bir çam ağacı ormanında dolaşırken, burnunuza gelen reçine, uzaklarda yakılmış bir ateşin kokusu ve tütsü ile birleşse French Lover’ı andırır.
French Lover günümüzün modern tatlımsı baharatlı piyasaya parfümlerden öylesine uzak ki. Bu kokuyu başkaları beğensin diye kullanacak olursanız hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Tamamen deneysel ve tematik bir parfüm. Bu anlamda Frederic Malle’in gerçekleştirmek istediği şeye benziyor belki de.
Zaman zaman karanlık bir ormanda dolaşırken buluyorum kendimi bazen de ferah sayılabilecek vetiverle flört ediyorum. Tenimden hiç olmayacak zamanda gelen tütsü ise aklımı karıştırıyor. Bu parfüm ne? Bu parfüm kim? Bu parfüm neden? Bu parfüm nasıl?
Bazı parfümler vardır kafanızı karıştırır. Ne düşüneceğinizi bilemezsiniz. Sevip sevmediğinizi anlayamazsınız. Onun hakkında bir karar veremezsiniz. Hep bir kuşku vardır içinizde. İşte French Lover’ın bana yaptığı buydu. Gerçi bu andan itibaren sevmek yada sevmemek anlamını yitiriyor. Beğendim mi? Evet. Çok beğendim mi? Hayır. Nefret mi ettim? Hayır. Tuhaf mı buldum? Evet. İşte French Lover hakkındaki karmaşık düşüncelerim böyle.
O, güçlü şekilde erkeksi çağrışımlar yapıyor. Zaten kendi sitelerinde de bu duruma vurgu yapılmış. Yirmi yaşındaki genç arkadaşlara onu öneremeyeceğim. Parfümlere yeni merak salmış kardeşlerimiz de şimdilik French Lover’dan uzak durmalı. Yoksa onun anlatmak istediklerini anlamakta zorlanacaklardır.
Kimi yorumcular onun ferah yanı olduğunu söylüyorlar. Bence o kadar da ferah bir parfüm değil. Verdiği hissiyat bakımından biraz Sycomore ve Encre Noir’i andırıyor. Serin sonbahar ve erken kış mevsiminde kullanmak daha iyi sonuçlar verecektir. Bu çok sıcak günlerde kullandığım French Lover yine de rahatsız edici değildi. Fakat yaz akşamlarında kullanmak daha iyi fikir.
Kalıcılığı çok iyi. Başlangıcı yoğun ve dolgun. Bu anlamda fazla kullanmamak gerekebilir.
Koku Güzelliği:10/8