çay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2024 Pazartesi

Costume National – Scent Intense (2002)

İtalya’nın hatırı sayılır moda markalarından Costume National’ın parfümleri uzun yıllardır ilgimi çeker. Kullandığım çoğu parfümünü sevdim ve kalite anlamında iyi işlere imza attıklarını söyleyebilirim.

Scent Intense’yi uzun yıllar önce kullanmış ama pek beğenmemiştim. Gerçi onun kokusuyla ilgili aklımda hemen hemen hiçbir duygu kalmamıştı. Scent Intense’yi hiç acele etmeden günlerce kullandım. Uzun uzun kokladım. Soğuk günlerde kabanıma bol bol sıkıp, etrafa yayılan kokuyu izledim ve şaşırtıcı sonuçlara ulaştım.

Öncelikle Costume National, kendi internet sitesinde Scent Intense’yi oryantal amber odunsu olarak sınıflandırmış. Parfümün tanıtım yazısında deri ceket vurgusu ve ambergris detayı dikkatimi çekti. Açılışta canlı, neşeli, leziz ekşi meyveler algılıyorum. Açıklanan üst notalarında bergamot, kakule ve yeşil çay var. Burada turunçgillerden ziyade ekşi erik, şeftali ve hatta kirazı andıran meyveler aklıma geliyor. Dinamik ve ağız sulandıran ilk dakikalar çok güzel. Orta kısımda meyveli çayları andıran yapıya geri planda tarçın, paçuli ve amber eşlik ediyor. Sonlarda çikolatamsı hissettiren paçuliye vanilya eklenerek son buluyor.

Scent Intense, modern, tatlı, lezzetli, baharatlı, kalite anlamında sorun olmayan detaylı bir arkadaş. Onun meyvemsiliği bazı niş parfümleri andırıyor. Kokusal anlamda gayet dirençli ve sağlam denebilir. Genel beğeniye uygun. Onu kullanıp, beğenmeyecek pek kimse çıkmayacaktır. Aradan geçen yılların ardından Scent Intense’yi çok sevdim. Onu kullanmaktan zevk aldım. Üstümden yayılan notalarını mutlulukla içime çektim.

Hem kadınlar hem de erkekler için sunulsa da kadın kullanımına yakın buluyorum. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz üstünde. Gün içinde ara ara kendisini size hissettiriyor. Eau de Parfum formunda. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi fikir. Kokusunu Laurent Bruyere tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8 

8 Ocak 2024 Pazartesi

Atkinsons – Amber Empire (2015)

İngiltere merkezli niş parfüm evi Atkinsons’un ismi son yıllarda daha fazla duyuluyor. Parfüm çeşitliliğini arttıran Atkinsons’un Amber Empire’sini deneme sebebim, içeriğinde bulunduğu iddia edilen oolong çayı teması diyebilirim.

İsminden anlaşılacağı üzere amberi önceleyen bir parfümle karşılaşacağımızı düşünürken büyük resimde pudralı, tatlı, hafiften kadınsı vanilya kokusuna sahip.

İtiraf etmeliyim ki daha önce hiç oolong çayı içmedim veya koklamadım. Atkinsons’un hem açıklanan orta notalarında hem de tanıtım yazısında oolong çayından bahsediliyor. İlginç bir durum ise parfüme ismini veren amberin açıklanan notalarda yer almaması. Gerçi tanıtım yazısında ambere yer verilmiş.

Amber Empire baştan sona pek değişmeyen şekerli, pudralı vanilya kokuyor. Geri planda sıcak, baharatı andıran bitkisel tema hissediliyor. Geri plandaki tema oolong çayına mı ait bilemedim.

Amber Empire zaman zaman Montale’nin ağır ve yoğun vanilyalı parfümlerini andırıyor fakat etrafa yayılımı güçlü değil. Kalıcılığı ise idare eder. Performans anlamında iyi iş çıkaramıyor.

Hem erkekler hem de kadınlar için pazarlanan Amber Empire, bu haliyle kadın kullanımına yakın duruyor. Uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağını düşündüğüm Amber Empire, koleksiyonunuzda olmasa büyük şey kaybetmeyeceğiniz parfümlerden diyebilirim.

Atkinsons bu eseri uzak doğuya yolculukla ilişkilendirse de bana eski pudralı Fransız parfümlerini anımsattı. Eau de Parfum formundaki Amber Empire’yi sektörün tanınmış isimlerinden Maurice Roucel tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

13 Mart 2023 Pazartesi

Atkinsons – Oud Save The King (2013)

Bir zamanlar gözü pek, genç İngiliz beyefendisi Londra’nın ışıltılı kozmopolit sokaklarında şöhret, servet ve muhteşemlik arayışı içinde Kuzey İngiltere’nin vahşi, engebeli coğrafyasını terk etti.

O beyefendinin adı James Atkinson’dı ve 1799’da Londra’da ilk mağazasını açtı. Sabun ve parfüm satılan mağazasının ünü kısa sürede yayıldı ve 1826 yılında İngiliz kraliyet ailesine parfüm tedarik eder hale geldi. 200 yıldan fazla zamandır parfüm üreten Atkinsons markasının 2013 yılında Oud Save The King isimli parfümü dikkat çekti.

Mısır Veliaht Prensi Muhammed Ali İbrahim ile Amerikalı film yıldızı Mabel Normand arasındaki yasak aşk hikayesinden ilham alan Oud Save The King, markaya göre görkemli şekilde duygusal ve lüks olarak tanıtılmış. Oryantal koku sınıfına dahil edilmiş. Açıklanan notalarında çay, oud ve deri öne çıkarılmış.

Oud Save The King’in açılışı sıcak baharatlar ve çay temasıyla gerçekleşiyor. Orta kısma doğru pudralı metalik baharatlara vanilya ve deri ekleniyor. Son kısımda deriye sandal ağacı ve oud eşlik ediyor.

Öncelikle parfümün isminde küçük kelime oyunu yapılmış. İngiltere milli marşında geçen God Save The King terimini Oud Save The King olarak değiştirmişler. Parfümün ismindeki oud, kokuda pudralı, tatlı ve sıcak verilmiş. Keskin baharatların ve hafiften süeti andıran deriyle birleşen oud, ağır Arap temasından ziyade daha modern ve batılı tarafa yakın duruyor.

Parfümün uniseks olarak pazarlandığını görüyoruz. Bana biraz erkek kullanımına yakın gibi geldi. İçerisindeki deriyi beğendim fakat pudralı tarafını pek sevemedim. Garip metalik tarafı var sanki. Kalite anlamında fena değil fakat herkesin sevemeyeceği yapısı ve konforlu sayılamayacak tarzıyla denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında kalıyor. Tam bir kış kokusu izlenimi veriyor. Kokusunu Amandine Clerc-Marie tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

31 Temmuz 2022 Pazar

Giorgio Armani – Eau de Cedre (2015)

Giorgio Armani’nin 1980’li yılların ortalarında piyasaya sürdüğü başarılı erkek parfümü Eau Pour Homme’nin bir nevi devam kokuları 2010’lu yıllarda gelmeye başladı. 2015 yılı çıkışlı Eau de Cedre, bu serinin sevilen parfümlerinden diyebiliriz.

Giorgio Armani’nin internet sitesinde Eau de Cedre şık, stil sahibi ve orijinal olarak tanımlanmış. Resmi açıklanan notalarında Cardamom Pure Jungle Essence isimli içeriğe yer verilmiş ki ilk defa duyduğumu itiraf edebilirim. Ayrıca kokusunun siyah çay, deri, adaçayı gibi bir arada pek karşılaşmadığımız notalardan oluştuğu iddia edilmiş.

Parfümün başlangıcı yeşil, aromatik narenciyelerle gerçekleşiyor. Bergamot ve limona benzettiğim narenciyelere geri planda aromatik bitkiler eşlik ediyor. Menekşe ve adaçayına yakın duran orta kısımda yeşil çay ve menekşenin ağırlığını arttırdığını görüyoruz. Sonlarda ortalama odunsu temanın varlığından bahsedebilirim.

Eau de Cedre, aromatik, yeşil, menekşe ve çay temasına yakın diyebilirim. Kokusu yeni nesil bol şekerli ve vanilyalı baharat bombalarına hiç benzemiyor. Kendine özgü farklı ve erkeksi kokusu hoş ama menekşeyi pek sevemediğim için burnumu hafiften tırmalıyor. Kalite anlamında fena değil, genel beğeniye de uyabileceğini düşünüyorum.

Eau de Cedre, ilk kullandığımdan itibaren Gucci Pour Homme II’ye benzettiğim az sayıda parfümlerdendi. Şişesinin yeşil olması ilk bakışta yeşil çamsı-odunsu gibi kokacağını hissettirse de o daha çok yeşil çay-menekşe tarafına yönelmiş. Denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

Eau de Toilette formundaki Eau de Cedre’nin kalıcılığı normal, etrafa yayılımı ilk on beş dakika iyi, sonrasında tene yakın duruyor. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemi için uygun denebilir.

Koku Güzelliği:10/6

14 Haziran 2021 Pazartesi

Gucci Pour Homme II (2007)

Temeli 1976 yılında atılan Gucci Pour Homme isimli erkek parfümleri, kokular aleminin müdavimleri için her zaman ilgi çekmiştir. İlk Gucci Pour Homme’yi 1976 yılında Guy Robert tasarlamıştı. İlerleyen yıllarda üretimi bitirilen ilk Gucci Pour Homme’den sonra 2003 yılı çıkışlı yeni versiyon raflara çıkmıştı. Bu harika parfümü kullanma şansına nail olmuş kişilerdenim. Üzücü şekilde 2003 yılı çıkışlı yeni Gucci Pour Homme’nin de üretimi bitirildi. Parfümseverlerin büyük tepkisini alan bu karardan sonra 2007 yılında piyasaya sürülen Gucci Pour Homme II’ye gözler çevrildi. Artık bulunması neredeyse imkansız hale gelen 2003 yılı çıkışlı Gucci Pour Homme’nin devamı olarak görülse de kokusal anlamda Gucci Pour Homme II ile pek benzerlik taşımıyorlar.

Gucci Pour Homme II’nin tanıtımında, selefinin (Gucci Pour Homme) aynı muhteşem, zarif ve erkeksi özelliklerini koruduğundan bahsedilmiş. Farklı olarak Gucci Pour Homme II’nin daha parlak ve daha hafif koktuğu vurgulanmış. Parfümün açılışında yeşil meyveli menekşe ve baharatlar karşımıza çıkıyor. Ferah olmayan ilginç ve neredeyse sucul tema, orta kısımda yumuşak başlı baharatlara eviriliyor. Orta bölümde dumansı yeşil baharatlara tütün ekleniyor. Yine orta bölümde parfümün en ilginç notası çay da kendisini gösteriyor. Sonlarda hoş odunsu notalarla kapanış yapılıyor.

Gucci Pour Homme II, daha önce benzerine rastlamadığım enteresan koku profiline sahip. Yeşil meyvemsi ozonik-sucul tütün-baharat tarafına yakın duruyor. Buradaki meyvemsilik, menekşe sıcaklığına sahip. Gucci’ye göre Pour Homme II’de kırmızı biber, tarçın, çay ve zeytin ağacına vurgu yapılmış. Kimi kullanıcılar çayın büyük yer kapladığını iddia ediyor ama bana göre Pour Homme II tütüne farklı yorum getiriyor.

Canlı, dinamik ve hafiften dumansı tütüne eşlik eden yeşil menekşe ve yumuşak başlı baharatlar merkezde yer alıyor. Buradaki baharatlar çok keskin değil neyse ki. Parfümün geneli için yumuşak/uysal en doğru tanım olabilir. Hatta parfümün performansı bile yumuşak denebilir. Hiç bir zaman ağır ya da saldırgan değil. Etrafa az yayılan hoş bir eser.

Düşünüyorum ama hala bir benzeri aklıma gelmiyor. Bu farklı kompozisyon, şık ve kaliteli kokuyor. Hem günlük kullanıma hem de takım elbiseye uyabilecek steril kalitedeki Pour Homme II belki favorim olmayacak. Ona aşık da olmayacağım fakat koklamaktan hoşlandığım ilginç bir deneyim olarak zihnimdeki yerini alacak.

Kötü haber şu ki Gucci Pour Homme II’nin de akibeti, diğer Gucci Pour Homme’ler gibi oldu. Pour Homme II’nin üretiminin bitirildiği haberleri geliyor ki muhtemelen doğru. Anlaşılan o ki Pour Homme II de bir süre sonra ulaşılması imkansız parfümler arasına girecek.

Eau de Toilette formundaki Pour Homme II’nin kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı zayıf. Ilık-serin ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak sizi daha mutlu edebilir. Kokusunu Karine Dubreuil tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

20 Ekim 2019 Pazar

Cartier – Declaration Essence (2001)

Cartier’in saygı duyulan erkek parfümlerinden Declaration’ı, 1998 yılında ünlü burun Jean-Claude Ellena tasarlamıştı. Farklı kokusu ve kolay kolay benzerine rastlanamayacak karakteriyle Declaration, erkek parfümü dünyasında özel bir yere sahiptir. Aradan yirmi yıldan fazla zaman geçmesi, Declaration’ın önemini ve değerini asla düşürmemiştir.

Declaration’un başarısı üzerine Cartier, devam parfümleri üretmeye başladı aynı isimle. 2019 yılının sonlarına geldiğimizde üretimi bitenler ve limitli sürümler dahil ondan fazla parfümlük seri oluşturdu Declaration isimli kokular. Orijinal sürümden üç yıl sonra ilk devam parfümü Essence ismiyle raflardaki yerini almıştı. Aynı şişe formunu kullanan Essence’nin mavilikler barındıran rengi, kokunun su-deniz temasını çağrıştırdığını düşündürtüyor ilk başta. Kullanım dönemindeyse durumun pek öyle olmadığı anlaşılıyor.

Cartier’in internet sitesinde ferah, baharatlı ve odunsu olarak sınıflandırılan Declaration Essence’in açılışı çok farklı turunçgillerle gerçekleşiyor. Aromatik ve yeşil hissiyat veren ilginç turunçgiller için mis gibi kokan doğal portakal aromasından bahsedemeyiz sanırım. Üst notalarda bergamot, portakal çiçeği ve çaydan oluşan sıradışı yapı sizi karşılıyor. Oldukça beğendiğim başlangıçtan sonra orta kısımda yeşil turunçgillere, aromatik baharatlar ekleniyor. Orta bölümde neredeyse sabunsu turunçgillerin yanına eklenen vetiver ve lavanta dinamik yapıyı devam ettiriyor. Sonlarda sakinleşmiş olgun odunsu notalarla karşılaşmak sürpriz olmuyor. Kimi zaman kuru deriyi de andıran alt notalarda hala üst notalardaki turunçgillerin izi takip edilebiliyor. Sedir ağacı kapanışta önemli rol oynuyor.

Declaration Essence, ferah sayılamayacak baharatlı turunçgil parfümü desem sanırım zihninizde canlandıramazsınız. Genellikle ferah ve serinletici olarak verilen turunçgiller burada keskin ve sabunsu-yeşil-çay temasıyla birleştirilmiş. İlerleyen saatlerde karşımıza çıkan vetiver, köksü ve ıslak değil gayet kuru ve kafa karıştırıcı denebilir. Orta bölümdeki baharatlardan kimyon en belirgin olanı. Parfümün kokusu baştan sona bütünlüğe sahip. Düz çizgide ilerlediği söylenebilir. Ana yapı aromatik baharatların ve yeşil turunçgillerin, sabunsu çaysı odunsuların hakimiyetinde desem yanlış olmaz.

Cartier’in internet sitesinde parfümü tanıtmak için kullanılan “Sedirin gücüne ve görkemine sahip baharatlı ve odunsu, taze bir parfüm” cümlesi doğruya benziyor. Gerçi burada garip bir durum var. Declaration Essence, ne tam olarak baharatlı ne odunsu ne yeşil ne de baskın şekilde turunçgilli. Bu öğelerin tamamını bünyesinde eritmiş ve karşımıza tanımlanması zor bir koku formu çıkartmış. Bazı kullanıcıların Essence’in karakterini ve tarzını acayip bulmasını anlayabiliyorum.

Geleyim asıl konuya. Biliriz ki her devam parfümü, asıl parfümden izler taşır. Declaration Essence de tabii ki abisi klasik Declaration’dan büyük oranda esinlenmiş. Hatta çokça benzediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Declaration Essence’in ilk saniyelerinde hemencecik aklınıza Declaration geliyor zaten. Abisine başlangıçta çok benzeyen küçük kardeş, orta bölümde de uzak düşmüyor orijinal formülden. Muhtemelen sonları farklıdır iki parfümün, e o kadar farklılık olsun artık.

Bir başka duruma değineyim. Declaration Essence, aynı abisi Declaration gibi Terre d’Hermes’e benzetilmiş kimi kullanıcılar tarafından. Terre d’Hermes’in tasarımcısı Jean-Claude Ellena’nın aynı zamanda Declaration’ın da tasarımcısı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda portakal-turunçgil kullanımı açısından bakarsak hem Declaration hem de Essence, Terre d’Hermes’i az da olsa andırıyor. Terre d’Hermes daha modern bir turunçgil parfümüyken, Essence biraz da üst yaş grubu erkeklere yakışacak gibi duruyor.

Sonuç olarak, klasik Declaration’u beğenmiştim ve Essence versiyonu da hoşuma gitti. Performans anlamında iyi diyebilirim Essence. Gün içinde ara ara size kendisini hatırlatıyor ve bu durum çoğu zaman mutluluk verdi bana. Belki de yeşil kokan parfümlere olan merakım nedeniyle kabullendim Essence’in esansını. Çoğu kişinin ilk kullanmada beğenemeyeceği koku profiline sahip olduğunu sanıyorum Essence’in. Onun içindir ki biraz zaman tanımalısınız ona. Her gün karşımıza çıkan sıradan ve popüler bir turunçgili yok Essence’in. Bu anlamda denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

EDT formundaki Essence’in etrafa yayılımı ilk patlama dışında çok güçlü değil. Kalıcılığı gayet iyi. Dinamik ve inatçı yapıya sahip. Kokusunu ilkbahar-sonbahar dönemine yakıştırıyorum her nedense.

Koku Güzelliği:10/7

22 Ekim 2017 Pazar

Zoologist Perfumes – Macaque (2016)

“Victor Wong: Başlangıçta hayvan temalı parfüm tasarlamak için beyin fırtınasına epey zaman harcadık. Sonuçta makakı seçtik. Maymunları sevdiğini biliyorum. Bize bunun hakkında daha fazla bilgi verebilir misin?

Sarah McCartney: Çocukken oyuncak şempanzelerimin ve benim birlikte olduğumuz fotoğraflarımı sana gönderebilirim. Üniversitede primatoloji okudum. Tabii ki maymunları seviyorum. Goriller huzurlu, yanlış anlaşılmış ve nesli tükenmek üzere olan hayvanlar. Şempanzeler ise (Borneo’da onları kurtarma merkezini ziyeret ettik) büyüleyecidir aynı zamanda manevi alanları insanlara benzer ama daha zayıflardır. Maymunlarla bir bahçede seve seve yaşarım. Gerçi şu an yaşadığım West London’da bu mümkün değil.

Victor Wong: Bir çok insan için maymunlar yaramaz, aktif ve muz yemeyi seven hayvanlardır ancak Macaque parfümü farklı bir duygu uyandırır. Bize tasarım ve seçim materyallerin hakkında daha fazla bilgi verebilir misin?

Sarah McCartney: Maymunlar zeki ve büyüleyicidir. İkimiz de genel konseptin klişe turist maymunu teması olmasını istemedik. İlk olarak maymunlarla Afrika’da tanıştım. Kaldığımız otelin öğleden sonra çay vaktinde maymunlar gelir ve şekerleri çalardı. Onların insanlara benzeyen elleri ve ayakları vardır. Bazı hayvan türleri insanlarla besin için ilişki kuracak kadar beceriklidir. Makaklar da bu hayvanlardan biridir. Bazı tapınaklara yiyecek bırakıldığı için oraya gelir Makaklar. Japonyadaki Makaklar muz yemiyorlar çünkü Japonyada yetişmiyor muz. Bazı insanlar şakayla karışık “ne yani Macaque parfümü muz mu kokuyor” diyor. Macaque meyve ve sebze kokusunu andırıyor fakat yuzu ve elma kokuyor. Meyvelere ek olarak Japon tapınaklarının kokusu da var Macaque’de. Tütsüleme Japonya’da eski bir zanaattir. Sadece bu işi yapan dükkanlar vardır Japonya’da ve bazen bir kutusu bin dolara satılır değerli tütsüler. Biz iyi bir parfüm yapmak için çok farklı materyaller kullanırız. Bu Japon gelenekselliğini onurlandırmak için Macaque’nin içeriğine odunsularla baharatları koydum, onlara buhur ve sediri de ekledim. Ayrıca maymunun kendi kürküne benzeyen bir koku da var Macaque’de. Sonuç olarak güçlü hayvansı parfümlerden ziyade meyveli kediye benzer bir koku elde ettim.”

Parfüm Merakı kim bu Victor Wong ile Sarah McCartney dediğinizi duyar gibiyim. Gerçi röportajın içeriğinden anladığınızı tahmin ediyorum. Victor Wong, Kanada merkezli yeni niş parfümevlerinden Zoologist Perfumes’in sahibi. Sarah McCartney ise onun çalıştığı parfümör. Ara ara ismini duyduğum Zoologist Perfumes’in ilk defa bir parfümünü kullanıyorum. Bu anlamda bende birçoğunuz gibi yeni tanışıyorum markayla.

İsminden anlaşılacağı üzere hayvanları merkeze alan bir niş marka Zoologist Perfumes. Her parfümlerine farklı hayvan ismi veriyorlar. Konsept olarak ilk duyduğum andan itibaren ilgimi çekmese de Kanada merkezli olmalı enteresan. Pek ismi duyulmuyor Kanada merkezli niş parfümevlerinin. Anlaşılan artık duyulacak. Macaque, 2016 çıkışlı uniseks parfümleri. Macaque, Makak denilen bir maymun türüymüş. Bakalım parfümün ismiyle kokusu arasında bir bağlantı var mı?

Macaque’nin açılışı yeşil neredeyse çamsı reçinemsi yapıyla gerçekleşiyor. Hafiften ardıç meyvesini andıran üst notalarında metalik yeşil elma kokusu hakim aslında. Yüksek kaliteli başlangıcı sıradışı. Orta bölümden itibaren büyük değişim geçirmiyor. Aynı yeşil reçinemsi elma kokusu devam ediyor. Açıklanan orta notalarında yasemin çayı, ylang ylang, bal, buhur ve kasnı otu var. Evet hafiften yeşil çayları andırıyor orta kısım. Elmalı, yaseminli yeşil çay. Son bölümde sedir yosunu, beyaz öd ve yeşil çay varmış. Beyaz ödü ilk defa duyuyorum. Sedir yosunu da bir garip nota. Alt notalar hemen hemen aynı şekilde sonlanıyor.

Macaque’de yeşil, yağlımsı, hafiften terebentini andıran, çayımsı acayip bir aroma var. Hem açıklaması zor hem de kolay. Elmalı yeşil çay en favori tanımım Macaque için. Ama bu kadar da basit değil. Reçinemsi, ağaçsı (muhtemelen sedir), yağlımsı, bayık tarafı da var. Sevip sevmeme kararını kısa sürede verebileceğiniz parfümlerden değil sanki. İlk kullanım döneminde oldukça ilgimi çeken Macaque’yi aradan geçen günlerin ardından biraz sıkıcı buldum.

Koku çarpıcı ve kesinlikle farklı. Piyasadaki yeni nesil şeker bombası baharatlı oryantallerle hiç alakası yok. Eski tarz yeşil fujerlere benziyor. Sanki Pino Silvestre, azıcık Polo Green ve belki de Black Tourmaline’ye göz kırpıyor.

İlginç tarafı fazlasıyla tekdüze olması. Kalite anlamında fena olmasa da hiçbir sürpriz yapmayan tek düzlemdeki koku ilerleyen günlerde bıktırıcı olabilir. Sonuç olarak günlük kullanıma uymayabilecek, erkek tarafına yakın duran, saldırgan olmayan, herkesin sevemeyeceği, bol bol övgüler alamayacağınız bir deneme gibi duruyor Macaque.

Bir maymuna onun kürkünü koklayacak kadar yaklaşmadım ama bu kokunun makak ile nasıl bir ilgisi olabilir çözemedim. Eminim ki hiç bir maymun yeşil elmalı çay gibi kokmayacaktır. Evet konsept ilginç ama genel anlamda tutarsızlık var.

EDP formundaki Macaque’nin performansı harika değil. Fark edilirliği normalin altında. Kalıcılığı iyi. Otuz yaş üzeri erkeklerin dağa, bayıra, ormana giderken kullanabileceği bir arkadaşa benziyor. Sanki sonbahar-kış mevsiminde daha iyi sonuç verecektir.

Koku Güzelliği:10/6