pudralı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pudralı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ocak 2019 Pazartesi

Paco Rabanne – Olympea (2015)

Mısır’ın İskenderiye şehrinde doğan Kleopatra hakkında birçok hikaye anlatılır. Dillere destan güzelliği olduğundan tutun da müthiş zeki ve acımasızlığına kadar onlarca öykü bulunabilir. Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın aslen Yunan kökenli olduğunu belirtir çoğu kaynak. Bu anlamda çoğu zaman Yunan mitolojisindeki hayali figürlerle karıştırılır Kleopatra. Oysa uzun yıllar Mısır halkının yöneticisi olarak birçok savaşa katılmıştır.

Tarihler 2015 yılını gösterdiğinde bir moda markası, ilhamını modern zamanların Kleopatra’larından alan parfüm piyasaya sürer. Paco Rabanne’nin Olympea’sı, ismindeki Yunan mitolojisi çağrışımıyla bize hem Kleopatra’nın memleketi antik Yunan’ı çağrıştırır hem de Paco Rabanne’nin Invictus’la başlayan sürecinin devam ettiğini kanıtlar. Paco Rabanne’nin internet sitesinde Olympea, ferah oryantal/gurme olarak sınıflandırılmış ve özgün-şehvetli olarak tanımlanmış.

Parfümün açılışı kuru beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Üst notalarında kadınsı yasemin güçlü şekilde kendisini hissettiriyor. Birkaç dakika sonra yasemine zencefil eşlik etmeye başlıyor. Zencefilli yasemin, orta kısımda hoş bir sürprizle karşılaşıyor: Tuz. Orta notalarda ferah sayılamayacak tuzlu yasemin haline dönüşüyor Olympea. Biraz ambergris de hissediliyor orta bölümde. Son kısımda çiçeklerin etkisi azalırken yumuşak vanilya ortaya çıkıyor. Kapanışta oldukça zor algılanan alt notalarda tuzlu vanilya hakim diyebilirim. İşte size Olympea’nın kısa özeti.

Paco Rabanne’nin bu iddialı kadın parfümünün oldukça kadınsı koktuğunu, tatlılığın ise diğer modern parfümlere göre daha az olduğunu söyleyebilirim. Genel olarak tekdüze ilerleyen kuru/tozlu çiçek parfümü Olympea. Kuru beyaz çiçeklere eklenen tuz efekti ve sonlardaki zayıf vanilyadan başka bir koku burnuma gelmedi ne yazık ki. Çok basit kokan, derinliği olmayan, cansız ve sıkıcı bir yasemin parfümü bana göre. Tabii ki benim erkek tenim ve burnum için fazlasıyla kadınsı. Bu durum onu üzerimde taşımaktan keyif almadığımı hissettirdi çoğu zaman.

Sonuç olarak kalite anlamında idare eden yapısıyla Olympea, beklentilerimi karşılamaktan uzak kaldı. Doğru kadında ve doğru zamanda hoş bir parfüme dönüşecek Olympea’yı almadan önce denemenizi öneririm.

EDP formundaki Olympea’nın performansı etkileyici değil. Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılma anlamında sınıfı geçemiyor. Sıcak havalardan ziyade serin zamanlarda kullanmak daha iyi fikir. Sonbahar-kış mevsimlerine uyacağını düşünüyorum. Günlük kullanımlara uyabilecek, süslü kıyafetlerle sırıtmayacak, kullanması ve sevmesi kadınlar için kolay bir parfüm imajı çiziyor sanki.

Kokusunu ünlü burunlar Loc Dong, Anne Flipo ve Dominique Ropion gibi sektörün yakından tanıdığı isimler birlikte oluşturmuş.

Koku Güzelliği:10/5

19 Kasım 2018 Pazartesi

Hermes - Twilly d’Hermes (2017)

Hermes’in yeni kadın parfümü Twilly d’Hermes, bir anlamda Hermes markasını seven kadınlar için tasarlanmış. Özgür, cesur, iletişimi becerisi yüksek, yaramaz Hermes kızları için yaratılan Twilly d’Hermes, kendi internet sitesinde çiçeksi, baharatlı ve egzotik olarak nitelendirilmiş. Oluşturulma aşamasında şu üç nota öne çıkarılmış Twilly d’Hermes’te: Zencefil, sümbülteber ve sandal ağacı.

Twilly d’Hermes’in açılışı sabunsu-pudralı yapıyla gerçekleşiyor. Çoğu yorumcunun üst notalarda zencefil olduğunu yazması bana bunun doğru olduğunu anlatmıyor. İlk saniyelerde keskin ve yoğun baharatsılıktan bahsetmek zor. Zencefil varsa da pudramsı pürüzsüzlüğün arkasına saklanmış. Yüksek kaliteli oda spreylerini andıran ilk dakikalardan sonra orta kısımda sümbülteber kendisini gösteriyor. Başlangıçtaki sabunsu yapı yavaş yavaş yerini kremsi sümbültebere bırakıyor ki orta notaları çok güzelleştiriyor bu durum. Orta bölümde lezzetli ve tatlılığı abartılmamış kremsi/vanilyamsı sümbülteber belki de parfümün en başarılı kısmı. Son bölümde kremsi yapı devam ediyor. Kimilerinin plastiğe benzettiği kapanış da biraz o hissiyat olsa da yumuşak sandal ağacı son noktayı koyuyor.

Twilly d’Hermes’in öncelikle kaliteli bir kadın parfümü olduğunu söyleyebilirim. Rahatsız edici yapaylık ya da uyumsuzluğa rastlamadım. Sonrasında pudralı, tatlı, kremsi bir çiçeksi parfüm olduğunu da belirteyim. Baharatın genel kompozisyonda büyük yer kapladığını düşünmüyorum. Çiçeklerden kastım tabii ki sümbülteber. Normalde sümbülteber çoğu zaman kadın parfümlerinde Fracas ve Carnal Flower’daki gibi fazlaca kuru, ağır, feminen verilir. Burada neyse ki gayet yumuşak, kremsi ve lezzetli verilmiş. Bu anlamda az sayıda sevdiğim sümbülteber parfümünden birisi oldu. Son kısımdaki sandal ağacı da orta bölümdeki sütsü sümbülteberle uyumlu ve uysal. Samsara’daki gibi çılgın, sıcak ve baharatlı sandal ağacı yok kapanışta ki böyle olmasından memnunum.

Twilly d’Hermes, yumuşacık adeta pembe pamuk şekerleri gibi bir parfüm. Evet, onu bir renge benzetsem kesinlikle pembe olurdu. Narin, sakin, pozitif, barışçıl, hoş bir çiçeksi denebilir. Evet, belki tekdüze ilerliyor, sürpriz yapmıyor ve derin kokmuyor fakat onun amacı bu değil muhtemelen.

Çoğu kişinin sevebileceği bu tatlı kız, başlangıcı dışında bana uniseks kullanıma yakın geldi. Belki de bu tür kremsi/sütsü/vanilyamsı çiçeksileri seviyorum ve onun için hoşuma gitti. Sade ve minimalist Twilly d’Hermes acaba Jean-Calude Ellena’nın eseri mi diye bakarken tasarımcısının Christine Nagel olduğunu gördüm ve şaşırdım.

Genel olarak çoğunluk kullanıcının pek beğenmediği Twilly d’Hermes’i ukala burnum beğendi 🙂 Harika olmasa da bence çok kolay kullanabilecek, her ortama uyabilecek tanıdık kokusuyla ve biraz çocuksu olsa da ilginç şişesiyle hoş bir hediye olabilir. Tabii fiyat etiketi göze alınabilirse.

EDP formundaki Twilly d’Hermes’in performansı harika değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Genç-yaşlı her kadına uyar kokusu. Serin ilkbahar-sonbahar dönemleri kullanmak için daha uygun görünüyor.

Koku Güzelliği:10/7

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Rasasi – Tasmeem Men

Birleşik Arap Emirlikleri denince çoğumuzun aklına yüksek gökdelenler ve Arap ihtişamının 21. yüzyıldaki kalesi Dubai gelir muhtemelen. Basra körfezindeki bu küçük ülke, Dubai gibi bir şehri dünyanın popüler yerlerinden birisi haline getirebilmeyi başardı. Tabii Birleşik Arap Emirlikleri Arabistan yarımadasında bulunuyor ve aynı zamanda Ortadoğu-Arap koku sanatı geleneğinin kalbinde yer alıyor.

Özellikle 2000’li yıllardan sonra dünyadaki yükselen parfüm trendine Arap-Ortadoğu merkezli firmalar kayıtsız kalmadı. Rasasi sürekli genişleyen koleksiyonu ve uygun fiyatlarıyla kısa sürede dünyanın başka taraflarındaki parfümseverlerin dikkatini çekti. 2018 yılı Ağustos ayı itibariyle yüz yetmişten fazla parfüme sahip olan Rasasi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin gururu olacağa benziyor.

Tasmeem Men, markanın bilenen erkek parfümlerinden birisi. Kendi sitelerinde “Şehvetli bir tasarım formunda, güzelliği ifade eden görkemli başyapıttır. İçeriğindeki tazeliği ve enerjiyi aktaracak heyecan verici bir aroma sunmak için, gelenek ve modernliğin mükemmel karışımıdır” olarak tanıtılmış. Tasmeem Men’in açılışı tatlı vanilya ve leziz baharatlarla gerçekleşiyor. Kakule ve kimyon olduğunu düşündüğüm baharatların desteğiyle üst notaların gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim. Orta bölümde pudralı vanilya hala ana oyuncu olarak göze çarpıyor. Orta kısımda vanilyaya bu sefer kadınsı olmayan gül eşlik ediyor. Orta bölümde kokuda hafiften metalik hissiyat oluşuyor ki kalite hissiyatını düşürüyor. Kapanışta büyük değişim yok. Tatlı vanilyalı güle misk ekleniyor. Son kısım eh işte diyebilirim.

Tasmeem Men, oldukça tatlı hatta kimi zaman şekerli bir parfüm gibi davranıyor. Vanilya-tonka fasulyesi ikilisi kokunun yönünü belirliyor. Yüksek orandaki tatlılığın tonka fasulyesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Tonkaya geriden destek veren yumuşak baharatlar ve gül, onu günümüzün yeni nesil modern erkek parfümlerine yaklaştırıyor. Birçok yeni parfümdeki tatlılık ve vanilya-tonka fasulyesi kullanımına benzer tarafıyla gayet tanıdık geliyor genel tarzı. Pek derinliği olmayan, büyük değişimler yaşanmayan genel yapısı kalite anlamında da harikalar yaratamıyor. Peki, niye ilgi çekiyor Tasmeem Men?

Bu sorunun cevabını rastlantı eseri evin ablası verdi. Onu her kullandığımda evin ablasının “ne kadar güzel kokuyor şekerli şekerli” demesiyle anlaşılıyor ki kadınların rahatlıkla sevebileceği tam bir piyasaya parfümü tarzına yakın. Sanatsal anlamda çok bir şey beklenemeyecek Tasmeem Men’in genel beğeniye uygun olduğunu düşünebiliriz. Eğer şekerli, baharatlı ve yapaylık sınırında dolaşan tonka fasulyesi-vanilya temalı parfümleri seviyorsanız deneyebilirsiniz.

EDP formundaki Tasmeem Men’in performansı iyi. Kalıcılığı yeterli ve etrafa yayılımı fena değil. Bu anlamda yurtdışında oldukça uygun fiyatlara satılmasının avantajını kullanıyor. Erkek parfümü olsa da rahatlıkla kadınların kullanabileceğini söyleyebilirim. Tam bir kış parfümü.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

4 Ağustos 2018 Cumartesi

Giorgio Armani – Emporio Armani He (Lui) (1998)

Giorgio Armani’nin Emporio Armani serisine bağlı olarak piyasaya ilk sürdüğü parfümlerdi He ve She. 1998 çıkışlı bu iki parfüm, Lui ve Lei isimleriyle de tanınıyorlar. 2018’in ortalarına geldiğimiz şu günlerde Emporio Armani serisi parfümlerinin sayısı otuzu geçmiş durumda. Görüleceği üzere Emporio Armani serisi adeta başlı başına bir marka kadar parfüme sahip.

Hiç şüphesiz ki Emporio Armani’lerin en sevileni ve dünya çapında başarılı olanları ilk çıkanlardı. He ve She yirmi yıl önce piyasaya sürülmelerine rağmen en ufak eskime belirtisi göstermiyor kokusal anlamda.

Bugünkü konuğumuz He, Giorgio Armani’nin internet sitesinde “Dinamik ve doğal erkeğin modern kokusu. Tensel, modern ve enerjik” olarak tanımlanmış. He’nin açılışı parlak ve metalik turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında yuzu meyvesi var ki muhtemelen oradan geliyor buruk turunçgilimsi hissiyat. Başlangıcı hoş. İlerleyen saatlerde orta kısma geçiliyor. Orta notalarda turunçgiller geride kalırken, parfümün böylesine sevilen o cazibeli aroması karşımıza çıkıyor. Orta bölümde pudralı ve kremsi sandal ağacı ve nispeten karanlık sayılabilecek aromatik tatlı baharatla müthiş bir konfor kokusuna dönüşüyor. Kapanışı, orta notalarla paralel ilerliyor. Alt notalarda tek fark misk ve plastiğimsi odunsuluğun yükselişi oluyor.

He, parfümler dünyasının post-modern klasiği bence. Kesinlikle çok yaratıcı, benzerine az rastlanan çarpıcı koku formuna sahip. Temiz hatta steril bir AVM delikanlısı kokusu. Kremsi odunsu mu desem plastiğimsi vanilyalı deri mi desem, karanlık modern-tatlı baharat mı desem karar veremiyorum. Bu kadar çok şey hissettirirken diğer yandan da temizlik hissi veriyor ki şaşırtıcı tarafı burası. Parfümün genelinde pudralı yapı var ama ön plana çıkıp etrafı beyaz pudraya boğmuyor. Banyo sabunu gibi de davranmıyor.

Modern bir tiki He. Büyük şehirlerde yaşayan, bağımsızlığına ve giyimine fazlasıyla önem veren, partilemeyi seven genç hippilerin parfümü olabilir. Evet, kesinlikle He’nin mottosu “modernizm” olmalı ve ilginç yanı bu modernist isyanı 1998 yılında yani 20 yıl önce gerçekleştirdi. E bu da onu çağdaş bir klasik haline getiriyor. O, şık, benzersiz ve zamansız. He’nin yirmi yıl önce piyasaya sürüldüğüne inanmak zor. Sanki birkaç ay önce raflara çıkmış kadar günümüze ait. Bu da onun hem hala ilgi çekmesini sağlıyor hem de başarısının sırrını ortaya koyuyor.

He bir tarafıyla tamamen yapay ve doğallıktan uzak diğer taraftan her yapaylığın kötü sonuç vermeyeceğini ispat edecek kadar cüretkar. Çekici, cazibeli, seksi ve bu minvalde aklınıza gelebilecek terimlerin çoğunu karşılıyor. Kimi kullanıcılar onu fazlasıyla erkeksi kokmamakla suçlayıp küçükserken bazısı da olabilecek en iyi uniseks olduğunu söylüyor ki haksız sayılmazlar. Her ne kadar fazlaca kadınsı izler barındırmasa da He’yi kadınlar da rahatlıkla kullanabilir. Aynı Emporio Armani She’yi erkeklerin kullanabileceği gibi. Giorgio Armani’nin He ve She’si birbirlerini garip şekilde tamamlıyorlar ve adeta bir bütüne erişiyorlar. Ayrıca He’yi kullandığınızda hanımefendilerden olumlu tepkiler alacağınızı düşünüyorum.

Hangi güzelin kusuru yoktur ki. He’nin kusurlarından birisi eskisi gibi harika kokmaması. Muhtemelen küçük çaplı reformülasyon geçirdi ve eski denediğim o müthiş kokusundan eser kalmamış yeni şişelerde. Eski cazibeli ve çarpıcı kokusunu kaybetse de ortalama kullanıcılar tercih edebilir onu. İkinci kusuru performans zayıflığı. EDT formundaki He’nin kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı oldukça düşük. Gayet utangaç davranan He, tene yakın durarak sadece sizin burnunuza hitap ediyor.

Kokusunun tasarımını Daniela Andrier yapmış. Çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/7

20 Haziran 2018 Çarşamba

Mancera – Indian Dream (2014)

Mancera’nın Indian Dream’ı uzun zamandır dolabımda duran eserlerdendi. Şunu anlıyorum ki her şeyin bir kaderi olduğu gibi dolabımdaki parfümlerin de bir kaderi ve doğru zamanı var. Çok uzun zamandır görmezden geldiğim parfüm bir gün, bir şekilde beni kendisine çekiyor ve artık vaktinin geldiğini kalbime fısıldıyor. Indian Dream’in de böylece zamanının geldiğini hissettim. Sanırım parfümlerle fısıldaşan parfüm mistiği olma yolunda ilerliyorum.

Indian Dream, harika ismiyle ve müthiş renklere sahip şişesiyle hemencecik dikkat çekmeyi başarıyor Mancera’nın geniş koleksiyonunda. İsmindeki Hindistan vurgusu o coğrafyanın meşhur baharatlarını akla getiriyor. Her ne kadar Indian Dream kadın parfümü olarak sunulsa da bakalım baharatlar ne kadar ağırlıkta genel kompozisyonda.

Indian Dream’ın açılışı tatlı, kadınsı ve modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Pudralı sayılabilecek portakal çiçeği birçok kadın parfümündeki gibi verilmiş. Orta bölüme geçildiğinde pudralı ve kadınsı hissiyat devam ediyor. Portakal çiçeği geride kalırken çiçekler ağırlığını iyice arttırıyor. Orta kısımda gül ve yaseminin etkisi çok bariz. Bu andan itibaren güllü, beyaz çiçeksi safkan kadın parfümüne dönüşüyor. Son bölümde büyük değişim yok. Alt notalarda kadifemsi amber ve vasat miske eşlik eden çiçekler başarılı. Klasik bir kapanışı var.

Indian Dream, tam bir kadın parfümü. Her şeyiyle feminen, bütünüyle kadınsı nüanslar taşıyan bir arkadaş. Standart meyveli-çiçeksi kız parfümü desem yanılmış olmam. Parfümün ana aksını pudralı çiçekler oluşturuyor. Daha özele indiğimizde gül bence baş aktör. Güle güçlü şekilde destek veren yasemin kadınsılığı arttırırken, üçüncü en baskın çiçek portakal çiçeği ana temaya masumiyet katıyor. Hafiften kırmızı meyvemsi (bu hissiyatta gülün etkisi var büyük ihtimalle) ve şekerli portakalımsı yapı, Indian Dream’ın geri planını oluşturuyor. Amber bir detay olarak son bölümde yer alırken, bu tür çiçeksi-meyveli kokuların değişmez elemanı misk pek başarılı verilememiş.

Çok uzatmayayım çünkü aslına bakılırsa basit bir parfüm Indian Dream. Pek fazla derinliği olmayan, kullanması kolay, çoğu kişinin sevebileceği, nota zenginliği bulunmayan, güvenli ama sıkıcı, fazlar arası büyük değişimler yaşatmayan, sürpriz yapmayan, harika kaliteye sahip olmayan, düz çizgide ilerleyen ortalama vasatlıkta kadın parfümü gibi oldukça uzun şekilde tanımlıyorum Indian Dream’ı. Koku profili anlamında yüzlerce örneğine rastlanabilecek tarzı yine de göreceli ana akım rakiplerine göre bir parça daha rafine ama benim için kullanılabilir olmaktan uzak.

Kimi yorumcuların Coco Mademoiselle’ye benzettikleri Indian Dream, koku profili anlamında benzese de paçuli barındırmıyor, onun yerine amberi monte etmiş son bölüme. Tabii aralarında tıpatıp benzerlik olmasa da aklınızda Indian Dream’ın genel yapısı hakkında ipuçları oluşturabilir bu benzetme.

Kendi sitelerinde Indian Dream’ın Hindistan’ın kalbine yapılan seyahat olduğu ve çiçekleri merkeze aldığından bahsedilmiş. Çiçekler konusunda haklılar fakat parfümle Hindistan arasında nasıl bağ kurulacağı konusunda şüphelerim var. Hindistan temalı parfümde beklediğim hiçbir baharat kokusunun içinde olmaması garip denebilir. Bu anlamda isim-konsept uyumsuzluğu var.

EDP formundaki Indian Dream, enteresan şekilde performans sorunu yaşıyor. Diğer Mancera parfümlerinin gücü-kuvveti Indian Dream’da bulunmuyor. Kalıcılığı idare ediyor ama fark edilirliği düşük. Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Kokusunun tasarımını Pierre Montale yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

22 Mart 2018 Perşembe

Estee Lauder – Youth-Dew (1953)

“Youth-Dew, kendi burnunun da çok az koku aldığı bilinen Bayan Lauder’in vücuda sürülmesi için piyasaya sürdüğü bir banyo sonrası vücut yağı aslında. Yağ halindeyken içindeki konsantre oranının yüzde 70’ler civarında olduğu rivayet olunuyor. Bu banyo sonrası yağının çok rağbet görmesi üzerine, Youth-Dew alkollü ortama aktarılıp bildiğimiz eau de toilette’e dönüşüyor ve yüzde 70 olmasa bile, yüzde 20’ler civarında bir konsantre içeriyor.”

Değerli hocamız Vedat Ozan’ın Kokular Kitabı II – Parfümler adlı eserinden alıntıladığım yukarıdaki bölüm dışında, bugün sizlere tanıtacağım Youth-Dew isimli parfümle ilgili ilginç bilgiler de var kitabın satır aralarında. Mesela bayan Lauder’in yeni çıkan parfümünün pazarlama faaliyetleriyle bizzat ilgilendiği, Youth-Dew’in satıldığı mağazalara hatta merdivenlere bu parfümün sıkıldığı, zaman zaman tezgahın arkasına geçerek parfümün satışıyla ilgilendiği gibi enteresan bilgiler bulunuyor. Estee Lauder’in çok önem verdiği Youth-Dew’in ilk çıktığı yıllarda fiyatının uygun tutularak kolay ulaşılabilir hale getirilmesi sonucunda bir ara markanın satışlarının yüzde 80’inini Youth-Dew parfümü oluşturuyormuş. Anlaşılacağı üzere, Amerikan markası olan Estee Lauder’in, güçlü Fransız rakiplerine 1950’li yıllarda meydan okumasıydı Youth-Dew.

Günümüze kadar reformülasyon geçirmesi kaçınılmaz olan Youth-Dew, bugün için kendi sitelerinde baharatlı oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı gayet eski kokan çiçeklerle gerçekleşiyor. Beyaz çiçeklerden yasemin ilk dikkatimi çeken. Oldukça sabunsu başlangıcında olgun meyveler de var sanki. Biraz şeftaliden bahsedebiliriz sanırım. Üst notaları neredeyse hacı yağı kıvamında Youth-Dew’in. Orta bölümde şov başlıyor. Sabunsu nostaljik çiçeklere kuru baharatlar ekleniyor. Karanfil ve tarçın olduğunu düşündüğüm baharatlar oldukça öne çıkıyor orta kısımda. Sadece baharatlar mı? Müthiş bir tütsü, azıcık meşe yosunu ve karanlık sayılabilecek gül, orta notaları şahesere dönüştürüyor. Geleyim kapanışa. Son kısımda tozlu amber harika verilmiş. Ambere geri planda paçuli destek veriyor. Vanilya ise çok gerilerde duruyor. Orta bölüm kadar detaylı ve zengin olmasa da kapanışı başarılı Youth-Dew’in.

Uzun zamandır merak ettiğim klasiklerden birisiydi Youth-Dew. Bu efsanevi parfümün beni şaşkına çevireceğini tahmin ediyordum. Şaşkınlığa bir parça hayranlığı da ekleyebilirim artık. Youth-Dew gerçekten de anlatması zor bir parfüm. Onu denemek ve bu deneyimi yaşamak gerekiyor.

Youth-Dew’in ilk saniyelerindeki hayvansı sert çiçekleri yumuşatan şeftali Mitsouko’ya mı benziyor? Sabunsu hatta pudralı aldehitler ve beyaz çiçekler Bandit’i mi çağrıştırıyor? Kapanıştaki amber Calvin Klein – Obsession (kadın versiyonu) tarafına mı yakın? Ve hepsinden önemlisi Youth-Dew gerçekten bir kadın parfümü mü?

Öyle bir eser ki Youth-Dew kendi pazarlama afişlerinde “şimdiye kadar yaratılmış en seksi parfüm” olarak lanse edilse de onun “şimdiye kadar yaratılmış en erkeksi kokan kadın parfümü” olma durumu var mı acaba? Youth-Dew, 1950’li yılların tipik karanlık, yoğun, acımasız, dolgun, boşluk bırakmayan, zengin, katmanlı, pudralı harika bir örneği denebilir. Parfüm garip şekilde erkeksi hissiyat veriyor orta bölümden itibaren. Oysaki başlarda bulunan aldehitler ve beyaz çiçekler amma da kadınsıydı. Ne diyorum ben?

Zihnimi karman çorman hale çeviren Youth-Dew, kendi sitelerindeki tanıma harfiyen uyuyor: Oryantal baharatlı. Resmin bütününde ağır ve koyu baharat-tütsü-sabunsu çiçek-tütün merkezli bir eser bence. Başlangıçtaki civetten geldiğini düşündüğüm hayvansılık o dönemin parfümleri için hiç yabancı değil. Bandit’e benzettiğim karanlık aldehitleri tabii ki kendime yakın bulamadım. Orta kısımdaki baharat-tütsü işbirliğine bayıldım. Sonları çok tanıdık geldi ama bir türlü hangi parfüme benzediğini çıkaramadım. Yoksa Shalimar’a mı benziyor kapanışı?

Youth-Dew, enfes bir klasik. Kullanması ve sevmesi çok zor. 1950’li hatta 1940’lı yılların koku trendini bize sunması anlamında önemli bir eser. Çok katmanlı, zengin, karmaşık ve dominant bir arkadaş. Kullanım döneminde eski/tozlu/nostaljik koktuğunu ve ‘babaanne parfümü’ eleştirilerini kısmen haklı bulsam da günümüzde böyle bir eserin örneğine rastlamak pek mümkün değil. Onun içindir ki kadın-erkek her parfümsever Youth-Dew’i almasa bile denemeli bence.

Benim kullandığım eski EDP versiyonuydu. Kalıcılığı çok iyi, fark edilirliği başlarda oldukça yüksek. Onun içindir ki fazla sıkmanızı önermem yoksa boğucu olabilir. Tam bir kış parfümü. 40 hatta 50 yaş üzeri kadınlara hitap ettiğini belirtmem gerekiyor.

Son olarak parfümün tasarımcısından bahsedeyim kısaca. Josephine Catapano, kaynaklarda sadece dört parfüm tasarlamış olarak görülüyor. Bu dört parfüm de kült haline gelmiş (Fidji, Youth-Dew, Norell) eserler. Yine Vedat Ozan’ın kitabından öğrendiğimize göre İtalyan göçmeni olarak Amerika’ya yerleşen Catapano, 2012 yılında hayata gözlerini yummuş. Bayan Catapano, günümüzün en önemli parfümörlerinden Sophia Grojsman’ın da hocası denebilir. Grojsman’ı parfümörlük mesleğine başlatan kişi olan Catapano için bayan Sophia şunları söylemiş: “O benim için bir modeldi. İtalyan göçmeni bir ailede doğmuş ve sadece liseye kadar okumuş, tamamen içgüdüleriyle hareket ederek parfüm tasarlayan ve bu yönleriyle beni çok etkileyen biriydi.”

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

6 Mart 2018 Salı

Giorgio Armani – Emporio Armani She (Lei) (1998)

İtalya’nın dünya moda sektörüne armağanı Giorgio Armani markası, isminin hakkını verircesine efsane parfümlerle kokuseverlerin başını döndürmeye devam ediyor. Markanın modern kült haline gelen iki erkek parfümü Code ve Acqua di Gio’dan sonra en sevdiğim eserlerinden birisi 1998 çıkışlı He (Lui) diyebilirim. Markanın Emporio Armani etiketiyle piyasaya sürdüğü He, kahverengi ve plastiğimsi hissiyat veren püskürtme mekanizmasıyla benzer kokar diye düşünürüm her zaman. Uzun zaman önce kullandığım ve çok sevdiğim He her ne kadar küçük çaplı reformülasyonlar geçirse ve kokusu bir parça değişse de hala içimde farklı yere sahiptir. Giorgio Armani’nin modern yüzünü temsil eden He’nin, aynı yıl kız kardeşi She’de (Lei) kendisini dünyaya tanıtmıştı.

Gerek He gerekse She parfümseverlerin çok sevdiği parfümlerdendi. Tabii aradan geçen yıllar yıldızlarını bir parça söndürse de hala onları kullanan çok sayıda parfümsever mevcut. Hem erkeği hem de kadın versiyonu aynı şişe tasarımına sahip bu iki parfümden She, kendi sitelerinde modern çiçeksi olarak tanımlanmış ve yumuşak, konforlu hissettiren modern parfüm olarak yorumlanmış. Bakalım durum gerçekten öyle mi?

She’nin (Lei) açılışı ferah sayılamayacak tatlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Kimi kaynaklarda armuttan bahsediliyor ama bence bergamota yakın üst notalar. Başlangıcı yapay değil ama benim için fazla şekerli. İlerleyen dakikalarda koku karakteri değişiyor. Turunçgiller geri plana geçerken kremsi tatlı çiçekler ve bir parça vanilya kompozisyona ekleniyor. Miskin destek verdiği genel yapıda iris çiçeği hissiyatı var ama çok değil. She, orta kısımdan itibaren oldukça kremsi (neredeyse vanilyamsı) ve pudralı.  Neredeyse plastiğimsi diyebileceğim modern koku formu son kısımda da devam ediyor. Alt notalarda büyük değişim yok. Aynı kremsi, pudralı, vanilyamsı badem-iris çiçeği devam ediyor.

She’yi tanımlamak zor. Ne tam olarak turunçgilli ne çiçeksi ne derili ne vanilyalı ne de pudralı ama bir taraftan da hepsini içinde eritmeyi başarıyor. Oldukça kremsi ve tatlı yapısı günümüzün modern parfümlerine çok benzer. Onun yirmi yıl önce piyasaya sürüldüğüne inanmak zor. Sanki daha birkaç ay önce çıkmış kadar tanıdık ve modern.

She’yi ilk kullandığım gün hemen anladım ki erkek kardeşi He’ye çok benziyor. Hatta She, formülü değiştirilip yazık edilen He’nin ilk formülasyonuna benziyor. He’de deri daha yoğunken She’de vanilya ve pudraya ağırlık verilmiş ama iki parfüm de büyük oranda benzer. Eğer yeni He’den eski tadı alamıyorsanız She’yi gönül rahatlığıyla alıp kullanabilirsiniz. Hafiften feminenlik barındırsa da bence erkekler kullanabilir She’yi.

Sonuç olarak She’nin o tarif edilmez koku güzelliğine ve yapay yaratıcılığına şapka çıkarıyorum. Diğer taraftan da uzun süreli kullanımda sıkılacağımı tahmin ediyorum. Parfümler dünyasına yeni giriş yapan hanımefendilere She’yi önerebilirim. Günlük kullanımda, özel buluşmalarda, akşam çıkmalarına uyum sağlayacaktır. Ağır olmayan, yumuşacık kokusuyla bol bol övgüler alacağınızı düşünüyorum.

EDP formundaki She’nin kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk dakikalarda yüksek. İlerleyen saatlerde tene yaklaşıyor. Serin günlerin parfümü bence She. Serin sonbahar hatta kış mevsimi için daha uygun. Kokusunun tasarımını ünlü parfümör Sophie Labbe yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

24 Eylül 2017 Pazar

Cartier – Baiser Vole (2011)

Cartier’in 2003 çıkışlı ünlü parfümü Le Baiser Du Dragon’un devamı olarak mı çıkarıldı yoksa müstakil bir eser olarak mı tasarlandı bilemiyorum Baiser Vole. Gerçi Baiser Vole’nin 2011 yılında çıkışından sonra çabucak devam parfümlerinin piyasaya sürülmesi, onun bağımsız bir parfüm olarak düşünüldüğünü gösteriyor. 2017 yılının Eylül ayı itibariyle yedi parfümlük bir koleksiyona dönüşmüş durumda.

Kendi sitelerindeki açıklamalarında zambağın vurgulandığını görüyoruz. Tabii kadın parfümü olması dolayısıyla dişiliği öne çıkarıyor resmi tanıtım. Zor bulunan ve şık kokan bir çiçek olan zambağın tutkulu hikayesinin Baiser Vole aracılığıyla anlatıldığı söyleniyor. Çiçeksi, ferah ve pudralı yönünden de bahsedilmiş.

Baiser Vole’nin açılışı belli belirsiz turunçgillerle gerçekleşiyor. Silik sayılabilecek turunçgillere sabunsu çiçekler eşlik etmeye başlıyor. Resmi tanıtımdaki zambak kokusu, orta kısımdan itibaren iyice kendisini hissettiriyor. Buradaki zambak, gayet yumuşak, yeşil, taze, kremsi, leziz ve sevmesi kolay. Hatta diyebilirim ki abartılı şekilde kadınsı bile değil zambak. Kapanışta yeşil kremsi zambak küçük değişim gösteriyor. Yeşil ve taze geri çekilirken, vanilyamsı kremsilik daha da artıyor ve neredeyse tropikal vanilyaya dönüşüyor alt notalar. Son bölümde yumuşak misk de mevcut.

Baiser Vole, pudralı ve kremsi beyaz çiçek parfümü bana göre. Buradaki kremsilik vanilya merkezli gibi. Gayet temiz, duru, barışçıl ve sakin bir çiçeksi yapı var Baiser Vole’de. Masum, taze ve ferah koku, ne burun tırmalayan cinste çiçeksi ne de kafası karışık bir oryantal. Giymesi kolay bir arkadaş.

Baiser Vole’yi ilk kullandığım andan itibaren epey sevdim ve benimsedim. Kremsi vanilya sevgimin köklerine dokunuyor bir şekilde. Feminenliğin abartılmaması gayet iyi bir seçim. O, 2011 yılında çıkış yaptığını vurgulayacak kadar modern ve tatlı kokuyor. Keşke tatlılığı biraz az olsaymış. Yine de yakışmış Baiser Vole’ye.

Sonuç olarak çok hoş, kibar kokuyor. Derin, katmanlı ve detaylı değil. Hatta düz çizgide ilerlediğini ve bize sürpriz yapamadığını söyleyebilirim ama bu tarz bir eserden derinlik değil, güzel ve temiz kokması beklenir ki Baiser Vole bunu başarıyor. Yapaylık ve burnu zorlayan uyumsuzluk yok gibi. Cartier’in kalitesi yine kendisini gösteriyor.

Benim kullandığım EDP olanıydı. Performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar-yaz mevsimi için uygun görünüyor. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Yaş sınırlaması olmadan her kadın kullanabilir. Kokusunun tasarımını ünlü parfümör Mathilde Laurent yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

15 Mayıs 2017 Pazartesi

Giorgio Armani – Code Ultimate (2012)

“Gizemli, tehlikeli, bulaşıcı… Baştan çıkarıcı güç… Armani Code’nin sofistike ve yoğun yorumu.”

Giorgio Armani’nin ünlü ve popüler parfümü Code For Men’in 2012 çıkışlı küçük kardeşi Ultimate için az bile söylenmiş yukarıdaki tanıtım ifadeleri. Oysaki onun üstündeki baskı oldukça fazla. Code For Men gibi, dünya çapında büyük başarı hikayesinin arkasından gelen ve aynı ismi taşıyan parfüm olması altından kalkılacak kolay bir durum değil.

Code For Men’in yüksek satış grafiği, Giorgio Armani tarafından değerlendirilmeye devam ediliyor. 2017 yılının Mayıs ayı itibariyle Code For Men’in 10 taneden fazla devam parfümü çıkarılmış durumda. Code’un kadın versiyonunun devamlarını saymıyorum bile. Gerçi birçok devam kokusu genellikle büyük başarı beklenerek çıkarılmaz fakat Ultimate için ünlü yıldızların rol aldığı reklam kampanyası yapılması bize bazı ipuçları veriyor. Ultimate için yapılan bu yatırımın, geri dönüşü muhakkak bekleniyor. Bakalım Armani Code Ultimate, bana neler hissettirecek.

Parfümün açılışı şekerli turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı ilk patlama, modern, tanıdık, leziz hafiften metalik ama çekici ve sevilesi. Orta kısma geçildiğinde turunçgillerin yerini tonka fasulyesi, vanilya ve baharatlar alıyor. Koyu ve hatta karanlık sayılabilecek baharatlara eşlik eden tonka, tatlılığı fazlasıyla yukarıya taşıyor. Pudramsı vanilya ise bu ikiliye seve seve eşlik ediyor. Son bölümde büyük değişim yok. Karanlık, tatlı baharatlara, sedir ağacı ekleniyor ve böylece kapanış gerçekleşiyor.

Armani Code Ultimate, kendi sitelerinde keskin bir EDT olarak değerlendirilmiş ve oryantal kategorisine konmuş. Koku anlamında oryantal olduğu bir gerçek. Tarzı büyük oranda ünlü abisi Code’a benziyor. Aynı şekerli, karanlık, baharatlı, tonka fasulyesi kombini, Ultimate’de tekrarlanmış. Code’un o kendine özgü ilginç ve çekici yapısından ne farkı var pek anlayamadım Ultimate’nin.

Ama başka bir şey fark ettim. O da klasik Code’dan daha başarılı buldum Ultimate’yi. Nasıl olur derseniz söylemesi zor. Sanırım Ultimate versiyonu, klasik Code’den daha olgun, daha kaliteli, daha performanslı ve daha az yapay. Normal Code, epey yapay ve sıradanlaşırken, ilerleyen saatlerde Ultimate fena değil. Bence klasiğinden daha iyi Ultimate.

Şunu da belirtmem gerekiyor ki, Code For Men’i rakiplerinden ayıran bir nota var, o da zeytin çiçeği. Klasiğinde de Ultimate olanında da zeytin çiçeği notası mevcut. Belki de kokusundaki o hafif yağlımsı havayı zeytin çiçeği veriyordur. Ultimate’de daha rafine verilmiş bu yağlımsı hava.

Sonuç olarak Ultimate zaman zaman bıkkınlık verecek kadar şekerli, baharatlı, pudralı, tonka fasulyesi-vanilya kombinasyonu. Geri kalan öğeler (turunçgiller ve odunsular) yan rollerde yer alıyor. Resmi, takım elbise kokusu gibi gelir bana her zaman için Code For Men. Ultimate versiyonunda bu durum benzer şekilde devam ediyor. Koyu ve karanlık kokusu, onu sonbahar-kış parfümü haline getiriveriyor.

Ultimate’yi harika bulmadım. Uzun süreli kullanımda sıkılacağımı hissetsem de abisi klasik Code For Men’den daha iyi bir seçenek olacağını düşünüyorum. Tabii ki kadınlar onu sevecek ve övgüler alacaksınız. Kullanması ve sevmesi kolay bir parfüm. Etkisi kanıtlanmış bir aroma Code. Bu anlamda işe yaraması büyük ihtimal.

EDT formunda. Kalıcılığı yeterli. Fark edilirliği normalin biraz altında. Gün içinde ara ara kendisini size hissettirerek küçük sürprizler yapmasını biliyor. Yaş sınırı olmaksızın herkes kullanabilir. Kokusunun tasarımını, Code For Men’e de imzasını atan Antoine Maisondieu yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6