Dsquared² etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dsquared² etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Haziran 2015 Cuma

Dsquared² - He Wood (2007)


Dsquared² - He Wood (2007)

Çok klişe olacak ama söylemek zorundayım: Yıllar ne kadar çabuk geçiyor. 18-19 yaşlarında insan bir an önce çalışmaya başlayıp hayatın içine girmek istiyor. Fakat otuzlu yaşlarına gelince o hevesle istenen hayatın, aslında çok matah bir şey olmadığını anlıyor. İnsanları tanıyor, hayatı anlıyor ve yaşamın aslında Musa Eroğlu’nun türküsünde söylediği gibi "Yalan Dünya" olduğunu görüveriyor. Bu "görmek" eylemi çoğu kişide derin hayal kırıklıklarına sebep oluyor. “Ee hayat bu mu?” noktasına geliniyor çoğu zaman. Evet dostlar hayat sadece bu, daha da fazla bir şey değil.

Çabucak geçiveren altı yıl öncesine götüreyim sizi. 2009 yılında, serin sonbahar mevsiminde, kapalı ve kasvetli havanın esir aldığı Ankara'nın sokaklarında dolaşırken belki de ta o zamanlardan gelen parfüm merakı, beni Sevil mağazasının Tunalı Hilmi şubesine çekivermişti. İçeriye amaçsızca girdiğimde aklımda bir parfümü denemek vardı: Kouros.

Hakkında okuduğum övgü dolu sözler ve yurt dışı merkezli parfüm platformlarında göklere çıkarılan Kouros'u muhtemelen ilk orada denemiştim. Sanırım ilk orada nefret ettim Kouros'tan. Kouros'un neredeyse hiç bir yerde bulunamayan flanker'ı Fraicheur'ı  mucizevi şekilde görmüş ve büyük hevesle denemiş fakat klasik Kouros'un biraz daha hafifletilmiş hali olduğunu anlayıp hayal kırıklığına uğramıştım.

O mağazaya girerken hatırladığım en net görüntü ise girişin sağına yerleştirilmiş kocaman Dsquared standıydı. Rakiplerini düşünecek olursak henüz yeni sayılabilecek hazır giyim markası olan Dsquared'in, 2007 yılında parfüm işine girdiğini biliyoruz. Mağazadaki kocaman standın üzerinde duran He Wood'un ahşabı andıran şişesini görünce açıkçası hiç sempatik gelmemişti. Biraz zorlama ve abuk bir fikir olarak aklımda kalmış ahşap temalı parfüm şişesi. Tabii bu anlamda Dsquared'in gayet tutarlı davrandığını görüyoruz. İsmi Wood olan bir parfümün şişesinin de ahşap görünümlü olması gayet mantıklı. Hele bir de parfümün odunsu nüanslar taşıması konseptsel anlamda bütünlük sağlandığının habercisi olarak düşünülebilir.


Kendi sitelerinde parfümleriyle ilgili hiç bir bilgi olmamasını nasıl açıklayacağımı bilemiyorum. Sanırım parfümlerine fazla önem vermiyorlar ki 1-2 cümle yazıyı bile esirgemişler. Neyse ki parfümün EDT forumunda olduğunu belirtmişler. Dsquared'in ilk parfümü olan He Wood'un ilhamını, hava-su-ağaç kombinasyonundan aldığı söyleniyor. Doğanın dört temel elementinden ikisini bünyesinde barındırmayı düşünen He Wood'un detaylarına geçeyim artık.

He Wood'un açılışı yeşil çiçekler ve tuhaf salatalığımsı kokuyla gerçekleşiyor. Başlangıçtaki yeşil aromatik otlar, lavanta ve salatalık benzeri yapı tabii ki aklıma ünlü Fahrenheit'ı getirdi. Üst notalarını sevdiğimi söyleyemem. Orta kısma geçildiğinde yeşil erkeksi çiçeklerin hakimiyeti devam ediyor. Bu sefer sahneye menekşe çıkıyor. Ne yazık ki menekşeyi parfümlerde bir türlü sevemiyorum. Ve bu durum He Wood için de geçerli oldu. Orta notalar bana göre değil. Geleyim son kısma. Alt notalardan pek umudum yoktu ve beni şaşırtmadı. Sonlarda parfüme ismini veren odunsu notalar ortaya çıktı nihayet. Yapay ve plastiğimsi sedir ağacı en sevmediğim şekilde verilmiş. Misk ve yapay vetiver, kapanışta var ama keşke olmasalarmış. Ne sıradan ve ne sıkıcı bir son.

Sanırım ciddi bir şanssızlık var bu durumda. Çünkü parfümde en sevmediğim ne kadar nota varsa hepsi He Wood'un içine yerleştirilmiş. Başlangıçtaki itici ve sucul olmaya çalışan salatalık benzeri yapı Wall Street'i anımsattı. Bond No.9'daki kullanımı da sevmemiştim He Wood'daki kullanımı da sevemedim. Her ne kadar benim için parfümün en kabul edilebilir tarafı olsa da başlangıcı için “eh işte” diyebilirim. Orta bölümde bütün gücüyle karşımıza çıkan menekşe, erkeksi bir meydan okumayla etrafa satır sallayan "palalı" gibi. Narciso Rodriguez For Him'dekine benzer verilmiş menekşe, yeşil ve erkeksi ama bana hitap etmiyor. Orta bölüme kadar devam eden nispi doğal koku, alt notaların sahne almasıyla büyük hayal kırıklığına dönüşüyor. Sonlardaki yapay sedir ağacı ve vetiver, güya ıslak ve rutubetli kokmaya çalışıyor ama ne mümkün. Eğer o kadar yapaylığa tahammül ederseniz, sizi alt notaların sonlarında hiç bir şey beklemiyor. Gönlünüz rahat olabilir.


Değerli dostlar belki de patavatsızlık edip, sonda söylemem gereken şeyi başta söyleyeceğim. He Wood'u kullanmasanız veya denemeseniz hiç bir şey kaybetmiş sayılmazsınız. Vasat bir Fahrenheit-Wall Street-Narciso Rodriguez For Him kırması diyesim var He Wood için. Evet bu parfümle kesin bir kan uyuşmazlığı sorunum var. Yıldızımızın barışacağını ise hiç sanmıyorum.

Ya da lafı fazla uzatmayayım ve bitireyim. He Wood, asla çok ferah sayılamayacak yeşil salatalık-menekşe-sedir ağacı-vetiver koalisyonu olarak kafamda yerini alıyor. Orta notaların sonlarından itibaren yapaylığın bariz hissedildiği, farklı olmayan karakteri, yenilik barındırmayan yapısı, itici tarzı ile bu tür parfümleri sevenleri avlayabilecek bir arkadaşa benziyor. Kokusunun gayet erkeksi olduğu konusunda şüphe yok. Sonları dışında tatlılık kullanımı kontrollü.

Potion’dan sonra kullandığım ikinci Dsquared parfümü ve sonuç yine hüsran. Hiçbir markaya ön yargıyla yaklaşmak doğru değil. Umarım başka Dsquared parfümlerini beğenirim.

Parfümün tasarımını Daphne Bugey yapmış. Bugey, popüler ana akım markalar ve Le Labo, Eau d'Italie gibi niş marklar için de çalışmış. Parfüm kritikçisi Luca Turin, He Wood'u meyveli fujer olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç puan vermiş. Başka bir yazar Chandler Burr'da beş üzerinden üç puan vermiş He Wood'a.


Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama. Kimi zaman 8-9 fıs sıkmama rağmen fark edilirliği vasatı aşamadı. Sıcak yaz günleri dışında her zaman kullanılabilir. Çok genç arkadaşları hedeflediğini düşünmüyorum He Wood'un. Her ne kadar böyle yaş vermek doğru olmasa da yirmili yaşların ortalarından itibaren kullanılırsa fena olmaz.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

4 Nisan 2013 Perşembe

Dsquared² - Potion (2011)



Dsquared² - Potion (2011)  Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Hikaye, İtalyan asıllı Catenacci ailesinin 1964 yılında ikiz çocuk sahibi olmaları ile başlıyor. Dokuz çocuklu ailenin en küçük iki ferdi olan ikizler Dan ile Dean, Toronto'nun banliyösünde büyüdüler. Modaya tutkun ikiz kardeşler, kendi kız kardeşlerine kıyafet tasarlayarak bu büyülü dünyaya giriş yaptılar. 1983 yılında Newyork'a taşındılar. Bir yıl sonra ise uluslararası moda sektörüne giriş yaptılar. 1991 yılında İtalya'ya giden kardeşler burada Gianni Versace ve Diesel'de tasarımcı olarak çalıştılar. İlk erkek koleksiyonlarını ise 1994 yılında çıkardılar. Daha sonrası ise tahmin edeceğiniz gibi. Başarılı işleri dünya çapında ilgi gören iki kardeş, Dsquared² isimli markalarını hayata geçirdiler.

Dsquared², 2007 yılında ilk parfümleri olan He Wood'u piyasaya sürdü. Şimdiye kadar on bir parfüme imza atmışlar. Bugün inceleyeceğim Potion ise 2011 çıkışlı.  Aromatik odunsu olarak sınıflandırılmış.

Potion'un başlangıcı biraz nane ve ilginç bir deri ile gerçekleşiyor. Fakat nane biraz daha baskın. Deri ise plastiğimsi halde. Çok ferah bir açılış değil. Garip bir başlangıcı var. Daha önce rastlamadığım türden. İlerleyen dakikalarda yumuşak, yapay, plastiğimsi odunsu notalar kendisini gösteriyor. Aromatik otlar grubundan olan fesleğen destek veriyor odunsulara. Ayrıca baharatlar da hissediyorum. Muhtemelen tarçın. Ama hala harika değil. Son kısımda ise çok güzel bir sürpriz var. Hayvansal bir vanilya alt notalarda kendisini gösteriyor. Biraz da amber var. Böylece de tenden ayrılıyor.


Geçelim detaylara. Öncelikle ismine bakalım. Potion (iksir) iddialı bir isim. Şimdi bu ismin arkasında sert, unutulması zor, rahatsız edici, konforsuz ve saldırgan bir koku olması gerek bence. Fakat Potion ismiyle tezat oluşturuyor. Yumuşak, sakin, tene yakın kalan, uysal bir parfüm gibi davranıyor. Asla saldırgan yada iddialı değil. Daha çok konforlu diyebilirim.

Başlangıçtaki nane-plastiğimsi deri kullanımını pek sevmedim. Normalde taze nane bitkisinin kokusunu ve tadını çok severim. Ama nane parfümlerde kullanılınca hiç sevemiyorum. Naneye eşlik eden deri ise yapay gibi. Açıklanan notalarında deri olmamasına rağmen başlangıçtaki araba lastiği benzeri koku Bulgari - Black'i hatırlatıyor.

Orta notalarda başrolü yapay ve plastiğimsi odunsu notalar alıyor. Baharatlar ise adeta yardıma koşmuşlar. Çünkü odunsulara eşlik eden tarçın, bence bu kısmın en güzel tarafı. Son bölümde ise nefis bir vanilya var. Hafiften hayvansallık hissediyorum. Aynı Calvin Klein'in güzel parfümü Obsession For Men gibi. Evet iki parfümün sonları oldukça benziyor. Fakat Potion'da daha zayıf ve algılaması zor. Obsession For Men'de daha belirgin.


Yaklaşık bir haftadır Potion'u kullanıyorum. Hem kıyafetlerime hem de tenimde defalarca deneme fırsatı buldum. Bu süre içinde sonları dışında çok etkileyici yada akılda kalıcı bir kokusu olduğuna tanık olamadım. Bence ortalama bir baharat-odunsular-amber kombinasyonu. Benim için daha fazlası olamadı. Potion kötü bir parfüm değil. Hatta güvenli bile diyebilirim. Deneyen bir çok kişi beğenecektir. Ama benim beğenilerime uymadığı açık.

Bir diğer konu ise orta notalarından itibaren hissettiğim kontrollü yapaylık. Plastiğimsi-derimsi odunsular bence parfümün en belirgin yanı. Adeta kokunun karakterini belirliyor bu kısım. Fakat ben daha tütsümsü odunsuluğu sevdiğim için kendime yakın bulamadım. Bazı yorumcular gül temasından bahsetmişler. Yoğun bir güle rastlamadım kokusunda. Onun dışında Potion modern, kolay giyilebilen, güzel iltifatlar alabileceğiniz, genç arkadaşları hedefleyen, hediye olarak düşünebileceğiniz ve uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olabilecek bir parfüm. Kalite hissiyatı yüksek değil.

Orta kısmından itibaren kokusu tatlılık barındırıyor. Fakat şekerli ve baygın bir tatlılık değil. Çok iyi dengelenmiş. Zaten 2011 yılında üretilmiş bir parfümde tatlılık olmaması düşünülemez. Yine de söyleyeyim. Eğer tatlı kokan parfümleri sevmiyorsanız size göre olmayabilir.


Potion, 2003 yılında üretilen ve şimdilerde üretimi bitirilmiş Gucci Pour Homme'a benzetilmiş. Ben aralarında çok büyük benzerliğe rastlamadım. Bir kere Gucci Pour Homme çok doğal kokan odunsu-tütsü kokusu. Potion da ise tütsü hiç yok. Gucci Pour Homme daha karanlıkken, Potion daha açık karakterli. Potion daha tatlımsı iken Gucci Pour Homme daha kuru. Potion daha genç işi ve günlük kullanıma uyacak gibiyken, Gucci Pour Homme daha ciddi ve resmi.

Ana akım markalarda pek görmediğimiz şey olan Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Fakat fark edilirliği hem kıyafette hem de tenimde zayıf kaldı. Potion'u dünyaca ünlü parfümör Annick Manerdo tasarlamış. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmak uygun olacaktır. 18-30 yaş grubu için daha iyi bir seçim sanki.

Artıları:
+ Son kısmını sevdim.
+ Genel olarak çoğu kişinin beğenebileceğini düşünüyorum.

Eksileri:
- Başlangıcı çok ilgimi çekmedi.
- Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan yapaylığı yadırgadım.
- Fark edilirliği zayıf.

Koku Güzelliği:10/6