Jo Malone etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jo Malone etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2022 Salı

Jo Malone – Grapefruit (1992)

1980’lerin ilk yıllarında kariyerine yüz bakım ürünleriyle başlayan Jo Malone, 1990’larda parfüm üretimi alanına terfi etti. Grapefruit, Jo Malone’nin Lime Basil & Mandarin isimli parfümüyle birlikte ürettiği ilk eserlerden diyebilirim. Jo Malone’nin yeni nesil popüler parfümlerinin biraz gerisinde kalan Grapefruit’i, 3-4 yıl önce Emaar’daki Jo Malone’nin mağazasında rastgele denemiş ve oldukça beğenmiştim. Mağazada birçok parfümü kısa süre içinde denediğim için aklımın köşesine yazdım Grapefruit’i ve uzun süreli kullanım için fırsatını bekliyordum.

Jo Malone’nin internet sitesinde Grapefruit şu cümlelerle tanıtılmış: “İspanya kıyılarında bol miktarda greyfurt bahçesi bulunur. Biberiye, nane ve yenibahar, greyfurtun parlak ve güneşli doğasına mükemmel keskinlik katar. Canlandırıcı ve ferahlatıcı.” Üç nota özellikle öne çıkarılmış: greyfurt, biberiye ve yosun.

Grapefruit’in açılışı keskin, asidik ve gerçekçi limon-portakal ikilisinin yanında öne çıkmayan tuzlu greyfurtla gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve bir parça eski tarz şipreleri anımsatan başlangıcı şahane. İlerleyen dakikalarda asidik turunçgillere aromatik Akdeniz otları ekleniyor. Biberiye buruk ve tozlu havayı sağlıyor olabilir. Açıklanan orta notalarında nane, lavanta ve kafur da bulunuyor. Bu üç element pek baskın sayılmaz. Sonlarda eskilerin hoş sürprizi yosun temasıyla kapanış yapılıyor.

İsminden de anlaşılacağı üzere narenciye merkezli bir parfümle karşı karşıyayız. Başlangıçta 1980 hatta 1970’li yılların klasik nostaljik tozlu turunçgillerinin burnuma gelmesi tabii ki çok mutlu edici. Pürüzsüz ve erkeksilik sınırında dolaşan şipremsi turunçgillerde hata bulmak zor. Orta kısımda kimi yorumcular sabun kokusunun yoğunluğundan şikayet etmiş. Hatta onu pahalı otel sabunlarına benzetmişler ki parfüm inceleme platformlarındaki kimi yorumların fazlasıyla abartılı olduğunu da biliyoruz. Orta kısımda biraz sabunsuluk varsa da turunçgillerin ve aromatik otların daha çok yer kapladığını düşünüyorum.

Ne yazık ki parfümün en büyük sorunu performansının zayıf olması. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı zayıf. İlk patlamadan on dakika sonra fazlasıyla çekingen hale geliyor. Adeta üzerinizde kayboluyor. Bu durumun yaşanmasında Eau de Cologne formunun kullanılması asıl sebep gibi duruyor.

İlkbahar-yaz günleri için güzel ve nostaljik kolonya denebilir. Uniseks olarak sınıflandırılsa da hafiften erkek tarafına yakın buldum. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/7

21 Ekim 2021 Perşembe

Jo Malone – Oud & Bergamot (2010)

Jo Malone’nin 2010 yılı çıkışlı uniseks parfümü Oud & Bergamot’un oldukça seveni olduğunu görüyoruz. 2010’lu yılların popüler niş parfüm öğesi öd ağacı temasına sahip olduğunu isminden, tanıtımından ve kokusundan anlıyoruz.

Jo Malone’nin internet sitesinde Oud & Bergamot hipnotik ve çekici olarak tanıtılmış. Ayrıca Orta Doğu koku geleneklerinin merkezinde yer alan bu saygın ahşabın (oud) gizemli, dumanlı karakterinin taze bergamotla uyumundan bahsedilmiş.

Oud & Bergamot’un açılışı kuru ve ferah sayılamayacak odunsu bergamotla gerçekleşiyor. Bir parça dumansı siyah çay kokusunu andıran ilk dakikalardan sonra odunsu karakter iyice baskın hale geliyor. Orta bölümde kuru odunsuluk sedir ağacını anımsatıyor. Tatlılığın oldukça az olduğu orta notalardan sonra kapanışta da kuru odunsuluk hakimiyetini sürdürüyor.

Oud & Bergamot, günümüzün yeni nesil parfümlerine benzemeyen yapıya sahip. Tatlılık neredeyse yok. Kuru odunsu ve tütsü benzeri ana yapı, hafiften reçineli ağaçsı parfümleri andırıyor. Parfüme ismini veren iki ana öğe, ilginç şekilde fazlaca baskın değil büyük resimde. Bergamot başlarda biraz gözüküyor. Öd ağacı da çoğu oud temalı parfümdeki gibi ağır güllü şekilde verilmemiş. Buradaki öd ağacı, kuru sedir ağacı kokusuna yakın duruyor. Hatta parfümün ana aksını yarı karanlık sedir ağacının oluşturduğunu düşünüyorum.

Oud & Bergamot, bu haliyle yüksek kaliteli işçiliğe sahip. Yapaylığa rastlanmıyor ve kokusal anlamda harika iş çıkarıyor. Bu tür odunsu yapıları sevdiğim için kullanmaktan zevk aldım. Burada Arap-Orta Doğu esintili form yok. Gayet modern ve seküler davranıyor öd ağacı. Düz çizgide ilerliyor ve hemen hemen hiç değişmiyor. Pek katmanlı koktuğu söylenemez.

Zihnim yanıltmıyorsa biraz Comme des Garçons 2 Man’i ve üretimi biten Gucci Pour Homme’yi andırıyor. Bu enfes kokunun büyük bir günahı var ki o da performansı çok kötü. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı oldukça az. Cologne Intense gibi garip konsantrasyona sahip. Keşke daha güçlü kokabilseymiş. Sonbahar-kış döneminde kullanmaya yakın duruyor. Kokusunu sektörün tanınan burunlarından Christine Nagel tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8.5

20 Eylül 2020 Pazar

Jo Malone – Red Roses (2001)

İngiltere merkezli niş parfümevlerinin en bilinenlerinden birisi denebilir Jo Malone için. Her ne kadar kendi kurduğu markasını Estee Lauder’e satsa da Jo Malone, dünya çapında başarı yakalamış durumda. Gelinen noktada küresel bir niş parfümevi gibi davranıyor. Sürekli yeni parfümler piyasaya sürerek koleksiyonu genişletiyor. Hemen hemen her temayı ve notayı kullanarak eksik parça bırakmamaya çalışıyor.

Jo Malone gibi iddialı markanın, parfümeri dünyasının en temel çiçeklerinden gül üzerine parfüm üretmemesi düşünülemezdi. Markanın en bilinen gül parfümünün Red Roses olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 2001 yılı çıkışlı Red Roses, markanın 2000’li yıllardaki karakterini izlemek açısından da hoş bir deneyim oldu benim için. Jo Malone’nin internet sitesinde Red Roses şu cümlelerle tanıtılmış: “Modern romantizmin kaynağı. Dünyanın en seçkin yedi gülünün şehvetli karışımı. Ezilmiş menekşe yaprakları ve limon dokunuşu ile yeni toplanmış çiçek buketi gibi açılıyor. Şaşırtıcı derecede temiz ve saf.”

Red Roses’in ilk saniyeleri bir parça limon, azıcık nane ama en çok da ferah gülle gerçekleşiyor. Açılışı gayet kadınsı, temiz, kaliteli, pürüzsüz ve gül kolonyalarını anımsatıyor. İlerleyen saatlerde koku karakterinde büyük değişim olmuyor. Orta kısımda temiz ve ferah sayılabilecek güle biraz menekşe ekleniyor. Misk de gül sularını andıran orta kısımdaki gülün yanında bulunuyor. Sonlarda miskli gül kapanışı yapıyor.

Red Roses, isminden de anlaşılacağı üzere gerçekçi ve bahçenizdeki kıpkırmızı güller gibi kokuyor. Bu yüksek kaliteli aroma hemen hemen hiç değişmeden devam ediyor. Basit, canlı, şeffaf, azıcık sabunsu, limonlu gül, birçok yeni nesil gül parfümündeki gibi bolca şekerli ya da ağır verilmemiş. Her kullandığımda bana gül sularını anımsattı. Uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağı gibi bir önyargım var ne yazık ki.

Gördüğüm kadarıyla uzun uzadıya onu anlatmak yersiz çünkü karşımızda tekdüze ve gerçekçi bir gül aroması var. Onun çok yaratıcı ya da ilginç koktuğunu söylemem mümkün değil. Bize gül kokusu şöleni yaşatamayacak olsa da İngiliz gelenekselliğinin veya Viktorya dönemi şatolarının bahçelerinin şıklığını ve Britanya’nın yüksek kaliteli el işçiliğine sahip eserlerini anımsatması bakımından Red Roses, saf ve tertemiz gül kokusu arayan parfüm delilerinin listesinde üst sıralarda yerini korumaya devam edecektir.

Red Roses’ı bazı kaynaklar Lucien Piquet ve Patricia Bilodeau’nun birlikte tasarladığı iddia etmiş. Eau de Cologne formunda olmasına rağmen performansı şaşırtıcı derecede iyi. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı EDC için yeterli. Tabii ki kadın kullanımına yakın duruyor. Günlük kullanımda her yere uyum sağlayabilecek, ılık ilkbahar döneminde en iyi tepkilerini verebilecek Red Roses’ı deneyen çoğu kadının rahatlıkla benimseyeceğini düşünüyorum. Hele ki Chloe’nin o korkunç başarısız gül parfümlerini düşündükçe, Red Roses kullanılabilecek iyi seçeneklerden birisi denebilir.

Koku Güzelliği:10/7