30 Nisan 2017 Pazar

Versace – Vanitas (2011)

Vanitas… Boş anlamına gelen sanat tarzını mı temsil ediyor, vanity kelimesine gönderme mi yapıyor yoksa vanilla mı demek istiyor bize anlayamadım. Vanitas kelimesinin Kitabı Mukaddes’te bile geçmesini iyiye mi yormalı yoksa altında derin anlamlar mı aramalıyız? En iyisi kendi sitelerindeki Vanitas’ı tanımladıkları “çiçeksi odunsu misk” tarafına odaklanalım.

Versace’nin 2011 çıkışlı kadın parfümü Vanitas, 2017 yılının başlarına kadar pek adından söz ettiremese de, raflarda gördüğüm ve ilgimi çeken bir parfümdü. O süslü raflarda duran bazı parfümler ya şişesiyle ya da ismiyle bir şekilde sizi kendisine çeker. Vanitas’ta beni öyle nedensiz yere kendisine çekti ve şimdi karşımızda bayan Vanitas…

Parfümün açılışı pek ferah sayılamayacak çiçekler ve bir parça turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında misket limonu var. Buruk turunçgillere eşlik eden beyaz çiçekler açılışı domine ediyor. Oldukça kadınsı başlangıcını oldukça beğendim. Orta kısımda beyaz çiçeklerin ağırlığı daha da artıyor. Bu andan itibaren kremsi-sabunsuluk iyice görünür hale geliyor. Kapanışta aynı yapı devam ediyor. Sabunsu beyaz çiçeklere misk ekleniyor. Kimi yorumcular vanilyadan bahsetmiş ama bence baskın değil.

Vanitas, ferah olmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen kremsi çiçek kokusu. Kendi sitelerindeki çiçeksi odunsu misk tanımı gayet yerinde. Çiçekler başlangıç dahil her zaman ön planda. Açıklanan notalarında frezya ve tiare var. Tiare çiçeğinin o tropikal ve kremsi havası yansımış Vanitas’a. Tenimde kuru, sabunsu, yapaylık sınırındaki çiçeksi yönü öne çıktı. Miski de unutmamak lazım.

Harika ilk yarım saati, bir renge benzetmeye çalışsam muhtemelen beyaz derim. Üzerimde bu parfümü koklayan kadınların hepsi çok sevdiklerini beyan ettiler. Bu anlamda kadınların oldukça seveceğini rahatlıkla anlıyorum Vanitas’ı.

Bu tekdüze ve derinlikten yoksun arkadaş,  oldukça feminen ve garip bir şekilde soğuk-serin kokuyor. Burada akla deniz esintisi veren sucul parfümler gelebilir. Tam öyle de değil Vanitas. Sanki aşırı dozda verilmiş kremsi beyaz çiçeksi Calone parfümü. Baş ağrısı yapmaya müsait bu çiçekler, benim için epey kadınsı. Muhtemelen doğru kadında ve doğru tende iyi iş yapacaktır.

Sonuç olarak Vanitas, ilk yarım saati dışında sıradan ve düşük kalite hissiyatı veren bir kardeşimiz. Üzerine sayfalarca yazılar döşenmeye değmeyecek, marketlerde satılan kadın deodorantlarını andıran bir deneme. Benzersiz değil, itici değil, sihirli değil ve şehvetli hiç değil.

Işıl ışıl, canlı, günlük kullanıma uyabilecek, taze ve kibar Vanitas, temizlik hissini seven kadınları tavlayabilir. Yeni yıkanmış çamaşır veya nevresim koktuğunu düşündüğüm Vanitas, her yaş gurubundan kadına hitap edecektir.

Benim kullandığım EDP formuydu. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği ilk yarım saat iyi. Bazı yorumcular onu yaz parfümü olarak görse de bence sıcak günlerde biraz fazla gelebilir. Ilık ilkbahar, onun karakterine en uygun zaman dilimi.

Parfümü, genç burunlardan Dora Baghriche tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

26 Nisan 2017 Çarşamba

Vertus – Oriental Rose (2015)

“Yağmur altında oryantal bir gül… Odunsu ve amberimsi notlarla çevrelenmiş, nemli ve baştan çıkarıcı…”

Ülkemizin ismini gitgide daha fazla duyuran niş parfümevi Vertus, takip ettiğim kadarıyla koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor. Markanın instagram sayfası, bu anlamda önemli bir kaynak. Vertus’tan 2017 yılında yeni parfümler gelirken, ben 2015 çıkışlı parfümleri Oriental Rose’a bağlanmış durumdayım. Markanın üç gül merkezli parfümünden ikincisini tecrübe ediyorum. Rose Prive’dan sonra Oriental Rose’a sıra geldi Parfüm Merakı’nda.

4-5 ay önce birkaç defa kullandığım Oriental Rose’u daha detaylı kullanmaya karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere doğu esintili gül parfümü olacağını tahmin ettiğim Oriental Rose’un açılışı tatlı ve pudralı yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında limon, kakule, lavanta, safran ve buhur var. Limona rastlamadım başlangıçta. Zaten ferah başlangıcı yok Oriental Rose’un. Bence açılışında iris var. Gayet leziz ve kaliteli irisi sevdim. Orta kısımda güçlü şekilde gül kendisini gösteriyor. Gül, başlangıçtaki iris gibi tatlı ve pudralı. Açıklanan orta notalarında gül, menekşe, zambak, kedi otu, guaiac ağacı, karanfil ve paçuli var. Orta bölümde güle, kuru baharatların eşlik ettiğini söyleyebilirim fakat gül teması çok daha önde. Son bölümde büyük değişim yok. Pudralı gül alt notalarda etkisini devam ettiriyor.

Oriental Rose, gördüğüm kadarıyla pudralı iris-gül parfümü. İsmindeki gül, doğal olarak parfümün başrol oyuncusu. Belki de şöyle demeliyim, bu parfümün iki hatta üç başrol oyuncusu var. Pudra, iris ve gül. Oldukça tatlı verilmiş bu üç öğe, diğer notaları rahatlıkla bastırıyor. Oriental Rose’un etrafa yaydığı kokuda bu üç nota hissediliyor. İyi de tende durum nasıl?

İlginç bir şekilde ten üzerinde daha kuru ve derin kokuyor Oriental Rose. Kıyafette gül-iris-pudra yapı etrafa saldırganca yayılırken, tenimde öd ağacı, kuru baharatlar ve sanki deri bile algılıyorum. Yoksa tütsü de mi var? Bilemiyorum ama tendeki hali çok daha hoşuma gitti. Kumaş üzerinde oldukça kadınsı kokarken, tende bu kadar feminen değil. Kimi parfümlerde bu tür durumlarla karşılaştığım için garipsemiyorum.

Sonuç olarak Oriental Rose, modern, kadınsı, güçlü ve sapasağlam karakterli. İris çiçeğini her zaman için severim. Onun içindir ki genel olarak hoşuma gitti Oriental Rose. Gerçek bir parfüm kullandığınızı hissedeceğinize ve paranızın hakkını alacağınıza inanıyorum.

Oriental Rose, EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi, fark edilirliği yüksek. Sonbahar-kış kullanımına uygun olacaktır. Kadın kullanımına daha yakın.

Koku Güzelliği:10/7

22 Nisan 2017 Cumartesi

Jean Paul Gaultier – Kokorico (2011)

Böyle parfüm ismi olur mu diyebilirsiniz fakat kimin umurunda! Hele ki klişelerle dalga geçmeyi seven Jean Paul Gaultier’in, bir parfümüne horozların ötme sesi olan Kokorico ismini vermesi, şaşırtıcı olmamalı. Tabii bu isimde Bay Gaultier’in Fransız milliyetçiliğine bir parça kapı araladığını düşünebiliriz. Ne de olsa horoz, Fransa’nın bir anlamda ulusal simgedir.

Jean Paul Gaultier, 1995 yılındaki Le Male efsanesinden sonra, aynı etkide bir erkek parfümü hayata geçiremedi ne yazık ki. Zaten öyle bir parfümü bir daha yapması imkansızdı. Markanın piyasaya sürdüğü parfümlere baktığımda belli başlı az sayıda parfüm yaptığını fakat onlara birçok flanker eklediğini farkettim. Mesela Le Male’nin, 2011 yılına kadar ki tek erkek parfümü olduğunu yeni anlıyorum. Kokorico, bu anlamda markanın ikinci ve bağımsız erkek parfümü olarak tasarlanmış gibi görünüyor.

Kokorico, üzerindeki Le Male baskısını ne kadar hissediyor bilemiyorum ama Jean Paul Gaultier’in berbat arayüze sahip internet sitesine ulaşmak bile ayrı bir dert. Odunsu oryantal olarak sınıflandırılabilecek Kokorico’nun açılışı yeşil nüanslarla gerçekleşiyor. Ferah olmayan tozlu yaprak kokusu ilk dakikalarda biraz şaşırtıyor beni. Açıklanan notalarındaki incir yaprağı herşeyi açıklıyor. Gerçekten de yeşil, tozlu incir yaprağı kokusu verilmiş başlangıçta. Orta bölümde bu yaprağımsı yapı geri plana geçerken ortaya çikolatamsı aroma çıkıyor. Yine açıklanan notalarındaki kakao, tatlı çikolata efektini veriyor. Karanlık sayılabilecek paçulinin destek verdiği kakao, gayet leziz ve hafiften yağlımsı hissiyat veriyor. Kapanışta çikolata etkisi var. Alt notalarda, sıradan ve kremsi sedir ağacı karşımıza çıkıyor. İşte Kokorico’nun özeti…

Özetinde özeti olarak diyebilirim ki, Kokorico şu üç notadan oluşuyor: Kakao, incir yaprağı ve sedir ağacı. Bu üç ana öğe, parfümün üst-orta-alt notalarına hakim oluyor. Paçuliyse biraz yan rolde kalmış sanki. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı ve derin parfümden bahsetmiyorum. Gayet basit, iddiasız ve kendi halinde.

Sadece kokusu değil performansı da vasat. Kalıcılığı ve fark edilirliği az. Orta bölümü dışında başarılı değil. Kalite anlamında ortalarda. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmasa da müthiş bir kaliteden bahsedemeyiz. Zaten ondan öyle bir beklentimiz de yok.

Sonuç olarak farklı bir kokusu var. Yeşil incir yaprağı ile tatlı çikolatamsı, paçulili kakaonun birleşiminden oluşan Kokorico, parfümlere yeni merak salan genç erkek arkadaşlar için seçeneklerden birisi olabilir. Kokusunun tasarımını sektörün iki popüler ismi Olivier Cresp ve Annick Menardo birlikte yapmış. EDT formunda.

Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Ne çok erkeksi ne de kadınsı, hoş bir dengede duruyor. Siyah şişesine bakıp da çok karanlık veya dumansı bir parfüm beklemeyin. Herşey makul oranda verilmiş Kokorico’da. Acaba fazla mı uysal ve makul?

Şişesiyse, genel konseptin en ilginç tarafı. Kokorico’nun, Le Male gibi erkek formundaki garip şişesini kimileri başarılı bulunurken bazıları hafiften dalgasını geçiyor. Bay Gaultier, yine abartılı erkeksi şişe tasarımıyla, kimlere ve nasıl mesaj sarkıtıyor, orasını da siz buluverin.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

18 Nisan 2017 Salı

Mancera – Wild Leather (2014)

Şu isme bakar mısınız: Vahşi Deri. Açıkçası bu parfümü uzun zaman dolabımda bulundurup, kullanmama nedenim ismi yüzündendi. İsminden, nasıl bir deri kullanımıyla karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Genellikle böyle iddialı isimli parfümler, kullanımı ve sevmesi zor oluyor benim için. İsminden aldığım ilk izlenim ve Mancera markasının genel tarzını bildiğim için, oldukça sert ve hayvansal deri kokusuyla karşılaşacağımı düşünüyordum. O tarz kokuları kendime yakın bulamadığım için kullanmayı sürekli ertelediğim Wild Lather için artık hazırım.

Mancera’nın kendi sitesinde notaları dışında pek bilgi yok. Bir tek ” soğuk, keskin bir deri ile odunsu notalar” cümlesine rastladım Wild Leather’le ilgili. Mancera’nın Wild serisinin üyesi Wild Leather. Bu seride 2017 yılı itibariyle dört parfüm bulunuyor. Wild Leather bu serinin en bilinen ismi diyebilirim.

Parfümün açılışı buruk ve ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Sicilya Bergamotu var. Bergamot ve portakaldan oluşan başlangıcı idare eder. Orta kısma geçildiğinde turunçgil artık ortada yok. Parfüme ismini veren deri orta notalarda bütün ağırlığını koyuyor. Deri kontrollü şekilde hayvansal. Kuru deriye, bir parça baharat ve meşe yosunu destek veriyor. Evet, bende şaşkınım meşe yosunuyla karşılaştığıma. Gerçi meşe yosunu orta bölümde epey saklıyor kendisini. Derinin arkasına saklanmış meşe yosunu, baskın değil. Orta notalar bana yakın olmasa da fena değil. Son bölümde derinin etkinliği azalıyor. Misk ve yumuşak odunsular hakim kapanışa.

Wild Leather, turunçgilli, meşe yosunlu, odunsu bir deri parfümü. Orta kısımdan itibaren dumansı ve karanlık sayılabilecek deri gayet kuru, tatlılık az. Buradaki hayvansal deri benim için bile ağır değil. Başlangıçtaki turunçgilli kısmı, yakınlarda kullandığım M. Micallef – Emir’e benzettim. Azıcık da Opulent Shaik Gold’u andırıyor. Çok rafine olmayan başlangıçtaki turunçgillerden sonra gelen deri, nispeten daha kaliteli ve karakteristik. Zaten Wild Leather’ın en akılda kalan tarafı o karanlık deri.

Şanslıyım ki korkularım yersizmiş. Wild Leather, hiç de vahşi ve saldırgan kokmuyor. Yumuşak deri kullanımı olmasa da irite edici değil. Makul ve dengeli kullanılmış deri. Bergamot gibi ferah bir öğeyle deriyi vermek iyi fikir ama çok uyumlu olduklarını söylemek zor. Meşe yosununun verdiği yeşil ve taze hissiyat da önemli. Buradaki hayvansal deriyi dizginleyen bu iki nota (bergamot ve meşe yosunu) gibi görünüyor. İyi ki de böyle bir tercih yapılmış.

Sonuç olarak kokusunu çok beğendiğimi söyleyemem ama kötü de değil. Ortalama bir koku güzelliğine sahip. Çok farklı ya da hayranlık uyandırıcı değil. Evet, bir ana akım parfüme asla benzemiyor. Kendi sitelerinde dedikleri gibi “soğuk” karakteri var Wild Leather’in. Hem koku anlamında hem de genel yapısı bakımından mesafesini her daim koruyor. Sizi avucunun içine alıp, saramıyor. Yine de bu tür bir deri parfümü arıyorsanız, deneme listenizde almanızda fayda var.

EDP formunda. Çoğu yorumcu fark edilirliğini çok yüksek bulurken, bana göre normal performansa sahip. Kalıcılığı tabii ki iyi. Sonbahar-kış kullanımı için uygun. Hem resmi hem de günlük kullanıma uyum sağlayabilir Wild Leather. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış.

Mancera’nın Facebook sayfasındaki bir paylaşımda “şık ve kadınsı” ibaresi kullanılmış Wild Leather için. Bence tam bir erkek parfümü. Kadınsı olduğunu hiç sanmıyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

14 Nisan 2017 Cuma

Helmut Lang – Cuiron (2014)

Ünlü Vogue dergisinin 90’lı yılların en önemli moda tasarımcısı ilan ettiği Helmut Lang’in, minimalist tasarımları akla bir parça Comme des Garçons’u getirebilir. Avusturya doğumlu Lang’in hayat serüveni, New York’a yerleşmesiyle başka boyuta atlamış gibi görünüyor. 1990’lı yılların sonlarında geldiği New York, onun kariyerini olumlu yönde etkiledi ve markasını dünya çapında tanınır hale getirdi. Modern avangart kültürün temsilcilerinden sayılan Lang, kıyafet tasarımlarının ardından, 2000 yılının başında parfüm işine girdi.

2002 yılında piyasaya sürdüğü Cuiron Pour Homme, bir süre sonra üretimden kaldırıldı fakat parfümseverler arasında büyük ilgi gördü. Sadece Cuiron değil, diğer Helmut Lang parfümleri de parfüm meraklılarının radarından kaçamadı. Diğer üretimi bitirilen Helmut Lang parfümleri, 2014 yılında yeniden formüle edilerek piyasaya sürüldü. Şişe tasarımlarındaki küçük değişikliklerle birlikte, kokularda da değişim olduğunu söylüyor yorumcular ki, gayet normal bu durum. Cuiron’un 2002 çıkışlı ilk formülasyonunu değil de 2014 versiyonunu kullanıyorum bir süredir. Ve bakalım izlenimlerim nasıl.

Cuiron’un açılışı ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Modern ve miskli bir portakal üst notaları oluşturuyor. Detaylı olmayan başlangıcı fena değil. Orta bölüme geçildiğinde parfüme ismini veren deri ortaya çıkıyor. Turunçgillerin geriye geçtiği orta kısımda, hafiften plastiğimsi ve modern deriye yine misk eşlik ediyor. Sert olmayan deri kullanımı idare eder. Kapanışta büyük değişim yok. Miskli deri alt notalarda da etkili. Alt notalarının pek bir numarası olmadığını söyleyebilirim.

Cuiron, anladığım kadarıyla yumuşak ve yapaylık sınırındaki deri-süet-misk parfümü. Helmut Lang’in minimalist kıyafet tasarımları gibi parfümü de çok basit ve sade. Biraz plastiğimsi bulduğum deri, sevmesi ve kullanması kolay. Kimi yorumcuların, Cuiron’un erkeksi yönüne vurgu yapmalarını pek zihnimde oturtamadım çünkü bence hiç de sert ve erkeksi değil kokusu. Tam tersi yumuşak ve kibar, modern beyefendi gibi.

yatik cuiron yen

İyi de parfümü sevdim mi? Deri notasını seven birisi olarak çok ilginç bulmadım Cuiron’u. Bir kere çok basit kokuyor. Derinlik ve zenginlik yok. Tekdüze ilerliyor ve neredeyse hiç değişmiyor. Çok farklı ya da özgün değil. Seyreltilmiş bir süet-deri parfümü. Daha fazlası değil bana göre.

Cuiron’u ilk kullandığımda zihnimde hemen şimşekler çaktı ve hangi parfüme benzediğini anladım. Bana katılır mısınız bilmem ama Emporio Armani – He’ye oldukça benzettim. He’deki metalik turunçgilleri çıkarın, Cuiron’u andıracaktır.

Günlük kullanıma rahatlıkla uyabilecek yapısı memnun edici. Gerek spor kıyafetlerle gerekse takım elbiseyle kullanılabilir. Bu anlamda oldukça işlevsel Cuiron. Şık, modern, karşı cinsin ilgisini çekebilecek tarzına rağmen benim için fazlasıyla basit, zayıf ve yapay. Adeta bir hayalet gibi.

uclu helmut1 yen

Hayalet derken, onun çekingen karakterinden bahsediyorum. Performansı kötü ne yazık ki. Kalıcılığı iyi ama fark edilirliği düşük. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. EDP formunda. Kokusunu Francoise Caron tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

10 Nisan 2017 Pazartesi

M. Micallef – Emir (2010)

1996 yılında Fransa’nın kokularla ünlü şehri Grasse’de kurulan M. Micallef parfümevinin, üst düzey lüks ürünler üzerine çalıştığını söyleyebilirim. Tabii bu tanımı ben değil, bizzat kendileri sitelerinde yapıyorlar. Martine Micallef ve Geoffrey Nejman ortaklığında kurulan M. Micallef, anlaşılacağı üzere Martine hanımın ismini kullanıyor. 2017 itibariyle 54 ülkede 900’den fazla noktada satışı yapılan M. Micallef, Türkiye’de Brandroom mağazalarında satılıyor hatırladığım kadarıyla.

Aslına bakılırsa M. Micallef’in son yıllarda en çok ismi geçen parfümü Royal Vintage. Aventus’a benzerliği sebebiyle oldukça ilgi gören Royal Vintage yerine, markanın bol bol övgü alan bir başka parfümü Emir’e göz atacağım. Emir, isminden de anlaşılacağı üzere Ortadoğu pazarı için tasarlanmış bir çalışma. Markanın özel serisi içinde yer alıyor. Kendi sitelerinde Emir’i oryantal olarak sınıflandırmışlar ve erkeksi yönünü vurgulamışlar.

Emir’in açılışı garip turunçgillerle gerçekleşiyor. Tuzlu ve aromatik-tozlu otların eşlik ettiği turunçgiller biraz soğuk hissiyat veriyor. Ferah sayılamayacak açılışı ne kötü ne harika. Orta kısma geçildiğinde turunçgiller geri çekilirken hayvansı baharatlar ve misk devreye giriyor. Misk, orta bölümde parfüme biraz şeffaf hava veriyor. Orta notalarda deri ve tütsü de var gibi. Son kısımda tütsü ve ağaçsılar ön planda. Çok kimse bahsetmemiş ama bence kapanışta tütsü önemli yer tutuyor.

Emir için genellikle öd temasının öne çıktığı söyleniyor ki kendilerince haklı olabilirler. Bence Emir tozlu-tuzlu turunçgilli, baharatlı, miskli, hayvansı, odunsu bir parfüm. Şanslıyım ki hayvansallık abartılı verilmemiş. Kontrollü hayvansallık benim için bile rahatsız edici değil. Fakat bence Emir’in en akıla kazınan tarafı turunçgilli yapısı. Adı aklıma gelmeyen Montale’nin bir parfümünde rastladığım bu tuhaf turunçgilleri portakallı oralete benzetiyorum. Baharatlar çok baskın değil, turunçgillerin arkasına saklanmış durumda. Kabul etmek gerekir ki parfümün genelinde ferah bir güle benzeyen koku etrafta dolaşıyor ama Emir için ağır bir öd ağacı parfümü diyemem.

resmi emir yen

Emir’e yapılan övgüleri gördüğümde umutlanmıştım ama kullanım aşamasında kendime yakın bulamadım. Parfümdeki miski ve acayip turunçgilleri yüksek kaliteli ve uyumlu bulmadım. Orta kısımdaki zengin bölüm bile ilgimi çekemedi. Oldukça karakteristik ve farklı kokusu var Emir’in. Ağır değil ve Ortadoğu coğrafyasını çağrıştırmıyor. Bir yorumcunun dediği gibi soğuk ve mesafeli kokuyor fakat çok karanlık değil genel yapısı.

Sonuç olarak vasat bir niş parfüm bence Emir. Çarpıcı ve ilginç olmayan kokusu hayatımı asla değiştirmeyecek. Amacını ve konseptini anlayamadığım Emir, kendisini severek kullanacak parfümseverleri bulacaktır ama o kişilerin içinde ben yokum.

Emir EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği normalin biraz altında. Erkek kullanımına yakın. Sonbahar-kış kullanımı için uygun. Emir’in kokusunu Jean Claude Astier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

6 Nisan 2017 Perşembe

Burberry – Mr. Burberry (2016)

“İkonik Burberry heritage trençkottan esinlenilerek yaratılan Burberry erkeğinin yeni kokusu Mr. Burberry, kontrastlar şehri Londra’nın özünü yansıtıyor: eski ve yeni, klasik ve modern…

Mr. Burberry, klasik İngiliz parfümünü beklenmedik bileşenlerle harmanlıyor. Modern, sofistike ve duygusal; taze hoş bir greyfurt notasıyla başlayan koku, topraksı güveotu ve tütsülü guayak ağacının baştan çıkarıcı alt notalarıyla sonlanıyor. Mr. Burberry, markanın Kreatif Direktörü ve CEO’su Christopher Bailey ve parfümör Francis Kurkdjian tarafından birlikte yaratıldı. Bailey’e göre; Mr. Burberry kokusu zamanın Burberry erkeğini her şeyiyle yansıtıyor. Zarifliği asi ruhuyla harmanlayan, karşıtlıkları bir arada taşıyan bir beyefendi…

Yaşadığı kent Londra’nın şekillendirdiği stil ve karakteri; ince, duygusal ve umarsız… Francis Kurkdjian’a göre; Mr. Burberry yapısında modern ama klasik bir İngiliz çizgisi taşıyor. Mr.Burberry çağdaş ve erkeksi bir duygusallığı yansıtıyor.

Parfüm şişesi, simgeleşmiş heritage trençkot ve onun özel tasarım ayrıntılarından ilham alınarak tasarlandı. Cesur kemik görünümlü kapak, trençkotun özgün düğmelerini hatırlatırken; elle bağlanan ve İngiliz dokuması gabardin rengi fiyongu ise 100 yılı aşkın bir süre önce Thomas Burberry tarafından icat edilen kumaşa bir övgü niteliğindedir.”

resmi burberry yen

Burberry’nin yeni sayılabilecek erkek parfümü Mr. Burberry’nin tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Bu tanıtıma sizin de ilginizi çok çekeceğini düşündüğüm bir detay var: Francis Kurkdjian. Gerçi Francis Kurkdjian için detay demek çok doğru olmaz. Parfüm endüstrisinin önemli isimlerinden bay Kurkdjian, Burberry’nin yeni parfümü Mr. Burberry’nin kokusunu tasarlamış. Bu bile parfüme çok daha ilgi duyma sebebi benim için.

Mr. Burberry’nin açılışı ferah sayılabilecek canlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında greyfurt var. Muhtemelen greyfurttan geliyor açılıştaki turunçgil. Çok bilindik ama fena değil. İlerleyen dakikalarda turuçgillere ferah baharatlar ekleniyor. Kakuleye benzeyen baharatlara biraz da aromatik otlar eşlik ediyor. Son kısımda sedir ağacı ve vetiver algılıyorum. Derinlerden gelen tütsüyü de unutmamak gerek.

Dinamik üst notaları, ferah baharatlı canlı orta kısmı ve standart ağaçsı kapanışıyla Mr. Burberry, aromatik baharatlı tarzına yakın. Çoğu kullanıcının söylediği üzere çok bilindik kokuyor. Bu şu demek, klasik bir ana akım parfümü gibi davranıyor. Çok karmaşık ve karanlık değil. Genel olarak herkesin sevebileceği, risksiz, hoş bir arkadaş. Kalite anlamında sınırlı, notaları tek tek harika değil, derinliği yok ve uzun süreli kullanımda sıkıcı olabilir ama kimin umurunda!

Benim umurumda ama milyonlarca, ortalama parfüm kullanıcısı için çok önemli değil yüksek kalite ve benzersiz yapı. Sıradan bir parfüm kullanıcısı tabii ki böylesine bir teknik analize değil, karşı cinsten övgü almasına ya da kalıcılık-fark edilirlik arasında sıkışır kalır ki bu konuda kimseye kızamam. Fakat, Francis Kurkdjian bile tasarlamış olsa hoşuma gitmeyen yerleri de söylemek durumundayım.

buyuk burberry yen

Mr. Burberry’nin yapaylık sınırındaki kokusu, onun ortalama bir ana akım parfüm olduğunu bize anlatıyor. Fakat hakkını yemeyeyim başlangıcı ve orta kısmı fena değil. En azından bu tarzda çok daha vasat parfümlerle karşılaştım ki, Mr. Burberry bu anlamda sınıfı zor da olsa geçiyor. Ferah ve aromatik baharatlı ana yapıya eklenen ağaçlarla son bulan Mr. Burberry, parfüm dünyasına yeni giriş yapan genç erkekleri rahatlıkla tavlayabilir. London For Men dışında harika bir parfümüne rastlayamadığım Burberry ise, bence iş yapar bu kokusuyla.

Eğer Chanel – Bleu, Versace Pour Homme, Versace Eau Fraiche tarzını seviyorsanız, Mr. Burberry’e şans verebilirsiniz.

cizim burberry yen

EDT formunda. Kötü haber şu ki fark edilirliği zayıf, kalıcılığı eh işte. İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Günlük kullanıma, serin yaz akşamlarına, plaja her yere uyar Mr. Burberry.

Koku Güzelliği:10/6

2 Nisan 2017 Pazar

Montale – Black Aoud (2006)

Muhtemelen dört yıl önce, ilk Montale parfümü deneyimini yaşamıştım. O zamanlar bu kadar fazla niş parfümevi ve böylesine parfüm çeşitliliği olmadığını düşünürsek, Montale, Creed ile birlikte en popüler markalardan birisi olma yolunda ilerliyordu. 2003 yılında kurulduğu belirtilen Montale’nin, 2006 çıkışlı parfümü Black Aoud, hiç şüphesiz ki markanın yıldızıydı. Neredeyse bütün parfüm platformlarında adından söz ettiren Black Aoud, 2017 yılında bile hala markanın en bilinen kokusu olarak geçiyor.

Parfüm dünyasına yeni yeni merak saldığım o zamanlarda Black Aoud’u epey kullanmış ve hakkında bir kaç şey de karalamıştım. Aradan geçen zaman içinde tekrardan kullanmak istedim Black Aoud’u. Bakalım Montale’nin göz bebeği Black Aoud ile ilgili fikirlerim ne kadar değişmiş.

Kendi sitelerinde Black Aoud’u “İkonik Montale” olarak tanıtmışlar. Aslında Black Aoud’un 1993 yılında ilk defa tasarlandığından bahsetmişler. “Gerçek oryantal koku deneyimi” olarak Pierre Montale’nin kompozisyonu oluşturduğunu belirtmişler.

Black Aoud’un açılışı yoğun öd esansıyla gerçekleşiyor. Plastiğimsi ve yapay öd ağacına ilerleyen dakikalarda safran ve kırmızı gül eşlik etmeye başlıyor. Gülün, neredeyse baharatlı ve sıcak verilişini beğendim ama aynı şeyi öd ağacı için söyleyemeyeceğim. Son kısımda gül-öd ikilisine misk katılıyor ve parti bitiyor.

buyuk aoud yen en

Genellikle uzun uzadıya yer verdiğim nota incelemesi bu sefer kısa sürüyor çünkü Black Aoud, detaylı ve zengin kokmuyor. Tek düze ilerleyen, neredeyse hiç değişmeyen, sürpriz yapmayan ve derinliği olmayan bir eser. Karanlık ve koyu öd-gül ikilisini merkeze alan Black Aoud, kalite anlamındaysa beni asla tatmin edemiyor.

Safranlı, ödlü, güllü, miskli bir parfüm Black Aoud. Başka da bir numarası yok. Öd ağacının kullanımı bakımından ve genel yapısı anlamında diğer Montale parfümlerine benziyor Black Aoud. Koku güzelliği anlamında çok daha hoş öd temalı parfümlerle tanıştım. Bu anlamda Black Aoud’un pek bana göre olmadığını bir kere daha anlıyorum. Sebebi şu…

Belki de yanlış bir tanımlama ama bu tür yapay kuru öd notasını çamaşır sularına benzetiyorum çoğu zaman. Oldukça rahatsız eder beni çamaşır suyu kokusu ve Black Aoud ne yazık ki benim için kırmızı alarm derecesinde saldırgan ve yapay. Öd kullanımı sert ve kaba. Evet, sanırım bu yazının özeti bir önceki satırdaki iki kelime: Sert ve kaba. Ve zaman zaman baş ağrısı da yaptı bünyemde Black Aoud.

Öd temalı parfümlerin atalarından sayılan ve 2006 yılı için gayet cesur ve iddialı bir koku formu olan Black Aoud, 2017 yılı için bence gayet vasat ve tahammül edilmesi zor. Anlıyorum ki Black Aoud ile yıldızımız barışamayacak. Aradan geçen yıllarda bu durumu değiştiremiyor.

hed aoud yen

Yine de niş parfümlere ve özelde öd temasına meraklıysanız, Black Aoud, alınmasa bile denenmesi gereken bir arkadaş. Sadece Montale’nin değil, niş parfümcülüğün önder isimlerinden birisi. Almadan önce mutlaka denemenizi öneririm çünkü herkesin sevebileceği gibi değil. Arap-Ortadoğu dünyasına daha yakın tarzının olduğunu ve günlük kullanımda konforlu olmayacağını aklınızın bir köşesinde tutun.

Bu parfümü kimler mi kullanır? Dubai’nin orta sınıfına ait kimseler. Ülkemizden örnek vermem gerekirse, artık torun torba sahibi olmuş cami eşrafından amcalar. Muhtemelen cemaat liderleri de sevecektir Black Aoud’u. Cübbeli Ahmet Hoca veya Adnan Hoca neden kullanmasın 🙂

EDP formundaki Black Aoud için kimi kullanıcıların reformülasyona uğradığına dair iddialar ciddiye alınabilir. Eskiden de performansı çok güçlüydü, şimdi de hiç fena değil. Saldırgan tarzını dikkate alıp, fazla kullanmamanızı öneririm yoksa hem sizin hem de etraftaki kişiler için rahatsız edici olabilir. Kalıcılığı yeterli. Bence erkek kullanımına daha yakın. Tam bir kış parfümü. Sıcak ve ılık havalarda kullanmanızı önermem. Genç arkadaşlardan ziyade yirmi beş hatta otuz yaş üzeri kişilere önerebilirim. Kokusunu, markanın sahibi ve kurucusu Pierre Montale tasarlamış.

hava aoud yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5