artemisya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
artemisya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ekim 2021 Pazartesi

Ralph Lauren – Safari For Men (1992)

Modacı Ralph Lauren’in Afrika kıtası için “Bazen orada bulunmamış olmak daha iyidir” dediği rivayet edilir. Ralph Lauren’in kurduğu moda imparatorluğunda yine de Afrika kıtasına özgü tasarımlar ve esinlenmeler vardı. Ralph Lauren’in 1980’li yıllarda piyasaya sürdüğü Afrika safari tarzı kıyafetleri ve kol saatlerinin yanında 1990 yılında Safari isimli kadın parfümü de yer almıştı.

Ralph Lauren için Safari koleksiyonu, sömürgeci batı medeniyetlerinin Büyük Beyaz Avcı olarak kendilerini tanımlayıp, Afrika çöllerinde kurdukları kibirli Safari çadırlarında, nesli tükenmekte olan bir türün vizyonuydu belki de: Serengeti Ovalarında gümüş çay servisiyle piknik yapan türden bir kadının portresi… 1990 yılındaki kadınlar için ilk Safari’den sonra 1992 yılında erkek versiyonu raflara çıkmıştı.

Gerek Safari’nin kadın versiyonu gerekse Safari erkek, deri benzeri kutusu ve kristal kesime benzeyen vintage şişeleriyle 2020’li yılların parfüm şişesi tasarımlarının oldukça dışında yer alıyor. Basit ama kesimli şişenin içindeki açık sarı sıvı, 1980 hatta 1970’li yılların çok kullanılan öğesiydi. Bir şipre çoğu zaman sarı renge sahiptir, bu durum adeta yazılı olmayan kuraldır.

 

Safari For Men, 1990’lı yılların en sevilen erkek koku klasiklerindendi. Tabii aradan geçen yılların ardından onun tarzı, modern parfümlerden oldukça uzakta kaldı. Safari For Men’in açılışı bergamot, artemisya, aldehit ve aromatik yeşil notalarla gerçekleşiyor. Ferah sayılamayacak tanımlanması zor erkeksi baharatlı-meyveli nostaljik yapı, orta bölümde de devam ediyor. Orta kısımda erkeksi çiçekler de partiye katılıyor. Gül, karanfil ve yasemin, garip hüzün dalgasına katılıyor. Sonlarda bir parça deri, meşe yosunu ve paçuliyle kapanış yapılıyor.

1990’lı yılların ve daha öncesinin kokusal referanslarına ait bir parfüm Safari. Gayet erkeksi ve onu koklayan kadınlar yüksek ihtimalle beğenmeyecekler ve övgüler alamayacaksınız. Z kuşağının kafası karışık gençleri Safari’ye kolayca burun kıvırıp, onu dede kokusu ya da modası geçmiş olarak tanımlayabilir. Evet, o nostaljik hatta retro kokuyor. 2020 ve 2030’lı yılların kokusal trendlerine uymayacağı kesin gibi. Zaten Safari’nin popüler delikanlı olmak gibi derdi yok.

Erkeksi çiçekler terimi günümüzde anlamsız olarak düşünülebilir fakat 1980 yıllarda çoğu erkek parfümünde maskülen şekilde çiçekler kullanılıyordu. Safari, bergamotlu, neredeyse sabunsu aromatik baharatlı meyvemsilikle hüzünlü çiçekleri bir araya getiriyor ve bunu da yüksek kaliteyle yapıyor. Eski dost meşe yosunu tabii ki oralarda bir yerde. Tatlı-şekerli vanilya bombası modern parfümlerden sıkılan erkekler için iyi bir kaçış seçeneği Safari, tabii yaşınız kırkın üzerindeyse.

Herkese uymayacak yapısı ve koleksiyoner seviyesindeki kullanıcılara yönelik kokusal sınıfıyla, unutulmaya yüz tutmuş Safari’nin temsil ettiği maço erkek kalıbı, hoş bir anı olarak hafızalarımızda kalacaktır. Safari konfor parfümü değil, erkekler kulübünün esaslı üyesidir.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı güçlü değil. Onun buruk-hüzünlü yapısını, ılık-serin sonbahar döneminde kullanmaya yakıştırıyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

20 Mart 2020 Cuma

Nicolai Parfumeur Createur – Amber Oud (2013)

Nicolai Parfumeur Createur’un 2013 yılı çıkışlı parfümünün ismi Amber Oud idi. Amber Oud ismiyle ilk tanışmam, başka bir niş parfüm evi By Kilian sayesinde olmuştu. 2012 yılı çıkışlı By Kilian’dan bir yıl sonra Patricia de Nicolai, aynı isimle belki de By Kilian’a rakip olması için kendi Amber Oud seçeneğini piyasaya sürdü.

Her ne kadar kokusal anlamda iki parfüm birbirine benzemese de aynı isimden dolayı akıllara By Kilian’ın eseri geliyor. Nicolai’nin Amber Oud’u resmi tanıtımında Fransız-Oryantal olarak sınıflandırılmış. Nicolai’nin internet sitesinde Amber Oud’un labdanum, vanilya, amber ve oud notalarına vurgu yapılmış. İlginç başka notalara rastladım nota piramidinde. Mesela artemisya, davana, safran, styrax ve castoreum, birçok ortalama parfümde pek karşımıza çıkmayan notalar denebilir.

Amber Oud’un açılışı metalik artemisya ve kuru metalik lavantayla gerçekleşiyor. Pek tatlılık barındırmayan ve hafiften nostaljik kokan ilk saniyeleri kendime yakın bulamadım. Orta kısımda metalik-buruk lavanta yolunda devam ederken, bir parça paçuli kompozisyona katılıyor. Orta bölüm de çok ilgimi çekemedi. Sonlarda metalik lavanta geride kalırken vanilya ve amber ağırlığını koyuyor. Kapanışı en hoşuma giden bölümü oldu.

Amber Oud’un en farklı yanı, ismindeki öd notasını hemen hemen hiç ortaya çıkarmıyor oluşu. Öd temalı ve yoğun/ağır parfüm beklerken, metalik fujer esintili lavantayla karşılamak oldukça şaşırtıyor. Hatta parfüme diğer ismini veren öğe amber bile fazlaca kullanılmamış. Bu anlamda isim ve koku tutarlılığı sağlanamamış. Kısacası Amber Oud parfümü, amber ve ödü merkeze almamış.

Enteresan şekilde lavanta başrolde denebilir. Buradaki lavanta eski kafa erkek parfümlerindeki lavantayı anımsatıyor. Parfümün aromatik fujer yapısı, çok benzemeseler de hafiften Brut’un genel tarzını çağrıştırıyor. Amber Oud’da lavanta, muhtemelen artemisyayla birlikte kullanılmış başlarda ve oldukça itici davranıyor. Sanki bu parfüm aceleye getirilmiş veya eksik bir şeyler varmış gibi hava yaratıyor. İçimin ısınamadığı ve kendime uygun bulamadığım zor bir arkadaş diyebilirim.

Kimi kaynaklarda uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın olduğunu sanıyorum. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı idare eder ama etrafa yayılımı zayıf oldu hem kıyafetimde hem de tenimde. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi sonuç verebilir. Kokusunu, markanın kurucusu Patricia de Nicolai tasarlamış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Niche & Co mağazasına teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5.5

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Salvador Dali – Salvador (1992)

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli sanatçılarından birisiydi ressam Salvador Dali. Çalkantılı ve ilginç hayatına paralel şekilde resmettiği gerçeküstü akımına ait eserleri, sanat tarihinin hala en tartışılan konularından birisi denebilir. Dali bir deha mıydı yoksa popüler olmaya çalışan ve abartılan bir ressam mıydı tartışmasına tabii ki girmeyeceğim. Konuyu sanat tarihi tartışmasından kokulara getireyim çünkü Dali’ye ithaf edilen şu sözü çoğu kaynakta bulabilirsiniz: “Beş duyudan, koku duyusu tartışmasız bir şekilde ölümsüzlük duygusu taşıyan en iyisidir.”

1989 yılında hayata gözlerini yuman Salvador Dali, hayattayken, kendi ismini taşıyan parfümlerin üretildiğini görmüştü. Cofinluxe parfümeviyle yaptığı lisans anlaşmasıyla birlikte 1983 yılında ilk Salvador Dali parfümü limitli olarak üretildi. 1985 yılındaysa Dali adına üretilen parfümler uluslararası pazarlara satılmaya başlandı. Bugün hala yeni Salvador Dali parfümleri üretilip dünya pazarlarına sunuluyor. Markanın ilk erkek parfümü 1987 çıkışlı siyah şişeye sahip Salvador Dali Pour Homme idi. Beş sene sonra ikinci erkek parfümü geldi. Salvador isimli erkek parfümü ileri düzeydeki parfümseverlerin veya koleksiyoncuların ilgisini çeken eserlerdendi.

Salvador’un açılışı 1980’li yıllara götürdü beni. Buruk ve hüzünlü turunçgillerle size merhaba diyor. Bergamot, artemisya, aldehitler ve armut benzeri tatlımsılıkla gerçekleşen üst notalar oldukça nostaljik, romantik, erkeksi ve modası geçmiş denebilir. Kaliteli başlangıcına kötü kokuyor demek haksızlık olur. Orta kısımda artemisya destekli sarımsı (neredeyse şişesinin içindeki sıvısının rengiyle aynı hissiyatı veriyor) turunçgillere gül ve tarçın ekleniyor. Gerilerden biraz da meşe yosunu kendisini gösteriyor. Kokunun genel yapısı pek değişmiyor. Sonlarda odunsu tarafa yaklaşıyor kokusu. Sedir ağacını andıran odunsuluğu oldukça zayıfladığı için algılamak zorlaşıyor alt notalarda.

Salvador, ilk sıkıldığı andan itibaren tarafını belli ediyor. 1980 hatta 1970’li yılların eski-tozlu-nostaljik kokan erkeksi klasiklerinin adeta hoş bir kopyası denebilir onun için. Erkeksi çiçeklerle hüzünlü baharatların etkisi altında çoğu zaman. Kalite anlamında iyi iş çıkaran bu klasik maskülen, tekdüze kokuyor, büyük değişimler yaşatmıyor size. Hafiften mesafeli, şık, olgun ve resmi erkek parfümü gibi davranıyor.

Parfümün, 2000’li yılların koku trendleriyle ilgisi olmadığını söylemek gerekiyor. Günümüzün modern koku formlarına uzak ve bu haliyle 2000’li yıllarda doğan genç ve sayıca büyük kitleyi etkileyemeyeceği aşikar. Onu koklayan genç erkekler muhtemelen burun kıvıracaklar ve eski tütün kolonyalarına benzetecekler. Onları nasıl suçlayalım. Kendilerine sunulan şekerli, baharatlı, vanilyalı parfümlerden başka hangi kokuları tanıyor ki genç nesil?

Sonuç olarak yaşı otuz beşi geçen erkeklerin kullanmaktan keyif alabileceği bir eser Salvador. Onun tarzını anlayıp saygı duyacak beyefendiler, kaliteli ama fazlasıyla nostaljik davranan Salvador’a gereken özeni göstereceklerdir fakat bugün şu koku formunu kullanıp sokağa çıktığınızda pek fazla övgü alamayacağınızı baştan kabul etmeniz gerekebilir. Yaşım kırka yaklaşsa da hala bu parfüm için fazla mı gencim sorusunu bana sordurtmayı başardı.

EDT formundaki Salvador’un üretimi bitirildiği için artık bulmak çok zor piyasada. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı güçlü olmadı tenimde. Hüzünlü serin sonbahar günlerinde, rüzgarın hafiften üşüttüğü ekim aylarında, romantik bir göl kenarı gezintisinde onu kullanmak harika olabilir. Yerde sararmış yapraklar, üzerinizde kalın bir hırka, 1998 model Jaguar arabanıza doğru yürürken hayal edin kendinizi. İşte Salvador tam da o anların parfümü.

Salvador’u kullanım döneminde Hugo Boss’un klasiği Number One’a benzettim. İki parfüm birbirini oldukça andırıyor. İki parfümün de aynı yıl piyasaya sürülmüş olması bir başka ilginç rastlantı olarak karşımıza çıkıyor. Salvador’un kokusunu Azzaro Pour Homme gibi bir efsaneye imza atmış Gerard Anthony ve o zamanlar muhtemelen genç bir parfümör olan Ilias Ermenidis tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

31 Mayıs 2019 Cuma

Ys-Uzac – Pohadka (2011)

İsviçre’nin bir numaralı niş parfüm üreticisi olarak her zaman Andy Tauer’i görüyoruz. Oysa pek sesi soluğu çıkmasa da Ys-Uzac, 2011 yılından itibaren parfüm üretiyor ve 2019 yılı mayıs itibariyle yirmiden fazla esere imza atmış durumda. Kendi internet sitesinde Ys-Uzac’ın Basel’de bulunan tam entegre üretim tesisinde nadir kokan parfümler tasarladıklarını belirtmişler.

Bir süredir kullandığım ilk Ys-Uzac parfümü Pohadka, markanın Chronochromie serisine ait. 2011 yılında piyasaya sürülen ve dört parfümden oluşan Chronochromie serisinin pek öne çıkamayan parfümlerinden Pohadka isminin, Çek dilindeki bir masal anlamına geldiğini de öğreniyoruz. Kendi internet sitesinde Pohadka’yı yeşil deri olarak sınıflandırmışlar.

Parfümün açılışı ilginç çiçeksilikle gerçekleşiyor. Ne kadınsı ne de erkeksi tarafa yakın tuhaf çiçeklerden, ölmezotu ve aromatik bitkiler ilk saniyelerde ayırt ediliyor. Aromatik Akdeniz otlarından adaçayı olduğunu tahmin ettiğim ilk dokunuş, ne ferah ne de turunçgilli. Çok farklı üst notalarından sonra bilindik bir öge yerleşiyor ana yapıya: tütün. Hafiften dumansı ve kuru sayılabilecek tütün ve ilginç çiçeksilikle orta notalar yeşil temaya yakın duruyor. Son bölümde değişim bariz diyebilirim. Alt notalarda tanıdık bir deri kapanışı domine ediyor. Vanilyamsı hoş bir deri adeta modern ama şekerli değil ve çok bilindik.

Pohadka, şimdiye kadar örneğine rastlamadığım sıradışı bir parfüm. Gerek içeriğindeki çiçekler gerek tütünün verilişi gerekse deri, bir parfümde böylesine nerede buluşmuştur? Muhtemelen sadece Pohadka’da… Parfümün değişken, katmanlı alt yapısı ve nota kalitesi harika. Genellikle niş parfümlerde rastladığımız nadide bir çiçek olan ölmezotu, parfümün başlangıcında ve orta bölümünde hissediliyor. Favori notalarımdan olan tütün de dumansı ve çiçeksi verilmiş ki gayet beğendim. Deri ise bildiğimiz deri kıyafet gibi değil daha kadınsı-plastiğimsi-modern verilmiş ki Emporio Armani’nin kimi kadın parfümlerinde bu deri kullanımını anımsıyorum.

Pohadka, kendi internet sitesinde balsamsı, yeşil, deri, oryantal, pudralı, dumansı, beyaz misk olarak tanıtılmış. Buradaki terimlerin çoğuna katılıyorum Pohadka özelinde. Ferah olmayan yeşil otsu, nötr çiçeksi, dumansı tütünlü bir deri parfümü olarak tanımlayabilirim onu. Tatlılığın sınırlı verildiği, kuru ve dumansı tema, zaman zaman çay merkezli parfümlere de benziyor. Kompozisyon biraz karmaşık ve uyumsuz gibi görünse de tek düze ilerlemeyen, her fazda karşımıza sürprizler çıkaran yapısı benim için hoştu. Herkese uymayabilecek, tecrübesiz kokuseverlerin tanımlamakta zorluk çekebileceği ve benimseyemeyeceğini düşünüyorum.

Hafif ve yumuşak yayılımlı Pohadka’yı kimi yorumcuların garip bulmasını anlıyorum. Açılışını ben de kendime yakın bulamadım. Kafamızdaki parfüm kategorilerine uymayan Pohadka’nın başlangıcı, kimi zaman oldukça hoş ve ilginç kokarken, bazen de itici ve ucube gibi davranabiliyor. Günümüzün modern parfümlerine ve koku trendlerine uymayan Pohadka’yı tabii ki denemeden almayın.

EDP formundaki Pohadka’nın eleştirilen taraflarından birisi de performansı. Bazı yorumcuların oldukça zayıf bulduğu Pohadka’nın tenimdeki macerası iyi değildi. Kalıcılığı idare ediyor, etrafa yayılımı da yumuşak denebilir. Uniseks kullanıma uyacaktır. İlkbahar-sonbahar döneminde sanki daha iyi tepkiler verecektir.

Pohadka’nın kokusunu, Ys-Uzac markasının kurucusu parfümör Vincent Micotti tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

11 Mayıs 2019 Cumartesi

Al Haramain – Signature Silver

Al Haramain parfümevinin hikayesi 1970 yılında başlıyor. Kazi Abdul Haque isimli bir parfüm tutkunu, Mekke’de bulunan Al-Haram camisinin yakınındaki mağazasında başlattığı işini, bugün 100’den fazla ülkede satışı olan küresel koku markasına dönüştürdü. Marka, Al Haramain olan ismini Mescid-i Haram’dan almış ve şu an merkezini Birleşik Arap Emirliklerine taşımış durumda.

2019 yılı itibariyle 1.000’den fazla parfüme imza atan Al Haramain’in, ağırlıklı olarak Arap-Ortadoğu pazarına odaklandığını düşünsek de Avrupa ve Amerika kıtasında parfümleri oldukça ilgi görmeye başladı son yıllarda. Bir süredir kullandığım Signature Silver hakkında markanın internet sitesinde şöyle bir tanıtım yapılmış: “Sıradan bir kullanıcının yaşam için ihtiyaç duyduğu şeyden daha fazlasını isteyenlerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak, dengeli ve iyi bir parfümün mükemmelliğidir.”

Signature Silver’ın açılışı turunçgillerle gerçekleşiyor. Buruk ve hüzünlü turunçgillere portakal, greyfurt, artemisya eşlik ediyor muhtemelen ilk saniyelerde. Olgun ve erkeksi sayılabilecek açılışı 1980’li yılların maskülen aromatik fujerlerini anımsatıyor. Kaliteli ve farklı üst notaları hoş ama herkese hitap etmez diyebilirim. Orta kısma geçildiğinde buruk turunçgiller yola devam ediyor. Orta bölümde turunçgillere erkeksi çiçekler ekleniyor. Yasemin ve inci çiçeği açıklanan notalarında bulunuyor. Bir parça tütün de hissediliyor orta kısımda. Sonlarda yosunsu tütün ve amberle kapanışı yapıyor.

Signature Silver, ferah sayılamayacak eski tarz turunçgiller, dumansı aromatik tütün ve 1980’li yılların ferah baharatlarını anımsatan yapısını bünyesine toplamış. Başlangıçtaki artemisya ve turunçgillerin birleşimi, parfümün neredeyse sonuna kadar eşlik ediyor ve retro hissiyat katıyor. Orta kısımda turunçgilli tütün de gayet iyi iş çıkarıyor. Buradaki tütün ıslak ve sigaramsı değil. Orta notalarda ilginç şekilde nötr verilmiş yasemin algılanabiliyor. Genellikle kadın parfümlerinde kullanılan yasemin, burada feminen hava katmıyor ana gövdeye. Markanın internet sitesinde Signature Silver’ın uniseks olarak sunulduğunu fark ettim. Bence erkek kullanımına yakın duruyor.

Signature Silver’ı kullanım döneminde, yakın zamanda denediğim Hugo Boss Number One isimli parfüme benzettim. İki parfüm de benzer şekilde artemisya, buruk turunçgil ve farklı tütün kullanımına sahip. Hatta erkeksi çiçekler bile birbirini andırıyor iki parfümdeki. Her ne kadar birebir benzemeseler de Signature Silver biraz daha günümüze yakın kokuyor. Boss Number One ise tam bir 1980’li yıllar baba parfümü gibi davranıyor. Signature Silver’daki dumansı turunçgiller bir parça da Caron’un L’Anarchiste’sini çağrıştırıyor. Al Haramain’in, eski tarz erkeksi klasiklere gönderme yaptığı böyle bir parfüme imza attığı için tebrik etmek lazım çünkü bu tür parfümler, 2019 yılının koku trendlerine uymuyor ve pek fazla alıcısı çıkmıyor.

Kalite anlamında şaşırtıcı derecede iyi iş çıkartılmış Signature Silver’da. Yapaylığın ve uyumsuzluğun hissedilmediği parfümün herkese uygun olmayacağını söylemiştim. Buna istinaden denemeden almanın iyi fikir olduğunu sanmıyorum.

EDT formundaki parfümün performansı idare eder. Kalıcılığı normal seviyede, etrafa yayılımı ortalama değerlerde. Kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6