kakao etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kakao etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Aralık 2021 Cuma

By Kilian – Black Phantom (2017)

By Kilian’ın 2017 yılında piyasaya sürdüğü uniseks parfümü Black Phantom’un (Momento Mori) oldukça merak edeni bulunduğunu görüyorum. Gerek ismiyle gerekse açıklanan notalarıyla ilgi çekmeyi başarıyor. By Kilian’ın internet sitesinde Black Phantom’un Martinik adalarındaki geçmiş zaman deniz korsanlarından ilham aldığını anlıyoruz.

Parfümün resmi tanıtımında ilginç öğeler dikkatimi çekiyor. Odunsu gurme olarak sınıflandırılan Black Phantom’un rom, kahve, kakao, sandal ağacı, paçuli ve vetiver unsurlarına tanıtımda ağırlık verildiğini okuyoruz.

Black Phantom’un başlangıcında kremsi ve leziz kremalı, çikolatalı vanilya bulunuyor. Harika açılıştan sonra orta kısımda sıcak dumansı baharatlar ve içki teması dikkat çekiyor. Yine orta bölümde kahve-kakao benzeri yapı da var. Başlangıcı kadar sevemediğim orta kısımdan sonra enfes paçuli devreye giriyor. Hafiften karanlık ve egzotik paçuliye çikolatamsı vanilya eşlik ediyor.

Black Phantom’un leziz çikolatamsı vanilyalı, kakaolu paçuli parfümü olduğunu iddia edebilirim. Başlangıcı ve sonları harikayken, orta kısım biraz karmaşık ve özensiz. İsmi ve şişesi gibi karanlık arkadaş olmasa da sonlarında bir parça koyu havayı algılıyorsunuz.

Kalite anlamında fena yerde durmasa da performans olarak bana yeterli gelmedi. Bir By Kilian parfümünden daha güçlü karakter bekleriz. Black Phantom’un kalıcılığı yeterli ama etrafa yayılımı zayıf. Eau de Parfum formunda. Tam bir kış parfümüne benziyor. Uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın duruyor.

Kimi kullanıcılar Black Phantom’u Thierry Mugler’in Angel serisine benzetmiş ki haksız sayılmazlar. Mugler’in imza teması çikolatalı paçuli, Black Phantom’da daha az tatlı ve kuru kullanılmış. Bu anlamda Black Phantom, başlangıcını saymazsak daha az tatlı bir eser A Men ve Angel’lara göre.

Black Phantom’u Sidonie Lancesseur tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

2 Haziran 2020 Salı

Paco Rabanne – Pure XS Night (2019)

Paco Rabanne’nin 1990’lı yılların ortalarında hayata getirdiği erkek parfümü XS, o dönemin en sevilen eserlerindendi. Tabii yıllar geçtikçe rekabetin arttığı parfüm sektöründe XS’in ismi duyulmamaya başlandı. Paco Rabanne bu düşüşü azaltmak için 2017 yılında Pure XS isimli devam parfümünü devreye soktu. 2019 yılındaysa Pure XS Night raflardaki yerini aldı.

Pure XS Night, Paco Rabanne tarafından şu cümlelerle tanıtılmış: “Pure XS Night, baştan çıkarıcı genç bir erkeğin hikayesini devam ettirir ve eylem gece gerçekleşir. Geceleri içgüdülerimiz uyanır. Ve düşüncelerimiz ateş gibi yakıcıdır. Hissettiğimiz yasak arzularımıza bir bakıştır. Kafa karıştırıcı. Harekete geçirici. Tehlikenin kokusu. Ateşle oynama arzusunun kontrolden çıkması.  Parfümör Caroline Dumur tarafından oluşturulan, Anne Flipo ve Bruno Jovanovic’in desteklediği kokusu, ateşli bir egzotik olarak ilan edildi. Parfüm, aşırı dozda zencefil, vanilya ve mür reçinesi içerir.”

Pure XS Night’ın ilk saniyeleri koyu baharatlar ve meyan kökünü andıran yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında tarçın, zencefil ve ginseng bulunuyor. Muhtemelen bu üçlünün etkisiyle ilk dakikalar metalik ve sıcak hissi veren baharatlı yapıyla merhaba diyor. Geri plandaki koyu, karanlık ve amberimsi zorlayıcı tavır rahatlıkla algılanabiliyor. Kimi kaynaklarda notalarında karamel ve kakao bulunuyor fakat Paco Rabanne’nin resmi açıklamasındaki mür reçinesi daha büyük yer kaplıyor gibi. Gerilerde vanilya var ama koyu amberimsi-tonkamsı baskın karakterin önüne geçemiyor.

Tonka fasulyesi-anason benzeri karanlık neredeyse yapay ve bıktırıcı şekilde tatlı Pure XS Night, tabii ki kolay yolu seçmiş ve yeni nesil erkek parfümlerinin klonu olarak kurgulanmış. Kimi kullanıcıların onu Armani Code Profumo’ya benzetmesine ek olarak hafiften yeni Sauvage’nin itici ambroksan geri planı, az da olsa hissediliyor. Çoğu insanın çekici bulacağı ve club-akşam kokusu olarak düşündükleri Pure XS Night, ne kalite anlamında harikalar yaratıyor ne de koku güzelliği olarak bana hitap ediyor. Bu şekerli kumarin-tonka benzeri yapıyı Code For Men’in devam parfümlerinde yeterince kokladım ve hala ilgimi çekemiyor.

Yukarıda bahsettiğim kakao ve karamel, büyük resimde bence fazlaca yer tutmuyor. Pure XS Night çikolata veya kahve gibi kokmuyor. Baharatlı gurme olarak sınıflandırılabilir. Baştan sona aynı kokuyor. Hiç değişmeden alt notalara ulaşıyor. Kalıcılık anlamında fena değil, etrafa yayılımıysa vasat.

Eau de Parfum formundaki Pure XS Night’ı kış döneminde ve ismi gibi akşamları uygulamak iyi fikre benziyor.

Koku Güzelliği:10/5

4 Mart 2020 Çarşamba

Perris Monte Carlo – Cacao Azteque (2017)

“Orta Amerika’da yaşayan Aztekler, kakao çekirdeğiyle karşılaşan ve benzersiz özelliklerini öğrenen, onu dünyaya tanıtan ilk kişilerdendi. Ancak Cortez’in Mexico City’ye yaptığı yolculuk sırasında kakao çekirdeğinin önemini keşfettiği söylendi. Ezilmiş kırmızı biber ve kakule ile harmanlanmış acı bir karışım olan kakao çekirdeklerinden çıkarılan Xocoatl, “tanrıların yemeği” ismi verilen mükemmel iksir yaratır. Bu iksirin tanrılara kuvvet ve bilginin gücünü verdiği söylenir. Bu nedenle Aztek’in son bağımsız krallarından Montezuma, açgözlü ve güç takıntılı şekilde, günde elli bardaktan fazla içerdi.”

Niş parfümevi Perris Monte Carlo’nun Cacao Azteque isimli parfümünün tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Kakao-kahve-çikolata temalı parfümlere meraklı birisi olarak hevesle kullanmaya başladım Cacao Azteque’yi. Açıklanan notalarında rom özütü, pittosporum (yıldız çalısı), sümbülteber özütü ve kakao özütünden bahsedilmiş. Oldukça farklı temaya sahip bu ilginç notalar bir parfümde nasıl kullanılmış bakalım.

Cacao Azteque’in açılışı canlı ve parlak baharatlarla gerçekleşiyor. Başlangıçta büyük oranda yüksek kaliteli kakuleye yer verilmiş. Üst notalarda pek karşımıza çıkmayan kakuleyi beğendim ilk saniyelerde. İlerleyen dakikalarda kakuleye biber ekleniyor. Parlak ve hafiften metalik hissettiren biberle birlikte üst-orta bölüm baharatlı denebilir. Son kısımda çok ilginç olmayan deri kullanılmış. Açıklanan alt notalarında deri bulunmuyor fakat zayıf ve sıradan deri çok şey vaat etmiyor kapanışta.

Cacao Azteque, egzotik, neredeyse tropikal, aromatik baharatlı bir parfüm denebilir. Kakulenin ve biberin büyük yer kapladığı parfümde ilginç bir form var. Kokusal anlamda bazı parfümleri, duyusal anlamdaysa hayatımdaki hüzünlü kimi anları çağrıştırdı ama hangisi olduğunu çıkaramadım. Kokusu çok tanıdık geliyor. Güneşli bir sonbahar gününün buruk sevinci var sanki onun vermek istediği temada.

Niş parfümlerde rastladığımız ağır, güçlü, dolgun hissiyat burada yok. Zayıf sayılabilecek ve çekingen kalan Cacao Azteque’nin kullandığım versiyonu EDP formuydu. Bir de Extrait olanı varmış. Belki de performans için onun denenmesi gerekiyor.

Cacao Azteque’nin kokusuna aşık olmadım ama kötü de diyemem. Oldukça basit ve tekdüze devam ediyor.  Burun tırmalayan yapaylık ya da uyumsuzluk bulunmuyor. Günümüzün modern parfümlerindeki gibi bolca tatlılık ve bıktırıcı şekerli hissiyat yok neyse ki. Kuru sayılabilecek bir parfüm.

İlginç durumlardan birisi de yukarıda bahsettiğim sıra dışı notaların birlikte kullanıldığı iddiası. Açıklanan notalarında rom içkisi, sümbülteber, kakao ve yıldız çalısı isimli bitki var. Yıldız çalısının nasıl koktuğu konusunda fikrim olmasa da diğer öğelerin Cacao Azteque’de baskın şekilde olmadığını düşünüyorum. Parfüme ismini veren kakaonun büyük yer kaplayacağını düşünürken, kokusunda hemen hemen hiç kakaoya rastlamamak kafamı karıştırdı. Kakao varsa bile bildiğimiz anlamda verilmediği çok açık.

Cacao Azteque’nin 2018 yılında Art and Olfaction Award ödüllerinde finale kaldığı bilgisini de vereyim. Parfümün tasarımını Xerjoff, Miller Harris, Etro, Annick Goutal gibi önemli niş parfümevleri için kokulara imza atmış parfümör Mathieu Nardin yapmış.

Kalıcılığı idare ediyor, etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Uniseks olarak kullanılabilse de erkek tarafına bir parça daha yakın bence. Çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Niche & Co mağazasına teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Ocak 2020 Perşembe

Carolina Herrera – Bad Boy (2019)

2016 yılında kadın ayakkabısı formundaki şişesiyle ve hoş ismiyle adından söz ettirmişti Carolina Herrera’nın feminen parfümü Good Girl. Her ne kadar 212 serisinin popülaritesini yakalaması zor görünse de Good Girl, pazarlama anlamında başarılı bir işti. Çok büyük ihtimalle Good Girl’ün sıradışı şişesiyle yakalanan başarının benzeri, 2019 yılında bu sefer erkek parfümüyle yakalanmak istendi. Yine Carolina Herrera’dan ilginç bir şişe ve dikkat çekici ismiyle, pazarda yer almaya başladı Bad Boy isimli erkek parfümü.

Carolina Herrera’nın internet sitesinde Bad Boy’un, “modern erkeksiliğin sembolü” olarak tanıtıldığını görüyoruz. Bad Boy, hem modernliği yansıtırken bir taraftan da güçlü, kendisine güvenen erkeği karakterize ediyormuş. Aynı zamanda kendi yolunu çizen asi erkeğin parfümüymüş. Hatta Bad Boy’un modern kahramanların kokusu olduğundan bile bahsedilmiş ki artık ne diyeyim bilemedim. Bütün bu pazarlama cümlelerinin hengamesinde, açıklanan notalarındaki kakao en çok ilgimi çeken unsur oldu.

Bad Boy’un açılışı metalik ve modern yapay turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki bergamot ilk saniyelerde hissediliyor fakat bergamot notası keşke daha kaliteli ve gerçekçi verilseymiş. Bir süre sonra şekerli bergamota yeşil tema eşlik ediyor geri planda. Orta kısma geçildiğinde yeşil bergamot kokusuna şekerli baharatlar ekleniyor. Buradaki baharatlar keskin ve burun yakan cinsten değil. Kenarları törpülenmiş tatlı baharatlar muhtemelen biber notasını karşılıyor. Orta kısımda kakao ekleniyor kompozisyona ama bildiğimiz lezzetli bir kakao kokusu beklemeyin. Sonlarda odunsu tarafa kayıyor Bad Boy. Yüzlerce yeni nesil erkek parfümündeki yapay ve şekerli sedir ağacı, bize yeni bir tat sunmuyor.

Ahhh Bad Boy. Evet, şişen gayet şekilli ve raflarda seni görenleri kendisine çekecektir. Kötü oğlan anlamına gelen ismiyle, ergen genç erkekleri hedefleyeceği varsayılabilir. Görüleceği üzere pazarlama anlamında sorunu bulunmuyor Bad Boy’un. İyi de her şeyden önemlisi şişenin içindeki sıvı nasıl kokuyor derseniz büyük hayal kırıklığı olduğunu söyleyebilirim.

Sanırım 2010’lu yıllardan sonra girdi bu tarz kokular parfümeri dünyasının gündemine. Bolca tatlı hatta şekerli turunçgiller, şekerli aromatik baharatlar, abartılı tonka fasulyesi kullanımı ve yapay/bıktırıcı şekerli sedir ağacı kombosu, sinir bozucu şekilde, popüler ana akım parfümcülük sektörünü sarıyor. Modern şekerli, aromatik, metalik turunçgilli, jenerik ve sıkıcı erkek parfümlerinin kötü bir devamı Bad Boy. Yenilik yok, ilginçlik yok, kalite yok, performans yok, ne var bilemiyorum. Sanırım markaların amacı 12-22 yaşındaki erkekleri tavlamak bu tür parfümlerle.

Bad Boy’un koku formu o kadar tanıdık ki… Azzaro – Wanted, Paco Rabanne – Incivtus/Pure XS, Versace Pour Homme Dylan Blue, Yves Saint Laurent – Y Pour Homme, Acqua di Gio Absolu, yeni Givenchy – Gentleman parfümlerinin sıradan karışımı denebilir Bad Boy’a. Tabii aynı zamanda bu popüler parfümlerin de doğal rakibi kötü oğlan. Kimi kullanıcılar 1 Million’a benzetmiş ama bence büyük benzerlik yok aralarında. 1 Million çok daha güzel kokusal anlamda.

Burnum her kullanımda kakaoyu aradı ama pek başarılı olamadı ne yazık ki. Kakao varsa da tonka fasulyesinin ağırlığı altında ezilmiş büyük ihtimalle. Bad Boy’u kıyafetlerim üzerinde koklarken bir taraftan da çamaşır yumuşatıcılarının o garip aroması aklıma geliyor.

Daha da bahsedecek tarafını bulamadığım Bad Boy, EDT formunda. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı güçlü değil. Serin ilkbahar-sonbahar dönemlerine uyacağını düşünüyorum. Çok sıkmamak kaydıyla serin yaz akşamlarında da fena olmaz.

Koku Güzelliği:10/4

14 Ocak 2020 Salı

Thierry Mugler – Pure Tonka (2016)

2018 yılının kasım ayıydı muhtemelen. Karşıma ansızın çıkan Karmaşa’nın ilerleyen zamanlarda hayatım için hoş bir sürprize dönüşeceğini tahmin bile edemezdim. İnsanın bazen hayatının akışını kadere bırakmanın rahatlığıyla geçirdiği dönemler olur. Benliğimizin üzerindeki ruhani gücün konforlu yumuşaklığına teslim oluruz. Belki fazlasıyla yalnızsınızdır tek başınıza yaşadığınız evinizde başınızı yastığa koyarken, belki de hayal ettiğiniz şeylerin bir türlü gerçekleşmemesinin yorgunluğuyla tefekküre verirsiniz kendinizi…

2016 yılındaysa Thierry Mugler’in bir başka “Pure” isimli parfümü çıktı. Pure Malt ve Pure Havane’nin başarısının ardından parfümseverlerin merakla beklediği seriye dönüşen “Pure” isimli delikanlıların son örneği Pure Tonka oldu. Pure Tonka, isminden de anlaşılacağı üzere tonka fasulyesi notasını öne çıkarmış tanıtımında.

Thierry Mugler’in internet sitesinde oryantal gurme olarak sınıflandırılmış Pure Tonka. Resmi tanıtımında ferah lavanta ve biberiyenin, tonka fasulyesi ve gurme baharatlarla karışımından oluştuğu vurgulanmış. Yine kendi sitelerinde açıklanan notalarında bir sürpriz var: Kapuçino.

Pure Tonka’nın açılışı tatlı, lezzetli, koyu çikolata ve lavantayla gerçekleşiyor. İlerleyen dakikalarda lavantaya biberiye de ekleniyor. Başlangıcı çikolatalı lavanta gibi denebilir. Orta kısma geçildiğinde başlangıçtaki tatlılık ve çikolatamsı hissiyat devam ediyor. Orta notalarda bitter çikolatadan ziyade vanilyamsı sütlü çikolata efekti verilmiş. Orta bölümde dumansı kuru tütün hiç beklemediğim şekilde kendisini gösteriyor. Arka planda A Men parfümlerinin değişmez üyeleri koyu paçuli ve vanilya yerini alıyor. Sonlarda çok güzel vanilyalı paçuli yoluna devam ediyor.

Pure Tonka, ilk saniyelerden itibaren serinin diğer parfümlerini çağrıştırıyor. A Men, Pure Malt ve Pure Havane’nin karışımı gibi davranıyor. Başlangıcı A Men’i andırırken, orta kısımda karşıma çıkan tütünde Pure Havane esintileri var sanki. Bu tarz kokuları sevdiğim için Pure Tonka’yı oldukça beğendim. Genel olarak düz çizgide ilerlediği ve fazlaca değişim geçirmediği söylenebilir.

Pure Tonka, kardeşleri gibi koyu, karanlık, gotik bir sütlü çikolata, kahve, vanilya ve paçuli merkezinde dolaşıyor. Lavanta, biberiye ve tonka fasulyesi ikinci planda kalmış sanki. Açıklanan notalarındaki kapuçino temasıysa ara ara burnunuza geliyor. Eğer siz de benim gibi A Men ve Pure serisi parfümlerini seviyorsanız, sağlam bir seçeneğiniz daha oldu.

Pure Tonka’yı kullananlar ağırlıklı olarak onu üç parfüme benzetmiş. Rochas Man, New Haarlem ve Tobacco Vanille’ye benzetilen Pure Tonka bu parfümlerden en çok New Haarlem’e benziyor bence. New Haarlem’deki o dolgun ve güçlü acımsı kahve-kakao aroması, Pure Tonka’yı andırıyor. Tobacco Vanille ile büyük benzerlik taşımıyor. Thierry Mugler’in parfümlerinden ise klasik A Men’e yakın duruyor.

Pure Tonka’yı kimler kullanır? Yalnızlığının hafiflemesine ihtiyacı olan, geceleri uyumadan önce hayaller kuran, kokular dünyasında araştırma yapmayı seven sosyologlar veya psikologlar kullanabilir. Bir kadının kahramanı olduğunu bilen veya bir kadın tarafından gururla izlenen erkekler onu üzerinde taşıyabilir.

EDT formundaki Pure Tonka’nın performansı harikalar yaratmıyor. Klasik A Men ve Pure Malt kadar kalıcılığı yüksek değil sanki. Etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Tam bir kara kış parfümü. Ilık sonbaharda bile ağır kaçabilir. Kokusunu Thierry Mugler için birçok parfüme imza atmış Jacques Huclier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

10 Ekim 2019 Perşembe

Calvin Klein – IN2U For Him (2007)

2007 yılının başlarında, Calvin Klein’in New York ofisinde, markanın ikonik-Grunge fenomeni CK One kadar popüler olması düşünülen bir parfüm fikri üzerinde çalışılıyordu ve hatta sona gelinmişti. Calvin Klein ve Coty’nin yöneticileri aynı masanın başında parfümün hitap edeceği kesimi belirlemişti bile: Teknoseksüller! İsmi küçük bir kelime oyunuyla IN2U (In to you) olarak belirlenen yeni parfümlerinde X nesli gençliği hedefleniyordu ve parfümün reklam klibinde aktör Kevin Zegers ve model Freja Beha Erichsen rol almıştı. 2007 yılındaki birçok moda dergisinde reklam kampanyalarına sıkça yer verildi. Benim her nedense armuda benzettiğim şişe tasarımı Stephen Burks’e ait olan IN2U’nun dönemin endüstriyel plastik kalıplarına benzeyen dış yüzeyi ilk başta kalitesiz hissiyat verse de insanoğlu neye alışmıyor ki?

Küresel reklam kampanyasında “seks” ve “bugünün modern parfümü” kavramlarına yoğunlaşan Calvin Klein’in pazarlama birimi, fiziksel olarak cesur ancak duygusal yönünü koruyan, bilgisayarları birincil iletişim aracı olarak gören gençlere satmayı düşünüyordu IN2U parfümünü. 2007 yılında Coty’nin global pazarlama başkan yardımcısı Lori Singer’in, dönemin genç neslini “Eskisine göre daha az marka sadakatleri var. Kendilerinin büyük şirketlerce pazar olarak görülmesini istemiyorlar. Kendilerinden önceki nesle göre daha güçlüler ve daha az şok edilebilirler. Onlar dünyadaki herşeyin derhal olmasını istiyor” böylece tanımlaması üzerine IN2U parfümlerinin stratejilerini oluşturmuşlar.

2007 yılında hem erkek hem de kadın versiyonu piyasaya sürülerek başlanan IN2U serüveni, bugün limitli üretim ve devam parfümleriyle on kokuluk serüvene dönüşmüş durumda. Aromatik fujer olarak sınıflandırılabilecek IN2U’nun erkek versiyonuyla birlikteyim bir süredir. Parfümün açılışının ferah ve hoş meyvemsilikle gerçekleştiğini söyleyebilirim. Limon ve turunçgillerin üst notalardaki etkinliği ilgimi çekti. Orta kısımda lezzetli meyvemsilik devam ederken sürpriz karşılıyor bizi. Kakao, orta bölümde verilmiş ama kahve ya da çikolata gibi kokmuyor orta kısım. Açıklanan notalarında yine değişik bir tema var: Domates yaprağı. Orta bölümde gerçekten de domatesi andıran garip bir koku var ki çözemedim.  Orta kısmın sonlarında plastiğimsi vetiver de ekleniyor partiye. Kapanışta yapaylık sınırındaki vetivere yine plastiğimsi, deriye benzeyen sedir ağacı destek veriyor. Odunsu denebilecek son kısım, yüksek kaliteli değil.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. IN2U For Him, genel hatlarıyla aromatik, meyvemsi, deriyi andıran odunsu bir parfüm. Yumuşak, başlangıcı dışında çok ferah sayılamayacak, kullanımı kolay, köşeli tarafları olmayan, kalite anlamında harikalar yaratamayan yapıya sahip. Yeni nesil genç erkek/delikanlı parfümü kulvarına yönelik, başlangıç seviyesindeki kullanıcılara göz kırpan, fiyat anlamında da rakiplerine göre daha ulaşılabilir durumda olan bir kardeşimiz IN2U For Him.

Onun hakkında söylenen “ne iyi ne de kötü kokuyor” tavrına yakınım. Kimi platformlarda fazlaca ve abartılı şekilde eleştirilse de onun amacı dünyayı değiştirmek değil zaten. Basit ve hoş koksun, biraz tatlılık barındırsın, sonlardaki sedir ağacını da popüler/vasat parfümlerinkine benzer versin olarak özetlenebilecek IN2U For Him, kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışadursun, benim için tabii ki başarısıza daha yakın konumda diyebilirim.

Yine şikayet edilen konulardan birisi IN2U For Him’in performansının düşüklüğü. Aslına bakılırsa kalıcılığı fena değil. Bir Calvin Klein EDT’sinden mucize beklememek gerekiyor. Etrafa yayılımı düşük denebilir. Yumuşak ve aromatik yapısına bakarak sıcak ilkbahar günlerinde kullanmak fena olmaz.

Kokusunun tasarımını Carlos Benaim, Bruno Jovanovic, Loc Dong ve Jean-Marc Chaillan birlikte yapmış. Dört ünlü parfümörün birleşip, bu kadar ortalama bir parfüm yapması da ayrıca enteresan olmuş.

Koku Güzelliği:10/6

7 Şubat 2019 Perşembe

Carolina Herrera – Good Girl (2016)

Carolina Herrera’nın 2016 çıkışlı kadın parfümü Good Girl, gerek şişesi gerekse konseptiyle oldukça ilgi çekmişe benziyor. Uzun zamandır iddialı ve çok satanlar listelerini alt üst edecek parfümler piyasaya süremeyen Carolina Herrera anlaşılan Good Girl’e oldukça önem veriyor. Güçlü bir pazarlama kampanyasıyla satışa sunulan Good Girl, kısa sürede hedefine ulaşmış gibi görünüyor.

Good Girl, modern kadının dualitesinden ilhamını alıyor anladığımız kadarıyla. Carolina Herrera bu parfümü “cüretkar ve seksi, şık ve esrarengiz, iyi ve kötü” olarak tanımlamış. Ayrıca “Good Girl’ün gizemli duygusallığı modern aynı zamanda sofistike bir koku yaratır” denmiş. Kokusunun içeriğindeyse beyaz çiçekler (yasemin ve sümbülteber) ve kahve-kakao öne çıkarılmış.

Good Girl’ün açılışı şekerli turunçgil meyveleri benzeri kokuyla gerçekleşiyor. Üst notaları ferah değil ve oldukça tatlı. Lezzetli başlangıcı farklı ya da ilginç olmasa da hoş denebilir. Orta kısımda tatlılık biraz azalsa da devam ediyor. Meyvelerin yerini orta kısımda beyaz çiçekler alıyor. Yasemin-sümbülteber kuru ve keskin değiller aksine çikolatamsı tatlılığın içine adeta yedirilmişler. Son bölümde tatlılık biraz daha azalıyor ve azıcık sabunsu çiçekler ve misk kapanışı yapıyor.

Good Girl, şekerli çiçeklerin, bir parça ekşimsi turunçgillerin, tonka fasulyesinin ve seyreltilmiş hissi veren sıkıcı miskin egemenliğinde denebilir. Günümüzün yeni nesil modern parfümlerinin tipik örneği aynı zamanda. Bolca tatlılık, ferah olmayan lezzetli turunçgiller, abartılı şekilde kadınsı olmayan çiçekler, misk ve tonka fasulyesiyle, koku profili anlamında şaşırtmıyor Good Girl.

Tabii parfümün kalitesinin harika olmadığını söylemek zorundayım. Genel kompozisyon biraz karmaşık ve karakterden yoksun. Evet, biliyoruz çok satılması için tasarlanan bir konsept Good Girl ve olabildiğince fazla kişiye ulaşması lazım ama başından sonuna kadar çarpıcılıktan ve etkileyicilikten uzak, kısa süre sonra unutulmaya yüz tutabilecek, sizi özel hissettirmeyecek bir arkadaş.

Sonuç olarak onu çok sevdiğimi söyleyemem ama berbatta bulmadım. Kadın parfümü olmasına rağmen şaşırtıcı derecede uniseks kullanıma yakın duruyor. Bir başka konu da içeriğinde kahvenin olduğundan bahsedilmiş resmi tanıtımında. Çok bariz ve yoğun kahve kokusu algılamadım Good Girl’de. Bu parfümü tanımlamak için kahve merkezli demek pek mümkün değil. Bu anlamda neyle karşılaşacağınızı bilmenizi isterim.

EDP formundaki Good Girl’ün kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk yarım saat fena değil, sonrasında normale dönüyor. Tam bir kış parfümü olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Kokusunu Louise Turner tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

6 Ekim 2018 Cumartesi

Hugo Boss – The Scent For Her (2016)

Almanya merkezli moda devi Hugo Boss’un Coty işbirliğiyle piyasaya sürdüğü 2015 çıkışlı “The Scent” isimli parfümler üç yıl içinde dokuz üyeye ulaştı. İlk The Scent 2015’te erkekler için çıkarıldı. Bir yıl sonra The Scent’in kadın versiyonu raflardaki yerini aldı. Hatta son dönemlerde iki The Scent parfümün Intense versiyonları dünya kokuseverlerinin beğenisine sunuldu.

Bugünkü yazı konuğumuz 2016 çıkışlı kadınlar için pazarlanan The Scent. Tam ismi The Scent For Her olan parfüm için Hugo Boss’un internet sitesinde “kadınlar için yeni, baştan çıkarıcı parfüm” ifadesi kullanılarak bizim gibi deneyimli sayılabilecek parfümseverleri hiç şaşırtmayan promosyon cümlesiyle karşımıza dikilivermiş. Dünyada piyasaya sürülen kadın parfümlerinin muhtemelen büyük çoğunluğunda bu pazarlama cümlesine rastlamak artık normal bizim için. Tamam, iddialı olmak iyidir ama bari şu birbirinin aynısı “kadınlar için cazibeli, baştan çıkarıcı parfüm” gibi klişeleri değiştirin. Neyse geçelim detaylara.

The Scent For Her’in açılışı tatlı ve berrak meyvelerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarındaki şeftali ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Buradaki şeftali dolu dolu meyvemsi değil de daha böğürtlensi, miskli ve transparan tarafa yakın. Orta kısımda meyvemsi yapı devam ederken tabii ki bu tür parfümlerin değişmezi çiçeksiler yardıma yetişiyor. Orta bölümden itibaren farklı tarafı olmayan meyveli-çiçeksi tarafa yakın duran parfümümüz, sonlarda yumuşak, seyreltilmiş miskle ve odunsularla kapanışı yapıyor.

The Scent For Her, anlaşılacağı üzere miskli bir meyve parfümü. Başlangıçtaki şeftali ve geri plandaki leziz, sulu, tatlı, kırmızı meyvelerin hakimiyetindeki ana yapı parfümün genelinde hissediliyor. Başrol oyuncu şeftali ama burada Mitsouko’daki kadar kaliteli ve gerçekçi şeftali beklemek hata olabilir. Vasat sayılabilecek meyvelere eşlik eden misk, garip bir sulandırılmışlık algısı yaratıyor. Orta kısımdan itibaren eklenen çiçekler abartılı şekilde pudralı ve ağır değiller neyse ki. Yine de pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

The Scent For Her, onlarca örneğine rastladığımız canlı ve cıvıl cıvıl, basit bir genç kız parfümüne benziyor. Yaratıcı tarafı olmayan, kullanımı kolay, uzun süreli kullanımlarda sıkılacağınız, kalite anlamında iddialı olmayan tam bir piyasa parfümü diyebilirim. Ona berbat de denemez harika da denemez. Ortalarda dolaşan bir arkadaş sadece.

Bu parfümde ilgimi çeken şeyse açıklanan notalarındaki iki sevdiğim içerik yani şeftali ve kakao. Şeftalinin verilişini pek başarılı bulmadım. Kakaoya ise rastladığımı söyleyemem. Varsa bile geri planda olduğunu düşündüğüm kakao, parfüme büyük etki etmiyor.

Bir yorumcunun onu şeftali aromalı şampuanlara benzetmesi ne kadar da doğru. Çok bir esprisi olmayan The Scent For Her’in kokusunu otuz yaş altı genç hanımefendiler sevebilir. İlkbahar-yaz mevsiminde kullanmak iyi fikir olabilir. Ayrıca günlük kullanıma ve spor kıyafetlere de uyum sağlayacaktır. Genel beğeniye uygun bu hanımefendinin performansı zayıf. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı.

Koku Güzelliği:10/5

11 Mayıs 2017 Perşembe

Serge Lutens – Santal Majuscule (2012)

“Oboedi silentiis meis non imperii”

Maestro Serge Lutens’e göre Avilalı Teresa isimli azizeye ithaf edilmiş yukarıdaki cümle. “Emirlerime değil, sessizliğime riayet edin” olarak çevriliyor. Bay Lutens, Santal Majuscule isimli 2012 çıkışlı parfümü için bir Latin azizesine gönderme yapmakta ve şöyle demekte: “Santal Majuscule’yi tanımlamak için Avilalı Azize Teresa’dan bahsettim çünkü bana göre literatür, kokuya eşlik edebilecek kadar önemli bir sanattır. Bu parfüm kendimi iyi hissettiriyor. Parfüm sizi teşvik etmeli, sizi rahatlatmalı, sizi teyit etmeli, tehlikeye sokmalı.”

Kendi sitelerinde odunsu/şipre kategorisinde yer alan Santal Majuscule’nin açılışı yüksek kaliteli gül ve bir parça turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı, modern ve canlı başlangıcı güzel. Orta bölümde parfüme ismini veren sandal ağacının o baharlı kokusu etrafa yayılıyor. Başlangıçtaki gül eşlik ediyor sandal ağacına. Bu andan itibaren tatlı meyvelerin ve baharatların kompozisyona katıldığını görüyorum. Meyve derken kırmızı ve mayhoş kiraz-böğürtlenden bahsedebilirim. Maestro, yine meyveleri bir parfümünde farklı şekilde bize sunmuş. Son kısımda saf ve sütsü sandal ağacı kapanışı yapıyor. Alt notalar yine yüksek kaliteli ve çarpıcı.

Nedendir bilinmez ama sandal ağacı baskın parfümlere karşı az da olsa önyargım var. Sandal ağacının o baskın ve enteresan kokusunu, parfümlere bir türlü tam anlamıyla oturtamıyorum. Geçtiğimiz aylarda ünlü sandal ağacı parfümü Samsara’yı kullanmış ve neden böylesine şöhrete sahip olduğunu anlayamamıştım. Sandal ağacının o gizemli, egzotik ve sıcak kokusu, birçok ünlü parfüme hayat vermeye devam ediyor. Mevzu bahis Serge Lutens gibi müthiş birisi olunca, onun sandal ağacı yorumunu hem merak ettim hem de hayal kırıklığı yaşarım endişesi yaşadım.

Santal Majuscule, Serge Lutens’in koleksiyonundaki üç sandal ağacı temalı parfümünden en yenisi. 2012 çıkışlı bu eser, oldukça tatlı ve sıcak kokuyor. Genel olarak sandal ağacı-gül-meyve ağırlıklı ilerliyor. Sandal ağacının koku profiline yakın olarak verilmiş gül ve kırmızı meyveler, gayet uyumlu ve leziz. Çoğu yorumcu kakaodan bahsetmiş ama bence çok baskın değil. Parfümde çikolatamsı hissiyat yok. Daha çok sıcak, baharatlı, güllü bir yapı mevcut.

Sonuç olarak aşık olmasam da, başarılı bir sandal ağacı kokusuna rastladığımı söyleyebilirim. Başlangıçtaki endişemin yersiz olduğu için sevinçliyim. Bay Lutens, yine hayal kırıklığına uğratmadı. Kompozisyon benzersiz olmasa da yüksek kaliteli, uyumlu, yumuşak ve cazibeli. Evet, o hissedilir oranda çekici ve egzotik. Bu anlamda kadın kullanımına yakın olduğunu düşünüyorum. Günlük kullanımda bol bol uyguladım ve rahatsız edici değildi. Yine de kadınlar kullansa daha iyi olabilir.

Özel ve tematik koktuğunu söylemek lazım. Sandal ağacı gibi farklı bir esans, daha özel anlar için kullanılmalı. Onun içindir ki, Bebek sahilinde spor kıyafetlerle pazar yürüyüşü yaparken kullanmak iyi fikir olmayabilir. Akşam kullanımına veya şık davetlere daha uygun olabilir.

EDP formunda. Performans anlamında gayet iyi. Kalıcılığı yüksek. Fark edilirliği başlarda iyi, sonrasında tene yaklaşıyor. Sonbahar-kış mevsimlerine uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/7

22 Nisan 2017 Cumartesi

Jean Paul Gaultier – Kokorico (2011)

Böyle parfüm ismi olur mu diyebilirsiniz fakat kimin umurunda! Hele ki klişelerle dalga geçmeyi seven Jean Paul Gaultier’in, bir parfümüne horozların ötme sesi olan Kokorico ismini vermesi, şaşırtıcı olmamalı. Tabii bu isimde Bay Gaultier’in Fransız milliyetçiliğine bir parça kapı araladığını düşünebiliriz. Ne de olsa horoz, Fransa’nın bir anlamda ulusal simgedir.

Jean Paul Gaultier, 1995 yılındaki Le Male efsanesinden sonra, aynı etkide bir erkek parfümü hayata geçiremedi ne yazık ki. Zaten öyle bir parfümü bir daha yapması imkansızdı. Markanın piyasaya sürdüğü parfümlere baktığımda belli başlı az sayıda parfüm yaptığını fakat onlara birçok flanker eklediğini farkettim. Mesela Le Male’nin, 2011 yılına kadar ki tek erkek parfümü olduğunu yeni anlıyorum. Kokorico, bu anlamda markanın ikinci ve bağımsız erkek parfümü olarak tasarlanmış gibi görünüyor.

Kokorico, üzerindeki Le Male baskısını ne kadar hissediyor bilemiyorum ama Jean Paul Gaultier’in berbat arayüze sahip internet sitesine ulaşmak bile ayrı bir dert. Odunsu oryantal olarak sınıflandırılabilecek Kokorico’nun açılışı yeşil nüanslarla gerçekleşiyor. Ferah olmayan tozlu yaprak kokusu ilk dakikalarda biraz şaşırtıyor beni. Açıklanan notalarındaki incir yaprağı herşeyi açıklıyor. Gerçekten de yeşil, tozlu incir yaprağı kokusu verilmiş başlangıçta. Orta bölümde bu yaprağımsı yapı geri plana geçerken ortaya çikolatamsı aroma çıkıyor. Yine açıklanan notalarındaki kakao, tatlı çikolata efektini veriyor. Karanlık sayılabilecek paçulinin destek verdiği kakao, gayet leziz ve hafiften yağlımsı hissiyat veriyor. Kapanışta çikolata etkisi var. Alt notalarda, sıradan ve kremsi sedir ağacı karşımıza çıkıyor. İşte Kokorico’nun özeti…

Özetinde özeti olarak diyebilirim ki, Kokorico şu üç notadan oluşuyor: Kakao, incir yaprağı ve sedir ağacı. Bu üç ana öğe, parfümün üst-orta-alt notalarına hakim oluyor. Paçuliyse biraz yan rolde kalmış sanki. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı ve derin parfümden bahsetmiyorum. Gayet basit, iddiasız ve kendi halinde.

Sadece kokusu değil performansı da vasat. Kalıcılığı ve fark edilirliği az. Orta bölümü dışında başarılı değil. Kalite anlamında ortalarda. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmasa da müthiş bir kaliteden bahsedemeyiz. Zaten ondan öyle bir beklentimiz de yok.

Sonuç olarak farklı bir kokusu var. Yeşil incir yaprağı ile tatlı çikolatamsı, paçulili kakaonun birleşiminden oluşan Kokorico, parfümlere yeni merak salan genç erkek arkadaşlar için seçeneklerden birisi olabilir. Kokusunun tasarımını sektörün iki popüler ismi Olivier Cresp ve Annick Menardo birlikte yapmış. EDT formunda.

Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Ne çok erkeksi ne de kadınsı, hoş bir dengede duruyor. Siyah şişesine bakıp da çok karanlık veya dumansı bir parfüm beklemeyin. Herşey makul oranda verilmiş Kokorico’da. Acaba fazla mı uysal ve makul?

Şişesiyse, genel konseptin en ilginç tarafı. Kokorico’nun, Le Male gibi erkek formundaki garip şişesini kimileri başarılı bulunurken bazıları hafiften dalgasını geçiyor. Bay Gaultier, yine abartılı erkeksi şişe tasarımıyla, kimlere ve nasıl mesaj sarkıtıyor, orasını da siz buluverin.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

22 Mart 2017 Çarşamba

Givenchy – Play Intense (2008)

Aman Allah’ım. Bu kadar kötü bir şişe tasarımı nasıl olabilir 🙂 Givenchy’nin Play serisinin şişelerinin MP3 çalar formunda olması 2008 yılı için belki iyi fikirdi ama artık akıllı telefonlar var ve MP3 çalara kimin ihtiyacı var ki? O zamanın favori müzik dinleme aracı MP3 çalar, Givenchy’nin Play parfümlerine ilham kaynağı olmuş gibi görünüyor. Zaten 2008 çıkışlı Play isimli parfümlerin tanıtım yüzü de dönemin en popüler pop ikonu Justin Timberlake idi. Görüleceği üzere Givenchy, Play isimli parfümleri için masraftan kaçınmamıştı. Oysa bu kadar pazarlamaya rağmen, Play ve Play Intense bir türlü beklediği ilgiyi görmedi parfümseverlerden.

4-5 yıl önce kullandığım Play Intense’i, çok hatırlamadığım için tekrardan şans vermek istedim. Belki eski anıları da tazelerim bu şekilde. Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış Play Intense. Yine kendi sitelerinde orta notalarında Amyris Ağacı var ki, parfümlerde fazla denk geldiğimiz bir nota değil. Üst notalarında pembe biber ve alt notalarında tonka fasulyesi olduğunu öğreniyoruz Play Intense’nin.

Parfümün açılışı kremsi modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı turunçgillerden bence baskın olanı mandalina. Ferah olmayan kremsi turunçgil açılışı fena değil. Orta kısımda kremsilik ve tatlılık devam ediyor ama turunçgiller geri plana geçiyor. Orta bölümde tonka fasulyesi bütün gücüyle ortaya çıkıyor. Kremsi tonka fasulyesine biraz da çikolata hissi veren kakao eşlik ediyor. Son kısımda tonka fasulyesi, vanilya ve yumuşak odunsularla birleşiyor. Sıradan bir kapanışa sahip Play Intense.

Öncelikle absürt şişesinin renginin siyah olması koyu ve karanlık parfümle karşılaşacağımızı düşündürüyor. Evet, ferah olmayan bol tatlı karanlık sayılabilecek bir arkadaş Play Intense. Bana göre parfümün ana oyuncusu tonka fasulyesi. Orta kısımdan itibaren ağırlığını arttıran tonkanın etkisiyle iyice şekerli kıvama geliyor. Bu anlamda çok ilgimi çekemedi ne yazık ki. Ayrıca vasat son bölümü de unutmamak lazım. Parfümün ev sevdiğim yeri açılışı oldu.

justin play yen

Givenchy, Play Intense ile şunu yapmaya çalıştı muhtemelen. Rochas Man, L’Instant de Guerlain Pour Homme, YSL – La Nuit de L’Homme, Chanel – Allure Homme Sport gibi modern ve tatlı baharatlı parfümlere rakip çıkarmaya çalıştı. Gerçi Givenchy’nin ünlü parfümü Pi, bu rakiplerle epey savaştı ama Pi’nin eski popülerliğinin kalmadığını söyleyebiliriz. Fakat ne yazık ki Play Intense, bu şöhretli ve esaslı rakipleriyle baş etmekten uzak. Neden mi?

Bir kere Play Intense, kendine özgün kokmuyor. Diğer piyasa rakiplerine çok benziyor, bize değişiklik vaat etmiyor. İkincisi çok düz çizgide ilerliyor ve neredeyse hiç değişmiyor. Üçüncüsü orta kısımdan itibaren kalite hissiyatı zayıf. Dördüncüsü performans anlamında başarılı değil. E daha ne olsun?

Gerçi hakkını yemeyelim, çok yapay kokmuyor Play Intense. Givenchy’nin belli bir kalite dokunuşu var ama çarpıcı ve farklı değil. Genel beğeniye uygun, 30 yaş altı erkeklerin sevebileceği ve günlük kullanımda rahatlıkla kullanabileceği risksiz bir arkadaş. Muhtemelen karşı cinsten de övgüler alacaksınız. E fiyatı da uygun sayılır.

tek play yen

Parfümün tasarımını sektörün tanınan isimleri Emilie Coppermann ve Lucas Sieuzac yapmış. EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Sonbahar-kış için daha uygun.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com’a teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

18 Mart 2017 Cumartesi

Perris Monte Carlo – Patchouli Nosy Be (2014)

Madagaskar’ın kuzeybatısındaki bir adaymış Nosy Be. Yerel halkın söylediği şekilde Nossi Be adası, çoğu yerde “kokulu ada” olarak geçiyor. Madagaskar’ın sevilen turizm bölgelerinden olan Nosy Be adası, yüksek kaliteli parfümlerde kullanılan içeriklerin yetiştiği yer olarak da biliniyormuş. Sebze ve baharat üretimi anlamında verimli bir yer olan Madagaskar’da ylang ylang, vanilya, kahve, kakao, biber, sardunya, tarçın yetiştiği söyleniyor ki, parfümlerde çokça kullanılan içerikler bunlar.

Monte Carlo merkezli niş parfümevi Perris, 2014 yılında Nosy Be adasından esinlendiği ve paçuliyi merkeze aldığı parfümü Patchouli Nosy Be’yi piyasaya sürdü. Kısa süre içinde Perris’in ilgi gören eserlerinden birisi haline geldi Patchouli Nosy Be. Hakkında okuduğum övgülere ve nota dizilimine baktığımda seveceğimi düşündüğüm Patchouli Nosy Be’yi epeydir kullanmak istiyordum. Ve artık zamanı geldi.

Kendi sitelerinde tek tek parfümler hakkında bilgi olmayan Perris’in, Patchouli Nosy Be hakkında da ayrıca tanıtımı yapılmamış. Parfümün açılışı tatlı ve karanlık paçuliyle gerçekleşiyor. Paçuli yağlarına benzeyen bu ağır kokuyu beğendim. Orta kısımda güzel bir sürpriz var. Paçuliye, çikolata eşlik etmeye başlıyor. Açıklanan notalarında kakao var. Muhtemelen kakao, çikolata hissiyatı veriyor. Orta notalar gayet leziz ve sevilesi. Kapanışta çikolata ve paçuli geri çekilirken tatlı ve modern vanilya ortaya çıkıyor. Tatlılığın iyice arttığı alt notalar fena değil ama biraz fazla şekerli.

Patchouli Nosy Be, ismindeki paçuliyi başlangıçta ve orta kısımda size gayet net şekilde hissettiriyor. Başlangıçtaki acı paçuli yağı ve orta bölümdeki çikolatalı paçulinin verilişi çok başarılı. Son kısımdaki şekerli vanilya biraz sıradan. Kapanışı dışında sevdim Patchouli Nosy Be’yi. Zaten paçuli ve çikolata-kakao karışımlarını genelde severim. Gerek Coromandel gerekse Borneo 1834 bu tarzın favorileri benim için. Ve şimdi bu ikiliye üçüncü isim ekleniyor: Patchouli Nosy Be.

nosy be yen

Yüksek kaliteli, karanlık, olgun ve ciddiyetini bozmayan Patchouli Nosy Be, benim için kullanması ve sevmesi kolaydı. Paçulinin bu tür dumansı ve neredeyse tütünsü verilmesini her zaman benimserim. Orta kısımda parfümün sıcaklığının artmasında bir parça baharatların etkisi olduğunu unutmayayım. Genel olarak işini çok iyi yapan bir arkadaş.

Günlük kullanıma da takım elbiseye de uyacaktır. Uniseks olarak sınıflandırılsa da bu tür parfümleri hep erkeklere yakın bulurum. Tam bir kış parfümü. Otuz yaş üzerindeki arkadaşlara öneririm.

EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği ne yazık ki zayıf.

Koku Güzelliği:10/8

29 Aralık 2016 Perşembe

Valentino Uomo (2014)

Şu şişenin güzelliğine bakar mısınız? Pırıl pırıl parıldayan, kesimli kristallere benzeyen şişe, bana göre son yılların en güzel tasarımı. Bu kadar gösterişli, çarpıcı ve albenisi olan şişeye insan nasıl hayır diyebilir ki? Geçtiğimiz aylarda gittiğim bir parfüm satış mağazasında, raflardaki çeşit çeşit eserlerin arasında elim ister istemez Valentino Uomo’ya gitmişti. O günkü ilk izlenim olarak zihnimde çok fazla şey oluşmamıştı. Bu aralarsa uzun süreli kullanma imkanı buluyorum Valentino Uomo’yu.

Kendi sitelerinde parfümün tasarımcısının Olivier Polge olduğu vurgulanıyor ve kokusunun İtalyan tarzına yakın olduğu izlenimi veriliyor. Valentino Uomo’nun açılışı tatlı ve leziz çikolatayla gerçekleşiyor. Vanilyalı çikolataya acı olmayan kakao da eşlik ediyor. Başlangıçta biraz da bergamot var sanki. Üst notaları çok güzel Uomo’nun. Bu kalıp, yarım saat kadar devam ediyor ve ikinci sektöre geçiliyor. Burada parfüm daha da tatlanıyor ve neredeyse yanık şekerli-pudralı gibi kokuyor. İkinci bölümde çikolata-kakao efekti devam ediyor ama başlangıçtaki gibi kaliteli ve güzel değil. Bu bölümde geri plana sedir ağacı yerleşiyor. Gerçi tatlılık, sedir ağacını da etkisi altına alıyor. Pudralı tonka fasulyesi son bölümde oldukça etkili. Sıradan kapanışa sahip Uomo.

Versace – Eros, Dior Homme, Dior Homme Intense, Yves Saint Laurent – La Nuit de L’Homme, Viktor&Rolf – Spicebomb, Rochas Man, Givenchy – Pi, Guerlain – L’Insant de Guerlain Pour Homme, Van Cleef&Arpels – Midnight in Paris, Thierry Mugler – A Men Pure Malt ve daha aklıma gelmeyen milyonlarca tatlı, baharatlı, yanık şeker efektli, karanlık, pudralı, modern kadınsı erkek parfümleri, gözünüz aydın size yeni bir kardeş geldi. Adı da Valentino Uomo.

Evet, yirmi birinci yüzyıl belki de androjenizm üzerine şekillenecek ya da korkunç bir üçüncü dünya savaşıyla yeniden taş devrine döneceğiz. Einstein’ın söylediği iddia edilen “Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum ama dördüncü dünya savaşında taş ve sopalar kullanılacak” ifadesi yeterince çarpıcı. İnsanlığın kaderi, bir nükleer savaşla sona erecekse, umarım bu savaş, artık böylesi parfümlerin kötü örneklerini de yeryüzünden siler. Çünkü tek umudum bu.

afis uomo yen

Valentino Uomo için cinsiyetsiz bir kadın parfümü diyesim var ama erkekler için tasarlandığını ve pazarlandığını biliyoruz. Kendinden önceki rakiplerini kopyalayan değerli Valentino beye ve Olivier Polge’e teessüflerimi sunarım. Tamam sayın Olivier, Dior Homme’u tasarlayarak gönlümüzde güzel bir yere yerleştin ama on sene önce ortaya çıkardığın Dior Homme isimli şaheserin, vasat tekrarına neden gerek duydun ki? Oldu mu şimdi?

Bıkkınlık verecek kadar şekerli, tatlı baharatlı, modern erkek parfümlerinin sıkıcı benzerinden öteye gidemiyor ne yazık ki Valentino Uomo. Ve siz UFO görmüş masum parfümseverler! Muhtemelen bir AVM’de dolaşırken mağazaya gireceksiniz. Değerli ve ısrarcı satış temsilcisi arkadaşlarımızı binbir manevrayla atlatacaksınız ve elinize o ışıl ışıl şişeyi alacaksınız. Şöyle bir bakacaksınız. Şişeyi ışığa tutup, yansımalarına hayran kalacaksınız. Denemek için bileğinize sıktıktan sonraki kokuya bayılacaksınız ki haklısınız. Harika bir parfüm aldığınızı düşünüp heyecanla eve gideceksiniz ve kullanmaya başlayacaksınız. Üçüncü günün sonunda koca şişeye bakakalacaksınız çünkü ondan sıkılacaksınız. Eğer yaşınız otuzun üzerindeyse sizin için fazla genç işi olduğunu anlayıp, şaşıracaksınız. Eğer parfümlere epey meraklıysanız son bölümün yapaylığına ve şekerliliğine bakıp, karışık duyguların içine gireceksiniz. Eğer “amaaaan kalite kimin umurunda, kızlar bayılıyormuş abi bu kokuya” tayfasındansanız o zaman sizi tebrik ederim, aradığınızı buldunuz. Modifiye Golf arabanıza ya da Seat Leon’unuza binip, olay yerini terk edebilir ve ömür boyu mutlu yaşayabilirsiniz.

EDT formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği ortalama. Tam bir sonbahar-kış kokusu.

arka uomo yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

7 Aralık 2016 Çarşamba

Slumberhouse – Ore (2009)

Tuhaf ve benzersiz parfümler üretme felsefesi sizce anlamlı mı? Parfümlerinin tuhaf olmasıyla gurur duyan bir marka duydunuz mu? Garip bir parfüm ne kadar çekici olabilir? Acayip kokular, kaç kişi tarafından satın alınır ki?

Yukarıdaki soruların muhatabı ben değilim anlayacağınız üzere. Birleşik Devletler merkezli bağımsız parfüm evi Slumberhouse’un kurucusu ve sahibi Josh Lobb’un, bu sorulara vereceği cevaplar muhakkak olacaktır. Zira, Slumberhouse markasının sloganlarından birisi “tuhaf ve benzersiz parfümler”.

Fazlasıyla niş marka olarak düşünülebilecek Slumberhouse’un, memleketi Birleşik Devletler’de isminin duyulduğunu fakat dünyanın geri kalanında biraz geri kaldığını söyleyebiliriz. Parfümlerini kendisi tasarlayan Josh Lobb, ilginç teknikler kullanıyor. Mesela bazen bir parfümün üretimini bitiriyor. Altı ay sonra onu biraz üretip yeniden üretimini bitiriyor. Sanırım biraz kafasına göre takılıyor. Pazarlama endişesi taşımıyor. ‘Aman çok parfüm satayım’ gibi şeylere kafayı yormuyor gibi bir havası var Slumberhouse’un.

İki sene önce ilk Slumberhouse parfümümü kullandım. Jeke, benim için her anlamda biraz fazlaydı. Geçen zaman içinde markanın artan bilinirliğini artık görmezden gelemedim ve Slumberhouse’un bir başka parfümü Ore’yi kullanmaya başladım. Ore’nin açılışı leziz çikolatayla gerçekleşiyor. Tatlılığın abartılmadığı üst notalar kaliteli ve güzel. Orta bölümde parfüme eklenen baharatlar, kokuyu sıcak tarafa çekiyor. Orta bölümde reçineler de etkili aslına bakılırsa. Reçineli çikolata diyebilirim orta kısım için. Başlangıcı kadar ilgimi çekmese de fena değil. Son bölümde pudralı sayılabilecek karamelize edilmiş vanilya ve odunsu notalar var. Kendi sitesinde guaiac ağacı vurgulanmış ve muhtemelen odunsuluk oradan geliyor.

polyvore sitesinden alınmıştır.
polyvore sitesinden alınmıştır.

Ore için kendi sitesinde karamel ve kakaodan bahsedilmiş ki hemen dikkat kesildim. Parfümün genelinde tatlı, sütsü, çikolatamsı bir hal var. Buradaki çikolata, acı kakao ya da bitter çikolata gibi değil. Kakao varsa da vanilyayla yumuşatılarak verilmiş. Vanilyanın kalitesi biraz düşük. Kakao ise tek başına baskın değil. Zaten orta bölümden itibaren eklenen reçineler ve baharatlar, kokuyu iyice ısıtıyor. Yani soğuk bir kakao kokusu değil Ore. Sıcak, likörümsü, vanilyalı bir kakao kısacası. Evet, bana göre parfümün özeti bu cümle.

Tabii ben daha Coromandel benzeri bir koku bekliyordum. Pek ilgisi yokmuş Coromandel ile. Ore, kalite anlamında idare eder ama her kullanışımda hafiften baş ağrısı yaptı. Bu anlamda benim için çok konforlu olmadığını söyleyebilirim. Kokusu iyi ama bence tende biraz fazla reçinemsi. Ona bayıldığımı söyleyemem.

Kötü değil ama bana uymadı diyelim Ore için. Aslında severim çikolatamsı kakaolu parfümleri ama Ore ile pek anlaşamadık. Baş ağrısı yaratması bir yana, diğer Slumberhouse parfümü Jeke gibi, Ore’de de garip yağlımsı bir hava var. Parfümün Extrait konsantrasyona sahip olması bu durumun oluşmasına sebep mi bilemiyorum ama aynı Jeke gibi biraz fazla benim için.

tek ore yen

Extrait Parfum ama performansı bende yüksek değildi. Ortalama fark edilirliğe sahip. Kalıcılığı gayet iyi. Erkek kullanımına yakın. Tam bir kış kokusu. Havanın buz gibi olduğu günlerde kullanmak daha iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/6

12 Ocak 2016 Salı

Guerlain - L'Instant de Guerlain Pour Homme (2004)

Ortadoğu ya da Arap kültüründen geldiği düşülen Arak içkisinin tarihi çok eskilere dayanıyor. Saydam, şekersiz, distile bir alkol türü olarak bilinen Arak’ın, Arapçada ter veya sert meyve suyu anlamına geldiği söyleniyor. Hatta başka kültürlerle ilişkisinden bile bahsediliyor Arak’ın. İlk olarak Ortadoğu’daki Musevi ve Hıristiyan azınlıklar tarafından geliştirilmiş olduğu tahmin ediliyor.

Ortadoğu coğrafyasından, önce Avrupa’ya, sonrasında Asya kıtasına doğru yayılmış Arak içkisi. Sadece damak tadı için değil, dini ayinlerde tanrılara adak olarak sunulurmuş Arak. Ve 2016 yılının Ocak ayının soğuk bir gününde, Parfüm Merakı rumuzlu sanal internet kişisi, Guerlain’in L’Instant de Guerlain Pour Homme isimli parfümünü kullanmaya başlar. Bir de bakar ki 2004 çıkışlı bu parfümün üst notaları, Arak içkisinden ilhamını almıştır. İşin ilginç kısmı üst notaları Arak’tan esinlenmiş bu uzun isimli parfümün sonları da gourmand öğelerden ilhamını almış.

L’Instant de Guerlain Pour Homme’un, markanın eski ve muhteşem klasiklerinden yeni nesil kokulara geçiş köprüsü olarak düşünebiliriz. Guerlain’ın aynı soy isimli aileden, LVMH grubuna geçmesiyle, eski büyüsünü kaybettiği hep söylenir. Louis Vuitton’a geçen Guerlain markasının, o şaşalı eski klasikler kadar olmasa da başarılı işlere imza attığı muhakkak. 2003 çıkışlı ilk L’Instant’ın, kadın parfümü olarak yerini almasından bir yıl sonra Pour Homme olarak erkek versiyonu da piyasaya sürüldü. Geçen yılların ardından L’Instant de Guerlain Pour Homme’un, markanın sevilen ve çok satan eserlerinden birisi haline geldiğini söyleyebiliriz.

daha afis

Kendi sitelerinde ışıltılı odunsu olarak sınıflandırılmış ve ferah, sıcak, tensel yönü vurgulanmış. Ayrıca hem sıcak hem de soğuk bir kontrast sağlaması düşünülmüş. Parfümün başlangıcı kremsi sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Aslında tam kremsi de değil daha çok anasonla karamelize edilmiş turunçgil gibi. Açıklanan notalarında limon ve bergamot var ama muhtemelen ikisi de değil. Üst notaları ferah olmayan tatlı anasonlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Modern ve hoş başlangıcını sevdim. Orta kısımda kakao devreye giriyor. Buradaki kakao tam olarak çikolatamsı koyulukta değil. Tatlı turunçgille birlikte verilmiş kakao, lezzetli ama karanlık sayılmaz. Birazcık da baharatlar var sanki fakat anasonlu kakaolu turunçgilin etkisi daha fazla diyebilirim. Son kısımda yumuşak ve sıradan odunsu notalar devreye giriyor. Kapanışı eh işte.

L’Instant de Guerlain Pour Homme, yer yer reçineli, yer yer tatlı baharatlı, yer yer paçuli etkili, aromatik sayılabilecek ve ağır-ağdalı olmayan turunçgilli kakao kokusuna sahip. Şanslıyız ki çok tatlı veya şekerli değil. Tatlılık gayet yerinde verilmiş. Steril sayılabilecek tatlı turunçgil, en iyi örneklerden birisi adeta. Parfümün bu kadar sevilmesinin sebebi muhtemelen bu güzel tatlı turunçgiller ve tabii onun paçuli-kakao ile olan başarılı birleşimi. Parfümün üzerinde hayalet gibi dolaşan anason, baskın değil. Aramın iyi olmadığı anason, burada rahatsız edici değil.

L’Instant de Guerlain Pour Homme, belki de yeni nesil Guerlain parfümlerinin nasıl yol haritası izleyeceğinin ipuçlarını veriyor. Modern, tatlı, turunçgilli, tatlı baharatlı ve anason. Bu elemanların birçoğu yakın tarihli parfümlerde izlenebilir. Guerlain’in farkı, kalite hissiyatının bir nebze yüksek olması denebilir. Harika bir parfüm olmasa da, kullanan çoğu kişinin sevebileceği, güvenli sayılabilecek, övgüler alınabilecek yapısı var. Her ne kadar Dior’lardan erken piyasaya sürüldüyse de Dior Homme-Dior Homme Intense ikilisini çağrıştırıyor bana. Belki tamamen psikolojiktir bu durum.

cam onu

Sonuç olarak fena parfüm değil L’Instant de Guerlain Pour Homme. Kimilerinin onu “Shalimar’ın erkek versiyonu” olarak değerlendirmesini ise pek anlayamadım çünkü Shalimar ile büyük benzerliğe rastlamadım. Klasiklerden olamayacak gibiyse de, dişli rakibi Dior’un Dior Homme-Dior Homme Intense ikilisine sıkı bir direnç noktası olabilir Guerlain için. Hermes’in ise bu tür modern, erkek kullanımına uygun, hafif kadınsı, tatlımsı baharatlı kakao-çikolata yarışına girmeye pek niyeti yok gibi şimdilik.

L’Instant de Guerlain Pour Homme’u, henüz kırk yedi yaşında hayata gözlerini yuman parfümör Beatrice Piquet tasarlamış. EDT formunda. Kalıcılığı yeterli, fark edilirliği biraz düşük. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak iyi fikir. Her yaştan erkeğin ilgisini çekebileceğini düşünüyorum.

Luca Turin’in kitabında yeşil turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilmiş.

coklu siseler

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7