Paco Rabanne –
Invictus (2013)
"Fark
etmez kapının ne kadar dar olduğu
Nasıl
cezalarla dolu olduğu kitabın
Kaderimin
efendisi benim:
Ruhumun
dümeni benim ellerimde."
Yukarıdaki
dizeler, İngiliz şair William Ernest Henley'in muhtemelen en sevilen ve bilinen
şiirine ait. İsmi Türkçeye "Yenilmez" olarak çevrilebilecek şiirin,
İngiliz edebiyat dünyasında yerinin büyük olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
1875 yılından itibaren etkileri süren, insanların kendilerinden birşeyler
bulmalarını sağlayan, hatta Nelson Mandela'nın uzun hapis hayatı sırasında da
sık sık bu şiiri okuduğunu söyleyen kaynaklar mevcut. Zamansız olarak nitelenen
bu şiirin isminin "Invictus" olması ve kararlı bir duruşu anlatması
benim için yeterince ilgi çekici.
Ve
günlerden bir gün, elime 100 ml.lik şişesinde Paco Rabanne'in Invictus isimli parfümünün geçmesi, bu
şiiri hatırlamama sebep oldu. Güçlü olmayı, vazgeçmemeyi ve korkusuz olmayı öğütleyen
İngiliz şairi William Ernest Henley'in Invictus şiiri, 2013 yılında daha çok
gündeme gelir oldu. Çünkü aynı isimle, dünya parfüm pazarının en popüler oyuncularından
birisinin lansmanı vardı. Paco Rabanne hazır giyim markası, Black XS ve 1
Million gibi çok satan hitlere imza atmıştı. Şimdi ise hedef onların bir basamak
üzerine çıkmaktı başarı olarak. Invictus isimli parfümün "modern
kahramanların kokusu" olduğunun vurgulanması tesadüf olmasa gerek.
Puig
firması tarafından üretilen Invictus için iddialı hedefler konmuş. Puig'in uzun
sayılabilecek basın bülteninde bunun ipuçlarını görebiliyoruz. Parfümün
tanıtımı için "yerel pazarlara güçlü medya yatırımı yapmayı ve çok
yaratıcı şekilde sosyal medya kullanımını" hedeflediklerinden
bahsetmişler. Ayrıca 1 Million'un parfüm endüstrisindeki büyük başarısını
hatırlatıp şöyle söylemişler: "Biz 1 Million'ın iş planını koruyacağız.
Invictus ile çok farklı bir hikaye anlatacağız".
Zaten
Paco Rabanne'in pazarlama birimi de Puig'in bu iddiasını doğruluyor:
"Invictus çok farklı bir parfüm. 1 Million'dan farklı bir evrene ait.
Invictus, 1 Million'dan daha az materyalist ve daha kendine özgü".
Invictus'un
resmi tanıtımında yapılan bir konuşmada ise şu cümleler dikkatimi çekti:
"Bizim için herşey bir rüya ile başladı. İlk rüyamız bir rock yıldızı
haline gelen Black XS'ti. İkinci rüyamız zengin ve ünlü olan 1 Million'dı.
Bugünkü rüyamız ise her erkeğin hayali olan bir şey: Şampiyon olmak".
Invictus'un
resmi tanıtımında parfümün isminin nereden geldiği de kısaca açıklanmış:
"Güçlü erkeksilik ve Latin kimliği". Son yıllarda, adeta stadyumların
tanrıları haline gelmiş başarılı erkek sporculardan güçlü referanslar alındığı
saklanmıyor pazarlama kampanyasında. "Kahramanlık ve şampiyonluk"
övgüsü ve vurgusu da en çok karşılaştığım yönüydü Invictus'un tanıtımında.
Parfümün
kokusu hakkında ise şöyle söylenmiş: "Parfümör Véronique Nyberg'in çözmesi
gereken sorun, Paco Rabanne'in kendine özgü ferahlık kavramını yeniden ele alıp
değiştirmesiydi. Biz Paco Rabanne olarak ondan, geleneksel koku piramidine
bağlı kalmayan, tamamen yeni bir yapı tasarlamasını istedik. Sonuç olarak çift kutuplu
bir formül ortaya çıktı: Farklı tarafları olan ama aynı zamanda bütünleyici".
2013
yılında, ana akım markalar arasında ses getiren lansmanlardan birisi olan
Invictus'un geri planı hakkında bu kadar bilgi yeterli olur sanırım. Konuyu
daha fazla uzatmadan parfümün bana hissettirdiklerine geçeyim. Invictus'un
ferah odunsular ve baharatlar üzerine inşa edildiğini söyleyeyim ilk olarak.
Parfümü
ilk sıktığımda karşıma ferah turunçgiller çıkıyor. Günümüzün modern ve yeni
parfümlerinin birçoğunda rastlayabileceğimiz tarzdaki ferah-akuatik
turunçgiller portakal-greyfurt ikilisine daha yakın. Başlangıcı sıra dışı değil
ama deneyen çoğu kişinin beğenebileceği tarzda. Üst notaları için vasat denebilir.
Orta kısma geçildiğinde ferah turunçgiller geri çekilirken, tatlımsı ve yine
ferah baharatlar sizi karşılıyor. Kakule ve biber tabii ki başrolde.
Baharatlara akuatik hissi veren denizsel notalar hala destek veriyor.
Başlangıçtaki vasatlık ve yapaylık burada da devam ediyor. Son kısım ise bu tür
parfümlerin kitabına uygun olarak odunsu karakterde. Yapay sedir ağacı (belki
de Iso E Super), ve diğer bilumum yapay ağaçsılar. İşte size Invictus.
Bu
parfümü kullanan herkesin "bu kokuyu bir yerden tanıyorum" hissine
kapılması kuvvetle muhtemel. Çünkü o günümüzün yeni nesil yapay-ferah-akuatik-meyveli-odunsu-baharatlı
parfümlerinin tekrarı olmaktan öteye geçemiyor. Yani ne varsa içine
doldurmuşlar. Ne başlangıcındaki akuatiklere yaklaşan turunçgiller ne orta
kısımdaki sıkıcı baharatlar ne de sonlardaki burun tırmalayan yapay odunsular
onu özgün ve farklı kılmıyor. Onlarca örneğine rastlanan ve moda halini alan bu
segmentten pay kapmaya yönelik piyasa işi bir arkadaş gibi görünüyor Invictus.
Şimdi
efendim, Invictus, bence akuatik olarak tasarlanmış. Daha sonra biraz
baharatlar eklenmiş. Son noktada da odunsular monte edilmiş. Yani ortaya standart
erkeksi-tatlı piyasa kokusu çıkmış. 15-25 yaş arası erkeklerin mağazaya gidip,
ısrarlı görevlilere dayanamayıp, üzerlerine sıkmalarına izin verdikleri andan itibaren,
ferah ve genel beğeniye uygun üst ve orta notaları sayesinde hemencecik
beğenip, alacakları bir parfüme benziyor. Kokuların dünyasıyla fazla haşır
neşir olmayan genç ve deneyimsiz arkadaşlarımızın, ilk heyecanla ve
başlangıcının verdiği enerjiyle alacakları Invictus'u muhtemelen severek
kullanacaklardır. Sözümüz yok, kim istediği parfümü kullanıyorsa ona saygı
duyarız.
Amma
parfümler konusunda biraz daha derinlere inmiş, burnu belli deneyimler yaşamış
ve koku kültürüne sahip "parfumista"ların Invictus'a pek meyil
etmeyecekleri ortada. Çünkü bu parfüm, örneğine milyonlarca defa rastlanabilecek
yapısıyla, hiç bir yenilik vaat etmeyen vizyonuyla, "oltaya kim takılırsa
kardır" zihniyetiyle, "aman herkes sevsin de bol bol şişe alsın"
kafasıyla, yapaylığı ve sıradanlığı tekrar eden tavrıyla koku bağımlılarını hiç
de mutlu etmeyecektir.
İyi
de Invictus kötü bir parfüm mü? İyiliğin ve kötülüğün olabildiğince sübjektif
olduğu parfüm işinde mutlak iyi-kötü yaftası bizi doğru yola götürmeyebilir.
Kullanım sürecinde bol bol üzerime boca ettiğim Invictus, zaman zaman "o
kadar da başarısız değil sanki" diye kendimi sorgulamama bile sebep oldu.
Hani bazı parfümlerde şeytan tüyü vardır. Parfümün yapay ve başarısız olduğunu
bilirsiniz. Ama aynı zamanda da bir taraftan sizi yakalar. İşte Invictus'un böyle
bir etkisi var. Oysaki bir şişesini aldığınızda kısa süre sonra sıkılacaksınız.
Varın gerisini siz değerlendirin artık.
Şaşırtıcı
olan ise resmi tanıtımda parfümün dört adet tasarımcısının olduğunun
belirtilmesi. Bir parfümü nasıl dört parfümör tasarlar pek anlayamadım ama
böyle söylediklerine göre muhakkak doğrudur. Veronique Nyberg, Anne Flipo,
Olivier Polge ve Dominique Ropion gibi şöhretli isimler bir araya gelip,
kokusuna imza atmışlar.
Şampiyonluk
kupası şeklindeki şişesinin Cedric Ragot tarafından tasarlandığına dair bilgi
var umarım doğrudur. Gerçi şişesini de beğenmedim. Kapak ve üst bölümdeki ucuz
plastikten yapılmış kısım, gayet basit ve çocukça duruyor.
EDT
formülasyonuna sahip. Dört mevsimde de kullanılabilir bence. Genç erkek
arkadaşlarımıza tavsiye ederim. Üst yaş grupları için fazlasıyla "delikanlı
işi" kaçabilir. Kalıcılığı ve fark edilirliği ortalama seviyelerde.
Koku Güzelliği:10/4.5