Byredo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Byredo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Ağustos 2017 Salı

Byredo – Pulp (2008)

“İsveç etkileriyle yaratılmış uluslararası meyve sepeti” de ne oluyor 🙂 Peki “dramatik bir kompozisyona odaklanan olgun, tatlı, yoğun bir tat” ne anlama geliyor 🙂 Sanırım niş markalar, pazarlama cümlelerini biraz abartıyor.

İsveç demişken Byredo’nun kurucusu Ben Gorham’ın İsveç’te doğduğunu, annesinin Hintli, babasının ise Kanadalı olduğunu belirtmem gerekiyor. Böylesine bir dünya vatandaşının, 2008 yılında piyasaya sürdüğü ve epey ilgi çeken parfümü Pulp’ın tanıtımında İsveç’ten bahsetmesi şaşırtıcı olmasa gerek. Byredo’nun internet sitesinde Pulp’un meyveli karakterine vurgu yapılmış. Bakalım teorik ile pratik birbirine yakın mı?

Pulp’un başlangıcı şimdiye kadar rastlamadığım bir meyvemsilikle gerçekleşiyor. Fermente olmuş ve içki kıvamına gelmiş üzüm suyunu andıran başlangıcı kafa karıştırıcı, benzersiz ve koyu-yoğun. Orta bölümde o garip içkimsi hava dağılıyor ve meyvelere devam ediliyor. Açıklanan orta notalarında kırmızı elma ve incir var. Daha bugün mideye indirdiğim siyah incire benzeyen orta bölümde üzüm etkisini hala sürdürüyor. Tatlılık başlangıca göre biraz daha artıyor. Neredeyse şekerli orta kısım eh işte. Kapanışta büyük değişim beklemeyin. Benzer koyu meyveler kapanışta da mevcut. Misk ve odunsu notalar alt bölümde kendisine yer buluyor.

Pulp, kendi sitelerindeki “meyve sepeti” tanımını hak ediyor. Gerçekten de leziz ve yoğun tatlı meyveler ana yapıyı oluşturuyor. Çoğu yorumcu incirden bahsediyor fakat ben yine gıcıklık yapacağım çünkü Pulp bana göre kırmızı üzüm kokusuna sahip. Hani asmasından yeni koparılmış üzeri azıcık tozlu siyah üzümü yersiniz ve ilk baştaki ekşilikten sonra dolgun ve oturaklı bir tat gelir damağınıza. İşte Pulp, hemen hemen öyle kokuyor. İlgimi çeken durum başlangıcındaki ve orta kısmın başlarındaki o içkiye benzeyen acımsı aroma. Kırmızı elmadan da geliyor olabilir o tat. Tam olarak çözemedim.

Açıklanan notalarındaki incir sizi yanıltmasın. Buradaki incir ne Philosykos’a benziyor ne de Un Jardin En Mediterranee’yi andırıyor. Oldukça kendine özgü bir koku formu var Pulp’un. Bence ağırlığı siyah üzümün yüklendiği, sonrasında elmanın geldiği ve incirin geri planda destek verdiği bir parfüm Pulp. Tabii miski de unutmuyoruz.

Peki Pulp güzel kokuyor mu? Bu sübjektif soruya kendimce şöyle cevap vereyim: Pek değil. Aslında meyveli parfümleri beğenirim ve zaman zaman kendime yakın bulurum. Pulp’taki meyveler ferah ve cıvıl cıvıl değil, fazlaca tatlı, modern, karanlık-koyu ve burnu zorlayan bir deneme olarak karşımıza çıkıyor. Yapay mı? Değil ama konforlu ve sizi sarıp sarmalayan da bir yapısı yok. Biraz soğuk ve züppe karakteri var sanki.

Parfümleri genellikle garip bulunan Byredo’dan Pulp gibi bir çalışma gelmesi sürpriz değil. Pek derinliği olmayan ve tekdüze ilerleyen Pulp, oldukça yüksek fiyatını hak ediyor mu sorusu öylece ortada ucu açık şekilde dursun.

Hafızam beni yanıltabilir fakat Pulp’ın kokusunu biraz Escada’nın üretimi bitirilmiş erkek parfümü Magnetism For Men’i hatırlatıyor. Tabii oldukça uzun zaman oldu Magnetism For Men’i kullanalı. Pulp’ın, çok daha kaliteli olgun koktuğunu söylemek gerekiyor.

EDP formundaki Pulp’ın performansı fena değil. İlk yarım saat gayet saldırgan davranıyor. Sonrasında da ara size kendisini hissettiriyor. Kalıcılığı kıyafette oldukça yüksek, tende normal. Hem erkekler hem de kadınlar için pazarlanan Pulp, bence de uniseks olarak rahatlıkla kullanılabilir. Çok sıcak yaz günlerde biraz ağır kaçabilir. Serin yaz akşamları ve ılık ilkbahar için gayet uygun. Günlük kullanımda sırıtmayacaktır.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

22 Şubat 2013 Cuma

Byredo – Bal d’Afrique (2009)



Byredo – Bal d’Afrique (2009)  Markanın kadın parfümü olarak lanse edilen kokusu.

"Annem Hindistanlı. Babam ise yarı İskoç, yarı Kanada Fransızı. İsveç'te doğdum. Çocukken biraz İsveç'te yaşadım. Daha sonra başka yerlere taşındık ailemle. Bir kaç yerde büyüdüm diyebilirim. Kanada'nın Toronto şehrinde oldukça zaman geçirdim. Aksanım İsveç'ten yada çingenelikten geliyor olabilir.

Newyork'da yüksek okulu bitirdim. Sonrasında Kanada'da üniversiteye gittim. Biraz siyaset ile ilgilendim. En son olarak iç dizayna merak saldım. Kolej yıllarında profesyonel olarak basketbol oynadım. Oradan da İsveç'e gidip sanat okudum. Güzel sanatlar diploması aldım. Resim ve heykeller yaptım. Bu sıralarda ilk defa bir parfümör (profesyonel parfüm tasarımcısı) ile tanıştım. Pierre Wulff ile karşılaşmamız benim için yeni bir başlangıç oldu."

                                                            Byredo'nun kurucusu Ben Gorham. 

Bir söyleşisinde bunları söylüyor Ben Gorham. Hayatı dünyanın değişik coğrafyalarında geçmiş bu genç adam, son durak olarak kendisine İsveç'in Stockholm şehrini seçmiş anlaşılan. 2006 yılında kendi niş parfüm markası olan Byredo'yu kurmuş. Eski İngilizce'de "hoş koku" anlamına geliyormuş Byredo. Her niş marka gibi onun da hedefi "en iyi ve yüksek kaliteli malzemeleri kullanarak, harika parfümler üretmek."

Byredo, niş markalar arasında ismi çok geçen bir yerde değil açıkçası. Daha az yerde bulunuyor. Fazla öne çıkmaya çalışmıyor. Fakat 7 yıl gibi kısa sayılabilecek zaman diliminde (2012 yılı sonu itibariyle) on dokuz parfüme imza atmışlar. Ayrıca Gypsy Water, M/Mink, Pulp gibi başarılı parfümler üretmeyi başardılar. Bugün inceleyeceğim Bal d'Afrique'de ilgi çeken ve sevilen parfümlerinden birisi Byredo'nun.

Bal d'Afrique, şöyle tanıtılmış: "1920'li yılların sonlarındaki Paris ve Afrika kültürü, sanatı, dansı, müziğinden ilham alınmış sıcak ve romantik vetiver (kabe samanı). Parisli avantgardizm ve Afrika kültürünün karışımı ile eşsiz ve canlı bir anlatım."

                                                                          Josephine Baker.

Görüleceği üzere parfümümüz Afrika kültüründen ve 1920'li yıllarda Paris'teki yoğun etkisinden ilhamını almış. Bu etkileşimde o dönemde Paris'i sallayan ünlü dansçısı Josephine Baker'ın ne kadar katkısı var bilinmez ama ismini anmak istedim bu vesile ile.

Bal d'Afrique, odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı azıcık limon, bolca turunçgiller ve biraz da portakal çiçeği ile gerçekleşiyor. Çok modern, pürüzsüz ve yüksek kaliteli. Başlangıcı gayet güzel. Orta notalara geçildiğinde asıl karakter karşımıza çıkıyor. Bu andan itibaren tatlı tropikal meyveler, tatlımsı lezzetli çiçekler, biraz hindistan cevizi ağırlığını koyuyor. Bence tatlı modern meyveler ve tropikal çiçekler ana oyuncu. Adeta tropikal bir içki kokteyli gibi. Ferah, yumuşak, sakin ve lezzetli. İnsanın yiyesi geliyor adeta. Orta kısmını da beğendim. Gelelim alt notalara. Hatta hiç gelmesek daha iyi. Son kısımda o lezzetli tropikal içki efekti pek kalmıyor. Onun yerine metalik ve yapay odunsu notalar (muhtemele sedir ağacı) ile yapay kabe samanı etkili oluyor. Bir de sıkıcı misk. Çok yazık olmuş.

Bal d'Afrique, başlangıcı ile sizde merak uyandırıyor. Orta kısmı ile fena değilmiş dedirtiyor. Alt notaları ile hayal kırıklığı yaratıyor. Üst ve orta notalara verilen önem keşke alt notalara da verilseymiş. O zaman güzel bir koku ortaya çıkacağına eminim. Ama fırsat kaçırılmış ne yazık ki.


Genel anlamda tropikal meyvelerin, egzotik çiçeklerin ve odunsu notaların hakimiyetinde. Tropikal meyveler zaman zaman sütlü kokteyl yada ananaslı meyve suyu havası veriyor. Hatta kendinizi Afrika'nın okyanusa kıyısı olan bir ülkesinde, kumsalın hemen bitişiğindeki butik otelde güneşleniyor gibi hissedebilirsiniz. Bir taraftan rengarenk kokteylinizi içerken, diğer taraftan insana huzur veren sessizlik içinde güneşin batışını izliyorsunuz. Ah be yaz mevsimi. Amma da özlemişim seni...

Başlangıcı ve orta kısmı yüksek kaliteli, modern ve lezzetli bir parfüm. Pürüzsüz ve yumuşak. Son kısmı ise vasat bir yapıda. Bu anlamda hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü parfümün tende en uzun kalan kısmı olan alt notalarındaki o yapaylığı bütün gün koklamak zorundasınız. Bu tür parfümleri sevmeme rağmen bir türlü benimseyemedim. 100 ml.sine 220 dolar vermek şu haliyle pek mantıklı değil. Yine de karar sizlerin.

Açıklanan notalarında “Bucchu” isimli bir bitki de var. Daha önce hiç duymadığım bu bitki, Güney Afrika’da yetişen çalı grubuna ait bir türmüş. Afrika’da merhem olarak kullanılıyormuş Bucchu. Ayrıca ekşi kokarmış. Bir de siklamen çiçeği ve tatlı menekşe var tabiki. Çiçeksilik hissi buradan geliyor olabilir. Başından sonuna kadar hatırı sayılır derecede tatlılık barındırıyor. Hafiften şekerli kokuları sevmeyenlerin ilgisini çekemeyebilir.


İlginç bir yönünden bahsedeyim Bal d'Afrique'in. Parfümü ilk kullandığımda burnuma neredeyse hiç koku gelmedi. Acaba parfümde bir sorun mu var derken, diğer denemelerimde de başlangıcının çok çekimser kaldığını fark ettim. Bazı yorumcularda fark edilirliğinin düşük olduğundan bahsetmişler. Üst notalarda pek burnunuza gelmeyen kokusu ilerleyen saatlerde daha çok hissedilir oluyor. Adeta yavaş yavaş açılan ve etrafa yayılan bir kokuya sahip. Daha önce böyle bir duruma rastladığımı hatırlamıyorum. 

Diğer konu ise kimlerin kullanabileceği. Bazı kaynaklarda kadın parfümü olarak sunulmuş. Bence erkeklerde rahatlıkla kullanabilir. Bal d'Afrique'i ismi pek duyulmamış parfümörlerden Jerome Epinette tasarlamış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. 30 yaş altındaki genç insanların ilgisini çekecek gibi. Üst yaş gruplarına pek uymayabilir. Yüksek fiyatını hak ettiği konusunda şüphelerim var. Denemeden almamak gerek.

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Orta notaları idare eder.
+ Genel olarak herkesin sevebileceği kokusu.

Eksileri:
- Sonlarını hiç sevmedim.
- Fark edilirliği az.
- Fiyatı yüksek. Her yerde bulmak zor.

Koku Güzelliği:10/6