tarçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarçın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ocak 2024 Cumartesi

Joop Homme (1989)

Almanların büyük sanayi şirketlerine sahip olduğunu ve dünyanın en iyi arabalarını ürettiklerini biliriz. Alman disiplininin sonucu yüksek endüstrileşme ve işini ciddi yapma kültürü muhtemelen Japonlarla birlikte onlara dünyanın en iyi üretim sanayisini sağlıyor. Oysa kaderin cilvesi mi desek Almanların moda sektöründe pek varlık gösteremedikleri sır değil.

Joop moda markası Almanya’dan çıkıp, dünyaya ulaşsa da hiçbir zaman Fransız-İtalyan markalarıyla rekabet edemedi. Wolfgang Joop’un kurduğu markanın ilk erkek parfümü Joop Homme, çıkış yaptığı 1989 yılından itibaren her zaman çok sattı. Yıllar içinde eski popülerliğini kaybetti fakat onun pembe sıvısı her daim modern parfüm klasikleri arasında yerini koruyacaktır.

Bir erkek parfümünün sıvısı neden pembe olur? Çoğunlukla kadın parfümlerinde karşımıza çıkan pembe şişe veya pembe sıvı, Joop Homme’nin en ilgi çekici taraflarından birisi. Joop Homme’nin kokusu genel olarak kremsi, tatlı, vanilyalı, baharatlı, kirazlı sakızlara benziyor. Onun kokusunu bir sınıflandırmaya yerleştirmek pek mümkün değil.

Joop Homme’nin yapay ve zamanının ötesindeki tarzı çoğu yorumcunun iddia ettiği gibi berbat olmasa da tek düze ve garip. Çok katmanlı değil ve herkesin seveceğini sanmıyorum. Yine de özellikle başlangıcı çarpıcı ve sonları fena değil.

Daha önce defalarca Joop Homme’i kullandım ve hakkında iyi şeyler yazmamıştım. Aradan geçen uzun yılların ardından ona biraz haksızlık yaptığımı fark ettim. Bu yazı muhtemelen Joop Homme ile barışma yazım. Onun neredeyse kirazlı-meyveli yapısı bir erkek parfümü için alışıldık olmasa da soğuk günlerde kremsi ve sıcak baharatların iyi iş çıkardığını hissettim.

Joop Homme, uygun fiyatlı ana akım parfümlerin belki de en tuhaf örneği. Seveni çok ve tabii ki nefret edeni de fazlasıyla var. Büyük boy şişesini alıp kullanacağımı sanmasam da onun benzersiz karakterine saygı duymaktan başka çarem yok.

EDT formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ilk saniyelerde oldukça güçlü, ilerleyen dakikalarda sakinleşiyor. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Michel Almairac tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

12 Nisan 2023 Çarşamba

Hermes – Eau d’Hermes (1951)

İkonik lüks ürünler markası Hermes’in şöhretli çantaları kadınlar için arzu nesnesi haline gelmiş durumda. Bu üst düzey markanın oldukça yüksek fiyatlara satılan deri ürünlerinin yanı sıra, 1951 yılında ilk parfümü raflara çıkmıştı.

Hermes’in internet sitesine göre Eau d'Hermes, Edmond Roudnitska tarafından yaratılmış ve "Bir Hermes çantasının içine konulmuş parfüm aromasını" çağrıştırdığı belirtilmiş. Kuru baharatlı olarak sınıflandırılmış. İçeriğinde üç öğe öne çıkarılmış: Petitgrain, kakule ve tarçın.

Eau d’Hermes’in başlangıcı eski-tozlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Eski tarz şipreleri andıran nostaljik limon-portakal aromasını andıran açılışından sonra karşımıza kuru baharatlar çıkıyor. Tarçın ve karanfil benzeri baharatların ardından kapanışta hayvansı deri ve vanilyayla nokta konuluyor.

Eau d’Hermes 1950’li yıllardan günümüze geliyor. Doğaldır ki onun koku karakteri 1900’lü yılların ortalarına ait. Bu anlamda yeni nesil tatlı-baharatlı parfümlere pek benzemiyor. Onun eski limon kolonyalarını andıran ilk saatleri ve sonlarındaki hayvansı deri yönü, şimdiki zaman için şaşırtıcı ve nostaljik denebilir. Onun herkese hitap etmeyen yapısını dikkate almanızı öneririm.

Eau d’Hermes, Chanel Pour Monsieur’u hafiften andıran yapısıyla bu tarzın sıkı üyelerinden denebilir. Uniseks olarak sınıflandırılmış fakat bana göre erkek kullanımına yakın duruyor. Kalite anlamında sorunsuz görünüyor.

Eau de Toilette formunda. Parfümün en büyük problemi performansının zayıf olması. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı zayıf. Ilık ilkbahar günlerinde daha iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/7

27 Ocak 2023 Cuma

Tom Ford – Tobacco Vanille (2007)

Parfümler alanında çılgınlar gibi büyüyen Tom Ford markasının, özel seri kokularını ilk olarak 2007 yılında görmüştük. Aradan geçen yılların ardından onlarca özel seri parfümü raflara çıkarttılar. 2007 yılında ilk çıkan özel seri üyelerinden birisi Tobacco Vanille idi ve dünya çapında ses getirdi. Hatta vanilyalı tütün teması üzerine referans alınan modern eserlerden birisi haline geldi, bir çok da benzeri yapıldı.

Uzun yıllar önce denediğim ve sevdiğim Tobacco Vanille’ye karşı sempatim olduğunu saklamıyorum. Her ne kadar reformülasyon geçirdiğine dair söylentiler ortada dolaşsa da genel olarak beğendim. Tom Ford’un internet sitesinde zengin, sıcak ve ikonik olarak tanımlanmış. Odunsu baharatlı tarafa yakın bulunmuş. Anahtar notalarında tütün yaprağı, vanilya ve zencefilin bulunduğu belirtilmiş. Tanıtım cümlesindeyse İngiliz centilmenler kulübü göndermesi yapılmış.

Tobacco Vanille’nin açılışında dumanlı tütün ve keskin kuru baharatlar bizi karşılıyor. Pipo tütününü andıran temaya tarçın-karanfil benzeri baharatlar ekleniyor.  Yüksek kaliteli açılıştan sonra orta kısımda vanilya devreye girmeye başlıyor. Orta bölümden itibaren vanilya marifetiyle tatlılığın arttığını görüyoruz. Sonlarda tütün ve baharatlar geriye geçerken şekerli ve neredeyse mumsu vanilya kapanışı devam ettiriyor.

Parfümlerde tütün notası sever olarak başlangıcındaki dumanlı tütünü sevdim. Kimilerine göre puro/pipoyu andıran ilk bir saati insanı mutlu etmeye yetiyor. Parfüme vanilyanın fazlaca eklenmesiyle mutluluk hissi biraz azalıyor çünkü sıradan ve tek düze vanilya kullanımı bulunuyor.

Tobacco Vanille uniseks olarak pazara sunulmuş. Üst ve orta kısmı erkek tarafına yakınken sonlardaki şekerli vanilyayla kadınların dikkati çekilmeye çalışılmış. Yine de bu arkadaşa erkek parfümü denebilir.

Uzun yıllar önce severek kullandığım Tobacco Vanille’yi yine beğendim ama aşık olamadım. Özellikle vanilya kısmını pek başarılı bulmadım. Dumanlı tütün ise hala çok başarılı.

Sonuç olarak bu tarza yönelik epey parfüm çıktı ve artık sağlam rakipleri var. Özellikle Herod, kokusal anlamda Tobacco Vanille’nin biraz daha üstünde gibi. Her şeye rağmen Tobacco Vanille modern vanilyalı tütün parfümlerinin nirengi taşlarından birisi ve saygıyı hak ediyor.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Olivier Gillotin tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

5 Ocak 2023 Perşembe

Paco Rabanne – 1 Million (2008)

Dünya parfüm sanatına popüler kokular armağan etmek konusunda uzman markalardan birisi hiç şüphesiz Paco Rabanne’dir. 2000’li yıllardan itibaren çok satan popüler parfümler üretmek konusunda zorlanmadılar. Çok sevilen Black XS’ten üç yıl sonra 1 Million isimli erkek parfümü raflardaki yerini aldı. Herkese hitap eden ana akım markaların gözü, altın külçesine benzeyen sarı şişesiyle parıldayan 1 Million’a çevrildi.

Paco Rabanne’nin internet sitesinde 1 Million şu cümlelerle tanıtılmış: “Hakiki derinin güzel aromaları. Baharatlı ve ferah. İlk notalardan itibaren gösterişli bir koku. Tatlı, sulu mandalina ve naneyi birleştiren karmaşık bir Eau de Toilette. Canlı pembe tarçın ile entrika ve tazelik yaratmak. Bir erkeğin ruhunu ve tutkusunu sergilemek için şık bir koku.”

1 Million’un ilk saniyelerinde tatlı ve modern portakal-mandalina ikilisi canlı ve leziz davranıyor. Dinamik başlangıcından sonra meyvelere tatlı deri ve tarçın ekleniyor. Buradaki derinin hafiften yapay olduğunu anlamakla birlikte tarçınla uyumu başarılı. Sonlarda vanilyalı deriyle kapanış yapılıyor.

Narenciyeli deri ve tatlı sıcak baharatlardan oluşan 1 Million olabilecek en hoş aromalardan birisi. Hem benzersiz hem de herkesin sevebileceği gibi yumuşak ve tatlı bir arkadaş. Onu kullanıp beğenmeyecek çok az kişi olacaktır.

Kokusal olarak güzel ve kullanmaktan zevk alabileceğiniz bu eser, fazlaca popüler olduğundan biraz küçümsendiğini görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde rastladığım 2022 yılının Amerika’da en çok satılan erkek parfümleri listesinin onuncu sırasında 1 Million’u görüyoruz. On beş yaşına gelen 1 Million’un hala sevildiğini söyleyebiliriz.

Benim açımdan haberler iyi. Deri parfümlerini severim ve 1 Million her ne kadar biraz fazla tatlı olsa da ve derisi hafiften plastiğimsi koksa da kullanması kolay bir arkadaş diyebilirim. Onu ara ara kullanmaktan keyif alacağımı sanıyorum. Kalite anlamında harikalar yaratmadığını düşünüyorum.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Tam bir kış parfümüne benziyor. Kokusunu Christophe Raynaud, Olivier Pescheux ve Michel Girard birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

28 Aralık 2022 Çarşamba

Lalique – Ombre Noire (2017)

Başarılı erkek parfümlerine imza atan Lalique’nin yeni parfümlerini büyük merakla deniyorum. Özellikle Encre Noire’nin oldukça ses getirmesi Lalique markasını parfüm üretme konusunda cesaretlendirmiş gibi görünüyor.

2017 yılında sessiz sedasız Ombre Noire isimli erkek parfümü raflara çıktığında pek dikkat çekmemişti. Kısa süre sonra parfümle ilgili övgü dolu yorumlar gelmeye başladı. İlginç şekilde Lalique, Ombre Noire’yi kısıtlı satılan parfüm haline getirdi.

Ombre Noire’nin tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Doğudan gelen gurme ve baharatlı notalarla harmanlanmış güçlü uyum. Ombre Noire, karizmatik erkeğin yoğun, duyusal izidir.”

Ombre Noire’nin açılışı canlı ve yüksek kaliteli turunçgillere eklenen incir temasıyla gerçekleşiyor. Kısa süre sonra bu dinamik ekibe parlak baharatlar (ağırlık tarçında) ve dumansı tütün ekleniyor. Orta kısımda hissedilir derecede alkol-içki (konyak-rom benzeri) varlığını fark ettiriyor. Sonlarda sedir ağacına eşlik eden içki temasına eklenen reçineler noktayı koyuyor.

Ombre Noire’nin harika başlangıcı, katmanlı, şık ve erkeksi baharatlı dumansı tütün, olabilecek en iyi şekilde verilmiş. Tatlılık fazla değil ya da gayet dengeli verilmiş. İçki teması tütünle ve baharatlarla iyi uyum sağlamış. Parfümün sonlarının biraz tekdüze ilerlemesi dışında müthiş bir formla karşı karşıyayız. Modern zamanların aromatik fujer örneklerinden birisi gibi davranıyor.

Lalique yüksek kaliteli parfümler üretmeye devam ediyor ve Ombre Noire bu geleneği devam ettiriyor. Kimi yorumcular onu Encre Noire’ye benzetmiş ki birebir benzediğini söylemek mümkün değil. Ombre Noire, Encre Noire’nin daha baharatlı ve tütünlü-içkili hali gibi dense belki daha doğru olur.

Bu erkeksi aroma modern centilmenler kulübünün üyelerinin imza kokusu olabilir. Bir yorumcunun yağmurlu gecede bir puro ve viski kokusunu andırdığını söylemesi muhtemelen yerinde.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk dakikalarda fena değil, sonrasında tene yakın duruyor. Tam bir kış parfümü izlenimi veriyor. Kokusunu Karine Dubreuil-Sereni tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

28 Kasım 2022 Pazartesi

Chanel – Egoiste (1990)

Chanel’in sevilen klasik erkek parfümlerinden Egoiste, yeni nesil koku severlerin biraz yabancı olduğu bir arkadaş denebilir. Egoiste, 2000’li yıllara hazırlık kokularındandı. İlginç şekilde 1970-1980’li yılların sert ve keskin erkek parfümlerine ise pek benzemiyordu. Bu anlamda geçiş dönemi eserlerindendi.

Chanel’in internet sitesinde tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Egoiste, baştan çıkarma gücü güçlü, bağımsız karakterli erkeklerin tercih ettiği kokudur. Bu odunsu-baharatlı-amberli Eau de Toilette, eşsiz ve büyüleyici kişiliği ifade eder. Bağımsız ve anlaşılması zor. Tamamen büyüleyici.”

Egoiste’nin ilk dakikaları canlı ve neşeli turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında mandalina var. Tatlı ve güzel mandalinadan sonra orta kısımda turunçgiller geri plana geçerken ortaya baharatlı, tütünlü gül kokusu çıkıyor. Sonlarda kremsi ve neredeyse vanilyalı sandal ağacı yerini alıyor.

Egoiste ne 1980’li yılların şiprelerine veya fujerlerine benziyor ne de 2000’li yılların bol şekerli baharatlı vanilyalı parfümlere benziyor. Kendine özgü karakteri olan benzersiz bir eser gibi davranıyor. Onun en ilginç tarafı içeriğinde büyük oranda erkeksi verilmiş gül teması barındırması. Gül genellikle kadın parfümlerinde kullanılan çiçektir. Burada yumuşak ve tatlımsı verilmiş baharatlar ve sandal ağacının yanına eklenmiş gül, çok az erkek parfümünde bu kadar baskındır. Genel karakter yeterince erkeksi davranıyor. Kalite anlamında iyi yerde duruyor. Hafiften dumanlı hissettirebiliyor. Bazen tütün ve pudra bile algılayabiliyorsunuz. Onun Samsara’ya hafiften benzediğini bile iddia edebiliriz.

Egoiste, kadınların aşık olacağı bir parfüm olmaktan ziyade erkeklerin kendisini mutlu hissetmek için kullanacağı esere benziyor. Kullanan çoğu kişi onu sever mi bilemiyorum fakat birbirinin aynısı parfümlerden sıkıldıysanız ve yaşınız otuzun üzerindeyse Egoiste’yle tanışma zamanın yaklaşıyor demektir.

Bir parfüm platformunda Egoiste için yazılan şu inceleme hoşuma gitti: “Bir Egoiste koku bulutunda ‘Blade Runner Blues’u dinlerken, hiç yaşamadığım bir hayatın puslu nostaljisi üzerime geliyor.

Yağan yağmurda, 80’lerin sonu veya 90’ların başında büyüyen bir metropole bakan bir balkon. Aşağıdaki sokaklardan yükselen buharla bulanıklaşan neon tabelalar. Bir bardak viski, belki bir puro. Gece geç saatlerde haberleri gösteren sesi kısık bir TV. Yalnızlık.”

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi fikir. Kokusunu Jacques Polge tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

19 Mart 2022 Cumartesi

Maison Francis Kurkdjian – Amyris Homme Extrait de Parfum (2019)

Başarılı tasarımcı Francis Kurkdjian’ın 2012 yılında raflara çıkarttığı erkek parfümü Amyris Homme’nin 2019 yılında Extrait de Parfum versiyonu karşımızdaydı. Francis Kurkdjian ilk çıkardığı parfümlerin bir süre sonra Extrait formunu yapma işini sevmişe benziyor. Bu durumu Baccarat Rouge 540’da görmüştük.

Amyris Homme Extrait de Parfum, ilk Amyris Homme’den küçük nüanslarla ayrılan farklı bir esere benziyor. Markanın internet sitesinde Amyris Homme Extrait de Parfum’un hareketli, çağdaş, şehirli ve Parisli koku alma silueti sunduğu belirtilmiş. Tanıtımında mandalina, safran, vanilya, amyris, tarçın, tonka fasulyesi ve iris çiçeğinden özellikle bahsedilmiş.

Parfüme ismini veren amyris temasının pek karşımıza çıkmadığını söyleyebiliriz. Amyris yağının odaklanmaya ve zihni berraklaştırmaya yardım eden nadir uçucu yağlardan olduğunu biliyoruz. Francis Kurkdjian amyris bitkisini şöyle tanımlamış: “Adı bir Mısır tanrıçasınınkine benziyor ve Karayipler’e ve özellikle Haiti’ye özgüdür. Oradaki yerel balıkçılar, son derece yanıcı özellikleri sayesinde meşale olarak kullandıkları için şiirsel isimlendirmeyle “mum ağacı” diyorlar. Amyris, bazen Batı Hint Adaları’nda sandal ağacı olarak da anılır. Bunun nedeni muhtemelen damıtıldığında, Amyris balsamifera’nın sedir ve baharatlı, hafif dumanlı sandal ağacı arasında salınan tatlı kokular vermesidir. Botanik cinsi olan ve aynı zamanda turunçgilleri de içeren rutaceae familyası ile odunsuluk arasında bir yerde sınıflandırılır.”

Amyris Homme Extrait de Parfum’un başlangıcında şekerli mandalina ve pudralı çiçekler bize merhaba diyor. Lezzetli ve yüksek kaliteli mandalinalı açılıştan sonra orta kısımda şekerli yapının devam ettiğini görüyorum. Pudralı çiçekler geri plana geçerken tonka fasulyesinin neredeyse kek-çikolata efekti verdiğine şahit oluyoruz. Sonlarda mumsu vanilyayla kapanış yapıyor.

Amyris Homme Extrait de Parfum, günümüzün modern şekerli parfümlerinin aynısı gibi görünüyor. Pudralı çiçekler, şekerli vanilya ve bilindik koku formu sunması benim için parfümden uzaklaşma sebebidir. Tabii burada Francis Kurkdjian’ın ustalığı devreye giriyor. Bu bıktırıcı şekilde tekrar edilen koku formunu oldukça yüksek kalite ve pürüzsüzlükle burnumuza seriyor. Başlangıç ve orta kısımda kullandığı leziz ve şekerli mandalinayı sevdim. Tonka fasulyesi de gayet güzel verilmiş. Parfümün bana göre iki sorunu pudralı yapısı ve tatlılığın biraz fazla verilmesi.

Amyris Homme Extrait de Parfum erkek parfümü fakat bir erkek kokusunda sabunlu-pudralı yapının bu kadar verilmesinin amacını anlayamadım. Eğer erkeksi ve maço parfümleri seviyorsanız Amyris Homme Extrait de Parfum size göre olmayabilir. Kimi kullanıcıların bu arkadaşı şampuan kokusuna benzetmesini ise yanlış bulmuyorum.

Sonuç olarak genele hitap eden, koklayan çoğu kişinin sevebileceği, güvenli liman sayılabilecek modern tema, onun çok satmasına sebep olabilir. Bazı kullanıcılar kokusunun niş parfümlere değil de ana akım parfümlere benzediğini söylemiş ki kullanım döneminde bende de o hissiyat oluştu.

Extrait de Parfum formundaki Amyris Homme Extrait de Parfum’un kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Kokusunu Francis Kurkdjian tasarlamış. Serin ilkbahar döneminde kullanmak iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

25 Şubat 2022 Cuma

Initio – Side Effect (2016)

“Başlangıçta, eski Mısır zamanlarında, parfüm iyi kokmak dışında her şey için kullanılırdı. Sihir yaratmak, sevgiyi çekmek, evi arındırmak, tanrılarla iletişim kurmak, vücudu iyileştirmek ve temizlemek için kullanıldı. Bugüne kadar, parfümler bazı ülkelerde örneğin Fas, Cezayir ve Tunus’ta tedavi etmek ve arındırmak için kullanıldı. Parfümü herkesten daha iyi bilen Orta Doğu’da bile parfüm hala bir güç nesnesi olarak kullanılıyor.”

Initio’nun sanat yönetmeni Nadia hanımın yukarıdaki cümleleri, markalarını Arap-Orta Doğu pazarına açmaya çalıştıklarının ip ucunu veriyor. Hakkında pek fazla bilgi olmayan Initio markasının 2016 yılı çıkışlı parfümü Side Effect’in ilginç notaları merakımı cezbetti. Tarçın kabuğu, rom içkisi, tütün, safran, sandal ağacı ve hedione notaları Initio’nun internet sitesinde verilmiş.

Side Effect’in ilk dakikaları tatlı sıcak baharatlar ve safranla gerçekleşiyor. Safranı pek sevmem parfümlerde ve yine uyuşamadık kendisiyle. Ferah olmayan yoğun ve modern açılıştan sonra şekerli baharatlara tütün ekleniyor. Bir parça vanilya hissi de var orta bölümde. Sonlarda çikolatamsı vanilyayla kapanış yapılıyor.

Side Effect’i ilk kullandığımda aklıma Tobacco Vanille geldi. Tobacco Vanille’nin popüler hale getirdiği vanilyalı, tütünlü, tatlı baharat teması bir çok marka tarafından taklit edildi. Side Effect bu temayı taklit etmiş diyemesem de genel havası benziyor. Tatlılığın fazla olduğu Side Effect, leziz baharatlarla ve dumanlı tütünle birleştiğinde fena iş yapmıyor. Bu tarz kokuları seviyorum ve deneyen çoğu kişi beğenebileceğini düşünüyorum.

Başlardaki safranı ne yazık ki sevemedim ve onun içindir ki açılışı pek bana göre değil. Açıklanan notalarındaki rom içkisi ise büyük yer kaplamıyor. Sonları en sevdiğim yeri oldu.

Side Effect genel olarak sıcak hissettiren bir eser ve uniseks tarafa yakın gösterilmiş. Bu formun erkeklere daha çok yakıştığını sanıyorum. Muhtemelen tütünün ağırlığı böyle düşündürüyor. Tütün merkezli parfümleri pek kadınlara yakın bulamıyorum. Side Effect’i koklayan kimi hanımefendilerin kokusunu ağır bulduklarını da ekleyeyim.

Kalite anlamında iyi yerde duruyor. Kokusal anlamda biraz karmaşık ve yoğun. Basit ve sıkıcı değil. Kullanması zevkli bir arkadaş. Şık sayılabilecek genel yapısı takım elbise ile kullanmaya da gayet uygun.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı yeterli. Tam bir kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/7

15 Şubat 2022 Salı

Etat Libre d’Orange – Je Suis un Homme (2006)

Geleneksel parfüm endüstrisinin ve modern tabuların dayattığı klişelerden kurtulmak için başlatılan Etat Libre d’Orange projesi büyüyerek ilerlemeye devam ediyor. Etienne de Swardt’ın hayata geçirdiği sıra dışı niş parfümevi Etat Libre d’Orange’ın 2006 yılında başlayan macerasının ilk eserlerindendi Je Suis un Homme.

Hakkında bol bol övgülere rastladığım Je Suis un Homme’nin, Etat Libre d’Orange’nin internet sitesinde yer almaması, üretiminin bitirildiğine işaret ediyor olabilir. Je Suis un Homme’nin anlamının “Ben bir erkeğim” olduğunu öğreniyoruz ve tanıtım bülteninde Napolyon’a atıf yapıldığını görüyoruz. Anlaşılacağı üzere bir erkek parfümü fakat tanıtımında “Erkeksi taraflarını üstlenen, rolleri değiştirmekten korkmadan taarruza geçmeye hazır kadınlara yakışacağı” da belirtilmiş ki onu uniseks sınıfına dahil etmeye çalışmışlar.

Je Suis un Homme’nin ilk dakikaları eski tip erkek parfümlerini andıran nostaljik bergamot-limon ve turunçgillerle gerçekleşiyor. 1980’li yılların erkek parfüm geleneğini hatırlatan ferah ilk dakikalardan sonra orta bölümde aromatik tozlu baharatları görüyoruz. Karanfil ve tarçını öne çıkaran orta bölümde pudramsı odunsulara da rastlıyoruz. Sonlarda yine değişim var ve şekerli olmayan kuru deri kapanışa imza atıyor.

Je Suis un Homme’nin genel yapısının erkeksi aromatik turunçgiller, baharat ve deri üzerine kurulduğunu düşünüyorum. Kimi kullanıcılar kokusunu Derby’ye kimisi de Azzaro Pour Homme’ye benzetmiş. Nostaljik erkek parfümlerini anımsatan genel yapısı kaliteli ve şık. Bu tür baharatlı fujerleri severim ve Je Suis un Homme’yi de beğendim. Hoş bir retro göndermesi olmuş. Yeni nesil modern parfümlere pek benzemiyor neyse ki. Tatlılık az, derinlik ise fazla denebilir. Üst-orta-alt nota değişimleri fark edilebiliyor ve sıkıcı tek düze parfümlerden olmadığını kanıtlıyor.

Parfümün tek garip tarafı orta kısımdaki pudramsı odunsu-deri yapısı. Gerçekçiliği ve rafineliği bir parça düşüren o tuhaf pudramsı tona bir çok Etat Libre d’Orange parfümünde rastlıyoruz. Keşke bir Derby pürüzsüzlüğünü bize verebilseydi. Je Suis un Homme, eski erkeksi parfümlere modern niş bakış olarak değerlendirilebilir. Etat Libre d’Orange’nin birbirinden acayip ve uyumsuz parfümlerinin aksine, oldukça stabil ve kullanılabilir eserlerinden birisi denebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı saldırgan sayılmaz. Erkek kullanımına yakın duruyor. Serin havalarda daha iyi tepkiler vereceğini söyleyebilirim. Genç arkadaşlardan ziyade orta yaşa yakın erkeklere uyabileceğini sanıyorum. Denemeden almak iyi fikir olmayabilir. Kokusunu Antoine Lie tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

20 Aralık 2021 Pazartesi

Mancera – Red Tobacco (2017)

Mancera’nın son yıllardaki en ilgi çeken parfümlerinden birisi Red Tobacco, uzun zamandır merakımı cezbediyordu. İlk çıktığı günlerden itibaren oldukça konuşulan parfümlerden birisi haline geldi Red Tobacco. Niş parfüm sektörünün dur durak bilmeyen markalarından Mancera muhtemelen bu sefer iyi iş çıkarmışa benziyor.

Mancera’nın internet sitesinde Red Tobacco şöyle tanıtılmış: “Kırmızı, sıcak ve büyüleyicidir. Red Tobacco, Küba tütünü ve baharatlarını karıştıran inanılmaz derecede güçlü ve seksi bir koku. Gerçek bir ısı dalgası.”

Red Tobacco’nun ilk saniyelerinde karmaşa hakim. Sıcak baharatlar (muhtemelen tarçın ve küçük hindistan cevizi), biraz safran ve elmayı anımsatan meyvemsilikle gerçekleşen açılış ferah değil. Orta kısımda sıcak baharatlar geriye çekilirken safran biraz daha etkisini göstermeye çalışıyor. Orta bölümde parfüme ismini ve konseptini veren tütünü bütün heybetiyle algılayabiliyoruz. Kuru sayılabilecek tütün, neredeyse tütün yaprakları gibi kokuyor. Sonlarda tütün güçlüce yoluna devam ediyor. Tütüne lezzetli vanilya ve paçuli eşlik ediyor.

Red Tobacco, kırmızı meyvemsi hatta baharatımsı tütünü merkeze alıyor. İsmindeki kırmızı onun sıcak karakterini vurguluyor olabilir. Geneline baktığımda baharatlı, dumansı, içkimsi, paçulili pipo tütünlerini anımsatıyor. Hatta kirazlı ve vanilyalı pipo tütünü gibi davranıyor. Yoğun dumansı tarafına da bayıldım. Bu tür tütün kokularını severim ve Red Tobacco’yu da tabii ki harika buldum.

Kalite anlamında Mancera gerekeni yapmış. Kullanması ve sevmesi zor bir parfüme benziyor. Kadınların bu parfüme ilgi göstereceğini sanmıyorum. Hatta üzerimde bu parfümü algılayan hanımefendilerin hiçbirisi onu beğenmedi. Çünkü Red Tobacco erkek kullanımına yakın ve pipo dumanı kokan erkeksiliği temsil ediyor. Bu eseri kadınlar için değil kendi rafine zevkleriniz için kullanmalısınız. O gayet erkeksi ve centilmenler kulübünün sıkı üyesi.

Red Tobacco biraz ağır ve oldukça yoğun denebilir. 2-3 fıs kullanımda bile saatlerce üzerinizden çıkmıyor. Oldukça güçlü ve sağlam bir parfüm. Kalıcılığı çok iyi, etrafa yayılımı yeterli. Bu anlamda verdiğiniz parayı hak ediyor.

Kokusal anlamda biraz Pure Havane’ye ve Bogart Pour Homme’ye yakın duruyor. Ayrıca Oajan’ı da anımsatıyor. Tam bir kış parfümü, ılık günlerde bile denemenizi tavsiye etmem.

Koku Güzelliği:10/8

14 Haziran 2021 Pazartesi

Gucci Pour Homme II (2007)

Temeli 1976 yılında atılan Gucci Pour Homme isimli erkek parfümleri, kokular aleminin müdavimleri için her zaman ilgi çekmiştir. İlk Gucci Pour Homme’yi 1976 yılında Guy Robert tasarlamıştı. İlerleyen yıllarda üretimi bitirilen ilk Gucci Pour Homme’den sonra 2003 yılı çıkışlı yeni versiyon raflara çıkmıştı. Bu harika parfümü kullanma şansına nail olmuş kişilerdenim. Üzücü şekilde 2003 yılı çıkışlı yeni Gucci Pour Homme’nin de üretimi bitirildi. Parfümseverlerin büyük tepkisini alan bu karardan sonra 2007 yılında piyasaya sürülen Gucci Pour Homme II’ye gözler çevrildi. Artık bulunması neredeyse imkansız hale gelen 2003 yılı çıkışlı Gucci Pour Homme’nin devamı olarak görülse de kokusal anlamda Gucci Pour Homme II ile pek benzerlik taşımıyorlar.

Gucci Pour Homme II’nin tanıtımında, selefinin (Gucci Pour Homme) aynı muhteşem, zarif ve erkeksi özelliklerini koruduğundan bahsedilmiş. Farklı olarak Gucci Pour Homme II’nin daha parlak ve daha hafif koktuğu vurgulanmış. Parfümün açılışında yeşil meyveli menekşe ve baharatlar karşımıza çıkıyor. Ferah olmayan ilginç ve neredeyse sucul tema, orta kısımda yumuşak başlı baharatlara eviriliyor. Orta bölümde dumansı yeşil baharatlara tütün ekleniyor. Yine orta bölümde parfümün en ilginç notası çay da kendisini gösteriyor. Sonlarda hoş odunsu notalarla kapanış yapılıyor.

Gucci Pour Homme II, daha önce benzerine rastlamadığım enteresan koku profiline sahip. Yeşil meyvemsi ozonik-sucul tütün-baharat tarafına yakın duruyor. Buradaki meyvemsilik, menekşe sıcaklığına sahip. Gucci’ye göre Pour Homme II’de kırmızı biber, tarçın, çay ve zeytin ağacına vurgu yapılmış. Kimi kullanıcılar çayın büyük yer kapladığını iddia ediyor ama bana göre Pour Homme II tütüne farklı yorum getiriyor.

Canlı, dinamik ve hafiften dumansı tütüne eşlik eden yeşil menekşe ve yumuşak başlı baharatlar merkezde yer alıyor. Buradaki baharatlar çok keskin değil neyse ki. Parfümün geneli için yumuşak/uysal en doğru tanım olabilir. Hatta parfümün performansı bile yumuşak denebilir. Hiç bir zaman ağır ya da saldırgan değil. Etrafa az yayılan hoş bir eser.

Düşünüyorum ama hala bir benzeri aklıma gelmiyor. Bu farklı kompozisyon, şık ve kaliteli kokuyor. Hem günlük kullanıma hem de takım elbiseye uyabilecek steril kalitedeki Pour Homme II belki favorim olmayacak. Ona aşık da olmayacağım fakat koklamaktan hoşlandığım ilginç bir deneyim olarak zihnimdeki yerini alacak.

Kötü haber şu ki Gucci Pour Homme II’nin de akibeti, diğer Gucci Pour Homme’ler gibi oldu. Pour Homme II’nin üretiminin bitirildiği haberleri geliyor ki muhtemelen doğru. Anlaşılan o ki Pour Homme II de bir süre sonra ulaşılması imkansız parfümler arasına girecek.

Eau de Toilette formundaki Pour Homme II’nin kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı zayıf. Ilık-serin ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak sizi daha mutlu edebilir. Kokusunu Karine Dubreuil tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

20 Mayıs 2021 Perşembe

Hugo Boss – Boss Bottled Intense (2016)

Hugo Boss’un yıllardır en çok satan parfümler listesinden inmeyen erkek kokusu Boss Bottled, ilerleyen zamanlarda devam eserlerine imza atıyor. Bottled serisi büyürken, beklenen oldu ve Intense versiyonu raflara çıkıverdi. 2015 yılında ilk Intense kendisini gösterdi. 2015 çıkışlı Intense, Eau de Toilette konsantrasyonundaydı. Pek görülmedik şekilde bir yıl sonra Intense’nin Eau de Parfum versiyonu doğdu.

Kullandığım Intense Eau de Parfum’ün, Hugo Boss’un internet sitesinde yer almaması dikkat çekici. Kimi kullanıcılar Bottled Intense’nin üretiminin bitirildiğini bildiriyor ki haklı olabilirler. Odunsu baharatlı olarak sınıflandırılabilecek Bottled Intense Eau de Parfum’ün açılışı yeşil ekşi elma temasıyla gerçekleşiyor. Leziz elma sularını hatırlatan başlangıcı tatlılık barındırıyor. Orta kısımda tatlı meyvemsiliğe baharatlar ekleniyor. Tarçına eklenen yeşil pudralı meyveler tatlı davranmaya devam ediyor. Sonlarda meyveler geride kalırken, vanilyanın öne çıktığını görüyoruz.

Bottled Intense, abisi klasik Boss Bottled’ın hemen hemen aynısı gibi denebilir. Mayhoş ve aromatik yeşil elmanın devamındaki tek düze tarçın ve vanilya parfümün özeti. Sadece özet değil, kokusal anlamda pek derinliği olmayan parfümün tamamı bundan ibaret. İlk Boss Bottled’in genel yapısı, Intense’de tekrar edilmiş. İki parfümün arasındaki küçük farkları ayırt etmek zor gibi. Her ne kadar Intense versiyonların daha güçlü olduklarını bilsek de Boss Bottled ile performans anlamında çok fark bulunmuyor.

Klasik Boss Bottled varken, neden Intense versiyonu alınsın dersek, cevap belirsiz. İlk Bottled, garip şekilde çok seviliyor ve bir türlü anlamadığım ilgiyi görüyor. Kadınların da beğendiğini bildiğim Boss Bottled’ın, Intense olarak da risk alınmadan benzer koku profiline imza atılması anlaşılabilir. Bu anlamda Intense versiyonu modern parfüm tredlerine yakın duruyor ve çoğu kişinin sevebileceğini düşünmek yanlış olmaz.

Kullandığım Eau de Parfum’un kalıcılığı iyi fakat yayılımı beklediğim kadar yüksek değil. Serin ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6

25 Nisan 2021 Pazar

Xerjoff – Naxos (2015)

Sergio Mamo’nun kurduğu İtalyan niş parfümevi Xerjoff’un göz kamaştırıcı büyümesini izliyoruz. Yüzü aşkın parfüme imza atan Xerjoff’un birçok parfümü koku severler arasında giderek daha çok ilgi görüyor. 2011 yılında piyasaya sürdükleri XJ 1861 isimli seri, 2021 yılı itibariyle dört parfümden oluşuyor. XJ 1861 serisinin en öne çıkan parfümünün Naxos olduğu söylenebilir.

Xerjoff’un internet sitesinde Naxos şöyle tanıtılmış: “Geçmişin mirasına sahip ancak çağdaş dokunuşa sahip bu klasik İtalyan parfümü, temiz havanın parlak ve görkemli nefesidir. Akdenizli ve tutkulu karaktere sahip Naxos, narenciye meyveleri sayesinde, yumuşak çiçeklerle karıştırılmış, değerli baharatların belirleyici ve cesur kontrastıyla zenginleştirilmiş, neşeli bir canlılık yayar. Naxos, İtalyanın azametine ve ihtişamına övgüdür.”

Naxos’un açılışı dumansı lavanta ve ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. İlk saniyelerdeki dolgun ve ağır yapı, orta kısma da sirayet ediyor. Orta kısımda lavanta etkisini devam ettirirken keskin tarçın ve vanilyamsı tütün merkeze geçiyor. Naxos’u şöhrete kavuşturan dumansı tütün teması orta bölümü nefis hale getiriyor. Sonlarda dumansı tütün geride kalırken, leziz vanilya ve çikolatamsı tonka fasulyesiyle nokta konuluyor.

Çikolatamsı, vanilyalı, dumanlı tütün merkezli parfümlerin en iyi örnekleri Tobacco Vanille, Pure Havane ve Herod olarak zihnimde duruyor. Naxos, bu üç parfümün arasına rahatlıkla giriyor. Koku karakteri olarak en çok Pure Havane’ye benziyor. Tütün ve geri plandaki lavantayla Rochas Men ve Pure Havane’nin yüksek kaliteli birleşimine benziyor. Tabii Pure Tonka’nın harika çikolatamsı yapısı da sonlarda mevcut. Vanilya ise biraz daha geri planda Naxos’ta. Lavantalı kısmı ise hafiften Bogart Pour Homme’yi hatırlatıyor.

Naxos’un başlangıcındaki ve orta kısmın başlarındaki tozlu lavantalı kısmı geçtikten sonra şahane bir pipo kokusuna dönüştüğünü düşünüyorum. İyi kaliteli içkiyle (viski veya konyak) yıkanmış ıslak pipo tütününü andırıyor.

Koyu, karmaşık, dolgun, zengin, entelektüel, modern ama aynı zamanda eskiyi de çağrıştıran, karizmatik ve erkeksi bir parfüm diyebilirim. Barındırdığı notaların çokluğu kimi zaman algılarınızı zorlasa da niş parfüm kalitesini ve sanatsallığını sunuyor. Katmanlı ve güçlü yapısıyla, Naxos’u severek kullandım. Tabii niş parfümlerin çoğunda yaptığım uyarıyı yapmalıyım çünkü tematik kokusu herkesin ilgisini çekemeyebilir. Büyük kitlelerin sevebileceği güvenli kokusu olduğunu söylemek zor. Onu kullanıp, övgüler alırım diye düşünmektense, kendinizi gerçek aristokratların centilmen kulübüne dahil hissedeceğiniz konusunda bahse varım.

Eau de Parfum formundaki Naxos’un kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Tam bir kış canavarı. Çok soğuk günlerde daha da ilginç ve sofistike kokacağının ip uçlarını veriyor. Erkek kullanımına yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/8

13 Şubat 2021 Cumartesi

Costume National Homme (2009)

İtalyan moda endüstrisinin bilinen markalarından Costume National’ın parfümlere ilgisi 2000’li yıllara kadar uzanıyor. 2002 yılında ilk parfümü Scent’i piyasaya sürdükten sonra 2009 yılında Costume National Homme karşımıza çıkıvermişti. Erkekler için tasarlanan Costume National Homme’yi ilk çıktığı yıllarda kullanmış ve çok sevmiştim. Keskin ve yoğun baharat parfümü olarak aklımda kalan Homme’nin, İtalyan Parfümeri Akademisi Teknik Jürisi tarafından 2010 yılının en iyi İtalya yapımı ürünü seçildiğini söylemem gerekiyor.

Costume National Homme’nin açılışı ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot ve mayhoş erik benzeri meyvelere kısa süre sonra baharatlar eşlik ediyor. Orta bölümde turunçgiller geriye çekilirken, baharatlar artık tek yetkili hale geliyor. Baharatlardan tarçın ve karanfil öne çıkıyor. Yine orta bölümde tatlı meyvemsilik ve bir parça da erkeksi gül var denebilir. Son bölümde meyveli baharatlara sandal ağacı, deri ve tütsü ekleniyor. Kapanışın sıcak odunsu tarafa yakın durduğunu söyleyebilirim.

Parfümlerde baharatları severim hele ki karanfile ayrı ilgim var. Costume National Homme’de modern ve hafiften dumansı sıcak karanfil önemli rol oynuyor. Baharatlardan sonra kuru-ekşi olgun kırmızı meyvelerin varlığından bahsedebilirim. Üçüncü olaraksa etkili sandal ağacı parfümün son dayanak noktasını oluşturuyor.

Costume National Homme, kaliteli baharat parfümü olarak düşünülebilir. Hafiften dumansı davranan sıcak baharatlar ve geri plandaki deri, gayet modern kokuyor. Yeni nesil parfümlerdeki bol şekerlilik burada baskın değil neyse ki. Tatlılık var ama içinizi baymıyor. Çok hoş ve kaliteli eser olarak düşünülebilir.

Hafiften otsu tema ve hatta derinlerden gelen tütsüyle, modern klasikler arasına girmeye aday denebilir. Hissedilir oranda erkeksi yapısıyla, baharatları seven beyefendilerin seçimi olabilir. Hem günlük kullanıma hem de takım elbise gibi resmi kıyafetlere rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Eau de Parfum formundaki Costume National Homme’nin performansı idare eder. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyede. Kokusunu ünlü parfümör Dominique Ropion tasarlamış. Tam bir kış parfümü görüntüsü çiziyor.

Koku Güzelliği:10/7.5

12 Haziran 2020 Cuma

Perris Monte Carlo – Arancia Di Sicilia (2019)

Perris Monte Carlo’nun 2018 yılından itibaren karşımıza çıkardığı yeni bir parfüm serisi var: Italy Collection. 2020 yılı itibariyle dört parfümden oluşan Italy Collection’a ilerleyen günlerde yeni üyeler eklenir mi bilinmez. Arancia Di Sicilia, İtalya koleksiyonunun en bilinen parfümü gibi görünüyor. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Arancia Di Sicilia’nın kan portakalından ilham aldığı vurgulanmış. Sicilya bölgesinin en ikonik narenciyesi olarak gösterilmiş kan portakalı ve parfümün kokusunda önemli rol oynadığından bahsedilmiş.

Etna Dağı’nın eteklerinde yetişen ve o yöreye ait kan portakalı cinsinin, kendisine özgü yoğun kırmızı rengi ve karmaşık aromatik tatlılığının Arancia Di Sicilia’nın kokusuna ilham verdiği söylenebilir. Açıklanan notalarında yaz parfümlerinde fazla rastlamadığımız badem, tarçın, vanilya gibi öğelerin olması ilginç geliyor kulağa. Biraz daha detaya inelim.

Arancia Di Sicilia’nın başlangıcı buruk, leziz ve yüksek kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Tatlı portakal ve mandalinanın harika karışımı rüya gibi adeta. Üst notaları nefis. Orta kısımda tatlı turunçgiller devam ediyor. Geri plana metalik amber yerleşiyor. Orta kısımda keskin olmayan tarçın da algılanıyor. Parfümün orta bölümü de kaliteli ve ağız sulandırıcı denebilir. Sonlarda ana tema değişmiyor. Yumuşacık portakala misk ekleniyor ve kısa sürede tenden ayrılıyor.

Karşımızda şahane bir turunçgil parfümü var. İlk saniyelerdeki enfes portakal-mandalina benzeri yapının sonlara kadar devam etmesi sevindirici. Tabii portakal temasının en usta ismi Jean-Claude Ellena’nın portakal yorumundan biraz farklı Perris’in narenciyesi. Olgun, mayhoşluk sınırında ve buruk turunçgil kokteylerini andıran Arancia Di Sicilia, yaz parfümü ama Ellena’nın narenciyesi kadar ferah durmuyor tende.

Gerçekçilik anlamında iyi iş çıkarmış Perris Monte Carlo. Turunçgil merkezli çoğu parfümün kaderi kalitesizlik, yapaylık, özensizlik ve piyasa işi olma merakı yüzünden kötü oluyor. Arancia Di Sicilia bu anlamda kötü kaderi paylaşmıyor çoğu rakibiyle. Neyse ki “Ben niş markayım, portakala semiz otu ekleyeyim, alt notalara da kabak tatlısı koydum mu amma ilginç olurum” kafasında parfüm tasarlamamış Perris. Çoğu zaman, hayatımızdaki ve dünyadaki birçok şey gibi başarı basitlik ve sadelik sayesinde geliyor. Belki de dünyayı minimalizm kurtaracak.

Şu da var ki, çok basit, düz ve derinliksiz Arancia Di Sicilia. Tabii bir yaz parfümünden üç katman beklemek anlamsız olabilir. Yine de kokusunun zayıf kalması, performans sorunu olması ve geri plandaki metalik amber-tarçının verilişi puan kırmama vesile oluyor.

Bu parfümü ilk kullandığım gün bir parfüme çok benzettim ve bu sefer buldum. Hermes’in sevilen kadın parfümü Elixir des Merveilles’e bir parça benzettim özellikle açılışını. Keşke Elixir des Merveilles gibi güçlü ve kalıcı olabilseydi Arancia Di Sicilia.

Son olarak açıklanan notalarından bahsedeyim. Perris’in internet sitesinde bademden bahsedilmiş. Ayrıca alt notalarında kahve ve iris görünüyor. Kullanım döneminde ne badem ne de kahve-irisi baskın şekilde hissettim. Arancia Di Sicilia, safkan taze meyve aromalı bir parfüm.

Eau de Parfum formundaki Arancia Di Sicilia’nın kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Uniseks kullanıma rahatlıkla uyacaktır. Sıcak yaz günlerinde sahillerde, akşamlara ve her türlü ortama uyum sağlayabilecek konpakt kokusuyla yüksek kaliteli arkadaşınız olarak size eşlik edebilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Niche&Co. mağazasına teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7.5

2 Haziran 2020 Salı

Paco Rabanne – Pure XS Night (2019)

Paco Rabanne’nin 1990’lı yılların ortalarında hayata getirdiği erkek parfümü XS, o dönemin en sevilen eserlerindendi. Tabii yıllar geçtikçe rekabetin arttığı parfüm sektöründe XS’in ismi duyulmamaya başlandı. Paco Rabanne bu düşüşü azaltmak için 2017 yılında Pure XS isimli devam parfümünü devreye soktu. 2019 yılındaysa Pure XS Night raflardaki yerini aldı.

Pure XS Night, Paco Rabanne tarafından şu cümlelerle tanıtılmış: “Pure XS Night, baştan çıkarıcı genç bir erkeğin hikayesini devam ettirir ve eylem gece gerçekleşir. Geceleri içgüdülerimiz uyanır. Ve düşüncelerimiz ateş gibi yakıcıdır. Hissettiğimiz yasak arzularımıza bir bakıştır. Kafa karıştırıcı. Harekete geçirici. Tehlikenin kokusu. Ateşle oynama arzusunun kontrolden çıkması.  Parfümör Caroline Dumur tarafından oluşturulan, Anne Flipo ve Bruno Jovanovic’in desteklediği kokusu, ateşli bir egzotik olarak ilan edildi. Parfüm, aşırı dozda zencefil, vanilya ve mür reçinesi içerir.”

Pure XS Night’ın ilk saniyeleri koyu baharatlar ve meyan kökünü andıran yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında tarçın, zencefil ve ginseng bulunuyor. Muhtemelen bu üçlünün etkisiyle ilk dakikalar metalik ve sıcak hissi veren baharatlı yapıyla merhaba diyor. Geri plandaki koyu, karanlık ve amberimsi zorlayıcı tavır rahatlıkla algılanabiliyor. Kimi kaynaklarda notalarında karamel ve kakao bulunuyor fakat Paco Rabanne’nin resmi açıklamasındaki mür reçinesi daha büyük yer kaplıyor gibi. Gerilerde vanilya var ama koyu amberimsi-tonkamsı baskın karakterin önüne geçemiyor.

Tonka fasulyesi-anason benzeri karanlık neredeyse yapay ve bıktırıcı şekilde tatlı Pure XS Night, tabii ki kolay yolu seçmiş ve yeni nesil erkek parfümlerinin klonu olarak kurgulanmış. Kimi kullanıcıların onu Armani Code Profumo’ya benzetmesine ek olarak hafiften yeni Sauvage’nin itici ambroksan geri planı, az da olsa hissediliyor. Çoğu insanın çekici bulacağı ve club-akşam kokusu olarak düşündükleri Pure XS Night, ne kalite anlamında harikalar yaratıyor ne de koku güzelliği olarak bana hitap ediyor. Bu şekerli kumarin-tonka benzeri yapıyı Code For Men’in devam parfümlerinde yeterince kokladım ve hala ilgimi çekemiyor.

Yukarıda bahsettiğim kakao ve karamel, büyük resimde bence fazlaca yer tutmuyor. Pure XS Night çikolata veya kahve gibi kokmuyor. Baharatlı gurme olarak sınıflandırılabilir. Baştan sona aynı kokuyor. Hiç değişmeden alt notalara ulaşıyor. Kalıcılık anlamında fena değil, etrafa yayılımıysa vasat.

Eau de Parfum formundaki Pure XS Night’ı kış döneminde ve ismi gibi akşamları uygulamak iyi fikre benziyor.

Koku Güzelliği:10/5

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Perris Monte Carlo – Bois d’Oud (2012)

Perris Monte Carlo’nun 2012 yılı çıkışlı parfümü Bois d’Oud, markanın Gold Collection serisinin üyesi. Gold serisinin ağırlıklı olarak Ortadoğu coğrafyasına hitap eden parfümlerden oluştuğu söylenebilir. Bois d’Oud’un isminden anlaşılacağı üzere Arap-Ortadoğu bölgesinin sevilen içeriği öd ağacı temasını öne çıkarttığını görüyoruz.

Perris Monte Carlo, parfümü Bois d’Oud’un tanıtımında baharat, öd ağacı ve odunsu temaları merkeze almış. İkinci olarak safran, kimyon, papirüs, vanilya ve misk notalarına değinilmiş.

Bois d’Oud’un açılışı koyu ve plastiğimsi odunsulukla gerçekleşiyor. Üst notalarında süeti çağrıştıran lastiğimsi odunsuluk, öd ağacından ziyade farklı tipte odunsuluğa yakın duruyor. Orta kısma geçildiğinde plastiğimsi odunsuluk devam ediyor. Orta bölümde tatlı meyveler ve sıcak baharatlar (ağırlık tarçında) kompozisyona dahil oluyor. Mürdüm eriğini çağrıştıran ve ferah olmayan karanlık meyvemsilik, kapanışta hafiften hissediliyor. Bois d’Oud, son bölümde lezzetli vanilya ve miskle kapanıyor.

“Eğer bir tüccar olsaydım, sadece öd parfümlerinin ticaretini yapardım. Yaptığım ticaretten kar etmemiş olsam bile, öd ağacının sansasyonel kokusundan faydalanırdım.” Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud sayfasında bu yazı dikkatimizi çekiyor. Perris markası, en değerli kokusal içeriklerden öd ağacına övgüsünü böyle özetlemiş. Oysa Bois d’Oud’un safkan öd temalı olduğunu söylemek mümkün mü?

Bois d’Oud’un omurgasını, sedir ağacı veya öd ağacının oluşturduğunu düşünmüyorum. Tik veya abanoz ağacını çağrıştıran üst ve orta kısımdaki odunsuluk, plastiğimsi derimsi yapıyla birlikte verilmiş. Buradaki süetimsi ve yapaylık sınırındaki hissiyat bir parça Bulgari – Black’taki yeni bisiklet lastiği kokusuna yakın diyebilirim. Hatta biraz zorlarsak Parfum d’Empire’nin Cuir Ottoman’ına uzaktan benzetilebilir. Hafiften Tuscan Leather’daki deri ceket tarzına göz kırpmaya çalışan süet-deri kullanımından bahsetsem hata mı ederim? Üst ve orta kısımdaki odunsuluk, çam ormanı hissiyatı vermiyor. Ana tema reçinemsi-yeşil de davranmıyor. Orta bölümde sıcak baharatlar ve erik-şeftali benzeri yapıyı boyunduruğuna alan odunsuluk, alıştığımız tarzda öd ağacı algısı yaratmıyor. Eğer bu parfümün isminde Oud olmasaydı ve öyle koklasaydım, onun içerisinde öd ağacı olduğu aklıma gelmezdi.

Niş markalar bizi hangi tür öd kullanımına alıştırdı? Ağır, bıktırıcı, ilacımsı, ecza deposu gibi kokan acımsı-buruk öd ağacına alıştığım için, Bois d’Oud’un da benzer kokacağını düşünmüştüm. Kullanım döneminde bu tür yapıyla karşılaşmadım. Öd temasının ikinci planda olduğunu bile düşünüyorum. Meyvemsilik olgun-leziz erikle sağlanmış fakat meyveler öne çıkmaya çalışırken, bir taraftan hep paçasından geri çekilip, uysal çocuk olması isteniyor adeta. Bazı kullanıcıların buradaki meyvemsiliği Tom Ford’un Plum Japonais’ine benzetmesini makul karşılıyorum. Bois d’Oud’un kokusunu muhakkak bir şeye benzeteceksem, Bulgari Black-Plum Japonais-Cuir Ottoman üçlüsünün kimi notalarının karışımı olarak zihnimde oturtmaya çalışıyorum.

Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı yüksek olmadı tenimde. Etrafa saldıran yoğunluk beklerken, tenimde ilginç şekilde çekingen kaldı. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud için herhangi cinsiyet ayrımı yapılmadığı için uniseks olarak değerlendirebiliriz. İçeriğindeki odunsuluğun oranının yüksek olmasından dolayı erkek kullanımına yakın durduğunu düşünüyorum. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi sonuç verecektir.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Eylül 2019 Pazartesi

Vertus – 1001 (2015)

Vertus’un 2015 yılı çıkışlı ilk parfümlerindendi 1001. İsminin ilk önce neden 1001 olduğunu kavrayamamıştım. İlerleyen zamanlarda parfümün doğu masallarının en ünlüsü 1001 gece masallarına atıfta bulunduğunu nihayet anladım. Mısır, Hint, Arap, Mezopotamya ve İran masallarının birleşimiyle oluşan 1001 gece masallarının 8. yüzyıldan günümüze geldiği söyleniyor.

Vertus’un Arap ve Ortadoğu kültürüne öykünen parfümü 1001’in resmi tanıtımlarında da bu etki görülüyor: “1001 gece masalının büyüsü, mimoza ve karanfilin dokunuşuyla kendi hikayesini en derine yazar. Sandal ağacıyla harmanlanan karakter, tüm egemenliği devralır. Tarçın ve menekşenin baş döndürücü aşkı”.

1001’in açılışı ferah olmayan tatlı meyveler, anason benzeri yapı ve baharatlarla gerçekleşiyor. Başlangıcı zengin, benzersiz, ilginç ve kafa karıştırıcı denebilir. Fena değil üst notaları. Orta kısımda meyvemsilik geri plana geçerken baharatlı taraf öne çıkıyor. Sıcak sayılabilecek baharatlardan algılayabildiklerim karanfil, kakule ve tarçın. Orta bölümde lezzetli ve modern baharatların izini sürmeye devam ediyoruz. Orta kısmın sonlarında egzotik olmayan amber kokuyu farklı yöne doğru çeviriyor. Kapanışta sandal ağacının etkili olduğu söylenebilir.

Yine bir Vertus parfümü ve yine kafam karışık. 1001, Arap-Ortadoğu aksına yakın olmayan oryantal gibi davranıyor. 1001’in genel tavrının meyveli-baharatlı amber-sandal ağacı kombosu olduğunu iddia etmek için sebeplerim var. Başlangıçtaki kategorize edilmesi zor meyveler ferah turunçgil gibi değil. Onun meyvemsiliği anason-mentol destekli mayhoş meyvemsiliği çağrıştırıyor. Orta kısımdaki baharatların mahiyeti neyse ki daha anlaşılabilir ve dünyasal. Amberin bu tür kullanımını seviyorum ve neredeyse şekerli meşe yosunu kapanışta küçük bir nostalji yaşamama sebep oluyor.

1001, ilhamını masallardan, büyülü hikayelerden, doğunun gizemli ruhundan alıyor. Parfümün genelinde koyu ve karanlık yapı bulunmuyor fakat baştan sona dumansılık algılanabiliyor. Orta kısımda karşıma çıkan safranı zihnim bir şekilde geri plana atıp, diğer notalara odaklanmaya çalıştı. Karanfil ve tarçının harika etkisini ön plana çıkardı bilinçaltım. Meşe yosununun ise böylesine şekerli verilmesine biraz bozuldum çünkü onu kuru ve köksü seviyor benim gibi eski tüfekler.

Anlıyoruz ki modern dünyaya, güncel temaya ait olan 1001 deneyi, kalite anlamında fena iş çıkarmıyor, koku güzelliği bakımından iyi yerde duruyor, sizi kendisine aşık edecek kadar numara sergileyemiyor. Yine de benzerine rastlamadığım bu sıcak baharatlı, dumansı meyveli oryantalin çabasını anlamlı buluyorum. Vertus’un bahsettiği gibi, 1001’in “zarif, görkemli, hipnotik, odunsu çiçek kokusu” olduğu tezine saygı duyuyorum.

Uniseks olarak pazara sunulan 1001 hem erkek hem de kadınların kullanabileceği hoş bir dengede duruyor. Serin havaları sevebilecek yapısı, makul kullanılırsa ılık yaz akşamlarına da uyum sağlayabilir. EDP formundaki konsantrasyonu kalıcılık bağlamında sizi üzmüyor, ilk patlama dışında tene yakın kalıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Salvador Dali – Salvador (1992)

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli sanatçılarından birisiydi ressam Salvador Dali. Çalkantılı ve ilginç hayatına paralel şekilde resmettiği gerçeküstü akımına ait eserleri, sanat tarihinin hala en tartışılan konularından birisi denebilir. Dali bir deha mıydı yoksa popüler olmaya çalışan ve abartılan bir ressam mıydı tartışmasına tabii ki girmeyeceğim. Konuyu sanat tarihi tartışmasından kokulara getireyim çünkü Dali’ye ithaf edilen şu sözü çoğu kaynakta bulabilirsiniz: “Beş duyudan, koku duyusu tartışmasız bir şekilde ölümsüzlük duygusu taşıyan en iyisidir.”

1989 yılında hayata gözlerini yuman Salvador Dali, hayattayken, kendi ismini taşıyan parfümlerin üretildiğini görmüştü. Cofinluxe parfümeviyle yaptığı lisans anlaşmasıyla birlikte 1983 yılında ilk Salvador Dali parfümü limitli olarak üretildi. 1985 yılındaysa Dali adına üretilen parfümler uluslararası pazarlara satılmaya başlandı. Bugün hala yeni Salvador Dali parfümleri üretilip dünya pazarlarına sunuluyor. Markanın ilk erkek parfümü 1987 çıkışlı siyah şişeye sahip Salvador Dali Pour Homme idi. Beş sene sonra ikinci erkek parfümü geldi. Salvador isimli erkek parfümü ileri düzeydeki parfümseverlerin veya koleksiyoncuların ilgisini çeken eserlerdendi.

Salvador’un açılışı 1980’li yıllara götürdü beni. Buruk ve hüzünlü turunçgillerle size merhaba diyor. Bergamot, artemisya, aldehitler ve armut benzeri tatlımsılıkla gerçekleşen üst notalar oldukça nostaljik, romantik, erkeksi ve modası geçmiş denebilir. Kaliteli başlangıcına kötü kokuyor demek haksızlık olur. Orta kısımda artemisya destekli sarımsı (neredeyse şişesinin içindeki sıvısının rengiyle aynı hissiyatı veriyor) turunçgillere gül ve tarçın ekleniyor. Gerilerden biraz da meşe yosunu kendisini gösteriyor. Kokunun genel yapısı pek değişmiyor. Sonlarda odunsu tarafa yaklaşıyor kokusu. Sedir ağacını andıran odunsuluğu oldukça zayıfladığı için algılamak zorlaşıyor alt notalarda.

Salvador, ilk sıkıldığı andan itibaren tarafını belli ediyor. 1980 hatta 1970’li yılların eski-tozlu-nostaljik kokan erkeksi klasiklerinin adeta hoş bir kopyası denebilir onun için. Erkeksi çiçeklerle hüzünlü baharatların etkisi altında çoğu zaman. Kalite anlamında iyi iş çıkaran bu klasik maskülen, tekdüze kokuyor, büyük değişimler yaşatmıyor size. Hafiften mesafeli, şık, olgun ve resmi erkek parfümü gibi davranıyor.

Parfümün, 2000’li yılların koku trendleriyle ilgisi olmadığını söylemek gerekiyor. Günümüzün modern koku formlarına uzak ve bu haliyle 2000’li yıllarda doğan genç ve sayıca büyük kitleyi etkileyemeyeceği aşikar. Onu koklayan genç erkekler muhtemelen burun kıvıracaklar ve eski tütün kolonyalarına benzetecekler. Onları nasıl suçlayalım. Kendilerine sunulan şekerli, baharatlı, vanilyalı parfümlerden başka hangi kokuları tanıyor ki genç nesil?

Sonuç olarak yaşı otuz beşi geçen erkeklerin kullanmaktan keyif alabileceği bir eser Salvador. Onun tarzını anlayıp saygı duyacak beyefendiler, kaliteli ama fazlasıyla nostaljik davranan Salvador’a gereken özeni göstereceklerdir fakat bugün şu koku formunu kullanıp sokağa çıktığınızda pek fazla övgü alamayacağınızı baştan kabul etmeniz gerekebilir. Yaşım kırka yaklaşsa da hala bu parfüm için fazla mı gencim sorusunu bana sordurtmayı başardı.

EDT formundaki Salvador’un üretimi bitirildiği için artık bulmak çok zor piyasada. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı güçlü olmadı tenimde. Hüzünlü serin sonbahar günlerinde, rüzgarın hafiften üşüttüğü ekim aylarında, romantik bir göl kenarı gezintisinde onu kullanmak harika olabilir. Yerde sararmış yapraklar, üzerinizde kalın bir hırka, 1998 model Jaguar arabanıza doğru yürürken hayal edin kendinizi. İşte Salvador tam da o anların parfümü.

Salvador’u kullanım döneminde Hugo Boss’un klasiği Number One’a benzettim. İki parfüm birbirini oldukça andırıyor. İki parfümün de aynı yıl piyasaya sürülmüş olması bir başka ilginç rastlantı olarak karşımıza çıkıyor. Salvador’un kokusunu Azzaro Pour Homme gibi bir efsaneye imza atmış Gerard Anthony ve o zamanlar muhtemelen genç bir parfümör olan Ilias Ermenidis tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

26 Haziran 2019 Çarşamba

Maison Francis Kurkdjian – Baccarat Rouge 540 (2016)

Kimi parfümler vardır, hakkettikleri halde yeterince ilgi görmezler ve üretimleri bitirilerek tarihin tozlu raflarına gömülürler. Kimi parfümlerse hakketmedikleri halde büyük başarı sağlar, çoğunluğun tercihi olur ve efsaneye dönüşür. Bana göre hakketmediği halde böylesine büyük başarı sağlayan ve aklıma ilk gelen parfüm kesinlikle Acqua di Gio’dur. O garip salatalığımsı yapay ve bıktırıcı kokusu, nasıl dünyanın en çok satan eserlerinden birisi oldu hala anlamış değilim. İkinci olaraksa Aventus, böylesine düz ve ortalama ananas kokusuyken, nasıl dünya çapında fenomene dönüştü hiç fikrim yok. Ha bir de Fahrenheit var ki o tamamen farklı tartışma konusu parfümseverler arasında. Kimi koku bağımlıları Fahrenheit’i nirengi noktası olarak görürken, benim için tahammül edilmesi zor, gıcıklık abidesi adeta.

Ve son zamanlarda bir koku var ki niş parfüm dünyasının en popüler işlerinden birisi olma yolunda ilerliyor. 2019 yılının haziran ayı itibariyle Instagram’da Baccarat Rouge 540 etiketi altında yirmi altı binden fazla paylaşım yapılmış ki bir parfüm için muhtemelen az görülen durumdur. Instagram fenomenleri, sanatçılar, televizyon ünlüleri ve diğer medyatik kişilerin Baccarat Rouge 540 ile ilgili paylaşım yapması sıradan bir olaya dönüştü. Maison Francis Kurkdjian, anlaşılan bu parfümle turnayı gözünden vurdu.

2016 yılı çıkışlı Baccarat Rouge 540’ın ismindeki Baccarat ilk anda hepimizin dikkatini çekti. Öğrendik ki bu parfüm dünyaca ünlü lüks cam/kristal ürün markası Baccarat ve parfümör Francis Kurkdjian’ın işbirliğiyle yaratılmış. Baccarat markasının 250. kuruluş yıl dönümü nedeniyle piyasaya sürülen Baccarat Rouge 540, markanın internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Aydınlık ve sofistike Baccarat Rouge 540, amber, çiçeksi ve odunsu esinti gibi cilde yerleşir. Şiirsel bir simya.”

Parfümün başlangıcı yüksek kaliteli kırmızı meyvemsi hissiyat ile gerçekleşiyor. Lezzetli ve ferah olmayan mayhoş meyvelere ilerleyen dakikalarda sıcak baharatlar ekleniyor. Tarçını andıran baharatlar yine yüksek kaliteli ve hoş. Orta bölümde nötr olmaya çalışan çiçekler ekleniyor kompozisyona. Geride kalmaya çalışan gül ve abartılı olmayan yasemin, onu çok az da olsa kadın tarafına çekiyor. Açıklanan notalarında safran var ama algılayamıyorum bir türlü. Son bölümde baskın şekilde erkeksi sayılamayacak yumuşak odunsular var. Alt notalarda köknar/köknar reçinesi görünüyor ki kapanışta yeşil ağaçsılıktan ziyade, sedir ağacı tarzına yakın odunsuluk mevcut.

Baccarat Rouge 540, anlatması zor parfümlerden birisi. Kokusunu tam olarak birşeye benzetememekle birlikte oldukça da tanıdık geliyor. Tatlı kırmızı meyvelere benzettiğim bölüm ve kadınsı olmayan çiçeksilik parfümü uniseks tarafa yakın tutuyor. Yine açıklanan notalarında ambergris var ki, geri planda gri amberin destek verdiği söylenebilir genel yapıya. Onun dışında oldukça soyut ve tanımı zor bir koku formuyla karşı karşıyayım.

Parfümün moderniteyi temsil ettiği, müthiş bir kaliteye sahip olduğu ve notaların çok özenli/titizce harmanlandığı anlaşılıyor. Zaten parfümün tasarımcısı Francis Kurkdjian’ın genellikle pürüzsüz, steril şekilde doğal ve kaliteli işlere imza attığını biliyoruz. Bay Kurkdjian’ın bir diğer özelliği de parfümlerde çiçek kullanımına bolca yer vermesi ve çiçeksiliğin farklı tonlarıyla oynamayı sevmesi. Baccarat Rouge 540 ise tam anlamıyla çiçeksi parfüm değil. Sıcak, baharatlı, meyvemsi, tatlı ve odunsu tarza yakın diyebilirim fakat her ne tanımı yaparsam eksik kalacağını hissediyorum.

Baccarat Rouge 540, çarpıcı, modern klasik olma yolunda ilerlerken, hep bir parfüme ya da koku temasına benzediğini düşünüyorum fakat noktasal olarak bir parfüme benzetemiyorum. Zaten parfümörün en büyük başarılarından birisi de insanlara zaman zaman bu hissiyatı verebilmek değil mi?

Sonuç olarak kadifemsi kalitedeki bu avangart parfüm, steril karakteriyle, etrafa saldırmayan yumuşak başlı aurasıyla size niş parfüm kokladığınızı fazlasıyla düşündürtüyor. Bir taraftan da düz çizgide ilerlediği söylenebilecek katmansız kokusuyla acaba bir şişesine istenen 300 dolarlık fiyat etiketini hakkediyor mu sorusunu gündeme getiriyor.

Bu parfüme aşık oldum mu? Kimi psikologların aşk halini bir çeşit hastalıklı ruh durumuna benzettiğini de düşünecek olursam sanırım Baccarat Rouge 540’a platonik aşk beslemiyorum. Fakat şunu da biliyorum ki kullanım döneminde üzerimde taşımaktan ve ara ara kokusunu hissetmekten zevk aldım. Anlaşılan bay Kurkdjian yine iyi iş çıkarmış.

Eau de Parfum ve Extrait de Parfum olarak iki ayrı versiyona sahip Baccarat Rouge 540’ın ilk yani orijinal hali EDP olanı. Benim kullandığım da EDP idi. Etrafa yayılımı ne yazık ki güçlü değil, çekingen kalıyor. Kalıcılığı ise yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kadın-erkek herkes kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/8