Davidoff etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Davidoff etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Aralık 2020 Cumartesi

Davidoff – Zino Davidoff (1986)

“Zino Davidoff Grubu, İsviçre merkezli aile şirketidir ve yıllar içinde organik olarak büyümüştür. Kurucumuz Zino Davidoff, markanın kalbinde yer alıyor ve yaptığımız her şeye ilham veriyor. Ürün koleksiyonumuz, onun doğal zarafetini ve kaliteli, stil sahibi, özgün, iyi yaşam anlayışını yansıtıyor.

Gerçek bir dünya vatandaşı olan Zino Davidoff, yaşam sanatı ustasıydı. Soylu Rusya’dan Cenevre’ye, büyüleyici Güney Amerika’ya kadar dünyadaki güzel şeyleri keşfetme arayışıyla yaşamını maceralı yolculuklarla doldurdu. Zino, sadeliğe değer veriyordu ve güzel şeylerin tadını çıkarmanın getirdiği mutluluğu paylaşmak istiyordu. Bu ruhu dünyayla paylaşmak için yola çıkmıştı.”

Zino Davidoff markasının internet sitesinde rastladığımız yukarıdaki cümleler, Bay Davidoff’un yaşam mottosunu özetlemiş. Dünya çapında lüks deri ürünleri, puro, sigara, kahve ve parfümler alanında faaliyet gösteren Davidoff markasının bizi ilgilendiren kısmına odaklanalım. Zino Davidoff’un ilk parfümü erkekler içindi ve ismi Davidoff idi. İki yıl sonra bu yazının konusu Zino Davidoff raflardaki yerini aldı. İlk parfümü Davidoff kokular dünyasında büyük yer edinemedi fakat 1986 yılı çıkışlı Zino Davidoff, erkeksi parfümler aleminde büyük başarı yakaladı. Saygı duyulan maskülen klasiklerden birisi haline gelen Zino Davidoff’un detaylarına bakalım.

Parfümün açılışı tozlu ve pudramsı paçuliyle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde geri planda neredeyse (özellikle ten üzerinde) hayvansı limonsu vanilya da var sanki. Orta bölüme yelken açıldığında paçulinin daha büyük yer kapladığına şahit oluyoruz. Paçuliye nostaljik lavanta ve amberli aura katılıyor. Orta bölümde sınırlı süreyle olsa da kuru, tatlı olmayan deri kokladığıma yemin edebilirim. Kapanışta tozlu-kuru paçuli-amber ikilisi büyük oranda finali yapıyor.

Zino Davidoff, hafiften hayvansı, amberli, lavantalı, eski tarz paçuli parfümü gibi davranıyor. 1980’li yılların ortalarında çıktığını düşünürsek, onun 1970’li yıllara gönderme yaptığını varsayabiliriz. Günümüzün modern şekerli baharatlı parfümlerine hiç benzemeyen Zino Davidoff, modernizme doğru değil de retro evrene götürüyor bizi.

Zino’nun orta notalarında gül, zambak, yasemin gibi kadın parfümlerinde sıkça kullanılan çiçekler bulunduğu belirtilse de öyle davranmıyor. Erkeksi, hayvansallık sınırında dolaşan, egzotik amberin orta kısımdan itibaren parfümün üzerinde hayalet gibi dolaştığı lavantalı paçuli ana yapısı, herkese göre olmayabilir. Onu deneyen otuz yaş altı erkeklerin baba-dede parfümü sanmaları ve eski-modası geçmiş bulmaları normal karşılanabilir. Oysa kırk yaşın üzerindeki erkeklerin Zino Davidoff gibi olgun bir parfümde bulacağı çok şey olduğu aşikar.

Sonuç olarak güvenli sayılamayacak, kadınlardan harika övgüler alma ihtimalinizin düşük olduğu bu eseri, Michel Almairac tasarlamış. Sonbahar-kış dönemine uyacağını düşünebiliriz. Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/7.5

4 Aralık 2016 Pazar

Davidoff - Leather Blend (2014)

Zino Davidoff isminin ortalama dünya insanının zihninde çağrıştırdığı imge purodur bana göre. Zino Davidoff’un ilk işi olan tütün ticareti, onun isminin dünya çapında marka haline gelmesini sağlamıştı. Zamanla işlerin büyümesi, Zino Davidoff’un farklı sektörlere girmesine sebep olmuştu. Bu alanlardan birisi de lüks deri ürün imalatıydı.

Zino Davidoff isminin gücüyle üretilen aksesuvarlardan olan deri ürünleri, markanın 2014 yılında piyasa sürdüğü parfüme ilham kaynağı oldu. Güçlü bir parfüm geçmişi olan Davidoff’un 2014 yılında hayata geçirdiği “Blend Collection” serisi, 2016 yılının sonları itibariyle üç üyeye ulaştı. Serinin ilk çıkan üyesi Leather Blend, 2014 çıkışlı. 2015 yılında Agar Blend, 2016 yılındaysa Amber Blend görücüye çıktı. Davidoff’un özel serisi denebilecek Blend Collection’ın ilk üyesi Leather Blend’i kullanıyorum bir süredir.

İsminden de anlaşılacağı üzere deriyi merkeze alıyor Leather Blend. Parfümün başlangıcı kuru sayılabilecek çiçeksilikle gerçekleşiyor. Nötr ve soyut çiçeklere kısa süre içinde belli belirsiz kuru meyveler eşlik etmeye başlıyor. Açılıştaki deri, tatlı değil, neredeyse acımsı. Orta kısımda çiçeksi deri devam ederken sıcak baharatlar ekleniyor kompozisyona. Orta bölümden itibaren tozlu havaya bürünüyor Leather Blend. Koku daha sıcak hale geliyor orta notalarda. Son bölümde büyük değişim yok. Aynı çiçeksi deri yapısı devam ediyor. Egzotik sayılabilecek amber kapanışta ve sıradan vanilya deriye eşlik ediyor. Çok çarpıcı değil alt notalar.

Leather Blend, isminin hakkını verircesine deriyi merkeze alıyor. Geneline bakarsak derinin çok tatlı kullanılmadığını görürüz. Yeni nesil bol şekerli deri parfümlerinden ziyade kuru, tozlu, eski ve olgun havası var. Deriden sonraki önemli öğe çiçekler. Kimi yorumcular gülden bahsediyor ki haksız sayılmazlar. Fakat gülden daha baskın verilmiş safranı atlamamak gerekiyor. Bence bu parfüm safranlı deri düzleminde ilerliyor.

deri leather yen

Kimi kaynaklarda uniseks olarak verilmesine rağmen, erkeksi nüanslar baskın. Çiçeklerin verdiği kadınsılık, sert ve sağlam duran derinin verdiği erkeksilikten daha az. Ayrıca baharatların sıcak verilişini de es geçmemeliyim. Onun içindir ki ibre erkek kullanımından yana.

Şimdi geleyim benzerlik kısmına. Kimi yorumcuların onu Tuscan Leather’a benzetmesi gayet anlaşılabilir. Aslında Tuscan Leather’ın piyasaya çıkmasıyla, benzer tarzda kokular gelmeye başladı. Bu tür eskiyi çağrıştıran kuru ve safkan deri parfümleri nedense Tuscan Leather’la bağdaştırılıyor. Oysaki parfüm tarihi harika deri parfümleriyle dolu ama son yıllarda erkeksi kuru deri tarzının en dikkat çeken üyesi Tuscan Leather olduğu için ilk akla o geliyor. Leather Blend, biraz Tuscan Leather’ı andırıyor. Kuru ve yeni alınmış deri ceket etkisi sınırlı olsa da Leather Blend’de var fakat farklı olarak daha çiçeksi ve tozlu Tuscan Leather’a göre. Tuscan Leather daha sert ve acımsı deriye sahip. Ayrıca daha meyvemsiydi.

Bence mutlaka bir şeylere benzetmek gereksiz. Leather Blend, yeni nesil deri parfümlerine örnek olarak gösterilebilir. Zaten bu aralar ana akım markalar özel seri çılgınlığı yaşamaya başladı. Birçok marka piyasaya sürdüğü özel seri koleksiyonlarda deri kokusuna yer veriyor. Yakın zamanda Yves Saint Laurent’in özel serisine mensup Noble Leather’i kullanmıştım. Ayrıca Giorgio Armani’nin Prive serisindeki Cuir Amethyste’i de uzun zaman önce denemiştim. Yani ana akım markaların bu tür özel serilerinde deriye yer vermeleri devam edecek gibi görünüyor. Davidoff, Leather Blend ile bu kervana katılmış gibi görünüyor.

Sonuç olarak çok sevdiğimi söyleyemem Leather Blend’i ama nefret de etmedim. Biraz araftayım sanki. Kendime yakın bulamasam da, bu taz kokuları sevenler deneyebilir. Kalite anlamında yeni nesil vasat Davidoff’lardan daha iyi yerde olduğunu söyleyebilirim ama orta kısmın sonlarından itibaren biraz sıkıcı hale geliyor.

parfumo.net sitesinden alınmıştır.
parfumo.net sitesinden alınmıştır.

Parfümün tasarımını Christophe Raynaud yapmış. Soğuk ayların kokusu Leather Blend. EDP formunda. Kıyafette kalıcılığı çok iyi. Tende idare eder. Biraz yaş istiyor kokusu. Genç arkadaşları hedeflemediğini düşünüyorum. Resmi ve ciddi karakteri var. Takım elbise kokusu olarak rahatlıkla düşünülebilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

21 Eylül 2013 Cumartesi

Davidoff – Cool Water (1988)


Davidoff – Cool Water (1988)  Davidoff’un referans parfümü.

Şöhret nedir sorusunun cevabı en basitinden şöyle olabilir: Herkesçe bilinme, tanınma durumu, ünlü olma. Sosyal üstünlük dürtüsü de deniliyor bu duruma. Acaba insanlar güç sahibi olmak için mi ünlü olmak isterler? Gücün çekiciliğine kavuşmanın kısa yolu mu şöhretli olmak? Sen benim kim olduğumu biliyor musun! sorusu bu anlamda enteresan ve üzerinde durulmaya muhtaç. Fakat konuyu dağıtmadan gidelim.

Bazı insanlar doğarken şanslı ve şöhretliyken, kimileri her şeyini tırnaklarıyla kazıyarak elde ederler. Bazı parfümlerse büyük pazarlama kampanyalarıyla doğar ve şöhretli olurken, bazı parfümler sessizce piyasaya çıkarlar. Sonradan büyük şöhret kazanırlar. Belki de parfümlerle insanlar arasında bağ kurulabilir bu anlamda.

1998 yılında, muhtemelen kimsenin böylesine büyük başarılar yakalayacağını düşünmediği bir parfüm piyasaya sürdü ünlü puro üreticisi Davidoff. Yazar Chandler Burr, Cool Water'ın oluşturulma aşamasına daha teknik olarak bakmış ve parfümde kullanılan Dihydromercenol'e büyütecini tutmuş. Özetle şunları söylemiş:

“Kokuları özgün moleküllerle tanımlayan kimyagerlere gıpta ediyorum. Mesela Ethyl Maltol, pamuk helva gibi kokar. Calone, istiriyde bıçağı gibi kokar.  Phenylethyl Glycidate, çilek ve bibere benzer. Cis-3-hexenol kesilmiş çimen gibidir. Butyric Acid, ayak gibi kokar. Ve parfümler: Chanel No.5'in sırrı Aldehitlerdir; Davidoff - Cool Water'ın ise Dihydromyrcenol.


Dihydromyrcenol, bazı deterjanlarda kullanılan özel bir kimyasaldır. Bu kimyasal, ilk olarak 1973 yılında Paco Rabanne Pour Homme'da kullanıldı. Daha sonra 1982 yılında Drakkar Noir'de yüzde on oranında kullanıldı. Parfümör Pierre Bourdon ise Cool Water'da yüzde yirmi oranında kullanmıştı.

Tabiki bazı kimyasallardan nefret ediyorum. Ne yazık ki listemin üst sırasında Dihydromyrcenol var. Kokusu bana alüminyum tezgahın üzerine dökülmüş çamaşır deterjanlarını hatırlatıyor. Drakkar Noir, Polo, CK One ve Cool Water'da güzel kullanılmıştı. Fakat artık bir çok parfümde kullanılıyor. O, sıkıcı bir klişe haline geldi. Gerçi ben doğal yada yapay farketmez, lavanta kokusundan nefret ederim. Sonuç olarak bir klişe, her zaman için klişedir."    

Chandler Burr’den bu alıntıyı Cool Water'ın baskın şekilde Dihydromyrcenol gibi koktuğunu açıklamak için verdim. Bugün Dihydromyrcenol kimya ve kozmetik sanayisinde kullanılıyor. Zaten Cool Water'ın kokusunun kimi zaman kolonyalı mendillere kimi zaman traş köpüklerine kimi zaman da çamaşır deterjanlarına benzetilmesinin sebebi işte tam da bu. Artık geçeyim kokunun bana hissettirdiklerine.

Aromatik akuatik olarak sınıflandırılmış Cool Water. Kimileri de aromatik/ferah fujer olarak anlandırıyor. Üzerime ilk sıktığımda lavanta, turunçgiller (limon ve bergamot) ve ozonik deniz esintisi karşıma çıkıyor. O kadar tanıdık ki kokusu. Üst notalarında ağırlık ozonumsu yeşil lavanta da sanki. Başlangıcını çok beğendim. Orta notalara geçildiğinde yeşil koku devam ediyor. Fakat kalite anlamında biraz düşüş var. Burada yeşil erkeksi çiçekler devreye giriyor. Ve herkesin bahsettiği o deterjan kokusu. Sabunsuluk artık ortaya çıkıyor. Hem de dikkati çekecek oranda. Sanırım o traş köpüklerine benzetilme sebebi de sabunsuluk. Orta kısmı başlangıcı kadar ilgimi çekmedi. Geçeyim alt notalara. Burada hala yeşil ozonik koku devam ediyor. Misk ve odunsu notalar hissediyorum ek olarak. Sonları fena değil. Böylece de tenden ayrılıyor.


Cool Water, başlangıcından sonuna kadar neredeyse hiç değişmiyor. Parfümün ana ekseni ferah, serin, sabunsu yeşil erkesi çiçekler ve tuzlu/yosunsu deniz teması. Enteresan bir birliktelik. Başlangıcı gayet güzelken, orta kısımdan itibaren sabunsu yapaylık hissediliyor. Sabunsu kokan yeşil çiçekler, hiç ilginç gelmedi bana. Son kısımsa orta notalarla paralel ilerliyor. Her ne kadar odunusluk ve misk eklense de alt notaları bana yakın gelmedi ne yazık ki. Şu haliyle en sevdiğim kısmı başlangıcı oldu.  

Şu bir gerçek ki Cool Water, tüm zamanların en şöhretli, kült parfümlerinden birisi olmuş durumda. Zaten satış rakamları da onun dünya çapında ne kadar büyük fenomen olduğunu kanıtlıyor. İlk çıktığı 1988 yılından 2003 yılına kadar en çok satan on beş parfümden birisiydi Cool Water. Yani onun etkileri, 2000'li yılların ortalarına kadar devam etti. Onlarca parfüm üreticisi ona benzeyen kokular piyasaya sürdü. Ama biliyoruz ki hiç birisi onun kadar şöhretli olamayacaktı. Çünkü emitasyon, gerçeğin yerini asla tutamaz.

Böylesine büyük ticari başarıyı, kokusunun yeterince rafine olmaması sebebiyle eleştirebiliriz. Yada büyük şöhretine hürmeten, onu övgülere boğabiliriz. Ben yine de aklıma takılan kısımları eleştirirken, ona saygı duymaya devam edeceğim. Çünkü karşımızda sıradan bir market kokusu yok. Beğenin yada beğenmeyin döneminin en önemli parfümü Cool Water. Çığır açan, referans olarak gösterilen bir arkadaş. Parfüm endüstrisinde yeni bir akımın oluşmasını sağladığı söylenebilir. Anlaşılacağı üzere ona gereken saygıyı göstermemiz gerekiyor. Fakat saygı duymamız onu seveceğimiz anlamına da gelmiyor.

Cool Water'ın eleştirebileceğim iki tarafı var. Birincisi orta kısımdan itibaren beliren sabunsu çiçeksilik. İkinci olarak da tek düze kokması. Derinliğe sahip olmayan yapısı, biraz hayal kırıklığına uğrattı beni. Bu duruma parfümün geçirdiği reformülasyonların sebep olduğu düşünülebilir. 1988 yılında üretilmiş bir parfümün günümüze kadar orjinal formülüyle gelmiş olması olası görünmüyor.


Görünen o ki ilerleyen yıllar ve karşısına çıkan rakipler, Cool Water'ın biraz geri plana çekilmesine neden olmuş. Bugün daha çok "baba kokusu" olarak nitelenen Cool Water'ı genç kesimin tercih etmediğini görüyoruz. Yılların verdiği "modası geçme" sendromuna yakalanmış olabilir. Yine de parfümlerle ilgili herkesin almasa da mutlaka denemesi gereken klasiklerden birisi olduğu aşikar.

Parfüm platformlarının en çok tartışılan konularından birisine daha dahil olayım hemen. Cool Water, bir çok yerde Creed’in ünlü parfümü Green Irish Tweed’e benzetiliyor. Hatta birbirinin kopyası diyenler bile var. Şimdi benim edindiğim izlenime göre iki parfümün benzer yanları var ama çok büyük benzerliğe rastlamadım. Green Irish Tweed, ekşimsi yeşil çiçekler gibi kokarken, Cool Water akutik-yeşil-sabunsu kokuyor. İki parfümün de yeşil kokan taraflarını birbirine yakın bulabiliriz. Fakat genel olarak ikiz kardeş gibi değiller.

Şişesinin tasarımını Peter Schmidt yapmış. Kokusunun tasarımını ise Pierre Bourdon gerçekleştirmiş. Bourdon parfüm dünyasının önemli burunlarından birisi. Kouros gibi ikonik bir parfüme imza atmış olan Bourdon, Dior'un Dolce Vita'sının, Frederic Malle'in French Lover'ının, Shiseido'nun Feminite du Bois'i gibi başarılı eserlerin arkasındaki isim olarak da biliyoruz.

Parfüm yazarı Luca Turin, Cool Water'ı aromatik fujer olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden beş yıldız vererek en iyi parfümler listesine almış. Ek olarak "Kadınlar için en iyi erkeksi parfümler" listesinde de ona yer vermiş.


Tam bir ilkbahar-yaz parfümü bence. Çoğu kimse kalıcılık ve fark edilirliğinin düşük olduğundan şikayet etmiş. Benim denemelerimde tam tersi durum ile karşılaştım. Kalıcılığı bir EDT'ye göre gayet iyiydi. Hatta kıyafetlerimde iki güne yakın kokusu hala hissediliyor. Fark edilirliği ise ilk 2-3 saat yüksek oldu. Bu iki konuda hiç şikayetim olmadı neyse ki. Her ne kadar çok bilinen bir parfüm olsa da siz yine de denemeden almayın.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Başlangıcını sevdim.
+ Her parfüm severin denemesi gereken bir klasik.
+ Oldukça uygun fiyatlara hemen her yerde satılıyor.

Eksileri:
- Orta kısmını kendime yakın bulamadım.
- Yüksek kalite hissiyatı vermiyor.
- Tek düze kokusunun, uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağını düşünüyorum.


Koku Güzelliği:10/6.5

17 Mart 2012 Cumartesi

Davidoff – Zino Davidoff (1986)


Davidoff – Zino Davidoff (1986) Markanın klasikler arasındaki yerini almış parfümü.

“Bütün hayatım boyunca onun peşinden koştum. Sırtıma çantamı takıp Güney Amerika’nın yolunu tuttuğumda cebimde hiç param yoktu ama düşlerimin peşinde olduğum için mutluydum. Hatırlıyorum da Küba’daki fidanların çevresinde gezinti yaparken heyecandan kalbim çarpıyordu. Aradan yıllar geçti. Ancak, hissettiğim bu tutkunun şiddeti asla değişmedi. Ben Zino DAVİDOFF’um. Başlangıcından sonuna kadar yaşamımı tek bir şeye adadım; puroya…

Puro tolerans demektir, iddiasızlık demektir ve perde arkasındaki mutluluktur. Aşırılığa ve hırsa izin vermez. Puro aynı zamanda yeryüzü nimetlerinin gelip geçici olduğunu da gösterdiği için kişiyi alçakgönüllü kılar. Puro içen adam, bir anlık mutluluğun insan ömründe ne denli büyük değer taşıdığının farkındadır. Büyük hırs ve düşlerin bir puro dumanı gibi uçup gittiğini bilir. Mutluluk peşindedir ama belki mutluluk diye bir şey yoktur, onu da göze alır.

                                   Markanın kurucusu Zino Davidoff ve en büyük tutkusu puroları. 

Puro eşsiz bir deneyimdir. Tüm duyularımıza hitap eden bir keyif yoludur. Burunları şımartırken parmakları da yoldan çıkarır. Güzelliği, ona bakan gözleri uyarır ve ağızdayken çıkardığı sesler, kulaklarda en güzel senfonilerin bıraktığı etkiyi bırakır. Puro güzel olan herşeyin toplamıdır.”

Yukarıdaki sözleri söyleyen kişinin kim olduğunu sanırım tahmin etmişsinizdir. Bugün de hala dünyanın en iyi purolarını ürettiği söylenen Davidoff markasının kurucusu Zino Davidoff, hayatının amacını işte bu sözlerle bizlere sunmuş.


Bence çok şanslı bir adammış Zino. Çünkü elinde küçük bir çanta ile en büyük tutkusu olan puroların peşinden gitmiş. Bu aşkı ise ona dünya çapında bir şöhret, kocaman bir marka ve arkasından on yıllarca konuşulacak eserler bırakmış.

Kim demiş ki bir sanatçı mutlaka resim yapar diye. Yada sadece heykel mi meydana getirir? Evet biliyorum ülkemizde heykellere “ucube” diyerek aşağıladığını sanan garip bir insan grubu var. Ama bizim sanata ve sanatçıya bakışımızı değiştirmemeli günlük siyasetin sabun köpüğü seviyesindeki tartışmaları.

Peki sizce puro yapımı bir sanatmıdır? Ve onu mükemmele yakın hale getirip bize sunan aslında bir sanatçımıdır? Neden olmasın. Ben Zino Davidoff’a “puro sanatçısı” diyorum. İster olmaz öyle şey deyin. İster kabul edin. Fakat Davidoff puroları hala dünyanın en prestijli ürünlerinden birisi ise bunu Zino’ya borçlu.


İlginç bir hayatı var Zino’nun her aykırı ve dahi insan gibi. 11 Mart 1906 yılında Ukrayna’nın başkenti Kiev’de gözlerini açıyor bu anlaması zor dünyaya. 5 yaşına kadar burada kaldıktan sonra 1911 yılında ailesiyle birlikte İsviçre’ye göç ediyor. Hikayenin geri kalanını diğer blogum olan parfüm haberlerinden okuyabilirsiniz.

Bizi ilgilendiren kısım ise Zino Davidoff parfümü. Fakat şuna eminim ki Davidoff deyince bir çok kişinin aklına klasikler arasında yerini almış “Cool Water” geliyordur. Parfüm dünyasının ilk akuatik (deniz, su gibi kokan yada o izlenimi veren) tabanlı kokularından kabul edilen Cool Water, markanın da dünya çapında şöhretine şöhret katmış. 1986 yılında ortaya çıkan Zino Davidoff, ülkemizde çok bilinmese de yurtdışında neredeyse “kült” muamelesi gören bir eser. Gerek markanın yaratıcısının bizzat isminin kullanılması, gerekse koku karakteri ile parfüm klasiklerinden birisi diyebiliriz.


Zino Davidoff odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. İlk sıktığınızdaki kokusunu sevmek ne kadar mümkün olur bilemiyorum. Keskin, buruk belki de 1960’lı yıllardan kalma bir koku size el sallıyor. Tozlu ve biraz kirli bir lavanta ile bergamot size adeta ben 1980’lerden gelen bir kokuyum diyor. Aklını başına topla der gibi. Evet karşımızda bir Azzaro Pour Homme yada Chanel – Antaeus yok belki. Ama üst notalar adeta onlara gönderme yaparcasına sert ve tahammül gücünü zorlayan cinste.

Orta notalara gelindiğinde bu sert yapı biraz yumuşuyor. Tozlu lavanta geri çekilirken ortaya erkeksi çiçekler, hayvansal bir deri ve silhat çıkıyor. Bu kısım başlangıca göre daha tahammül edilebilir olsa da yine de bana çok uzak. Sanki deri biraz daha baskın burada.

Alt notalar ise Zino’nun en etkileyici tarafı. Sonlara doğru parfümümüz radikal bir değişim geçiriyor. Ortada ne hayvansı deri, ne de erkeksi çiçekler kalıyor. Buradaki baş aktör vanilya. Ama öyle günümüzün parfümlerinde kullanılan bol şekerli ve iç bayan cinste değil. Gayet mesafeli ve dengeli. Şeker oranı çok az. İlginç bir vanilya kullanımı. Zaten Zino Davidoff severler en çok bu kısmı sevdiklerini söylüyorlar gördüğüm kadarıyla. Alt notalar çok iyi.Yani özetle Zino Davidoff: Eskilerden kalma lavanta, silhat, erkeksi çiçekler, hayvansal bir deri ve vanilyanın birleşiminden oluşuyor.

Açıkçası üst ve orta notalar hiç bana göre değil. Bu tür sert ve keskin lavanta-silhat-deri parfümlerinden çok haz etmiyorum. Eski kafa sevdiğim parfümler Calvin Klein – Obsession For Men yada Caron – The Third Men gibi olmalı. Onun için Zino’yu hiçbir zaman alıp kullanacağımı sanmıyorum. Ama alt notalarının hakkını vermeliyim. Vanilya kullanımı çok güzel. Adeta yeni nesil parfümlere ders olacak gibi.

Şu bir gerçek ki Zino Davidoff, günümüzün modern parfümlerinin çok uzağında. Böylesi bir parfümü bugün kaç kişi severek kullanır bilemiyorum. Ama sayılarının çok olacağını düşünmüyorum. Zaten genel olarak “olgun” bir hali var. Bu haliyle 35-40 yaş üzeri erkeklere hitap ediyor gibi görünüyor. Genç arkadaşların pek yanına yaklaşmalarını tavsiye etmem.


Parfümümüz bazı yorumculara göre Davidoff’un en iyi parfümü. Zino bir çok parfüm sever tarafından da klasikler arasında gösteriliyor. Yani bu anlamda Ralph Lauren – Polo, Azzaro Pour Homme, Chanel – Anateus, Aramis – Tuscany gibi klasiklerden birisi diyebiliriz. Zino severlere üzücü bir haber vereyim son olarak. Bu parfümün üretimi sonlandırılmış durumda. Yani büyük ihtimalle 3-4 sene sonra artık bulunması çok zorlaşacak. Anlaşılan o ki “yeni ve popülerin” karşısında bir kale daha yıkılmak üzere.

Zino Davidoff tam bir sonbahar-kış parfümü olarak değerlendirilebilir. 35 yaş üstü erkekler için bir alternatif olabilir. Fakat biraz köşeli kokusu yüzünden denemeden almak hayal kırıklığı yaratabilir. Benden söylemesi.

Artıları:
+ Sonlara doğru ortaya çıkan vanilya çok başarılı.
+ Yurtdışındaki internet sitelerinde çok uygun fiyatlara bulunabilir.

Eksileri:
- Başlangıcındaki lavanta kullanımı hiç bana göre değil.
- Orta notalarını da kendime yakın bulamadım.
- Herkesin sevebileceği “güvenli” bir yapısı yok.

Koku Güzelliği:10/6