Ormonde Jayne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ormonde Jayne etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ocak 2022 Salı

Ormonde Jayne – Ormonde Man (2004)

İngiltere merkezli niş parfüm evi Ormonde Jayne’nin kurucusu Linda Pilkington koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor. İlk parfümü Ormonde Jayne Woman’dan iki yıl sonra erkek versiyonu raflara çıkmıştı. 2004 yılında dünya parfüm pazarına sunulan Ormonde Jayne Man, erkekler tarafından ilgiyle karşılanmıştı. Son yıllarda onlarca yeni markanın ortaya çıkmasıyla rekabetin arttığı niş parfüm dünyası, yine de saygıyla karşılar Ormonde Jayne Man’ı.

Parfümün tanıtımında geleneksel olmayan bileşenlerin kullanılmasına rağmen sofistike eserin meydana getirildiği bildirilmiş. Ayrıca karmaşık ve karakter dolu, tutkulu ve mistik, yumuşak odunsu notalar yaydığından bahsedilmiş. Son olaraksa çok eski zamanlardan beri dünyanın en değerli özü olan Oudh yağının demlenmesinin parfümü, bir ayrıcalıktan diğerine yükselterek diğerlerinden ayırdığı vurgulanmış. Açıklanan notalarındaki en ilginç öğe ise parfümlerde pek rastlamadığımız baldıran otu.

Ormonde Jayne Man’ın ilk dakikalarında yeşil ve neredeyse çimensi bitkiler, azıcık karabiber ve ardıç bulunuyor. Dinamik ve kaliteli başlangıcından sonra orta kısımda kakule hakimiyeti ele geçiyor. Sıcak ve sabunsu kakule, kapanışta da etkili oluyor. Sonlarda odunsu yapı kakuleye eşlik ediyor.

Ormonde Jayne Man’de aromatik Akdeniz bitkilerini anımsatan otlar ve ardıçla açılan eserimiz, ilginç şekilde oldukça durağan, sabunlu ve hüzünlü kakulenin etkisine giriyor. Kakule neredeyse parfümün başrol oyuncusu denebilir. Açıklanan notalarında ud var ama büyük yer kaplamıyor. Ağır ve gül kokan ud temasına yer verilmemiş.

Açıklanan notalarındaki baldıran otu hakkında fikrim yok. Normalde de nasıl koktuğunu bilmediğim baldıran otunun Ormonde Jayne Man’e katkısı soru işareti. Hoş bir dinamizle açılan sonrasında durgunlaşan parfümün genel kalitesi tabii ki yüksek. Ben de sabunlu his uyandırdı. Günümüzün bol tatlı, vanilyalı parfümlerine hiç benzemiyor. Kendisine farklı yol çiziyor. O hala modern ama estetik ve şık modernliği sunmaya çalışıyor.

Kullanım döneminde aşık olduğumu söyleyemem. Herkese hitap etmeyecek, muhtemelen kadınlardan övgüler alamayacak ama kakule benzeri baharatları sevenler için hoş bir eser gibi duruyor. Genç ve parfüm merakına yeni başlayanların çok ilgisini çekeceğini sanmıyorum.

Parfümün tasarımını, son yılların en ilgi çeken parfümörlerinden Geza Schoen’in yaptığını gördüğümde, bir şeyler kafamda yerine oturdu. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Serin havaların parfümü olduğunu düşünüyorum. Serin ilkbahar-sonbahar dönemlerinde daha iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/7

20 Aralık 2019 Cuma

Ormonde Jayne – Rose Gold (2016)

İngiltere merkezli niş parfümevi Ormonde Jayne, son yıllarda büyük atak yaparak, arka arkaya yeni parfümlerini dünya kokuseverlerine sunuyor. Gösterişli ve provakatif kampanyalar yapmayan Ormonde Jayne’nin 2014 yılında Gold Collection isimli serisi hayata geçmişti. 2014 çıkışlı ilk parfüm Black Gold’du. Serinin ikinci parfümü 2016 yılı çıkışlı Rose Gold oldu. 2017 yılında da White Gold görücüye çıktı.

Ormonde Jayne’nin internet sitesinde Rose Gold’un iddialı ve canlandırıcı gül parfümü olduğu vurgulanmış. Doğru yerde kullanmaya bağlı olarak bir fıs uygulamanın yeterli olabileceği söylenmiş. Ayrıca sizi sıradışı hale getirebilecek büyüleyici ve görkemli olduğu da belirtilmiş.

Rose Gold’un açılışı serin-soğuk turunçgiller ve gülle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında yeşil limon, bergamot ve portakal çiçeği özütü varmış. Üst notaları ferah olmayan turunçgilli gül temasına yakın denebilir. Başlangıcı gayet güzel. Orta bölümde ilginç şekilde serin tarafını kenara bırakıp, sıcak, neredeyse baharatlı, sabunsu, kremsi, vazelinsi karanlık gül kokusuna yerini bırakıyor. Yine resmi orta notalarında taif gülü, karanfil, yasemin, orkide ve nilüfer var. Orta kısımda artan gülün sebebi belli ki taif özütü. Taif gülüne eşlik eden karanfil-karabiber ve en gerideki sabunsu, yağlımsı yasemin, parfümün orta kısmına imzayı atıyor. Sonlarda gül yine etkili. Baharatlar kapanışta algılanabiliyor. Alt notalarda gülle birlikte verilen öd ağacı ve sandal ağacı, onun harika şekilde sonlanmasını sağlıyor.

Rose Gold, isminden de anlaşılacağı üzere gül ağırlıklı denebilir. Rose Gold’un farklı yanları şöyle sıralanabilir:

1) Başlangıçtaki serin turunçgilli gül
2) Parfümlerde çok sık görmediğimiz taif gülü
3) Hem kırmızı hem de şeffaf şişeye sahip olması
4) Schinus Molle (Türkçeye yalancı karabiber olarak çevrilmiş) notası.

Rose Gold, Türkiye’deki birçok kişinin koklaması halinde hacı yağlarını andıran güle benzetebileceği temaya sahip gibi. Bu durum çok anlaşılmaz değil çünkü koyu, ağır ve yağlımsı gül gibi kokan bir arkadaş. Başlangıçtaki soğuk turunçgillerin gayet farklı yöne çektiği Rose Gold, orta bölümde ödünsüz gül parfümüne dönüşüyor. Bu andan itibaren kullanması ve sevmesi zorlaşıyor. Aynı zamanda genele hitap etme olasılığı düşüyor fakat sanatsal fonksiyonlarını da göstermekten geri kalmıyor.

Rose Gold, Ormonde Jayne’nin internet sitesinde bahsettiği gibi yüzde otuz saf yağı içinde barındırdığını hissettiriyor. Bunu da baskın ve dolgun yapısıyla gerçekleştiriyor. Onun artistik gül parfümü olduğu belli. Ana akıma hitap etmeyen, niş parfümlere aşina olmayan kişilerin pek ilgisini çekmeyecek fakat düşünce olarak anlamlı bir deneme. Sonuç ise orta kısımda garip şekilde sabunsu hissettiren, başlangıcında ve sonlarında başarılı kokan bir eser.

Rose Gold’a aşık olmasam da bazı niş parfümlerin aksine giyilebilir buldum. İçeriğindeki gül ve çiçekler sayesinde kadın kullanımına yakın durduğunu söyleyebilirim. Çarpıcı ve farklı kokusuyla, gül merkezli parfümlerin içinde kendisine yer edinebilecek mi ilerleyen yıllar bize gösterecek.

Farklı kaynaklarda Rose Gold’un kokusunu Geza Schoen’in yaptığı yazılmış. Pure Parfum formundaki Rose Gold’un kalıcılığı gayet iyi. Etrafa yayılımı ortalama seviyede. Sonbahar-kış dönemine uyacaktır. 435 dolarlık inanılmaz yüksek fiyatına istinaden denemeden almanın hiç de iyi fikir olmadığını söylemeliyim. Tematik ve ağır yapısı, günlük kullanımdan ziyade akşam saatlerine uygun hale getiriyor onu.

Koku Güzelliği:10/7

10 Mart 2018 Cumartesi

Ormonde Jayne – Nawab of Oudh (2012)

Uzun zamandır bir Ormonde Jayne parfümü kullanmadığımı farketmem ve ekstra olarak bana gelen Nawab Of Oudh isimli parfümün övgüleri sebebiyle, biraz niş kokular dünyasında gezinelim bugün. İngiltere merkezli niş parfümevi Ormonde Jayne’nin kurucusu Linda Pilkington, koku koleksiyonunu genişletiyor ki biz fani parfümseverler için koklanması gereken yeni eserler demek bu durum.

Markanın 2012 yılında piyasaya sürdüğü “The Four Corners of the Earth” serisinden bahsedeceğim kısaca. İsminden de anlaşılacağı üzere dünyanın dört farklı köşesindeki kültürlerden ilham alan bu dört parfümlük seri, epey ilgi gördü. Özellikle Mantobacco bu serinin yıldızı sayılırken, Nawab of Oudh ise en sevilen ikinci eser denilebilir.

İlhamını Hindistan’dan ve Hint tarihindeki Nawab’lardan alan Nawab of Oudh, ismindeki Oudh ile bize kokusunun karakteri hakkında ipucu veriyor. Kendi sitelerinde amber, gül ve öd notalarından bahsedilen Nawab of Oudh’un açılışı sıcak baharatlarla gerçekleşiyor. İlk saniyelerde leziz ve yüksek kaliteli tarçın algılıyorum. Bir parça aromatik yeşil yapının eşlik ettiği sıcak baharatlar harika. Orta bölüme geçildiğinde koku karakterinde değişim oluyor. Tarçın gerilerde kalırken bu sefer kakule kendisini güçlü şekilde hissettiriyor. Kakule tozlu, gayet temiz verilmiş ve tatlılığı az olarak işlenmiş. Orta kısımda kakuleye kadınsı sayılamayacak gül ve öd ekleniyor. Buradaki gülü sevdim, kakuleyi hüzünlü buldum, ödün ise her zamanki baskın ve ağır haliyle verilmediğine sevindim. Yine de açılışı kadar kendime yakın bulamadım orta notaları. Kapanışta yine ilginç detaylar var. Ambergrisin neredeyse ferah ve tuzlu verilmesi genellikle Creed parfümlerinde karşımıza çıkar. Evet, buradaki tuzlu ambergris hayvansı değil. Son bölümde misk ve bir parça kuru vetiverle son bulan parfüm, gayet inatçı şekilde size alt notaları uzun saatler sonra bile hissettiriyor.

Açıkça söylemem gerekir ki Nawab of Oudh’un ismindeki ödü görünce “eyvah” dedim, yine ağır ve ağdalı bir öd kokusu burnuma hücum edecek. İlk dakikalarda böyle bir hücuma rastlamadığım gibi ödün en belirgin olduğu orta kısımda da saldırgan öd temasıyla karşılaşmadım. Bu açıdan mutluyum. İyi de öd ismine atıf yapan bu arkadaş ne kokuyor? Cevap şu: Kısmen kuru-tozlu baharat. Evet, Nawab of Oudh’un başlangıcındaki tarçın ve orta bölümdeki ana öğe olan kakule, onu baharatlı bir parfüm haline getiriyor. Gül muhtemelen en önemli ikinci karakter. Ödü üçüncü sıraya koyuyorum, umarım yanılmıyorumdur.

Baharatlar tam kokması gerektiği gibi. Parfümün başlangıcı sıcakken orta bölümde daha serin bir seyir var. Tatlılık fazla değil. Zaman zaman geri plandan gelen o tuzlu hissiyat ise harika. Tabii burada deniz temalı parfümlerdeki gibi ferahlıktan bahsedemeyiz. Nawab of Oudh, ferah kokmuyor, bir parça aromatik takılıyor. Genel yapıysa sakin, huzurlu, yüksek kaliteli ve teninizden çıkmak bilmeyen bir performans olarak özetlenebilir. Parfüm gayet detaylı ve zengin. Tekdüze ve sıkıcı değil. Zaten kokusuna son yılların en önemli parfümörlerinden Geza Schoen’in imza attığını söylesem yeterli olur sanırım.

Nawab of Oudh, spekülatif bir parfüm değil. Sofistike bir konfor kokusuna benziyor. İsminden dolayı acımsı ve ağır öd parfümü beklerken size sürpriz yapıyor ve bu yönünü ikinci plana atıveriyor. Orta bölümdeki o çok tanıdık hissiyat bir yerlere götürüyor beni ama neresi ya da hangi parfüm çıkartamıyorum. Nawab of Oudh’e aşık olmasam da gayet güzel kokusunu ve bana düşündürttüğü o tanıdık hissiyatı beğendim. Kolay kolay kimsenin kötü diyemeyeceği kokusu bence genel beğeniye uygun. Ayrıca performansını da gayet başarılı buldum.

Nawab of Oudh’un en eleştirilen taraflarından birisiyse fiyat etiketi. Gerçekten çok yukarılarda dolaşan fiyatını hak eder mi emin değilim. Bu kadar büyük bir rakamı parfüme verir misiniz yoksa onu bir yatırım olarak mı düşünürsünüz bilemem. Bu sebepten denemeden almanızı önermem.

EDP formundaki Nawab of Oudh’un kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Günlük kıyafetlerle kötü sonuç vermeyeceğini sanıyorum. Uniseks olarak piyasaya sürüldü Nawab of Oudh. Kimi kullanıcılar onu biraz kadınsı bulsa da kullanım döneminde hiç rahatsız etmedi beni. Yani erkekler rahatlıkla kullanabilir onu.

Koku Güzelliği:10/7.5

12 Ocak 2014 Pazar

Ormonde Jayne – Ormonde Man (2004)


Ormonde Jayne – Ormonde Man (2004)

Ormonde Jayne markasının hikayesi, tam bir mükemmeliyetçi olan Linda J. Pilkington'un tutkuyla, hobisinin peşinden gitmesi sonucunda başladığı söylenebilir. Linda'nın parfümcülüğe ilgisi, çok genç yaşlarına kadar gidiyor. Parfümlere ve parfüm şişelerine büyük bir aşkla bağlı olan bu genç kız, kariyerine mis gibi kokan çiçekler satarak başlamıştı. Daha sonra kokulu mum ve banyo ürünlerinin yapımını öğrenmeye başladı.

İlerleyen yıllarda çıkılan bir dünya turu. Güney Amerika, Afrika ve Uzak Doğu'ya yapılan seyahatler. Detaylı gözlem gücüyle, gidilen yerlerden toplanan doneler. Dört tarafı nefis bitki örtüsüne sahip fantastik coğrafyalar ve oraların sarhoş edici kokuları. Linda'nın çocukluk hobisi olan egzotik yağları ve esansları araştırması. Kokular dünyasını öğrenmeye ve anlamaya çalışması.

Ve eve dönüş... Artık kokulara aşık olduğunu fark etmesi ve parfüm yapımına başlaması. Yeni parfüm koleksiyonunu Londra'da görücüye çıkarması. Onun ilham verici vizyonunun, ilgi odağı haline gelmesi. Kendi yüksek standartları dikkate alınarak doğan, Ormonde Jayne'in parfüm serisi. Her birini tutkuyla oluşturduğu parfümlerinin şişelemesini ve paketlemesini Londra'daki stüdyosunda yapması.


İngiltere merkezli niş parfüm evi Ormonde Jayne'in hikayesi neyse ki mutlu sonla bitiyor. Çünkü "Parfumista"ların oldukça ilgisini çeken bir marka haline dönüşmeye başlıyor gördüğüm kadarıyla. 2014 yılı başlarına kadar on altı parfüme imza atmış durumdalar. İnternette rastladığım bir söyleşisinde iddialı da bir söz veriyor koku bağımlılarına bayan Pilkington: "Biz hiç bir zaman parfümlerimizi reformüle etmeyeceğiz ve onların üretimini bitirmeyeceğiz." O zaman bize de bu sözün takipçisi olmak düşüyor.

Ormonde Man, markanın az sayıdaki erkek parfümünden birisi. Hatta en popüler ve en çok konuşulanı dersem yanlış olmaz. Kendi sitelerinde odunsu olarak sınıflandırılmış. Parfümün üst notalarında karşıma ardıç meyvesi ve bergamot çıkıyor. Yüksek kaliteli, neredeyse ferah, yeşil, rahatlatıcı ve müthiş. Başlangıcı etkileyici Ormonde Man'in. Orta kısımda hissedilir oranda değişiyor kokusu. Bu noktadan itibaren odunsu notaların ağırlığı hissediliyor. Yine başlangıcı gibi aromatik kullanılmış çam-sedir gayet iyi bir ikili olmuş. Parlak ağaçsılara yine aromatik/yeşil yumuşak baharatlar ekleniyor. Muhtemelen kakule ve pembe biber. Evet bence ağırlık biberde. Gerilerden biraz da kabe samanı (vetiver) ve yeşil aromatik otlar hissediyorum. Orta kısmını da başarılı buldum. Geleyim sonlarına. Alt notalarda yine değişim söz konusu. Baharatlar iyice geride kalıyor. Onun yerine parlak süetimsi odunsuların ağırlığı artıyor. Alt notalar artık İso E Super destekli yapaylık sınırındaki odunsu notalara göz kırpıyor diyebilirim. Sanırım parfümün en beğenmediğim yeri kapanışı.

Ormonde Man, aromatik odunsu baharat kokusuna sahip diyebilirim. Genel olarak erkeksi, parlak, ferah, aromatik otsu yeşil yapısı dikkat çekici. Baharatlar tatlı değil, kuru olarak kullanılmış. Odunsu notalar depresif ve koyu değil, şeffaf ve anlaşılabilir olarak düşünülmüş. Yani Encre Noir tarzı karanlık odunsuluk yok. Tamamen açık, kabul edilebilir, sevilebilir, kullanılabilir ve bir çok kişi tarafından favori ilan edilebilir.


Başlangıcı ve orta kısmı gerçekten güzel ve farklıyken, sonlarında pek bir numara olmayan ortalama yapay odunsular, küçük çaplı hayal kırıklığına mazhar etti beni. Hayal kırıklığımın çapı ile koku güzelliği arasında doğru yada ters orantı yok. (Bu cümlede ne demek istediğimi bende anlamadım)

Çam ağacı, reçine, aromatik baharatlar, kozalak, otsular, soğuk havada ormanda kamp yapmak ve Serdar Kılıç geliyor aklıma serbest çağrışım anlamında. Bir dağ evindeyim. Hava soğuk ama güneş var. Şömineyi yakmak için odun kesmem gerekiyor. Evin verandasına bağlı kocaman sibirya kurdu köpeğim beni izliyor. Kucağıma aldığım ıslak yosunlu kütükleri içeriye taşıyorum. İşte o sırada burnuma gelen ağaç kokusunu hatırlattı bana Ormonde Man.

Modern, günümüze uygun, şık ve günlük kullanımda sırıtmayacak bir arkadaşımız olarak görüyorum Ormonde Man'i. Özel günlerde, gece davetlerinde, belediye başkanından plaket alınacağı gün kullanmak doğru zamanlama olmayabilir.

İlk denediğim andan itibaren bir parfüme yada kokuya çok benzettim ama kesinlikle hangisi olduğunu çıkartamıyorum. Daha sonra biraz düşündüm ve aslında bir parfüme benzemediğini fark ettim. Garip bir "gözüm ısırıyor ama nereden" hissi yaşattı bana. Çok benzemese de Fille en Auguilles ve Comme des Garcons - 2 Man'i andırıyor uzaklardan.


Parfümün tasarımını aynı zamanda markanın kurucusu Linda Pilkington yapmış. Dört mevsimde de kullanılabilecek yapıda. Bu anlamda oldukça işlevsel olduğu söylenebilir. Yeşil, çamsı, aromatik baharatlı parfümleri seviyorsanız muhakkak deneyin. Başarılı bir seçenek. Sonları dışında.

Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Luca Turin beş üzerinden beş puan vererek, en beğendiği parfümlerden birisi olduğunu söylemiş. Ayrıca yeşil odunsu olarak sınıflandırmış. Bir başka parfüm yazarı Chandler Burr’de beş üzerinden beş puan vermiş Ormonde Man’a.

Koku Güzelliği:10/7.5